Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Çalışanların geniş sosyal hakları neden yok?


Chaotic

Öne çıkan mesajlar

Baggio said:

Bankaya, devlete, piyasaya falan desenize "LAN para yok" diye? İşçi nasılsa ses edemez diye usulsüzlük bunların arasında hep ona yapılıyor, bir de işçi itiraz edince suçlu oluyor. Adam "nakit akışını adam gibi ayarla o zaman kardeşim" dese üstüne işten de kovacaklar, adam mahkemelerde uğraşacak üç kuruş hakkı için. Tam beceriksiz patron kafası yani eheh.

ufak bir anlaşmazlık var galiba.

şunu diyorum: ben işçime olan sorumluluklarımı, işveren olarak kuruşu kuruşuna ve gününde ödüyorum ama malesef yine ilk fırsatta direk kaka patron oluyorsun.

ayın 1-5 arasında geçen ayın maaşını yatırıyorum bankaya
15-20 arası içinde bulunduğumuz ayın avansını bankaya yatırıyorum

bunları katiyen aksatmıyoruz. babam her zaman işçinin alın terini zamanında ödeyeceksin diyor. ama mesela işçi geliyor, bu ödemeler dışında açıktan avans istiyor. yok diyorsun hop anında kötüsün gözünde. kasa müsaitse ve cidden o elemanın ihtiyacı varsa o paraya tamam diyip veriyorsun, ay sonunda keseriz diyorsun. ay sonu geliyor hop ötelesek bunu diyor.

sıkıntı bu yani. fazla yufka yürekli olmayacaksınız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

emanet said:

dasaaa said:

kusura bakmayın adama maaşının hiçbi kısmını vermeden geciktiriyorsanız yetoluk var demektir.


şu cümle türkiye gerçeklerinden çok uzak malesef.

zincirde aksayan tek bir halka oldu mu bütün sistem sıkıntıya giriyor. gidiyorsun iş yaptığın adam paranı bin bir bahaneyle geciktiriyor, çalışanına diyorsun ki yok aga para alamadım sabret biraz. adam surat yapıyor söyleniyor. e alamadım para ne yapayım? fed miyim ben kıçımdan para basıp vereyim sana? 1 ay maaşını geciktirdin diye ona yaptığın bütün iyilikleri bir çırpıda silip atıyor adam (iyilikten kastim düzenli maaş vermek değil)

bu sırada diğer alacaklılar bastırıyor, e sen o borçların altına yaptığın işe güvenerek girmişsin, malzeme almışsın cart curt. bi yandan onlarla uğraş. bankaya olan borçları daha fazla ertelemek istemiyorsun kan emici faizler yüzünden ama yok ona da veremiyorsun çarkı döndürmek için. orta halli işletmelerde durum sık sık buna dönüyor malesef.

sonra evil patron "gücünüz işçilere yetiyor qq"


yok uzak falan değil, kapitalinin yetmiyceği, gücünün yetmiyceği işlere kalkması işlere kalkısmasıyla ilgili işverenın.

sen gaza gelip kocaman iş geldi tabiki alıcam diyince, işşler yolunda gitmeyince bunun cilesini neden işci ceksinki? tabiki iş veren cekicek.

ne güzel la, adamlar bize para vermedi, bizde calısana veremiyosak normal tabiki falan diye.
işverenin sorumluluğu calısanın maasını vaktinde alması.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi senin dediğine laf yok.

adam avanslarla bi aylık maaşı iç etmiş. sonrasında gene geliyor. ok. ona da laf yok.

burada millet karı kızla yiyor diye mesela maaşın minimal bi kısmını gıdaya çevirdim. en ucuzundan yer bulup ürünü evine yollatıyorum faturası ile. ailesi maaşın bi kısmını almış olsun en azından. daha ucuzunu bulun oradan alalım falan da dedim. öle olunca biraz kestik avans olayını.

ama "biz paralarını geç ödüyoruz, ses etmesinler hiç" yaklaşımı sakat.
tepkim ona.

adam ses eder sen öyle yaklaşırsan. kötü de konuşur.
kendi çapında haklı.
lafım avansa etc değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

maaş-iyilik-kötülük sorunları kurumsallaşamamaktan kaynaklanıyor.

sosyal haklara gelirsek, patron kendi cambazlığı, iş bilirliği ile kazanıyorsa kazanıyor, çalışanların firmaya bir eğer katması ile değil, bu yüzden parayı sosyal haklar gibi şeylere aktarmak yerine kendine saklıyor, ses çıkartan da kovuluyor niye hem artı bir değer üretemiyor, hem daha ucuza çalışacak bir sürü insan var,

bu sadece patronların tutumları ile açıklanacak bir durum değil çok ayaklı bir sorun,

ayrıca büyük şirketler, orta ölçeklilere ödemelerini zamanında yapsalar zaten onlarda ödemelerini zamanın da yapabilirler, sırf bu yüzden geçen krizde çok firma sıkıntıya düştü


kesinlikle doğru nokta kurumsallaşma olayı.

ama işte bu da bi tercih meselesi. ben mesela kurumsal bi şirkette çalışıp sabit maaş + mesai primi ve düzenli ödeme tarihlerindense, kendimi çalıştığım yerin bi parçası olarak görüp, çok çalışıp çok para kazanıp, az para olunca da çalıştığım yere destek olarak iyiye düzelmesine yardımcı olmaya çalışmayı tercih ediyorum.

çünkü böyle olunca kurumsal şirkette benim sabah kaçta geldiğime, sakalıma küpeme takacak, bense kendimden verdiğim özveriye güvendiğim için daha çok nazım geçiyo. herşey paranı zamanında alıp, kenara çekilmek değil ki.

sonuçta benim yaşlarımı genç nesil olarak kabul edersem en büyük hedef zamanında paramı alayım değil de, gelecekte nasıl daha iyi bir pozisyonda olurum olmalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

abi senin dediğine laf yok.

adam avanslarla bi aylık maaşı iç etmiş. sonrasında gene geliyor. ok. ona da laf yok.

burada millet karı kızla yiyor diye mesela maaşın minimal bi kısmını gıdaya çevirdim. en ucuzundan yer bulup ürünü evine yollatıyorum faturası ile. ailesi maaşın bi kısmını almış olsun en azından. daha ucuzunu bulun oradan alalım falan da dedim. öle olunca biraz kestik avans olayını.

ama "biz paralarını geç ödüyoruz, ses etmesinler hiç" yaklaşımı sakat.
tepkim ona.

adam ses eder sen öyle yaklaşırsan. kötü de konuşur.
kendi çapında haklı.
lafım avansa etc değil.


Benim de dediğim buydu aslında.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben 2010 aralıkta bir şahıs firması kurup 1,5 sene gayrimenkul değerleme işi yaptım. şirketi kapatmama yakın yakımda 7 tane beyaz yakalı çalışıyordu. bir emekli banka müdür ile ortak olmuştum. sektörde de en hızlı büyüyen, 1 yılım olmadan seminer veren bir hale gelmiş bir şirket sürdüren biri olarak tartışmanın geldiği nokta ile ilgili birkaç şey söylemek istedim.

öncelikle belirteyim şirketi kapatmam, sektör değiştirme kararı vermem ile ilgili bir durumdu çünkü bizim sektörün gidişatı ve öngörülerim vakit kaybettiğimi düşündürmeye başlamıştı bana ve herşeyin iyi para kazanmak olduğuna inanmaya biriyim.

benim sistemim çözüm ortaklığı şeklindeydi. firmalara çözüm ortaklığı hizmeti sunuyorduk. tek başladım, 1 kişi, 2 kişi, 3 kişi derken büyüdü iş. bizim işimiz ekspertiz yapıp rapor yazmak üzerine olduğu için kimseyi ofise gelsin diye zorlamadım. kimseye çalışması ile ilgili kotalar, zorunluluklar getirmedim. rapor yazma ücreti olarakta piyasadaki en yüksek ücretin bile üstünde bir pay veriyordum rapor başına herkese maaşları yaptıkları iş adedi oluyordu. hatta şöyle söyliyim rapor başına bana kalan tutar çoğu zaman 15tl gibi bir rakam oluyordu. benim şirketimde herşey şeffaf ilerlerdi yani ne kadar vergi gitmiş, kaç iş yapmışız, kaçını kim yapmış, ne kadar para girmiş, nelere masraf etmişiz hepsini açık olarak sunardım. diyceksin ki sen nasıl kazanıyordun? ben de onlar gibi çıkıp ekspertiz yaparak kendi paramı kazanıyordum. üstüne üstlükte onların yazdığı raporların tamamını irdeleyip inceliyordum. çünkü benim görüşüme göre patron olmak risk alıp herkesten çok çalışabilecek cesareti göstermek, sana inanan ve sana güvenen bir ekibe liderlik etmekten başka bişey değildir. çoğuna işi sıfırdan ben öğrettim. hiçbiri beni terk etmedi bunun sebebi piyasada herkesten yüksek ücret ödemem miydi yoksa sıkıştıkları her anda hallet bir yolunu bul demeyip sorunu beraber çözmeye çalışıyor olmamın verdiği rahatlık mıydı bilmiyorum. ama hepsinin aniden ayrılma olasılığına karşılık alternatif kişileri çevremde belirliyor ve onlarla aramı hep sıcak tutuyordum. çünkü ben kendimden ve işimi iyi yapmaktan sorumluyum. terkederlerse onlara veryansın etmeye hakkım da yok zira her iş başından onlardan bir para kesiyorum ve bunun daha iyisini bulurlarsa gitmeleri benim onlar gibi başkalarını bulmamla çözülebilecek bir sorundu her daim. olmasaydı da küçülmeye giderdim. böyle şeyler ile ilgili çözüm bulamıyorsa insan geri adım atabilecek cesareti de göstermeli diye düşünüyorum. şirketi kapatmaya karar verdiğimde de çalışanlarımın hepsine sektörde iş buldum, kimi girdi, kimi başka işlere yöneldi ve tatlı bir şekilde bu macerayı bitirdim.

kendi hikayemi anlatmamın nedeni bu işin böyle de yapılabileceğine dair bir örnek sunmak. insanlardan sadece patron olmanın sorumlulukları kadar bir yöneticilik bedeli tahsil ederseniz kimsenin gözü sizin paranızda olmuyor. kimsenin motivasyonu kötü olmuyor. böyle bir çalışma sistemi de mümkün.


ayrıca yazılanları okuyunca aklıma şöyle bir şirket kurma fikri geldi. böyle kobiler için eğlence paketleri hazırlayan bir organizasyon şirketi. firmalarla anlaşıp süpriz etkinlikler düzenleyen, diyetisyenler, yoga seansları düzenlemeler, ilginç ve kafa dağıtıcı gösteriler stand up lar düzenleyen bir şirket kurulsa mesela. yapay şişme havuz kursa hatta küçük partiler düzenlese belirli zamanlarda. hem çalışanlara süpriz olur hem düşük bütçeli şirketlere de hitap edebilir. bir yenilik bir hoşluk olur sanki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hayır işçiler sanki eski disney çizgi filmlerindeki büyük masum gözlü ceylanlar gibi, işverenler hikayenin kötü adamları gibi bi resim çiziyor insanlar.

tamam abi patronunuzdan nefret edebilirsiniz de burda gelip insanlara saldırmak niye? sipeys patron çocuğu diye laf bile edilmiş.

orta halli işletmeleri dev şirketlerle karıştırıyorsunuz galiba. evet hepsi ferrariye binip maaş günü geldi mi "yok aga" diyor. gerçeklikten uzak boş popülist laflar bunlar.

insan sömürüsüne sizden daha fazla karşıyım belki. şu an bende maaşlı çalışıyorum ama önceki tecrübelerimden biliyorum neyin nasıl olduğunu

Feamer said:

ayrıca büyük şirketler, orta ölçeklilere ödemelerini zamanında yapsalar zaten onlarda ödemelerini zamanın da yapabilirler, sırf bu yüzden geçen krizde çok firma sıkıntıya düştü


bu. türkiyede piyasalar o kadar aşşağılık insanlarla dolu ki ve ne tesadüfse genelde bu tarz adamlar parayı götüren kısmın içinde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cuce said:

yok uzak falan değil, kapitalinin yetmiyceği, gücünün yetmiyceği işlere kalkması işlere kalkısmasıyla ilgili işverenın.

sen gaza gelip kocaman iş geldi tabiki alıcam diyince, işşler yolunda gitmeyince bunun cilesini neden işci ceksinki? tabiki iş veren cekicek.

ne güzel la, adamlar bize para vermedi, bizde calısana veremiyosak normal tabiki falan diye.
işverenin sorumluluğu calısanın maasını vaktinde alması.


abi o kadar basit olsaydı keşke ama değil.

öyle insanlarla uğraşıyorsun ki mahkemeye versen bi dert, vermesen bi dert. burda işçiden beklediğin tek şey senin ona önceden yaptığın iyilikleri (ki çok az işverenin yapacağı türden iyilikler bunlar) göz önünde bulundurarak dişini sıkıp biraz daha anlayışlı davranması. en basitinden insan erdemi ve saygısı bunu gerektirir. kendi yedikleri boklar yetmiyormuş gibi bi de diğer çalışanları da kışkırtıyorlar.

bu tarz adamları sömürüp hayatını zindan edeceksin, ben bunu savunuyorum çünkü canımız yandı daha önce bu durumdan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kimse zaten işverenliğin kolay olduğunu ıddaa etmıyor.

sorun işverenlerin bu memlekette inatla su temel noktayı anlamamakta inat etmesi. işler kötü gidiyorsa denk getiremiyorsan, batarsın. bu aksar basit. senden önce işciler batıcak diye bişey yok.


üzgünüm yanı, en en kötü durumdaki işveren bile ac kalmıyo yanı ama işci kalıyo, bu kadar basit bir durum bu. hemde işcinin şirkete mali bir destek vermek gibi bir sorumluluğu yokken.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o mantıkla patronun işçiye iyilik yapmak gibi bir zorunluluğu da yok. yasalar çerçevesinde sömüre bildiğin kadar sömürüp hayvan muamelesi yapacaksın. zaten akp saolsun gün geçtikçe çıkardığı yasalarla kolaylaştırıyor bu sömürüyü.

şirket bol para kazanırken çalışanlar evlendiriliyor, evleri döşeniyor, saçma borçları kapatılıyor (ki bu yönde hiçbir yükümlülüğümüz olmamasına rağmen). para yokken ben aç kalacaksam o da çenesini kapatıp aç kalacak.

para kazanırken çok iyisin patron, olmayınca işçi hakları sömürü blah blah.

kaç sayfa önce bunları dedik ne arabalara bindiğimiz kaldı ne yetoluğumuz.

bizim demek istediğimiz ilerde insanlar işveren konumuna geldiğinde işçilerine iyilik yapacakları zaman iki kere düşünmeleri. "ben ona şu kıyağı geçmiştim şirketin zor zamanlarında yanımda olur" malesef geçerli olmuyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir de büyütecek bir durum yok, eğer bu işin standartı çalışmak çalışmanın karşılığını da belirli miktarda belirli tarihlerde almak ve çalıştığın yer bu standarta, profesyonelliğe uymuyosa, sen de bir profesyonel gibi sözleşme şartlarına göre basarsın istifanı.

tabi bunun için kendine güven lazım, yaptığın işte iyi olma ve çevrene göre kafandakine yakın iş bulabilme ihtimallerin olması lazım.

eğer yoksa zaten seve seve(!) çalışmalısın ki bunu yaparken de gıkının çıkmaması lazım. önce yaptığın işin hakkını ver, sonra hak ara. benim mantığım bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

asd

Chaotic said:

ben 2010 aralıkta bir şahıs firması kurup 1,5 sene gayrimenkul değerleme işi yaptım. şirketi kapatmama yakın yakımda 7 tane beyaz yakalı çalışıyordu. bir emekli banka müdür ile ortak olmuştum. sektörde de en hızlı büyüyen, 1 yılım olmadan seminer veren bir hale gelmiş bir şirket sürdüren biri olarak tartışmanın geldiği nokta ile ilgili birkaç şey söylemek istedim.

öncelikle belirteyim şirketi kapatmam, sektör değiştirme kararı vermem ile ilgili bir durumdu çünkü bizim sektörün gidişatı ve öngörülerim vakit kaybettiğimi düşündürmeye başlamıştı bana ve herşeyin iyi para kazanmak olduğuna inanmaya biriyim.

benim sistemim çözüm ortaklığı şeklindeydi. firmalara çözüm ortaklığı hizmeti sunuyorduk. tek başladım, 1 kişi, 2 kişi, 3 kişi derken büyüdü iş. bizim işimiz ekspertiz yapıp rapor yazmak üzerine olduğu için kimseyi ofise gelsin diye zorlamadım. kimseye çalışması ile ilgili kotalar, zorunluluklar getirmedim. rapor yazma ücreti olarakta piyasadaki en yüksek ücretin bile üstünde bir pay veriyordum rapor başına herkese maaşları yaptıkları iş adedi oluyordu. hatta şöyle söyliyim rapor başına bana kalan tutar çoğu zaman 15tl gibi bir rakam oluyordu. benim şirketimde herşey şeffaf ilerlerdi yani ne kadar vergi gitmiş, kaç iş yapmışız, kaçını kim yapmış, ne kadar para girmiş, nelere masraf etmişiz hepsini açık olarak sunardım. diyceksin ki sen nasıl kazanıyordun? ben de onlar gibi çıkıp ekspertiz yaparak kendi paramı kazanıyordum. üstüne üstlükte onların yazdığı raporların tamamını irdeleyip inceliyordum. çünkü benim görüşüme göre patron olmak risk alıp herkesten çok çalışabilecek cesareti göstermek, sana inanan ve sana güvenen bir ekibe liderlik etmekten başka bişey değildir. çoğuna işi sıfırdan ben öğrettim. hiçbiri beni terk etmedi bunun sebebi piyasada herkesten yüksek ücret ödemem miydi yoksa sıkıştıkları her anda hallet bir yolunu bul demeyip sorunu beraber çözmeye çalışıyor olmamın verdiği rahatlık mıydı bilmiyorum. ama hepsinin aniden ayrılma olasılığına karşılık alternatif kişileri çevremde belirliyor ve onlarla aramı hep sıcak tutuyordum. çünkü ben kendimden ve işimi iyi yapmaktan sorumluyum. terkederlerse onlara veryansın etmeye hakkım da yok zira her iş başından onlardan bir para kesiyorum ve bunun daha iyisini bulurlarsa gitmeleri benim onlar gibi başkalarını bulmamla çözülebilecek bir sorundu her daim. olmasaydı da küçülmeye giderdim. böyle şeyler ile ilgili çözüm bulamıyorsa insan geri adım atabilecek cesareti de göstermeli diye düşünüyorum. şirketi kapatmaya karar verdiğimde de çalışanlarımın hepsine sektörde iş buldum, kimi girdi, kimi başka işlere yöneldi ve tatlı bir şekilde bu macerayı bitirdim.

kendi hikayemi anlatmamın nedeni bu işin böyle de yapılabileceğine dair bir örnek sunmak. insanlardan sadece patron olmanın sorumlulukları kadar bir yöneticilik bedeli tahsil ederseniz kimsenin gözü sizin paranızda olmuyor. kimsenin motivasyonu kötü olmuyor. böyle bir çalışma sistemi de mümkün.


ayrıca yazılanları okuyunca aklıma şöyle bir şirket kurma fikri geldi. böyle kobiler için eğlence paketleri hazırlayan bir organizasyon şirketi. firmalarla anlaşıp süpriz etkinlikler düzenleyen, diyetisyenler, yoga seansları düzenlemeler, ilginç ve kafa dağıtıcı gösteriler stand up lar düzenleyen bir şirket kurulsa mesela. yapay şişme havuz kursa hatta küçük partiler düzenlese belirli zamanlarda. hem çalışanlara süpriz olur hem düşük bütçeli şirketlere de hitap edebilir. bir yenilik bir hoşluk olur sanki.






güzel yazmışsın abi keşke her iş veren senin gibi olsa
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...