Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yitik Kıtalar - Atlantis, Lemurya (MU) ve Hiperborea


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Yitik kıtalar terimi geçmişte çeşitli okyanuslarda ve kutup bölgelerinde bulunan, üzerinde, günümüz uygarlığından kimi alanlarda daha ileri bir düzeye erişmiş uygarlıkların yeşerdiği kıtalar için kullanılan bir terimdir.



Yitik kıtalar ifadesiyle genellikle Mu (Lemurya), Atlantis, Hiperborea kıtaları kastedilir. Yitik kıtalar konusunda kanıt oluşturan çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla ve üzerlerinde ileri uygarlıkların bulunduğu bu kıtaların varlığı birçok arkeolog tarafından kabul edilmekle birlikte, yitik kıtaların varlığı konusundaki görüş henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüştür. Çeşitli belge ve tabletler yitik kıtalardaki uygarlıklar hakkında bilgi vermekteyse de, bu uygarlıklara ilişkin en ayrıntılı bilgiler ezoterik, teozofik ve spiritüalist kaynaklarca açıklanmıştır. Bu kaynakların verdikleri bilgiler birleştirildiğinde, yitik kıtalar hakkında ortaya, özetle şöyle bir tablo çıkmaktadır:



Yüzbinlerce yıl önce Büyük Okyanus'ta Mu adı verilen bir kıta bulunmaktaydı. Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı. Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler. Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mavcuttu. Kozmik irtibatlarla Sirius yıldızından indirildiği ileri sürülen Mu dini tektanrılı bir dindi. Mu uygarlığının teşevvüş adı verilen kargaşa dönemini atlatamaması en önemli çöküş nedeni olarak gösterilir. Mu kıtası bir ''toplu doğal afetler dönemi''nde, 11.000-12.000 yıl önce ardında birçok adacık bırakarak sulara gömülmüştür. Mu kültürünün anavatan dışındaki en önemli merkezi 70.000 yıl önce Gobi iç denizinin yer aldığı Uygur Türkleri bölgesidir. Kimi araştırmacılara göre Türklerin Orta-Asya'dan önceki anavatanı Mu kıtasıdır. M.K. Atatürk, Mu konusuna özel bir ilgi göstermiş, bu kouda yayımlanan kitapları getirtip, kendisi için Türkçe'ye çevirtmiş ve üzerinde incelemelerde bulunmuştur.



Atlantis ise Atlantik Okyanusu'nda yer alan bir kıtaydı. Atlantisliler'in Mu'lulara kıyasla teknolojide daha ileri oldukları belirtilir. Havada, uzayda ve denizaltında gidebilen ulaşım araçları imal edebilmişlerdir. Bunlar ateştaşı denilen kristallerin bulunduğu enerji santrallerinden elde edilen enerjiyle sevk edilirlerdi. Atlantis'in son dönemlerinde halk ikiye ayrılmış ve kıta büyük savaşlara sahne olmuştur. İkiye ayrılmanın ilk nedeni otomatlar adı verilen, benlik kavramları henüz oluşmamış insansı varlıkların köle olarak kullanılıp kullanılmaması konusundaki fikir ayrılığı olmuştur. Halkın bir kısmı Tanrı Yasası Oğulları adı verilen, hayra hizmet ettiği belirtilen, çeşitli psişik yeteneklere sahip rahiplerin izinden gitmiş, halkın kandırıldığı belirtilen diğer kısmı da Şeytan (Belial) Oğulları denilen kara büyücü liderleri desteklemiştir. (Kimileri Adolf Hitler'in geçmişte Atlantis'te bu kara büyücü liderlerden biri olarak yaşamış olduğunu ileri sürer.) Kara büyücü liderler kara büyü uygulamalarının yanısıra enerji santrallerini ellerine geçirerek teknolojiyi yıkıcı amaçlarla kullanmıştır. Uzun süren şiddetli çarpışmalardan sonra Tanrı Yasası Oğulları çekilmek zorunda kalmışlar ve kıtanın batacağını prekognisyon (geleceği bilme) yetenekleriyle anlayınca diğer kıtalara göç etmişlerdir. Şeytan Oğulları'nın yıkıcı (nükleer) güçleri kullanmaları yer kabuğunun dengelerinin bozulmasına neden olmuş, kıta önce depremlerle parçalanmış, -sonunda11.000-12.000 yıl önce tümüyle sulara gömülmüştür. (Kimileri Mu kıtasının altındaki gaz odacıklarının harekete geçiş nedenini yine, Atlantisliler'in bu yıkıcı güç kullanımına bağlar.) Atlantis'ten en yoğun göç Mısır'a olmuştur. Anadolu ise Mu ve Atlantis uygarlıklarının buluştuğu bir merkez olmuştur.



Hiperborea kıtası hakkında ise pek fazla bilgi kaynağı bulunmamaktadır. Hiperborea, ezoterik tradisyona göre, Dünya ekseninin değişmesinden önce, şimdi kuzey kutbunun bulunduğu bölgede yer almaktaydı. Yüzbinlerce yıl önce, ilk ''toplu doğal afetler dönemi''nde sulara gömülmüş, sonraki bir dönemde meydana gelen eksen değişikliğinden ötürü bölge buzullarla kaplanmıştır. Hiperborea'lılar sarı saçlı, mavi gözlü bir ırk olarak, Hiperborea ise hastalığı tanımayan, çok uzun ömürlü, mutlu insanların kıtası olarak betimlenir.

[Bu mesaj _Diablo_Tyrael_ tarafından 28 Ağustos 2004 03:36 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
atlantis ile ilgili, ekşi'de okudum az önce:

discovery profile ın bir bölümünde araştırmacılar direk olarak atlantis lafını kullanmasalarda milattan önce 10 bin yıllarda büyük bir tufan sonucunda yokolmuş ileri bir medeniyetten bahsediyorlar. teoriye göre milattan önce 10 bin li yıllarda bir kuyruklu yıldız dünyaya çarpar ve buzulların erimesi ile son buzul çağı sona erer ve bir kaç gün içinde dünyada su seviyesi 100 metre kadar artar, büyük depremler oluşur. bu ileri medeniyetin esas yerleşim yeri sular altında kalır, kurtulan denziciler ise dünyaya dağılarak eski medeniyete ait anıtlar yaparlar. bunlar mısırdaki piramitler, kamboçayadaki ve perudaki tapınaklardır. hepsinin çok benzer noktası vardır. örneğin giza piramitinin ve peru daki büyük tapınağın büyüklükleri aynıdır. 3 tapınak kompleksi de yıldızların dizilişlerine göre yapılmıştır. ilginç olan üç tapınağında dizilişleri yıldız ların milattan önce 10 500 yılındaki dizilişlerine göre olmasıdır.bu da ileri medeniyetin yok olduğu tarihle benzerdir, bunun dışında japonya açıklarında sular altında başka bir tapınak daha bulunmuştır. bunun büyüklüğüde giza ile aynıdır. tüm bu tapınaklar birbirlerine eşit derecelerdedir. aralarındaki fark 54 derece. ve peru daki tapınak ile giza piramiti paskalya adasının 144 derece doğusunda ve batısında. paskalaya adasının dünyanın merkezi, bir buluşma noktası olarak alındığı ve denizcilerin buradan dünyanın dört köşesine dağıldıkları düşünülüyor. inka yazıtlarında küreksiz tekneler ile denizden gelen, soluk benizli ve sakallı tanrılardan bahsediliyor. astronomi ve mimari bilgileri çok ileri tanrılar kendilerine has bir dinleri varmış . benzer ifadeler mısır hiyerogliflerinde de var. temel olarak teori tufan sonrası kurtulan denizcilerinin eski ileri medineyeti yaşatmak için dünyanın belirli bölgelerine anıtlar yaptıklarını ileri sürüyor. gittikleri yerlere ileri medeniyetin bilgilerini taşıyan bu insanların var olduklarına inanmamak imkansız. birbirinden çok uzakta olan bu medeniyetlerin arasındaki benzerlikler inanılmayacak kadar çok. ve bu kadar kanıt sonunda eskiden bir medeniyetin var olduğu da aşikar. bu bilinen adıyla atlantis, başka isimleride olabilir.(bkz: discovery)
Mesaj tarihi:
atlantisle ilgili bilinen en önemli fiziksel kanıt eski mısır'da yunanlı bir filozof (tu sanırım) (adı neydi bayada meşhur bişi) un kaldığı bir dönemde yazdığı kayıtlarda var. Mısır'ın deniz yolu üzerinden gelişmiş bir halk ile ticaret yaptığını yazmış adam. kayıtlarda geçen isim ile şu an kullandığımız atlantis ismi çok benziyor hatta.

Yanlız yukardaki atlantis hikayesini pern ejderleri (ateştaşı burdan) ve ölüm kapısı serilerini okuyan birisi çok rahat sallayabilir, hikaye aynı ölüm kapısı ile :)


[signature][hline]FR - Wow - MM - G.Spot - SmS - NwN-II---Only Supporting English!
let the echoes of doom resound across this wretched world that all who live hear them and despair


[Bu mesaj Norak tarafından 28 Ağustos 2004 09:01 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
said:
StRencher, 28 Ağustos 2004 03:53 tarihinde demiş ki:
(Güzel. Belirli periyotlarla hep yenisi açılan ve tartıştığımız konulardan biri) Kaynak?


UFO NET Sitemiz ve Dharma'dan kaynak alınmıştırUFO NET ve Dharma


@BombaciMulayim
Bilgi verdiğiniz için teşekkür ederiz ama bu aynı bilgi yi verecektik. Neyse Atlantis'in inanılmaz Öyküsü burada Koyayacağım iyi günler

said:
Norak, 28 Ağustos 2004 08:56 tarihinde demiş ki:
atlantisle ilgili bilinen en önemli fiziksel kanıt eski mısır'da yunanlı bir filozof (tu sanırım) (adı neydi bayada meşhur bişi) un kaldığı bir dönemde yazdığı kayıtlarda var. Mısır'ın deniz yolu üzerinden gelişmiş bir halk ile ticaret yaptığını yazmış adam. kayıtlarda geçen isim ile şu an kullandığımız atlantis ismi çok benziyor hatta.

Yanlız yukardaki atlantis hikayesini pern ejderleri (ateştaşı burdan) ve ölüm kapısı serilerini okuyan birisi çok rahat sallayabilir, hikaye aynı ölüm kapısı ile :)




Anlattığın gibi Yunanlı Filozof Plato Atlantis'i ilk anlatan ismiydi.. Neyse :)[signature][hline]
Mesaj tarihi:
ATLANTiSiN iNANILMAZ ÖYKÜSÜ


Atlantis bugünkü dünyayi nasil etkiliyor?
Atlantis için çaglardan beri hep "var mi, yok mu?" tartismasi yasandi. Biz ise, onun varligini kabul edip, insanlarinin yaptiklari hatalara ve bu hatalarin bugünün Dünya'sini etkilemesine bir göz attik. Varligina inanip, inanmamak size kalmis…



Tarihin kadim zamanlarinda büyük bir uygarlik vardi. Insanligin ulasmis oldugu en yüksek uygarlik seviyesine ulasmis olan "Mu" Uygarligi. Mu'nun çevresi de yavru uygarliklarla çevriliydi. Bu yavru uygarliklardan biri de Atlantis Uygarligi'ydi. Bugün, her iki uygarlik hakkinda "efsanevi" tanimlamasi yapiliyor olsa da onlarin varliklari bilimsel arastirmalar ve arkeolojik bulgularla her geçen gün biraz daha gerçeklik kazaniyor. Onlarin varligina kanit arayanlar için bir kaç örnek verebiliriz: Eflatun, Atlantis'le ilgili ilk yazdigi eseri Timea (Timaios) ve daha sonra MÖ.345 yilinda "Kritias"I yazdigi zaman kaynak olarak M.Ö.7. yy'da yasamis atasi politikaci Solon'u gösteriyordu. Solon M.Ö 590'da Misir'a gitmis ve Misirli rahiplerden kadim bilgiler edinmisti. Bu bilgiler Atlatis'de yasam seklinin yani sira Misir Uygarligi'nin köklerinin Mu ve Atlantis'e dayali olduguna iliskindi. Bu büyük ada ülke Solon'un anlatimlarina göre, Solon'un dogumundan 9 bin sene önce çok güçlü bir krallikti ve buradan gelen isgalci kabileler, Akdeniz kiyisindaki tüm ülkelere yayilmislardi.Ve Solon rahiplerden birsey daha ögrenmisti; uzun yillar boyu Misir'in bati ülkeleriyle baglantisinin kesilmis oldugunu. Bunun nedeni Atlantis'in deprem ve su taskinlari sonucu batmasinin ardindan, Atlantik Okyanusu'nun, Atlantis'in varoldugu kabul edilen bölgesinde, denizin bir çamur ve yosun tabakasiyla geçit vermez olusuydu. Bu durum baska tarihçiler tarafindan da anlatilir. Rusya'da St. Petesburg Müzesi'nde bulunan ve bilinen en eski papirüslerden olan bir papirüsde ise, Ikinci Hanedan Firavunlarindan Sent'in, onlara bilgeligi getiren atalarinin, anavatanlarini arastirmak üzere bir arastirma grubunu Atlantik Okyanusu'na gönderdigi yazilidir. Arkeolojik açidan bu konuya iliskin önemli bulgular ise, Eski Truva'da Dr. Schliemann tarafindan bulunan ve ithaf yazisinda "Atlantis Krali Kronos"dan yazili "Baykuslu Vazo" ve yine üzerinde ayni yazi bulunan"Kus Sfenksi"dir. Kanit olarak; çözülmüs Naacal Tabletleri'ndeki anlatimlar, Misir Uygarligi'nin hiyerogliflerinden elde edilen bilgiler, Maya yazitlari, efsaneleri, ilahileri de gösterilebilir. Jeolojik kanitlar ise, Kuzey Atlantik Okyanusu'nun dibi ya da yataginin biçimidir. Buradaki veriler "bölgesel çökmeye" isaret etmektedir. Bugünkü teknolojiyle Kuzey Atlantik bölgesinde Atlantis'in haritasi da çikarilmistir. Jeolojik olarak da kabul edilen diger kanitlar ise söyle siralanabilir: Amazon Denizi'nin yok olusu, Missisippi Vadisi'nin kurumasi, St. Lawrence Vadisi'nin kurumasi, Florida'nin ortaya çikisi, Kuzey Amerika Atlantik kiyi hattinin genel olarak genislemesi… Bunlarin hepsi de büyük bir kütlenin denize batmasi ve batma nedeniyle deniz dibinde olusan büyük çukura çevre sularin dolmasini kanitlar niteliktedir. Ayrica jeologlar, Brest ile A.B.D.'nin kuzeyi arasindaki alanda 15 bin yil öncesine ait açik havada katilasmis olan lav parçalari kesfetmislerdir.

Atlantis'in, efsane mi, gerçek mi oldugu, Rönasans döneminde de kafalari en çok mesgul eden sorulardan biri durumundaydi. Özellikle 17. ve 18 yy'da bu tartismalar oldukça yogunluk kazanmisti.

Atlantis, Dünya Edebiyati'nin devleri tarafindan da tartismisti. Bu tartismalarin sonucunda onun varligina tüm kalpleriyle inanan yazarlar; Montaigne, Bafflon ve Voltaire olmuslardi..

Atlantis vardi ve batti? Peki neden? Neden çok basit, sadece küçücük bir kelime; "ego"... Bugünkü biz Dünya çocuklarina ne kadar da yakin gelen bir sözcük degil mi? Hemen hemen tümümüzün içini kemiren, bizi olmadik yollara, asklara, yasamlara ve hirslara sürükleyen o çoklukla kontrol edemedigimiz yönümüz içimizdeki yaramaz çocuk ego... Peki Atlantislileri bu ego'nun en uçlarina sürükleyen ve onlari yokolusa götüren nedenler nelerdi? Aslinda bu nedenler bugün yasadiklarimizdan hiç de farkli degildi? Insanlari, geçmiste toplu yokoluslara götüren hatalar günümüzde hala tüm hiziyla devam ediyor? Peki devam etmek zorunda mi? Bu sorunun yaniti tabii ki "Hayir"... Simdi, bu "Hayir"i gerçeklestirmek için Atlantis'in tarihine bir göz atalim...

(Asagidaki bilgiler Eflatun'un "Kritias", Akasa Yayinlari'nin "Galaktik Insan", Ruh ve Madde Yayinlari'nin "Kahin" isimli kitabinda Edgar Cayce'nin, 1000'e yakin kisiye yaptigi -önceki yasamlara döndürme seanslari- sirasindaki Atlantis dönemine iliskin okumalarindan elde edilmistir).

Dünya'nin unutulmus tarihinin önemli bir bölümünde, Dünya üzerindeki hakimiyet dinozorumsu ve sürüngenimsi irkin kurmus oldugu uygarliklardaydi. Bu irklar bugünkü Dünya insanlariyla kiyaslanacak olurlarsa üstün bir zekaya sahiptiler. Ama kötü bi
Mesaj tarihi:
Mükemmel bir makale paylaştığın için çok saol. Böylece diğer kitaplardaki varlıkların tarihteki yerleri tam olarak belli oldu... (Pleiades Mesajları, Ramtha ve niceleri)

[Bu mesaj Mino tarafından 30 Ağustos 2004 03:52 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
said:
_Diablo_Tyrael_, 28 Ağustos 2004 13:36 tarihinde

UFO NET Sitemiz ve Dharma'dan kaynak alınmıştır



Arkadas bilimsel bir kaynak istedi zannedersem.[signature][hline][b]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:

A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Mesaj tarihi:
Bu topiclerin amacı ne? Herhangi bir tartışma konusu yok. Eğer ilgilenenlere kaynak olsun diye açıyosan, tek bir topic açıp o topic altında teker teker bunların linklerini verebilirsin. 5-6 tane bilgi topicini hemde aynı günde açman biraz absürd kaçıyo bence.[signature][hline]I am the "who" when you call, "Who's there?"
I am the wind blowing through your hair

I am the shadow on the moon at night
Filling your dreams to the brim with fright
Mesaj tarihi:
Bence açıp da konuşulanlara cevap vermemek daha çok garip kaçıyor[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Mesaj tarihi:
said:
Gimli, 30 Ağustos 2004 10:59 tarihinde demiş ki:
said:
_Diablo_Tyrael_, 28 Ağustos 2004 13:36 tarihinde

UFO NET Sitemiz ve Dharma'dan kaynak alınmıştır



Arkadas bilimsel bir kaynak istedi zannedersem.


Bilimsel bir kaynağı yok. Yukardaki ilk konusu Dharma'dan. İkincisi konu Atlantis'in öyküsü UFO NET'ten. Ben yazmadım Yitik kıtaları size bilgi vermesii istedik. Bilgi olsun diye.


said:
[b]Asteroth, 31 Ağustos 2004 15:14 tarihinde demiş ki:
Bu topiclerin amacı ne? Herhangi bir tartışma konusu yok. Eğer ilgilenenlere kaynak olsun diye açıyosan, tek bir topic açıp o topic altında teker teker bunların linklerini verebilirsin. 5-6 tane bilgi topicini hemde aynı günde açman biraz absürd kaçıyo bence.


bi günde 6 den fazla topicimi açıyorum aslında tarihleri bakarsanız bi günde bi-iki kez açıyorum. Topiclerimin amacı hiçbir yok. Tartışma için değildi. İmzamdaki UFO NET'te herşeyi bulmanıza fayda var. eleştiri istemiyorum sadece bir konu. İsterse okusun isterse yazsın.

said:
Gimli, 31 Ağustos 2004 22:31 tarihinde demiş ki:
Bence açıp da konuşulanlara cevap vermemek daha çok garip kaçıyor


Böyle mi ?. sanmıyorum topicilere açıp onlardan yanıt almak işim değil. Cevap vereceğine hiç sanmıyorum. Ben istemiyorum. ne garibi ?.. Bu konuları okumasını istedik sizi. bilgi vermesii istedik. Gazete sitedeki gibi yapıyoruz. mesajları hiç beklemiyorum şu anda tartışma yı istemiyorum beyler.[signature][hline]Daha önce hiç görmediğin aklın sınırlarını yıkacak bir yolculuk için Paranormal sırlara açılan kapı UFO NET
Mesaj tarihi:
Eleştiri istemiyorum ne demek?

"Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgileri" gözümüzün önüne koyan sensin. Burada bazı konularda "bilimsel dayanaklarla" çürütülen senin kopyalayıp yapıştırdığın makaleler.

Bu Atlantis, Lemurya vb nin şu okuduklarım açısından bana Forgotten Realms'den yada Dragonlance den hiçbir farkı gözükmüyor. Aydınlat beni lütfen. Yanlış bi şekilde yaklaşıyorsam da yanlışımı düzelt[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Mesaj tarihi:
said:
Gimli, 01 Eylül 2004 01:17 tarihinde demiş ki:
Eleştiri istemiyorum ne demek?

"Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgileri" gözümüzün önüne koyan sensin. Burada bazı konularda "bilimsel dayanaklarla" çürütülen senin kopyalayıp yapıştırdığın makaleler.

Bu Atlantis, Lemurya vb nin şu okuduklarım açısından bana Forgotten Realms'den yada Dragonlance den hiçbir farkı gözükmüyor. Aydınlat beni lütfen. Yanlış bi şekilde yaklaşıyorsam da yanlışımı düzelt


Bilimselleri çürütemem. Hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını iddia ediyorsanız internette bi araştır bak. Copy-paste yaptığım için doğru UFO NET bizim sitemizdir. Bilimsel kaynaklarda çürüten türk bilgileri mi oluyor ? yoksa batıl bilgiler de mi. Biz Türküz bilimi severiz atatürkü severiz Türkiyemizi severiz Ülkem için doğururum Hayat için çalışırım Ölüm dinlenirim Allah a ruhumu teslim olurum. Müslümanız. Ben böyle yanlış yapmam. Size doğru gösteriyorum kaynağı veriyoruz. Yabancı siteleri verirsek ingilizce ve rusça var. okuyamazsınız sanıyorum ben. Türkçe yi okusunlar diye sitemizi veriyoruz. İnternetteki atlantis ve lemurya ile ilgili konuları bulabilirsiniz. Bilgilerimizi forumlara gösterdim ne olmuş ki ?.. Demorkasi ve Özgürlük. Türk Dil Kurumu ya da Anıtkabir de saklanan Mu ile ilgili araştırma kitapları henüz basılmadığınızı biliyorsunuz. Mu ile ilgili öğrenmek isterse biz size veriyoruz. Mu'dan sonra Türkler, Büyük ve Tek millettir. Mu'yu Türklerin ortaasyadan önceki anavatanı olduğunu söylüyoruz işte. Gizemli.org ve SiriusUfoyla yakınız. neyseki UFO net teki resimler dışında herşey doğru. Benim gibi insanlarda ayrı ayrı düşünüyor. ben atlas okyanus ta atlantis varlığını düşünürüm başka insanlarda ege ve kırbıs ta atlantis varlığını düşünüyorlar. Forgotten Realms ve Dragonlance'i takip etmiyorum. hiç bakmadım bile. Atlantis ile ilgili internet ve kitaplardan alarak bu topici yazılmıştır. Yabancılar Atlantis'i Yunan kültürü iddia ediyorsa biz reddederiz. Atlantis Mu gibi Sirius kültürüne hakimdir. Yazıları ve kanıtları merak ediyorsanız türk sitelerine takip ediniz. Atlantis te türkler in ana yurdu muydu evet sanırım. Henüz araştırmadım.

Atatürk ve arkadaşlarının hazırladığı Mu ile ilgili kitaplar çıksaydı ben tüm topiclerimi açamazdım. Dünya ve Türk tarihinde yer almamış tarihleri size açıklanıyoruz. Topiclerimi yalan var mı ispatlat ozaman. terkar ediyorum Tüm alıntılar internet sayfaları ve kitaplardan. Topiclerimizde hiç yanlışlık var mı ?. yok..[signature][hline]Daha önce hiç görmediğin aklın sınırlarını yıkacak bir yolculuk için Paranormal sırlara açılan kapı UFO NET
Mesaj tarihi:
Komik olmuş

Böyle müslümanlıktı atatürktü...Milliyetçilikle metafiziği birleştirmek gerçekten çok ilginç bir yaklaşım. Hitler zamanındaki Alman Fiziği, Alman Matematiği gibi bi de Türk bilgisi gibi bi yakıştırma yapılmış orda. Bilginin milliyeti olmaz onu da hatırlatmak istiyorum.

said:
Türk Dil Kurumu ya da Anıtkabir de saklanan Mu ile ilgili araştırma kitapları henüz basılmadığınızı biliyorsunuz.


Yo hayır böyle bir bilgim yok? Hangi gazetede/dergide/bültende yayınlandı böyle bir haber? Ve dayanağı nedir?

said:
Mu ile ilgili öğrenmek isterse biz size veriyoruz.


Anladığım kadarıyla size de gökten zembille iniyor.

said:
Yabancılar Atlantis'i Yunan kültürü iddia ediyorsa biz reddederiz.


Atlantise dair bilinen ilk bilgiler Plato'nun yazılarında bulunmuştur. Sense ilk yazında Plato'dan bahsetmezken ikinci cevabında Yunanlılarla hiçbir alakası olamaz diyorsun. Garip galiba?

said:

Yazıları ve kanıtları merak ediyorsanız türk sitelerine takip ediniz. Atlantis te türkler in ana yurdu muydu evet sanırım.


Bu siteleri sıralayabilir misin? Gerçekten de girip okumak isterim. Ve tabii bu siteleri hangi tarih otoriteleri ve üniversiteler tanıyor onlar hakkında da bilgi verirsen sevinirim.

said:

Yitik kıtalar konusunda kanıt oluşturan çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla ve üzerlerinde ileri uygarlıkların bulunduğu bu kıtaların varlığı birçok arkeolog tarafından kabul edilmekle birlikte, yitik kıtaların varlığı konusundaki görüş henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüştür. Çeşitli belge ve tabletler yitik kıtalardaki uygarlıklar hakkında bilgi vermekteyse de, bu uygarlıklara ilişkin en ayrıntılı bilgiler ezoterik, teozofik ve spiritüalist kaynaklarca açıklanmıştır. Bu kaynakların verdikleri bilgiler birleştirildiğinde, yitik kıtalar hakkında ortaya, özetle şöyle bir tablo çıkmaktadır:


Bu belgeler, bulgular, yazıtlar neler? Bu arkeologlar, bilim adamları kimler? Kimlerin arasında yaygındır? bahsedilen ezoterik, teozofik ve spiritüalist kaynaklar nelerdir? Ne zaman açıklanmıştır? Şayet tüm yazında tarihsel, kronolojik ve antropolojik çok kesin bilgiler var. Konuştukları dillerden yazdıkları yazılara, teknolojilerine kadar.


Umarım yazımı saldırgan bulmamışsındır. Şayet ben burada sana yalnızca bir bilimadamının sorması gereken soruları soruyorum. Ayrıca, hitlerle ilgili tarafınca açılmış foruma yazdığım cevabı da dikkate alırsan sevinirim


[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti

[Bu mesaj Gimli tarafından 01 Eylül 2004 02:53 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
Türk haberlerde henüz yayınlanmamıştır. Atlas Okyanustaki su altında kalan resimleri size göstereyim mi ? Bimini? Bermuda? Japon? Maya?.. :) Size Atatürk ve Mu'dan bahsetmek istiyorum..

ATATÜRK KAYIP KITA MU'DA NE ARAMIŞTI GİMLİ?

"M.Ö. 200.000 ile 70.000 yillari arasinda
Pasifik'te Mu adinda Avustralya'dan kat
kat büyük bir Kita mi vardi? Yüksek bir
medeniyet yarattiktan sonra batmis miydi?
Atatürk bu kitayla neden ilgilenmisti?"

Türkler'in kökenini ortaya çikarmak Gazi'nin en büyük isteklerinden biriydi. Cumhuriyetin ilk yillarinda Osmanlilar'in son dönemlerinde Türklük Akimlari üzerine yapilan arastirmalari derledi. Atatürk'ün istegiyle birçok bilim adami ve arastirmaci bu alanda arastirmalar yapti. Yabanci bilim adamlari davet edildi. 1930'da Türk Tarih Kurumu kuruldu. Çok zengin malzeme ve bilgilere ulasildi. Yine de Türkler'in nereden geldikleri tam açiklik kazanmadi.

Maya Diliyle Türkçe Arasindaki Benzerlik
1932'de emekli General Tahsin Bey Atatürk'ü ziyaret etti. Maya dili ile Türkçe arasindaki benzerliklerden bahsetti. Mayalar Meksika'da yasamislar, Türkler ise Orta Asya'dan gelmislerdi. Aradaki uzakliga ragmen, Gazi konuyla ilgilendi. Tahsin Bey'i Meksika'ya elçi olarak atadi. Ona iki dil arasindaki benzerlikleri ortaya çikarma görevini verdi.

Tahsin Bey Meksika'ya gitti. Orada kendisine Amerikali Arkeolog William Niven 'in buldugu tabletlerden bahsettiler. Maya dilinin kökeninin bu tabletlerde oldugu anlasilmisti. Türkçe ile Maya dili benzerlik bu tabletlerde aranacakti. Bu tabletler Tahsin Bey'i saskina çevirdi. Çünkü tabletler MÖ 200.000 ile 70.000 yillari arasinda Pasifik'de yer almis bir kitayi haber veriyordu. Kitanin adi MU idi. Avustralya'dan birkaç kat büyüktü. Yüksek bir uygarliga ulastiktan sonra deprem veya tufan sonucu battigi saniliyordu.

Ingiliz Albay James Churcward Hindistan'daki tabletleri Tahsin Bey'e bilgi olarak sundu. Bunlar da kayip Mu Kitasi ile ilgiliydi. Ve Churcward 50 yil çalismisti bu tabletleri çözebilmek için. Bu konuda 5 kitap yayinlamis bir uzmandi.

Tahsin Bey, ögrendiklerini, bulduklarini düzenli olarak Atatürk'e rapor ediyordu. Gazi; Churcward'in Mu ile ilgili kitaplarini getirtti ve 60 kisilik bir tercüme heyetine Türkçe'ye çevirme emrini verdi. Kitaplar basilmadi. Daktilo edilerek Atatürk'ün önüne kondular.

Atatürk metinleri büyük bir dikkatle okudu. Insanin yaradilisini anlatan bölümle özellikle ilgilenmisti. Mu'nun insanligin ana vatani oldugunu nüfusun 64 milyona çiktigini anlatan bölümlerin altini çizmisti. Mu'da geçen Tanri kavramiyla da yakindan ilgilenmis, yaraticinin insan akliyla anlasilamayacagi, sekillendirilemeyecegi ve adlandirilamayacagi üzerinde durmustu. Tercümelerde Maya dili de dahil tüm lisanlarin Mu dilinden türedigi belirtiliyordu.

Mu kitasinin batisini anlatan bölümde halkin "Ya Mu bizi kurtar." diye bagirdigina dikkat çekerek Mu'nun bir ilah adi oldugu sonucuna vardi. Mu kökenli özel isim ve sifatlari, Öztürkçe ile karsilastirarak (Kui: kögü : Aile vb.) not aliyordu. Atatürk, önce Türkler'in kökenini ve Mu dilinin Türkçe ile baglantisini incelemis sonra da Mu sembollerini Latin alfabesiyle karsilastirmisti.

Daha ilginç olan Mu'nun demokrasi ile yönetildigini ve günes enerjisinin aydinlatmada kullanildigini anlatan satirlarin altini çizmekle kalmamisti kendi notlarini da ilistirmisti.

Bugün bu kitaplardan Kayip Mu Kitasi ve Mu'nun Çocuklari Anitmabir kitapliginda 1301, 1302 no ile kayitlidir. Çeviri metinleri ise kitaplikta 4 dosya halinde bulunur. Gazi'nin Mu ile ilgili çikardigi sonuçlari ne yazik ki tam olarak bilemiyoruz.

Emekli general Tahsin Mayatepek Meksika'daki arastirmalarinda çok daha fazlasini bulmustu. Maya, Aztek ve Inka uygarliklarinin Türkler'in kullandigi esyalara benzer esyalar kullandigini Atatürk'e iletmisti. Davullar, kalkanlar üzerlerindeki ay ve yildiz sembollerine kadar bizimkilere benziyordu. Tahsin Mayatepek, çalismalarini belge ve fotograflarla 3 ciltlik defter olarak toplayarak
Atatürk'e gönderdi. Bunlarin ikisi 70'lere kadar TDK kütüphanesinde idi. (No:57-56) Üçüncü defter kayiptir. Bu defterlerde dini tören, ibadet ve tapinaklarin bile sasilacak kadar benzerligi gösteriliyordu.

Atatürk'ün 6 ay gibi bir sürere Türkçe'yi Latin harflerine kavusturacak kadar bilgili ve yetenekli oldugu düsünülürse, onun kesinlikle siradan bir dil bilimci ve tarihçi oldugu düsünülemez. Öyleyse bu arastirmalari da siradan bir merak olamazdi. Yine O, neyi nerede arayacagini herkesten iyi biliyordu. Bugün Atatürk'ün gizli kalmis düsünceleriyle birlikte bu arastirmalar da Anitkabir'in sessizliginde uyumaya devam ediyorlar. Eger gerçekten var olduysa, Mu Kitasi'nin kalintilarinin Pasifik'in derinliklerinde durdugu gibi...


alıntı= Anladığım kadarıyla size de gökten zembille iniyor.

Hayır araştırma yapıp size gösteriyoruz. eğer bi yanlışlık varsa hemen düzeltiriz :) Hatalarımızı asla affetmeyiz :)


Yunanlı Filozof Plato Mısır'da öğrenilmiştir bunlar. Atlantis'i ilk
Mesaj tarihi:
said:
_Diablo_Tyrael_, 01 Eylül 2004 03:33 tarihinde demiş ki:
Türk haberlerde henüz yayınlanmamıştır. Atlas Okyanustaki su altında kalan resimleri size göstereyim mi ? Bimini? Bermuda? Japon? Maya?.. :) Size Atatürk ve Mu'dan bahsetmek istiyorum..


oradaki piramitlerin varlığını zaten herkes biliyor. Bilinmeyen bunların "kayıp kıtalarla" nasıl, neye dayanarak ilişkilendirildiği.

said:

Hayır araştırma yapıp size gösteriyoruz. eğer bi yanlışlık varsa hemen düzeltiriz :) Hatalarımızı asla affetmeyiz :)


Senin dediğin şey üzümünü ye bağını sormaya dönüyor biraz :P

said:

Türk tarih otoriteler yeterli değil ki. Neyse ki Daha çok siteler var en kolay yolu www.google.com da MU, Atlantis, Atatürk, Kayıp kıtalar, gibi bulabilrisiniz. Eğer ingilizceni çok iyi biliyorsanız yabancı sitelerine bulun yazdıklarımın orada aynıdır :) alıntı olabilir fikir düşünce yazıyoruz.


hala yukarıda sorduğum sorunun cevabı bu değil. Bugün ilk T-Rex'i kim buldu, ilk defa neolitik döneme ait kalıntıları kim ortaya çıkardı, Ramses'in mezarını kim buldu, sorularının hepsine somut bir cevap var. Aynısını bu kıtalar hakkında istiyorum.

Kim buldu, ne araştırmaları yaptı, nasıl buldu, kim ödenek verdi?

Sadece bu soruma cevap versen kafi.

said:

Ben bunu cevabım yok. yani istemiyorum. Yazına hiçbir zaman saldırgan olmadım. Bilimadamlar, Uzmanlara soralım kim haklı bakalım :) Hitler'i boşver İnanin bana ona hayranı ve ırkçı değilim. Hitlerin neler,nasıl yaptıkları öğrenmek için araştırma
yapmıştım. neyse..


Evet, yukarıda da yanlışımız varsa düzeltiriz demişsin. Hitler hakkında verdiğin "bilgiler" yanlışlarla dolu ve ben de orada bunu anlatmaya çalıştım.[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti

[Bu mesaj Gimli tarafından 01 Eylül 2004 12:45 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
atlantis ve mu kayıp kıtaları hakkında somut ve arkeolojik bir olgu yoktur. söylentiden ibarettir. hiçbir yazılı kaynaktaadları dolaylı bile olsa geçmemektedir.

tarihte ilk kez nerede bahsedildikleri belli olmasa da asıl populerliklerini mit yaratma konusunda çok başarılı olan h.p.lovecraft'ın onlardan eserlerinde bahsetmesi ile kazanmışlardır. gotik edebiyatın ve poe'nun da üstadı kabul edilen lovecraft aynı zamanda necromonicon, shub niggirath ve ctuhulhu mitlerini de yaratmıştır.

sıkı bir lovecraft hayranı arkeolog olarak mu ve atlantis hakkında hep açık tuttuğum için gözlerimi ne yazık ki sadece mit olduklarını söyleyebilirim. yoksa bu güne kadar çoktan bir somut delile ulaşılırdı haklarında. çünkü günümüzde m.ö.10.bin öncesi medeniyetler hakkında bile çok açıklayıcı malzemeler var elimizde.

keşke gerçek olsaydı, araştırması zevkli olurdu diyor ve iyi günler diliyorum hemen ;)=[signature][hline]lost in sorrow nights! dark one, be my guide, light my path!
Follow the energizer tav$ani
Mesaj tarihi:
hmm. ben de valla "atlantis fact or fiction" başlıklı bir üniversite ödevi hazırlamış bir insan olarak diyebilirim ki atlantis denilen şey santorini adasıdır. onca ihtimal arasında ona kani oldum.

atlantisten tarihi kaynaklarda iki yerde bahsedilmiştir en önemlisi platonun dialoglarıdır.

mu kıtası ile alakalı da veriler var. detaylı araştırmaları var bunların. okunabilinir. üniversite kitaplıklarında filan zebil. eğlenceli bi kitap olarak "eski uygarlıklar" adlı kitabı tavsiye filan edebilirim sanki.[signature][hline]your sight is a weakness...
Mesaj tarihi:
varolan güncel antik yunan çevirilerinin yarısını yapmış olan psikopat yunanca profesörüme pek bi danıştım zamanında ama şunu diyebilirim ki ben elime parşomeni almadan ya da direk yazıtı görmeden delil saymam hiçbir şeyi. neden dersen ki diyeceksin biliyorum ;)= olay sonra ilyada ya benzer.. antik kaynaklardan hangisinin ciddiye alıp alamayacağına karar vermek zor bi iş. ama çok önemli. yoksa ben de birçok ciddi antik kaynağı kabul ederek pegasus avına çıkarım çıralı dolaylarında ;)=[signature][hline]lost in sorrow nights! dark one, be my guide, light my path!
Follow the energizer tav$ani
Mesaj tarihi:
heh. keyif senin. platonun dialogları çok da dandik bi kaynak diil. işin enteresan tarafı gayet laletayin herkesin bildii bişi gibi bahsediliyo. atlantis muhtemelen o adanın ikinci bi adı yani. benim vardığım kanı bu oldu.[signature][hline]your sight is a weakness...
Mesaj tarihi:
Sadece Mısır piramitleri varlığını mı biliyor ? Ya Maya, İnka, Aztek, Babil, Sümer, daha başka piramitleri var Hepsini anlamak zor. Gizli kalmış bir-iki piramiti var. Bimini'deki yeraltında Anti-Madde silahı içinde saklanmış piramiti vardı. Japonya daki Japon piramitleri henüz bilmiyorum. Kanıt göstermek oldukça zor. Ancak resimleri görebilirsiniz. Mısır'daki Atlantis Tibetteki Mu ile kanıtları var. google da bulursunuz elbette. Neye dayanarak ilişkilendirilidiği söylemek zor. uzun anlatmasını istemiyorum yani.


T-Rex'i Dabütal- Arz'ı kastediyor. henüz bulunmamıştır. 64 milyon yıl önce yok olan Dinozorlar hariç. Ramses'in mezarını ve Tutankamon'ı bulunması hiç önemli değil. Ramses mezarının resimi gördüm ceset bozulmuş değil ilginç ki :) Tutankamon'un laneti yazdım falan gerçek olamaz. zırvalıktır. Lanet diye bir şey yok. :) Mısır, Atlantis kökenlidir. Bu Hakkında bilgileri vereceğimizi hiç sanmıyorum bilgilerimiz gibi ve Tibetteki Mu ile ilgili yazıtları google da bulabilirsiniz..


Kim buldu, ne araştırmaları yaptı, nasıl buldu, kim ödenek verdi?

Hangisi istiyorsun Atlantis mi Yoksa Mu mu ?



Hitler hakkında verdiğim bilgiler de yanlışlarla dolu olabilir bana gerçekçi gelmiyor. Bu bilgileri araştırması 2 yıl sürmüş. kaynakları unutup gitti. hatırlarsam veririz. Hitler ve Bilinmeyenleri boşver sadece bir konu.


Atlantis'e çok takip eden biri değilim. Atlantis'te kanıt az olduğu için araştırmalarımı zorlaştırıyor. Mu ile ilgili araştırmalarım rahat :) Türk Tarihçiler Atlantis ve Mu yu araştırsaydı :)


Mısır'daki gariplikler vardı gariplikleri bilmek isteyen varsa size gösterebilirim.. Neyseki Mısır Piramitler de önemli araştırmaları duymuştum ve yazmıştık.. Bilgi için size verebilirim mi ? :P Eski Mısır'daki ölüler kitabı ilgimi çekmişti..[signature][hline]Daha önce hiç görmediğin aklın sınırlarını yıkacak bir yolculuk için Paranormal sırlara açılan kapı UFO NET
Mesaj tarihi:
diablo, katlettin bilimi bre. "şu şu var, google'da ara bak, resmi de var. şu şu hakkında fazla bilgi yok, ama şusu var."

yahu link ver, kitap sayfası söyle, KAYNAK VER KAYNAK be adam ehoe.

bir şey savunuyorsun doğru savun yahu. böyle tartışılmaz ki, sürekli aynı şeyleri geveliyorsun. bilimsel bir kurumun bir çalışmasını koymuyorsun önümüze. ingilizce siteleri var diyorsun. ingilizce olunca doğru mu oluyor? zira google'da araştırınca, senin imzanda link verdiğin sitenin ingilizce versiyonlarıyla karşılaşıyorum. içlerinde bilimsel bir site yok? ve hepsinde aynı şey yazıyor ne ilginçtir; ve yine ne ilginçtir ki hiçbirinde kaynak yok.

bir şey savunuyorsan doğru savun. veya ben buna "inanıyorum" de, inancına saygıda kusur etmeyelim. dök şuraya linkti, kitap isim ve sayfasıydı, yazardı, alıntıydı; biz de onlardan yola çıkıp bir şeyler bulmaya çalışalım.

yani tarih forumunda hangi başlıkta bir yazını görsem, "öeahh" diyorum. hepsinin formatı aynı. şu şu şu bu şu olmuş, bitti. nerden bunlar? yok..

hadi arkadaşım, kaynak ver adabıyla. dediğim gibi bilimsel, saygınlığı olan kurumların siteleri veya yayınladığı, bastığı araştırmalar olsun. alanında söz sahibi olan bir profesörün alıntıları olsun.
×
  • Yeni Oluştur...