Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Gerçek islam bu değil !


Feamer

Öne çıkan mesajlar

Cuce said:


guney/orta amerika medeniyetlerine dair, krallarının soy agacından, dillerine, alfebelerine, kültürlerine, dinlerine, sınırlarına, ekonomilerine, hangi sene sel olmus, hangi sene hastalık olmus, hangi sene ne savas olmus her boku biliyoruz. hayvan gibi detaylı belge tutmus adamlar, saolsunlar.


tarih bir bilim dalıdır, doğası gereki asla gercek doğruya ulaşamaz, her zaman bastan yazılacaktır. ama bu yazılma tutarlı teoriler, akıl deneyleri ve en önemlisi bulgularla olur. tutarsız uydurma yorumlarla değil.


yahu yok böyle birşey, güney orta amerika medeniyetlerine dair çok az şey biliniyor. bariz yanlış yani söylediğin. hep popüler yayınlar ve medyadaki factmiş gibi verilen bilgilerden kaynaklanıyor bu algı. derinlemesine akademik olarak araştırıldığında neredeyse hiçbir şey bilmediklerini görürsünüz, özellikle millattan önce.

ortaya atılan sayısız varsayımı gerçek olarak kabul edersen çok şey bildiklerini zannetmen doğal. statükoya uymayan bir buluntu bulunduğunda "allah allah bunun ne işi var burda bi hata var herhalde neyse ignore edelim" kafasında iş yapıldığını biliyor musun? öğretim üyeleri akademik kariyerlerinden endişe ettikleri için ağızlarını açamıyorlar bile.

bırak sonradan keşfedilen amerikayı, akdeniz uygarlıkları bile karanlıkta hala. bronze age collapse, ülkelerin kökenleri ve yıkılış sebepleri, hatta kimi ülkelerin gerçek isimleri bile bilinmiyor.

arkeoloji ve tarih statükoya uymak zorunda olan dallardır, matematik kimya fizik gibi değildir. mesela tayyip istedi diye 1+1=3 yapamazsın ama adnan menderesi demokrasi şehidi yapabilirsin. bu tüm dünyada böyledir.

avrupalı devletler niye daha osmanlı meleklerin kaç taşşağı olduğunu tartışırken arkeolojik kazılara girdi? arkeolojik üstünlüğü elinde bulunduran tarihi de yazma gücüne sahip oluyor çünkü. bulunan önemli esoteric yazıtlar ve artifactler de bonus. 1800lerde bu adamların yaptıkları üzerine inşaa edildi resmi tarih.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Sınırsız kadın alma özgürlüğü
Muhammed’in kişisel çıkarları için yazdığı ayetlerin en önemlilerinden biri Ahzab Suresindedir:

“Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, amcanın, halanın, dayının, teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Bir de peygamber kendisiyle evlenmek istediği taktirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere degil, sirf sana mahsus olmak üzere helal kıldık.” (Ahzab Suresi,50.ayet)

Muhammed, bu ayetle hem kendisine sınırsız kadınla evlenme hakki vermiş, hem de yine diğer Müslümanlara zorunlu kılınan “başlık verme” usulünden kendisini muaf tutmuştur. Bir Tanrı neden Peygambere sınırsız sayıda kadını helal kılmaktadır? Amacı ne olabilir? Kaldı ki peygamber herhangi bir insan değildir. İyi ahlak timsalidir, insanlara örnek olan kişidir. İslam bu konuda oldukça komik cevaplar verir...
Muhammed'in Evine Gelip Uzun Süre Gitmeyen Misafirleri
İslam kaynaklarından öğrendiğimiz başka bir olay, Muhammed’in ayet yazarken ne kadar keyfi davrandığına iyi bir örnektir.Muhammed, evine gelip uzun süre gitmeyen misafirlerden rahatsız oluyor, ancak -peygamberliğine yakıştıramadığından olsa gerek- hiç kimseye bir şey söyleyemiyordu. Bunun üzerine Ahzab Suresi 53.ayet geldi:

Ey iman edenler! Siz zamanını gözetmeksizin…peygamberin evine girmeyin. Ancak davet edildikçe girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Çünkü bu hareketiniz peygamberi üzmekte, ama o bir şey söylemekten çekinmekteydi. Ama Allah, doğruyu söylemekten çekinmez(…)”(Ahzab Suresi,53.ayet)

Gördüğümüz gibi, Muhammed yine işi Allah’a havale ederek bir yükten daha kurtulmuştur.Sizce Tanrı neden bu ayeti indirmiştir? Sayısız kadın ve cariye evde doluyken ,sıralarını bekleşirken Muhammed'i müminler yok yere oyalamasın diyedir. Muhammed’ in Tanrının bile çok önemsediği büyük görevini yerine rahatça getirmesi içindir. Biz kafirler bile evimize gelen misafire, tek bir eşimiz olduğu halde hadi gidin, zırt pırt gelmeyin demiyoruz. Kuran tüm zamanlara hitap ederken -Ey iman edenler diye başlayan Ahzab Suresi 53.ayet bugün o seslenenlere ne ifade edecektir?

Hafsa Olayı
Muhammed, karıları arasında huzursuzluk ve kıskançlığa yol açtığı için, cinsel ilişkiyi sıraya sokmuştu. Bir gün, sıra karılarından Hafsa’dayken, ilişkide bulunmak amacıyla odasına gider, fakat Hafsa’yı bulamaz. O sırada cariyelerinden Marya ile karşılaşır. Bunun üzerine Marya’yı Hafsa’nın yatağına yatırıp onunla ilişkiye girer. O sırada Hafsa içeri girer ve ikisini yakalar. “Ey Tanrının elçisi! Beni aşağıladın. Benim günümde, benim sıramda, benim yatağımda bir cariyeyle yatıyorsun!” diyerek tepkisini dile getirir Hafsa. Bunun üzerine Muhammed “Vallahi billahi Marya ile bir daha yatmayacağım” diye yemin eder ve olay kapanır.(Taberi, Camiu’l Beyan,28/102)

Fakat Muhammed, yemininden pişmanlık duymuş olsa gerek ki, hemen ilgili vahiy gelmiştir:

“Ey Peygamber! Karılarını hoşnut edeceksin diye, Tanrı’nın sana helal kıldığını neden haram yaparsın?..” (Tahrim Suresi,1.ayet)

Bu ayetin bu olayla ilgili olarak geldiği, tüm saygın tefsirlerde anlatılır. Hiç mi aklınız almıyor koskoca Tanrı Muhammed’ in cinsel hayatına müdahale ediyor. Müdahale etmekle kalmıyor Kurana geçen bu ayet bize hayatla ilgili ne gibi bir Tanrısal ahlak örneği veriyor. Tam tersi ahlaksızlık örneği. Hem peygamber ol, hem bir sürü kadınla evlen, bir sürü cariyeyi yanından eksik etme, hem Tanrın seni bu ahlaksızlıklarını onaylasın, hem de Kurana soksun bu ahlaksızlıkları.

Kadın Sırası
Muhammed, çok karısı olduğu için; karıları arasında kıskançlık olmaması için onlarla cinsel ilişkilerini sıraya koymuştu. Fakat bu durumdan da pek memnun değildi. Çünkü karıları içinde yaşlı olanlar olduğu gibi, bazı eşleriyle de, daha fazla birlikte olmak istiyordu. Muhammed’in her isteği olduğunda geldiği gibi, bu durumda da bir vahiy geldi ve Muhammed'in cinsel ilişki sırasını Muhammed'in istediği şekilde düzenledi.

“Ey Muhammed! Karılarından dilediğini geri bırakabilir, dilediğini öne alabilirsin…” (Ahzab Suresi,51.ayet)

Muhammed'in Öğle Uykusu
Hucurat " hücreler" demek.Muhammed'in evinde dokuz hücre var ve her birinde bir karısı var.Muhammed cinsel isteği gelince bu hücreleri dolaşıyor.Bir gün Muhammed öğle uykusundayken Beni Temim kabilesinden kalabalık bir heyet gelmiş ve evin arka tarafında durmuşlar.Elmalılı'nın dediğine göre: "Resulullah henüz uyuyordu, 'Ey Muhammed! Bizim yanımıza çık!' diye bağırdılar, bunun üzerine uyandı ve çıktı".
Bunun üzerine Hucurat suresi iniyor bakın Allah sevgili resulünü uykudan uyandıran densizler için ne diyor:

(Ey Muhammed!)
Odaların arkasından sana bağıranların çoğu, aklı ermeyen kimselerdir.(Hucurat Suresi,4.ayet)
Onlar,sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.(Hucurat Suresi,5.ayet)


Buyrun bakalım adamı öğle uykusundan edenler için ayet iniyor mu inmiyor mu? :)

Oruç Zamanı Cinsellik

Muhammed, ilk başta oruç zamanında cinsel ilişkiyi kısıtlamıştı. Fakat Müslümanların birçoğu bu yasağa uyamadılar. Bunun üzerine Muhammed şu ayeti yazdı:

“…Allah sizin nefislerinize güvenemeyeceğinizi biliyordu. Bu sebeple sizi affetti. Artık kadınlarınıza yaklaşabilirsiniz…” (Bakara 187).


"Muhammed Şehveti İçin Evlenmiyordu,Yardım İçin Evleniyordu" İddialarına Cevap
"Ey iman edenler!Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, peygamber’in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. çünkü bu hareketiniz peygamber’i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır."(Ahzab Suresi,53.ayet)

Muhammed'in evlendiği kadın sayısının fazla olması ve inanmayanların bu durumu eleştirmesine karşı müslümanlar hemen savunmaya geçerler ve derler ki "O, şehveti için çok evlilik yapmadı. O dul kadınları bile korumak için almıştır." Müslümanlar Muhammed'in hanımlarının çoğunun çaresiz dul hanımlar olduğunu söylemektedirler. Fakat ortada bariz bir şekilde gözden kaçırdıkları nokta şudur ki, bu hanımların dul kalmasının nedeni de zaten Muhammed ve haydutlarının,yaptıkları baskınlarla,kadınların kocalarını öldürmeleridir.Ayrıca;Yukarıdaki ayette son bölümde bulunan cümle aslında çok küçük fakat bir o kadar da önemli bir ayrıntıdan bahsetmektedir.Bakalım bahsettiğimiz cümlede ne diyordu Allah:

"Sizin Allah’ın resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır."

Şimdi bu cümlelerden anlayacağımız açık bir şekilde orada duruyor. Ne demek istiyor:Muhammed ölürse ya da ayrılırsa eşleri ile evlenmeyiniz. Çünkü O üzülür… O üzülürse Allah affetmez.

Neydi Muhammedin çok evli olmasına savunma: "Hepsi ile ilişkiye girdiğini mi sanıyorsunuz. O dul kadınları bile korumak için almıştır!" O, kadınları ve dulları korumak için evleniyordu da kendi eşleri dul kaldığında durum neden değişti? Şimdi O ölse onun eşlerini birileri "korumak istese" bunun nesi günah olacak? Üstelik sünnet değil midir peygamberin yaptıklarını yapmak?

Muhammed, Cinsel İlişkilere Ne Kadar Zaman Ayırıyordu?

O dönem Araplarında “şehvet”, “erkeklik gücü” en başta gelen bir özellikti. Bunu Gazali, Ihyâu Ulumiddin adlı ünlü kitabının “Kitabu Adabi’n Nikâh” bölümünde uzun uzun anlatır. Bir dolu örnek verir, Ali’nin oğlu Hasan’ın bir alışta “dört karı birden” aldığını, sonra çok geçmeden bunları boşayıp yenilerini aldığını, Muhammed’e bu torunu anlatıldığında Muhammed’in: “O, yaratılışta da huyda da bana benziyor!” dediğini, bu oğlanın, 200 kadar karı elden geçirdiğini anlatan bir hadise, Muhammed’in, “dünyanızdan bana üç şey sevdirildi” dedikten sonra bunlardan birinin de “kadın” oldugunu dile getiren bir başka hadisine ve daha nice hadislere, öykülere yer veriyor. (Bkz. Gazali, İhya- u Ulûmiddin, Arapça, 28-29 ) Gazalî, Felâk Suresinin (Diyanet’in çevirisiyle:) “Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden de O’na sığınırım, de!” anlamı verilen 3. ayetine “Ve sertleşip kalkmış olan zekerin (erkeklik organının) bu duruma geldiği zamanki bastırmasının şerrinden de Tanrı ya sığınırım, de!” anlamının verilebileceğini, bu anlamı İbn Abbas’ın verdigini; ünlü gizemci Cüneyd-i Bağdadi’nin (ölm. 910.) “Yemeye, içmeye ne denli gereksinim duyuyorsam, cinsel ilişkiye de o denli gereksinim duyuyorum!” dediğini aktarıyor ve verdiği örneklerle “insanın rahatlaması için şehvetinin gereğini yerine getirmesinin önemini” anlatmaya çalıştığını belirtiyor. (Bkz. Aynı kitap, s. 27.)
Muhammed’in çok karı alışına, kadınlara yönelişine de bu açıdan bakmak gerçekçi bir yaklaşım olur. Hadislere baktığımız zaman, Muhammed’in “cinsel ilişki”ye ayırdığı zamanın, şaşılacak boyutlarda olduğunu görüyoruz. İşte bir hadis, En’es anlatıyor:
Peygamber, 9 ya da 11 karısı varken, gecenin ya da gündüzün belli saatinde tümünü dolaşıyor ve hepsiyle cinsel ilişkide bulunuyordu.”
Enes’e soruluyor: – “İyi ama, Peygamber buna güç yetirebiliyor muydu?” Enes karşılık veriyor:
“Evet. Biz aramızda, Peygambere 30 erkek gücil (şehveti) verildiğini konuşurduk.” (Bu hadis Buhari’nin e’s-Sahih’inde de yer alıyor. (Diyanet’in bir yayınında görmek için bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, hadis no: 192.)


cebrail peygambere 30 erkek gucu veren kup vermis diyen hadiste var, ben cebrailin bu tanimini suna benzettim

http://www.asterix.com/actualites/projecteur/images/pano1.png
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hank'in elini öpmek ister misiniz?


Mary: Merhaba, sizi bizimle birlikte gidip Hank’in elini öpmeye davet ediyoruz.

Ben: Pardon?! Ne demek istiyorsunuz? Hank de kim? Ve ben niye onun elini öpmek isteyeyim?

John: Eğer Hank’in elini öpersen, sana 1 milyon dolar verecek; eğer öpmezsen seni eşşek sudan gelinceye kadar dövecek.

Ben: Ne? Bu bir tür mafya taktiği mi? Ne oluyor?

John: Hank bir milyarder. Bu kasabayı o kurdu. Buranın sahibi o. İstediği her şeyi yapabilir ve sana 1 milyon dolar vermek istiyor. Fakat elini öpmeden parayı alamayacaksın.

Ben: Bu çok saçma. Neden?

Mary: Sen kim oluyorsun da Hank’in hediyesini sorguluyorsun? 1 milyon dolar istemiyor musun? Bir el öpmeye değmez mi onun için?

Ben: Belki, eğer yasalsa, fakat ..

John: Öyleyse, gel bizimle Hank’in elini öp.

Ben: Hank’in elini sık sık öper misiniz?

Mary: Elbette, devamlı…

Ben: Peki 1 milyon doları aldınız mı?

John: Yok, kasabayı terk etmeden parayı alamazsın.

Ben: Öyleyse neden hemen kasabayı terk etmiyorsunuz?

Mary: Hank söylemeden kasabayı terk edemezsin. Yoksa parayı alamazsın ve seni eşşek sudan gelinceye kadar döver.

Ben: Peki, Hank’in elini öpen, sonra da kasabayı terk edip 1 milyon dolar alan birini biliyor musunuz?

Mary: Annem Hank’in elini yıllarca öptü. Gecen yıl da kasabayı terk etti. Eminim parasını da almıştır.

Ben: Onunla konuşmadın mı o zamandan beri?

John: Elbette hayır. Hank buna izin vermiyor.

Ben: Öyleyse, eğer parayı alan herhangi biriyle konuşmadıysanız, parayı aldıklarını nereden biliyorsunuz?

Mary: Kasabadan gitmeden önce biraz veriyor. Belki maaşına bir zam alıyorsun, belki küçük bir loto kazanıyorsun, ya da caddede 20 dolarlık banknot buluyorsun.

Ben: Peki bunların Hank’le ne ilgisi var?

John: Hank’in bazı dostları var.

Ben: Kusura bakmayın ama bu tuhaf bir üçkağıtçılık gibi geliyor kulağa.

John: Fakat 1 milyon dolar burada söz konusu olan. Şansa bırakabilir misin bunu? Ve unutma, eğer öpmezsen seni dövecek.

Ben: Belki, eğer Hank’le konuşursam, ayrıntıları ondan öğrenirsem..

Mary: hayır, hiç kimse Hank’i göremez. Hiç kimse Hank’le konuşamaz.

Ben: Peki o zaman nasıl elini öpüyorsunuz?

John: Bazen ona bir öpücük gönderiyoruz ve elini düşünüyoruz. Diğer zamanlarda Karl’ın elini öpüyoruz ve o Hank’e iletiyor.

Ben: Karl da kim?

Mary: Karl bir arkadaşımız. Bize Hank’i ve onun elini öpmekle ilgili konuyu öğreten o. Karl için tek yapmamız gereken birkaç kez onu yemeğe çıkarmak oldu.

Ben: Yani Hank diye biri olduğu, onun elini öpmeniz gerektiği ve böylece Hank’in sizi ödüllendireceği konusunda sadece Karl’ın sözüne güvendiniz öyle mi?

John: hayır, hayır! Karl’da bir mektup var. Hank tarafından kendisine yıllar önce gönderilmiş. Bütün meseleyi açıklıyor orada. Bak işte bu da bir kopyası. Al kendin de gör.

John bana üzerinde “Karl’ın ofisinden” yazılı bir fotokopi uzattı. Üzerinde 11 maddelik bir liste vardı.

1. Hank’in elini öp ve o da sana kasabayı terk ettiğinde 1 milyon dolar versin.
2. Yanında alkol iç.
3. Senin gibi olmayan insanları eşşek sudan gelinceye kadar döv.
4. İyi yemek ye.
5. Bu listeyi Hank’in kendisi yazdırdı.
6. Ay yeşil peynirden yapılmıştır.
7. Hank’in söylediği her şey doğrudur.
8. Her tuvalete gittiğinde ellerini yıka.
9. İçki içme.
10. Sosislerini sosis ekmeği içinde ye, yanında bir şey alma.
11. Hank’in elini öp, yoksa seni eşşek sudan gelinceye kadar döver.


Ben: Bu bana Karl tarafından yazılmış gibi geliyor.

Mary: Hank’in kağıdı yoktu, onun için.

Ben: Bana öyle geliyor ki, eğer kontrol etseydik, bu yazı Karl’ın el yazısı çıkardı.

John: Elbette, Hank söyledi, Karl yazdı.

Ben: Kimsenin Hank’i göremediğini zannediyordum?

Mary: Şu anda öyle. Ama yıllar önce Hank bazı kişilerle konuştu.

Ben: Hank’in iyi birisi olduğunu söylediğinizi zannetmiştim. Hangi tür iyi insan, sırf farklılar diye başkalarını döver?

Mary: Hank’in isteği bu ve Hank her zaman haklıdır.

Ben: Nereden biliyorsun bunu?

Mary: 7. madde “Hank’in her dediği doğrudur” diyor. Bu benim için yeterli.

Ben: Belki de arkadaşınız Karl uydurdu bütün meseleyi.

John: Kesinlikle hayır. 5. madde bu listeyi Hank’in kendisinin yazdırdığını söylüyor. Ayrıca, 4. maddede iyi yiyin, 8. maddede de tuvaletten sonra ellerinizi yıkayın diyor. Bunların doğru olduğunu herkes bilir. Demek ki gerisi de doğru olmalı.

Ben: Fakat 9. maddede içmeyin diyor ki bu ikinci maddeyle çelişiyor. Ayrıca 6. maddede ayın yeşil peynirden yapıldığını söylüyor ki bu tamamen yanlış.

John: 9 ile 2 arasında hiçbir çelişki yok. 9 sadece 2’yi açıklıyor. 6’ya gelince, aya hiç gitmedin, dolayısıyla doğru olup olmadığını bilemezsin.

Ben: Bilim adamları ayın kayalardan oluştuğunu söylüyorlar ama..

Mary: Fakat kayanın dünyadan ya da uzaydan gelip gelmediğini bilmiyorlar. Yani ay hala yeşil peynirden yapılmış olabilir.

Ben: Bir uzman değilim ama ayın dünyadan geldiği teorisinin çürütüldüğünü zannediyorum. Ayrıca, kayanın nereden geldiğini bilmiyor olmak onu peynir yapmaz.

John: İşte, bilim adamlarının hata yaptığını sen de kabul ettin. Fakat Hank’in her zaman haklı olduğunu biliyoruz!

Ben: Biliyor muyuz?

Mary: Elbette, 5. madde öyle diyor.

Ben: Diyorsun ki, Hank haklıdır, çünkü liste öyle diyor ve liste doğrudur, çünkü onu Hank yazdırdı. Ve Hank’in yazdırdığını biliyoruz, çünkü liste öyle diyor. Bu döngüsel mantık. “Hank haklıdır, çünkü Hank haklıdır” demekten farksız.

John: İşte şimdi anlamaya başlıyorsun Hank’in düşünce biçimini.

Ben: Fakat… Her neyse, boş ver. Peki, bu sosislerle ilgili konu da ne?

Mary, yüzünü buruşturdu.

John: Sosisler sosis ekmeği içinde yenir. Yanında bir şey yenmez. Hank’in yolu bu. Başka türlüsü yanlış.

Ben: Ya sosis ekmeğim yoksa?

John: Sosis ekmeğin yoksa sosis yiyemezsin. Sosis ekmeksiz sosis yanlıştır.

Ben: Yanında ketçap, hardal da mı yok?

Mary, çok sert bir şekilde baktı.

John: Böyle bir dil kullanmanın hiçbir gereği yok! Sosis yanında yenecek her türlü şey yanlıştır.

Ben: Yani biraz turşu, içine doğranmış sosis tarzı bir şey mümkün değil mi?

Mary kulaklarını tıkadı ve “Dinlemiyorum bile bunu, la la la la…”

John: Bu iğrenç. Ne tür bir şeytani mahluk yiyebilir böyle bir şeyi.

Ben: çok güzel bir şey o. Ben hep yerim.

Mary kendinden geçti ve John onu tutu: “Eğer o tiplerden biri olduğunu bilseydim vaktimi hiç harcamazdım bile seninle. Hank seni eşşek sudan gelinceye kadar döverken, ben de orada olacağım ve paramı sayıp sana güleceğim. Hank’in elini de senin için öpeceğim, seni sosis ekmeksiz, turşu yiyici"

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gerçek İslam bu değilciler, Viktor'un koyduklarına ne diyor acaba çooook merak ediyorum.

İyi oldu bu topik, herşey konulsun işte. Çünkü ikide bir abi insanlar İslam'ı yanlış anlıyorlar'a geliyor laf halbuki kimsenin yanlış anladığı filan yok...

Viktor'dan şu konuda yazdıklarını güzel bir toparlamasını rica ediyorum spoiler halinde. Bir dahaki İslam'ı yanlış anlıyorsunuz topiğinde rahatça linkleyelim sorun ortadan kalksın...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Topic guzel oldu cidden, kimse kimseye saldirmadan, girtlagina sarilmadan veya ALLAH VAR ile ALLAH YOK kisirdongusune girmeden cok guzel bi sekilde, kaynaklari ile dini tartisma sansimiz oldu

demekki tartisilabiliyormus paticikte bole konular

"gercek islam bu degil" 10 sene filan once bende oralardaydim, okuyan adamin ruh halini cok iyi anliyorum zaten

klasik inanan ya hep arapca okumustur yada uzerine hic dusunmeden gecmsitir genellikle, sanildigi aksine ne kadar cok okur kafa yorarsan o kadar uzaklasiyorsun dinden ki genelde inanmayana "cahil" derler en basta

daha sonra "gavurlarin kaynaklarindan yaziyorsun" argumani gelir

"hadisler saibeli" argumani gelir

"tatlisu tuzlusu ile daglar oyniyor" argumani

normal ama yani, bende cok zor kabul etmistim herseyin yalan dolan oldugunu, cocuklugundan beri sana toplum ve ailen evrenin izahini veriyor ve birdenbire kendini boslukta buluyorsun

guven zinciri cok genis bide, zincirde tek kopukluk olunca komple alasagi oluyor

once musaya inanican
sonra isaya inanican
sonra muhammede inanican

bunlarin hepsi %100 dogru olsa bile

kurani ilk derleyen ebubekire inanican (ki peygamberin olumunden sonra bu)

sonra yeniden derliyen osmana inanican

osmandan sonra bunlari toplatip duzenleyip yeniden dagitan emevilere inanican


bunun disinda kitapta

edebi olarak tutarsizliklar var
mantiksal tutarsizliklar var
bilimle celisen tutarsizliklar var
matematikle celisen tutarsizliklar var
tarihle celisen tutarsizliklar var
kendi kendisi ile celisen tutarsizliklar var

en sonuncusu benim inancim icin coup'd grace oldu, herseye muktedir, herseyi bilen ve herseye gucu yeten olarak tanitilan allahin kendi kendisi ile celisen ayetler yollamasi bitirdi olayi benim icin, ozellikle coktanrililiga ve ay'i gunesen ustunde tutan, onu nurun kaynagi olarak gosteren sureler filan cok feci
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...