Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Almanya'nın Türkiye'yi işgal planı


_TaYFo_

Öne çıkan mesajlar

fizban said:
arkadaşlar birşey soracam da nasıl dümdüz edecekti ?
tanklarla girdi diyelim trakyadan. hani çok kolaydı, girdi. istanbula kadar geldi. anadolu yakasına nasıl geçecek ? yıl 1940. köprü yok. gemilerin almanyadan boğaza gelmesi 10 gün sürer. o zamana kadar rusya destek verir, boğazları korur.. falan filan.

ayrıca daha anadolu coğrafyasında değil işgalin, seyahatin bile ne denli zor olduğundan bahsetmeidm.


Bu konuda Truwan'a katılıyorum ben de. Adamlar "Haydi tanklarla girip dümdüz edelim!" dedikten sonra boğaza kadar gelip "Haydaaa... gemi lazım." diyecek değiller. Hani Ruslar falan olsa muhtemel de, Almanlar gibi her işi planlı programlı yapan bir milletin böyle bir hata yapması muhtemel değil.

Türkiye'de Almanların en büyük sorunu Türk Ordusu'ndan ziyade lojistik olurdu muhtemelen. Alman ordusunun hızlı ilerleyiş için ihtiyaç duyduğu altyapı yok çünkü Türkiye'de. Ama bu demek değildi ki Türkiye'ye girip 6. Ordu'nun yok edilişi gibi bir felakete uğrayacaklardı.

Hani sayılara falan bakıyorum, 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin kara ordusu aşağı yukarı 200.000 kişiden oluşuyor, Almanlar söz konusu olunca milyonlara çıkıyor bu sayı. Yetmezmiş gibi arada büyük bir ekipman & eğitim farkı var.

"Türkiye Almanları madara ederdi" demek çok gerçek dışı geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:
almanların patlamasının onla alaksı yok ki.
amerika gibi hayvani bir ekonominin olaya dahil olması.
lack of manpower.
kalifiye askerlerin yıllar geçtikçe azalması ve alman ordusunun en büyük özelliği olan "kalite" yi yitirmesi.
sonra gg.

alman ordusu ayağa düştü pop oldu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Faymonville diye bir köy var belçikada adamlar her sene türk günü kutluyolar. Rivayete göre almanlar belçikayı işgal ettiginde bunlar türk bayrakları asmışlar evlerine ayyıldızı gören almanlar köyün yanından geçip gitmiş tırsmışlar yani :) ben belçikalıların yalancısıyım.

bir köy dolusu türkten tırsmış alman ordusu olduki türkiyeye girecek hey gidi hey :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

alman donanması hakkında bir bilgiye ulaşabilecek olan var mı ? ben araştırdım, bir kaç tane "küçüktü abi" kadar kaynağa ulaştım da, neye göre kime göre cevabına ulaşamadım.

ayrıca, balkan coğrafyası anadoludan biraz daha düz, merak etmeyin eheh.

demek istediğim şudur, almanya için, anadoluya girmek doğru seçim olmazdı. girebilse girer miydi ? evet. fakat anadolu kocaman bir coğrafya, ve cephesi çok fazla. rusların kuzeyden veya doğudan destek vermesi kaçınılmaz, hedef mezopotamya petrolleri ise oraya ulaşması zaman almakla birlikte yeterince verimli olmaz (o petrolü daha sonra geri dağıtmak bakımından).

eğer tek cephe olsaydı sadece, rusya olmasaydı mesela orada insan yaşamasaydı, girebilir miydi almanlar anadoluya ? elbette. girer, fethederlerdi. uzun, ve kayıplı olurdu. fakat elbette ki fethederlerdi. 15 yıl savaştıktan sonra sağ salim bir tane erkeği olmayan, ordusundan ziyade eğitimine ve ekonomisine yatırım yapmakla meşgul olan bir devletten bahsediyoruz. iman gücü bir yere kadar taşır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

almanların donanması, daha çok u-boat dediğimiz saldırı denizaltılarından oluşuyordu. bunun sebebide ingiliz ve amerikalıların denizlerdeki üstünlüğüne en kolay ve hızlı verilebilecek cevap buydu. bende biraz bakındım ama fazla kaynak bulamadım, bikaç bişi koyuyorum...
Savaş başladığında İngiltere ve Fransa’nın güçlü donanmaları vardı. Alman donanması ise, daha küçük olmakla birlikte, modern ve etkiliydi. Uçak gemisi yoktu,ama güçlü savaş gemiler ve hızla artan denizaltı gücüyle ticaret gemilerine büyük zararlar verebiliyordu.
Akdeniz’ed İngiliz deniz gücünün üstünlüğü sayesinde,asker ve erzak taşıyan düşman gemileri batırılarak Kuzey Afrika harekatına yardımcı olundu. Ne var ki, İngiliz donanması da Alman denizaltılarının ve kıyıda üslenmiş savaş uçaklarının yarattığı tehlike yüzünden İngiliz gemileri Batı Çölü’ndeki savaş için gerekli desteği Cebelitarık Boğazı ve Akdeniz’den getirmek yerine,çoğunlukla Ümit burnu ve Süveyş kanalı yolunu izleyerek sağladılar.
Durmaksızın bombalanan Malta yalnızca denizaltılar ve küçük gemilerce kullanılabiliyordu. Bu yüzden İngilizler’in ana deniz üssü Mısır’da,İskenderiye’deydi. Zaman zaman Alman savaş gemileri Müttefik ticaret gemilerine saldırmak üzere Atlas Okyanusu’na açılıyordu. Daha sonra da ticaret gemisi görünümde,silahlandırılmış gemiler göndermeyi sürdüler.
Atlas Okyanusu’ndaki asıl savaş Alman denizaltılarıyla oldu. Bu savaş gece gündüz durmaksızın sürdü. Müttefikler’in,asker,savaş araç ve gereçleri de taşıyan ticaret gemileri konvoylar oluşturarak savaş gemilerinin koruması altında yol alabiliyorlardı. Uçak gemilerinden ve kıyıdaki hava üslerinden kalkan savaş uçakları da deniz savaşlarına katılıyordu,ama Alman denizaltılarına engel olmak çok güçtü. Savaş süresince bu denizaltılar Müttefikler’in 23.351 ticaret gemisini batırdı. Buna karşılık 782 Alman denizaltısı yok edildi.
--------------------------------------------
Karadeniz'de Alman Denizaltıları
Sovyetler Birliği'nin yıldırım hızıyla işgalini hedefleyen Barbarossa Planının başaralı olması için Sovyet kıyılarının da ablukada tutulması gerekiyordu. Bu etkinliği Atlas Okyanusu kıyılarında sağlamak kolay görünse de Sovyetlerin Karadeniz kıyılarının da ablukada tutulması önemli bir sorundu. O tarihte Türkiye savaşta tarafsızdı. Montrö Antlaşması gereğince boğazların kontrolü Türklerin elindeydi. Bu da Alman donanmasının boğazlardan geçemeyeceği anlamına geliyordu. Hitler'in bu konudaki kararını bilmeden önce Amiral Reader, o sırada Kuzey Denizi'nde konuşlanan Tip II sınıfı denizaltıları Karadeniz'e geçirmenin yollarını arıyordu. Hitlerin Türk hükümütinden Atılay, Yıldıray, Saldıray denizaltılarını satın alma taleperli de kesin bir biçimde reddedilince, Almanlar açısından yeni bir yola başvurmak zorunluluğu doğdu. Bu yol son derece zor ve zahmetli olmasına rağmen imkansız değildi.Alman donanmasının Karadeniz'de operasyonlara başlayabilmesi için Amiral Raeder'in denizlatıları Kuzey Denizi'nden Karadeniz'e nakletmesi gerekiyordu. Bu amaçla altı denizaltı seçildi. Bunlar U9, U18, U19, U20, U23 ve U24 adlı botlardır. Tip II - B sınıfı bu denizaltıların boyu 42.7, genişliği 4.1 metre olup her biri 270 ton ağırlığındaydı. Raeder bu nakliye işleminin dört aylık bir süre içinde gerçekleşeceğini öngörmekteydi.Nakliye işlemleri üç aşamada gerçekleştirilecekti. Denizaltılar ilk olarak Hamburg'dan Dresden'e KaiserWilhelm Kanalı ve Elbe Nehri üzerinden getirilecek, Dresden'den Ingostadt'a otoyoldan karayolu ile taşınacak ve Ingolstadt'tan Glatz ve Köstence'ye (Tuna Nehri'nden) geçilerek Karadeniz'e indirilecekti. 1942 Sonu ve 1943 başında tüm denizaltılar nakledildi ve 30. Denizaltı Filotillası adı altında Karadeniz'de operasyonlara başladı. 27 Ekim 1942'den 25 Ağustos 1944'e kadar Sovyet gemilerine karşı 56 operasyon geçekleştirdiler ve toplam brüt 45 bin 426 grostonluk gemi batırdılar. Ancak 25 Ağustos 1944 tarihinde Romanya'nın Almanya'ya savaş ilan etmesiyle filonun kaderi değişti. Altı denizaltıdan üçü Sovyet donanması tarafından batırıldı. Geriye kalan üç denizaltıyı Alman hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti'ne satmayı teklif etti. Ancak Türkiye bu teklifi de reddetti. 1944 Yazı sonunda Amiral Karl Dönitz denizalıtların Sovyetler'in eline geçmeden Karadeniz'den çıkışlarının mümkün olmadığını gördü. U19, U20 ve U23'ün komutanlarına denizlatıları Türkiye kıyılarına yakın yerlerde batırmaları ve mürettebatlarını fark edilmeden -o tarihte Alman işgalinde bulunan Yunanistan üzerinden- Almanya'ya geçirmeye çalışmaları emrini verdi. Verilen emre uygun olarak denizaltılar komutanları tarafından batırıldıysa da mürettabatları Türkler tarafından yakalanarak 1945 yılı sonuna kadar Beyşehir'de özel bir kampta tutuldular. U20'ye ait batık, 1994 yılında Türk Deniz Kuvvetleri'nce, Karasu civarında yapılan bir tatbikat sırasında (Sakarya nehrinin Karadeniz'e döküldüğü noktanın yaklaşık 40 mil açığında tespit edildi.
(buda ilginç bi bilgiymiş, karadenize karadan taşımışlar denizaltıları:D)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bogachan said:
Faymonville diye bir köy var belçikada adamlar her sene türk günü kutluyolar. Rivayete göre almanlar belçikayı işgal ettiginde bunlar türk bayrakları asmışlar evlerine ayyıldızı gören almanlar köyün yanından geçip gitmiş tırsmışlar yani :) ben belçikalıların yalancısıyım.

bir köy dolusu türkten tırsmış alman ordusu olduki türkiyeye girecek hey gidi hey :)


oldu janem biz size uğrarız
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aslına bakarsan türkiyeye girmesi opsiyonel birşeydi hitler icin zira bariz belli olan bişey varsa , almanya rusya ile savaşa girmeden önce türkiyeye girse yine aynı şekilde rusya kendi sınır güvenliğini bahane ederek almanyaya savaş açabilirdi , yani hangi türlü olursa olsun rusya ile bir savaşa girmesi gerekiyordu , olayları çetrefelli hale getirmeden bodoz girmeyi tercih ettiler.

said:
Blitzkrieg doktrinin başarılı olabilmesi için dört önemli koşul vardı: iyi arazi, iyi hava desteği, iyi lojistik ve iyi eşgüdüm.


ha benim fikrim , almanların en büyük hatası hava şartlarını jeolojik olguları küçük görmeleri olmuş , o dönem hem ukrayna üzerinden hem trakya üzerinden , normal savaş stratejilerine ters bir şekilde daha sağlam ilerlemeyi tercih etseler farklı olabilirdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Jadelith said:
Bogachan said:
Faymonville diye bir köy var belçikada adamlar her sene türk günü kutluyolar. Rivayete göre almanlar belçikayı işgal ettiginde bunlar türk bayrakları asmışlar evlerine ayyıldızı gören almanlar köyün yanından geçip gitmiş tırsmışlar yani :) ben belçikalıların yalancısıyım.

bir köy dolusu türkten tırsmış alman ordusu olduki türkiyeye girecek hey gidi hey :)


oldu janem biz size uğrarız


O dediğiniz 1500lerde Viyana Kuşatmasının olduğu devilerde geçiyor. 2.DSnda değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

edemez. hiçbir "medeni" ülke diğer "medeni" ülkeyi işgal edemez ya eu vs us yada eu vs turkey falan böyle şeyler olmaz anca karışık yada kukla, soğuk savaş hesabı bikaç şey olur. işte balkanlardaki birkaç yer yada gürcistan falan gibi yada ortadoğu başka bişi olmaz
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cevapları okumadım da benim hatırladığım kadarıyla da şöyle bir olay vardı:

Hitler İnönü'ye mektup yazar, mektupta Almanların Türklere saldırmayacağı, Türklerin buna güvenebileceği vs. Ek olarak Türklerin Almanlara yardım ederek kuzeydoğudan Rusya'ya girmesi halinde de batıdan Almanların Türklere saldırmayacağı destek çıkacağı falan yazıyordu. Ayrıca Türkler destek olmasa bile saldırmayacağı vs. söyleniyordu.


Hatırladığım kadarıyla.

İnönü de güvenmeyip batıya asker yığdı. (Dedem mesela bizzat Edirne'de bekleyen ordudaydı)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir kere her şeyden önce Almanların Sovyetlere saldırması opsiyonel bir şey değil bir zorunluluktu. Sovyetler birliğinin ordusu büyük bir modernizasyondan geçmeye başlamış ve pek tabi ki bir Alman saldırısına karşı hazırlanmaktaydı. Modernizasyonunu tamamlamış, savunması hazırlanmış bir Sovyetler Birliğinin işgalinin neredeyse imkansız oluşu Almanları Barbarossa operasyonuna itmiştir. Barbarossa da Sovyet ordusunun geçirdiği değişimin orduyu en yumuşak bıraktığı ana denk getirilmiştir.

Bu nedenledir ki Almanlar hazırladıkları planlarda balkanlarda ve doğu akdenizde sessizlik istediklerinden Yunanistan ve Türkiye'yi işgal etmeden tarafsız bırakıp, Sovyetlere yapılacak saldırıda Balkanlardan Almanya'ya bir hançer gibi saplanabilecek bir Müttefik saldırısı potansyelini ortadan kaldırmak istiyorlardı.

Ama ne oldu,

Mussolini "Mare Nostrum" dedi Yunanistanı savaşa dahil etti, İngilizler işte fırsat dedi, Almanlar da eyvahlar diyip biraz da mecburen balkanların güneyine inmek zorunda kaldı. Zira fakir Yunanistan'ın orduları Büyük İtalya'yı bozgun üzerine bozguna uğratıp yüzsüzce Arnavutluğa kadar girmişlerdi.

Bundan sonrasında ne olduğu da belli, Almanlar için savaşın kaybının en önemli nedeni budur bence. Balkanlarda yapılmak zorunda kalınan bu harekat Barbarossanın 3 aya yakın bir süre gecikmesine sebep oldu ve Sovyetler coğrafyasının büyük savunucusu "General Kış" yine işini yaptı vs vs vs..

Peki Sovyetlerden vaz geçip Almanya bütün gücüyle Türkiye'ye girmek isteseydi Ne olurdu ? (Spekülasyonlar)

Her şeyden önce Alman donanmasının Marmaraya ulaşması şeklinde en ufak bir ihtimal bile yok. Almanya'yı geçtim Italya'nın da yok. Müttefiklerin savaşın genelinde bariz bir deniz ve Akdeniz sahnesinde Deniz ve hava üstünlükleri olduğu aşikar. Dolayısıyla Almanların Donanmalarını çıkartıp Okyanusu ve Akdeniz'i boydan boya geçip Türkiye Kıyılarına ulaştırmaları gibi bir imkan söz konusu değil. Denizaltıların bir istisna yarattığını belirtmek lazım ama Boğazların geçilmesinde Denizaltıların dev bir etkisi olabileceğini pek sanmıyorum.

Ayrıca böyle bir saldırının Trakya üzerinden yapılacak olması demek, nispeten küçük bir coğrafyaya çok büyük sayıda birliklerin yığılması ve bu yığılmanın kolayca tespit edilip hızla Türkiye'nin savunmasını hazırlaması için zaman vereceği gerçeği de var.

Çok da mobil olmayan Türk ordusunun Trakyada İstanbula kadar olan arazide iki tane savunmaya müsait bölgesi var. Meriç Kıyısı ve Çatalcadaki savunma hatları. Tabi ki Sovyetlere saldırmayıp bütün gücünü Türkiye'ye kaydırma yolunu seçen Almanlara ( ki bu senaryo oldukça gerçek dışıdır. Zira devasa bir Sovyet sınırını potansiyel bir Sovyet saldırısından korumak üzere çok sayıda Alman tümeninin doğu avrupaya bağlanacağı kesindir. ) karşı demode savaş gereçleriyle savaşan Türklerin Trakya'da tutunma ihtimali çok çok zayıftır. Mantıken bunu Türk Genelkurmayı da farkedecek ve asıl savunmayı

A: Istanbul'un yıkılmasını göze alıp İstanbulun içinde, İstanbul boğazının ve Çanakkale Boğazının Anadolu yakasında

B: Istanbul'un Avrupa tarafını komple bırakarak Boğazların Anadolu yakalarında direnmek şeklinde planlayacaklardır.

Kim ne derse desin Almanların Trakyayı komple geçip Boğazlardan Anadoluya geçme operasyonunu başlatmasının alacağı süre (dar alanda kalabalık orduların karşı karşıya gelmesi ve coğrafi faktörlerle lojistik imkanların sınırlılığı sebebiyle) bir haftaya yakın veya daha fazla olabilecektir. Bu süre de Müttefiklerin ortadoğudan hızla kuvvet kaydırmasına, Türkiye çapında başka tahkimatların ve savunma noktalarının hazırlanmasına imkan sağlayacaktır.

Kuşkusuz ki Boğazların geçilmesi zorlu olacaktır. Zira Almanların elinde büyük zırhlı birlikleri hızla ve güvenle boğazların öteki tarafına taşıyacak ekipman olmayacağından ve daha da önemlisi Müttefik donanmasının ve hava kuvvetlerinin olaya hızla dahil olacağından Almanlar çok zorlu zamanlar geçireceklerdir. Ötesinde bütün ege de bir cepheye dönüşecek ve Türkiye'ye yakın adalarda Türkiye'nin de dahil olduğu Müttefik operasyonları başlayacaktır.

Olur da Almanlar bütün bunları aşıp Anadoluya ilerlemeye başlarlarsa karşılaştıkları direniş her geçen gün artacak ve lojistik hatları iyice incelecek , Hava ve gerilla saldırılarının hedefi haline gelecektir. Türkiye geniş bir arazidir ve doğuya gittikçe Arazi dahada da güçleşecek ve bir çok darboğazın geçilmesi gerekecektir.

Bütün bunlar Anadoluda yaşanır ve kan sel olur akarken, Sovyetler modernizasyonunu ve savunma hazırlıklarını tamamlamış olacak ve Doğu Avrupada çok önemli bir insiyatif yakalayıp Alman ordularının büyük bir kısmı Anadoluda savaşmaktayken inanılmaz insan gücü ve kaynak bolluğuyla Almanyayı nispeten güçsüz yakalayacak ve doğudan bir mengene gibi hızla sıkıştırabilecektir. Ve bu da büyük ihtimalle Avrupa cephesinde erken bir sona ve büyük bir kısmı Sovyetleşmiş bir Avrupaya sebep olabilecektir. Kazanan Sovyetler olacaktır.

Almanların Türkiye'den az zaiyatla çıkması için Molotov - Ribbentrop Anlaşmasının bir benzerinin Türkiye üzerinde hazırlanmasından başka yol yoktur. Ancak bu sayede Doğudan ve Batıdan aynı anda çok büyük bir saldırıya uğrayan Türk ordusunun direnişi düşecek ve Müttefikler ortadoğuda kendi dertlerini düşüneceklerinden Türkiye'ye olan destek çok daha az olacaktır. Ama bu aynı zamanda Sovyetler ve Almanların bir "Unholy Alliance" a gideceği ve Sovyetlerin de Müttefiklerle savaşa tutuşması anlamına gelecektir. Böyle bir durumda dünyanın geleceğini kestirmek oldukça güçtür.

Kapitalist Amerikayla Sovyetler Birliği müttefik olabiliyorlarsa demek ki çok da ihtimal dışı görmemek lazım bunu ittifakı da. Özelliklede Türkiye'nin savaş boyunca en büyük korkusunun bu olduğu ve buna karşı politikasını şekillendirdiği bütün tarih kitaplarında açık açık okurken..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Asteroth said:
Grassy Plains'de yapılan kafa kafaya savaş değil ki bu "Almanlar Fransız Ordusu'nu yendi, Fransızlar bizden güçlüydü, o zaman Almanlar bizi de yenerdi" diye mantık yürütesin.


Haklısında, olası bir işgalde Türk ordusunun arazi şartlarından ve boğazlardan başka hiçbir avantajı yoktu ki? Nüfus zaten yok, ordu deseniz ancak 1.DS standartlarına göre hazırlıklı ve talimli (ki zaten Fevzi Çakmak gnlkrmy başkanı oalrak Almanyayı ziyaretinden sonra modernizasyonu düşünsede imkan yok) eldeki imkanlar sadece tüfekli piyade sürüsüne yetiyor(savunma sanayii olsada yeterli değil). Coğrafi koşullar harici ve maxinin dedikleri gibi RUs karşılığı harici almanları durdurabilecek bir şey yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...