Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Bir iş topiğide benden


NolaxThensbane

Öne çıkan mesajlar

Çok yakın bir tanıdığımız gıda mühendisi iş konusunda aşırı şanssız geçen yaz mezun olmasına rağmen 3ay meyvesuyu-konserve-donmuş gıda üretimi yapan firmada 2ayda zeytin firmasında çalıştı.Çalıştığı firmalar kazık attılar kendisine sigortasını yapmadılar 2saatlik şehir dışındaki yollara kendisi gitti geldi.

Kendisi şu anda işsiz ve gerçekten işkolik birisidir bu durumundan dolayı depresyonlara girdi.

Bursa öncelikli olmaz üzere gerekirse şehri değiştirmek üzere iş arıyor lütfen eğer varsa tanıdığınız bildiğiniz öm ile ulaşın bana.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Malesef gıda, çevre, ziraat mühendisliği özel sektörde böyle. Ama tanıdığım bir gıda mühendisi var maya firmasında işe başlamıştı. Şuan maaşı 4000 tl 16 maaş. Tabi bu işe geçmeden önce 850 tl ile çalışıyordu.

Tek tavsiyem var, internetten cv göndermekle veya kariyer.net takip etmekle olmuyor bu iş. İlgili tüm firmaların internet sayfasına girsin iletişim mailine karizmatik bir cv göndersin. Şehrindeki firmaların ik ları ile randevu alıp görüşsün direk.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu yazıyı sadece ilgilenenler okusun lütfen.Çünkü oldukça uzun ve detaylı bir yazı.Belki brikaç arkadaşım benim yaşadıklarımdan ders alıp faydalanırlar diye ayrıntılı olarak yazıyorum.


Ah be gençler...Damar bir mevzu bu,aslında konuşulması gereken de bir mevzu.

Ben bir kısmınızın daha önceden hatırlayabileceği gibi Kimya Mühendisiyim. İTÜ mezunuyum. Kadıköy Anadolu Lisesi mezunuyum. İngilizcem mükemmel. Bunu şımarıklığımdan söylemiyorum,harbiden öyle.Yedek subay olarak yaptığım askerlik görevimde acemilik sırasında Türkiye genelinde 267. dönemler arasında yapılan İngilizce sınavında dereceye girdim.Bu nedenle 6 kişi yaptığımız çekilişte Milli Savunma Bakanı'nın Tercümanı olarak görev yaptım Ankara'da 1999-2000 arasında. Bu kadar uzun anlatıyorum,getireceğim konuyu bir yere.

Askerden sonra Önce 3 sene çok büyük bir Türk kimyasal üreticisi firmada yurtdışı satış mühendisi olarak çalıştım.Hatta Area Manager dediklerinden oldum.4 kıtada 30'a yakın ülkeye 200'e yakın iş seyahati yaptım. Kazancım 26-29 yaş arası çok iyiydi.Yaklaşık 7-8 bin Dolar para kazanıyordum ayda. Ayın en az 15 günü de yurtdışındaydım bu 3 sene boyunca. Derken işyerinde klasik yavşaklıklar dönmeye başladı. Ben de delikanlıyım ya,o ara eşimin hamile olduğunu da öğrenince "ben dünyayı gezerken eşim tek başına hamile hamile beni burada beklemesin" diye bir bahane ürettim kendi kendime ve istifa ettim.
Sonra dünyanın en büyük 3 tekstil kimyasal üreticisi firmalarından birinde yurtiçi satış mühendisi olarak işe başladım.İşe başlarken 2,5 milyara anlaştım Türk patronla(Türkiye'de ki firmanın 20%'Si bir Türk'e,kalan 80%'i de dünyaca ünlü Alman firmaya aitti).Sene 2004 ve aslında bu para benim daha önceki firmada kazandığımın yarısı bile değil ama yine de ben razıyım bu paraya çalışmaya firma çok iyi firma,geleceğimiz parlak olabilir hesabı. 17 gün sonra iş hayatımdaki en büyük ilk kazığımı yedim.Avansları verdiklerinde baktım ki bana almam gereken paranın neredeyse 60%'ını vermişler."Bu ne lan?" diye finans müdürünün karşısına çıktım. Dedi,"patronla 1,5 milyara anlaşmışsınız." Kan beyne nasıl sıçrar, o an anladım. Attım parayı adamın önüne, patronu beklemeye başladım. Patronun geldiğini sekreter bana haber verince daldım odasına, adamın dünya umrunda değil, ağzında puro, "Çetin bey, aramızda bir yanlış anlama olmuş, böyle bir işe başlarken henüz daha işin başında böyle negatif bir motivasyonla başlamanızı istemem, bu nedenle siz 2 hafta ücretli izne ayrılın,iş arayın kendinize."...Bunları söylerken yüzüme de bakmadı. Derken öne doğru eğildim ve, "ne diyorsunuz siz be?" dedim. Adam ilk kez o zaman yüzüme baktı, düzenli olarak tüttürdüğü purodan nefes almayı da kesti. Bön bön suratıma baktı. Şaşırdı tabi. "Siz hiç iş arama stresinin ne olduğunu biliyor musunuz? Üstelik sizin teklifinizi kabul ettim ama aynı anda -gel bizde çalış-diyen 5-6 firmanın teklifini reddettim,bunların hepsi de sizinle anlaştığım ücretten fazla para veriyorlardı,şimdi onlara başvuramam,yeni iş aramak da yeniden aynı stresi yaşamak anlamına geliyor,yahu siz beni nasıl yanlış anlarsınız?Ben eşimin hamileliğine kadar anlattım size?Böyle saçmalık olur mu?"dedim...Adamın rengi mosmordan daha da mordu. Anlaşılan hayatında kimse benim yaptığım gibi lafının üzerine laf söylememiş. Çok uzatmayayım,Cuma akşamı saat 5 buçukta olan bu hadise nedeniyle haftasonu düşünüp Pazartesi kararımı bildireceğimi söyledim.Ve haftasonu çalışmaya devam etmeye karar verdim.Yanlıştı ama o an için doğru bir karar gibi geldi.1 sene boytunca çok iyi performans sergiledim.Çorlu,Çerkezköy,İstanbul'daki müşterilere bol bol malzeme sattım.Sevilen bir adam oldum.Benim ayağımı kaydırmak isteyen EGE TEKSTİL MÜHENDİSLİĞİ mezunu tayfayla da aramı düzelttim.Almanya'ya 2 hafta eğitime gittim.Benimle beraber 16 ülkeden toplam44-45 kişi vardı.Döndüm ve patronum tarafından işten kovuldum."Kovuyorum seni" dedi ağzından hiç düşürmediği purosunu nefesleyerek adam.Nedeni Almanya'da eğitimde çalıştığım arkadaşlara gönderdiğim eposta mesajıymış.Eposta mesajında,"Alman yemekleri ne kadar iğrençti.Allah'tan adamların biraları güzelmiş de muhabbet süper oldu. Ama umarım Amerikalı dostlarımız Irak'a demokrasi getirdikleri gibi Almanlara'da yemek kültürü getirmeye kalkmazlar(o sıralar Irak'ı ABD işgal etmişti ve entellektüel sohbetler de bu konuda konuşulmuştu aramızda)."...Bu eposta şirketin serverı üzerinden gönderildiği için Almanya'da ki merkezdeki ITci çocuklardan brinin dikkatini çekmiş.Çıktı almış,Hitler'den artık Alman CEO'nun önüne koymuş.O da hemen Türk patrona telefon açıp,"Dismiss Çetin immediately" demiş. Benim ardımdan da aynen bu sözlerle eposta atmış tüm arkadaşlara.
Ondan sonra 5 sene bir başka Türk-İtalyan ortaklı firmada yine aynı işi yaptım.Mutluydum ama bu sefer de bir türlü zam alamıyordum ve patronum son derece ilkel bir herifti-hoş,bu zamana kadar ki patronlarım en eğitimlisinden en cahiline hep aynıydı-. Son dönemde patron ve müdür sürekli arkamdan iş çevirince ve o sıralarda da 2 senedir peşimde olan bir firma sürekli beni transfer etmek istediğini söyleyince 2009 Haziran'da 5 senelik tazminatımı-haklarımı bırakıp istifa ettim.Beni transfer eden firma 2 kat ücrete beni transfer etmişti ama 3 ay sonra arkama tekmeyi oydu.Sonradan öğendim ki benim firmanın patronunun damadı ile bunlar içki-karı-kız- yani alem arkadaşıymışlar. Ben firmada hep ÇIKINTILIK yaptığım için, sürekli yanlışa YANLIŞ dediğim için CEZALANDIRILMAM gerektiğine karar vermişler ve bana böyle bir oyun oynamışlar.
1 sene kendi işimi yapmaya çalıştım.Bir şeyler de yaptım ama en son baktım ki kısıtlı sermayelerle bazı işler olmuyor,ben de ne kar,ne zarar ederek en azından 1 sene boyunca ekmek paramı çıkartarak yaptığım işe son verdim.
2010 Haziran'da Mart 2010'da kurulan bir Bursa firmasının Çorlu-Çerkezköy-İstanbul bölge müdürü olarak işe başladım.Ekip olarak geçmiştik bu firmaya.Ben,okuldan bir abimiz ki o genel mdürü olarak başladı ve benim çok sevdiğim bir arkadaşım.Arkadaşım da 3 senelik haklarını bırakıp istifa edip benim yanımda çalışmaya gelmişti.7,5 ay boyunca 8-9 senelik birikimimizi,müşteri portföyümüzü firmaya hızla sunduk.3-4 senede yapamayacakları tanıtımı sayemizde sadece 3-4 ayda yaptılar.Üstelik bize göre önemli satışlar da yapıldı-ki patrona göre yeterli değildi ve zaten hiçbir zaman hiçbir patron için yeterli olmaz-. Derken beraber işe başladığımız genel müdür abimizi işten çıkarttılar.Biz de ayrılmak istedik ama abimiz,"çoluğunuz çocuğunuz var,duygusal davranmayın, gittiği yere kadar gitsin"dedi. Biz de çalışmaya devam ettik-ki bu dayanlış.Balık baştan kokar deyişi doğrudur arkadaşlar, bir iş bitmişse bitmiştir, zorlamanın alemi yok. Ertesi gün yeni müdürümüzle tanıştık.Piyasadan bildiğim yavşak,Fetocu ama bir yandan da içkici-karıya düşkün-müşteriye her türlü muameleyi yapan bir adamdı.İlk günden bana sorduğu soru,"arkadaşını işten çıkarırsak tavrın ne olur?" oldu."Beni de çıkarın o zaman" dedim.Bozuldu buna.Zaten 1,5 ay daha gitti böyle,arada bu bizi ezmeye çalıştı ama ben 37 yaşıunda adam,kendimi ezdirmedim.Sonunda bizim de çıkışımızı verdiler 31 Ocak 2011'de...Ben kesin karar verdim artık iş aramamaya,eşimin işlerine yardımcı olmaya çalışıyorum 31 Ocak'tan beri ama piyasa çok kötü ve uzun zamandır cepten yiyoruz.Arkadaşım da 4,5 ay işsiz kaldı ve 2 ay önce bir işe girdi ki çok isteyerek girmedi,mecburiyetten girdi...ODTÜlü,Boğaziçili Kimya Mühendisi arkadaşlarım var.Birisi 2 senedir işsiz,diğeri 1 senedir işsizdi,dün beni aradı,iş bulduğunun haberini verdi...Mecburiyetten 2400 Lira maaşı kabul etmiş.10-11 senelik satış tecrübesi olan adam...

Ben de son 1-2 haftadır sadece yurtdışı ile bağlantılı iş ilanlarına özgeçmişimi atıyorum ama kimse dönmüyor.Çünkü tıpkı arkadaşlarımda olduğu gibi bende de OVER QUALIFICATION sorunu var.1000 Lira'ya dil bilen çaylak mühendis çalıştırmak kan emici patronların elinde muhteşem bir imkan olarak parıldarken benim gibi bir adama en az 5-6 bin Lira maaş vermesi gerektiğinin bilincinde tabi herifler...

Sonuç olarak, özellikle yeni mezun arkadaşlar hedeflerini iyi belirlesinler. Kariyer planlamalarını iyi yapsınlar. Piyasa boktan, iğrenç durumda. Birkaç istisna dışında ve birkaç istisnai sektör dışında iyi ücretler yok. Hayal aleminde yaşamasın kimse. Ayrıca hiçbir dönem olmadığı kadar bu dönemde ARKAN OLACAK...Cemaat-Mason-Azınlık-Aşiret desteği olacak. Yoksa kendi halinde memur ailelerin çocukları, çok süper zeka olup bir şeyler bulmamışlarsa-bir şeyler icat etmemişlerse iş bulmak konusunda çok büyük sıkıntı çekeceklerdir. Girdikleri işlerde de muhtemelen yıllarca huzuru aramak durumunda kalacaklardır.

Acı yazdım sanırım biraz ama inanın samimi düşüncelerimi ve yaşadıklarımı yazdım. Umarım herkes huzuru bulur çalıştıkları yerde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Valla belki muhabbet genelinde aramız iyi değil ama,

şu yazdıklarına içim burkulmadı dersem insanlığımdan nasip almış değilim demektir. İşsizliğin ne kadar ağır irşey olduğunu abimden biliyorum. Yaklaşık 1.5 yıl işsiz kaldı kendisi, evli ve çocuklu bi insanın baba elinden para alırken yaşadığı ağırlığı görmek bile insanın içini acıtmaya yeter yani onu anlamıştım ben o zamanlar.


Seninki birde kazıklanma hikayeleri falan,,

Ama bi yerde hatan var, o alman lavuklarıyla ilgili e-postan hiç olmasaydı keşke, yine politik duruşunu yardırmışsın aranızdaki popüler olaylar üzerine yaptığınız konuşmalardan güç alarak. Ama elin almanı öyle işte,,


Onun dışında, umarım yeterince huzur bulacağın ve maaşıyla da seni tatmin edecek adam gibi bi iş fırsatı çıkar önüne. Arada mesajlarından takip ettiğim kadarıyla içtiğin biralar için karaciğerine acıyordum ama yerine kendimi koyduğumda ben de senden aşağı içmezdim yani, tahminim.



Türkiye'de hep bi torpilcilik var nalet olsun ki. Bugün cemaat ya da hemşericilik, bundan önce daha çok hemşericilik vardı,bundan sonra cemaat gider başka bişey gelir kesin. Ama torpil sistemi değişmez.


Burası bol fabrika olan bi yer -Gemlik-, serbest bölge dediğimz yerde zilyon tane büyük firma var. Borusan, çimtaş, lear, vs vs, onun dışında döktaş, kırpart, asilçelik falan filan işte, kablo üretiminden çelik boru üretimine kadar ne ararsan dünya devi fabrikası var burda. O koskoca şirketlerde bile hala hemşericilik dönüyor.


Bugün x firmasının tepe noktalarından birine sallıyorum artvinli biri oturduğu zaman, mühendisinden işçisine kadar kadro hemşerileriyle dluyor zamanla. O gidiyor günün birinde sallıyorum konyalı biri geliyor, hop konyalı olyor fabrika birden. Gemlikli bi makine mühendisi işsiz sürünürken herif konya'dan bilmemnerden mühendis hemşerisini yerleştiriyor en kral şartlarda oralara.


Wot oldu benim mesaj da,,


Öyle yani, düzen kötü..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@seagle.
İyi dileklerin için sağol arkadaşım.

Muhabbet genelinde aramızın iyi olmaması falan diye bir şey yok,benim tarafımdan yok yani,bakma sen takılıyorum arada bazı arkadaşlara bana çok yardırıcı mesajlar gelince ardı ardına sanki takım çalışması yapar gibi peş peşe.
Yoksa kimseye,Napolyon'a bile bir kızgınlığım-dargınlığım yok şu Pati'de.

Anlattıklarıma dair eleştirilerinin hepsinde de haklısın ama işte gençlik, çok uluslu şirketlerin kendine özgü tarzı, benim olduğum gibi bir adam olmam, rol yapamamam ya da politik davranamamam,vs...neyse ya,böyle işte.Hepsi zaten TECRÜBE dediğimiz şeyi oluşturuyor. o yüzden ayrıntılı yazdım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

:)
Yok ya,en çok tartıştığım adam Napolyon ya o yüzden.
Aşkolsun, hepiniz iyi arkadaşlarsınız, aynı mahallede otursak hayat sanırım bana attığı her türlü kazığa rağmen eğlenceli olabilirdi benim için ve sanırım sizler için de :)

Şu içimde ki HABABAM SINIFI ruhuna bir çare bulamadım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dikkat: bu mesajda yüksek miktarda ayrımcılık paranoyası vardır ve tehlikeli derecede almancılık içerir.

yeri gelmişken konu dağılacak ama ben de şunu anlatayım:
geçtiğimiz haftalarda facebook'ta srebrenitsa katliamını kınayan bir mesaj ve şu meşhur ratko mladiç videosunu paylaşmıştım "never forget never forgive" bir şeyleri eşliğinde ki, "avrupa'nın ortasında, milenyuma beş kala soykırım olur, birleşmiş milletler ve tüm avrupa sağır görmez olur" tarzı bir şeyler yazıyordu.

ertesi günü şef geldi odama elinde iphone'u ile, bi baktım benim feed açık. dedi ki ben bunu akşam gördüm, açıkçası doğru bulmuyorum falan dedi. usta dedim nesi yanlış, öyle olmuş işte, ben bu olayı bi türk veya müslüman olarak değil, "insan" olarak kınıyorum, farklı olaylarda da bu tarz tepki koydum. "unutmayalım" şeyleri paylaştım. dünyanın neresinde kim olursa olsun ben karşıyım aga dedim. ben fark ettim ki insanlar bunu unutuyor, birkaç kaynak haricinde türkiye'de bile kimsenin umrunda olmadı. insanlarda farkındalık oluşsun, böyle saçma sapan işlere, faşizme sempati beslemesinler istiyorum dedim.

cevap olarak "yoo her gazetede vardı" dedi, sonra "peki insan olarak diyorsun, iki gün sonra bir ermeni gelip sana aynılarını dese ne hissedersin" dedi. "ben tarihçi değilim, oldu mu olmadı mı bilemem, ama olduysa da ben her türlü acılarını paylaşıyorum ve özür de dilerim gerekirse, buna da gücenmem bu insan olmanın gereğidir" dedim. hiç beklemiyordu ki (diğer türklerle önceden tartışmışlar bu konuyu sanırım), güldü.

sonra bi soru daha kitledi durmadan. "insan olarak böyle böyle karşıyım diyorsun, senin profilinde başka hiç bişi göremedim böyle" dedi. dedim ki daha geçen hafta arkadaş olduk normaldir. tekrar sustu.

ardından bi soru daha kitledi, peki dedi madem böyle tepkili bir gençsin, darfur nerede dedi. (darfur soykırımı)

sudan? dedim ve ekledim "onu da kınadık merak etme", güldüm. iyi bakalım dedi, odasına gitti. öğleden sonra odasına uğradım, "haklısın sanırım biraz fazla aşırıcı o mesaj, kışkırtıcı, hate speech zart zurt" dedim, sildim feed'i. bu da böyle bi anımdır.

--

aradan birkaç hafta geçtikten sonra "FYI" mesajıyla ofisteki benle beraber 3 türke gönderilmiş şu makaleyi aldık: http://www.spiegel.de/panorama/justiz/0,1518,777856,00.html, makale almanya'daki namus cinayetlerini dramatik bir dille anlatıyor. böyle işte bakire olmadığı için 38 bıçak darbesi, yok şöyle olduğu için diri diri kestik bilmemne. ama hiç konusu falan geçmemiş. hiç bi sebep yok. böyle bildiğin "mesaj vermek" için mail atmış başka bi açıklama getiremiyorum. bayaa sinirlendim ama bir şey demedim.

bu adam doktor, amerika'da falan okumuş, kafayı yemiş aşırı başarılı tiplerden biri. ofisteki herkes bayaa okumuş bilimadamı tipler. afrika'dan uzakdoğu'ya binbir türlü yerlerde çalışmış insanlar. ki ofisteki 12 kişinin üçü türk yani. böyle bir ortamda bile olanları görüyorsunuz, herkesle paylaşmak istedim. böyle işte.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@cetintas
Maalesef bizde ki yöneticiler idareci, yönetici değil. İşim gereği sürekli yer ve iş ortamı değiştiriyorum, ve gördüğüm kadarıyla piyasada tutunmanın yolu yalakalık. Neyse, allahtan hiçbir yerde kadrolu falan değilim, hiç öyle tutunmak gibi bir derdim olmuyor.
Ama gözlemliyorum, insanların birbirlerine yaptıklarını ( genelde ben tehdit olarak görülmediğim için sıkıntı olmuyor ) söylediklerini, koca karı gibi millet birbininn arkasından konuşuyor, maalesef durum böyle.

Bide dediğin gibi, ihtiyaç fazlası eleman var piyasada. Ben dayatabilecek arkadaşlarıma hep söylüyorum, size söylenenen fiyatı kabul etmeyin.
nisanda projemiz bitti, öle işsiz ve cebimde sadece haziran başına yeticek kadar para vardı. Ev kirası kredi mredi zart zurt bunları hesap edince, gerçekten zor durumdaydım. Bana teklif edilen rakamlar komik, komik olmayı geçtim bana biçtikleri iş kendimi resmen geriye götürecek birşeydi.
oğlum sen 1.5 senelik adamsın senin neyine...
kabul etmedim, 4-5 yerle görüştüm kimisi beni istemedi, kimisinin mülakatında beni mülakat eden adamla sertleştik biraz ( bilgimi sınamaya çalışan adam lavuksa, ters yapıyorum. ).
Bir tane çok istediğim yer vardı olmadı, derken nisan ortalarında diyarbakıra gidermisin denildi iyi bir firmadan. Tamam dedim giderim, lokasyon çok önemli değil ( ki istanbul aşığıyım, evim için çok uğraştım resmen ailemi falan karşıma aldım bi ara, 3 ay oturabildim :/ ) önemli olan işin kalitesi dedim. 1 ay diyarbakırdan sonra bursaya geldim.
Ve aynısını yapabilecek, maddi açıdan çok darda olmayan arkadaşlarıma da söylüyorum. Yeni mezunsan ok, karın tokluğuna çalış ama azcık tecrüben dahi olsa dayat. Dayat ki hepimiz rahat edelim.

Neyse, şimdiye kadar gördüklerim beni "aga ben 30 uma kadar çalışır sonra bırakır kendim bişiler yaparım, alakalı alakasız" düşüncesine sürükledi. Kalıcı bir yerde çalıştığımı düşünemiyorum bile, iş harici onca gereksiz şey...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Antalya'da Akdeniz Pasthanesi var, Antalyalılar bilir. Orda fabrikada çalıştırıyoruz biz gıda mühendisi. Antalya çapında 9 şube var, hergün hepsine taze servis yapılıyor, buna rağmen 1 tane mühendis zorunlu olduğu için çalıştırılıyor ve o da sabah 9 akşam 5 çalışıp asgari maaş alıyor. İmza yetkisi falan olmadığından da kızcağızın tek geliri bu. Gerçekten zor gıdacıların işi. Ha oteller falan çalıştırıyordu bir ara ama onlarda da zorunluluk kalktı demişti bi arkadaş tam bilemicem onu. Kaldı ki por dünyamız açısından en büyük yanlış bu tür olaylara rekabet duygusuyla yaklaşmaktır. Tüm Galatasaray camiasından gelişmeleri büyük bir olgunluk ve soğukkanlılıkla izlemelerini ve Türk futbolunun bu süreçten zarar almadan çıkmasını dilerim. Hukuka ve genel ahlak anlayışına aykırı herhangi bir davranış gerçekleştiyse – ki bunu düşünmek bile istemem - bunu kanıtlamak adalet sistemine düşer, bizlere değil.

Mesela Yörükoğlu gibi büyük bir firmada toplam kaç tane mühendis çalışıyor bilmiyorum ama, onların da çok fazla maaş aldıklarını duymadım. Bir de her sektörde olduğu gibi olay yeni mezun mühendis alıp eşşek gibi çalıştırmak, 6 ay sonra çıkartıp bir yenisini almak. Zorunluluk esasından dolayı olay bu. AdBlue teknolojisi sayesinde zehirli gazlarin temizlenmesi saglanmaktadir. Bu güne kadar sadece ticari araclarda kullanilmistir. Günümüzde Kamyon ve tirlarin Euro5 normuna ulasabilmesi icin kullanilmaktadir. Binek arabalar icin Mercedes-Benz ve Volkswagen firmalari hala test asamasindadir.
AdBlue Kuzey Avrupa firmalarindan BASF, AMI, SKW ve Yara tarafindan üretilmektedir.
Dünyada ilk AdBlue Benzinligi Mart 2003 te OMV firmasi tarafindan Almanya'nin Dingolfing kentinde acilmistir. Ancak AdBlue diger petrol firmalarinin benzinliklerinde bidon ile satilmaktadir.
AdBlue kullanimi icin ticari araçlara (kamyon, otobüs) ek tanklar konulmustur. Ticari araclarda yaklasik olarak 100 km' de 1,4 litre AdBlue harcanmaktadir.

Tüm bunların sonucunda olucak olan, yeni mezun arkadaşlar şanslarıyla beraber iyi bir firmaya girerse orda yükselmek. yoksa baya sıkıcı bir mühendislik dalı para kazanma açısından. Kolay gelsin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

:)

Ah be roket.
Bu tarz o kadar çok anım var ki.
Faşist falan değilim(her ne kadar yazdığım kimi mesajlardan bazı arkadaşlar bu şekilde anlamlar çıkarsa da)ama gerçekten de yurtdışında en eğitimlisinden en cahiline kadar pek çok kişinin Türklere karşı ve 3. dünya ülkelerinin vatandaşlarına karşı var olan önyargılarını bolca gördüm. Demokrasi denen kavramı nasıl sadece kendilerine yonttuklarını gördüm. Şu Bosna Hersek,Afganistan, Irak, Libya'ya karşı yapılanlar karşısında ki batı kamuoyunun tavrı zaten ne kadar iki yüzlü bir toplum olduklarını bence yeterince kanıtlıyor. İçlerinde elbette haktan,hukuktan,hakkaniyetten yana adamlar var ama ne yazık ki çoğunluk böyle.

2 hafta önce Hollanda'dan dönerken havaalanı duty freesinden kızıma bir oyun konsolu ve kayın valideye bir fotoğraf makinesi almaya çalışıyordum.Adamdan yardım istedim birkaç kez,sallamadı beni."Her şey kutunun üzerinde yazıyor."gibi salak ötesi cevap verdi. "Garanti belgesi var mı?" dedim, Ellerini iki yana açıp ben bilmem manasında dudaklarını büzdü. "Bu fotoğraf makinesinin içinde sd kart var mı?" dedim,"Aç-bak"dedi."Ya almadan açabilir miyim?"dedim."No"dedi...En son ben de tabi açtım ağzımı,yumdum gözümü...Salak baskın çıkacak ya,"siz Türkler hep böyle bağırıp çağırısınız"zaten dedi."sen bizim Türk olduğumuzu nereden anladın?"dedim."yanındaki kadınla(eşimi kastediyor) Türkçe konuşuyordun,ben anladım"dedi. "Sen biz Türklerin böyle bağırdığını biliyorsun ama müşterinin her zaman haklı olduğunu bilmiyorsun.Koşulsuz müşteri memnuniyeti denen kavramdan haberin yok. Üstelik son derece de küstah bir adamsın. Böyle bir havaalanında, böyle bir mağazada görev yapan senin gibi 40 küsür yaşında adamın her şeyden önce müşlteri ile nasıl konuşacağını bilmesi gerekir."dedim. Rahatlattım herifi yani. Adamlar hep aynı. Kendileri herkese ve özellikle Türklere her şeyi söyleme hakkını kendilerinde buluyorlar ama en ufak bir eleştiriyi kaldıramıyorlar. Hepsi Osmanlı'nın suçu. Neyse,bu da ayrı bir tartışma başlatır şimdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben açıkçası normal buluyorum ortalama ve ortalama altı insanların bu tarz hafif ayrımcılık benzeri şeyler yapmasını, göçmen karşıtı olmak bence çok doğal bir şey fazla düşünmeyen biri için. ama doktora yapmış phd peşinde koşan öküz gibi para kazanan adamların oturup buna mesai harcaması çok garip geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çok acaip işler bunlar. bu yöneticilere müdürlere kişilik testi yapılmıyor tabi. tecrübe yalakalık hırs fln derken (ki bu tür adamlarda bizden daha çok oluyor bu özellikler) adamlar hoop üniversitede kendine selam vermeyecek türden adamları ezebilme yetisi kazanıyor

herkese huzur bulabileceği kendi tadında yöneticileri olan iş ortamları diliyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu arada bahsettiğiniz gibi, makine mühendislerinde bile artık 1000-1200 tl den başlatıyor küçük firmalar. Hiç bir extra özelliği olmayan askerliğini halleden çoğu arkadaşım böyle işlerde çalışıyor. Ben de böyle bir işte çalıştım ama öğrenciydim o sırada. Erken ayıktım diyebilirim, okul biter bitmez kaynak mühendisliğine başladım ve hangi firma aradıysa beni 2000-2500 den aşağı ağzımı açmadım ki makine müh. bitirdiğim okul mkü gibi kıytırık bir okul ve 6 yılda bitirdim :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ya çok şey konuşulur bunun üzerine de, biraz da mezunlarda sorun var. sanki sırf mühendislik okudu diye işverenler gözü yaşlı bir şekilde kucaklarını açmış ayda 3k tl vermek için sıraya girmişler sanıyorlar.

Herkes bir şekilde iyi kötü mühendislik öğrenimi görür, diplomasını alır. İşte bu 1000-1200 liralık mühendisler sadece diplomayı almış adamlar. Çoğu 4 sene boyunca mezunlar arasında "fark yaratacak" bir gelişim için çaba sarf etmemiş, kendine ekstra bir şey katmamış. Neyin var dendiğinde kapı gibi diploma derler.

Açıp bakacaksın USA/EU ülkeleri iş ilanlarına piyasa ne durumda trendler ne şekilde, günümüzdeki endüstri standartları neler, işverenler artık ne gibi şeyler istiyorlar?

Mesleki gelişime de inanmalı, 4 sene okuduk 2 sene master yaptık yeter denmemeli. Kendinize sürekli bir şeyler katmanız gereken öyle meslekler var ki bunu yapmadığında 40 yaşına geldiğinde artık tamamen mesleğini yapamaz hale gelebilirsin. Bir elektrik/elektornikçi için ieee.org home page olmalı mesela her gün browserı açtığında şak diye karşısına çıkmalı. Acı olan şey şu ki ben IEEE gibi bir kuruluşu hayatında hiç duymamış çok EE Müh. öğrencisi ve mezunu gördüm. Bunlardan biri de TAI'de 3k maaşla işe başlayan bir tanıdığım. Şaka gibi. ahah :)

Devir değişti artık. Önceleri şirketlerin hayatlarını sürdürebilmeleri için piyasada fark yaratmaları zorunluluktu şimdi tam tersi sizin bir şekilde piyasada fark yaratmanız lazım ki bunca mezun arasından sıyrılabilmeli.



bu wot de benim çıraklık eserim olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tr acayip bir yer zaten bu konuda. O yüzden kendini dünya standatlarında yetiştirip evrensel geçerliliği olan bir meslek edinmiş bir şekilde kendine tr piyasasında yer edinmeyi düşünüyorsan çook şanslı olman lazım. :) İşin zor valla.

Ama işgücünün evrenselliğini düşünürsen ve dünyanın herhangi bir yerinde kendine piyasada yer edinmek istiyorsan bir önceki postta söylediklerimi yapman gerekli.

Zamanında Mikroelektronik Mühendisliği açıp sonra kapatan okulları da gördük. Neden? Çünkü türkiye'de mikroelektronik sektörü diye bir şey yok ki. :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...