Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Issız Adam


oper

Öne çıkan mesajlar

Basit sayılabilecek bir hikayeden inanılmaz güzel bir film çıkartmış Çağan Irmak, senenin en iyilerinden biri diyebilirim açıkçası.


Kısaca hikaye şöyle, Restoran sahibi orta yaşlı usta aşçı baş karakter bir yandan da baya sağlam bir (tam kelime bu olmayacak ama) gece hayatına sahip. One night standdir, fahişelere verilen paradır falan filan; "modern yarı playboy şehir erkeği" diyelim. İşte bi hatunu görür ve ikisinin o noktadan sonra yaşadıklarını anlatıyor (en spoilersız hali bu).


Hikaye klişe gibi aslında ama diyaloglarından müziklerine, karakterlerinden kamera açılarına her şeyiyle on numara bir film olmuş.

Piyasada çok fazla güzel türk filmi var ama paranıza ve zamanınıza kesinlikle değer ıssız adam; gidiniz görünüz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben de çok beğendim, cidden diğer filmlerinden çok daha iyiydi. ancak bir itirazım var:

sıpoyıledici

sonu olmamış. sonunda o karşılaştıkları sahneyi çok kesip biçmiş, araya iç sesler, hikayenin geri kalanını falan sıkıştırmış, hem ordaki dramayı öldürmüş, hem de şok etkisi ve ağlatmaya yönelik çalışmış, ama olmamış olamamış, o iç ses uzadıkça böyle kaşıkla zorla mama yedirilen bebek gibi hissettim. surat ifadeleri ve suskunluklarıyla o hikayeleri biz kafamızda kurmalıydık, o zaman mükemmel bi film olurdu işte.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir aynen katılıyorum.


oradaki monologların bir kısmı gerçekten çok güzel olsa da, kısaca şöyle diyeyim.



sen öyle bir film çekiyorsun ki, adamın dükkana bakışından, merdivene oturuşundan bir sürü anlam çıkartabiliyoruz; ada'nın yanından kalkıp hayat kadınına gidip geri dönmesiyle çok güzel bir karakter çatışmasını ortaya koyabiliyorsun; ama o sahneleri ekstradan 20 dakika daha koyup anlatmak yerine, 5 dakikalık bir monologla veriyorsun.




filmle ilgili belki de tek beğenmediğim şeydir yani bu, onun dışında on numara film; ilk fırsatta tekrar gitmeyi planlıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Blogdan

Issız Adam, hakkında bir şeyler yazmanın çok güç olduğu bir film. 3 gün önce seyretmiş olmama rağmen ancak bugün yazabiliyorum buraya bir şeyler, o da güçlükle. Çağan Irmak, bu sefer hiçbir filminde olmadığı kadar hayatın içinden almış konusunu. Şehir hayatından, tüketimden, artık çoğumuzun günlük hayatından bahsediyor bir noktada. Kalabalığın içinde yapayalnız kalan, kendi deyimiyle "ıssızlaşan" insandan. Bir yandan da Yeşilçam dönemlerinden sahnelere; ve de en önemlisi 60-70'li yılların müziklerine yer vererek; eskiye olan özlemini dile getiriyor.

Filmin içeriğiyle, yaşananlarla ilgili bir şeyler yazmak, hala sahneleri hatırladıkça ya da müzikleri dinledikçe gözleri dolan bir insan için çok zor. Ufacık detaylarıyla bir bütün olan, "yeni" ve "modern" şehir hayatının en can alıcı noktalarına değinen bir film Issız Adam. Özellikle 20'li ve 30'lu yaşlarındaki insanların kendilerinden pek çok parça bulacaklar filmde, ve pek çoğumuza olduğu gibi onların da suratına tokat gibi çarpacak Issız Adam. Kendi adıma söyleyebilirim, hayatımda belki de en çok etkilendiğim film olabilir Issız Adam. Çağan Irmak, hepimizi paramparça etti.



ekşiden detaylar


filmin kırılma noktası ayrılık ya da başka bir şey değil, kesinlikle ve kesinlikle sevişme sahnesidir. yaşayanlar bilirler, ada, alper için aslında sadece bir hedef, belki de bir challenge en başta. yani kim ya da ne olduğuna bakmadan elde etmeye çalıştığı birisi diyebiliriz bence. bedenine sahip olmaya çalıştığı, daha fazlasını kesinlikle düşünmediği birisi. hatta yemek yedikleri akşamın sonrasında peşine düşmesini de ada ile adamakıllı yatamamış olmasına bağlıyorum ben. sevişme sahnesi de o açıdan çok önemli, aslında her şey o gece alper'in adayla sikişmesiyle son bulacakken, ada nın alper in üzerine gitmesiyle, şans vermesiyle her şey değişiyor. bir hikaye anlatıyor aslında ada alper e o anda ve alper büyüyor; her şey farklı gelmeye başlıyor ona, bayram sabahı gibi. o açıdan bakılacak olursa, bence gerçekten inanılmaz derecede etkileyici bir sahneydi bu; pek çok şeyi özetliyordu aslında filmdeki.

- çıkarım yapacağım burada; çağan ırmak'ın görüntü mevzusunda kullandığı iki teknik vardı adını bilmediğim. birinde kalabalıkta çift el ele yürürken kalabalığın içinden onlara yaklaşıyordu toplamda 3 plan halinde. aynı tekniği alper in odasında da yapıyor, bu sefer uzaklaşarak. buna ek olarak, alper'in ada'yı yemek için ikna etmeye çalıştığı sahnede kullandığı görüntü tekniğine, ayrılma sahnesinde de yer veriyor.(belirteyim, ikisinin adını da öğrenmek istiyorum) şeydi bu, farklı planlarda çekilmiş sahneleri peş peşe koymuştu; sanki aralarında zaman farkı varmış gibi bir izlenim yaratmıştı bu. varmaya çalışacağım şey şu: çok mu serbest çağrışım oluyor; götümden mi uyduruyorum bilmiyorum ama bu tekniklere film boyunca ikişer defa yer verilmiş olması, ve iki tekniğin de önce pozitif bölümde, sonra da negatif bölümde kullanılmış olması bilinçli bir tercihmiş gibi geliyor bana. her ne olursa olsun, iki teknik de oldukça iyiydi; ek olarak sevişme sahnesindeki kamera tercihi ve filmin başlarında alper yatağından darmadağın kalkarken kameranın da çapraz yerleştirilmesi falan; hoş detaylardı bence.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

az önce geldim filmden. ne diyceğimi, ne yazcağımı bilmiyorum filmle ilgili. basit bir konu var. ama inanılmaz etkileyici bir film. çağan ırmak nasıl yapmışsa yapmış bunu,son zamanlarda izlediğim en güzel film. bir kez daha giderim en kısa zamanda kesinlikle.

izleyicisine ithaf edilmiştir yazdı ya filmin sonunda, hakikaten öyle..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aşırı güzel değil.

oyunculukları beğenmedim açıkçası en başta. oyunculuklar hadi neyse de, asıl içsesleri hiç beğenmedim. nerden kopuyor peki kayış bu konuda, şurada:

spo

kadına telefon açıyor bar çıkışı, "oo işler kesat galiba, haha, yaşlanıyorsun ayol" diye bir konuşmaya başlıyor kadın, abla nolursun sus filmin süregelen havasını da bitirdin şu an diyorsun yani sdf.




senaryo iskeletini Milan Kundera'dan çarptım deseymiş keşke. Şöyle ki:

spo

Adamın hayat stili, kariyerli ama yalnız, seks zaafı, fantazileri, hayatındaki kadınların hiçbiriyle beraber uyuyamaması, ne olursa olsun geri göndermesi, adaya alelade hayran kalışı ve ilk defa onunla uyuyabilmesi vs. Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Thomas - Teresa hikayesi.



sir'e katılıyorum, onun sposunu çok başarılı vermiş.

müzikler çok güzeldi. o konuda seçimler değil de, bir yere laf söyleyeyim:

spoo

adamın takıldığı bar. 45likler çalıp söylenen. oradaki solist, sahne geçişlerinde 2 dize başlatıyor, sonrası orjinale dönüyor şarkının ya. fakat o iki dizeyi dahi o adamdan dinlemesi nasıl bir işkence tanrım. bırak sezen aksu ile ayla dikmen söylesin, ya da bu mükemmel geçiş fikri için Çağan Irmak başka bir solist bulup o kısımları baştan çeksin sdf.



ha bir de değinmeden geçemeyeceğim çok önemli bir konu var, aynı fikri paylaşacağından kuşkum yok bütün pati ailesinin:

spo

ayrılık sahnesi evin içinde başarılıydı evet. fakat sokakta ada'nın kolundan tuttuğu yerde, ada "son bir şey söyleyeceğim, sonra da gideceğim. karların üstünde donmak üzeresin,uyku tatlı geliyor şimdi ama aslında öldüğünün farkında değilsin." dediğinde, bağıra bağıra gülmek istedim. aklıma malum "aptallarla tartışma, önce seni kendi seviyelerine çekerler, sonra da tecrübeleriyle yenerler" topiği geldi. sanki arkadan da ada'ya arkadaşı sözü unutma diyor gibi hissettim. bende tam anlamıyla aynı hissiyatı yarattı. ayrıca bir spo daha açmaya üşeniyorum, tarsus tamam iyi güzel hoş da, annenin modernliği de beni benden aldı açıkçası.




çok hoşuma giden ayrıntılar olsa da, genel olarak beğenmedim evet. ama beğenmemek için izlenmesi gerek önce ona da inanıyorum.

bu arada çağan ırmak inanılmaz oynuyor gişeye genel olarak. Evinde "Türk İnsanını Ağlatan 500 Olgu" diye ansiklopedi olduğunu düşünmeye başladım. Baka baka senaryo yazıyor sdf. Ama "Babam ve Oğlum" seviyesine bu da erişeydi keşke gözümde de, klişe yaftasını yapıştırmayaydım filme. Ne kadar iyimser girdim halbuki, yazık oldu sdf.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gişeye de oynayabilen, ama sanat çizgisinden de çıkmayabilen bir kişi kendisi, takdir edilesi.

Filmin eleştirilecek yerleri tabii ki var da, romantik filmlerden özellikle hoşlanmıyor falan değilseniz gidip görmekte fayda var. Şuan daha iyi bir film de yok zaten vizyonda sanırım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ya böyle bir kaç yönetmenden çıkan filmlerden çıktıktan sonra bir garip oluyorum. örneğin nuri bilgenin filmlerinde de öyle olurum(3 maymun hariç)
Herşeyi geçtim(oyunculuğu,basit konuyu vs) filme 3 gün önce gitmiştim. Hala etkisindeyim desem yalan olmaz. Hani gerçekten aşık olmuş ve ayrılmış bir insanın etkilenmeme ihtimali yok bence.

Eleştirilen o kısa geçen kısımın etkileyici olması bence kısa olması. Fazla uzatılsa belki bu kadar etki yaratmazdı. Bütün film aslında birazda sonu için. Sonuna kadar bir hazırlama var insanları. En son o ada ve alperin içinden konuştukları yerde salonda hıçkıra hıçkıra ağlama sesleri geldi. Bence bu adam işini biliyo. Ulaktaki başarısızlığını bu şekilde telafi etti bence.

Şarkılarına diyecek bieşey yok zaten. Özellikle Bana Yalan Söylediler'i 3 gündür sürekli olarak dinliyorum.



ahhh ahhhh bi kötü oluyorum yahu. dur yine dinleyim şu şarkıyı...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu filmi sevgilisi olan kızlar izlememeli
çok tehlikeli bi film eğer bi erkek göz yaşı döktü ise bu filmde sadece eskisi içindir...
tokat vuruyor ada erkeklere tokat öyle bi tokat ki
bütün eski kız arkarından özür diliyesin geliyor
yönetmen iyi iş çıkarmış ama oyuncular için bunu diyemicem daha canlı bi oyun sergilene bilirdi
neyse konusu güzel seyrimi kötü bi film
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...