Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğüne Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne Yükseköğretim Kurulunun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. kaynak Mükemmel, Sezer döneminde(ki bence haklı olarak) ağır bir biçimde eleştirdiği şeyin aynısını seçilince aynen yapıyor. Yorum bile yapmaya gerek duymuyuorum. edit: Bilmeyen arkadaşlar için Yunus Söylet Üniversitedeki seçimlerde 2. olmuştu ama YÖK tarafından 1. olarak Cumhurbaşkanı'na gönderilmişti. Cumhurbaşkanımız ise sağolsun, üniversite içindeki seçimleri hiçe sayarak Yunus Söylet'i atamış, ki bu Sezer zamanında en çok tepki gösterdiği olaylardan birisi idi. Bu arada Yunus Söylet'i tanıyan herkes çok başarılı bir akademisyen olduğunu söylüyor. Yani burada kendisinin yeterliliği veya yetersizliğini tartışmamız yersiz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 istanbul universitesinin imajı ve misyonu belli,atanan rektörü tanımıyorum fakat i.ü. de degisen bir şeyin olacagını sanmam,tek bi rektör tüm akademik kadro ve sosyal yapılanmaya karşı tek başına duramaz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Chastise Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Drigeolf said: Mükemmel, Sezer döneminde(ki bence haklı olarak) ağır bir biçimde eleştirdiği şeyin aynısını seçilince aynen yapıyor. Yorum bile yapmaya gerek duymuyuorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
odiflame Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 nutella yerim said: istanbul universitesinin imajı ve misyonu belli,atanan rektörü tanımıyorum fakat i.ü. de degisen bir şeyin olacagını sanmam,tek bi rektör tüm akademik kadro ve sosyal yapılanmaya karşı tek başına duramaz çok güzel tek başına üniversiteyi değiştirebilir.merak etme adamlarını getirir.getiremezse yök görevlendirir.bazı üniversitelerde görüyoruz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Karag8z Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Chastise said: Drigeolf said: Mükemmel, Sezer döneminde(ki bence haklı olarak) ağır bir biçimde eleştirdiği şeyin aynısını seçilince aynen yapıyor. Yorum bile yapmaya gerek duymuyuorum. Yapmasaydı şaşırmak lazımdı. Bu arada haşim kılıçta at hırsızı tipini bir ben mi seziyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Apis Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Belliydi böyle olacağı. Güldür güldür kadrolaşıyorlar, sadece kadroları değil, dolaylı olarak bizleride değiştiriyorlar. Tüm Dünya ileri giderken (tamam hepsi değil, muasır medeniyetler en azından) biz yerimizde sayıyor hatta hafifçe geriye kaykılıyoruz. Ne diyeyim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Qui Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Yunus Söylet'in 2. sırada çıkması İ.Ü. içindeki değişimin bir göstergesi idi zaten. Bundan sonra önleri iyice açılır. Kendisi akademik olarak başarılı bir bilim adamı olabilir ancak rektörlük farklı bir konu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 sezer tipi atamaya pek yaklaşamadı en azından aralarındaki oy farkı o kadar fazla değil; 16 o deil de birinci olan rektör kısmi statüde çalışıyor diye haber var gazetelerde, bu durum için; danıştay cumhurbaşkanının atamasını başka bir rektör için bozmuştu, mahkmeye başvuran 3 kat fazla oy almıştı --- benim kadrolaşmam iyidir, gül +rep sonuçta mevcut rektör kendi kadrolaşmasını yapıyor dolayısıyla bir sonraki seçimlere etki ediyor, çözüm olarak en fazla 2 kere seçilebilmeyi getirmişler bu sefer 2 kere seçilen rektör karısını aday yapıyor o seçiliyor filan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
eagle_dnz Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 29, 2008 istanbul üniversitesi'ne canım üniverstieme tayyibin aile doktoru, türbancı rektör, üniversite içinde öğrencilerle hesaplaşma atışmaları yapmış bir adayken şimdi değişimin temel direği umuduyla atandı üniversitede çok eylem olay duyarız... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Romario Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Dün "müslüman öğrenciler" afişleri dolanıyordu ortalıkta. Ben de ne oldu demiştim. Meğersem güruh kutlama yapacakmış. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ractamainus Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 nutella yerim said: istanbul universitesinin imajı ve misyonu belli,atanan rektörü tanımıyorum fakat i.ü. de degisen bir şeyin olacagını sanmam,tek bi rektör tüm akademik kadro ve sosyal yapılanmaya karşı tek başına duramaz ne ki imajı, misyonu? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
scorch Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 tanıdık bir öğretim görevlisi arkadaş var iü de ve aylardır söylüyordu bu olayın böyle olacağını, her yerde kendi yandaşlarını kolladıklarını vs.. yılbaşından sonra işten çıkaracaklar ztn bizi de demişti hadi bakalım göreceğiz hep birlikte. kardolaşma GG Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
odiflame Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Konu hakkında güzel bir yazı.abbas güçlü Milliyet.com.tr den Abbas Güçlü Diyalog [email protected] Çankaya, tarafsızlığını hepten yitirdi 30 Aralık Salı 2008 İstanbul Üniversitesi’nde, Başbakan Erdoğan’ın aile doktoru Yunus Söylet’in rektörlüğe atanması hiç de şaşırtıcı olmadı. Çankaya’dan demokrasi ve tarafsızlık bekleyenler, bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Gül, tercihini sandıktan yana değil, kendisini o koltuğa oturtan iradeden yana kullandı. İstanbul Üniversitesi bir uçtan, diğer uca nasıl geldi? Sadece Erdoğan ve Gül’ün desteği ile mi? Kesinlikle hayır. Bu konuda Sezer’den Teziç’e, Alemdaroğlu’dan öğretim üyelerine, öylesine vahim yanlışlar yapıldı ki, “Kesinlikle mümkün değil“ denilen bir ilke daha imza atıldı. Öğretim üyelerinin sadece yüzde 20’sinin oyu ile İstanbul Üniversitesi rektörlüğü koltuğuna oturan Söylet, daha önce de Tabipler Odası Başkanlığı’na aday olmuş ama kazanamamıştı. Daha sonra hükümet kontenjanından YÖK üyesi oldu. Bir yıl kadar bu koltukta oturdu. Bir ay önce de YÖK üyeliğinden istifa edip, rektörlüğe aday oldu. Seçimlerde ilk 6’ya girmesi halinde rektörlüğüne kesin gözüyle bakılıyordu. Ama öylesine bir seçim kaosu yaşandı ki, ortaya tam 13 aday çıktı, oylar parçalandı ve o hiç kimsenin ummadığı bir şekilde sandıkta ikinci oldu. Artık gerisi kolaydı. YÖK‘de yapılan oylama sonunda, Çankaya’ya ilk sırada gönderildi ve o şimdi İstanbul Üniversitesi rektörü. Tıpkı İTÜ, Uludağ, Akdeniz, Dicle ve daha pek çok üniversitede olduğu gibi sandığın iradesi ile değil, YÖK ve Çankaya’nın derin desteği ile Türkiye’nin en büyük üniversitesinin patronu oldu. Çöküş Sezer’le başladı İstanbul Üniversitesi, nasıl bu noktaya geldi diyenler, kabahati hiç başka yerde aramasın. 6-7 yıl öncesine gidelim. Cumhurbaşkanı Sezer, İstanbul Üniversitesi’nde, Rektör Alemdaroğlu’na karşı kim varsa hemen hepsini YÖK üyeliğine atadı. O yetmedi yine bir Alemdaroğlu karşıtı olan Erdoğan Teziç’i YÖK Başkanı yaptı. Teziç ve arkadaşlarının en önemli icraatları ise kendilerine İstanbul Üniversitesi’ni dar eden Alemdaroğlu’nu görevden almak oldu. Yerine vekâleten atanan Hukuk dekanın ömrü uzun olmadı ve seçimi Mesut Parlak kazandı. Parlak’ın yaş haddi nedeniyle ikinci dönem seçilme hakkı yoktu. Rektörlük süresi, çoğu beraatla sonuçlanan, ona buna dava açmakla geçti. Sonuçta genetiği bozulmuş bir İstanbul Üniversitesi ortaya çıktı ve seçimlere 13 aday katıldı. Buna en çok da Yunus Söylet sevindi. Çünkü tablo 12’ye karşı birdi. Onlar bir birleriyle kapışacak, o da ilk 6’ya girecekti. Beklediği gibi de oldu. Hatta daha fazlası. Rakipleri öylesine parçalandı ki, o ikinci sıraya oturdu. Gül de derin bir oh çekti. Bundan sonrası artık çok kolaydı. Üniversite ve kamuoyu üç, beş gün bağırır, sonra unutur giderdi. Hemen her konuda olduğu gibi!.. İstanbul Üniversitesi, Alemdar-oğlu döneminde “türbanla mücadele“nin kalesiydi. Şimdi ise “Türbana Özgürlük” bildirisine imza atan bir rektörü var. İkna odalarından, türbanlı başbayana gelinen bu süreç, ne zaman, nerede, nasıl noktalanır, Allah bilir? Öğretim üyeleri ve rektör adayları, şimdi ne ah vah etsinler ne de kimseyi suçlasınlar. İlle de bir suçlu arıyorlarsa, aynaya baksınlar. Geriye dönüp bakıldığında mağdurların en başında, rektörlüğü sırasında astığı astık, kestiği kestik Alemdaroğlu geliyor. Rektörlüğü elinden gitti. O yetmedi kısa süreli de olsa Ergenokoncu olarak hapise düştü. Ona gaz veren Nur Serter ise milletvekili olarak parlementoya girdi. Sezer ve Teziç ise hiç ortalıkta yok. Kendilerinden sonra tufan olmuş, umurlarında mı!.. Söylet ile ilgili olarak, “donanımlı“ ve “insani ilişkileri iyi“ adaylardan biri diye yazdığımda eleştirenler çok oldu. Şimdi bir ekleme daha yapayım: Siyasetin kuklası olmayacak kadar da zeki. Ama, kendisini bu noktaya getirenlere karşı da minnet borcu var ve o birileri gibi kesinlikle vefasız değil. Peki sandıktan birinci çıkan Ali Akyüz’ün rektör atanmamasında tam güne geçmemesi etkili oldu mu? Kesinlikle hayır. Çünkü daha önce benzer durumda atanan çok rektör var. Dahası eğer ortada bir sorun varsa, bunun sorumlusu Akyüz değil YÖK’tür. Özetin özeti: İstanbul Üniversitesi 1933’teki üniversite reformundan sonraki en büyük değişime hazır olsun! 1993 öncesine mi gidecek yoksa çağı mı yakalayacak, hep birlikte göreceğiz... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
yav Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 30, 2008 Ractamainus said: nutella yerim said: istanbul universitesinin imajı ve misyonu belli,atanan rektörü tanımıyorum fakat i.ü. de degisen bir şeyin olacagını sanmam,tek bi rektör tüm akademik kadro ve sosyal yapılanmaya karşı tek başına duramaz ne ki imajı, misyonu? ben de bunu sorcaktım marmara/iü puanları çok yakın. ona göre hayal kuracam =p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar