littlebitcloser Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 sg-1 said: sg-1 said: said: anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler" burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi? işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır: değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir? bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur) anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır? Türbanı falan boşverin şimdi, şu alıntıdaki iki soruya adamakıllı cevap veren ilk liboş arkadaşımızın adresine çikolata yollayacam, kargo benden. Çikolatayı kazanabilen yok şimdiye kadar. milli güvenlige tehdit oluşturacak durum olursa ve bu herkesin meşrutiyetini kazanırsa ordu devreye girer. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 sir said: sg-1 said: Halka bunu yedirdiğini düşün, "arım balım peteğim al sana iki çuval kömür yat kulağının arkasına" dediğini? valla inanılmazsın ya ahehaue çerez mi yediriyosun? anayasa değişiklikleri halkoyuna sunuluyo denmiş, daha geçen gün topikte akpnin oylarının sadece %5inin kömürle alınmış olabileceğini konuşmadık mı? bırakın şu kömür lafını falan artık, halk şeriat istemiyo, isteseydi bugün çok farklı bi yerdeydik zaten. AKP'nin oylarının değil tüm seçmenlerin %5'i o. Öyle küçük bir sayı değil, 2 milyon kişi. Baraj olunca mecliste kaç sandalye ettiğini var sen hesapla. Halk şeriat istemiyo, eyvallah, bunu binary logic 1 olarak kabul edelim. Hükümetin şeriat istemediği kanısına nasıl varacağız? Adamların söyledikleri aha üstte. Ben nasıl inanacağım bu adamların samimiyetine? Hem halkı ikna ettiklerini düşün(2 milyon kişiyi nasıl ikna ettiklerini gördük), size göre yasalarda bi denetleme mekanizması da olmadığına göre isterse hilafeti bile getirebilecekleri bi güce sahipler. Ha ama pardon, "Halk şeriat istemiyo"=1; "Halk bu konuda hayatta ikna edilemez, tarikatlar bunca senedir boşa uğraşıyo"=1; Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 littlebitcloser said: sg-1 said: sg-1 said: said: anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler" burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi? işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır: değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir? bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur) anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır? Türbanı falan boşverin şimdi, şu alıntıdaki iki soruya adamakıllı cevap veren ilk liboş arkadaşımızın adresine çikolata yollayacam, kargo benden. Çikolatayı kazanabilen yok şimdiye kadar. milli güvenlige tehdit oluşturacak durum olursa ve bu herkesin meşrutiyetini kazanırsa ordu devreye girer. Aha demokrasiye müdahale, darbeci seni!!! 1980 darbesinde de hemen herkes ayakta alkışlamıştı orduyu darbe yaptı diye. Her gün bi çatışma, ölen yaralanan... Şimdi o darbeyi yapanların hepsi demokrasi düşmanı oldu. "Hilafet geri geldi" diye darbe yaparsa ordu, hepiniz yine en gral demograt kesilirsiniz. Şimdi burda "ordu meşru bir darbe yapar" diyorsunuz, ne ayaksınız anlamadım ki? Zaten sen muhtemelen faytonissin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 bak aslında çok basit, gel sana bunu bir şarkıyla anlatayım! akpye oy vermeyeen en az 20 milyon insan vaaar anayasa değişimi içiiin halkoyunun çoğunluğu gereeek akpye oy vereeen 16 milyon insan vaar bunun 14 milyonuu şeriat için mi oy verdii?? hep berabeer buu ülkeyee, şeriyaaat gelemezz buu ülkeyee, hilafeeet, yok! gelemeez, (çünküü) buu (uuuu) ülke AB'ye girmek isterken kim napsın şeriatı, oo kim napsın hilaafetii? buu ülkeyee, şeriyaaat gelemezz buu ülkeyee, hilafeeet, yok! gelemeez, (çünküü) buu (uuuuu) ülkede sadece (ama saadecee) bir kesimin sözü geçerr, o da bürokratik eliit.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Sende yetenek var bunu üzerine git. Her anayasa değişikliği halka soruluyor mu peki? Bu ülkeye şeriat gelemez, ama şeriat isteyenler (bunu ben değil, bizzat kendileri söylüyor) tarafından yönetiliyoruz, hükümeti denetleyecek bi mekanizma yokken bana bunun güvencesini kim verecek? Bürokratik elit bu ülkede neden bu kadar güçlü, AKP'nin neden bu kadar düşmanı var, o 20 milyon insan AKP'ye neden oy vermedi? Sorular sorular sorular, cevap olarak ancak "şeriyat gelmeeeeezzz" geliyor, hey allam. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 abi herkes aynı partiye oy verirse zaten niye seçim yapalım fdsdsdf akpye oy vermeyen herkes akp düşmanı mı oldu? bürokratik elit de zaten o kadar siyasete karıştı ki yakında yargıtay-aym partisi filan kurcaklar. chp oylarının bi kısmı kayar o yöne eminim dsfsd hükumettekiler de şeriat yönetimi filan istemiyo, onlar sadece daha çok kazanç derdinde. bu kazancı elde etmenin yolu da şeriattan değil, küreselleşmeden, AB'den geçiyo. denklem bu kadar basit aslında. o yüzden, hep beraaber buuu ülkeyeee şeriyaaat gelemeeezz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Madem herkes akp'ye oy vermek zorunda değil o zaman akp neden sürekli olarak milli iradeden bahsediyor peki? Bürokratik elit dediğin kesim neden bu kadar siyasetin içinde peki? Tayyip "arkadaş ben şeriat istemiyorum, daha çok para kazanmak istiyorum" dedi zaten. Ama yukarıdaki c/p'dekileri de dedi. Ayrıca para kazanmanın önünde din bir engel değildir, paranın dini yoktur. Öyle bi konuşuyorsun ki "para kazanmak istiyoruz, o zaman şeriat gelmemeli" gibi bir mantık varmış gibi. Sanki dünyadaki bütün zenginler dinsizmiş gibi. Sanki dünyada hiç zengin arap ya da iranlı yokmuş gibi. Bu ülkeye şeriat gelmez, eyvallah, ama hükümet beni bu konuda ikna edecek hiçbir harekette bulunmuyor. Daha önce de söyledim yine söylüyorum, bu türban yasasını AKP değil de CHP, MHP, ANAP, DSP çıkarsaydı asla ve asla böyle bir durum olmazdı. Hep beraber alkışlarla kabul ederdik. Bugün alıntıladığım Ahmet Hakan yazısını okusaydın aslında o bürokratik elit diye hakaret ettiğin kişilerin neyden çekindiğini anlardın. Türban aslında bir savaş malzemesi, bir çeşit Kardak. Kimseye bir zararı yok, ama gerçek bir güç gösterisi alanı. Muhtemelen A.Hakan da yazısının yarınki devamında böyle birşey yazacak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 çünkü bu yasayı sadece akp çıkartmadı, akp+mhp+dtp çıkardı ve bu da meclisin %60ı oluyo ve o yüzden milli irade diyoruz. bold yazınca daha etkileyici olabilir bi de onu deniyim. çünkü bu yasayı sadece akp çıkartmadı, akp+mhp+dtp çıkardı ve bu da meclisin %60ı oluyo ve o yüzden milli irade diyoruz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Kendi kendine tuzağa düşüyorsun. Bi diyorsun "herkes kömüre oy vermedi, genelleme yapmayın", bir de diyorsun "%60 türban yasağının kalkmasını istedi". Ne şimdi bu? Ben o %60'ın içindeyim, ama türban yasağının bu hükümet eliyle kalkmasını istemiyorum, bu yasak kalkarsa arkasının geleceğini düşünüyorum. Ben kim oluyorum bu durumda peki? "Bürokratik elit" neden düşman? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
matama Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 darbeyle seriat getirmek suctur, fikri dusunmek bile sapikliktir. Oturup tartisilacak yani olmayan bir fikirdir, kendince istediginizi konusun ama yasalarda acik olarak belirtilmis bir sucu savunuyorsunuz ve sirf bu muhabbetten dolayi ben kendi adima basvurup bu siteyi kapattiririm. Herkesin durmasi gereken bir yer var burasida orasi. Oturup burada soyle eylem yapariz boyle yapariz deyip tehdit ve sucu ovme yapamazsiniz. Tartisilacak birsey yok. sonrada ben boyle demedim iste soyle diye cevirme olmaz. Ben net soyluyorum burada bir yigin genc insan var, anayasa mahkemesini tartisirsiniz, sistemi tartisirsiniz, ama halk ister deyip galeyanca bir tutumla sokaklara cikar seriat getiririz diyemezsiniz. Bu acik ve net suctur, hele boyle bir ortamda propogandadir. Cuce said: huun said: matama said: Bu yaptigin muhabbet suctur bunun icin bir cok kisi asildi asilirda kendine gel ulkenin temelini tartismaya kimsenin hakki yoktur. huun said: %90'a %10 büyük fark. ne yazık ki yaşamak zorundadır. bunu söylerken aklı evvelin birisi çıkıp sağa sola çekiştirmeden önce not düşeyim: bu ülkede padişah ya da şeriat isteyenlerin oranı %10'dur, kalanı %90. yani arada büyük fark var diye gider... ne alaka? söylüyorum işte, sonuna kadar da arkasındayım. kim asacaksa gelsin assın. söylenenlerde neyi anlamadığını anlasam yardımcı olurdum anlamana. çok basit bir mantık yani burda dile getirilen. rusya'da çar'ın askerleri mi kurtardı rejimi? iran'da şah'ın askerleri mi? ya da atatürk halka rağmen mi yaptı devrimlerini? isterse gelir ama istemiyor diyorum. burda aba altından sopa göstermek gibi bir durum da yok ama bazılarınızın pusulası şaşalı çok zaman olduğu için herşeyi bir inatlaşma, rövanş alma havasında gördüğü için ne söylesek boş. ülkenin temelinde zaten yok şeriat, padişah isteği diyorum hala "kendine gel, asarız seni" diyorsun, bu muhabbetlere çok adam asıldı diyorsun. ne ayaksın? ya bi kez sucu mucu gecelim "SUC LAN SUC KONUŞMA ZINI KIRARLAR SUC!!! BAK HALA KONUSUYO!" şeklinde tutumlarla tuvalete gitsek sıcmaya muvaffak olamayız. o derece insanı bi ileri taşımıyan bi tutum bu. Huun eğer zaten kastın yasalak ve hukuki yolların dışında bir halk eylemiyse zaten ortada ne demokrası kalır ne özgürlük ne bişey. evet tabiki bu dünyada halk devrimi diye bişey var, bakınız kuba bakınız sovyetler, ama hangi örneğe bakarsan bak sistemin değişmesini istemiyen hayatından memnün insanlar vardı ne kadar kücük bi kesim olurlarsa olsunlar. Geri kalan %90 veya daha büyük kesimin hayatı zulum icind eolduğu için bi noktadan sonra halk bi şekilde kendine geldi ve geldide (getirildi, kandırıldı bişi bişi) devrim oldu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Exodus Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 said: Oturup burada soyle eylem yapariz boyle yapariz deyip tehdit ve sucu ovme yapamazsiniz. Yapan yok zaten, kendi kendine gelin güvey oluyorsun. "Kapağğğıttırrrırtırırım laağğğn bu siteeğğğiii" Yürü be. Savcı senden daha iyi okuyup anlama kabiliyetine sahiptir ama muhtemelen. huun'un söylediği şeyle senin zıpladığın şeyin alakasız olduğunu anlarsa rezil olmayasın orada. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soulless Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Anayasa Mahkemesini verdigi karardan dolayi birkere daha tebrik ettim.Kuyruk acisiyla bagirirken gercek yuzlerini gostermeye basladi bazilari. Neymis efendim biri seriat ve padisahlik ister.Sopayla dovmeli boylelerini. Baska biri anayasayi savunurmus gibi gozukurken anayasayi asil cigneyenleri sucsuz gostermeye calisir.Ustelik ozru kabahatinden buyuk dedirten bir sekilde , neymis mecliste cogunluksa , cumhurbaskanida onlarin adamiysa canlari ne isterse yapabilirler.Anayasanin degismez maddelerini degistirmeye calismakta dahil buna.Cunku teknik olarak hicbir kurum dur diyebilir denmemis , bak bak bak.Anayasa mahkemesi karisamaz cunku gene teknik olarak onlarin elinden alinmis mis bu sorumluluk.Oyuzden birakalim ne isterlerse yapsinlarmis mis. Anayasa Mahkemesi bu , adi ustunde.Anayasanin degismez maddelerine yapilan saldiri onlarin yetki alaninada girmiyorsa ordununkine giriyordur otomatikman bana gore. Sanki amerikan filminden alinti yapiyor adam , Nebraska polisi suclulari kovaliyor ama adamlar son anda eyalet sinirini gecip Wyoming'e giriyorlar.Polisler hemen peslerinde oldugu halde duruyor.''Bizim yetki alanimizda degil burasi , eniyisi eve gidip uyuyalim , good job.'' diye. Birkere reco ne isterse yapar , kimse karisamaz , anayasayida cigner , kral gibide davranir , seriatida getirir isterlerse diyen bir zihniyet buraya gelip anayasa mahkemesinin yetki alanini tartismasin hic.Sizin kac kurusluk adamlar oldugunuz belli oldu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LathspeLL Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2008 sir said: bak aslında çok basit, gel sana bunu bir şarkıyla anlatayım! akpye oy vermeyeen en az 20 milyon insan vaaar anayasa değişimi içiiin halkoyunun çoğunluğu gereeek akpye oy vereeen 16 milyon insan vaar bunun 14 milyonuu şeriat için mi oy verdii?? hep berabeer buu ülkeyee, şeriyaaat gelemezz buu ülkeyee, hilafeeet, yok! gelemeez, (çünküü) buu (uuuu) ülke AB'ye girmek isterken kim napsın şeriatı, oo kim napsın hilaafetii? buu ülkeyee, şeriyaaat gelemezz buu ülkeyee, hilafeeet, yok! gelemeez, (çünküü) buu (uuuuu) ülkede sadece (ama saadecee) bir kesimin sözü geçerr, o da bürokratik eliit.. Bu sarkiyi Iranlilar zamaninda soyluyordu. O zamanlar iPod yoktu ama :( Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cybermuzo Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 sürekli akp ile müslümanları birbirine bağlanıyor ama müslümanlara en büyük zararı akp veriyor maalesef.onun yüzünden artık türban takan insanlar parmakla gösterilip işaretlenmeye başlaycak neredeyse.akp nin müslümanlara zarardan başka birşey verdiği yok,onlar gene küplerini doldurmaya devam ediyorlar.yoksa genç kızlar üniversite okuyamıyormuş falan dertleri yok. anayasa mahkemesi kendinden tamda bekleneni yaptı bence.aynı şekilde akp de.şimdi rahatlar.oh mis gibi.seçim meydanında biri bir şey sorsa ne diyecekler bak biz yaptık ama anayasa mahkemesinden döndü,buradan sonra gidecek köy kalmadı,diyecekler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Bu şarkı sir ve diğer ampul liboşu arkadaşlara gelsin. Umarım okurlar da feyz alırlar. Ahmet Hakan said: Kod adı: Türban-2 TÜRBAN, "rejim kavgası"nın bir sembolüdür... Çünkü... Siyasete kodlanmaya fazlasıyla müsaittir... Parmağa sarılmaya acayip elverişlidir. Somuttur... Görünürdür... Üzerinden kolay muhalefet yapılır... Yani... Eğer yanıtlanması gereken soru, "Üniversite çağına gelmiş bir genç kız, mektebe giderken istediği kılığı giyebilmeli mi?" sorusundan ibaret olsaydı... İşimiz gayet kolaydı... Aklı başında, makul, başkalarının tercihlerine saygılı her uygar insan, "Ne demek... Tabii ki girebilmeli" diye yanıt verirdi... Ama ne yazık ki... Biz "türban tartışması" adı altında... Başka bir tartışma yapıyoruz... Yaptığımız tartışmanın adı: Rejim tartışmasıdır... "Türban", bu tartışmanın kod adıdır... * * * Bir taraf, işbaşındaki siyasi heyetin 10 yıl içinde ülkeyi ve rejimi yörüngesinden çıkaracağına iman etmiş durumdadır... İşbaşındaki heyet de, tavrıyla, duruşuyla, hevesiyle ve atılımıyla, bu imanı bırakın boşa çıkarmayı, daha da tahkim etmiş durumdadır... Ve savaş başlamıştır... "Türban" işte bu savaşın, en görünür ve en işe yarar malzemesidir... Savaşın sembolüdür türban... Dolayısıyla... Savaş bitmeden, uzlaşma sağlanmadan, mücadele sona ermeden... Yani... "Türban"ın simgesel değeri önemini yitirmeden... Türbanın özgürleşmesi mümkün olmayacaktır. * * * İşbaşındaki heyete diyoruz ki: "Senden kuşku duyuyorlar." Yanıt hazır: "Kuşku duyanların sayısı kaç ki? Onlar bir avuç seçkinci... Ben yüzde 47 almışım." Diyoruz ki: "Sen yüzde 47’yi sert bir cepheleşmenin sarsılmaz bir parçası haline getirirsen, yüzde 53’ün de senden kuşku duyduğu söylenir... Böylece karşında bir avuç seçkinci azınlık değil büyük bir çoğunlukla yüz yüze kalırsın." Bunun üzerine mesele başka bir noktaya kayıyor... Diyorlar ki: "Neden kuşku duyuyorlar? Ne yaptık ki?" Biz de diyoruz ki: "Sen 10 yıl öncesine kadar İslamcı siyasetin neferiydin... Baskılarla karşılaşınca ’değiştim’ diye ortaya çıktın... ’Değiştim’ demek, karşı tarafı ikna etmene yetmedi... Hep bir meşruiyet krizine sahip oldun... Üstelik bir de bastıramadığın fetihçi duygularını açığa çıkardın... Toplumu kutuplaştırdın... Ayrıştırdın... Birleştirici olamadın... Yönetemedin... Meşruiyet krizini daha da derinleştirdin." Diyorlar ki: "Biz ne yaparsak yapalım karşı tarafı ikna edemiyoruz..." Biz de diyoruz ki: "Karşındakilerin hepsi ruh hastası olsa dahi sorumluluk senin üzerindedir..." * * * Ben türbanlı kızların özgürce üniversiteye girmelerinden yanayım... Ben AKP’nin gizli bir ajandası olduğuna zerre kadar inanmıyorum... Ben Anayasa Mahkemesi’nin hukuki bir karar vermediğini düşünenlerdenim... Ben hukukun bir tarafa bırakıldığını, bir rejim kavgası verildiğini görüyorum... Ama durum böyle diye... Her Allah’ın günü, "Kahrolsun Anayasa Mahkemesi / Yaşasın AKP’nin önderliğinde demokratik Türkiye" türküsünü çığıracak değilim... Bu türküyü çığıranlar fazlasıyla mevcut... Bu nedenle... Ben "Yüzde 47 oy aldığı halde ülkeyi yönetme becerisinden yoksun olanlar" meselesini işlemeyi tercih ediyorum... Aksi takdirde... "Demokratik Türkiye" hayali de, türbanlı kızların özgürce üniversiteye girme hayali de en az 20 yıl ötelenecek... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 ahmet hakanla ayni fikirde olmam urkutucu :p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 matama said: horizon bu anayasa mahkemesinin yurtdisindaki karsiligi supreme courta hatta cok daha ustun guclere sahip bizim anayasa mahkemesinden. lutfen bir incele verdikleri kararlari, ne kadar celiskili konularda ne kadar ilginc kararlar verdigine, nasil meclis kararlarini iptal ettigini anlarsin. anayasanin degisiminden bahsedilmis, sanmiyorum ki anayasa mahkemesini kaldirmak gibi bir gaflete duseceklerini evrensel hukugu yok ederler. bunu inceledikten sonra senden bir cevap bekliyorum simdi ikinci konuya gelince biliyorsun akp ab yi sonuna kadar destekliyor, ustune aihm kararlarinin anayasal kararlarin ustunde oldugunuda kabul ettik, uygulanmasi sart degil ama eger bir dava aihm den donerse tekrar turkiyede degerlendirilmesi sarti var. Bu ne demektir aihm in verdigi kararlar anayasanin uzerinde kararlardir, uygulanmasi zorunlu degil belki ama onemi buyuktur. Yani bir bakima eger yarin bir gun anayasa mahkemesi bir karar, aihm farkli bir karar verirse anayasa mahkemesinin karari havada kalir. Farkindaysanda akp nin sempatizani herkes bu boslugu bildigi icin islerine gelmeyen her konuda, ki buna CUMHURBASKANIN eside dahil dava acmaktadir. Yani akp aihm kararlarini dogru gormektedir. Aihm gerek bu sene gerekte 2004 yilinda iki tane kararla anayasa mahkemesinin kararlarini onaylamistir. Yani bu su demek evrensel akpnin savundugu mahkeme anayasa mahkemesinin kararlarini onaylamistir. TC anayasasinin kararlarini onemsemiyorsun olabilir ama kendi elinizle imzaladiginiz kurumun kararlarini nasil onaylamiyorsun onu anlamiyorum. bunada bir cevap istiyorum mumkunse ve son olarak sence halk isterse seriat gelir mi ? sence halk isterse kadinlarin sokaga cikmasi yasaklanir mi? Cogunlugun zorbaligi hak midir? peki evrensel degerler ilerleme insanligin dogruluga gidisi, esitlik, kadin erkek esitligi, bunlar hepsi onemsiz cogunlugun tiranligi mi onemli. Hayir demokrasi cogunlugun zorbaligi degildir. Öncelikle biz burda anasaya mahkemesinin kendi yasal yazılı yetkisini aşıp aşmadığını tartışıyoruz. En üstte sorduğun soru üzerine , oturup şimdi incelemedim ama kendi yetkisini aşarak bir karar vermiş anayasa mahkemesi varmı bana bak dediğin örnekler arasında ? Sanmıyorum. Anayasa değiştirilmesi ile de kimse anayasamahkemesini kaldıramaz , ancak anayasa mahkemesinin ideolojik ve siyasi tutumuna karşı önlemler olarak bazı değişiklikler yapılabilir ki bence yapılmalıdır. Çünkü atanan insanlar , atayanın siyasi yapısına yakın olarak atanmıştır herzaman. O yüzden kimse bana oturup siyasi olmaz vs. demesin , heleki kendi yetkisini aşıp bi karar veriyorsa al sana siyasi , ideolojik derim. AİHM bu yasa ile ilgili birşey demedi , daha o noktaya gelmedik. Netekim gelemeyecektir çünkü kökten kesti anayasa mahkemesi. Dediğim gibi anayasa mahkemesi siyasi görüşlere göre iktidarlara göre taraflı davranıyorsa , tabiki ben bunun karşısında konuşacağım. Önündeki kitaba , hukuka göre karar vermezse ilk olarak yadırganması gereken hatta SKANDAL denilmesi gereken bir olaydır. Anayasal denetimi yapan kurum ANAYASAYI ve HUKUKU delerse , bu ülkede kim delmez ? Dediğin halk ne isterse olurmu iyi kötü vs. demişsin. Ben halkın çoğunluk olarak kötü birşey istediğini görmedim , isteyeceğine veya istediğini söyleyen varsa , şu zamanımızda bir örnek ile gelsin. Şeriat isteyen yok , şeriat isteyen insanlar bırak türbanı peçesiz çarşafla bile gezemez gezmez. Peçeli çarşafla gezer. Şeriat isteyen , türbanın altına kot diymez , öyle eğlence mekanlarına gitmez. Şeriat isteyen avrupa birliğine girmek için uğraşmaz , herşeyden önce israil ile tek bir görüşme bile yapmaz. O yüzden şu şeriat muhabbetini cidden geçin , çok komik , çok atmasyon çok sallama. Aşırı anti dincilerin ortaya attığı saçma savlar ile karalama yapmaya çalışmayın. Siz resmi eylemlere yapılan şeylere bakın. Evrensel değerler eşitlik vs. bahsetmişsin. Çok güzel bunlardan bahsetmişsin de bizim burda devamlı ortaya koyduğumuz şeyi bunların içine sokamadın mı ? Kızların özgürce eğitim alma haklarının elinden alınması ? Kıyafetleri yüzünden. Hani nerde evrensel eğitim öğrenim hakkı ? Dünyada birçok ülkede hatta çoğunlukta insanlar her türlü geleneksel ve dini kıyafetleri ile öğrenim ve eğitim hakkını alabilirken neden sadece bizde alamıyor ? Birşey söyliyim mi ? Geçin bu demogojileri size nedeni açıkça söyliyim. Bunun nedeni ne inat , ne kin , ne korku ne başka birşey. Bunun nedeni bu ülkenin ciddi anlamda kalkınmasını ilerlemesini istemeyen insanlar var. Bu insanlar kendi çıkarları için , para için , ülke üzerindeki güçleri için bu ülkenin her konuda zarar görmesini , ilerlememesini göze almış tipler. Birçok kez anket yapıldı , şeriatın geleceğine inanıyormusunuz diye , gidin sonuçlarına bakın. Ya da hatırlayın. Çok çok az bir kesim evet demiş. İsteyen de yok , ama şeriat getirecek diye bir öngörüsü ile parti kapatılma davası açılıyor :) Ama ben endişeli değilim, çünkü geldiğimiz nokta ve ilerlemek için girdiğimiz yol , geri dönülmez ve sapamayacağımız bir yol. Artık bu ülke dünyada bırakın kendi başına takılsın denen bir ülke değil. Yanı başımızda AB ve komşularımız ve birçok güç bu ülkenin artık gelişmesi konusunda kararlı. "Dikkat edin ülkede bikaç büyük sorun var veyada büyütülmüş ya da sorun değilken sorun gibi gösterilmiş , yıllardır ülkenin iliğini çeken sorunlar. İrtica (türban vs. hepsini içinde barındırıyor) , Terör , Kürt sorunu bide bunların mini leri yanına tuz biberler arada yukarı çıkartılan , ermeni , alevi vs. Herkim veya hangi siyasi idare bunların üzerine gitse nedense ülkede karışıyor. Birşeyler ters gidiyor ve sil baştan oluyor. Ben bir günde muhalefet artı iktidarın şu sorunlar üzerinde ciddi anlamda birleşerek çözüm noktasına gittiği günü göreyim ama yok olmuyor. Sİyaset ve siyasi güçlenme , siyasi mevkiler çıkarlar bu sorunların üzerinde görülüp banane ülkenin sorunlarından ben siyasetime bakayim deniliyor." Başka bi konu başlığı altında bi mesajımda söyledim. Türban dedik dedik durduk , seçimlerden önce her oarti mitinglerinde türbanı çözücez dedi. MHP ve AKP türban ile iligli formül ararken sorunu çözmeye çalışırken birçok kez CHP ye ve diğer partilere çağrıda bulundu , gelin görşlerinizi verin beraber yapalım şu sorunu çözelim artık vs. diye hatta diğer kurumlara sivil toplum kuruluşlarına da aynı çağrıyı yaptılar. Soruyorum hangisinden gık çıktı ? hangisi gelip fikir beyan etti şöyle daha doğru olur diye , bunun yerine oynamayın anayasa ile oynamayın felaket olur vs. demekten başka ? Be kardeşim peki kim çözecek bunu ? nasıl çözülecek buyrun çözün yahu. Sebep ? çözülmesini istemiyorlar.... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 yahu sg-1 biz de biliyoruz bizim düşüncemizde olan gazetelerden c/p yapmayı, koyduğun her ahmet hakan yazısına karşı bi ahmet altan, yasemin çongar, etyen mahçupyan, murat belge, gökhan özgün, perihan mağden, engin ardıç, mehmet barlas, halil berktay, nazlı ılıcak, emre aköz, hasan bülent kahraman yazısı mı koyalım istiyosun? sen de onlardan feyz al bi zahmet. gereği yok yani, yazıyı oku, illa inanılmaz bi argümana raslarsan da o kısmını koyuver..yoksa yazının ana fikrini kendi düşüncelerinle pekiştir öyle bi post at. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 O yazdıklarının yarısını okuyorum belki. Beklerim efenim, siz de onlardan koyun. Yazıları c/p'lememin sebebi benim anlatmak istediğim, ama sizin anlamamakta direndiğiniz şeyleri daha geniş, ayrıntılı ve düzgün edebiyatla yazmış olmaları. O Ahmet Hakan c/p'leri de "Bürokratik seçkin" dediklerinizin aslında kaç kişi olduğunu anlayın diye konulmuştur. Ha ama dur, %60 millet iradesiydi di mi, pardon. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Van 100. yıl üniversitesinde , kampuse otobüsler ve minibüsler girerken güvenlik görevlisi tarafından durdurulup içindeki başörtülü öğrencilerin başörtüsünü hemen orada çıkarmalarını istiyorlar. Çıkarmayanları araçtan indiriyorlar. Eski zamanda fakülte binasına girerken başörtülerini çıkaran kızlar , daha kampüs sınırında taşıtın içinde iken çıkartmaya zorlanıyorlar aksi taktirde araçtan indiriliyorlar. İşin daha vahim ve komik yanı , içerdeki lojmanlara misafir gelen ve öğrenci olmayan kadınların bile başörtülerini çıkarmaları isteniyor. Alın arkadaşlar , münferitçi arkadaşlar. Buyrun size bir de benden münferit olay. Haber sitelerine yansıyınca olay okursunuz. Bukadar çağdışı , adi bir uygulama olabilir mi ? alın işte size olur. O öğrencileirn ve insanların neler hissettiğini düşünün bakalım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2008 Neden haberin tamamını koymuyorsun: Hürriyet said: Üniversitede türban krizi 9 Haziran 2008 Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde başörtülü öğrencilerin kampüs alanına alınmaması üzerine, Van Hak ve Özgürlükler Platformu üyesi bir grup öğrencilerle bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Yaklaşık 70 kişilik erkek ve başörtülü bayan öğrenci rektörlüğe yürüdü. Rektörlük önüne gelen grup, burda oturma eylemi yapıp rektörü istifaya çağırdı. Kalabalığı jandarma dağıttı. Türban yasağı ile ilgili YYÜ Rektörü Prof. Dr. Ceylan da bir açıklamada bulundu. Fakülte ve yüksekokullardaki yasakların yasaların emrettiği tarzda devam edeceğini belirten Rektör Ceylan, şu açıklamalarda bulundu: “Bazı basın organlarında üniversitemizde kimi öğretim elemanlarının öğrencileri başörtülü olarak derse aldıkları iddia edilmektedir. Bunlar tespit edildiği zaman gereken yapılmaktadır. Ancak bugüne kadar basın organlarında zaman zaman üniversitemizle ilgili yazıldığı şekilde olmayan hatalı haberler çıkmış veya çıkabilmektedir. Ne şekilde olursa, olsun basınımızda çıkan haberler, faydalı birer uyarı kabul edilerek uygulamalar daha sıkı takibe alınacaktır. Yapılan hatalar asgariye indirilecektir. Zira bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin kararı da kesindir.” Anayasa Mahkemesi'nin, üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal etmesinin ardından, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde türban yasağı uygulanmaya başlandı. Daha önce kampus alanına girebilen türbanlı öğrenciler, bugün sabah saatlerinden itibaren bu alan içerisine de alınmadı. Türbanlı öğrenciler, giriş kapısında güvenlik görevlileri tarafından durdurulan minibüs ve otobüslerden indirilirken, bazı öğrenciler de sinir krizleri geçirdi. Ambulans ve sağlık görevlileri olay yerine çağrıldı. Türban yasası öncesi, kampus alanı içerisine türbanlarıyla rahatlıkla dolaşabilen öğrenciler, yasanın TBMM'den geçmesinden sonra dersliklere de rahatlıkla girebilmişti. Anayasa mahkemesinin iptal kararının ardından yine kampus alanı içerisinde herhangi bir değişiklik olmazken, öğrenciler dersliklere alınmadı. Bu uygulamaya da bugün son verildi. YYÜ kampus alanı içinde öğrencilerin dolaşmasına izin veren yönetim, kampus yasağını bu sabahtan itibaren uygulamaya başladı. Fakülte binalarının bulunduğu kampus alanına yaklaşık 700 metre mesafede bulunan kontrol noktasında durdurulan minibüs ve otobüslerden güvenlik görevlileri öğrencileri tek tek indirdi. Kampus alanına girebilmeleri için başlarını açmasını isteyen güvenlik görevlilerine bazı öğrenciler direndi. Başını açmayan öğrenciler, içeri alınmayarak kapı önünde bekletildi. Bazı öğrenciler ise minibüslerin içinde başlarını açarak içeri girdi. Uygulama sırasında kampus alanına ziyarete gelenler de minibüsten indirilince tepki gösterdi. Yetkili hiç kimsenin durmadığı giriş kapısında indirilen başörtülü öğrenciler, içeri alınmak için güvenlik görevlilerine uzun süre yalvardı. Ancak içeri alınmayacağını anlayan bazı öğrenciler, sinir krizleri geçirdi. Gözyaşları içinde kampus alanına giren öğrencilerden destek isteyen başörtülü öğrenciler, "Bu nasıl bir uygulama", "Sizin anneniz kız kardeşiniz yok mu" diye bağırdı. Bunun üzerine olay yerine ambulans ve sağlık görevlileri gönderildi. Ancak öğrenciler, ambulansı ve sağlık görevlilerinin müdahalesini kabul etmedi. Gerçi kartel medyası ama idare edecen artık. Burada kilit noktalar var, boldla gösterdiğim. Memlekette hiçbir üniversitede olay olmuyorken van'da böyle kavga gürültü olması da manidar. Malum Van üniversitesi zamanında da pek çok asılsız iddiayla hedef tahtası haline getirilmişti. Yorumu sana bırakıyorum artık. Ha münferit demişken, bak bu haber daha münferit: Hürriyet said: Abla ve yeğene pantolon dayağı 9 Haziran 2008 Şanlıurfa’da, 31 yaşındaki İzzet S., kot pantolon giyen yeğeni 17 yaşındaki Emine ile giymesine izin veren ablası 35 yaşındaki Semira T.’yi döverek hastanelik etti. Ceylanpınar’a bağlı Evrenpaşa Köyü’nde çiftçilik yapan İzzet S., iddiaya göre komşularının ve arkadaşlarının “Yeğenin Emine köy yerinde kot pantolon giymeye utanmıyor mu?” sözleri üzerine öfkelendi. Dün öğle saatlerinde ablası Semira T.’nin evine giden İzzet S., yeğeni Emine’yi yanına çağırıp, “Bir daha kot pantolon giymeyeceksin. Senin yüzünden el aleme rezil oldum” dedi. Bunun üzerine genç kız dayısına, “İstediğimi giyerim, kimse karışamaz” diye karşılık verdi. Yeğeninin sözlerine öfkelenen S., Emine’yi dövmeye başladı. Kızının dövülmesine engel olmak için araya giren Semira T. de, “Hem kızının bizi rezil etmesine ses çıkarmıyor kot pantolonu giymiyorsun, hem de bana tepki gösteriyorsun” diyen kardeşinin darbelerine maruz kaldı. Ablası ve yeğenini döven İzzet S., gürültü üzerine eve gelen komşular tarafından durduruldu. Gözleri şişen ve vücutlarında morluklar oluşan anne-kız götürüldükleri Ceylanpınar Devlet Hastanesi’nde tedavilerinin ardından taburcu edilirken kaçan İzzet S.’nin yakalanması için çalışma başlatıldı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Burax Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 o değil de zaten tayyeap türban sorununu çözmek istemiyor ki şimdi farkediyorum :) her zamanki gibi mazlum ayağına yatıp oy almak içinmiş herşey. eğer harbiden bu sorunu çözmek istede bu kadar kısa sürede hemencecik yasaları değiştirmek çalışmazdı, tüm siviltoplum örgütleri ilekonuşup chp mhp ile fln iyice konuşup sonra yasayı çıkarırdı. birden hoap diyerek değiştirdiler arada da ayar verdiler işte devlet dairelerine de girer, ortaokula da girer vs anayasa mahkemesinin iptal edeceğini biliyorlardı saf rolüne yattılar şimdi yerel seçimlerde "bakın biz çözmeye çalışıoz onlar engelliyor" diyip oyları indiraganni yapcaklar oha yeni uyandım :F Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soulless Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Mahkeme haklı! said: Anayasa Mahkemesi’nin Parlamento’nun iki Anayasa maddesinde yapmış olduğu değişikliği reddetmesi biraz hukuk nosyonuna sahip olduğunu sanan, az da olsa demokratik bakıştan nasibini almış gözüken herkes tarafından kınandı. Hukuk alanında derinliğine bilgi sahibi olması beklenenler ise bu kararı neredeyse yerin dibine batırdılar. Ana argüman Anayasa Mahkemesi’nin ancak şekil yönünden inceleme yapabileceği ve Anayasa’ya ilişkin değişiklik tekliflerinin içeriğine giremeyeceği. Nitekim bizzat Mahkeme’nin 19 Şubat 2008 tarihli kararının bunu açıkça ifade ettiği belirtilerek, yargının hukuk bir yana kendisiyle bile çeliştiği öne sürülüyor. Açıkça söylemek gerekirse bu epeyce naif bir bakış... Çünkü Cumhuriyet’in bir hukuk devleti olduğu gibi gerçeklikle uyuşmayan bir varsayımdan hareket ediyor. Oysa hukuk devleti olmadığımızı kabul ettiğiniz andan itibaren Mahkeme’nin davranışının son derece tutarlı olduğu da ortaya çıkmakta. Önce Mahkeme’nin neyi ‘reddettiğine’ bakalım... Meclis’in Anayasa maddelerinde yapmış olduğu iki eklemenin birincisi, basit olarak “herkes kanun önünde eşittir” demekte. İkinci ekleme ise, söz konusu eşitliğin yüksek öğrenim hakkı açısından da geçerli olduğunu söylemekte. Eleştiriler Mahkeme’nin bu maddeleri reddederek, cumhuriyet vatandaşlarının eşit olmadığını söylemiş olduğunu ve bunun esasa ilişkin vahim bir hata teşkil ettiğini vurgulamakta. Ne var ki Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığını kabul ettiğiniz andan itibaren, herkesin kanun önünde eşit olamayacağını da zaten kavrarsınız. Hukukun üstünlüğünün geçerli olmadığı bir durumda doğal olarak başka bir üstünlük kıstası olacaktır ve bizim ülkemizde bunun kaba güçten ziyade ideolojik ve bürokratik vesayet olması hepimizin yüreğini ferahlatmalıdır. Kemalizmin geçerli yorumu altında zaten eşit vatandaşlar olmadığımızı, kanun karşısında eşit muamele beklemememiz gerektiğini şimdiye kadar çoktan öğrenmiş olmamız gerekir. Diğer taraftan Mahkeme bu olayda kendi sınırları içinde kalarak esasa değil şekle bakmış ve hangi vatandaşların ‘daha az eşit’ olduğunu şekillerinden çıkarıvermiştir. Yüksek öğrenimde eşitliğin şu anda eşit olmayanlara imkân tanıyacağı açık olduğuna göre, ‘kimmiş bakalım şu anda yüksek öğrenimden yararlanamayanlar’ diye sorulmuştur. Yanıt ise herkesin bildiği gibi ‘şeklen’ kemalist ideolojiye uymayan bazı kadınlara işaret etmektedir. Bu tespit kadınların ‘şeklen’ sakıncalı olduklarını ortaya koymaktadır ve Mahkeme de zaten tamamen işin şekline bakmıştır. Daha da önemli olarak Mahkeme’nin söz konusu iki yasanın yeni hallerini ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek’ maddelerle ilişkilendirmesinin, esasa dair bir inceleme olduğu söylenmiş ve böylece yargı makamı yıpratılmaya çalışılmıştır. Oysa Mahkeme ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen’ maddeleri bir şekil şartı olarak kabul etmektedir. Diğer bir deyişle bu maddelerde söylenen “Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” lafı tamamen şeklîdir ve esasa ait hiçbir şey söylemez. Hepimiz Türkiye’nin ne demokratik, ne laik, ne sosyal ne de hukuk devleti olmadığını gayet iyi bilmekteyiz. Bunlar Anayasa içine sırf şekil şartı yerine gelsin diye konmuş tanımlamalardır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi’nin her incelemesinin bu ‘değiştirilemez’ maddelere referans verme zorunluluğu vardır, çünkü aksi halde Mahkeme şeklen inceleme yapmış sayılamaz. Kısacası yapılan iş şekil denetimidir ama bazen şekil üzerinden esas bakılmış gibi gözükmektedir. Bunun da nedeni halkımızın bilgisizliği, hâlâ şekille esası birbirinden ayırmakta zorluk çekmesidir. Ama bu öğretici olaydan sonra artık herhalde herkesin malumudur ki, esas olan ideolojik ve bürokratik bir vesayet rejiminde yaşıyor olmamızdır. Onun dışındaki hemen her şey, yani hukuk, demokrasi, laiklik vs. aslen şeklî nitelikte unsurlardır ve halkımızın yargı önünde eşitsiz bir konumda kalmasını garanti eden ilkesel yaklaşımlar niteliğindedir. Umarız bu açıklama ile Mahkeme’yi eleştirenlere yeterli yanıt verilmiş olup, gereksiz ve haksız yıpratmaların önü kesilecektir... Etyen Mahçupyan - Taraf - 10.06.2008 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2008 Dini sömürmeyen, şeriyath istemeyen bir partinin başa geçip türbanı serbest bırakması dileğiyle... Sağlıcakla kalın. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar