Rahan Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 her bir yanımız komplo teorisi zaten. bi dur seninki eksik kalsın. fotoğraf falan olursa tekrar bakmak gerek tabi. başörtülüler yanına erkek oturunca ne yapıyorlar? asıl soru o. zira tek boş yer erkek yanı olduğunda sap gibin ayakta duran hatunlar görüyorum ben sıklıkları mahallelere göre değişecek şekilde. zorla oturtacak halimiz yok, ayakta kalsın pek umrum değil de oldukça gariban bir görünüm sergiliyorlar.
sir Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 başı açık olup da oturmayanlar da oluyo abi, o biraz da bizim tipsizliğimiz olabilir fdsfsdf
Prawler Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 belki de senin teslimiyetci libo$ oldugunu anliyorlar sir, ondan basi acik fa$ist kemalist kadinlar yanina oturmuyordur. =)
Laurelin Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 valla kac tane carsafli turbanliya rastladiysam okumak istedikleri bolumler hep fix ilahiyat arap dili ve edebiyati turk dili ve edibiyati ve benzer bolumler oyle bir konusuyorsunuzki millet sanicak bunlar atom muhendisi olmak istiyor ama onleri kesiliyor trende kitap okuyan 3-4 turbanmon tip gormsutum seneler once sevinmistim aha nihayet bizim millette okumaya merak sardi diye sonra farkettim okuduklari hep arapca dini kitaplar arkadasimla konuyu orda konsuruken bana "abi keske hristiyan olsaydi turkler hic islamiyeti secmeselerdi acep nasil olurdu?" dedi eh nasil olucagi belli bugun turbanmonalrin yerine incelde dunay duzdur dediginden fanatik gibi dunyanin duz oldugunu savunan tiplerle ugrasiyor olurduk
Rahan Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Viktor said: oyle bir konusuyorsunuzki millet sanicak bunlar atom muhendisi olmak istiyor ama onleri kesiliyor tek biri; babasının dayağıyla türban takan tek birinin bile atom mühendisi olacağı varsa bile hakkı yeniyor. o da yeter. o tek biri sen de olabilirdin. şunlar içeri girsin. gerekirse daha sıkı disiplin önlemleri alınsın. yeter ki bu eblek halkın eline "biz çogüzel şiylir yapacaz ama elitler izin vermiyi ayşegûl hanım" mazereti verilmesin. bu sefer onların başarısızlıklarının faturası da "elitler" dediklerine kesiliyor. hem de bunu zevkle yapıyorlar.
Sufi Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Viktor said: valla kac tane carsafli turbanliya rastladiysam kaç tanesine rastladın? said: okumak istedikleri bolumler hep fix kaç tanesine sordun? yani cidden merak ettiğim için soruyorum, iğnelemek laf sokmak için falan değil. senelerdir viktor başlığı altındaki postlardan çarşaflılar-türbanlılara yaklaşımını (yansıttığın kadarıyla) biliyorum da o yüzden merak ediyorum. karşılaştığında yüzünü buruştururken mi sordun yoksa dolmuşta yanına oturmayı reddettiğinde mi konuştun? yani genelleme yapacak sayıda çarşaflıyla konuştuğuna göre çarşaflıların insan olduğu sonucunu mu çıkarmalıyız? yani soruyorsun cevap veriyorlar falan? said: ilahiyat arap dili ve edebiyati turk dili ve edibiyati ve benzer bolumler oyle bir konusuyorsunuzki millet sanicak bunlar atom muhendisi olmak istiyor ama onleri kesiliyor mevcut mühendislik bölümlerindeki türbanlılar fasülyeden mi peki? tıp bölümleri? hadi velev ki (hsktir velev ki dedim) sadece bu söylediğin tarz bölümleri seçiyorlar. ilahiyatı ayrı tutalım, diğer ikisini niye aşağıladık? arap dili... "gdumun arap dili, konuşmayın lan pislerle, şeriatçı köpekler, alışveriş falan yapmayın, öğrenmeyin dillerini şerefsizlerin" bu mudur? hadi diyelim budur. peki ya türk dili ve edebiyatı? madem bunlar bilim değil ne işi var üniversitelerde? "orada okuyan türbansız öküzler kimler acaba. çıkın lan o fakültelerden" midir? türban ve özellikle çarşaf giyen insanlara karşı olumsuz yaklaşımı anlarım ama allah aşkına objektivitenizi kaybedecek kadar nefretinizin etkisinde kalmayın. yani şu yukarıda alıntıladığım sözlerinin neresinden tutacağımı şaşırdım. ayıp yahu.
sir Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 gebze yüksek teknoloji enstitüsünde fizik okuyorum, bizim bölümde en az 20 öğrenci vardır türbanını çıkarıp girmek durumunda olan. diğer bölümlerde de var. ve ilginçtir bizim okulda sosyal bilimlerle ilgili bi fakülte yok.
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Sg-1 c/p'liyor demişken: sg-1 said: Ahmet Hakan said: Kod adı: Türban-1 DAHA önce de söylemiştim, bir kez daha söylüyorum: Yeryüzünün yemiş yutmuş bütün ordinaryüs profesörleri bir araya gelerek, düşünce tarihinin en alengirli cümleleriyle ciltlerce gerekçeler yazsalar dahi... Beni, "Üniversite çağına gelmiş bir genç kızın hangi kıyafeti giyeceğine devlet karar verir" cümlesine ikna edemez. Böyle bir şey aklıma yatmaz, vicdanıma sığmaz, insanlık anlayışıma uymaz... "Genç kızlar üniversiteye türbanla girerse laiklik ilkesi zedelenir" cümlesi de benim açımdan ikna edici değildir... Eğer bu cümleye ikna olursam, laiklik ilkesine yabancılaşırım... Laiklik ilkesinin gönlümde taht kurması söz konusu olamaz... Laiklik ilkesinin beni fethetmesi imkánsız hale gelir. "Genç kızların üniversiteye türbanla girmesi teklif dahi edilemez" cümlesini de son söz olarak kabul edemem... Eğer kabul edersem, kendimi fena halde yenilmiş sayarım... Vicdanımın örselendiğini düşünürüm... * * * Peki bu durumda bana düşen nedir? Yatıp kalkıp, "Hukukun ırzına geçtiler", "Cüppeli darbe", "9 mu büyük, 411 mi?", "Sözün bittiği yer", "CHP artı yargı eşittir iktidar" diye başlıklar mı atacağım? Tumturaklı sövgü sözcüklerini sıralayarak mı meseleyi halledeceğim? Hayır! Hayır! Böyle yapamam... Böyle yaparak bir yere varılabileceğini sanmıyorum... Bir yere varmak için, önce buraya nasıl gelindiğini anlamaya çalışmak gerekir... O halde "Nasıl gelindi buraya?" sorusuna yanıt arayalım... Her şey 10 yıl öncesine kadar siyasal İslamcı oldukları tescilli bir heyetin, "Biz dönüştük / Ve her şey değişti" diyerek Türkiye’de tek başına iktidar olmasıyla başladı... Önce bir iki kem küm edildi... "Acaba?" falan denildi... Sonra sular biraz olsun duruldu... Çünkü "Heyet", birinci iktidar döneminde fevkalade dikkatliydi... Kendilerine yönelik kuşkuları boşa çıkaracak, dönüşümlerinin samimiyetine ikna edecek bir rehabilitasyon süreci izliyorlardı... Bu yüzden önemli bir maraza çıkmadı... * * * Ama ne zaman ki... Yüzde 47’nin mutlak bozan etkisinin altına girdiler, rehabilitasyon süreci bir tarafa bırakıldı... "Çankaya", fethedilecek bir merkez olarak görülmeye başlandı... YÖK Başkanlığı’na "kafa dengi" bir isim atandı... Aşırı mutlakiyetçi uygulamalar birbiri ardına gelmeye başladı... Ve gömülen baltalar da ortaya çıkıverdi... "Muhafazakárlaşıyor muyuz?" tartışması başladı... "AKP gerçekten merkeze geldi mi?" sorusu sorulmaya başladı... Bütün bu tartışmalar karşısında... Yüzde 47’nin bozan etkisi altında kalan iktidar, yandaşlarının da yol göstericiliğinde, olup bitenleri, "ordu", "yargı", "CHP", "yüzde 20", "burjuvazi" ve "bir kesim medya"nın komplosu ya da direnişi olarak algıladı, algılamayı tercih etti. "10 yıl sonra Sezer’in atadığı üyelerden hiçbiri olmayacak... 10 yıl sonra Gül’ün atadığı üyeler devreye girecek... 10 yıl sonra işlem tamam..." havası estirdi... Bunun üzerine... Kendilerini memleketin sahibi gibi görenler, "Vay! Madem 10 yılımız kaldı... O zaman ona göre davranalım" demeye başladılar. Eğip bükmeler, zorlamalar, yargının taraf olması, demokratikleşme umudunun azalması... Hepsi ama hepsi "10 yılımız kaldı" şeklindeki bir ruh halinin ürünüdür... Cehenneme giden yollara kuşku taşları böyle döşendi... * * * Düşünün: Çok kötü bir liderlik sergilemesine, Nazi subayı kılıklı Önder Sav türünden adamlarla yönetilmesine ve çok kötü bir muhalefet yapmasına rağmen... Bu memlekette CHP, yüzde 20 oy almış... Bu az bir şey değildir. "Ordu", "yargı", "burjuvazi" iktidara tavır almış durumda... Bu da az bir şey değildir... Cepheleşme ortamlarında iktidara oy vermeyenlerin, "iktidar karşıtı" olarak konumlandırılması söz konusu olur... Bu da "Yüzde 53 size karşı" cümlesine tekabül eder... Yani... Ortada "Ayrıcalıklarından vazgeçemeyen bir avuç seçkin azınlık" diye izah edilemeyecek bir direniş cephesi var... Peki bu cepheyi kim oluşturdu? Bu cephenin kendinden geçercesine motive olmasına kim katkı sağladı? Kim sağlayacak? Tabii ki AKP... Ve daha da kötüsü AKP, bu cepheyi hafife aldı, hafife almaya devam ediyor. Diyeceksiniz ki: Hafife almasın da teslim mi olsun? Şapkayı alıp gitsin mi? Hayır! Haşa! Tabii ki teslim olmasın... Benim söylediğim şudur: Yüzde 47 oy almış bir iktidara karşı çok güçlü bir itiraz oluşuyorsa, iktidar bu itirazın mahiyetini ve kapsama alanını kavramak zorundadır. Cepheyi genişleteceğine daraltması gerekir... "Bunlar bir avuç azınlık" demek, itirazın boyutunu fark edememek anlamına gelir... İtiraz edenler sonuna kadar haksız da olabilir... Bir iktidar, bu haksız itirazlarla da baş edebilme becerisini sergilemek zorundadır... Şunu demek istiyorum: Cepheyi daraltmak, iflah olmaz marjinaller dışındaki kesimleri ikna etmek, kuşku bulutlarını dağıtmak... Bunların yapılması gerekiyordu... * * * Bütün bunların ardından yazının başlığını, yani "Kod adı: Türban"ı anımsatarak, "Türban bu işin neresinde?" diye sorabilirsiniz. Hadi ben de Hasan Cemal gibi yapıp, bu sorunun yanıtını yarınki yazıya bırakayım...
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9131007.asp said: Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı, "Ana-Kız okuldayız" kampanyasında türbanlı ve türbansız olmak üzere iki farklı kadının yer aldığı ilan hazırlandığı ortaya çıktı. İlanlar önceki gün Yeni Şafak ve Cumhuriyet gazetelerinde türbansız versiyonuyla yayınlandı. Aynı gün Akşam ve dünkü Hürriyet’e ise ilanın türbanlı olanı verildi. Bakanlık yetkilileri durumu "Kampanyalarda hedef kitle olarak toplumun bütün kesimlerini göz önünde bulunduruyoruz" diyerek savundu ve "Kampanyalarımızda kullandığımız ilanları Halkbank’ın da çalıştığı bir şirket yapıyor. Şirketle dört yıllık bir protokol imzaladık. 4 yıl boyunca bütün gazetelerde bu ilanlar yer alacak. Hangi gazetede hangi ilanın yer alacağı tamamen tesadüf" dedi. 5 milyon YTL vererek ana sponsor olan Halkbank yetkilileri ise "Ajans bizim ajansımız değil, reklam kampanyasını da Bakanlık organize etti" açıklamasını yaptı. İyice suyunu çıkardılar.
Öne çıkan mesajlar