pontipati Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 başbakan erdoğan: "Montrö Anlaşması, belirleyici bir anlaşma. Bu anlamda böyle bir talebin olması halinde Türkiye olarak bölgenin huzur bölgesi olması yükümlülüğümüz var." dedi. alıntıdır... amerika'nın gürcistan'a yardım gemisine bizden izin çıkmayınca çok konuşulmuştu.İşte erdoğan dünkü tv haberlerine göre Montrö Anlaşması'nın değişimine "düşünürüz" yanıtını vermiş.Amerika'dan resmi talep olmamasına rağmen... adam özelleştirme adı altında satmadığı yer kalmadı zaten, bide boğazları açacak tam olacak!
porsuk Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 bu konu özelleştirmeleri nerden çağrıştırdı sana çok ilginç montrö antlaşmasında karadenize kıyıları olan ülkeler daha avantajlı konumda eğer bu konuda montröde bi değişiklik yapılmassa rusya kendi lehine bir çok şeyi meşrulaştırcak ondan sonra rus gemilerine el sallarız bol bol tabi illaki montrö değişimi şart değil burada Türkiye çıkarları doğrultusunda hareket edicektir osmanlı imparotorluğu kayıp 2 alman gemisini satın aldığını söyleyip rusyaya dalmıştı buradan yola çıkarak o 2 abd yardım gemisini kiralayabiliriz
Grange Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 wiki said: * 1. Boğazlardan serbest geçiş esâsı kabul ediliyordu. Ancak ticâret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi, barış ve savaş hâline göre, ayrı statüye bağlanıyordu. Savaş durumu da Türkiyenin girdiği, girmediği ve savaş tehlikesi olma durumlarında uygulanacak esaslara ayrılıyordu. * 2. Boğazların askerî kontrolü ve savunma tedbirleri tamâmen Türkiyeye âitti. * 3. Boğazlardan geçişi denetleyen Milletlerarası Boğazlar Komisyonu kaldırıldı. Barış zamânında: * a. Karadenizde kıyısı olmayan devletlerin ticâret gemileri serbestçe geçerler. Savaş gemileri 8-15 gün önceden haber verilmek ve bir arada dokuz gemiyi ve belli tonajı aşmamak üzere geçebilir. Denizaltılar, uçak gemileri ve 10.000 tondan büyük savaş gemileri hiç geçemez. Sözleşmeye uygun şekilde geçen savaş gemileri Karadenizde yirmi bir günden fazla kalamaz. * b. Karadenizde kıyısı bulunan devletlerin ticâret gemileri serbestçe geçerler. Savaş gemileri geçmeden sekiz gün önce Türkiyeye haber verecekler, bir arada geçen gemilerin tonajı 15.000den fazla olmayacaktır. Karadenizde kalışları için belli bir süre yoktur. Savaş zamânında: * a. Türkiye savaşa katılmışsa; her cins gemiyi geçirip geçirmemekte serbesttir. İsterse Boğazları kapayabilir. * b. Türkiye tarafsızsa; ticâret gemileri serbestçe geçmesine rağmen savaşan tarafların savaş gemileri geçemez. * c. Savaş tehlikesinin çok olduğu zamanlarda; Türkiye yine karar serbestisine sâhip olarak Boğazları kapayabilir. Bu maddelerden hangisini neden değiştireceklermiş acep?
porsuk Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 son dakika haberi şuan ilk yardım gemisi geçiş yapıyor alman ve ispanyol savaş gemisinin eşliğinde geçen gemiye aynı zamanda Türk sahil güvenliği eşlik ediyor yarında diğer gemiler geçicek ayrıca bu gemiler hakkında yapılan bir diğer yorum şöyle nato gerçekten yardım etmek istiyorsa diğer yollardan çok daha kolay ve rahat yardım edebilirdi deniz yolunu seçmesi başka bir amaca ve stratejiye hizmet ediyor deniliyor
sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Anlaşmanın tam metin burada. İlgi çekici olan ise 18. madde: said: 2. Karadeniz'de bulunmalarinin amaci ne olursa olsun, kiyidas olmayan Devletlerin savas gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardir. Ayrıca ekşide güzel bir yorum vardı: said: saakaşvili denilen ... neyse burayı geçiyorum, osetya'ya niye saldırdığını anlamamızı sağlamıştır. dış politikada sonuçlar sebeplerden önce gelir diye bir söz vardır. ileride birilerine bu kuralı öğretirsem örnek olarak bu olayı vereceğim. aslında o donanma çok önceden girecekti karadeniz'e ama hesap hatası oldu, 1 mart tezkeresi meclisten geçmedi. amerika geç olsun da güç olmasın felsefesiyle hareket ediyor.
sir Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 geçirmeyelim, izin vermeyelim desek bütün dünya kamuoyu ayağa kalkar "insani yardım höööyt" diye. geçirirsek ve 21 günden fazla kalırlarsa da rusya ayağa kalkıcak "nörüyo lan, nükleerimiz var" falan..zaten gürcistana da silah sevkiyatı yapmışız. bu saatten sonra tarafsız kalmak epey güç olucak. kafkasya birliği de biraz zor tutar bu gidişle.
sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 İzmir'de de bomba patlamış, tesadüfe bak yav.
sir Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 yeni tutuklanan ergenekoncudan da 280 tane el bombası çıkmış.
funq Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 bence izmirdeki bombayı ergenekon patlattı, geçen donanma da ergenekon donanması! dimi rte! cnm bnm yaaaa... ne güzel boğazlarımızdan donanmaların geçtiği bir gün, ben hiç bu tedirginliği hissetmemiştim, bunu da yaşadık, umarım bu gece falan savaşta olmayız, lozan falan anlaşmalarının kapsamı genişletilmesiyle...
sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 sir said: yeni tutuklanan ergenekoncudan da 280 tane el bombası çıkmış. Ergenekon amerikan pisliğini mi temizliyordu, yoksa anti-amerikancı mıydı? Bi karar verseniz artık.
odiflame Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 yıllardan beri bilim adamları theory of everthingi aradı.türkler onun çözdüler.bu ergenekondur.ülkede bombamı patladı at ergenekona, ekonomi kötümü at ergenekona, hava bulutlumu at ergenekona :)
Horizon Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Tabi canım , elektrik telefon faturasını parasızlıktan ödeyemiyor denilen asker , 1 milyon dolarlık transfer yapmış amerikalara. Bu da bilimkurgu filminin 2. sezonu zaten.
funq Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 heuheeuh, bütün o senaryolar öyle bir iddianamede olduğu sürece, hiçbirisine inandıramazlar beni, belki bazısı doğrudur da, bu kadar sıkış olunca doğru olana da inanamıyo insan
porsuk Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 montrö nerde ergenekon nerde konu nasıl değişti lan :D
funq Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 değişk değil ki konu, şimdi bir halt yerler, sonra derler montrö o zaman da varmış, onlar bunu yaptırtmış, şimdiye onlar bu şekilde getirtmiş, şaşırmam hiç şaşırmam.
karpuzseven Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 İkidir mönitör okuyorum montröyü.
nedanko Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 GÜRCİSTAN krizinin Türk dış politikası üzerindeki etkileri görülmeye başladı. İlk belirtiler Türkiye’nin, gelişmeler karşısında, kendi ulusal çıkarlarını ve uluslararası dengeleri ön planda tutan, daha özgün bir politika izlemek niyetinde olduğunu ortaya koyuyor. Bu politika temelde Gürcistan krizine Batı ile birlikte çözüm aramayı amaçlamakla beraber, Türk diplomasisinin gerekli gördüğü hallerde ABD’den -veya Batı’dan- farklı, daha bağımsız hareket etmesini ve kendi inisiyatifini kullanmasını da öngörüyor. Gürcistan’daki olayların aldığı boyutlar, Ankara’yı da bu meseleye sırf Tiflis ile Moskova arasındaki bir çatışmanın ötesinde, Batı ile Rusya’yı karşı karşıya getiren ve Türkiye’yi büyük sıkıntıya sokabilecek olan uluslararası bir uyuşmazlık gözüyle bakmaya itiyor. Son birkaç olay, Türkiye’nin bu çerçeve içinde, stratejisinde yeni “ince ayarlar” yaptığını gösteriyor. Çıkar hesabı Bu olaylardan biri, Türkiye’nin bir NATO kararıyla, Gürcistan’ı koruma altına almak için, AWACS uçaklarının gönderilmesine karşı çıkmasıdır. Aslında Ankara, Gürcistan’ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasından yanadır. Türk liderleri, son açıklamalarında bunu açıkça ifade ettiler. Bu, Moskova’nın izlediği politikaya -ve stratejik hedeflerine- karşı bir tutumdur. Bununla beraber, Ankara, Rusya’yı provoke edecek ve G. Osetya ile Abhazya’nın ötesinde Gürcistan topraklarını işgal etmeye itecek davranışlardan sakınmak gerektiğine inanıyor. Türk diplomasisi, NATO’da tartışılan AWACS uçaklarının Gürcistan’a sevki önerisine bu düşünceyle karşı çıktı. Ve bu olayda, NATO’da ABD ve Doğu Avrupa ülkelerinin karşısında, Almanya ve Fransa ile, aynı safta yer aldı... Kuşkusuz bu tavırda Türkiye’nin aynı zamanda kendi çıkarları açısından, Rusya ile bozuşmak istememesinin ve onunla diyaloğu canlı tutmayı yeğlemesinin de büyük payı var... Zor dönem Türkiye, ABD’nin Gürcistan’a askeri nitelikli bir hastane gemisi gönderme fikrine de karşı çıktı. Bu resmen bir “talep” şeklinde Ankara’ya iletilmemiş de olsa, “zemin yoklama” şeklinde ortaya atılan bu düşünce (veya gayri resmi istek) Ankara’da kabul görmedi. Türkiye, ABD’nin arzusuna “hayır” derken, pozisyonunu hukuki bir zemine -1936 Montrö Anlaşması’na- dayanıyor. Bu anlaşmayı “delmek” kimsenin yararına değil; hele Türkiye’nin hiç değil. Bazı Amerikalılar Ankara’nın bu tavrından hoşlanmayabilirler; ama Türkiye’nin bu olayda başını büyük derde sokabilecek bir “anlaşma ihlali”ne girişmesi düşünülemez... Gene Gürcistan kriziyle ilgili olarak, Türkiye, Washington’da hoşa gitmeyen bazı pozisyonlar almış bulunuyor. “Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu” başlıklı girişim bunlardan biri... Ankara, bu öneriyi, sırf kendi fikri olarak ortaya attı. Belki teklifi Moskova, Tiflis ve diğer bölgesel başkentlere götürürken, bu düşünceyi Batılı müttefikleriyle de paylaşması iyi olurdu... Gürcistan krizinin alacağı yeni boyutlar, herhalde Türk diplomasisini epey zorlayacak ve “denge ayarı”nı sağlamakta sıkıntıya sokacaktır... http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=980864&AuthorID=58&Date=21.08.2008&b=&a=Sami%20Kohen&ver=21
pontipati Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Böyle giderse olan yine bize olacak...
porsuk Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 karpuzseven said: İkidir mönitör okuyorum montröyü. ahahha süperdi bu (tu)
sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2008 Montrö’ye yeni düzenleme CUMA günü saat 12.25’te Anadolu Ajansı, abonelerine bir "uyarı haber" geçti...Aslına bakarsanız, haberin veriliş tarzı, sunuşu AA’nın klasik haber sistemine pek uygun değildi... Ancak iyi yazılmış, hazırlanmış ve temellendirilmişti. AA resmen uyarıyordu: - Türkiye, ABD’nin Montrö Anlaşması’yla ilgili değişiklik istemesine hazırlanmalı... ASAM Uzmanı Hasan Kanbolat’tan alıntıyla verilen bu uyarı, aslında kısa bir süredir Ankara’da başlayan büyük bir endişenin işaret fişeğiydi. Bu endişeyi tetikleyen soru şudur: - Gürcistan savaşı, NATO gücünün Karadeniz’e açılma planı mıdır? Öyle ya, bütün dünya sormadı mı? - Saakaşvili bir çılgın mıdır ki Rusya’ya karşı Güney Osetya’ya asker çıkarmıştır? Ama şimdi bir muhtemel cevap var: - Bu savaş NATO üyesi olmak isteyen Gürcistan’ın üyelik hızını artırmış, hatta acil gerekliliğe dönüştürmüştür. Yani Saakaşvili bir çılgın değildir. Şimdi Boğazlara gelelim... - ABD çok yakında Montrö için Türkiye’ye yeni bir düzenleme teklifi yapacaktır... - Ve bu yeni düzenlemede ABD boğazlardan uçak gemisi dahil bazı savaş gemilerini (NATO kararı şartı koyabilir) geçirme kolaylığı isteyecektir. Çünkü artık Karadeniz, bir iç deniz olmaktan çıkmıştır. Karadeniz artık dünyanın en önemli enerji hatlarının denizidir... Ve Rusya burada başka bir egemenlik istememektedir... Gürcistan savaşı, Ermenistan’ın Azerbaycan’ı işgaline Rusya’nın yeşil ışık yakması, Moskova-Tahran-Suriye-Çin yakınlaşması bu yüzdendir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hatları. Hazar petrolleri, doğalgaz, dünyanın iştahını buraya çekmektedir. Şimdi alt alta yazalım: - Montrö 1936’da imzalandı? - NATO 1949’da kuruldu? - ABD’nin Montrö altında imzası yoktur. NATO da kurum olarak sonradan doğmuştur. Yani yeni bir düzenleme isteyebilir. Ayrıca Romanya ve Bulgaristan, Karadeniz’e kıyısı olan iki NATO üyesidir. Son NATO toplantısında Gürcistan’ın NATO üyeliği bu yüzden büyük tartışmalara neden olmuştur. Eğer Gürcistan NATO üyesi olsaydı, ABD gemileri NATO gücü olarak şimdi Karadeniz’deydi. Ya da hazırlanıyordu. Üstelik Türkiye de bir NATO üyesi olarak buna destek verecekti. Yani "Güney Osetya saldırısı", Gürcistan’ı NATO üyesi yapma operasyonunun bir hamlesi olabilir. Evet işte Türkiye’nin önündeki vahim soru da tam burada başlamaktadır. Çünkü Karadeniz artık bir "enerji denizi"dir. ABD ve Rusya bu denizi boş bırakmayacaktır. Bu nedenle Montrö sözleşmesi yakında bir NATO toplantısında gündeme gelebilir. Yani Montrö’nün "delinme süreci" için düğmeye basılmış olabilir. ABD, NATO bağlantısıyla boğazlarda yeni bir düzenleme isteyebilir. Türkiye elbette buna direnecektir. Ankara’nın "stratejik odaları"nda ya da diplomasinin derin koridorlarında işte bu ağır soru konuşulmaktadır. Fatih Çekirge
Daemir Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2008 Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2008 İsterdik ki bu olaylar karşısında gerekli siyasi tavrı koyup Türkiye'nin çıkarına sonuçlar çıkartabilecek bir hükümetimiz olsun.
Öne çıkan mesajlar