Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Farkındalık başlığı altında şunu okudum sözlükte mutsuz (mutlu olmayı bilmeyen), ve mutsuzluğuna "sadece akıllılar görebilir" usülü, olmayan bir derinlik kazandırmak isteyen insanların klişeleşmiş bahanesi*. (eleanor rigby, 04.09.2002 10:21 ~ 10:22)#1567025 !? ve oha dedim böyle mükemmel bir açıklama yapabilmiş olması karşısında Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 yanılma ihtimali yok mu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 olabilir elbet ama çok net söylemiş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 mutluluk cok karmasık bi kavram,farkındalık olayına girmis fakat dusunsene trilyoner bi is adamının oglu olsan cogu seyın farkında olmadan bok gibi parayla surecegin yasam da kendi capında gayette mutlu olabılırdın,bi de kambocyanın bı koyunde cocuk-isci olarak dogdugunu dusun,ne bileyim bence biraz yanılıyo bunu yazan eleman ya da ben yanılıyorum bilmiyorum Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 mutlu hissettiğim zamanlarda aklıma hep şu garip cümle gelir mutluysan mutlusundur. yani mutlu olmak çok ekstrem durumlar dışında biraz insanın elinde olan bir şey ben olmayan derinlik kısmını çok beğendim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 bu gece bunu dusuncem,2-3 gundur kafamdaydı bu konu bılıyomusun mutlu olmak gercek mutlulugu yakalamak acaba ımkansız mı ya da suni mi?ne kadar gercek veya gercek ama sanal bir gerceklik mi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 mutluluk konusunda benim kafamı en çok bir adamın şu cümlesi karıştırmıştır " ben mutlu olmam haz alırım " bu tam olarak neye karşılık gelir hazcılığa mı bilemiyorum fakat baya kurcalamıştır kafamı. gerçek mutluluğu yakalamak biraz zayıf geliyor bana çünkü öyle çok derin ahlak terbiyeleri dışında bir hissi sürekli kılmak imkansız acayip bi dünyada oradan oraya savruluyoruz haz mutluluğun simulasyonu gibi geliyor bana Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 edit :güncelle yerine alıntı ya tıklamak gönderilmiş mesajı silmek açıklama yapmak oha entry demişim ne entrysi lan iyice sözlük moronu oldum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 mutluluk burda huzurla eşdeger tutuldugundan anlık degıl de daha genıs bı surece yayılmıs genel bi kavram olmus,haz almak ise onceden cekılmıs acıların veya yapılmıs tercihlerin sonucu elde edilen ödül/bedelin karsılıgı alınan kazanc olarak belirtilmis Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Luinir Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 oha bu topic garbıçın doğasına aykırı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 ben de ne zaman birileri gelip konuyla alakasız bi seyler soylicek diye bekliyodum,yanlıs anlama ayar degil haşa Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor. Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 benim de şey çok takılıyor kafama son zamanlarda bu internet dalgası işte facebook olsun myspace olsun ekşisözlük olsun paticik olsun sürekli bir yerlerde buluşuyor insanlar yani yalnız kaldığımız zaman çok daraldı sürekli bir iletişim neredeyse yalnızca uyurken yalnızız. msn'i bırakamayan insan tanıyorum. bu çok ciddi bir şey gibi geliyor bana henüz çok kesin bir ifadeyle "şudur" diyebildiğim bir şey bulamıyorum bu bahsettiğim sürekli iletişimin insan üzerinde yaratabileceği/ yaratmaya başaldığı değişiklikle ilgili fakat zaman zaman özeniyorum cep telefonsuz bir dünyaya. randevulaşmanın bile b.ku çıktı nasılsa cebinde telefon var açıp bir saat önce ben gelemiyorum diyebiliyor insanlar eskiden orada olunmak zorundaydı falan filan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-Cleglaw- Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 nefis bi şarkı. cidden mutsuzluk taşıyor bence.. hissediyorsunuz resmen. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 videotape den mi bahsediyorsun ? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EponymouS Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 bence beatles diyo ama godhead coverıda güzel Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Mr.Coca said: şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor. Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor. insan her zaman icinde bulundugu ortam sartları ve kosullara gore sekillendiriyor isteklerini,arzularını ve beklentilerini,bahsettigin programı bılıyorum dogumgununde babasının aldıgı ferrariyi ilgi cekmek icin ilk gun carpan ergen gibisinden konular var,cok izlemedim ama cok duymustum konsept olarak yabancı degilim programın konusuna,bu konu bence tatminsizlik ve daha kotusunu bilmeme,demek istedigim kızlar cok ucta ve hayatlarında daha öteye daha iyiye bi gelisme olamayacak ekonomik ve sosyal statu yonunden ama biz oylemiyiz,ortalamaya vursan bu sitede takılanların cogu orta direk ve usttabaka-ogrenci yani kucuk burjuva,cogumuz icin mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger,bir de tabi kendi icdunyamızda kurdugumuz temiz bembeyaz hayaller var bunlar da bizim gercekligimizin sozkonusu bi dunyada yasamak icin fazla masumlar,bu ortam kosulları mutlulugun bizim icin dısdunya ve icdunyamız arasında verilen ve surekli olan bi savasın sonunda gelicek bi idea olmasını saglamıyor mu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
adamınbiri Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Luinir said: oha bu topic garbıçın doğasına aykırı hemde nebiçim +1 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EponymouS Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 dağılın uleyn garbıç bura Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 nutella yerim said: Mr.Coca said: şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor. Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor. insan her zaman icinde bulundugu ortam sartları ve kosullara gore sekillendiriyor isteklerini,arzularını ve beklentilerini,bahsettigin programı bılıyorum dogumgununde babasının aldıgı ferrariyi ilgi cekmek icin ilk gun carpan ergen gibisinden konular var,cok izlemedim ama cok duymustum konsept olarak yabancı degilim programın konusuna,bu konu bence tatminsizlik ve daha kotusunu bilmeme,demek istedigim kızlar cok ucta ve hayatlarında daha öteye daha iyiye bi gelisme olamayacak ekonomik ve sosyal statu yonunden ama biz oylemiyiz,ortalamaya vursan bu sitede takılanların cogu orta direk ve usttabaka-ogrenci yani kucuk burjuva,cogumuz icin mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger,bir de tabi kendi icdunyamızda kurdugumuz temiz bembeyaz hayaller var bunlar da bizim gercekligimizin sozkonusu bi dunyada yasamak icin fazla masumlar,bu ortam kosulları mutlulugun bizim icin dısdunya ve icdunyamız arasında verilen ve surekli olan bi savasın sonunda gelicek bi idea olmasını saglamıyor mu "mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger" bu dediğine hem katılıyorum hem katılmıyorum aslında daha fazla katılmıyorum çünkü bu bahsettiğinin en azından bana hissettireceği şeyin mutluluktan çok haz olduğunu düşünüyorum Sosyal statü meselesine gelince de bunun da göreceli olduğunu düşünüyorum Bir Fransız'ın gözünde sümük kadar değeri olmayabiliyor bazen bahsettiğin üst tabakanın kulu köpeği olduğu halde ya da o bana nazaran üst denilen tabakanın aksine bir Fransızın gözümde b.k kadar değeri olmayabiliyor. Bu dediğim sosyal statü olarak bilinen şeyden uzak gibi görünse de aslında değil. Ben insanın öncelikle dünyanın neresinde olduğunun farkında olması gerektiğine inanıyorum. Sonra Dünyayı tanıması gerektiğini ve neresinde olduğunu da göz önünde bulundurarak Dünyadan onu mutlu edecek ve haz almasını sağlayacak şeyler beğenip seçmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanların ne dediği ismi tarihe kazınmış pek çok büyüğün umrunda olmamış. Bu yüzden iç dünyada tatmin ancak dış dünyanın ölümüyle olur gibi geilyor bana Mesele tarihe geçmek büyük işler yapmak falan da değil belirleyici olsun diye öyle örnek verdim. Çünkü mutlu olmanı ya da her ne diyorsan onu sağlayacak olan dünyadan beğenip seçtiğin (bahsettiğim ) şeyleri başardığını görmek bence Bunlar Senin deyişinle kişinin "iç dünya"sında gerçekleşen şeylerdir. yani benim de kafam karışmaya başladı şöyle toparlayayım mutluluk iç dünyada yaşanabilecek bir şey dış dünyayla bağ kopamaz evet bu yüzden başlığın en üstünde farkındalıktan bahseden bir yazı var dış dünya gerçeğinden kurtulamıyor oluşumuz ya da gerçekten kurtulamıyor oluşumuz diyelim çoğumuzun zaman zaman sıkıntısını duyduğu bir şey evet arada bir savaş var haz( dış dünya)/mutluluk (iç dünya) savaşı da denilebilir belki ikisi birden olmaz aradığın mutluluksa kendinle ( iç dünyanla ) olur haz ise ilk aklıma gelen cinsellikle hükmetmekle kazanan olmakla öforiyle olur. istenen mutluluk ise iç dünyayı tercih etmek bence mesele ! : iyice kesinleşti, keskinleşti cümlelerim tırsmıyorum değil buz gibi yanlış bir laf etmekten kafam da allak bullak oldu var ise yanlışım affola. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr.Coca Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 kısmen haklısın kendi mutlulugumuz icin ice donup kendi dogrularımızı bulmamız gerek,fakat burda cok onemli bi noktaya geldik,bizim dogrularımız dısdunya (yani icinde bulundugumuz sosyal topluluk/sosyete) ile pararlellik gostermiyorsa burda bireysel anarşizm doguyo ve icinde bulundugumuz kulturle doku uyusmazlıgından bize mutsuz olmak icin ekstra bi neden doguyo :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
adamınbiri Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 lehn yürüyün gidin a-aaa Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 said: savaşı bitirmek de kişinin elinde bence iç dünyayı tercih etmek mühim olan. iyi,kotu,dogru,yanlıs,namuslu-edebli,ahlaklı... bunların hepsi bize dogup buyugumuz toplum tarafından benimsetilen,daha dogrusu faşizan bi tavırla dikte edilen seyler,hatta cok uc dusunursen tanrı da oyle,dısdunyayı oldurunce tanrıyı da oldurmus olucaz,bak donduk dolastık geldik yine nietzsche ye :=) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 epik topik bence bu. burda hayatın anlamı yatıyor ve ben hiçbirini okuyamadım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar