Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

devlet misyonerleri= öğretmenler


turuncu16

Öne çıkan mesajlar

Hiçbir meslek kutsal değildir...Bugün Gazetesi Yazarı tartışma yaratacak bir yazı yazdı... Kamu Gazetesi.Com olarak yazıyı okuyucularımızın yorumuna bırakarak bilgilerinize sunuyoruz... Bir Öğretmenler Günü'nü daha idrak ettik.

Ve her yıl olduğu gibi bu yıl da, öğretmenlerimizden maaş şikâyetinden ve pazarda limon satma öykülerinden başka bir şey işitmedik. Hani şöyle birazcık olsun, öğretmenler işini iyi yapıyor mu; eğitim kalitesi ne alemde; öğretmenlik mesleği dünyada nereye doğru gidiyor türünden bir tartışma; birazcık özeleştiri, çuvaldızı kendine batırma... Hayır, yok böyle şeyler. Varsa yoksa yakınma...

Tabii bir de, sözleşmeli öğretmenlik konusuna karşı bol bol feryat vardı: Öğretmenlik gibi bir meslekle "sözleşmeli personel" kavramı bağdaşır mıymış! Sözleşmeli çalışan bir öğretmenin aklını çocuklara vermesi, verimli olması düşünülebilir miymiş!

Söyledikleri laf üzerinde bir dakika düşünseler, özel okullarda sözleşmeli çalışan on binlerce öğretmenin nasıl olup da verimli -hatta çoğu zaman devlet memuru öğretmenlerden çok daha verimli- olduklarını izah edemeyeceklerini, dolayısıyla geliştirdikleri argümanın beş paralık değeri olmadığını hemen anlayacaklar. Ayrıca, sözleşmeli olunca verimli çalışmak mümkün değilse, sadece özel okul öğretmenleri de değil, özel sektörde çalışan milyonlarca insan nasıl verimli oluyor? Yoksa öğretmenlerimiz bu ülkede katma değerin sadece devlet memurları tarafından mı üretildiğini sanıyor?

Ne yazık ki öğretmenlerimizin böyle konuları düşünmek diye bir alışkanlığı yok. Dolayısıyla da dağarcıklarında yıllardır tekrarladıkları birkaç tekerlemeden başka bir şey yok. "Cumhuriyetin bekçileri"nden başlayıp "Biz geleceğin kuşaklarını yetiştiriyoruz"a kadar uzanan, öğretmenler hakkında kahramanlık menkıbeleri anlatmaya uzanan; "Unutmayın, sizi de bir öğretmen yetiştirdi", "Biz karpuz yetiştirmiyoruz, insan yetiştiriyoruz" gibi ifadelerle bizi, yaptıkları işin ne kadar eşsiz, ne kadar yeri doldurulmaz ve ne kadar "kutsal" olduğuna inandırmaya çalışan bir söylem sürüp gidiyor. Doğrusu biz de toplum olarak buna çanak tutuyoruz. Öğretmenleri yarı azizler-azizeler haline getirip her fırsatta saygı duruşları yaparak, haklarında kahramanlık menkıbeleri anlatarak, öğretmenliği herhangi bir meslek olmaktan çıkararak kutsuyor ve "dokunulmaz" kılıyoruz.

X x x

Her toplumda farklı mesleklerin farklı toplumsal prestijleri vardır; kimi daha prestijlidir, kimisi daha az... Ama kutsal meslek yoktur. Siz meseleyi prestijli bir meslek olmanın da ötesine götürüp kutsallaştırırsanız, durum problemli hale gelir. Çünkü bu kutsama beraberinde dokunulmazlık isteğini, imtiyaz ve hatta iktidar talebini de getirir, kutsallık iddiasındaki başka mesleklerde de gördüğümüz gibi...

Evet öğretmenlik önemli bir iştir ve işini iyi yapan bir öğretmen, işini iyi yapan her meslek sahibi kadar saygıyı hak eder. Ama hepsi bu kadar...

Peki neden bizde öğretmenlik kutsal bir meslek olarak algılanır?

Bunun sebebi, "milli eğitim" politikamız ve devlete ilişkin algımızdır. Bu politika öğretmeni devletle aile arasında bir köprü olarak görür. Devlet, yeni kuşakların yetiştirilmesinde, aileye kesinlikle güvenmediği için, aslında ailenin görevi olması gereken "sağlıklı, ahlaklı, üretken ve mutlu bir çocuk yetiştirme" görevini aileden alıp okula devreder. Öğretmenlerin asli görevlerini de bilgilendirmekten önce eğitmek (eğip büküp bir kalıba sokmak) olarak tanımlar. İşte bu asli görev tanımı içinde, öğretmenlik "kutsal" bir nitelik kazanırken öğretmenlerin iyi öğretmen olmak için bilgi çağını yakalama gibi zahmetli işlere girmelerine gerek kalmaz. Rejime sadık oldukları konusunda şüphe doğmadıkça kimse fazlasını istemez. İyi öğretip öğretmediklerine, verimlerine, yaratıcılıklarına, pedagojik formasyonlarına, bilgi dağarcıklarına bakılmaz.

Kısacası devlet, öğretmenler aracılığıyla yeni nesilleri devletleştirir. Ve bu süreç, hamasi nutuklarla taçlandırılıp, öğretmenler bir nevi "devlet misyonerleri olarak" kutsal bir kata yerleştirilir.

Kısacası, öğretmenlerin kendilerini yerleştirmeye çalıştıkları "eşsiz, benzersiz" pozisyon, aslında devletin pozisyonundan, yani devletin "ideolojik devlet" olmasından kaynaklanır. Eğer, devlet ideolojik devlet olmaktan uzaklaşıp nötrleşse, öğretmenlerin genç kuşakları "talim ve terbiye etmek; eğip büküp kalıba dökmek diye bir misyonu kalkacak ortadan. Geriye sadece bilgilendirme kalacak ki, böyle bir fonksiyon üzerinde "kutsallık" iddiası kurmak da pek kolay olmayacak...

Tabii, neden milyonlarca insan sözleşmeyle çalışırken, öğretmenlerin asla sözleşmeli olmaması gerektiğine dair iddialar da...

Gülay GÖKTÜRK
http://kamugazetesi.com/kamu-gundemi/isci-memur-haberleri/4770?task=view
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaten bildiğimz şeyleri söylemiş, elbette devlet yani her devlet okullar vasıtası ile eğitim adı altında o insanı bir şekidle eğer hani ağaç yaşken eğilir hesabı, çünkü devletin varlığı kendisini koruyacak ve devamlılığını sağlayacak insanlara ihtiyacı vardır. Beyin yıkaması oluyor aslında olağan birşey.

Gerçekden okullarda bağımsız ve tarafsız bir eğitim verilse bir nesil sonra ülke altüst olur. Eğitim adı altında işte öğret birşeyler zaten zeki olan svirlir her şekilde onuda ülkenin ihtiyacı olan doktoru, mühendisi yaparız tamamdır, yani teknik bilgi veriliyor aktarılıyor tamam, ama diğer yandna eğitim sistemi bireye birşeyleride dayatıyor, aba altından sopa gösteriyor yani ve esas amacıda bu zaten.

Eğitim sonrası zaten iş hayatı, gelecek kaygıları derken zaten adam belini doğrultamıyor, birde evlilik yapıp, çocukalrıda oldumu tamamdır alsana ideal vatandaş. Adamın kafasını artık dolduracak tek birşey var geçim sıkınıtısı ve ailesinin sorumluluğu.

Kutsal olan birşey yok, onu kutsal yapan biziz, putlar yaratıp sonra onları yüceltmekle uğraşıyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

turuncu16 said:


Tabii bir de, sözleşmeli öğretmenlik konusuna karşı bol bol feryat vardı: Öğretmenlik gibi bir meslekle "sözleşmeli personel" kavramı bağdaşır mıymış! Sözleşmeli çalışan bir öğretmenin aklını çocuklara vermesi, verimli olması düşünülebilir miymiş!

Söyledikleri laf üzerinde bir dakika düşünseler, özel okullarda sözleşmeli çalışan on binlerce öğretmenin nasıl olup da verimli -hatta çoğu zaman devlet memuru öğretmenlerden çok daha verimli- olduklarını izah edemeyeceklerini, dolayısıyla geliştirdikleri argümanın beş paralık değeri olmadığını hemen anlayacaklar. Ayrıca, sözleşmeli olunca verimli çalışmak mümkün değilse, sadece özel okul öğretmenleri de değil, özel sektörde çalışan milyonlarca insan nasıl verimli oluyor? Yoksa öğretmenlerimiz bu ülkede katma değerin sadece devlet memurları tarafından mı üretildiğini sanıyor?

Gülay GÖKTÜRK
http://kamugazetesi.com/kamu-gundemi/isci-memur-haberleri/4770?task=view


Biri Gülay Göktürk denen bayana kadrolu öğretmenlik ile sözleşmeli öğretmenlik arasındaki farkları bi söyleyiversin.

Bakınız farklar memurlar.net
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

http://i202.photobucket.com/albums/aa78/Hindaril/didntread.gif
http://i723.photobucket.com/albums/ww239/tackklee/gifs/whatwhat-1.gif?t=1244847953
http://www.threadbombing.com/data/media/16/gold_dancer.gif
http://www.gifbin.com/bin/1236862295_black_guy_dancing.gif
http://i23.tinypic.com/2iuzwqs.gif
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...