Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Millau Viyadüğü


Rukh

Öne çıkan mesajlar

Biraz önce kahvaltı ediyordum, TV'de gezinirken discoveryde millau kavşağının yapım belgeseline rastladım, oturup izledim. 1 yıldır össye hazırlandığım, ondan önceki yıl da dershaneye gittiğim için uzun zamandır TV'den uzak yaşıyordum, discovery'e de pek bakamıyordum. Arada açtığımda da ya motorcular ya arabacılar ya dövmeciler çıkıyordu kıl oluyordum. Bi time warp'ı sevmiştim onu da internetten indirip kısa sürede tükettim. Survival men'i de seviyordum; Türkiye'ye geldiği bölümü izledikten sonra resmen kafayı yedim, ulan ıssız ıssız yer diyip duruyorsun ufacık peribacalarında, her ülkede böyle mi yapıyordun sen diye.

Neyse sonuçta bu belgeseli izledim. Daha önce de tonlarca gökdelen, köprü belgeseli izlemiştim ama bu cidden büyüledi beni. Belki de çok güzel çekildiğinden, heyecanlı yapıldığından bilmiyorum ama gerçekten harika belgesel olmuş.

Normalde gökdelenlerde falan belli bir inşaa mantığı var, yatırım büyüdükçe proje de büyüyor, çok özgün fikirlere pek rastlanmıyor. Ama bu kavşağı inşaa edenlerin fikirlerine gerçekten bayıldım.

Adamlar vadinin iki tarafından yolu kaydıra kaydıra koçaman viyadüğü inşaa ediyor ki bu viyadük 240 metre yüksekliğinde, 2.5 km uzunluğunda. Belgeselden hatırladığım kadarıyla yolun 1.5kmlik kısmı kaydırılıyor.

Mimar gişeler için bile harika bir tasarım yapmış, oradan geçen insanların verdiği parayı unutmasını; köprüye yakışır, sanatsal bir gişe olmasını istemiş.

Bir sitede Türkçe döküman buldu, ordan;

Köprüler genellikle mimarların değil de, mühendislerin alanı olarak görünür. Ancak altyapı mimarlığının çevreye büyük etkisi olduğu da bir gerçektir. Mühendislerle ortak çalışmanın ürünü olan Millau Viyadükü, mimarın köprü tasarımında nasıl tamamlayıcı rol oynayabileceğini kanıtlıyor.



İki plato arasındaki derin boğazı kat eden Tarn nehriyle, Paris – Barselona otoyolunun kesişme noktası üzerinde inşa edilen bu köprü, Fransa’nın güneyinde bulunuyor.

Arazinin topografik okuması, iki yaklaşımı beraberinde getiriyor: Köprüyü alanın coğrafyasını belirleyen nehrin üzerinden geçirmek, ya da iki plato arasındaki 2,5 kilometrelik mesafeyi en kısa sürede alacak şekilde köprü inşa etmek.

Köprünün yapımında, bu seçeneklerden ikincisi tercih edilmiş. Köprünün tellerle sabitlenmiş kolonları arasında optimum değerde uzaklık bulunuyor. Bu narin ve şeffaf bir tercih, aynı zamanda az sayıda materyalin kullanılıyor olması da inşaat masrafını azaltmış.


Her bir bölüm arasında 342 metrelik mesafe bulunuyor ve kolonların yüksekliği 75 metreyle 235 metre arasında değişiyor. Yol üzerindeki direklerin yüksekliği ise 90 metre.


Betondan yapılma direkle uyumlu olması amacıyla, her bir kolon yol üzerinde iki adet daha ince ve esnek kolona ayrılıyor ve “A” biçimini alıyor.

Yapı, hoş bir siluet yaratmasının yanı sıra, peyzaja olan müdahalesini de asgarî düzeyde tutuyor. En yüksek olduğu noktaya bir adet Eiffel Kulesi sığdırmak dahi mümkün oluyor.



Uzunluk: 2.5 km
Materyaller: Yolun üzerinde çelik direkler, altındaysa beton. Şeffaf aerodinamik perdeler araçları şiddetli rüzgâra karşı koruyor.
Bitim tarihi: 2005
Müşteri: Fransa Ulaşım ve Kamu İşleri Departmanı
Danışma takımı: Chapelet-Defol-Mousseigne, Ove Arup & Partners

Kaynak: Arcspace
Fotoğraflar: Thomas Mayer
Çeviri: Mimdap



kaynak


Bir de en beyendiğim yanlarından biri; riskli bir proje, kamu yararına çok yararlı bir proje ve devlet en ufak bir risk almıyor. İnşaatı tamamen şirketler üstleniyor ve karşılığında oranın işletme hakkını 75 yıllığına alıyor. Böylece hem insanların kullanabileceği dünya harikası biryer yapılıyor hem devlet risk almadan kazançlı çıkıyor hem de şirketler. Bizde f1 pistini bile gidip devlet yaptı, edilen zararlar, işletmedeki abukluklar ortada.

Ayrıca geçiş ücreti de 6£. Yahu sırf oradan geçmek için çok daha fazlasını vermeye hazırım tabiki sürekli kullanımda çok para vermek istemez insan ama ben sırf üstünden geçmek için bile çok daha fazlasını verirdim =P

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi adamlar yüzyıllardır yapıyorlar. 20.yy'ın başında başlamışlar gökdelenlere. Eyfel kulesi 1890 da falan. Adamlarda bir gelenek var. Yurt dışında böyle şirketlerde çalışmadığın sürece mühendis olarak yapabileceğin çok birşey yok. Bu yüzden utanç değil üzüntü duymak daha doğru bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi mimar muhendis savaslari cok komik bisi
mimar bole bisi yapiyo
kolonsuz kirissiz bina bole
metre kare basina 1500 dolara geliyo bina
sonra insaat muhendisi geliyo
evin ortasina kolon koyuyo
600 dolara dusuyo

mimar bole odanin 8 noktasindan aydinlatma yapicam diyo
elektrik muhendisi geliyo hat cekiyo
o sekilde yapsan her daireye 4 kati para gitcek
tepeye lamba koyuyo ayni lumen de her yer
aydinlatma ayni

estetik ozurlu diyolar
ahah
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tabi kaynağı koyduğum site mimarların buluşma noktası olunca mimari övülmüş.
Ama dediğim gibi benim koyma amacım yapımında kullanılan zekâ ve cesaretti. Tabi bu mimarından mühendisine herkesi kapsıyor.
Palmiye adaları olsun, japonların yapay adası olsun, gökdelenler olsun hepsi cesur, güzel projeler ama bu bir başka
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...