Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Her hareketimi izliyorlar


fedaykin

Öne çıkan mesajlar

Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, Orgeneral İlker Başbuğ’la görüşmesinin yüksek mahkemedeki türban ve AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilişkilendirilmesine tepki gösterdi, ‘İzlendiğim kuşkusunun kuruntu olmadığı anlaşıldı’ dedi.

Paksüt, Taraf gazetesinin haberinde otomobilin plakası ile giriş ve görüşme yapılan saate kadar net ayrıntılar verilmesinin dikkat çekici olduğunu vurgulayarak “Ziyarete ilişkin bütün ayrıntıları, 3 ay sonra gazetede yayımlayan, yayımlatan kişiler hareketlerimi izletiyor” dedi.

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmesinin türban ve kapatma davalarıyla ilişkilendirilmesine sert tepki gösterdi. Paksüt, görüşmenin tüm ayrıntılarıyla Taraf gazetesinde yer almasına dikkat çekerken “İzlendiğim kuşkusunun bir kuruntu olmadığı anlaşılıyor. Demek ki her hareketimizi izliyorlar” dedi.

Paksüt, Orgeneral İlker Başbuğ’u 4 Mart 2008 tarihinde karargâh binasında ziyaret etmesiyle ilgili spekülasyonlara yanıt verdi. Paksüt, Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde eşi Ferda Paksüt ile gazetecilerin sorularını yanıtladı. Askeri makamlarda NATO Daimi Temsilciliği’nde görev yaptığını kaydeden Paksüt, şunları söyledi: “ Sayın İlker Başbuğ ile de NATO’da görev yaptığım sırada saygı, sevgi ilişkisi içerisinde çalıştık. Bağdat’ta görev yaparken de uğradığımız saldırı sonrasında ilk geçmiş olsun diyen paşamız ve eşi Sevil Hanım’dı. Anayasa Mahkemesi’ne seçildikten sonra iki ya da üç kez kendisiyle görüştük. Bunlardan birincisi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasından sonra tebrik amaçlıydı. Sonuncusu da Kuzey Irak’a yapılan kara harekâtının ardındandı. Harekâtın başarısı nedeniyle tebrik ve verdiğimiz şehitler için taziye amaçlı bir ziyaretti.”

Paksüt, Taraf gazetesinin haberinde otomobilin plakası ile giriş ve görüşme yapılan saate kadar net ayrıntılar verilmesinin dikkat çekici olduğunu vurgulayarak “Ziyaretimin girişini, çıkışını ve ziyarete ilişkin bütün ayrıntıları, 3 ay sonra gazetede yayımlayan, yayımlatan kişiler hareketlerimi izletiyor. Demek ki hareketlerimizi izliyorlarmış. Bu yayın da izlenmiş olduğum kuşkusunun bir kuruntu olmadığını ortaya koyuyor. Görüşmenin yapıldığı zaman kapatma davasının bulunmadığının altını çiziyorum. Türban davası yeni açılmış olabilir. Konumuz bu değildi” dedi.

Haberin yer aldığı gazetede “Başbuğ ile görüşme yaptığı katın boşaltıldığı”, “güvenlik kameralarının karartıldığı” yönündeki haberlerin de “asılsız” olduğunu söyleyen Paksüt, “Görüşmeye esrarengizlik katmak için bu ayrıntıların uydurulduğunu” belirtti.

Başbuğ: Yorumlar gerçekdışı

Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ da Paksüt’ün ziyaretinin TSK’nin Irak’ın kuzeyine Şubat 2008’de icra ettiği harekâta ilişkin kutlamaların iletilmesi ile sınırlı kaldığını bildirdi. Başbuğ’un yaptığı açıklamada “Ziyaret kutlamaların iletilmesi ile sınırlı kalmıştır. Bunun dışındaki yorumlar gerçekle bağdaşmamaktadır” denildi.

Cumhuriyet
14.06.2008
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yani taraf gazetesi diyor ki özellikle yapılmış bir izleme yok, kendini taraf gazetesine adamış gönüllü kişiler Osman Paksüt'in bütün hareketlerini kendi kendilerine rapor ediyorlar :)

Hadi lennn....

Şuradaki izleme değildi şans eseri bir vatandaş gördü, buradaki izleme değildi cep telefonu açık unutuldu, oradaki izleme değildi araç oradan geçiyordu... Nedense bu tesadüfler hep son bir kaç yılda olmaya başladı. İlginç...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Taraf gazetesi kaynağın neresi olduğunu söylemiş , senin hadi lenine benim hadi lenim ozaman.

Nedense önemli ve görüşmesinin altında birçok şey aranan olaylar olduğunda hooop hemen top izlenmeye çekiliyor. Önder Sav olayındaki gibi.

Yani burda bu iki kişinin gözrüşmesi çok normal bu vakitte sanki oturup izlenme iddiasını hemen gündeme atıyor paksüt. Neyi neyden , kimi kimden kaçırıyorsunuz be kardeşim. Millet artık bu kurumların siyaset yapmasını siyasete alet olmasını istemiyor , siz özel görüşmelerinizi başka yere çekerek değiştirmeye çalışın hala. Milletin aklında izlenme olayı değil o görüşmeler kalıyor merak etmeyin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Millet artık bu kurumların siyaset yapmasını siyasete alet olmasını istemiyor , siz özel görüşmelerinizi başka yere çekerek değiştirmeye çalışın hala. Milletin aklında izlenme olayı değil o görüşmeler kalıyor merak etmeyin.


Kim o millet yav, senin kendi görüşün o. Millet adına konuşmayı pek seviyorsunuz.

Git sor bakalım sokaktaki vatandaşa, ne türban meselesi ne de bi yargı mensubunun bi komutanla görüşmesi ilgilendiriyor onu.

Milletin çok daha gerçek, çok daha somut, çok daha elle tutulur sorunları var. Akepe de bunları biliyor. Tabanda bunlara oynuyor, "arım balım peteğim" diyerek uyutuyor. Yukarıda da orduyu, yargıyı, medyayı sindirip demokrasi adı altında herşeyi tekeline almaya çalışıyor.

Basit bir görüşmenin (üstelik de bir de değil üç) bu kadar tantana sebebi olmasının sebebi de budur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tabi basit bir görüşme , çok basit. Bi kesimin işine gelince herşey çok normal. Millet dediğim de hükümete oy veren millet. Hatta içine oyvermeyenlerin bi kısmını da kat.

Sen çok istiyorsun heralde bu kurumların siyasete bulaşmasını. Millet müdahalelerden bıktı , tabi siz görmeyin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yahu adam eğer bir şey saklamak isteseydi inkar ederdi suçlamaları. Bunu yapmıyor, bunun yerine diyor ki; ben Başbuğ ile 1 değil 3 kere görüştüm, zaten uzun zamandır kendisini tanırım benim arkadaşımdır.
Hatırlarsanız Önder Sav olayında, Sav görüşme konusunda yorum bile yapmamıştı, Osman Paksüt ise açık açık bütün görüşmelerde neler konuşulduğunu söylüyor.
Horizon, kaynak açıklanmış demişsin ama söylenen kaynak, Genelkurmay içinden birileri diye oldukça üstü kapalı bir biçimde belirtilmiş(tabii ki gazeteci olarak böyle yapmak zorunda, kaynağı korumak için); bu tür olaylarda doğal olduğunu ben de biliyorum, ama bu kaynak öyle ima ettiğin gibi açık ve şüpheleri yatıştıran bir kaynak değil ki gazetenin haberini sorgulamadan doğru kabul edelim.
Ayrıca, iddia ettikleri gibi bu işi saklamak için güvenlik kameralarını devre dışı bırakıp o katı boşaltsalar bu kadar çabuk "suçlarını" kabul ederler miydi?
Taraf gazetesinin elinde ne bir fotoğraf var ne bir ses kaydı! Bu görüşmenin olduğunu kanıtlayacak video görüntüleri de olmadığına göre Osman Paksüt'ün "suçunu" itiraf etmesi sence de komik değil mi? Reddetse nasıl kanıtlayacak Taraf gazetesi?
Adam açık açık söylüyor, söylemesine gerek olmamasına rağmen, evet gittim, görüştüm diye. Suçlu insan "suçunu" itiraf eder mi?
Ayrıca bir Anayasa Mahkemesi başkan yardımcısının çok yakın arkadaşı olan bir insanla, ki bu insan aynı zamanda bir general, görüşmesinde yanlış olan şey ne ki?
Diyelim ki(hiç ama hiç zannetmiyorum ama), Başbuğ şu türban değişikliğini reddetmesini söylesin. Nolacak? Tabii yasal olarak bir dava hakkında görüş bildirmek suç ama zaten bunu herkes yapıyor! Hangi kanalı açarsan aç, hangi gazeteyi okursan oku bunu görebilirsin. Osman Paksüt'ün sırf arkadaşı dedi diye bu kadar önemli bir konuda kararını değiştireceğini ben hiç zannetmiyorum.
Ayrıca halen anlaşılamayan konu ise şu, bu haber niye aylar sonra ortaya çıktı, eğer iddia ettikleri gibi içeriden bir kaynaktan alsalardı bu haberi hemen yayınlarlardı, neden beklediler?
Benim bu soruya cevabım, dinleme yapan ekiplerin ancak sızdırabimiş olması, başka bir açıklama da gelmiyor aklıma( Ortalığı karıştırıp, Mahkeme'nin kararını daha da şaibeli hale getirme çabası da olabilir tabii ki, ama ben o kadar alçak olamayacaklarını düşünerek bu ihtimali eliyorum).
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Tabi basit bir görüşme , çok basit. Bi kesimin işine gelince herşey çok normal. Millet dediğim de hükümete oy veren millet. Hatta içine oyvermeyenlerin bi kısmını da kat.

Sen çok istiyorsun heralde bu kurumların siyasete bulaşmasını. Millet müdahalelerden bıktı , tabi siz görmeyin.



Yav ben sana milletin derdi bu değil diyorum, sen hala hükümete oy veren millet diyorsun. Komiksin. Milletin derdi bu değil derken ben hükümete oy vermeyen milleti kastetmedim ki. Buna hepsi dahil. Kimsenin umurunda değil şu an olanlar.
Ha aslında olması lazım. Demokrasimiz gerçekten işlese ne yargı siyasete ne de (bu durumda olduğu gibi) siyaset yargıya bulaşır. Ama kimsenin halktan korkusu yok, çünkü halkı gütmek kolay. Halkın umurunda değil bu olaylar, olması da kimsenin işine gelmez.
Ben daha birkaç hafta önce "feni, matematiği, tarihi bırakmak gerek, halka vatandaş olmak öğretilmeli" dediğimde bunu kastetmiştim işte.

Şu anki durumda "halk bunu istemiyor bıdı bıdı" dediğinde çok komik oluyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Tabi basit bir görüşme , çok basit. Bi kesimin işine gelince herşey çok normal. Millet dediğim de hükümete oy veren millet. Hatta içine oyvermeyenlerin bi kısmını da kat.

Sen çok istiyorsun heralde bu kurumların siyasete bulaşmasını. Millet müdahalelerden bıktı , tabi siz görmeyin.


anlamıyorum ki ben şimdi. böyle zırlak zırlak yine. bu adamların cidden dediğin gibi bir amacı olsa; zaten böyle gösterişli işler yapmazlar, kalkıp kendi ofisinde buluşmazlar.

internet üstünden konuşursun nolacak?? hadi herşeyi geçtim dağda bayırda başka bir yerde buluşursun.

farkındayım çok seviyorsunuz mazlum rolü oynamasını da bir dur yau. tepki vermeden önce bi nefes al.

asker ve yargının beraber hareket etmesi veya kararlara etki etmeye çalışması falan benim de tiksindiğim bir hareket ama her olayı da buna yontmak biraz paranoyakça geliyor.

açıkçası bilemiyorum böyle görüşmeler olağan mı ama göstere göstere yapılan şeyden çok korkulması gerekmediğinin farkındayım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 oy veren insanların umrunda oluyor , tabiki başka şeyler geçim derdi vs. önce geliyor. Fakat ülke yönetiminde senin taktirinle gelmiş insanların demokrasi dışında müdahaleler ile indirilmeye çalışılması gayette milletin umrunda.

Ayrıyetten gündüz konuştuğumuzda Paksüt eğer gizli birşey olsaydı neden hemen açıklasın ki , adam açıkladı demiştin. Enis Berberoğlu 'nun yazısı. Önce inkar etmiş Paksüt sonra doğrulamış. Haber yüzünden mi acaba ?

said:
Kalıyor geriye iletişim sorunu... Mesela Başbuğ görüşmesini Hürriyet olarak biz de duyduk ve önceki gece Paksüt’e iki kez sorduk, kesin dille yalanladı.

Merak ettim, neden kendisini arayan muhabire, "Paşa benim yakın dostumdur, hep görüşürüm, ne gariplik var bunda?" diyemedi de ertesi günkü imalı haberlere geçit verdi acaba?

Yargıçların kararlarıyla konuşmaları esastır. Ama daha önemlisi, tam doğruyu söylemeleridir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
sg-1 oy veren insanların umrunda oluyor , tabiki başka şeyler geçim derdi vs. önce geliyor. Fakat ülke yönetiminde senin taktirinle gelmiş insanların demokrasi dışında müdahaleler ile indirilmeye çalışılması gayette milletin umrunda.


"Darbe olursa her çalışana ve emekliye birer maaş ikramiye dağıtılacak, esnafın vergi borcu silinecek" diye bi haber salalım, görelim demokrasi vatandaşın ne kadar umurunda.

Bugün AKP var iyi kaval çalan, oylar ona gidiyor. Yarın onun elinden kaval alınır, başka birine verilirse onu dinler halk. Sanma ki koyunlar "niye o çobanın elinden aldınız kavalı" diye kavalı alanı tersleyecek. Yok öyle birşey. Ne zaman olmuş ki?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Peki Türkiye'de seçim kazanmak seçmenlerin cahilliği ile mümkünse, bu yolla iktidar olan siyasi parti bu döngüyü neden kırmak istesin? İktidar olan siyasi partiler iktidar olma yolunu neden kapatsınlar?

"Eğitim şart" cümlesi benim için tek başına bir anlam ifade etmiyor. Hepimizin ortak fikri zaten bu ama yöntem nedir? Yani hükümetlerin bu işi yapmayacağı belli. Kendin demişssin zaten 50 senenin birikimi diye. Halk eğitilemezse iyi bir hükümet oluşturacak şekilde oy veremeyecek. Bu kısır döngü nerede bitecek?

Buna çözüm önerin nedir?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@haplo, süper über demokrasi yıldızı, halk kahramanı, milli irade tecili, yaşam kaynağımız, olmazsa olmazımız, düğünümüzün kamberi, "bulgur" pilavımızın nohudu, 3 çocuğumuzun ilham kaynağı, keneyi engelleyen çorabımız, dinimizin "tek" koruyucusu, pek sevgili başbakanımız RTE'nin yapmasını beklediğimi zannetmedin herhalde. (Ama bu adam ve partisi öyle bi yüceltiliyor ki şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş durumdayım. Geçenlerde mesajın birinde öve öve bitiremiyordu bi arkadaş, "öyle güzel şeyler yaptın ki" diye. Adam online hizmete geçilip bürokrasinin azaltılmasını Akepe'nin sayesinde oldu sanıyordu yav.)

Eğitim için hepimizin ortak fikri demişsin de orada sir'in yazdıklarını okumadın galiba. Pek sevgili liboşumuz halkın eğitilmesi gerektiğini söylediğimde şunu
sir said:
ama siz devam edin, gösterin kendinizi. hesaplar yapın kuşak kuşak nasıl eğitiriz diye. olmayan bir homojenliği, olmayan bir "ulusallığı", olmayan bir felsefeyi zorla insanların beynine kazıyın. postallar altında yaşanan bir demokrasiyi bile halka çok gören zihniyetin devamından başka bişey değilsiniz bu kimlikle.

yazacak kadar liboşluğun doruklarında dolaşabilmişti. Adamın savunduğu halkı başıboş bırakmaktı. Gerçi saygı duyuyorum, "su yolunu bulur" mantığıyla halkın bir gün doğruya ulaşacağını savunuyordu, ama bizim böyle bir vakit kaybına, amerikayı yeniden keşfetmeye gücümüz var mı? Ki zaten halkın güdüldüğü, fakirliğin, eğitimsizliğin, din sömürgecilerinin elinde oyuncak edildiği bir Türkiye'de halkın demokrasiyi kendi kendine öğrenmesi çok zor.

Neyse lafı uzatmayayım, o sorduğunu da şöyle yazmışım:
said:
Ancak özgürlüğünü kendi kazanmış avrupa milletleri gibi bir ihtilal olursa belki, onu da bizim halk yapmaz, koyundur güdülür. Veya bir cengaver çıkacak, "ben değiştiriyorum halkın eğitim sistemini, artık koyun değil birey yetiştireceğim" diyecek.

Şöyle de genişletebilirim yazdığımı, cidden akıllı, vatansever, milletsever, halksever bir darbe yapacak ordu. Şerden hayrın çıkması gibi, darbeden demokrasi doğuracaklar. Öyle bir anayasa koyacaklar ki ortaya tamamen halk adına, halk için.

İşte o zaman dediğim eğitim gerçek olabilir. Ki zaten bu dediğim olmazsa da biz her adımda biraz daha dibe batacağız, biraz daha küreselleşmenin aktörü değil sömürgesi olacağız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Esh said:
halklarin egitimi kapitalizmin sonu demek. asdf


Hiç de değil, bu anlattığım eğitim/bilinç kapitalizmle, sosyalizmle ilgili değil, sadece kullaşmamamız, birey olmamız ile ilgili, devleti kullanma sanatıyla ilgili, demokratik haklarımızı savunmamızla ilgili. Ekstra şeyler istemekten bile bahsetmiyorum, şu anki haklarımızı bile savunmayı bilmiyoruz. Avrupa'da insanlar devletin, hükümetin kölesi değil, hükümet onların kölesi, kulu. Öyle bir bilinç var ki, hata yapan bürokrat, bakan vs koltuğunda oturamıyor halktan korkusundan. Yav bu kene vakaları, Tuzla'daki gibi sık işçi ölümleri Avrupa'da olsa kim bilir kaç kişi koltuğundan olurdu, medyada hesabı sorulurdu. Bizde daha doğru dürüst bir demeç bile veren yok bu konularda.

Ondan sonra kalkıp milli irade palavrasını sıkıyorlar, bizimki milli irade değil ki, milli teslimiyet. Seçimlerde "bu 5 sene kim bizi şeyetsin" seçimini yapıyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:

Ancak özgürlüğünü kendi kazanmış avrupa milletleri gibi bir ihtilal olursa belki, onu da bizim halk yapmaz, koyundur güdülür. Veya bir cengaver çıkacak, "ben değiştiriyorum halkın eğitim sistemini, artık koyun değil birey yetiştireceğim" diyecek.

Şöyle de genişletebilirim yazdığımı, cidden akıllı, vatansever, milletsever, halksever bir darbe yapacak ordu. Şerden hayrın çıkması gibi, darbeden demokrasi doğuracaklar. Öyle bir anayasa koyacaklar ki ortaya tamamen halk adına, halk için.
İşte o zaman dediğim eğitim gerçek olabilir. Ki zaten bu dediğim olmazsa da biz her adımda biraz daha dibe batacağız, biraz daha küreselleşmenin aktörü değil sömürgesi olacağız.


halkın okuma yazma oranı, eğitim oranı, üniversteye gitme oranı her geçen yıl artmakta mıdır? artmaktadır.

ha eğitim sistemimizde büyük açıklar ve noksanlar mevcut mudur? mevcuttur. bunun nedenleri çeşitlidir, "resmi tarih"ten tutun da ezberci eğitime, zorunlu din eğitiminden (aslında felsefe zorunlu olsa ya) yetersiz insanların öğretmen olmasına, eğitime bütçenin çok küçük bir yüzdesinin ayrılmasından öss'sine kadar çok çok fazla sorunu var. öte yandan hayvansı şekilde gelişip yaygınlaşan bi iletişim teknolojisi mevcut ve bilgiye, habere, olana bitene ulaşmak geçmiştekine göre çok çok daha kolay. hem yurtiçindeki hem yurtdışındaki yani.

"milletsever" veya "akıllı" bir darbe yoktur, olmazdır, olabilemezdir. çünkü darbe, dışa kapanmaktır. "tek bir doğru"nun bütün ülkeyi kuşatmasıdır. artık bütün dünya yalancı, bi tek darbe sahipleri doğrucudur. o darbe bu ülkede kapitalizmi de küreselleşmeyi de piyasayı da demokrasiyi de durduracaktır, zaten hissedilen baskıyı daha da dayanılmaz bi hale getirecektir. ekonomik yanına hiç mi hiç girmiyorum.

darbecilerin yaptığı anayasalar hiçbi zaman halk için olmamıştır, her zaman kendi imtiyazlarını arttırmak, o "tek doğru"nun kurumsallaşmasına yol açmak ve halkın egemenliğini, devlet yönetimindeki söz hakkını kısıtlamak adına yazılmıştır.

siz halkı cahil, salak, koyun görmeye devam edin. halkın devletten talepleri olacak, olmalı, bütün dünyada oluyo ve insanlar bunu görüyo. artık sovyetler gibi veya nazi almanyası gibi "herşey devlet için" anlayışı kalmadı dünyada. devlet artık halka hizmet için var ve bütün dünya bu çizgiye gelmeye başladı. biz de gelicez, uzun sürcek, zor olcak ama gelicez.

devletin halk üzerinde silah zoruyla baskı kurup halktan "tek doğru" veya "tek ideoloji" talep etmesi demokrasiye aykırıdır. darbe dediğin, tıpkı iran devriminde humeyninin başa gelip islam dışında bir doğru olmadığını açıklaması ve bütün muhalefeti şiddetle bastırması gibi bişeydir. o darbenin "Atatürkçü" olması, über olduğu anlamına gelmez, çünkü darbe, mantalite olarak Atatürkçülüğe karşı bir girişimdir zaten.

bu halk kendi kendini eğiticek, zaten para kazanması, küreselleşmeye entegre olması, dünyada bir yer edinmesi için bunu yapmak zorunda. başka türlü var olamaz. akp işe yaramadı mı? başarısız mı oldu? başarılı olacak, daha iyi çalışacak ve halkın taleplerini yerine getirecek başka bi parti çıkar, ki çıkmak ZORUNDADIR, çünkü demokrasinin de kapitalizmin de gereği budur ve halk da oyunu onlara verir. ama darbeyle, baskıyla, cezayla, hukuksuzlukla, antidemokratik yöntemlerle, teftişle bu halk bir adım dahi ilerleyemez.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:
Ben de okuması olmayan arkadaşların yazmayı nasıl öğrendiklerini düşünerek hayret ediyorum.


Üzgünüm hori ama senin buraya sadece polemik çıkarmak için geldiğini düşünüyorum.
Burada hiçbir yazımda halkın eğitimsizliğini akp'ye yüklemedim. Ama 6 senedir iktidar olan bir partiye bunu yükleyebilir miyim, kısmen evet.
Yazdıklarım gayet açık, eğer demokrasiyi kullanmayı bilmemek bir cahillikse, evet halk cahil. Ama eğitim integrali bilmek veya padişahları sırayla sayabilmekten ibaretse ona diyecek sözüm yok, sen takıl etrafta.


Sir'e ithafen de, darbelerle ilgili tek söz söyleyeceğim;
dünyada demokrasinin gidip geri döndüğü defalarca vukudur, ama devletini köleleştirmiş halklarda demokrasinin gidip dönmesine hiç gerek olmamıştır.
Benim darbeden ne istediğimi umarım anlayabiliyorsundur, ki zaten ancak öyle bir darbeyi kabullenebilirim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...