Olivies Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 bence 1942 de patlardı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esnaf Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 bu adama neden hayla cevap veriyorsunuz anlamıyorum.bırakın girsin yazsın takılsın.taraf okuya okuya beyni yanmış zaten Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esnaf Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Olivies said: bence 1942 de patlardı.1940 max Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 bence minimum 50.000+ insanımız hayatta olurdu, neyse devletin bekası daha mühim tabi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esnaf Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 sir said: bence minimum 50.000+ insanımız hayatta olurdu, neyse devletin bekası daha mühim tabi.20 milyon içinden 50 bin diyorsan doğru Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Zarif Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 1940 da öyledi eyvallah da 1940'da değiliz şu an. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 sir said: bence minimum 50.000+ insanımız hayatta olurdu, neyse devletin bekası daha mühim tabi. bence bi kurtuluş savaşı daha yapmak zorunda kalır, o ellibini bikaç günde kaybederdik. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 1930 lari ndunyasinda etnik milliyetcililik daha populer olmamistiki nede demokrasi talepleri avrdi, aksine demokrasi "modasi gecmis bir heves" oalrak gorluyordu, yumurtadan cikar gibi avrupanin her yerinde diktatorler pirtliyordu, 1. dunya savasi ve great depression yuzunden bezgin mucadeleyi birakmis bir halk vardi o donem dunyayi 2. dunya savasina surukliycek sivil diktatorler bir bir askeri uniforma giyerken turkiyede asker ataturk askeri uniformasini bir daha giymemek uzere cikartiyordu ingilterede eugenics tartisiliyor, gen havuzunu temzi tutmak icin develte yuk olan sakatlarin dogumda oldurulmesi planlari yapiliyordu, stalin lenin ve lenincilerden sistematik oalrak kurtulup 2. sunya savasinda olenden cok daha fazla insani tehcirler ile is kaplari ile oldurme planlari yaparken adolf ile mussolini haritada tarihi topraklara bakip ruh masturbasyonu yapiyordu ataturkun yasadigi dunyada etnik temizlik ve tehcir kavramlari ocu degildi, gucu olan her ulke gizli veya apacik giriyordu bu islere, lloyd george sevr den sonra ilk isinin anadoludaki butun turkleri orta asyaya asamali olarak geri gondericegini ve topraklarin tarihi sahiplerini iade edilicegini soyliyordu, churchill de onun bakani olarak alkisliyordu bu laflari, hindistanda ingilizler gandiyi tutukliyabilmek icin nedenler uretiyor "halki ayn isekilde davranmaya tesvik etmek" gibi kiclarindan suc uyduruyorlardi, sevr de kurzon turk hukumetine "bu raundu kazandiniz, ama verdiklerimizi bir bir geri alicaz, muvaffak olamiyicak tarihin gidisatin isaptiramiycaksiniz" diyordu iste boyle bir dunyada, bes kurus parasi sanayisi olmiyan kendi kendine yetemeyen, ortacagi tek bri sehri ve ordusu haric asamamis bir milletin lideriydi ataturk tarihi carpitmak kadar tarihi bri donemdeki sartlari gunumuzle kiyaslamakta abestir, etnik kimliklerin kulturlerine saygi, cogulculuk, lafta kalmiyan insan haklari, uluslararasi hukuk, savas suclari, uluslararasi cemiyetler bunlarin hepsi naziler yuzunden kuruldu naziler olamasydi hala etnik temizliklerin "normal" sayildigi bir dunayda yasiyor olurduk, ama 6 milyon insani fabrika gibi duzeneklerde sistematik katletmek dunyanin gozunu acti, artik tek bir insan icin bile dunya ayaga kalkabiliyor, eskiden radari naltinda uctukca ve yeterli gucun oldukca her istedigini yapiyordun merak edenelr stalin rusyasina baksin :p adolfun oldurdufunden cok daha fazla insan stalin rejiminde can vermsiti, su turkiyeyi isgal etme planlari yapan ve bunun icin her turlu yola basvurmayi kafasina koymus stalin, daha sornadan irak iran ve turkiyedeki amerikan yanlisi hukumetleri yipratmak icin PKK yi ve kurtleri azdiran sovyet rusyanin gercek babasi stalin PKK yi anlamak istiyorsaniz en ocne bir sorgulayin neden bayraginda marxist semboller var diye sonra dusunun bu PKK nerden cikmis, meselesi kurt sorunu ise neden sovyetler birligi cokene kadar marxist bir devlet kurmak icin didinmis neden sovyetelr coktukten sonra birden komunizmi satip etnik kurt milliyetciligi kimligine oynamis bunalri iyi analiz etmeden PKK yi alt edemessiniz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Nefr Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 -007- said: Toplumun kendisinden kaynaklanan istek olmasa o kongrelere kim gider? yine benim evrenimde, benim ataturkum o kongreleri duzenleyip destek isterken 'cumhuriyeti kuracagiz, saltanati hilafeti kaldiracagiz, daha neler de neler yapacagiz, haydi aslanlarim' demedi yalniz. o bakimdan uzun vadede otoritesini saglama aldiktan sonra yaptiklari ile o kongrelerde veya sonrasinda aldigi destegin alakasi yok benim ataturkumun topladigi erzurum kongresinden 'milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır' karari cikmistir o zamanlarda kafasindakileri ortaya dokmeyecek kadar zeki bir adamdir benim ulkemin kurucusu; yaptigi herseyi adim adim, her adimda direnisi kirarak, otoritesini saglamlastirdiktan sonra yapmistir, aksi taktirde yapilamazdi zaten bunlarin hicbiri gunumuzde de en iyi ihtimalle arap ulkelerinden tek farkimiz petrolumuzun olmamasi nedeniyle yasadigimiz ek sefalet olurdu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Efrasiyab Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Viktor güzel yazmış.. Hatta şimdikilerin taptığı God Bless America'da, 1930-40larda onbinlerce belkide yüzbinlerce kadın/erkek, genetik olarak sağlıklı çocuk üretemedikleri, zenci oldukları veya genetk rahatsızlıkları oldukları gerekçesiyle sterilize edildi(kısırlaştırıldı). Sonra pis-kaka naziler bir ileri aşamaya geçince, bu projeler sona erdirildi, e nazileri suçlamak için elinin temiz olması lazım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quiternoob Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 İsveç'te falan olduğunu duymuştum da Amerika'yı ilk defa duyuyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Efrasiyab Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 İsveçte 1960lara kadar devlet politikası olarak uygulandı, hala tazminat ödüyorlar. ABD geniş bir ülke olduğu, ve daha çok en aşağı sınıflarda uygulandığı için, e birde 60lara kadar değilde 40laraa kadar yapıp mümkün olduğunca(Savaş sonrası ve sırasında) konuyla alakalı materyali sümenaltı ettikleri için daha az duyulmuştur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Nefr said: -007- said: Toplumun kendisinden kaynaklanan istek olmasa o kongrelere kim gider? yine benim evrenimde, benim ataturkum o kongreleri duzenleyip destek isterken 'cumhuriyeti kuracagiz, saltanati hilafeti kaldiracagiz, daha neler de neler yapacagiz, haydi aslanlarim' demedi yalniz. o bakimdan uzun vadede otoritesini saglama aldiktan sonra yaptiklari ile o kongrelerde veya sonrasinda aldigi destegin alakasi yok benim ataturkumun topladigi erzurum kongresinden 'milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır' karari cikmistir o zamanlarda kafasindakileri ortaya dokmeyecek kadar zeki bir adamdir benim ulkemin kurucusu; yaptigi herseyi adim adim, her adimda direnisi kirarak, otoritesini saglamlastirdiktan sonra yapmistir, aksi taktirde yapilamazdi zaten bunlarin hicbiri gunumuzde de en iyi ihtimalle arap ulkelerinden tek farkimiz petrolumuzun olmamasi nedeniyle yasadigimiz ek sefalet olurdu kendi güvenliğini sağlamasından sonra bir takım şeyleri açıkça ifade etmesinin de halkın kendisine destek verip vermemesiyle bir ilgisi yok. Sonuçta cumhuriyeti ilan edeceğini söyledikten sonra da halk ona destek verdi, iki desteğin alakası yok lafını neye dayanarak söylüyorsan açıkla biz de bilelim. Ters mantıkla da Atatürk karşıtları ilk zamanlarda da vardı, son dönemde de. Son dönemde karşıtların artması destekçilerin azaldığını göstermez, aksine tarafların daha uçlara kaydığını gösterir. Kazandığımız savaşlar ve emperyalistleri bozguna uğratmamız padişahlık makamını emperyalistlerden kurtarmıştır evet, ki kastedilen de budur bence. Bu kurtarmanın ardından bu makamın reddedilip ıslah edilmesi Erzurum Kongresi'ne uyulmadığını ya da halkın kandırıldığını göstermez, ülke yönetiminin emperyalistlerden kurtarılmasıyla devamında değiştirilmesi ayrı konu çünkü. Evet, yaptıklarını adım adım yapması ve her şeyi zamanı gelince açıklayacak kadar zeki olması sonucu bu ülke var ancak halk ona karşı değildi, karşı olsalardı dediğim gibi o devrimler olmazdı. İsyankar gruplar o toplumda azınlıklardı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 sir said: ne Atatürk halkın taleplerini gözönünde bulundurmuştur herkesin dilinde dolanan çok klişe bir laf oldu ama bir desteği yok. Mavri Mira, İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Kürdistan Teali Cemiyeti, Etniki Eterya gibi bir sürü topluluk vardı. bunların taleplerini gözönünde bulundurmaya kalksa işimiz işti :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 sir said: hehe bütün mesele halkla lider, üstkimlik arasında bir özdeşlik arama dürtüsü, ideoloji böyle işliyor çünkü-"türk milleti büyüktür, devleti kurmuştur, sen de türk milletinin bir parçasısın, helal olsun yürü bea!" şeklinde.. halbuki böyle bişey yok. ne Atatürk halkın taleplerini gözönünde bulundurmuştur, ne de Türk kimliği bu ülkede yaşayan herkesi kapsamıştır. bugün ülkenin içinde bulunduğu krizlerin sorumlusu da bu dar ideolojidir. türkiyenin tam bir demokrasi olamamasının da nedeni budur. 1299'dan beri biliyoruz ki bu toplumu ayakta tutabilecek başka bir bağ yok Türk milliyetçiliği dışında. Bu milliyetçilik ırkçılık gibi ilkel fikirleri içermez, sınırları Atatürk felsefesiyle çizilmiştir ve toplumlara bunun eğitimi verilirse toplumun beraber yaşayabilmesinin tek çözümüdür. Atatürk uzaylı değildi, halk da ona karşı değildi. Son günlerde böyle saçma sapan halk Atatürk'e karşıydı gibi çakma fikirler türetilmeye başlandı, en son da fail bi sinan çetin filmi vardı hatta. Tarihsel hiçbir gerçekliği olmayan, tamamen yalan ve provokasyon amaçlı bir trollük örneği. Daha önce de bahsettiğim gibi Cumhuriyetimizin ilk yıllarında halkın ortak bir talebi yoktu, herkes bölünmüş her kafadan farklı sesler çıkmaktaydı. Bu tabloda Atatürk halkın taleplerini dinlemedi demek pek zekice değil, çünkü talepler milyon çeşit. Ha bahsettiğiniz halk bölücülerse evet, neden olmasın. Zira kürtçü şeriatçılar her zaman Atatürk yeniliklerine karşıydılar. Evet Atatürk onlara zorla medeniyet götürmeye çalışmıştır. sir said: bence minimum 50.000+ insanımız hayatta olurdu, neyse devletin bekası daha mühim tabi. devlatin bekası mühim değilse onbinler neden canını verdi/bugün vermeye devam ediyor? Enayiler mi? İster provokasyon de ister ajitasyon ama şöyle bi durumdasın şuan: yat kalk şehitlere hergün dua et sen bunları yaz diye hergün insan şehit oluyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Nefr Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 yani diyorsun ki "1920ler turkiyesinde halk artik cumhuriyet istiyordu, kendi kendini yonetmek istiyordu, ummet mantigi bitmisti. toplumsal kosullar hazirdi zaten, ataturk olmasaydi da ahmet veya mehmet zaten yapacakti bu devrimleri" bu mudur? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 tabi canım halk inanılmaz desteklemiş, o yüzden açılan bütün muhalefet partilerine akın edildi ya işte.. "aman yarabbi rejim elden gitti" diye kapatıldılar bunlar tabi. halk o kadar destekliyodu ki 1923'ten 1946ya kadar başka bir siyasi partiye yaşam şansı tanınmadı. halk senelerdir öyle destekliyo ki hep en atatürkçü partiler seçim kazanıyo, über halk-yaşasın halk! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Bugünün halkından bahsetmiyoruz, o dönemin halkından bahsediyoruz. Çok partili sistemi ülkeye getirmeye çalışan zaten Atatürk'ün kendisiyken diğer partiyi Atatürk karşıtı diye etiketlemen de süpermiş. Nefr said: yani diyorsun ki "1920ler turkiyesinde halk artik cumhuriyet istiyordu, kendi kendini yonetmek istiyordu, ummet mantigi bitmisti. toplumsal kosullar hazirdi zaten, ataturk olmasaydi da ahmet veya mehmet zaten yapacakti bu devrimleri" bu mudur? Hayır. Atatürk'ün bu koşulları hazırlaması ve yenilikleri öğretmesi yadsınamaz bi gerçek, ancak tek sebep değil. Halk destek vermeseydi Atatürk'le olmasaydı bunlar gerçekleşmezdi. Halkın çoğunluğu destek verdi Atatürk'e, cumhuriyete ve devrimlerine. Zira dediğim gibi devrimler desteksiz ve isteksiz olamazdı. İşte bu sebeplerle bölücü azınlıklar hariç halk Atatürk'e karşı değildi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Efrasiyab Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Sir anlayış dolusun:D Şimdi dediğin gibi demokratik bir seçimde(!) şakkadanak Saltanat dönerdi, öyle Osmanlı hanedanına sadakat hala çok güçlüydü, hem ordu hem halk içinde. E saltanat dönse, zaten bir daha demokrasi filan hak getire, ittihat terakki tarzı yarı militer bir diktatörlük kurulurdu, zaten İtalyada mussolinin öyle bir revive ottoman tarzı bir planıda vardı, gazetelerde çıktı, İtalya devlet arşivleri açılınca. E o dediğin demokrasi gelse, sonuç olarak kurulacak bir diktatörlük hala devam ederdi, bizim millet sever otokrasiyi, tek lideri. E devam eden bir diktatörlüktede senin gibi bölünmek istemek özgürlüktür, kürtlere anadil eğitim hakkı verelim tarzı konuşanları ne yaparlar tahmin edersin. O yüzden bence Demokratik değildi diye atatürkün elini ayağını öp, Atatürkün o demokrasiyi geciktirmesi sonucu bugün hala böyle başıboş konuşuyorsun. Kenan evren tarzı bir adam başa geçse başına ne geleceğini sende gayet iyi biliyorsun bence. Atatürke b.k atma o yüzden:) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Bak ilk kurulan muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın doğuda kürtçü şeriartçıları azdırması ve ilk örgütleri kurması gibi olaylar var. Öyle halk karşı muhabbetinden çok ülke içindeki yobaz ve bölücü takımının birleşmesi sonucu olayların azmasıyla ilk parti kapatılmış ancak ikinci muhalefet partisinin açılmasını isteyen ve kurucusu bizzat Atatürk. Temelde ikinci partinin amacı Atatürk ilkeleri dahilinde ekonomik siyasi alternatif muhalefet yapmak ancak bölücüler ve şeriatçılar yine siyasetten anlamayıp Atatürk'ün kurucu olduğu partiye sırf muhalif diye destek veriyor. Böyle olaylar var yani bilip bilmeden "halk karşıydı" demeyin. Kastettiğiniz "halk" güneydoğudaki bölücüler ve şeriatçılarsa evet dediğiniz doğru, ancak bunlardan fazla "normal" insan vardı. NUTUK said: Efendiler, bu slogana bağlı olanlardan birinin, çok zaman önce (10 Mart 1923 tarihinde) idam edilmiş olan Cebranlı Kürt Halit Bey'e yazdığı mektuptaki şu cümlelere bakınız: «İslâm dünyasının ebedîliğini sağlayan ilkelere saldırıyorlar.» «Bu konudaki açıklamalarınızı arkadaşlara da okudum. Hepsinin gayretlerini artırdı.» «Batıyı örnek almak, tarihimizi, medeniyetimizi, kaybetmeyi» zarurî kılar. «... Hilâfet'i yıkmak, lâik bir idare kurmayı düşünmek, hep İslâmlığın geleceğini tehlikeye sokacak sebepleri yaratmaktan başka bir sonuç veremez.» Efendiler, olaylar ve olup bitenler ortaya koydu ve ispat etti ki, «Terakkiperver ve Cumhuriyet Fırkası» nın programı en hain kafaların eseridir. Bu parti, memlekette suikastçıların, gericilerin sığınağı ve ümitlerinin dayanağı oldu. Dış düşmanların, yeni Türk Devleti'ni körpe Türk Cumhuriyeti'ni yıkmayı hedef alan plânlarının kolaylıkla uygulanmasına yardım etmeye çalıştı. Tarih, (gizli maksatlarla hazırlanmış, genel ve gerici nitelikteki) Doğu isyanının sebeplerini inceleyip araştırdığı zaman, onun önemli ve belirli sebepleri arasında «Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası» nın dinî konularda verdiği sözleri, doğuya gönderdiği sorumlu sekreterinin kurduğu örgütü ve yaptığı kışkırtmaları bulacaktır. Hatıra defterini «fazladan ve gece kılınan namazlar (228)» ın sevabını anlatan hadislerle dolduran bu sorumlu sekreter, doğu illerimizde dinî kışkırtmalarda bulunurken, partisinin programını uygulamıyor muydu? Mâsum halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaaz ve nasihat eden, belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı olursa, bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu? Efendiler, yaptığımız inkılâbın genişliği ve büyüklüğü karşısında, eski hurafelerin ve müesseselerin birer birer yıkılışını gören bağnaz ve gerici unsurlar, «dinî düşünce ve inançlara saygılı» olduğunu ilân eden bir partiye ve özellikle bu partinin içinde isimleri ün yapmış kimselere dört elle sarılmazlar mı? Yeni parti kuran kimseler bu gerçeği kavramış değiller midir? O halde, ellerine aldıkları din bayrağı ile, millet ve memleketi nereye götürmek istiyorlardı? Böyle bir soruya verilmesi gereken cevapta iyiniyet, gaflet, kayıtsızlık gibi sözler, memleketi ileriye götüreceğim diye ortaya atılan bir partinin ileri gelenleri için mazeret sayılamaz! Efendiler, yeni parti kendine ad olarak seçtiği «Terakki» ve «Cumhuriyet» kelimelerinin tam tersi olan anlamlarla gelişmiştir. Bu partinin liderleri, gericilere gerçekten ümit ve kuvvet vermiştir. Buna örnek olarak arz edeyim: Ergani'de, âsîlerin valiliğini kabul eden ve sonra asılmış olan Kadri, Şeyh Said'e yazdığı bir mektupta: «Millet Meclisi'nde, Kâzım Karabekir Paşa'nın partisi, şeriat hükümlerine saygılı ve dindardır. Bize yardımcı olacaklarına şüphe etmem. Hattâ, Şeyh Eyüp'ün(*) yanında bulunan sorumlu sekreterleri, partinin tüzüğünü getirmiştir...» diyor. Şeyh Eyüp de yargılanması sırasında: «Dini kurtaracak tek partinin, Kâzım Karabekir Paşa'nın kurduğu parti olup, şeriat hükümlerine uyulacağının, parti tüzüğünde ilân edildiğini» söylemiştir. Efendiler, «Terakkiperver» ve «Cumhuriyet» kelimelerini kullanarak, bize ve milletin aydınlarına karşı din bayrağını gizlemeye çalışanların, memlekette genel bir gericilik ve ayaklanmaya yol açmak için içeride ve dışarıda türlü düzen ve kışkırtmalarla uğraşanların varlığından habersiz oldukları düşünülebilir mi? Yeni partiye girenlerin bütün üyeleri söz konusu olmasa bile, dinî vaatleri başarıya ulaşmanın en etkili unsurları sayan ve bununla ilgili sloganı tüzüklerine de koymuş olan kimselerin, şahıslarımıza ve memlekete karşı yöneltilmiş olan suikastlerden habersiz oldukları kabul edilemez! Diyelim ki, bunların isyanın patlak vermesinden aylarca önce, memleketin şurasında burasında yapılan gizli toplantılardan, Cemiyet-i Hafiye-i İslâmiye» (229) teşkilâtından, İstanbul'da Nakşibendi şeyhlerinin yaptığı toplantıda, hazırlanacak ayaklanmaya yardım için söz verildiğinden ve nihayet millî sınırlarımızın dışında bulunup da Doğu isyanını kışkırtanların bildirilerinde (*), Kâzım Karabekir Paşa'nın partisinden ümitle söz edildiğinden haberleri olmadığını düşünelim. Ancak, Bunların, Fethi Bey Hükümeti zamanında, doğrudan doğruya Fethi Bey vasıtasıyla kendilerine, partilerinin zararlı, isyan ve gericiliği kışkırtıcı bir durum ve nitelikte olduğu bildirildiği zaman olsun, gerçeği görüp anlamaları gerekmez miydi? Hükümetin ve benim tertemiz düşüncelerle yaptığımız bu uyarmalardan sonra olsun, gerçeği kavrayıp ona uymaları beklenirdi. Onlar tam tersine, bu defa da «dinî düşünce ve inançlara saygılıyız» sloganını büsbütün zıt bir anlamda yorumlamaya kalkıştılar. Sözde, bu sloganla, her dinin ve her dinden olanların düşünce ve inançlarına saygılı olduklarını belirtmek... geniş ölçüde hürriyetçi olduklarını anlatmak istiyorlarmış... Efendiler, böyle bir tutuma dürüst ve samimidir denemez! Politika dünyasında birçok oyunlar görülür. Fakat, kutsal bir ülkünün kendini ortaya koyduğu Cumhuriyet rejimine, çağdaş yenileşmeye karşı, cahillik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman, özellikle yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçekten yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yanıdır. Yoksa gericilerin ümit ve faaliyet kaynağı olan saf değil... Ne oldu Efendiler? Hükümet ve Meclis olağanüstü tedbirler almayı gerekli gördü. Takrir-i Sükûn Kanunu'nu (230) çıkardı. İstiklâl Mahkemeleri'ni kurdu. Ordunun savaşa hazır sekiz dokuz tümenini, uzun zaman isyanı bastırmak üzere görevlendirdi. «Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası» denilen zararlı siyasî kuruluşu kapattı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Nefr Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 yahu ataturke kim 'bok atiyor' simdi, bir daha degerlendirmek istemedigine emin misin? sir de ben de diyoruz ki butun devrimleri ataturk halka ragmen yapmistir, o olmasaydi bu devrimler yapilamaz, ortacagda yasamaya devam ederdik bu gune kadar. yaptigi is oyle halihazirda akmakta olan bir guruhun basina gecip hazira konmak degildir; sifirdan hatta eksiden baslayip kurmustur bu ulkeyi, her adimda cok ciddi direncle karsilasmistir. karsimizdaki gorus de -ki sen de dahilsin anladigim kadariyla buna- diyor ki halk destegi vardi, toplum hazirdi, ataturk'un yaptiklari zaten zamanin geregiydi ben kendi acimdan benim dedigimi daha buyuk bir basari olarak goruyorum. 'zaten hersey hazirdi, kosullar olgunlasmisti' demeyi de yaptigi isi kucumsemek kabul ediyorum ornekledigin pasam da ataturkculuk kisvesi altinda yapti yaptiklarini, sorsan agir ataturkcudur kendisi. siru bilmem ama benim sorunum ataturkun yaptiklariyla degil; ataturku putlastirip, ataturkculuk adi altinda ataturkle alakasi olmasa bile her soyledigini, her yaptigini mesrulastirmaya calisan zihniyetle, ki senin pasan dedigim gibi bunlara bir ornektir mesela edit; viktora katiliyorum birde, o zamanin olaylarini bugunku kosullarla degerlendirmek saglikli olmaz. ataturk demokratti demek anlamsiz mesela bence, ama iyi ki degildi, olsaydi baslamadan biterdi bu macera dedigin gibi. kalkip demokrat olmadigi icin elestirmek ne kadar anlamsizsa, vay demokratti demek de bir o kadar komik kanaatimce mesaj efrasiyaba tabii, 007 araya girmis Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 "Halka rağmen" kısmı bölgesine ve halkına göre değişir diyorum ben de. Direnen bölgeler olmuştur, destekleyen bölgeler olmuştur. Hangi bölgenin ne kadar Atatürkçü ve cumhuriyetçi olduğu kimi bölgelerde dağlar kadar fark gösteriyor. Böyle bir tabloda tüm halkı genelleyerek yorum yapmak mantıksız. Ben Atatürk'ün yaptıklarına halk hazırdı ya da zamanın gereğiydi demiyorum. Halkın büyük bir kesimi bu yeniliklere karşı açıktı istekliydi destekçiydi diyorum sadece. Atatürk çıkmasaydı olmazdı bunlar evet, ancak karşı da değildi çoğu. Canlarını verecek kadar destek oldular çoğu zaman. Dediklerine karşı olmamakla birlikte dediklerinin kimi bölgelerde geçerli olmadığını söylüyorum, bu da Atatürk'ün yaptıklarını küçük görmek anlamına gelmiyor. Dolayısıyla yazılanları yanlış yorumladığını görmüş olduk. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Efrasiyab Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Nefr said: yahu ataturke kim 'bok atiyor' simdi, bir daha degerlendirmek istemedigine emin misin? sir de ben de diyoruz ki butun devrimleri ataturk halka ragmen yapmistir, o olmasaydi bu devrimler yapilamaz, ortacagda yasamaya devam ederdik bu gune kadar. yaptigi is oyle halihazirda akmakta olan bir guruhun basina gecip hazira konmak degildir; sifirdan hatta eksiden baslayip kurmustur bu ulkeyi, her adimda cok ciddi direncle karsilasmistir. karsimizdaki gorus de -ki sen de dahilsin anladigim kadariyla buna- diyor ki halk destegi vardi, toplum hazirdi, ataturk'un yaptiklari zaten zamanin geregiydi Sana katılıyorum. Bu konuda tamaen haklısında. Ben onu Sir'e demiştim. Arkadaş öyle bir tasvir etmişki, Atatürk almış kılıcı, tieyt diyip kim varsa kelle uçurmuş. (aslında kısmen yapılmış , yapılmasıda gerekliydi) Senin Atatürkle bir sorunun olduğunu düşünmüyorumda, Sir'in genel profiline bildiğim için yazdıklarından, ona hitaben yazdım. Hatalı olabilirim ama:) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-007- Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 24, 2010 Elazığ'ın Karakoçan İlçesi'ndeki Yoğunağaç Jandarma Karakolu'na taciz ateşi açıldı. Alınan ilk bilgilere göre saldırıda 1 asker şehit oldu, 1 asker yaralandı. Güvenlik güçlerinin ateşe karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmanın sürdüğü bildirilidi. DHA Başımız sağolsun :( Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar