Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

asda


Saeros

Öne çıkan mesajlar

coşkulu ev arkadaşım bana sevdiği komik youtube videolarını gösterip gülmemi beklerken saat 4:41'i gösteriyor. o birazdan odasına gidecek ve ben hala bu videolara gülmüyor olacağım. sarhoş olduğu bariz olan bir kadın, şarkı söylemek için çıktığı sandalyeden düştüğünde tepkisini merak ederek ev arkadaşıma dönüyorum ve onun da aynı beklentiyle bana baktığını görüyorum. yüzüm gülümseme olduğunu umduğum bir ifade ile buruşuyor, bunun üzerine ev arkadaşım tatmin olarak ilgisini tekrar salıncaktan düşenler, kaykayla kayarken kafasını demir borulara vuranlarla dolu komikli videolara dönüyor. belki de bir dahaki sefere ev arkadaşı ararken daha çok kriter belirlemeliyim.
video bittiğinde odasına çekiliyor; içerden yükselen aptal müzik sesleri duyuyorum. bir müzik çeşidine aptal demek için gerçekten sinirli olmalıyım. kendimi sinirli hissediyorum. ev arkadaşımın müzik dinleyemeden uyuyamayan bir bebek olduğunu bilerek kafamı başka şeylerle meşgul etmeye çalışıyorum.

ayakkabılarımı giyip dışarı çıkıyorum. yağmur yağmamış olmasına rağmen havada yağmur sonrasına benzer bir tazelik hissediyorum. henüz güneş yeni yeni doğmaya başladığı için dünyaya hayatı ben getiriyorum. soğuk bir esintiyle kafamı montumun yakaları arasına sokuyorum.

çimler ayaklarımı gıdıklıyor. bir yandan ağzımdaki lokmayı çiğnerken bir yandan elimdeki simiti çeviriyorum. ayağa kalkıp tekrar yürümeye başladığımda yoldan geçen okul servisinin içindeki çocukların bana seslendiğini duyuyorum. beni amca diye çağırıyorlar; önemli değil. sakalımı yokluyorum.

iş yerine vardığımda herkes başımda bitiyor. bazıları niye bu kadar yorgun göründüğümü soruyor. kızlar sakallarımı okşuyorlar. inleme sesleri duyuyorum.

iş yerine vardığımda tuvalete giriyorum. ardından masama oturup birkaç telefon konuşması yapıyorum. imzalanması gereken kağıtları imzalıyorum. patronum bir şaka yapıyor. yüzüm gülümseme olduğunu umduğum bir ifade ile buruşuyor, patronum tatmin olmuş bir şekilde odasına geri dönüyor.

ben size her şeyi vereceğim.

işten çıktığımda tüm gün içimde tuttuğum gazı salıyorum. adeta amına koyuyorum.

aldığım poğaçayı kemiriyorum, kalanını bir tekmeyle denize doğru yolluyorum. martılar poğaçayı henüz havadayken parça parça yakalayıp parça parça bölüşüyorlar. yediklerini hemen sıçıyorlar.

geldiğimde evi boş buluyorum. zamanının geldiğini düşünerek duvarları boyamaya başlıyorum. daha sonra kapıcı kapıyı çalıp boyaları karıştırarak tam istediğim rengi elde etmeme yardımcı oluyor. sokaktan geçen insanlar içeriye kısa bir süre göz attıktan sonra kapının yanında duran fırçalardan birini alıp duvarları boyamaya başlıyorlar. akşam olduğunda bir mangal yakarak tüm yardım edenlere tadına doyulmaz bir ziyafet veriyorum. herkes çok mutlu oluyor. karınlarımız tok bir şekilde uyuyakalıyoruz.

sabah uyandığımda işe geç kaldığımı farkediyorum. bindiğim taksiye bir kamyon çarpıyor. kamyon şöförü özür diliyor. taksici ve kamyoncu, kamyoncu ve ben, en sonunda da ben ve taksici birbirimize sarılıyoruz. taksi yolculuğum sona erdiğinde kaldırıma yığılıyorum. yağmur yağmamış olmasına rağmen yerler nemli, neredeyse ıslak. yoldan geçenler beni kaldırıp yürümeme yardım ediyorlar, onlara teşekkür ediyorum. beraber bir kafeye oturuyoruz. bir tanesi ünlü bir yazar. ikinci adam şarap tadıyor.

kalktığımızda işe geç kaldığımı farkediyorum, siktir et amına koyim bu saatten sonra gitsem nolur gitmesem nolur diyorum. kararımı verdikten sonra özgür oluyorum. denize atlıyorum, bunu gören herkes de denize atlıyor. soğuk su aramızdan bazılarına iyi gelmiyor, oracıkta ölüyorlar. ısınmak için yüzmeye başlıyorum, o sırada bir gemi geliyor. gemiye tırmandığımda çok ünlü bir yazar görüyorum. yanındaki adam şarap tadıyor. bir battaniye alıp eğlenceye katılıyorum. hep beraber macarena yapıyoruz. şarkı bitince herkes duruyor.

gemi battıktan sonra balık avlamaya başlıyorum. balığı pişirirken birkaç kedi yanıma geliyor, balıktan onlara da veriyorum. havlama sesleri gitgide yaklaşıyor, derken havlayan köpek en iyi dostum oluveriyor. onun adı yok, kısaca köpek diyorum. uyandığımda köpeği yedi parça halinde buluyorum, bunun üzerine bir sal yaparak adayı terkediyorum. tuzlu okyanus suyu gözlerimi yaksa da bir süre sonra alışıyorum ve derinliklerin tadını çıkarıyorum. çeşitli deniz canlılarıyla tanışıyorum, fakat beni en çok etkileyen denizaltında yaşayan tanrılar oluyor. neden? diyorum, bana bön bön bakıyorlar.

öldükten sonra yüzüme biraz soğuk su çarpıyorum, nefes alamayınca öyle heykel gibi donup kalıyorum. şimdi ne zaman yukarı baksanız beni aynen böyle görebilirsiniz.

imza: aydede
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

fatih sanat için sanat yapıyorum lütfen bu topici terket

şaka lan gel gel

Meov said:

Sae sen mi yazdın diyeceğimde saçma olacak.

Bence çok başarılı, yani çok iyi hissettim okurken, bitirdiğimde yüzümde aptalca bir gülümseme vardı :)


teşekkürler çok sevindim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...