Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Günbatımı Hanı


Caranlothwen

Öne çıkan mesajlar

Güneyden gelen sıcak rüzgarların teni güneşten daha çok yaktığı bir gün daha bitmişti. Güneşin batmasıyla rüzgar dinmiş, hareketlilik artmıştı. Sanki gün yeni başlıyordu. Ocaklar yandı, gemiler denize açıldı, sepetler kolda bahçe yollarına düşüldü. Tabi Günbatımı Hanı'nı unutmamak gerek. Yıllara meydan okuyan bu büyük taverna hala kasaba'nın en uğrak mekanıydı. Eğlenceler burada düzenlenilir, anlaşmaar, pazarlıklar burada yapılır, aşklar burada başlar, ve yine kavgalar burada yapılırdı. Her ırktan, her meslekten insana kapılarını açmıştı bu yaşlı han. Yaşı hanla yarışan hancı "Tork" herşeye tahammülü olan, saçları aklaşmış ama yaşının aksine hızlı, hareketli, eğlenceli biridir. Tam adının belirttiği gibi Günbatımında han yavaş yavaş dolmaya başladı. Kapı bir kapanıp bir açılmaktan inler gibi gıcırdıyordu. Tork içinden "Bir gün daha başlıyor, baaklım neler olacak?" diyip, kazanın altındaki ateşi arttırmak için biraz daha odun attı ve gelen ziyaretçileri beklemeye başladı...[hline]Syh sçlrdr klbm dln
Prltl ela gzlrdr bn fthdn
Br de glmsm klndmm
Rhm yrlr bdnmdn
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kapı her zamanki gibi gıcırdayarak açıldı. Güneş silüetini arkadan aydınlattığı için kim olduğu seçilemeyen bir şahıs içeri girdi. Kendine bir masa bulup oturdu. "Selam Tork, yine aynı içkiden olsun." diyip, kimsenin gelmemiş olmasından dolayı ayaklarını başka bir sandalyeye uzatıp bildiği eski bir şarkının melodisini ıslıkla çalmaya başladı. Uzun kulakları ve keskin gözleri istekle kapıya bakıyor ve birinin gelmesini bekliyordu. "Herkes mayışmış" diye geçirdi içinden. Oklarından birini eline alıp okşamaya başladı...[hline]Syh sçlrdr klbm dln
Prltl ela gzlrdr bn fthdn
Br de glmsm klndmm
Rhm yrlr bdnmdn
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mırıldandığı üçüncü şarkıda bittiğinde ayaklarının da uyuşmaya başladığını farkeden Caranlothwen ayağa kalkıp hancı Tork'un yanına gider. "Ne iş, kimsenin uğradığı yok" diye alaycı bir biçimde sorar. Birazdan yorgun müşterilerin içeriye doluşacağını bilen Tork birşeyler mırıldanıp en yaşlı müşterilerinden biri olan Caranlothwen'e bedavadan bir içki verir. Göndermeyi anlayan Caranlothwen elinde tahta kupası şöminenin yanında ayakta durup, ateşe dalıp gider.[hline]Syh sçlrdr klbm dln
Prltl ela gzlrdr bn fthdn
Br de glmsm klndmm
Rhm yrlr bdnmdn
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

''Hiç bu kadar yorulmamıştım, hadi ama hancı bu şen denizciye içki vermek yok mu!'' sesi kapının gıcırtısını bastıracak şekilde yüksekti.Orta boylarda, teni güneşten yanmış, her yanı denizin tuzlu suyu kokan genç bir denizciydi içeri giren.Bugun her zamankinin aksine tek başına gelmişti.Etrafta ne şakalaştığı insanlar vardı nede kendisini gemiye alması için yalvardığı bir kaptan.İşini bilen biriydi ama kasabadakiler ona çatlak derlerdi.Her zaman anlatacak ilginç hikayeler bulurdu.O hevesle deniz kızlarını, hayalet gemileri anlatırken etrafındaki insanlar ona anlayış gösterirlerdi.Çok değil bundan 2 yıl önce Gecekuşu'ndan kurtulan tek insandı.Ne zaman bu ismi duysa elleri titrer, ne yaptığını bilmeden oradan oraya koştururdu.Korkunç bir hikayeydi bu, öyleki anlatması bile cesaret isterdi onun için.Koşar adım masaya yaklaştı ve hemencecik oturdu, bir an korkmuş gözlerle etrafa baktı ve sandalyesini sanki biri altından çekecekmiş gibi sımsıkı kavradı.Sonra birden bir şarkı sesi dikkatini çekti, yüksek değildi daha çok bir mırıldanmaydı.Elinde ok olan yabancıdan geliyordu bu ses.Bu şarkı tam 2 yıl önce Gecekuşu'nda iken dinlediği bir şarkıydı, sözlerini hiçbir zaman anlamamıştı.Bir an rahatladı yüzünde hafif bir gülümseme geldi geçti.Ama aniden görünür bir şekilde sarsıldı ve çığlık çığlığa bağırmaya başladı.Şimdi ona kalan tek şey karanlık,korku ve gökyüzünden gelen alevlerdi.

[Bu mesaj Lynx tarafından 04 Şubat 2003 13:07 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Genç elf daha kapı açılmadan birinin geldiğini duymuştu; fakat aldırış etmiyor numarası yaptı. Kapıdan geleni tanımıştı. Bu ünlü denizciyi, herkes ondan bahsediyordu birkaç hafta önce. Bir felaketten tek kurtulan oymuş ve felaket onu o kadar korkutmuş ki neredeyse delirecekmiş. Birkaç kişi onun bir melodiyi duyunca aklına felaketin geldiğini ve çıldırdığını söylemişti. Merakını yenemeyen Caranlothwen melodiyi mırıldanmaya başladı. Gerçekten doğruydu dedikleri; fakat bu kadarını beklemiyordu elf. Hemen mırıldanmayı bıraktı, okunu sadağına soktu ve genç denizcinin yanındaki boş sandalyeye oturdu. Suçluluk duygusu ağır bastı. "Tork acele et nerede yorgun beyin içkisi?" diye bağırıp muhabbet açmaya çalıştı.[hline]Syh sçlrdr klbm dln
Prltl ela gzlrdr bn fthdn
Br de glmsm klndmm
Rhm yrlr bdnmdn
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Karanlık figür,kendisi kadar ışıksız gecenin içinde ağır ama kararlı adımlarla yürüyordu.Demir çizmelereri sessizliği bozan tek unsurdu.Ama onun farkedilmekten hiçbir korkusu yoktu.Çünkü o farkedendi,oydu korkunun ta kendisi.Kuzeyin bilinmeyen diyarlarını kanatlı bekçisiydi.İnsanların kemiklerini küle çeviren,yakıp yıkan bir şeytana biniyordu.Halk ona Kara Ejderha derdi.Binicisine ise
Ölüm Şövalyesi.Lakin çift taraflı kılıcını siyah pelerinin altından çıkardğı an,kanı tatmadan asla yerine dönmedi şu zamana kadar.
Kuzey yolunda büyük bir fırtına vardı.Keskin ejderha gözleri bunu ona söylemişti.Risk almanın ne yeri ne zamanıydı.Lakin her ne kadar usta bir binici olsada,Kuzeyin rüzgarı ayrı bir kötülüktü.Dikkatsize merhameti yoktu.Bu yüzden Ejderhasını civardaki bir mağaraya bırakmış,bir kaç geceliğine önündeki zavallı buldugu handa geçirmek zorunda kalmıştı.
Elini tahta kapıya koydu,sertçe ittirdi ve insanüstü bir hızla dışarsının rüzgarıyla beraber hanın ortasına girdi.
Etrafta çift taraflı kılıcından damlayan şehir muhafızının kanından başka bir ses yoktu.Bütün gözler ona doğru dönmüş.Ağızlar sanki bir büyüyle kenetlenmişti.Bu sahnelere alışıktı.Bunlarla eğlenirdi.
Onların korkularıyla beslenirdi.Ama genede yalnız olmak istedi.Her zamanki gibi.
"Bugün Han bana ait,şimdi herkes dışarı çıksın ve birkaç gün geri gelmesin,Hancı sen burada kalıyorsun"
Sonra düşündü ve ekledi
"Karşı çıkan olacağını sanmıyorum"
Silahının deri kabzasını sıkışını herkes gördü herkes duydu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Her seferinde kurtulduğunu, ayakta duracak gücü bulduğunu sanırdı ama ne zaman geçmişe dönse, hep aynı acıyı çekerdi.Gözlerini yavaşça açıp kapadı, koluyla gözyaşlarını sildikten sonra yavaşça yanındaki silüeti süzmeye başladı.Giysilerini yada yüzünü seçemiyordu, gözleri ağlamaktan kanlanmış hala bulanık görüyordu. Bu yabancıda ona tanıdık gelen birşeyler vardı sesi,hareketlerindeki zerafet onun şimdiden kendisini iyi hissetmesini sağlamıştı.Her zaman birileri ona ya acır yada yardım ederdi, ama bu başkaydı şu an ona gösterilen merhamet daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemiyordu.İçinden bir an bu adama sarılmak, ağlamak hiç bırakmamak geldi.Yüzündeki ifadeler durmadan değişiyordu.Bir an hancının masaya koyduğu bardağın sesiyle irkildi ve bir çırpıda içkiyi kapıp sanki son içişiymiş gibi içmeye başladı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu sefer kapının açılışına hemen tepki verdi elf. Hızla kafasını kaldırdı gelen kişinin muhabbeti iyi biri olmasını umuyordu; fakat tam tersine gelen kişi hiç dost canlısı değildi. İnsanlığın düşmanı iblis tipli biriydi. Daha önce bunun gibi birçok kişiyi görmüş olan uzun ömürlü elf bu adamın burada barındırılmayacağını biliyordu. Şehir muhafızlarını hemen çağırmak için kullanılan büyülü sözcükleri sessizce mırıldandı. Sözleri bittiğinde tamtakır metal zırhlarını kuşanmış, ellerinde silahları ve yetenekli oldukları her hallerinden belli beş şehir muhafızı yanında belirdi. Caranlothwen'in çağrısını duymuşlardı ve ona güvendikleri için gerçekten tehlikede olacağını biliyorlardı... Onbeş dakika sonra han tekrar eski haline dönmüş, iki muhafız nöbette kalmıştı. Şöminenin alevi yeniden arttı, içerideki kasvetli hava yerini yeniden şarap ve bira kokusunun egzotik karışımınıa bıraktı. Han yeniden ziyaretçileri beklemeye başladı[hline]Ast Bilak Parbilakir, Suh Tangus Moipiar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...