Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Redeagle said: Abi sen olaya birey gözünden bakıyorsun ama. Burda istatistik konuşmak lazım bence. Dünya üzerinde yaşayan insanların tamamını ele alalım. Yapısal olarak canlıya dejavantaj getirecek bir durumun var. Bu şekilde dejavantajlı olan canlıların yaşama ve çoğalma oranının dejavantajı olmayan canlılardan istatistiksel olarak daha az olma durumu doğal seçilim kapsamına girmesi lazım. Yani bunu direk olarak organın kendisine bağlayıp organın büyüklüğüne göre ölüm ihtimali tablosu çizmekten ziyade o organa sahip olanların yaşam döngüleri ve organın onlara vereceği dolaylı ve doğrudan zararlar incelenmeli "bence". bireysel bakmıyorum abi tam olarak istatistiksel bakıyorum yukardaki mesaja bakarken. siz burda evrimin gerçekleşmesi için bir "itici kuvvet" tanımlıyorsunuz ona da "kullanılmayan apandist patlayabilir" diyorsunuz. fakat ben diyorum ki bence bu zarar dediğiniz şey diğer faktörlere göre o kadar önemsiz ki insan ırkının var olduğu sürede bu evrimi gerçekleştirecek güce sahip değil. bir de çok önemli bir noktayı kaçırıyorsunuz. kanser ya da aids gibi hastalıklar aslında çok dezavantajı olan hastalıklar (iyileştirilemiyor) ve dünyada bu tür hastalıklara karşı çok dirençli olan insanlar da var. neden peki bu tarz hastalıklara karşı direnç zamanla artmıyor. sebebi şu bu hastalıklar bir canlının ergenliğe erişip üremesine engel teşkil etmiyor çünkü bu tarz hastalıklar genelde ergenlikte görülen şeyler değil. ona kıyasla doğuştan gelen sinirsel hastalıklar bir insanın hayatını tamamen felç ediyor ve o yüzden bir kanser ya da aids hastalığına nazaran çok daha az görülüyor. aynı şey apandist için de geçerli. bir insanın kullanılmayan bir apandistinin olması o insanın ergenliğe erişip çiftleşmesine bir engel teşkil ediyor mu? bence etmiyor. yani çok primitif boyutta düşündüğümüz zaman bir de olayı çiftleşebilme olasılığına bağlamanız lazım. mesela yine beyne geri dönersek beyin dediğimiz organ bir çocuğun ebevynlerden koptuktan sonra gerek hayatta kalmak gerekse çiftleşebilmek için sürekli olarak kullanmak zorunda kaldığı bir organ.
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 sakaryali said: Günümüzde yapılan kalp ameliyatlarını sana soracağım her iki bacağımızdada bir damar var bu damarı alıp kalp ameliyatlarında kullanıyorlar, senin demene göre buda bir fazlalık eger fazlalık olmasa o damarı ordan alıp kalpte kullanamazlar peki nasil evrimki apandisitte kullanılmıyor diye körelmeye götürürken bu damarı adeta yedek olarak bırakmış? nasıl kullanılmıyor onlar yav. mesela örnek, bacaktan alınan toplar damar kullanıldığı zaman (babamın başına geldi) orda uzun süre ödem oluyor(adı üstünde toplar damar). nerden duydun bu argümanı bilmiyorum ama o damarların bir işlevi var, sadece kritik değil.
sakaryali Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Peki bu damar alındıktan sonra onun görevini ne yapıyor ? çünkü artık aynı damar kalpte olmuş oluyor
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 hiç bir şey heh. o aldıkları damarların kalan kısımlarının ucunu kapatıyorlar (dikerek mi yakarak mı bilmiyorum :p) benim bildiğim. babamın ayağı 2-3 sene falan şiş kaldı heh ilaç falan alabilirsin belki bilmiyorum. tabi benim dediğim toplar damar diğer damarları bilmiyorum ama vücudun kullandığı damarlar onlar da muhtemelen. yani içinden kan geçiyor alınmadan önce :p
Anelor Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 ya arkdasim ne kadar cahilce konusuyosun ya tamam tarsisalim guzel guzel ama once bi birikim yap git kitaplar oku tartismak istedigin konular hakkinda bilgin olsun bizde ciddiye alalim of. bide soyle bi yanilgi var topicte evrimle ilgili onu kendimce aciklamaya calisiyim. Evrim = Dogal Seleksiyon Oyle yok benim apandistim her gecen gun kuculuyor beynim her gecen gun buyuyor zurafalarin boyunlari her gecen gun uzuyor falan yok oyle seyler. eger evrim konusacaksak olaya burdan bakmamiz gerekir. Evrim nedir? Bir populasyonda mutasyonlar ve bunun gibi kalitsal materyali degistirici faktorlerle populasyondaki gen havuzu cogalir cesitlenir. Bu cesitlilik bireylerde farkliliklar ortaya cikarir eger bu farkliliklar o anki cevre kosullarinda bireyin yasamasina bi engel olusturmassa birey hayatina devam eder ve ondaki farklilik fark edilmez eger yasamina engelse zaten ölür gider. Bu populasyonun yasadigi cevrenin kosullari degistiginde ancak gen havuzunda yeni ortam kosullarinda kendilerine avantaj sagliyacak bireyler hayatta kalirken yeni cevre kosullarinda dezavantaja sahip bireyler dogal seleksiyona ugrar ve yok olurlar. Populasyonda bi degisim gorunur cevre kosullari degistiginde buda evrimdir iste. Mesela ozon tabakasinda cok buyuk bi delik acilsa beyaz tenli insanlar deri kanserinden patır patır dokulecekken zenciler o kadar fazla etkilenmiyecektir secilim siyah tenden yana olucaktir ve bi sure sonra insan irki sadece zenci olucaktir. Gerci gunes isiginin direk etkilerinden dolayi onlar bile yasayamaz ama siz anlayin ne demek istedigimi iste. Sakaryali eger evrimi gozle gorebilmek istiyorsan bunu mikroorganizmalar ustunde calisarak 1 haftada falan kulturde evrimi dogal secilimi kendi gozlerinle gorebilirsin. Git arastir ogren biseyler kafana yatmazsa eskisehire gelebilirsen sana evrimi okulun labinda bizzat ben kanitliyacam oldu mu? Editler: amma typo yapmisim ya yeni kaltim uyku sersemiyim hala ondan olsa gerek
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 buarada burda yaptığım tüm çiftleşebilme, hayatta kalabilme tartışmalarında kullandığım insan ve çocuk modelleri sosyal toplum anlaşması falan olmadan daha "insanların" küçük kabileler halinde daha primitif hayatlar sürdüğü zamana ait modeller. yoksa toplumsallaşma ile evrimin insan hayatındaki rolü çok değişti.
Cuce Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 peki sina nasıl bir oranlı gerekili jenerasyondan jenerasyon 20 yas dişli insanların azalması için. matematiksel olarak, her 1 milyon insandan 1'i 20 yas dişi yüzünden geberse daha ciftlessmeden, 1 tanesi 20 yas disi yüzünden dişleri carpık curpuk diye ciftleşemese. 20 yas dişinin sornaki nesle gecme ihtimali azalmıycakmı? e zaten evrimde bu değilmi?
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Anelor said: Mesela ozon tabakasinda cok buyuk bi delik acilsa beyaz tenli insanlar deri kanserinden patır patır dokulecekken zenciler o kadar fazla etkilenmiyecektir secilim siyah tenden yana olucaktir ve bi sure sonra insan irki sadece zenci olucaktir. kanser çoğu zaman insan hayatının ileri aşamalarında ortaya çıkan bir fenomen olduğundan seçilim etkileyip etkilemeyeceğinden bu kadar emin olamazsın zira eğer çiftleşme çağına ulaşma olasılığını azaltan bir etki değilse o kadar sorun yaratmaz. ayrıca mutasyonlardan falan bahsetmişsin evrimin beyaz eşya olmadığını biliyoruz teşekkürler :p fark ettiysen sen de son örneğini verirken mutasyonlardan bahsetmedin çünkü tartışma için gereksiz bir detay şu an. yani gelip de zamanında bazı mutasyonlar oldu o yüzden beyaz tenli insanların yanında siyah tenli insanlar oluştu. sonra da çevresel koşullardan dolayı hede hödö diye olayı uzattın mı uzatmadın? Ki zaten bu tarz avantajlı değişimler nokta mutasyonu denen genelde zararlı mutasyonlardan değil, genlerin bloklar halinde yer değiştirmesi veya çoğalması gibi daha komplike olaylar sonucu meydana gelir bunu da not et bilmiyorsan. O yüzden beyin büyüyor apandist küçülüyor derken bizim bu detayları bilmediğimiz hakkında yaptığın spekülasyonlar ukalaca zira ben genetik lisansı okudum heh. soru çok basit. mutasyon ya da başka bir halt yüzünden her kuşağın gen havuzunda bir nispeten büyük apandistli ve nispeten küçük apandistli insanlar var. o zaman nasıl bir doğal seçilim olabilir ki küçük apandiste sahip insanların hayatta kalıp, çiftleşme çağına gelme ihtimalleri çok daha fazla olabilir. çok kelimesinin altını çizdiğim çünkü bu evrimin insan ırkının var olduğu sürede gerçekleşebilmesi için oldukça yüksek bir itici kuvvete sahip olması lazım diye tahmin ediyorum. evrim dediğimiz şey normalde milyon yıllarla ölçülen bir mekanizma.
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Cuce said: peki sina nasıl bir oranlı gerekili jenerasyondan jenerasyon 20 yas dişli insanların azalması için. matematiksel olarak, her 1 milyon insandan 1'i 20 yas dişi yüzünden geberse daha ciftlessmeden, 1 tanesi 20 yas disi yüzünden dişleri carpık curpuk diye ciftleşemese. 20 yas dişinin sornaki nesle gecme ihtimali azalmıycakmı? e zaten evrimde bu değilmi? ama işte burda bu evrimin gerçekleştiği süre sçz konusu. siz evrim için nispeten kısa bir süreden bahsediyorsunuz o da insan ırkının var olduğu süre zarfı. bu kadar kısa bir sürede böyle bir olayın gerçekleşmesi için daha fazla bir itici kuvveti olması lazım bence. milyonda bir çok az bence, elimde bu konuda bir data ya da hesap yok tabi tahmini konuşuyorum sadece.
Anelor Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Ayrica sakaryali dun sana 2 soru sormustum canli nedir ve evrim nedir diye evrimin ne oldugunu copy/pastelemisin bi yerden ama ona bakarken birseyler ogrenmisindir diye umuyorum daha canlinin ne oldugunun tanimini yapamiyorsun bilmiyorsun gelmis evrimi tartisiyorsun 4.kez falan soylicem heralde bunu sana once biraz biseyler ogren bi altyapin olsun bizde burda onun ustune biseyler koyalim oldu mu baps
Redeagle Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Ardeth said: bireysel bakmıyorum abi tam olarak istatistiksel bakıyorum yukardaki mesaja bakarken. siz burda evrimin gerçekleşmesi için bir "itici kuvvet" tanımlıyorsunuz ona da "kullanılmayan apandist patlayabilir" diyorsunuz. fakat ben diyorum ki bence bu zarar dediğiniz şey diğer faktörlere göre o kadar önemsiz ki insan ırkının var olduğu sürede bu evrimi gerçekleştirecek güce sahip değil. bir de çok önemli bir noktayı kaçırıyorsunuz. kanser ya da aids gibi hastalıklar aslında çok dezavantajı olan hastalıklar (iyileştirilemiyor) ve dünyada bu tür hastalıklara karşı çok dirençli olan insanlar da var. neden peki bu tarz hastalıklara karşı direnç zamanla artmıyor. sebebi şu bu hastalıklar bir canlının ergenliğe erişip üremesine engel teşkil etmiyor çünkü bu tarz hastalıklar genelde ergenlikte görülen şeyler değil. ona kıyasla doğuştan gelen sinirsel hastalıklar bir insanın hayatını tamamen felç ediyor ve o yüzden bir kanser ya da aids hastalığına nazaran çok daha az görülüyor. aynı şey apandist için de geçerli. bir insanın kullanılmayan bir apandistinin olması o insanın ergenliğe erişip çiftleşmesine bir engel teşkil ediyor mu? bence etmiyor. yani çok primitif boyutta düşündüğümüz zaman bir de olayı çiftleşebilme olasılığına bağlamanız lazım. mesela yine beyne geri dönersek beyin dediğimiz organ bir çocuğun ebevynlerden koptuktan sonra gerek hayatta kalmak gerekse çiftleşebilmek için sürekli olarak kullanmak zorunda kaldığı bir organ. Ardeth said: Redeagle said: ama otları sindirmek için kullanılan organın zamanla önemsizleştikçe küçülmesi bana mantıksız gelmiyor. sana mantıksız gelmesi yetmiyor ama bu çok büyük bir hata. bunun mantıklı bir bakış açısı olması için bana bu organın zamanla yok olması için çok basit de olsa bir mekanizma sunman gerekiyor. Bak beyin için çok basit bir argüman verdik. beyin adaptasyonda oldukça kritik bir organ öyle ki teknoloji ve sosyal anlaşmanın olmadığı ilkel bir toplumda hayatta kalıp kalmayacağını belirleyen belki de ilk özelliklerinden biri. bunun zamanla gelişmesi oldukça beklenen bir şey. yani bir organın evrimleşmesi için önce bir "driving force" belirleyeceksin. beyin için bu büyük beynin adaptasonda küçük beyne göre iyi bir avantaj sağlaması. Bu "itici kuvvet" denen şeyi tanımlamak çok önemli. bundan sonra bu "driving force"un ne kadar "güçlü" olduğuna göre evrimin gerçekleşeceği süre hakkında spekülasyon yapabilirsin. şimdi aynı ittici kuvveti apandist için nasıl tanımlayacaksın? Uzun ve farklı argümanlar var. Yavaşça hepsine değinelim. Forumda biyolog vb. olsa hangi mekanizmaların organların işlevsizleşmemesinde hangi mekanizmaların organın öne çıkmasında kullanıldığını açıklayabilir sanırım. Ben fizikçi olduğumdan iç yapıyla alakalı bilgim yok. Ama sen kalın gösterdiğim yerde özetle diyorsun ki "beyin hayatta kalmayı sağlayan önemli bir organ olması sebebiyle gelişmesi doğaldır." Benimde düşüncem yine adaptasyonla aynı. İlkel dönemde selülozu sindirmek için kullandığımız bir organdan bahsediyoruz. Beynin çok kullanıldığı için gelişmesi mantıklı iken neredeyse hiç kullanılmayan bir organın önemsizleşmesi neden mantıksız geliyor onu anlamadım. Kaldı ki burda konuşulan konu önemsizleşmesi değil. Bir organ insana ölümle sonuçlanabilecek kadar sorunluysa zaman içinde bu kadar soruna yol açan genlere sahip insanların sayısı azalmasından bahsediliyor. Ki içinde bulunduğumuz dönemde apandisi yüzünden ölen insanların sayısının çok az olması bunu doğrular nitelikte. Patlama ihtimali diğer şeylere oranla çok düşük demişsin. O zaman evrim süreci mantıken daha yavaş gerçekleşmesi lazım. Apandistin henüz kaybolmamasını açıklayan birşey olabilir bu. Kaldı ki insanların başka şeyler yüzünden daha çok ölmesi apandisti sorunlu olduğu için ölenlerin genlerininde zamanla azalacağı gerçeğini değiştirmez. Bunları tartışabilmek için elde "bu organ yüzünden ölenler ile sorunlu olmasına karşın yaşayanların oranı" tablosu lazım. Bu oranın bin yıllar sürecinde incelenip sorunlu organlarla yaşayan kişi sayısı artışı gözlemlenseydi o zaman "apandistin seçilim yüzünden körelmesi iddiası yanlış" diyebilirdik. Kanser ve AIDS'ten diyorsun: Bu hastalıklar tanımlanmadan önce ne kadar can aldı sorusu önemli. Kanser için radyasyona ilgim olduğundan daha rahat konuşabilirim. Daha önceden kanser can alıyordu. İnsanlık tarihinde bir ara zararlı derecede radyoaktif maddeler iyileştirme amacıyla bile kullanıldı. Başka önemli bir soruda hastalananların arttığı sürede çevre şartlarının nasıl değiştiğidir. Sektörler daha ucuz olması sebebiyle kanserojen ürünlerini çoğalttılar. Çevremizdeki rad. miktarı önemsenecek derecede arttı. Bu durumu soğuklar arttığında zatüreden ölenlerin sayısının artması şeklinde örnekleyebiliriz. Şu an içinde bulunduğumuz dönem kansere adaptasyon dönemi. İnsanlar kanserin ne olduğunu öğreniyor, nasıl savaşılacağını öğreniyor. Daha önceden neden öldüğü bilinmeyen insanlar yerine artık kanser tespiti konulan insanlar var. Etkin bir savaşma yöntemi geliştirildiğinde kendini kanserojen etkilerden korumayı başarıp, tedaviye ulaşabilen insanlar sağ kalarak kanserden daha az etkilenen bir populasyon oluşacağını öngörmek hiçte mantıksız olmaz. Eğer dediğin gibi hastalıklara adaptasyon gösteremeseydik şu ana insanlık denen birşey kalmazdı.
Anelor Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Ardeth said: Anelor said: Mesela ozon tabakasinda cok buyuk bi delik acilsa beyaz tenli insanlar deri kanserinden patır patır dokulecekken zenciler o kadar fazla etkilenmiyecektir secilim siyah tenden yana olucaktir ve bi sure sonra insan irki sadece zenci olucaktir. kanser çoğu zaman insan hayatının ileri aşamalarında ortaya çıkan bir fenomen olduğundan seçilim etkileyip etkilemeyeceğinden bu kadar emin olamazsın zira eğer çiftleşme çağına ulaşma olasılığını azaltan bir etki değilse o kadar sorun yaratmaz. ayrıca mutasyonlardan falan bahsetmişsin evrimin beyaz eşya olmadığını biliyoruz teşekkürler :p fark ettiysen sen de son örneğini verirken mutasyonlardan bahsetmedin çünkü tartışma için gereksiz bir detay şu an. yani gelip de zamanında bazı mutasyonlar oldu o yüzden beyaz tenli insanların yanında siyah tenli insanlar oluştu. sonra da çevresel koşullardan dolayı hede hödö diye olayı uzattın mı uzatmadın? Ki zaten bu tarz avantajlı değişimler nokta mutasyonu denen genelde zararlı mutasyonlardan değil, genlerin bloklar halinde yer değiştirmesi veya çoğalması gibi daha komplike olaylar sonucu meydana gelir bunu da not et bilmiyorsan. O yüzden beyin büyüyor apandist küçülüyor derken bizim bu detayları bilmediğimiz hakkında yaptığın spekülasyonlar ukalaca zira ben genetik lisansı okudum heh. soru çok basit. mutasyon ya da başka bir halt yüzünden her kuşağın gen havuzunda bir nispeten büyük apandistli ve nispeten küçük apandistli insanlar var. o zaman nasıl bir doğal seçilim olabilir ki küçük apandiste sahip insanların hayatta kalıp, çiftleşme çağına gelme ihtimalleri çok daha fazla olabilir. çok kelimesinin altını çizdiğim çünkü bu evrimin insan ırkının var olduğu sürede gerçekleşebilmesi için oldukça yüksek bir itici kuvvete sahip olması lazım diye tahmin ediyorum. evrim dediğimiz şey normalde milyon yıllarla ölçülen bir mekanizma. verdigim ornegi biraz benim gostermek istedigim yonden bakmanizi istedim kolay anlasilir bisey olsun falan diye yoksa biraz sacma bi ornek oldugunun farkindayim onemli olan ne demek istedigimin anlasilmasiydi orda bunuda belirtmistim zaten neyse. mutasyondan bahsetmemin sebebi kalitsal cesitligigi sagliyacak faktorleri orneklemekti zira kalitsal cesitlilik olmassa evrimde olmaz kalitsal yapidaki cesitlenmenin evrimde ne kadar onemli bi faktor olduguna dikkat cekmek istemistim. iyi guzel genetik lisansi okumussun. bide benim yazdigim cumleyi tam okusan ben ne demisim zurafalarin boynu her gecen gun uzuyor falan yok oyle birsey demisim eger sen insanlarin beyinlerinin gunden gune buyudugunu idda ediyosan o diplomayi yirt bence. bole biseyin sacma oldugu bilmek icin genel biyoloji 101 dersini almis olmak yeterlidir bence genetik lisansina gerek yok. ancak bu forumda en cok ben bilim biliyorum sen ukalasin demen biraz cirkin olmus zira yazdigim yazida muhattabim sen bile degildin bizden kastin eger herkez evrimi cok iyi biliyorsa ben susayim zaten sirf icimdeki vicdan azabindan mesleki gorevim oldugundan insanlara birkac birsey katmak icin yaziyorum. son olarak, son paragrafta yazdiklarina katiliyorum. hatirlatma icinde tesekkurler.
nileppezdel Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Abi adam çok efsane faillerle dolu bir karakter olmuş ya :/
Farinal Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 aslında şöyle 10ar binden 5-6 grup toplasak. dışarıyla hiçbir etkileşimleri olmadan. onlara güzel deneyler yapsak görürdük bu argümanların hepsini hmm
sakaryali Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Apandisitte aynen o damar gibi muhakkak işe yarıyor baştan dediğimiz gibi bilim dogruyu bulma yoludur. Her fikir dinlenir, her teori degerlendirilir neticede net bir sonuca varilir veya varılmaz bazı şeyler tamamen aciklanamıyabilir , çünkü bilim büyük bir deryadır insanların bundan bildikleri sadece deryada katredir.İnsan bütün araştırmalarına rağmen , her şeyi tam olarak bulmuş değildir hala açikta kalan, bilimin aciklayamadığı bir çok şey vardır.Evren denilen sistemin her zerresinin içine girip ne işe yaradığını anlamasına ,insan ömrü yetmez hatta evrenin ömrü kadar ömrü olsa yine yetmez; bu yüzden bugün bilimin ulaştığı hiç bir sonuç tam sonuç değildir. bu yüzden bulduklarına teori diyor , bilmediğimiz çok şey vardır bu yüzden birine şöyle diyemeyiz, darwinde buna dahil sen bu konuda her şeyi biliyorsun, bu konuda her şey tamamlandı sonuca vardırdın diyemeyiz o kişi aynen şunu der hayır ben haddimi biliyorum.bu yüzden evrim teorisi darwin tarafından ortaya atilmiş kendisinin bile tam açıklayamadığı kuşkularının bulunduğu bir teoridir bu konuda darwinin kuşkularının bulunduğunu türlerin kökeni adlı kitabında charls darwin bahsetmiştir bilimin bulucağı açıklığa kavuşturacaği çok şey var her şey tam olarak bulunmuş değildir bu yüzden bilime göre kesin olarak evrim vardır diyemeyiz
nileppezdel Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Görmek isteyene evrim çok net olarak var. Eksik parçalar tabii ki olacak. O eksik parçaları asla bulamayabiliriz de çünkü şans bu, fosilleşmemiştir ya da dünyadaki en dern okyanus çukurundadır. Sen her basamağın tek tek fosilini istersen muhtemelen asla senin için kanıtlanmış olmaz evrim teorisi
sakaryali Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Darwin demişki evrim bir süreçtir bu süreç anlık sıçramalar şeklinde değil, sürekli vardır yani bir dönemde olmuş bitmiş değil her dönemde sürekli vardır peki sen bundan ne anlıyorsun?
Cuce Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 sen ne anlıyosun? sende bu surecin parcasısın, ulvi bir yaratığın yarattığı ve paha bicemediği kadar değerli bulduğu, sınaclara soktuğu ödüllere boğduru bir varlık değilsin.
sakaryali Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Evrim bir değişim ise , evrim konusunu fikir olgunlaşması, zamanla insanın fikren değişimi şeklinde kabul ediyorum. insan sürekli bir fikir evrimi içindedir, sürekli öğrenir fikirde evrimleşir, yani fikren ögrenir, fikirleri zamanla değişir bu manada değişim vardır . toplumlarda aynı şekilde hatalarından ders alarak fikren ilerleme sağlarlar, buda bir nevi toplumun değişimidir zamanla hayata adapte olunur, bir arada yaşamayı öğrenir. fakat biyolojik manada evrimi kabul etmiyorum.
sakaryali Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Cuce sorumu tam anlamadın herhalde madem bu sürec sürekli ise siçrama şeklinde değilse , neden günümüzde bu süreç devam etmiyor , eğer bu ara geçiş formları geçmişte oldu ise günümüzde neden olmuyor darwinin teorisine göre süreç sürekli kesintisiz devam ediyor fakat günümüzde bu süreklilik yok veya durmuş ara geçiş formları oluşmuyor tuhaf canlılar görmüyoruz bana kalırsa darwin bu maddede çuvallamış
nileppezdel Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Ara geçiş formları hop benmaymunum hop oğlum biraz kıllı hop torunum tüysüz tıfıl şeklinde olmuyor ki. Yüz binlerce yıl gerekiyor bazen. Şu anda görmek istiyorum yok, demek ki yalan demen çok komik. Bir de dünyanın doğallığı kalmadı ki doğal seçilim olsun. Doğal hayat yaşanan kara parçası mı var?
Redeagle Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Nitelikli trolleniyorsunuz gençler xD Arka sayfalardan mesaj kopyalayıp yapıştırsa farketmeyecek şu durumda :) Harcadığınız zaman yazık.
Cuce Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 sakaryali said: Cuce sorumu tam anlamadın herhalde madem bu sürec sürekli ise siçrama şeklinde değilse , neden günümüzde bu süreç devam etmiyor , eğer bu ara geçiş formları geçmişte oldu ise günümüzde neden olmuyor darwinin teorisine göre süreç sürekli kesintisiz devam ediyor fakat günümüzde bu süreklilik yok veya durmuş ara geçiş formları oluşmuyor tuhaf canlılar görmüyoruz bana kalırsa darwin bu maddede çuvallamış Sorunu cok guzel anladım, ama cevap su topicte 50den fazl kez verildiği halde sen anlamıyosun. Anlatamıyorlar deme kibarlığını yapmıycam artık. Ara formlar eskidende vardı günümüzdede var, sende ara bir form sun, homo sapien sapien'ın bir sonraki formlarına geciste ara bir türsün. Bütün türler ara tür, ayrıca yarı aslan yarı kus diye birşey yok. zaten Aslan bir ara tür, değil senın yasamın boyunca gözlemliyebileceğin, insanlık tarihi boyunca gözlemlenemeyecek kadar yavas ilerliyen bir mekanik evrim. bu arada evet senide allah yaratmadı. Cennetede gitmiyceksin cehennemede, ölünce yok olucaksın o kadar.
Revangelis Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 Mesaj tarihi: Şubat 28, 2010 cüce öyle birden söyleme kalbine inecek adamın
Öne çıkan mesajlar