Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yüzüklerin Efendisi Tartışması?!


GM-Newbie

Öne çıkan mesajlar

Bizim durumdan histeri çıkarma alışkanlığımız mâlûm; Amerikalılarınki daha da mâlûm; ama Amerikalılarla aynı histeri dalgasının üstünde sörf yapma şansı yakaladığımızda sahiden zincirlerimizden boşanıyoruz. (Bkz. 11 Eylül'den bu yana büyük basın.) Bir Holywood filmi, bir "gişe filmi", bu değerli kombinasyon için en elverişli fırsatı yarattığından, bize evrensel katılım duygusu da veren özel bir histeri yaşayabiliyoruz sinema önlerinde. Bir ara Abideyi Hürriyet tepesinde er Ryan'ın mezarını aramanın eşiğinden döndük, bilahare neredeyse Titanik şehitleri için mevlut okutacaktık, şimdi Orta Dünya'nın derdiyle gerilmeye sardırdık.

Türkiye'de kanunen mecburî tutulmuş bulunduğundan, baştan belirteyim: Söyleyeceklerimin Tolkien adlı yazarla, onun yazdıklarıyla, bunları okuyan, seven, bunlardan özel bir kült yaratmış bulunan insanlarla ilgisi yok. Onlar film yokken de vardı, bir. Kimsenin zevkine, tutkusuna, neye sardıracağına karışılmaz, iki. Fantastik edebiyat veya sinema gayet güzel bir şeydir, üç. Ben de, henüz Tolkien'e takılmadım, ama Stanislaw Lem'in, Ursula Le Guin'in kurdukları fantastik dünyalara bayılan insanlardanım, dört.

Meselenin Tolkien'in özellikle entellektüel tutkunlarıyla ilişkisi, milletin kitleler halinde "Yüzüklerin Efendisi" filmine koşmasından duydukları memnuniyet gözlerini körelttiği oranda kuruluyor. Olabildiğince fazla sayıda insan gidip bu özel kültürden nasibini alırsa, kendilerinin herkesten önce aslında ne kadar değerli ve zengin bir ilgi alanıyla haşır neşir olduğu anlaşılacak, onların da azıcık koltukları kabaracak, anlaşılan. E bu da insanlık hali. Ama bütün bunlar yüzünden filmi herhangi bir Holywood "gişe filmi"nden apayrı, seçkin bir yere koymamız niçin gerekiyor, bunu kavrayabilmiş değilim. Ayrıca, o "bir gün herkes Orta Dünya'cı olacak" havaları da nedir yani... Fenerlilerin bile büyük bölümü bu saçmalığı terk ediyor.

Hepimiz biliyoruz ki, Holywood belirli aralıklarla birtakım "büyük yapım'lar hazırlıyor ve bunlar, dünyanın mümkün bütün araçları seferber edilerek koparılan gürültüler eşliğinde piyasaya sürülüyor. Dökülen ve kazanılan paralar akıl almaz miktarlara ulaşıyor. Herhangi bir doğru dürüst filminkinin yüz katı seyirci gittiği halde uğranan zararlar da devâsa boyutlarda olabiliyor. Çünkü yüz kat kesmiyor, bin katı seyircinin gitmesi gerekiyor, filan.

Tolkien'in, Batı'da onyıllardır, bizde yıllardır pek çok insanı kendine tutkun eden eserinden yapılan "Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği" (bu ilk bölüm) filmi de aynen bu kategoriden bir "yatırım/girişim".

Yani ne olmuş oluyor, film bu sınıfa girince?

Kendini tekrar eden bir büyük hikâye

Başta şu: Mümkün olan en geniş kitleyi sinemaya çekebilmesi için filmin hem en yaygın, karşılığını en kolay bulabilecek klişelerle doldurulması hem de bir asgarîye, bir ortalamaya hitap edebilmesi için derinliksiz olması gerekiyor.

Bana "Yüzüklerin Efendisi" filminden herhangi bir "karakter"in üç-beş özelliğini sayın bakayım. Sayamazsınız. Hepsi, senaryodaki birtakım işlevleri, teknik aşamaları temsilen uygun eylemleri yapmak üzere karşımızda bulunan "figür"ler, "kahraman"lar var, ama herhangi bir "karakter" yok ortada. Olmaması da normal.

Gişe filmleri bir "Holywood kültürü" bünyesinde iş görür. Bu kültür vardır. Yaratılmıştır. Çoğumuz buna vakıfızdır. Bu kültürün içerisinde, duygulara yönelik sinyaller, neyin ne olduğunu ayırt etmeyi sağlayan işaretler, bildiğimiz, sahip olduğumuz bilgi parçacıklarını yeniden karıp yeniden biraraya getirerek kurulan yapılar, içinde "yeni"ye, "derin"e, "ayrıntılı"ya yer olmayan hikâye çerçeveleri vardır. Bu bünye, her defasında yeni karakterler kaldırmaz. Bize kısa yoldan, önceden öğrendiklerimizi hatırlatır ve devam eder; hikâye hızla akmalıdır. Böylece, filmin hikâyesinde belki de en kritik konumda bulunan Aragorn ya da "Yolgezer"in ilk olarak karşımıza çıktığı sahne, özellikle western filmlerinden pek iyi bildiğimiz, yalnız kovboyun kendini ilk defa gösterişi ve bir duruma müdahale edişi sahnesinden farksız hale gelir. Böylece Aragorn karakterine iyi kötü birtakım karakter özelliklerini kendisi değil, ağzındaki tütünü çiğneyerek gözlerini kısarak öte yana bakan ama aslında kalabalığın arasında nelerin döndüğünü cin gibi izlemekte olan Clint Eastwood kazandırır, meselâ.

Yolu molu bilen bir bilgenin, gücü kuvveti yerinde bir-iki elemanın, işin macera faslına takılmış, şuursuz hareketleriyle ötekileri tehlikeye atan unsurların bulunduğu bir "özel görev grubu"nun insanlığı (şehri, ülkeyi, mahsur kalmış bir grubu, askerî birliği...) kurtarmak üzere, tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkması, tabiî ki en çok bildiğimiz klişelerden. Eğer Tolkien'in eserini gözünü gişeye dikmiş Holywood'cular yerine meselâ bir Rus yönetmen filme çekmiş olsaydı, muhtemelen daha ilk andan "hah, işte yine o hikâye" dedirtmeyecekti bize. Holywood filmi ise, tam tersine, klişelerinden birinin yeni bir şekillenişini gördüğümüzde eskileri hatırlamamız için elinden geleni yapar. Aragorn'u g
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çoğunlukla haklısın ama "Kitapta da böyleydi ne yapsın adamlar?" diyeceğim yine de.
Mesela Boromir. Adam kitapta da "halkı için" ölüyor. Bir kaç sayfa önce okuyucudan tüm küfürleri yiyen adam son saniyelerinde aynı okurun gözlerini yaşartıp "Helal olsun," dedirtiyor. Zaten filmde olmayan bir sürü şey var. Boromir "halkı için" değil de başka türlü ölseydi olmazdı. Ama son nefesini verip de ölmeden "Halkım için. Kardeşim, kralım. / Özgürlük!!" demesi kötü olmuş
Yine kitapta da öyle diyorum: 9 kişi dünyayı kurtarmaya gidiyor kitapta da. Evet klişe ama bildiğim kadarıyla bazı klişeleri başlatan da Tolkien. Biraz abartılı oldu ama sanırım Tolkien'ın zamanında bunlar şimdiki insanların "Off yine mi yaa!" diyerek esneyeceği kadar klişe değildi. (Siyah atları, başlıklı cübbeleri ve pelerinleriyle, suratsız karizmalarıyla Kara Süvariler; onlarca orkun arasına girip de ölmeyen, tam "oha" diyecekken "Çünkü o Kral'dı / Ak Gandalf'tı" diyerek okuyucuya "haa tamam abi o zaman" dedirten karakterler.)
Aslında olaylar kitaptakine uygun ama diyaloglarda abartılmış kahramanlıklar var bence de.

Ama güzel film. :D

[Bu mesaj Eraq tarafından 03 February 2004 00:30 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazıyı yazan tamamen saçmalamış. Bir kısmını okudum ve gerisini okumaya gerek olmadığını gördüm. Tamamen boş bir yazı ve filmin türünü özümsememiş biri tarafından yazılmış.

Edit: yazıyı yazanı kastediyorum.

[signature][hline]LathspeLL
Taurelilomea-tumbalemorna Tumbaletaurea Lomeanor

[Bu mesaj LathspeLL tarafından 03 February 2004 01:21 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...