Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Engin Ardıç taksimde anırsın


Sparkcaster

Öne çıkan mesajlar

  • 4 hafta sonra ...
Ciddi şekilde takip eden arkadaşlar var ama. Mesela sir isimli arkadaşımız andıç olayı hakkında bakın kimi referans göstermiş;
§ 11 Mar 2007, 14:57 [ Alıntı ] [ Özel Mesaj ] [ Albüm ]
şöyle bi olay var "tsk karşıtı" kavramını tsk değil, nokta dergisi öne sürdü, ben tsk'nın işi gücü bırakıp bunlarla uğraşacağına inanmıyorum pek. biraz sansasyon yaratma çabasına benziyor. konu ile ilgili olarak engin ardıç'ın dünkü yazısını okumanızı öneririm.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kıvırtma konusunda şöyle bir şekil de var. Kendisi zaman gazetesi yazarı ali bulaç. biraz c/p wall olacak ama okursanız eğlenirsiniz :)


SÖZÜN BİTTİĞİ YER 30 Temmuz 2008
Güngören'de gerçekleştirilen terör eyleminde 17 insan hayatını kaybetti, 150 kişi yaralandı. 70 milyon insanın yüreğine ateş düştü, inanıyorum ki Türkiye'nin her tarafında insanlar bu dehşet verici olay karşısında kahroldular.

"70 milyon" diyoruz, 70 milyonun hepsi değil; bunun istisnaları var. İstisnalar tabii ki azdır. Belki yedi bin, belki 70 bin. İsterseniz bunları sıralayalım:

Hiç kuşkusuz, en başta bu vahşeti planlayanlar, gerçekleştirenler. Tabii ki bunların içi yanmadı, aksine "işleri"ni gerçekleştirmiş olmanın "gururu"nu yaşadılar, "mutlu" oldular. Bedenleri parçalayarak elde edilen mutluluk! Başardıklarını zannettiler. Aslında bu insan kılığından çıkmış yaratıklar, kendilerini aldattılar, çünkü "gurur" aldanma ve aldatmadır. Bu nasıl vicdandır ki, insana masumları katletmeye izin veriyor! İnsanların canına kastetmek övünülecek bir iş değildir, aşağılık bir fiildir, katilliktir, caniliktir. Bu fiili meşru veya mazur gösterecek hiçbir ulvi gerekçe olamaz.

70 milyondan istisna etmemiz gereken başkaları da var. Bunların kategorileri farklı. Mesela, Güngören sokaklarında can pazarı yaşanırken, doğumuna 13 gün kala hamile bir anne bebeğiyle, insanlığın ilk masumiyet halini bütün sevimliliğiyle yüzünde taşıyan 5 yaşında bir çocuk, 13 yaşında gencecik bir kızcağız paramparça olurken, ekranlarında eğlenmeye devam edenler; vur patlasın çal oynasın göbek atanlar. Çığlıklar kulaklarına ulaşmadı ya da ulaştı da "kulaklarında ağırlık" olduğu için duymadılar. "Kalbinin üzeri örtülü" olanın ne kulağı işitir, ne gözü görür. Basireti bağlanmıştır çünkü.

Her zamanki gibi İbrahim Tatlıses baş rollerdeydi, yanı başında yaşanan vahşeti umursamadı, duymadı bile. Boyattığı saçlarından, yaşından-başından utanmadan, elinde mendil göbek atmaya devam etti; artık insani hasletlerinin büyük bir bölümünü kaybetmiş toplama seyircileri de ona eşlik etti. Bu onun ilk vukuatı değildir. Hakkari Dağlıca baskınında 12 gencecik askerin hayatını kaybettiği olayda da İbo göbek atmaya devam etmişti.

Sadece Atv'de İbo mu? Devletin kanalı TRT 1'de şarkıcı Emel Müftüoğlu ve Şafak Sezer'in birlikte sundukları 'Çifte Kavrulmuş' adlı programda da aynı saygısızlık yaşandı. Devletin televizyonu, hemen yayınını kesmiyor, halkı eğlendirmeye devam ediyor. Star'da 'İkizzler' adlı şarkı yarışması, Fox TV'de 'Roman Star' gibi yarışmalar yine sazlı sözlü eğlencelerine devam etmekte hiçbir sakınca görmediler. Daha trajik olanı, ertesi gece, yani olayın üzerinden 24 saat geçtiği halde TRT Int şarkılı türkülü, göbekli danslı program yaptı; bütün dünyaya, bunca insanın can verdiği, yaralandığı olayın devlet televizyonunun umurunda olmadığı mesajını vermiş oldu. Muhtemelen şekerim yükselmiş olacak ki, telefon açıp "Beyler, hiç mi bu canlara saygınız yok!" diyecek oldum, telefonu suratıma kapattılar. Muhafazakâr-demokrat bir iktidar döneminde yayın yapan devlet televizyonudur bu, hikmet-i hükümet etmiştir, hikmetinden sual olunmasını istemez.

Başkaları da var! İstanbul'un göbeğinde, Ali Sami Yen'de Metallica adlı müzik grubu bir konser verdi. Türkiye'nin her tarafından 40 bin kişi toplanmıştı. Programın başlamasından 15 dakika önce, konserin verildiği yerden birkaç km ötede, yani Güngören'de cesetler parçalandı; kol bacak havaya uçuştu. Bu laik, ateist, agnostik, aczmendi müsveddelerinin de umurunda olmadı. Transa geçmiş vaziyette kafalarını sallamaya devam ettiler; tepindiler; kendilerine özgü ritüelleriyle satanizmden ödünç tapınmalar yaptılar. İçtiler, bağırdılar, gürültüyü bastıran gürültü cinsinden müzikleriyle İstanbul semalarından arşa yükselen çığlıkları, bedenleri parçalanan masum insanların feryatlarını bastırmaya çalıştılar. Ve elbette sorumsuz gazete ve televizyonların boy boy yayınladığı kanlı ceset görüntüleri. Bu, kan tutmasının insana vahşeti teşhir ettirmesidir!

Burası sözün bittiği yerdir. Bu ülkede hiç kimse, hiçbir merci, sözü bitiren bu saygısız, bu umursamaz, bu artık hissizleşmiş insanlara bir şey diyemiyor. Hepimize yazıklar olsun!

burdan buyrun


METALCİLER (1) 14 Ağustos 2008
Heavy metalciler ve Metallica ile ilgilenmem 20 sene öncesine dayanır. Protest müzik olarak çıkan bu gruplar aslında modern dünyaya bir eleştiri yöneltiyor, başkaldırıya çağırıyorlardı. Bu konuyu 1990'da ilk baskısı yayınlanan "Din ve Modernizm" adlı kitabımda ele aldım. Cevap yazıp (Zaman, 1 Ağustos) beni cehaletle suçlayan organizatör Cengizhan Yeldan'a bu bölümü okumasını öneririm. (Bkz. Din ve Modernizm, Yeni Akademi Y. 5. Bsm. 2006, Est., s. 175-189)

Yeldan, bu müziğin ve tişörtlerin İran'da yasak olduğunu eklemeyi ihmal etmemiş. Playboy dergisi 12 Eylül darbesinin hemen ertesinde yayınlandığında, yayın yönetmeni ilk sayıda şunları yazıyordu: "Ne mutlu bize ki özgür bir Türkiye'de Playboy'u yayınlayabiliyoruz. Çünkü bu dergi Sovyet Rusya'da ve İran'da yasak." Tuhaf bir benzerlik doğrusu! Gelelim bu müziğin bize neler anlattığına:

60'lı yılların sonlarına doğru zencilerin özgün müziği olan blues'un köklü bir değişime uğramasının bir ürünü olan heavy metal müziği, geçen yüzyılın son çeyreğinde neredeyse bütün dünyayı etkiledi. Kimilerine göre gürültüyü bastıran gürültü, kimilerine göre modern bireyin en ekstrem çılgınlığı. Bu, aslında bildiğimiz ortalama kural ve düzeni olan bir müzik değil, özünde bireyin derin acısı ve bunun tezahürü olan bir protestosudur. Bu özelliğiyle ilgimi çekiyor.

Rock'çılardan ayrılan ilk metalcilerin müziklerinde görülen Ortaçağ mistisizmi ve dinî söylemlerin yer alması, bu müziğin tümden din-dışı olmadığını gösterir. Hz. İsa, kurban, şeytan, kötülük, mitoloji, korku, dua vb. imajlar ve temalar baskın olarak kullanılır. Toplumun değer yargılarına, yerleşik düzenine, bireyin kurumlar eliyle bir sosyal kukla gibi kullanılmasına, beton, demir, kablo ve dumandan ibaret can sıkıcı bir dünyaya karşı; Batı toplumunun alt-kültür grupları arasında yer alan metalciler isyan, şiddet, korku, vahşet, kural tanımazlık, kan, seks, cinsel sapmalar ve kötülüklerle kuşatma altına alınmış bir dünyaya daha büyük kötülük mesajlarıyla karşı çıkıyorlar.

Bu müziğin belirgin özelliği gürültü, kargaşa, hız ve gücün acımasız temsili, bir bakıma yarış, sürat, güç ve savaşı yücelten yerleşik toplumun müziğe indirgenmesi. Gürültü, sanayi, fabrika ve motorlu taşıtların çıkardığı gürültü ile uygunluk içindedir. Metalciler, konserlerde çılgın gösteriler yapmakta, dev salonların loş ışıkları altında veya stadyumlarda tekrarladıkları ritüellerle bir tür ayin yapmaktadırlar. Müzik eşliğindeki bu müthiş ayinin ilerleyen dakikalarında parmaklıklara asılan, önüne gelen her şeyi yıkan insanların çığlıkları, konsantre oluşlarının doruk zamanına tekabül eder. Bazı heavy metalciler konser esnasında birtakım hayvanları, sözgelimi civcivleri boğazlamak veya seyircilerin üstüne kan püskürtmek suretiyle söyleme dehşetengiz bir boyut katarlar.

Kullandıkları takılar, ilkel kabilelerde görülen ve totem inancını anlatan nesneler, kemerler, deri elbise, zincir, kalın halkalar, siyah tişörtler; bu alt-kültür grupları nazarında metalciyi mitleştirmekte, ona fetiş bir kimlik kazandırmaktadır.

Metalcilerin savundukları her şey, aslında karşı çıkıp protesto ettikleri şeylerdir. Kafes, kuşatmaya, zincir tutsaklığa, demir sanayiye, gürültü fabrika ve modern kente karşı bir protestodur. Tanrı'ya inancını kaybetmiş bir dünyada Tanrı'nın ve inanın en büyük düşmanı şeytana tapmayı (Satanist) bir protesto biçimi seçme gibi... Metalciler satanist değildir, zaten ben de satanist olduklarını söylemedim, sadece "satanizmden ödünç aldıkları şeyler"den söz ettim. Sözcüklerin artık mesaj taşımadığı, düşüncenin öldüğü, halkın iradesinin seçkin iktidar grupları eliyle teslim alındığı, kısaca gezegenin bir cehenneme döndüğü böyle bir dünyada, metalciler, Ozzy Osbourn'ün diliyle "Tanrı'ya nükleer silahlar için şükretmektedirler".

Seks, şiddet, elektronik ve gürültünün buluştuğu bu müzikte, kaybolmuş kozmosun yerini kaos almıştır. Kaos, yani her şeyin saçma ve anlamsız olduğu hiçlik, nihilizm... Pazartesi devam edeceğiz.

ikincisi de burdan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Ozzy Osbourn'ün


kanımca yazmadan önce 20 dakikalık bir metal tarihi araştırması yapmış 20 sene gibi gösteriyor.

said:

Kullandıkları takılar, ilkel kabilelerde görülen ve totem inancını anlatan nesneler, kemerler, deri elbise, zincir, kalın halkalar, siyah tişörtler; bu alt-kültür grupları nazarında metalciyi mitleştirmekte, ona fetiş bir kimlik kazandırmaktadır.


bu giyim stilinin, Rob Halford'un gayliğinden kaynaklandığınıda birinin anlatması gerekiüyür.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...