fedaykin Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Aşağıdaki yazı akşamçayı sitesinden alınmıştır ****************** Yerseniz... Fındık tüketimini artırmayı amaçlayan TV reklamlarındaki "Tabii yerseniz!" sözü bazılarımıza ilginç bir fikir, yeni bir söylem gibi geldi. Oysa bu yaklaşım ve söylem siyaset yaşamımızın ayrılmaz bir parçası. İşte örnekler : Başbakan Erdoğan 27.3.2007 tarihli TBMM grup toplantısında açıkladı : Kendi dönemlerinde, önceki dönemlere göre 11.5 kat daha fazla dış gezi yapılmış ve bu "Türkiye'nin dünyadaki itibarını getiriyor" imiş. Şöyle bir belleğimizi yoklayalım; dünyanın değişik yerlerinde (Arjantin'de bile) ülke parlamentoları Ermeni soykırım yasaları çıkarmışlar, Türkiye'yi bölünmüş gösteren haritaların her gün bir yenisi çıkar olmuş, Barzani ve Talabani tehdit içeren demeçler vermeye başlamışlar, Avrupa Birliği daha önce "ön koşul olmayacak" diye söz verdiği halde Kıbrıs konusunu dayatıp koşul haline getirmiş ve 8 başlıkta müzakereleri askıya almış, Mısır ve Lübnan Türkiye'nin itirazlarını umursamadan Kıbrıs Rum Kesimi ile Akdeniz'de petrol anlaşmaları imzalamışlar, Danimarka polisi Kopenhag havaalanında Devlet Bakanı Ali Babacan'ın üstünü aramakta ısrar etmiş ve 35 dk. bekletmiş v.s. v.s. Ama Başbakan'a sorarsanız, itibarımız artmış ve gündem belirleyen ülke olmuşuz. Tabii yerseniz... Çok gezmeyi "aktif dış politika" zanneden Başbakanımız, bu kez "esir alma krizi" çerçevesinde İngiltere ile İran arasında arabuluculuğa soyunmuş. Hani 11 Türk askerinin Süleymaniye'de başına çuval geçirilip, göz altına alınmasında gık'ı çıkmayan ve daha geçen hafta Telafer'de yüzlerce Türkmen'in öldürülmesini seyretmekle yetinen, onların yardım çığlıklarını duymazdan gelen Başbakanımız var ya, işte o... Eğer İngiliz askerleri onun arabuluculuğu sayesinde serbest bırakılmış olsaydı, "Gördünüz mü? Türkiye'yi dışarıda sözü geçen bir dünya devleti yaptık" diye övünecekti. Tabii yerseniz... Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, bir Alman gazetesine verdiği demeçte, AB'nin 50. kuruluş yılı kutlamaları için Berlin'e davet edilmeyişimize serzenişte bulunarak "Türkiye hiçbir zaman AB'ye ilişkin talepkar olmamıştır" dedi. Müzakere tarihi alabilmek için her türlü tavizi veren ve alındığı gün, hem de gündüz vakti, Kızılay'da havai fişek gösterisi yapan bir iktidarın dışişleri bakanı bu sözü söyleyebildi. Tabii yerseniz... Başbakan, yaşamakta olan son Kurtuluş Savaşı gazisini evinde ziyaret etti ve ona köstekli saat armağan etti (1.4.2007). Şehit ailelerini ve askerleri inciten "yan gelip yatma" söylemi biliniyor. Ardından ortaya çıkan ses kaydında Öcalan için "sayın" ve şehitler için "kelleler" nitelemesinden sonra bir "imaj düzeltme" manevrası gerekliydi zaten. (Herhalde danışmanları şöyle dedi: Türk halkının gönlünü almak kolaydır, önceki olayları unutur, akıllarda bu son davranışınız kalır.) Tabii yerseniz... Bir başka "imaj düzeltme" hamlesinde, çok tepki toplayan sözü bu kez kendi makamını da işin içine katarak söyledi : "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yan gelip yatma yeri değildir. Belediye başkanlıkları yan gelip yatma yeri değildir. Buralar çalışma yerleridir." Yani demiş oldu ki; bakın, bunda gocunacak bir şey yok, işte kendim için de söyledim... (Ah şu kurnaz danışmanlar!..) Tabii yerseniz... Milliyetçi kesimlerin AKP'ye tepkileri artıp, kamuoyu araştırmaları gelecek seçimler için tehlike sinyalleri vermeye başlayınca, bildiğiniz gibi AKP kurban bayramı için özel afiş hazırlatıp, ilan panolarına astırmıştı. Zeminde Türk bayrağı, üzerinde Erdoğan'ın fotoğrafı ve şu söz : "Kurban olam ayına yıldızına" Tabii yerseniz... İktidara yağcılık ve yalakalık yapmamakta direnen Kanaltürk'ün yayınlarından rahatsız olan hükümet, Maliye Bakanlığı aracılığı ile bu kanal ve çalışanlarını baskı altına almaya başladı. Bakan Kemal Unakıtan, (her ne kadar başka tek bir örnek dahi göstermese de) bunun olağan bir mali denetim olduğunu belirtti ve "İnceleneceksin tabii, mükellef değil misin? Kimse şikâyet etmesin" dedi. Tabii yerseniz... Bir "Doğan Grubu" gazetesi olan Hürriyet'in 29.3.2007 tarihli haberinde Fatih Çekirge şöyle yazdı : "Başbakan'a çok yakın bir kaynak, Çankaya'ya çıkarsa Erdoğan'ın nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını şöyle anlattı : * Normalleştirme projesi uygulayacak * Merkezin cumhurbaşkanı olacak * Dünyada aktif politika izleyecek" Eh, doğal olarak birilerinin kamuoyundaki tepkileri yatıştırmak ve Erdoğan'ın o makama çıkışına toplumu hazırlamak gibi "ulvi" bir görevi üstlenmesi gerekiyordu. Bunu Hürriyet gazetesi ve Fatih Çekirge'nin yapmasında da şaşılacak bir şey yok. Üstelik "Başbakan'a çok yakın bir kaynak" üzerinden... Tabii yerseniz... Tabii yerseniz... Özelleştirmenin rekabet ve buna bağlı olarak da, hizmette kalite artışı ve ucuzlama getireceği gerekçesiyle, Türk Telekom gibi bir "altın yumurtlayan tavuk" adeta hediye eder gibi Lübnanlı Hariri ailesinin Oger Telecom'una satıldı (Temmuz 2005). Bugüne dek hizmette kalite artışı göremedik. Fiyatlara gelince... 1 Mart 2007'den geçerli olmak üzere "telefon" , 1 Nisan 2007'den geçerli olmak üzere de "internet" tarifeleri yenilendi. Nasıl mı? Görüşme trafiğinin %80 'ini oluşturan ve Türk Telekom'un "tekel" konumunda bulunduğu şehir içi görüşmeler ve sabit ücretler zamlandı. Büyük rekabetin yaşandığı şehirler arası ve ülkeler arası görüşmeler ise, diğer şirketleri zorda bırakacak biçimde ucuzlatıldı. ADSL internet tarifesinde, kullanıcı kitlesinin çok büyük bir kısmının yer aldığı 3GB kotalı ve 256kbps sınırsız seçeneklerinde fiyat değişmedi. Veee, bütün bunlar Telekom tarafından İNDİRİM olarak açıklandı, basın-yayın kuruluşları da bunu böylece yansıttılar. Tabii yerseniz... AKP Hükümeti, işgal altındaki Irak'ın yeni petrol yasasından bile daha berbat koşullar içeren bir Petrol Yasası çıkarmaya çalıştı. Bu yasa ile, dev yabancı petrol şirketlerine adeta kapitülasyonları aratmayacak derecede ayrıcalıklar ve kolaylıklar tanınacak; buna karşılık TPAO tamamen etkisizleştirilecekti. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından geri çevirilen bu yasanın tam adı ise : "TÜRK" Petrol Kanunu idi. Tabii yerseniz... Başbakan, yeni üniversiteler açılmasına onay vermiyor diye YÖK başkanına verdi, veriştirdi. "Öğretim üyesini kim yetiştirecek, ben mi yetiştireceğim? Sen yetiştireceksin kardeşim." diye de ekledi. Bu arada her nedense, üniversitelerin araştırma bütçelerini kendilerinin kısıp, kadro taleplerini de karşılıksız bıraktıklarına hiç değinmedi. Yani YÖK, üniversite açılmasına engel olan "günah keçisi" bir kurum olarak ortada bırakıldı. Tabii yerseniz... Biliyorsunuz, Osmanlı Devleti son döneminde borç batağına saplanmış ve Düyun-u Umumiye kıskacında nefes alamaz hale gelmişti. Tek nedeni bu olmasa da, sonu yıkım oldu. Ayrıca, günümüz Türkiye'sinde kredi kartı borcu yüzünden sönen ocakların, yıkılan yuvaların haddi hesabı yok. Gelin görün ki, 31.3.2007 tarihli konuşmasında Başbakan "Şimdi birçokları kalkıyor, efendim işte Türkiye çok borçlanıyor... Borç yiğidin kamçısıdır, lafı yiğit içindir ama böyle bir yiğit içindir." dedi. Tabii yerseniz... TPAO Genel Müdürü Osman Saim Dinç görevinden ayrılarak, Çalık Holding'in enerji şirketine geçti (27.3.2007). Bu kişi aynı zamanda, çıkarılmak istenen yeni petrol yasasının da hararetli savunucusuydu. Bu arada başka ne mi oldu?.. Tayyip Erdoğan'ın 26 yaşındaki damadı da aynı holdinge genel müdür oldu (30.3.2007). Lütfen dikkat : 26 yaşında holding genel müdürü oldu!.. Peki bu holding başka nesiyle biliniyor? Samsun-Ceyhan petrol boru hattı işini "ihalesiz" almış olmasıyla. Sakın şaşırmayın, bunların hepsi olağan şeyler. Tabii yerseniz... Diğer olağan şeyler de şöyle : Başbakan'ın oğlu Burak Erdoğan ortağıyla birlikte 2.5 milyon dolara gemi satın aldı. Gemiyi satan Hasan Doğan, Başbakan'ın çocuklarına burs veren Remzi Gür'ün kayınbiraderi. Aynı zamanda, Başbakan'ın kuyumcusu Cihan Kamer ile ortak şirket sahibi. Cihan Kamer ile Hasan Doğan, Dubai Şeyhi El Maktum ile ortaklaşa İETT Garajı ihalesine girip ihaleyi kazandılar; 705 milyon dolara 46 dönümlük arazinin sahibi oldular. Bakan Unakıtan'ın oğlu pastörize yumurta işine girdikten sonra, çıkarılan bir kararnameye ek yapılarak, bu ürünün KDV'si %18'den %8'e düşürüldü. Yine bu bakanın oğlu %20 gümrük vergisi ile 4 bin ton mısır ithal etti, hemen 4 gün sonra gümrük vergisi önce %45'e , sonra %70'e yükseltildi. Bunların hiçbirisi, siyaset-ticaret ilişkisinin bol kazançlı sonuçlar doğurduğunu göstermez. Tabii yerseniz... Hatırlarsanız AKP, dokunulmazlıkları kaldırma ve yolsuzlukların üzerine gitme sözü vererek iktidara gelmişti. Dokunulmazlıklar olduğu yerde duruyor. "Yolsuzluklara damardan girme" söylemi ise, uygulanması şöyle dursun; Ali Dibo ilişkileri sonrasında adeta mizah konusu oldu. AKP Hatay milletvekili Fuat Geçen, bu ildeki ihalelerde AKP'ye çıkar sağlayacak ciddi kayırmalar olduğu ve bunun soruşturulması gerektiği yönündeki çıkışları sonucunda, partisinden atıldı. Ona destek olan ve başka konularda da AKP'nin yanlışlarını dile getirme cesareti gösteren Balıkesir milletvekili Turhan Çömez de, parti içinde "kötü çocuk" yerine konarak, adeta dışlandı. Başta Erdoğan ve bazı bakanlar olmak üzere, birçok AKP'li hakkında dava dosyası ve fezleke bulunmasıyla, dokunulmazlıkların kaldırılmaması arasında hiçbir ilgi yoktur. Tabii yerseniz... Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçimlere doğru yol alınırken, yemeniz için önünüze kim bilir daha neler konulacak... Şimdiden afiyet olsun! Eh, tabii yerseniz...
diablotg Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 hoş beğendim fazla alakam olmasada siyasetle hakkatten dedirtecek bi yazı
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Bazısını yerim bazısını yemem , ama yazıyı yazan kişinin bunu eleştiri amaçlı değil direk karşıt siyaset görüşü yüzünden içinde karalama bulunan , iyiyi kötü göstermeye çalışan biri olduğu açık. Bazılarında komple saçmalamış.
EponymouS Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 tek kelimeyle harika...tabi yerseniz.ama bu yazıyı belirli bi kesime okutsak yinede hiç bişey değişmediğini görürüz.kısaca eğitim şart :P
diablotg Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Horizon said: Bazısını yerim bazısını yemem , ama yazıyı yazan kişinin bunu eleştiri amaçlı değil direk karşıt siyaset görüşü yüzünden içinde karalama bulunan , iyiyi kötü göstermeye çalışan biri olduğu açık. Bazılarında komple saçmalamış. katılmıyorum hemde hiç ben saçma bi yer göremedim örnek verirsen tartışma yolumuz netleşir
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Kanaltürk , hükümetmi batırdı adamları zorla kapattırıp satış yaptırdılar ? Öyle olsaydı Tuncay Özkan böyle sessizmi kalırdı hadi bakalım geçiniz. Dış gezilerle alakalı olarak , dış gezi yapılması kötü birşeymi ? Uluslararası lobi yapmak kötü birşeymi ? Kötü alınan bazı sonuçları buna bağlamak hangi mantığa sığıyor düpedüz saçmalık. Şu an sonuç itibari ile dünya nesninde ve AB de geldiğimiz durum ortadadır ki bu bi kim nederse desin Türkiye'nin gelebildiği en iyi noktadadır. Yazana göre dış gezi yapılmasın önceki zamanlardaki gibi kendi sınırlarımız içinde yemeklere düğünlere katılsın başbakan başka birşey yapmasın. O dış gezilerde nekadar iş adamı beraberinde gidip uluslararası iş anlaşmaları yapılıyor ? Tabi yazı yazan yersenizde takılı kaldığı için anca oturduğu yerden yiyip yazı yazacak. Bayram afişi , eee ? Yani ne alaka Türkiye'nin başbakanı bayrağa düşmandı da bayrağı övdü diye bir afişte milliyetçi mi oldu ki kendileri hep der biz aynı zamanda milliyetçiyiz diye söylediler. Bunun aksinimi dediler ki böyle birşey kınanması gerekn birşeymiş gibi buraya yazılmış al sana bir saçmalık daha. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili Erdoğan gelirse nasıl olucak haberi. Ne oldu ? Cumhurbaşkanı oldumu , ki bu tarz sınamalar herzaman doğrudur böylece insanların ne düşündüğünü anlarsınız ve ona göre hareket edersiniz. Siyaset insanların istekleri doğrultusunda yapılmazmı zaten ne var bunda çözmüş değilim.. Kredi kartı borçları yeni değil malesef , tabi yazıyı yazan arkadaş yeterince yemiş olacakki , Türkiye ' nin hangi sorunu varsa yeni AKP tarafından yaratılmış. E arkadaş da yemiş işte. Dokunulmazlıkları devamlı konuşanlara gülüyorum artık , bukadar eleştiri yapmaya can atıyorsunuz bari , gidip adamların tüzüğünü okuyun. Çok kez açıkladılar ama yiyen arkadaşlar çok fazla yedikleri için kulakları işitmiyor , işitse bile kulaktan beyine idrak etmiyor. Dokunulmazlıkları kaldıracaklarını söylediler ama buna şart koştular. Tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasını istediler. Eleştirilicekse bu şekilde eleştirsinler komik olmasınlar.
sg-1 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Hori, "yalancısınız!!1!1" yazmayı unutmuşsun.
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 İsteyen bardağın boş tarafını isteyen dolu tarafını görür. Yerseniz...
Natanyal Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 gerçekten harika bir derleme olmuş,yapanın aklına sağlık, Horizon ayrıca şu yazı saçmaysa,senin savunman 2 kat daha saçma olmuş onu da belirtmek isterim.
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Saçma bulan arkdaşlar benim saçmalamalarımı yazsınlar ozaman. Bu yazı tek taraflı dik bakışlı , herşeyin kötü yanından bakan bir yazı. Apaçık ortada. Dediğim gibi isteyen dolusunu isteyen boşunu görür.
sg-1 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Akşamçayı sitesi bu davada taraf olmuştur, herkes milli iradeye ram olmak zorundadır.
diablotg Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Horizon said: Saçma bulan arkdaşlar benim saçmalamalarımı yazsınlar ozaman. Bu yazı tek taraflı dik bakışlı , herşeyin kötü yanından bakan bir yazı. Apaçık ortada. Dediğim gibi isteyen dolusunu isteyen boşunu görür. sonuna "yerseniz" koymayı unutmuşun yakışmadı
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Olsunlar canım , serbest taraf olmak bazı kurumlar haricinde. Sen de taraf olabilirsin ben de olabilirim. Arkasından böyle tartışıp gideriz işte.
Sixoms Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 @Horizon Bardağın dolu tarafını yaz o zaman kıyaslama şansımız olsun?
Apache Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2008 tayyibi üzmek,allahı üzmektir kafir deyyuslar dağılın hakaret var burda.
Romario Mesaj tarihi: Mayıs 29, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 29, 2008 Durmak yok, üç tas haş hoş hoşaf. Tabî yersen...
Öne çıkan mesajlar