Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

eleanor rigby


Mr.Coca

Öne çıkan mesajlar

Farkındalık başlığı altında şunu okudum sözlükte


mutsuz (mutlu olmayı bilmeyen), ve mutsuzluğuna "sadece akıllılar görebilir" usülü, olmayan bir derinlik kazandırmak isteyen insanların klişeleşmiş bahanesi*.

(eleanor rigby, 04.09.2002 10:21 ~ 10:22)#1567025 !?



ve oha dedim böyle mükemmel bir açıklama yapabilmiş olması karşısında
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mutluluk cok karmasık bi kavram,farkındalık olayına girmis fakat dusunsene trilyoner bi is adamının oglu olsan cogu seyın farkında olmadan bok gibi parayla surecegin yasam da kendi capında gayette mutlu olabılırdın,bi de kambocyanın bı koyunde cocuk-isci olarak dogdugunu dusun,ne bileyim bence biraz yanılıyo bunu yazan eleman ya da ben yanılıyorum bilmiyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mutluluk konusunda benim kafamı en çok bir adamın şu cümlesi karıştırmıştır " ben mutlu olmam haz alırım " bu tam olarak neye karşılık gelir hazcılığa mı bilemiyorum fakat baya kurcalamıştır kafamı.

gerçek mutluluğu yakalamak biraz zayıf geliyor bana çünkü öyle çok derin ahlak terbiyeleri dışında bir hissi sürekli kılmak imkansız acayip bi dünyada oradan oraya savruluyoruz
haz mutluluğun simulasyonu gibi geliyor bana
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı
içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek

şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana

MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için
aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu
ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar


buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor.



Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

benim de şey çok takılıyor kafama son zamanlarda bu internet dalgası işte facebook olsun myspace olsun ekşisözlük olsun paticik olsun

sürekli bir yerlerde buluşuyor insanlar yani yalnız kaldığımız zaman çok daraldı sürekli bir iletişim neredeyse yalnızca uyurken yalnızız. msn'i bırakamayan insan tanıyorum.

bu çok ciddi bir şey gibi geliyor bana

henüz çok kesin bir ifadeyle "şudur" diyebildiğim bir şey bulamıyorum bu bahsettiğim sürekli iletişimin insan üzerinde yaratabileceği/ yaratmaya başaldığı değişiklikle ilgili


fakat zaman zaman özeniyorum cep telefonsuz bir dünyaya. randevulaşmanın bile b.ku çıktı nasılsa cebinde telefon var açıp bir saat önce ben gelemiyorum diyebiliyor insanlar eskiden orada olunmak zorundaydı falan filan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mr.Coca said:
şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı
içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek

şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana

MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için
aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu
ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar


buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor.



Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor.





insan her zaman icinde bulundugu ortam sartları ve kosullara gore sekillendiriyor isteklerini,arzularını ve beklentilerini,bahsettigin programı bılıyorum dogumgununde babasının aldıgı ferrariyi ilgi cekmek icin ilk gun carpan ergen gibisinden konular var,cok izlemedim ama cok duymustum konsept olarak yabancı degilim programın konusuna,bu konu bence tatminsizlik ve daha kotusunu bilmeme,demek istedigim kızlar cok ucta ve hayatlarında daha öteye daha iyiye bi gelisme olamayacak ekonomik ve sosyal statu yonunden ama biz oylemiyiz,ortalamaya vursan bu sitede takılanların cogu orta direk ve usttabaka-ogrenci yani kucuk burjuva,cogumuz icin mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger,bir de tabi kendi icdunyamızda kurdugumuz temiz bembeyaz hayaller var bunlar da bizim gercekligimizin sozkonusu bi dunyada yasamak icin fazla masumlar,bu ortam kosulları mutlulugun bizim icin dısdunya ve icdunyamız arasında verilen ve surekli olan bi savasın sonunda gelicek bi idea olmasını saglamıyor mu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nutella yerim said:
Mr.Coca said:
şimdi mutluluktu hazdı huzurdu derken karmaşıklaştı
içinden çıkılmaz hale geldi mevzu. Mutluluğun ve mutsuzluğun en net hissedildiği anları hatırlayıp karşılaştırmak lazım çünkü huzur denince vicdan da girecek işin içine vicdan deyince başka şey girecek

şöyle düşünüyorum ben mutluluk ve haz ters orantılı bunun en genel örneğini nasıl verebilirim sana

MTV de my super sweet 16 diye bir program var izledin mi bilmiyorum 16 yaşına giren ( genelde kız ) gençlerin doğum günü partilerini gösteriyor 3 kasa bmw ler yüksek kasa lexus lar hediye ediliyor doğum günleri için
aklına gelebilecek her türlü uç şeyi planlıyorlar ve doğum günü yaklaştıkça yapılan bu büyük şeylere karşın çocuğun suratında bir tatminsizlik hissi görüyorsun ve hemen hemen her programda en az bir kere ağlıyor bu sapık doğumgünü çocukları (genelde kızları) ufacık bir şey yüzünden ağlıyorlar genelde elbise/giysi yüzünden oluyor bu
ya da o 60.000 dolarlık lexusun yanında devede kulak kalacak herhangi ufak bir şey yüzünden sinir krizleri geçiriyorlar


buna karşın hangi kanal bilemiyorum 5-6 sene önce izlemiştim dünyanın dolaşıldığı bir belgeselde sanırım bir uzakdoğu ya da afrika ülkesinde kadın bir çiftçinin yanına gidiyorlar ve tarlayı hayvan gücüyle sürdüğünü görünce neden bir traktör almıyorsun diyorlar kadın ilk önce parasının olmadığından sonra traktör almanın yükünü hafifletmesine karşın bir kere sahip olduğu için daha fazlasını isteyeceğinden ve bunun onu sonsuz bir mutsuzluk döngüsüne sokacağından ( üç aşağı beş yukarı böyleydi söyledikleri ) bahsediyor.



Yani mutlu olmak için bir yerde sabitlemelisin gibi geliyor bana arzularını. öncelikle haz almamalısın gibi geliyor.





insan her zaman icinde bulundugu ortam sartları ve kosullara gore sekillendiriyor isteklerini,arzularını ve beklentilerini,bahsettigin programı bılıyorum dogumgununde babasının aldıgı ferrariyi ilgi cekmek icin ilk gun carpan ergen gibisinden konular var,cok izlemedim ama cok duymustum konsept olarak yabancı degilim programın konusuna,bu konu bence tatminsizlik ve daha kotusunu bilmeme,demek istedigim kızlar cok ucta ve hayatlarında daha öteye daha iyiye bi gelisme olamayacak ekonomik ve sosyal statu yonunden ama biz oylemiyiz,ortalamaya vursan bu sitede takılanların cogu orta direk ve usttabaka-ogrenci yani kucuk burjuva,cogumuz icin mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger,bir de tabi kendi icdunyamızda kurdugumuz temiz bembeyaz hayaller var bunlar da bizim gercekligimizin sozkonusu bi dunyada yasamak icin fazla masumlar,bu ortam kosulları mutlulugun bizim icin dısdunya ve icdunyamız arasında verilen ve surekli olan bi savasın sonunda gelicek bi idea olmasını saglamıyor mu















"mutluluk bize tv-internet-amerikan sineması ve kulturu tarafından pompalanan sanal gercekligi teoriden gercek hayata uyarlanmasını basarmakla esdeger"


bu dediğine hem katılıyorum hem katılmıyorum
aslında daha fazla katılmıyorum çünkü bu bahsettiğinin en azından bana hissettireceği şeyin mutluluktan çok haz olduğunu düşünüyorum



Sosyal statü meselesine gelince de bunun da göreceli olduğunu düşünüyorum Bir Fransız'ın gözünde sümük kadar değeri olmayabiliyor bazen bahsettiğin üst tabakanın
kulu köpeği olduğu halde
ya da o bana nazaran üst denilen tabakanın aksine
bir Fransızın gözümde b.k kadar değeri olmayabiliyor.
Bu dediğim sosyal statü olarak bilinen şeyden uzak gibi görünse de aslında değil.


Ben insanın öncelikle dünyanın neresinde olduğunun farkında olması gerektiğine inanıyorum. Sonra Dünyayı tanıması gerektiğini ve neresinde olduğunu da göz önünde bulundurarak Dünyadan onu mutlu edecek ve haz almasını sağlayacak şeyler beğenip seçmesi gerektiğini düşünüyorum.

İnsanların ne dediği ismi tarihe kazınmış pek çok büyüğün umrunda olmamış.

Bu yüzden iç dünyada tatmin ancak dış dünyanın ölümüyle olur gibi geilyor bana

Mesele tarihe geçmek büyük işler yapmak falan da değil belirleyici olsun diye öyle örnek verdim.

Çünkü mutlu olmanı ya da her ne diyorsan onu sağlayacak olan dünyadan beğenip seçtiğin (bahsettiğim ) şeyleri başardığını görmek bence

Bunlar
Senin deyişinle kişinin "iç dünya"sında gerçekleşen şeylerdir.

yani benim de kafam karışmaya başladı şöyle toparlayayım

mutluluk iç dünyada yaşanabilecek bir şey
dış dünyayla bağ kopamaz evet bu yüzden başlığın en üstünde
farkındalıktan bahseden bir yazı var

dış dünya gerçeğinden kurtulamıyor oluşumuz
ya da gerçekten kurtulamıyor oluşumuz diyelim
çoğumuzun zaman zaman sıkıntısını duyduğu bir şey

evet arada bir savaş var haz( dış dünya)/mutluluk (iç dünya) savaşı da denilebilir belki

ikisi birden olmaz
aradığın mutluluksa kendinle ( iç dünyanla ) olur
haz ise ilk aklıma gelen cinsellikle hükmetmekle kazanan olmakla öforiyle olur.


istenen mutluluk ise iç dünyayı tercih etmek bence mesele

! : iyice kesinleşti, keskinleşti cümlelerim tırsmıyorum değil buz gibi yanlış bir laf etmekten kafam da allak bullak oldu var ise yanlışım affola.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kısmen haklısın kendi mutlulugumuz icin ice donup kendi dogrularımızı bulmamız gerek,fakat burda cok onemli bi noktaya geldik,bizim dogrularımız dısdunya (yani icinde bulundugumuz sosyal topluluk/sosyete) ile pararlellik gostermiyorsa burda bireysel anarşizm doguyo ve icinde bulundugumuz kulturle doku uyusmazlıgından bize mutsuz olmak icin ekstra bi neden doguyo :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
savaşı bitirmek de kişinin elinde bence

iç dünyayı tercih etmek mühim olan.



iyi,kotu,dogru,yanlıs,namuslu-edebli,ahlaklı...

bunların hepsi bize dogup buyugumuz toplum tarafından benimsetilen,daha dogrusu faşizan bi tavırla dikte edilen seyler,hatta cok uc dusunursen tanrı da oyle,dısdunyayı oldurunce tanrıyı da oldurmus olucaz,bak donduk dolastık geldik yine nietzsche ye :=)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...