Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Uyku olayi


reyou

Öne çıkan mesajlar

ya su uykuya dalma aninda tam olarak noluyo? tak diye gittigimiz an beyindeki hangi sartel iniyoda biz o anda daliyoruz, hormonel bisimi?

bide sey oluyor nedense bende, tam uykuya dalmisim, biri uzerime basket topu fln atiyormus gibi yada kaldirimda yururken ayagimi bosluya atiyormusum gibi oluyo o anlik tepkiyle yerimden zipliyorum hadi yine cat diye daliyorum, bunun olayi nedir?

bide gunluk 4 saat uyku yeter diyolar insan vucudu icin, bunun adina ajda pekkandan palavra sarkisinimi yollarsiniz yoksa dorumudur?

cok soru sordum ben uykuya gidiyim, ha bide sey var noluyoda beyin tamam yeter diyip bizi uyandiriyo, yani beyin vucudun sarj oldugunu nerden anliyo? kirmizi isigi sondurup yesili yakiyo bizi uyandiriyo?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

4 değil de 6 yeterli tam bir dinlenme için.

2. paragrafın cevabına gelince de hücrelerinde biriken ATP'yi atmak için vücut böyle bir mekanizma geliştiriyor. ATP, üretildikten sonra depolanamadığı için harcanması gerekiyor. Fazladan üretilen ATP'yi o kaldırımdan boşluğa düşme, merdivenden düşme gibi şeyler görerek vücudun atıyor.

uyanmayı ise beyinden ziyade diğer organların belirliyor. çişin gelir kalkarsın miden kazınır kalkarsın susarsın vs. gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Uyanma anına bağlı sanırım dinlenme olayı. 4 saat sonra kendin uyanırsan doğru anda, çok dinç olabilirsin. Ama 8 saat uyuyup mesela rüyanın ortasında alarmla uyanırsan çok yorgun olursun falan.. REM'e göre kaç dakka mesafede uyandığına göre yorgunluğun değişiyo sanırım. O tarz bi yazı okumuştum..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Holy said:


2. paragrafın cevabına gelince de hücrelerinde biriken ATP'yi atmak için vücut böyle bir mekanizma geliştiriyor. ATP, üretildikten sonra depolanamadığı için harcanması gerekiyor. Fazladan üretilen ATP'yi o kaldırımdan boşluğa düşme, merdivenden düşme gibi şeyler görerek vücudun atıyor.


iyi de vücut kontrolsüz atp üretme makinesi değil ki, o anki metabolizmanın gerektirdiği kadar (veya metabolizman daha fazla gerekitiriyorsa üretebildiği kadar) üretir ve kullanır. yani bu yürürken koşacakmış kadar atp üretmek gibi bir durum ki vücudun boş yere atp üretip sonra onu boş yere atması hiç mantıklı değil. tam olarak nedir bu olayın adı veya kaynağı bi bakayım merak ettim
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

Holy said:


2. paragrafın cevabına gelince de hücrelerinde biriken ATP'yi atmak için vücut böyle bir mekanizma geliştiriyor. ATP, üretildikten sonra depolanamadığı için harcanması gerekiyor. Fazladan üretilen ATP'yi o kaldırımdan boşluğa düşme, merdivenden düşme gibi şeyler görerek vücudun atıyor.


iyi de vücut kontrolsüz atp üretme makinesi değil ki, o anki metabolizmanın gerektirdiği kadar (veya metabolizman daha fazla gerekitiriyorsa üretebildiği kadar) üretir ve kullanır. yani bu yürürken koşacakmış kadar atp üretmek gibi bir durum ki vücudun boş yere atp üretip sonra onu boş yere atması hiç mantıklı değil. tam olarak nedir bu olayın adı veya kaynağı bi bakayım merak ettim
Ben fen bilimlerindeki biyoloji hocasının yalancısıyım ama araştırıym :) 4 sene önce böyle anlatmıştı bize. Vücut o anda hareketin devam edebileceğini düşünüp üretiyor atpleri. Genelde metabolizması hızlı çalışan insanlarda daha sık görülür bu olay
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çok çok öncelerde atalarımız vahşi hayvanlardan korunmak için her primatın yaptığı gibi ağaçlarda yaşarmış. e tabi ki milyonlarca düşme tehlikesi geçirmişler psikologlarda bu olayın artık kalıtsallaşmış bir korku olduğu kanısındalar.hatta çakıldığımızı görmemizi ise eğer çakılan bir atanın soyundan gelemiyecek olmamız olarak düşünüyorlar birçok biyologda bu tezin mümkün olabileceğini düşünüyor. daha çürütülememiş bir hipotez olduğundan olası doğruluk payı var yani... bu arada bu uykuda düşmeyi en iyi anlatan adam jack london dır ademden önce kitabında dahada ilerilere giderek kalıtsal deneyimleri anlatır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o düşme hissi var bir tane. tecrübeme göre gün içersinde dengemi kaybedip düşecekmiş gibi olduğumun her gecesinde o düşüyormuş hissini yaşıyorum.

gene tecrübelerime göre, o tekme sallama işi de gün içersinde birşeye ani tepki verdiğimde oluyor. arabayla giderken 0 geçme diye tabir edilebilecek, hani bacaklarım boşaldı diye kısaca özetlenen durumlar. sanırım enerji fazlalılığıyla ilgisi olabilir bilmiyorum.

bu iki durumda derin uykuya dalmadan önce oluyor. bildiğimiz kadarıyla zaten beyin gün içersinde başımızdan geçenlerden hangisini uzun süreli hafızaya alacak hangisini ayıklayacak uyku sırasında seçiyor. günü yeniden yaşamakla alakalı bişi olsa gerek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

reyou said:

ya su uykuya dalma aninda tam olarak noluyo? tak diye gittigimiz an beyindeki hangi sartel iniyoda biz o anda daliyoruz, hormonel bisimi?

bide sey oluyor nedense bende, tam uykuya dalmisim, biri uzerime basket topu fln atiyormus gibi yada kaldirimda yururken ayagimi bosluya atiyormusum gibi oluyo o anlik tepkiyle yerimden zipliyorum hadi yine cat diye daliyorum, bunun olayi nedir?

bide gunluk 4 saat uyku yeter diyolar insan vucudu icin, bunun adina ajda pekkandan palavra sarkisinimi yollarsiniz yoksa dorumudur?

cok soru sordum ben uykuya gidiyim, ha bide sey var noluyoda beyin tamam yeter diyip bizi uyandiriyo, yani beyin vucudun sarj oldugunu nerden anliyo? kirmizi isigi sondurup yesili yakiyo bizi uyandiriyo?


(emin değilim ama) ntv bilimin son sayısında uykunun bağışıklık sistemini güçlendirdiği, bağışıklık sistemimizin uyku anında geliştiğini okumuştum. günde 4 saat uyuyan hayvanlarla 20 saat uyuyanlar üzerinde deney yapmışlar sonrada bunu insanlar üzerinde incelemişler.
uykunun bitmesi ise benim düşünceme göre vücudun uyku esnasında bünyede gerçekleştirdiği yenileme olaylarının tamamlanması ile oluyor olabilir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

düşme olayı dallarda yaşayan atalarımızın korku fobisinin bize miras kalmasıdır. evrim yok diyenlere kapak olsun bu yazı ayrıca. birde bir yerde okumuştum erkeğin hayalarına dokununca çekilmesi ise gene eskiden yere yakın atalarımızın diken taş gibi şeylerden malzemeleri korumak için oluşturduğu bir reflekstir. bizde işe yaramasa da düşme hissi ile bu refleks kalmıştır bakalım ne zaman silinir orası bilinmez tabiki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hay atalarınıza sizin diyorum.

lan doğar doğmaz doğaya bıraktığında boku yiyen yegane canlı insan yavruları. ne alakası varşimdi 100.000 sene önce uvan düşen atalarla bu hislerin?

ha bir önceki mesajımdaki gözlemlerim herkesi bağlamaz tabii; ama ben gözlemlediğim için adını bile bilmediğim bilimadamlarının fikirlerinden daha önemli benim için hehe
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Uykuyu düzenleyen biyolojik saatimizdir. Biyolojik saatimizi sirkadiyen ritme göre hipotalamus düzenler.

Hipotalamus bizim üçüncü gözümüzdür. Hipotalamus'un uyku düzenleme görevini sürüngenler üzerinden anlatmaya çalışayım. Kafanın üzerinden bir organ düşünün, bu organ ışığa duyarlı ve ışık azaldığı zaman canlıyı uykuya yöneltiyor, canlı korunaklı bir yere gibi geceliyor, sonra ışığı tekrar aldığında uykuyu bozuyor ve canlı tekrar aktif oluyor...

Peki bu ne işe yarar?

Sürüngenler soğuk kanlıdır, yani vücutlarında biyokimyasal reaksiyonların belli bir hızda ilerleyebilmesi için gerekli ısıyı kendi kendilerine üremezler, güneş ışığı ile ısınmaya muhtaçtırlar.

Eğer bir sürüngen gecenin karanlığı ve soğuğunda dışarıda kalırsa hareket edemez, kendini savunamaz, o yüzden bu ışığa duyarlı uyku sistemi sürüngenin çok işine yarar... Bu sistemin en ilkel versiyonunu denizanalarında görebiliriz. Onlarında derdi UV'dir. Gündüz saatlerinde güneş tepedeyken deniz yüzeyine fazla yakınlaşmak istemezler, zira kendilerini koruyacak korunaklı bir derileri yoktur, morötesi onlar için ölüm demektir. Işığa duyarlı organları sayesinde gündüzü ve geceyi ayırt ederler, gece yüzeye yaklaşırlar, gündüz dipe doğru giderler, bu hergün tekrarlanır. Tek hücrelilerde bile günlük bir ritm, bir uyku hali görülür.

Bizim hipotalamusumuz sürüngenlerin hipotalamusu ile benzer bir görev yapar ama kafatasının içine gömülmüştür. Her ne kadar sıcak kanlı olsak da sürüngen özelliklerinin bazılarını aynen taşıyoruz, hatta beynimizin en ilkel kısımları sürüngen beyni ile aynı.

Uyku neden gereklidir? Uyku sırasında hareketlerimiz yavaşlar, hatta durur. Bu dokularımızın yenilenmesi için çok güzel bir fırsattır. Eğer vücut geliştirme ile uğraşan varsa hatırlayacaktır; kaslar ağırlık altındayken gelişmez dinlenme sırasında gelişir, hareket edip duran kasta tamir mümkün olmaz. Uykunun hafıza fonksiyonları içinde önemli olduğu, beynin gece bir düzenleme yaptığı düşünülüyor.

Özetle bu uyku olayını atalarımızdan aldık, yaşamı güneşe bağlı her canlı gibi bizimde içimizde güneş gitti, yat uyu diyen bir sistem var... Çok merak eden varsa pineal bezi, melatonin seviyeleri vs. incelesin... İlginç bir şey söyleyeyim, melatonin seviyesi öğrenme kapasitesini etkiliyor, gece vakti vücudumuz 'uyu uyu' diye sinyal verirken iyi öğrenemiyoruz. Melatonin reseptör blokörleri ile öğrenme becerisi arttırılabiliyor. Öğrenme güçlüğü çeken insanlarda, konstantrasyon bozukluğu olan insanlarda bu blokörler iyi sonuç verebilir. Melatoninin bir etkisi uyku düzensizliği yaşayan insanlarda görülen dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü gibi konularıda açıklıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

her konuyuda evrime bağlamak, atalara bağlamak ayrı bir saçma.

İnsanların tırnak yemeside atalarımızdan geçmiş bize, eskiden tırnak makası olmadığından yiyerek kısaltmışlar.

Ayrıca

Sleep is a naturally recurring state of relatively suspended sensory and motor activity in animals, characterized by total or partial unconsciousness and the nearly complete inactivity of voluntary muscles. It is distinguished from quiet wakefulness by a decreased ability to react to stimuli, and it is more easily reversible than hibernation or coma. It is observed in all mammals, including humans, all birds, and many reptiles, amphibians, and fish. In humans, other mammals, and a substantial majority of other animals that have been studied (such as some species of fish, birds, ants, and fruit flies), regular sleep is essential for survival.

The purposes and mechanisms of sleep are only partly clear and are the subject of intense research



Son cümle...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

chagy- huun
bağladığım yerlerde yanlış de bana göster ve öyle saçma de. ben de seni tanımadan herşeyin saçma dersem ne yapacaksın. saksıyı çalıştır az. sana sopa yılan oldu, ay ikiye yarıldı inan lan inanmazsan kafirsin demiyoruz

herşey de evrimin izlerini istesenz de istemesiniz de görmek mümkün. sonuç ta herşeyi inkar etseniz de hiç bir zaman inkar edemeyeceğiniz genetik materyal var vucudunuzda size sizden de yakın. geçmişle bağlantınız

ayrıca türkçe yazın ingilizce bilmiyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nasıl uyuduğumuz biliniyor ancak NEDEN uyuduğumuzla ilgili çok az bilgiye sahibiz, misal beynimiz uyurken de çalışıyor ve uyanıkken harcadığı enerjiden pek farkı yok. Ee sen kalkmışsın kendin ya da alıntı yaparak bir teori atmışsın ortaya, doğal olarak buda bana saçma gelebilir. Bunda gocunacak bir durum yok diye düşünüyorum. Hemde kısmen evrime inanıyor olsamda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hagii said:

Uykuyu düzenleyen biyolojik saatimizdir. Biyolojik saatimizi sirkadiyen ritme göre hipotalamus düzenler.

Hipotalamus bizim üçüncü gözümüzdür. Hipotalamus'un uyku düzenleme görevini sürüngenler üzerinden anlatmaya çalışayım. Kafanın üzerinden bir organ düşünün, bu organ ışığa duyarlı ve ışık azaldığı zaman canlıyı uykuya yöneltiyor, canlı korunaklı bir yere gibi geceliyor, sonra ışığı tekrar aldığında uykuyu bozuyor ve canlı tekrar aktif oluyor...

Peki bu ne işe yarar?

Sürüngenler soğuk kanlıdır, yani vücutlarında biyokimyasal reaksiyonların belli bir hızda ilerleyebilmesi için gerekli ısıyı kendi kendilerine üremezler, güneş ışığı ile ısınmaya muhtaçtırlar.

Eğer bir sürüngen gecenin karanlığı ve soğuğunda dışarıda kalırsa hareket edemez, kendini savunamaz, o yüzden bu ışığa duyarlı uyku sistemi sürüngenin çok işine yarar... Bu sistemin en ilkel versiyonunu denizanalarında görebiliriz. Onlarında derdi UV'dir. Gündüz saatlerinde güneş tepedeyken deniz yüzeyine fazla yakınlaşmak istemezler, zira kendilerini koruyacak korunaklı bir derileri yoktur, morötesi onlar için ölüm demektir. Işığa duyarlı organları sayesinde gündüzü ve geceyi ayırt ederler, gece yüzeye yaklaşırlar, gündüz dipe doğru giderler, bu hergün tekrarlanır. Tek hücrelilerde bile günlük bir ritm, bir uyku hali görülür.

Bizim hipotalamusumuz sürüngenlerin hipotalamusu ile benzer bir görev yapar ama kafatasının içine gömülmüştür. Her ne kadar sıcak kanlı olsak da sürüngen özelliklerinin bazılarını aynen taşıyoruz, hatta beynimizin en ilkel kısımları sürüngen beyni ile aynı.

Uyku neden gereklidir? Uyku sırasında hareketlerimiz yavaşlar, hatta durur. Bu dokularımızın yenilenmesi için çok güzel bir fırsattır. Eğer vücut geliştirme ile uğraşan varsa hatırlayacaktır; kaslar ağırlık altındayken gelişmez dinlenme sırasında gelişir, hareket edip duran kasta tamir mümkün olmaz. Uykunun hafıza fonksiyonları içinde önemli olduğu, beynin gece bir düzenleme yaptığı düşünülüyor.

Özetle bu uyku olayını atalarımızdan aldık, yaşamı güneşe bağlı her canlı gibi bizimde içimizde güneş gitti, yat uyu diyen bir sistem var... Çok merak eden varsa pineal bezi, melatonin seviyeleri vs. incelesin... İlginç bir şey söyleyeyim, melatonin seviyesi öğrenme kapasitesini etkiliyor, gece vakti vücudumuz 'uyu uyu' diye sinyal verirken iyi öğrenemiyoruz. Melatonin reseptör blokörleri ile öğrenme becerisi arttırılabiliyor. Öğrenme güçlüğü çeken insanlarda, konstantrasyon bozukluğu olan insanlarda bu blokörler iyi sonuç verebilir. Melatoninin bir etkisi uyku düzensizliği yaşayan insanlarda görülen dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü gibi konularıda açıklıyor.


Enteresan bir bakış açısı,

Genetik olarak yapılaşma uyku ile alakasını çözemedim. Uyku anın'da vucut stand by modu yanı "uyku modu dediğimiz" dengeleşmeye geçer. Vucut 100% şeklinde çalışır, ancak yapılması gereken işlemlerın sıralaması değişir. Bunun hakkında bir çok bilgi bulabılırsınız. Evrim teorisi tartışmasına girmeyecem, sadece uyku'nun evrim ile genetik manuplasyon ile alakası nedir çözemedim. Ilk defa sen buraya yazana dek bu konuda bilgim oldu. "Nekadar doğru yalnış tartışmıyorum", ancak garipsedim "Ne alaka".

Bu arada "Rüya dediğiniz olay gözleriniz kapatığınız andan itibaren sürer ancak siz hatırlamazsınız". Uyanmadan son 10-20 saniye ile gördükleriniz "Rüya sanarsınız" ama aslında o perdenin ön yüzü bide onun arka yüzü var. Ki şuanda uyurken ne gibi rüyalar gördüğünüz teknoloji saolsun görebiliyorsunuz. Bunun için başarılı yapılmış çalışmalar var biraz araştırın bulun.

Genetik yapılaşma konusuna gelince uyku düzeni yenileme ve çoğalma bakımından vucudunuza doping sağlar bknz : "cocuklar bol bol uyusun ki çabuk büyüsün".
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Uykudan ziyade neden rüya görüyoruz bence asıl problem?
Neden beyin o tecrübeyi yaşamak istiyor?Neden şizofreni?

Mesela ben xboxım bozulduktan sonra ps3 almayı düşünüyorum son 6-7aydır.Rüyamda yaklaşık 10defa ps3 aldığımı,1defa xbox aldığımı gördüm.Neden bunu gördüm?
-Ya benim ciddi bir özlemim var
-Ya beynim gelecek öngörmek istiyor
Ve hatta birgün rüyamda ps3ü hediye alıcağımı görüyorum,ertesi gün bu gerçekleşiyor omg,ya tanrı gerçek olmalı yada olasılık bilimi

Bana en mantıklı gelen teori,beyin ileride yaşanabilicek olayları hesaplayıp sana yaşatmak,o duruma hazırlanmak istiyor.Sonuçta son deneylerde görüldüğü üzere bizi bilinçaltımız yönetiyor,genel olarak.Ve kabul edelim bilinçaltımız çatlak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Alis,
2 sorum var
Alis said:
Uyanmadan son 10-20 saniye ile gördükleriniz "Rüya sanarsınız" ama aslında o perdenin ön yüzü bide onun arka yüzü var. Ki şuanda uyurken ne gibi rüyalar gördüğünüz teknoloji saolsun görebiliyorsunuz. Bunun için başarılı yapılmış çalışmalar var biraz araştırın bulun.


1-Benim okuduğum kadarıyla görülen rüyayı izleme çok yeni bir konsept ve şuan dünyada yapılmış böyle birşey yok.Dahası yine okuduğum detaylarda,bu rüya izleme kavramının,tvde birşey izliyormuş olayından ziyade,çok basit bir yanılsamasını görebiliceğimiz söyleniyor ki söylenilen,anlatılan sınır için bence rüyayı izleyebilicez demek yanlış.

Alis said:
Bu arada "Rüya dediğiniz olay gözleriniz kapatığınız andan itibaren sürer ancak siz hatırlamazsınız

2-Günü gününe rüyalar konusunda ne gelişmeler oldu diye takip etmiyorum ama son zamanlarda 90dakikalık uyku ritm cycleı;rem bölümünde rüya görmek gibi tabirlerde hiç aksi birşey duymadım. Genelde herkesin 1 gecede 4 rüya gördüğü söyleniyor, sizin dediğinizin kaynağı nedir?Belki ben atlamışım olabilirim
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

insan uykusuyla sürüngen uykusunu bir tutmamak lazım. önce sürüngenlerin sabit bir vucut sıcaklğı olmadığı için sürüngenlerinki metabolizmanın inaktifleşmesi. Ama insanlarda böyle bi sıkıntı yok. Şu an bilinen uykunun en önemli fonksiyonu insanlarda uyku beyin hücrelerinin doğal dengesini sağlaması, bu konuda bilgisayarların RAM'ine benzetiyorlar beyni, aynı şekilde uykunun Rapid Eye Movement safhasında o gün öğrendikleriniz iyice beyninze oturur (sınav için sabahlamayın :)). bu yüzden uykusuz kaldığınızda irdeleme, anlama, öğrenmede belirgin azalma ve bilinçte bulanıklaşma ve sinirlilik gibi psikiyatrik belirtiler başlar.

Uyku hipotalamus tarafından değil Retiküler Aktive edici sistem (RAS) beyin sapı tarafından kontrol edilir. yanlış bilgiler sunmayın lütfen. Uyku başlatılmasında en baskın hormon mutluluk hormonu olarak bilinen serotonindir :) galiba bu yüzden insanlar uyuynca mutlu oluyor.
Beyin Sapının RAS bölggesi normalde vücudun kendi içinden ve çevresel uyarılarla beyin kortexi arasında bağlantı kurarak sürekli uyanık olarak kalmamızı sağlar. Beyin ölümü denilen, tüm vucudun çalışıp hastaların komadan çıkamaması aslında RAS'ın hasarlanmasıdır. RAS hasarlandığı için bilincimiz asla uyanmaz, koma denilen durum ortaya çıkar.
Zaten uykunun tıbbi tanımlarından birisi de kendiliğinden veya çevresel uyarılarla sonlanabilen koma durumudur :)

Şimdi titreme ve düşme durumunundan bahsedeyim. Sinir sisteminde acaip bir hiyerarşi vardır. Her zaman bi üstteki merkez bi alttaki merkezi baskılayacak şekilde etki gösterir. Misal bi kurbağanın beynini hasarlarsanız beynin omuriliği inhibe eden etkisi ortadan kalkacağı için kurbağada kasılmalar ortaya çıkacaktır. Uyku da buna benzer bi etkiyle beynin omurilik üzerindeki inhibisyonunu azaltmakta , myoklonus denilen zararsız kasılmalara neden olmaktadır.

Bilinçaltı çok karışık, net olarak bildiğim 2 şey var, biri içinizde bişi ukte kalmışsa bunlar rüyalarda ortaya çıkarak bi derece beynin kendini tatmin etmesidir :) diğeri de sınavlarda hiç fikriniz olmayan bi konuda bi şık beni işaretle diye bağırır ya, işte siz o konuyu bi yerden duyup bilinçaltınıza atmışsınız demektir, gönül rahatlığıyla işaretleyebilirsiniz o şıkkı ;)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...