Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

İlkokul Öğretmenlerinden Nefret Etmişimdir Hep


BramStoker

Öne çıkan mesajlar

beş yaşındaydım o sene. mayıs doğumlu olduğumdan daha altı yaşıma girmemiştim. anaokulunun gelecek vaadeden öğrencilerinden biriydim. sabahçıydım, okulumu ve öğretmenlerimi seviyordum. hayat çok basitti.

herkesin heyecanla beklediği öğle yemeklerinde sınıfı doyurma sırası bana gelmişti günlerden bir gün. biz bu herkesi doyurma meselesine nöbetçi derdik. annemle babam bu işi en iyi şekilde yerine getirip hem anaokulu öğretmenimizin hem de sınıftaki diğer çocukların ailelerinin gözlerinde kendilerini belli etmek istiyorlardı. lahmacun içleri, börek içleri hazırlandı malzemesi en bolundan ve kallavisinden. fırına götürüldü ve pişirilip tencerelere istiflendi. en güzelinden yoğurtlar alındı ve litrelerce ayran yapıldı. ailem bundan önceki günlerde öğle yemeği niyetine bizi doyuran ailelerden geri kalmamak için elinden ne geliyorsa yapıyordu. tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ve bizim öğle yemeği saatimiz gelmişti.

bizim anaokulu hocamızın bir huyu vardı açıklamam gereken: Bu kadın sınıfa gelen yemeği kotnrol ederdi. tabii yemekler tam yeneceği saatte değil daha erken gelirdi. kimsenin ailesi geç kalmak istemezdi. işte bu anaokulu öğretmeni yemekleri kontrol edip ne kadar çok ve ne kadar güzel olduklarını görünce dayanamayıp bir tane yemiş ve yan sınıfın hocasına da ikram etmişti. bu ikram edilen kadın durur mu? hemen teneffüste gidip öğretmenler odasında "anaokullarına yeni gelen fırında böreklerden ve lahmacunlardan" söz etmişti. ilkokul hocası olacak görgüsüzler durur mu? "eh birer tane biz de yiyelim bari." diyip öğretmenler odasındaki gazeteyi parçalara ayırıp tabaklar haline getirip bir tane börekten bir tane de lahmacundan almışlar ve nefislerini bastırmaya çalışmışlardı. ama o da ne? e ayran da vardı ya? neden ondan da içmesinlerdi? börekle lahmacun kuru kuruya gider miydi? ve içtiler... küçücük çocukların, o koşmaktan ve oynamaktan yorulmuş ve acıkmış bedenlerin ihtiyacı olan besinleri midelerine indirmişlerdi.

tam da bu zulüm sona erdi derken gözleri tencerelerin büyüklüğüne ve sayılarına takıldı. "e bu çocuklar kaç tane yiyeceklerki canım?" diyip birer ikişer tane daha aldılar. hayatlarında kurban bayramından başka zamanda görmedikleri kendi kestikleri kurbanın dolaba istiflenmiş etlerinden yapılma kavurmadan başka et görmeyen bu görgüsüz ilkokul öğretmenleri benim arkadaşlarımın öğle yemeğini midelerine indirmişler, ayranları lıkır lıkır götürmişlerdi.

bizim yemek saatimiz geldi. tencerelerdeki ve şişelerdeki artıklar bizim önümüze getirildi sınıf annemiz tarafından. bir arkadaşıma lahmacun verse diğer arkadaşımıza veremiyordu. mecburen ya sadece bir börek ya da bir lahmacun verebiliyordu. ayransa... ayran mı?.. o da herkese yetişmedi işte. bazı arkadaşlarım içebilmiş ve bazıları içememişti.

o gün (ve de o sene içersinde tek bir kez) benim sınıf arkadaşlarım aç kaldılar.

anca paraları istifleyip yayladan ev alsınlar. başka da bir işe yaramazlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

insanları mesleğine , rengine , konuştuğu dile vs. göre yaftalamak hiç iyi bişey değil ya. sen sadece kötü bi insan grubuna denk gelmişsin, işin daha kötü tarafı da onların öğretmen olmaları.

sınıfa börek çörek pişirip getiren öğretmenim de vardı benim, öğretmenler gününde "size hediye alamadım öğretmenim, ama bahçemizden ayva getirdim" diyen öğrencisini hor görüp getirdği ayvayı gözünün önünde çöpe atanı da.

kısacası insanlar ikiye ayrılıyor, iyi ve ayılar.

sen ayılarla dans etmişsin bilaer.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Halen hatırlarım o nalet karıyı, hiç bir zaman sevemedim ilkokul örtmenimi.
Bizim örtmen de dayakçıydı ve çok hırslıydı, hergün öküz gibi ödev verir, bizleri yarış atı gibi görürdü, hergün hayvan gibi çanta taşıttırırdı.
Onun hırsı yüzünden sınıfta herkes yarış halindeydi veliler bile. Ben sınıf birincisi olduğumdan ayrı bir kıskanılırdım, kolay bir yük değildi o yaşlarda.
Ayrıca salak veliler yaranacaz diye Öğretmenler günü Anneler gününde falan hediyeye boğarlardı uyuzu.

Nerde hatırlattınız lan şimdi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nefret ne kelime 1000 güneşin öfkesiyle vururum karşıma çıksa şimdi

kadının cezalandırması birleştirilmiş parmak uçlarına 1 metrelik tahta cetvelle (eskiden böyle bişey vardı) vurmaktan oluşuyordu

ucundan tutup sallardı bide o mesafeden öyle bir momenti olurdu ki tırnak varsa korku filmi malzemesi olurdu parmaklarınız

ulan bide hayvan gibi okuldu yani ilhami ahmet örnekal halt yemiş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...