Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Süreyya Ayhan yine doping


forgiver

Öne çıkan mesajlar

http://www.ntvspor.net/Pages/17015.ASP

Avrupa Şampiyonu ve Dünya İkincisi milli atlet Süreyya Ayhan'a yapılan son doping kontrollerinde numunelerinde 2 adet yasaklı madde bulundu.

Olimpiyat hazırlıklarını ABD'de sürdüren milli atletin antrenman sırasında kontrollerde bulunan WADA görevlilerinin aldığı A numunesine yapılan analizlerin de pozitif çıktığı belirlendi.

Süreyya Ayhan ve antrenörü Yücel Kop'un itirazı üzerine B numunesinin Kanada'da bulunan Doping Merkezi'nde yapılan incelemede de sonuç pozitif çıkınca, Milli sporcunun vücudunda doping maddesi olduğu kesinleşti.

Ayhan'ın idrar örneğinde 2 yasaklı madde tespit edilirken, bundan önce de doping numunesi vermediği için 2 yıl men cezası alan milli sporcu, uluslararası kurallara göre ömür boyu men cezası alacak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türk atletizminin gelişmesi için öncelikle aklı selim insanların sporcu ve antrenör olması gerek.
Bizler bu işin eğitimini alıyoruz. Adam ilkokul mezunu, antrenman bilgisinden ne anlar hiç bilmiyorum. O haliyle birşeyler yapmaya çalışıyor. Azminden dolayı tebrik ediyorum açıkçası.

Süreyya'ya gelince;
Her sporcuda vardır bu olay. Eski haline dönebilmek için ekstra antrenmanlar buna bağlı sürantreneler. Bu halini toparlamak için dopinge başvurmuştur diye düşünüyorum.

Yoksa konuştuğum ve tanıdığım kadarıyla dopinge düşecek bir sporcu değil.

İlk aşamada yasaklı ilaçlardan (ağrı kesici, ateş düşürücü...vs.) birini almış diye düşündüm. Sonra takip ettiğim kadarıyla bariz doping almış.

Geçmiş olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

FromTheHell said:
üzülemedim bile kendi salaklığına gitti..

+1

athletlerde ölüceklerini bile bile doping yapma olayının olması ise ayrı bir ilginçlik.. yapılan bi sürü araştırma vardı zamanında ve sonuç hep aynı idi "ne bok olduğunu bilsem bile doping yaparım!" marion jones'da doping yüzünden hayatını karartanlardan (şimdilerde maddi sıkıntıdaymış, gitti deli gibi edorsement anlaşmaları etc.)

kendileri ediyor kendileri buluyor gibi bir durum söz konusu galiba (tabii o kazanma hırsının sonucu olarak bunları yapmalarını anlayabilmeyi hiç ummuyorum)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hıncal Uluç bununla ilgili bir daha doğrusu 2 yazı yazmış 2 gün üst üste.
21 Kasım:
Zaten bitmişti
Süreyya'dan yeni bir başarı falan beklemiyordum. Gidişi sessiz sedasız olabilirdi. Çok onursuz bir şekilde oldu, yazık oldu.... Dünya, Süreyya Ayhan'ı Avrupa Şampiyonu, Dünya 2.'si bir atlet olarak hatırlayacaktı. Şimdi Ben Johnson gibi hatırlayacak... Yücel Kop, 2003'ten sonra hiç koşturmadı. Çünkü biliyor ki atletinin koşacak hali yok. 'Gelen paralar kesilmesin' diye bunu gizledi

Türkiye, Norveç maçıyla sevinirken, Süreyya Ayhan'la üzüldü. Büyük başarılar beklenen Ayhan'da bir kez daha doping tespit edildi. Bir kere ceza almışken Ayhan'ın doping kullanması nasıl açıklanır?
Ben büyük başarı falan beklemiyordum. Süreyya Ayhan bitmişti. Gidişi sessiz sedasız olabilirdi, olmadı. Çok onursuz bir şekilde oldu. Yazık oldu. Dünya, Süreyya Ayhan'ı Avrupa Şampiyonu, Dünya 2.'si bir atlet olarak hatırlayacaktı. 10 sene, 20 sene sonra, doping yüzünden spor yaşamı sona ermiş, Ben Johnson gibi hatırlayacak. Ben Johnson da Dünya Şampiyonu ve Dünya rekormeniydi. Onu hatırlayan var mı? Süreyya niye bitti? Bir defa atlet koşar. Koşmadan hiçbir şey elde edemez.

Süreyya Ayhan 2003 yılında Dünya 2.'si olduktan bir hafta sonra Avrupa'da iki yarış koştu. Ondan sonra bir daha Süreyya Ayhan'ı antrenmanda dahi kimse görmedi. Süreyya Ayhan'ın antrenmanını gören, o antrenmanda kronometre tutan, bana bir tane medya mensubu söyler misiniz, ya da bir tane teşkilat mensubu, Türk Milli Takımı'nın yöneticileri, antrenörlerinden... Hiç kimse yok. Mehmet Terzi ne diyor: "Yakın dostlarından başka Süreyya'nın yerini bilen yok." Yücel Kop, Süreyya Ayhan'ı sakladı. 2003'teki Dünya Atletizm Finali'nin ardından Süreyya Ayhan'ı sakladı. Ondan sonra Süreyya Ayhan'ın ne yaptığını kimse bilmedi, görmedi. Atina Olimpiyatları'ndan kaytardı. Dopingli olduğu için girmedi. İki sene ceza aldı. Cezasının bittiğinde koşabileceği yarışlar vardı, Türk Milli Takımı'nın Avrupa Ligi'ndeki yarışları... "Ben koşmam" dedi. Daha doğrusu Süreyya "Koşmam" demedi, Yücel Kop söyledi. Cezası bittikten 20 gün sonraydı Avrupa Şampiyonası, orada koşabilirdi, "Koşmayacağım" dedi. İki senedir hiç koşmuyorsun, cezan bitiyor, bir Avrupa Şampiyonası var, niye koşmuyorsun arkadaş?' Yücel Kop diyemez ki, 'Bizim hazırlığımız yok.' Yahu sen zaten atletini koşturmadan hazırlayan bir hocasın. 2008 Dünya Şampiyonası öncesi bir tane yarışta koşturmadı. "Yanlış yapıyorsun Yücel Kop, bu kız Dünya Şampiyonu olacak yetenekte, çapta birisi... Koştur, rakiplerini tanısın, kendine güveni artsın, sen de eksiklerini gör." Hayır, yaptırmadı ve Süreyya bütün eksikleriyle Yücel Kop'un bütün yanlış taktileriyle koştu ve 2. oldu. Rahatlıkla 1. olabilirdi.

SAKATLIĞI YOKTU
Atletini yarıştırmayarak yarışa hazırlayan Yücel Kop'un Avrupa Şampiyonası'na girmemelerini izah etmesine imkan yok. Süreyya 2 senedir hazır değilse bu ne demektir? Büyük bir soru işareti... Osaka'daki Dünya Şampiyonası'na bir ay kala, "Sakatım" dedi. "Sakatım" diye teşkilata gönderdiği raporun aslını gördüm. "Ayağımda ağrılar var" diyor. Dünya üzerinde 'Ağrı var' diye bir sakatlık yok. Hiçbir spor dalında. Ağrıya ağrı kesici yapar; boks yaparsın, güreş yaparsın, futbol oynarsın, her şeyi yaparsın. Almanya'dan getirip bizim devletimize teslim ettiği raporda sakatlık yazmıyor. Rapor hâlâ Ankara'da duruyor. Dünya Şampiyonası'ndan da kaçtı!.. Dandik Avrupa Ligi'nde ısınma koşusu yapar gibi koşacak, kazancaktı; koşturmadı. Avrupa Şampiyonası'nda koşturmadı, Dünya Şampiyonası'nda koşturmadı, neden koşturmadı? Çünkü biliyor ki atletinin koşacak hali yok. Koşarsa ipliği pazara çıkacak. Peki o zaman niye "Avrupa Şampiyonası'na, Dünya Şampiyonası'na, Olimpiyatlar'a hazırlanıyorum" diyor? Sponsorlardan gelen paralar devam etsin, Avrupa'daki, Amerika'daki sefa devam etsin. Mümkün olduğu kadar. Bu doping olayı ortaya çıkmasa gelecek sene Olimpiyatlar'dan bir ay evvel sakatlanacaktı Süreyya Ayhan!.. Ne kadar yutturabilirsek, o kadar kardır. Çünkü Yücel çok iyi biliyor ki Süreyya koşamaz. Süreyya Ayhan'dan benim herhangi bir beklentim yok. Dünya çapında bir yetenek, dünya çapında bir atlete sahip olabilecektik, teşkilatımız ve medyamızla. Bugün Süreyya Ayhan, 2004 Olimpiyatları'nda altın madalya kazanmıştı, Süreyya Ayhan 2003 Dünya Şampiyonu olmuştu, Süreyya Ayhan 2005'te Dünya Şampiyonu olmuştu, Süreyya Ayhan 2007'de Dünya Şampiyonu olmuştu. 3 Dünya Şampiyonluğu vardı şimdi cebinde. Süreyya Ayhan, bütün Grand Prix'lerde, bütün Golden League'lerde ay-yıldızlı forma ile aslanlar gibi koşuyordu, her birinden binlerce dolar kazanıyordu, bankada bööyle, bırak sponsorlardan para toplamayı, Türkiye'deki kız atletleri destekleyecek, vakıf kurabilecek bir servete sahip olacaktı. Süreyya Ayhan bugün sokakta yürüdüğünde Türkler tanımaz, dünya tanıyacaktı. 'Aaa Süreyya Ayhan gelmiş' diye. Havaalanlarında etrafı sarılacaktı, imzalar toplanacaktı... Böyle bir kadını yok etti Yücel Kop... Ve biz medya olarak çanak tuttuk, biz teşkilat olarak çanak tuttuk.
22 Kasım:

Onu ilk tanıdığım günü unutamıyorum.. Sydney Olimpiyat Stadı'nda atletizm yarışmalarını izliyoruz. Cüneyt Ağabey (Koryürek), Kenan (Onuk), ben.. Bir gün evvel Süreyya Ayhan 1500 metrede yarı final koşmuş.. Cüneyt Ağabey, 1960, Kenan'la ben 1980'den beri her Olimpiyatı izleriz, içimizde hep ayni hasret..
Bir gün bizim bir atletimiz de zafere koşacak mı?..
Güreşte, halterde madalyalar var, ama atletizm başka.. Olimpiyat demek atletizm demek..
Kazananlar, madalya alanlar birbiri ardına göğüslerine bayraklarını sarıp şeref turu atıyorlar.. Böyle bir sahneyi Türk olarak yaşamak için neler vermeyiz.. Bunları konuşuyoruz hep.. Ve işte tam bu sırada, bir Türk kızı ışığı yakıyor.. Olimpiyat tarihinde yarı final koşan ilk kadın atletimiz oluyor.. Gencecik. Müthiş yeteneği fışkırıyor. Bu kız cevher.. Bu kız hazine.. Bu kız özlemimizi giderecek işte..
Kenan "Hıncal Ağbi bak sana kimi getirdim" dedi.. Basın tribününde oturuyoruz. Kız merdivende.. Yarışlar devam ettiği için kimsenin görüşünü bozmasın diye çömelmiş.. Naif.. Kırılgan.. Mahçup..
"Süreyya Ayhan" diye tanıştırdı Kenan..
"Harikaydın Süreyya" dedim.. "Bize öyle bir mutluluk yaşattın ki.."
O hâlâ yarışta kalmış.. "Sakattım. Buraya doğru dürüst tedavi görmeden geldim. İyi olsam final koşardım" dedi..
"Aldırma" dedim.. "Sen öyle bir yeteneksin ve öyle gençsin ki.. Önünde daha ne Olimpiyatlar var.. Mutlak kürsüye çıkıp bizim yıllar süren hasretimizi gidereceksin.. Dönünce sana sahip olacağız.. Marion Jones buraya nasıl 20 kişilik bir ekiple geldiyse, senin de öyle ekibin olacak.. Dünya çapında bir yeteneğe, dünya çapında ilgi gerek.. Benim ülkemin gücü var.. Dünyanın en iyi orta mesafe hocasını getirtir, olmadı, seni yollarız.. Bir kondüsyonerin, bir diyetisyenin, hatta moralinle ilgilenecek ruh doktorun olur, sportif sakatlıklarınla ilgileneceklerin yanında.. Basınla ilişkilerini bir danışman yönetir. Uluslararası yarışmalarını organize edecek bir menecerle anlaşılır.. Bu ekip senin spor yaşamını A'dan Z'ye düzenler, sen sadece koşmayı düşünürsün. Büyük atlet böyle olunur.. Bu ülke böyle bir yeteneğe bu imkânları sağlar, merak etme.. Devlet yapmasa, işte başta Cüneyt Ağabey, iş dünyasında ne tanıdıklarımız var, sana sponsorlar buluruz.."
Hiç ses çıkarmadan dinledi.. Kısık bir sesle teşekkür etti ve gitti..
Bu Süreyya'yı yüz yüze ilk ve son görüşüm oldu.
Dönüşte kolları sıvadık. Bir yandan sponsorlar teşvik edildi, bir yandan Spor Bakanı başta teşkilata, Süreyya'ya sahiplenmemiz gerektiğini anlatmaya başladık..
Ve acı gerçek orada ortaya çıktı.
Süreyya'nın Yücel Kop adlı bir hocası vardı.. Kop, kızın tüm dünya ile ilişkisini kesmişti. Kimseyi yanına yaklaştırmıyor, kimseyi etrafta istemiyordu. Her şeyi kendisi yapıyordu..
Süreyya'nın hayatına 12 yaşında girmişti. İlkokul hocasıydı.. Ardından kızın ailesinden kopması gelmişti.. Süreyya geliştikçe, evli ve çocuklu hocasıyla ilişkisi de değişti. Sevgili olmuşlardı. Sonunda da Kop eşinden boşanıp Süreyya'yla evlenmiş, bir yerde tapusunu da almıştı.
Kop, Süreyya'nın nasıl altın yumurtlayan bir tavuk olduğunu görmüştü.. Bu tavuk hep ona yumurtlamalıydı. Bakır bile olsa.. Bunun yolu da Süreyya'nın çevresine başkasının yaklaşmasına izin vermemekti. Süreyya'nın uluslararası üne kavuşması tehlikeliydi. Elde tutması zorlaşırdı.. Süreyya'nın çok para kazanması, dolar milyoneri olması tehlikeliydi. Kızın gözü açılabilirdi.. Süreyya'nın basın mensuplarıyla içli dışlı olması tehlikeliydi, ona gerçeği anlatabilirlerdi..
12 yaşında yanına aldığı kızın beynini yıkaması çok kolay oldu.. Süreyya artık Yücel'den başka kimseye inanmıyor, Yücel'e adeta tapıyor, onun her dediğini yapıyordu.
Yücel, Süreyya'yı üne ve paraya kavuşacağı yarışlara sokmuyordu. Antrenman yaptığı yerler bile gizleniyor saklanıyordu. Hiç ama hiçbir gazeteci Süreyya ile baş başa röportaj yapamıyordu. Güç bela alınan randevularda Yücel hep hazır bulunuyor, sorulara çoğu zaman Yücel yanıt veriyordu..
2002 Avrupa Şampiyonası'nda Süreyya çok rahat kazanacağı bir yarışı nerdeyse kaybediyordu. Bir metre daha olsa, Szabo iki metre önce atağa kalksa altını alırdı. Yarış ortaya koydu ki, Süreyya'nın sprinti yok. Ataklara yanıt veremiyor. Bir yıl sonra Dünya Şampiyonu olabilmesi için bu eksiğini gidermesi gerek. Ya da yarış taktiğini işi son yüze bırakmadan, ilk 400 ve 800'ü çok hızlı geçip rakiplerini bin metrede bitirmesi ve atak yapamaz hale getirmesi..
Yücel'in çapı, ne eksiği gidermeye yetti, ne de sahip olduklarıyla yarışı kazanmasını sağlayacak taktiği vermesine.. Türk spor tarihinin ilk altınını tamamen ama tamamen antrenör hatasıyla kaybettik. Bir yıl sonra Olimpiyatlar vardı. Artık orda kaybetmemeliydik. En yakın rakibinden 3-4 saniye önde Süreyya artık yarış vermemeliydi.
Bunun için iyi antrenman yapıp eksiklerini gidermeli, bol yarışla rakiplerini tanımalı, bu gelişme ve bilgiler içinde Atina'da en uygun taktikle koşmalıydı. Bu da Yücel'in becereceği değildi.
Anlatmaya çalıştım. Bakana.. O sıralar Dünya İkinciliği sarhoşluğu içinde Süreyya'nın çanta taşıyıcısı gibi dolaşan Genel Müdüre.. Yücel'e yaranmak için Elvan ve hocasına sırt çeviren Federasyon Başkanı'na..
Kimseye anlatamadım. Paris'te Dünya Şampiyonluğu'nu kaybettiğimizin farkında olmayan atletizm cahili tabela medyası ve Hıncal takıntılı ruh hastaları, beni, Kenan'ı ve Cüneyt Ağabeyi "Vatan Haini" ilan ettiler..
Ayni bozuk düzenle 2004 Atina'ya gelindi, ama Süreyya gelemedi. Yücel'in kural cehaleti ve şaşkınlığı, ya da sadece kendisinin bildiği sebeplerle Süreyya doping testine girmeyince 2 yıl ceza aldı.
Yücel bu 2 yıl boyu Süreyya'yı gene kaybetti, sakladı. Ceza 2006 ağustosu başında bitiyordu. Ay sonunda Avrupa Şampiyonası vardı. Süreyya unvanını koruyacaktı. Yücel hiçbir makul sebep göstermeden Süreyya'yı yarıştan çekti.. "Biz 2007 Dünya Şampiyonası'na hazırlanacağız" dedi.. Süreyya cezası bittiği halde tek yarışa girmeden sezonu kapadı. Yeni sezon açılıp, Osaka'ya hazırlananlar her hafta yarışırken, Süreyya gene gizleniyordu. Bir ay kala, Yücel teşkilata, Alman kaynaklı bir rapor verdi.
Yücel "Süreyya sakat. Osaka'ya gitmeyecek. Biz 2008 Olimpiyatları'na hazırlanacağız" diyordu. Raporu gördüm.. "Sağ bacağında ağrı var" diyordu.. Ağrının bir sakatlık olduğunu tarih yazmamıştı. Ağrı yarışma saatine kadar geçmezse, bir iğneyle iş biterdi. Futbol, boks, güreş gibi en zorlamalı sporlarda bile bu böyleyken, Süreyya bir ay önce ağrısı var diye Osaka'ya da gitmedi. Şimdi Olimpiyat'a (!) hazırlanıyordu. Güya.. Ama takke düşmüş, kel görünmüştü. Yücel bitirdiği kızın yarışamayacağını yarışsa gerçeğin ortaya çıkacağını, son sponsorların da çekileceğini biliyor, oyalamayı mümkün olduğunca sürdürüyordu. Nasılsa Çin Oyunları'ndan bir ay önce de kızın bir yerleri ağrıyacaktı. Ne var ki oyunun sürmesine bu defa Doping Ajansı izin vermedi. Yapılan testte Süreyya'nın kas geliştiren ucuz ve modası geçmiş bir doping maddesi aldığı ortaya çıktı. Yücel bu işin de cahiliydi, onu da yüzüne gözüne bulaştırmış, olan Süreyya'ya olmuştu. Bu ikinci vakası olduğu için ceza bu defa müebbet gelecekti. Süreyya'nın spor yaşamı bitmişti..
Bugün dünyanın en ünlü, en zengin, en tanınan, en örnek alınan, en gıpta edilen kadınlarından biri olarak müzesinde Olimpiyat ve Dünya altınları dolu bir atlet olacakken, onursuz bir sporcu olarak bitmişti üstelik..
Hiç hak etmediği, hiç layık olmadığı halde..
Kifayetsiz muhteris bir hoca kocanın "Büyürse elimden kaçar, küçük kalsın, benim kalsın" hesapları..
Gerçeği görüp ona sahip çıkması gereken spor teşkilatında işi bilen, yönetebilen tek kişinin olmayışı..
Sporla, atletizmle ilgisi olmayan, kazanınca şak şak, kaybedince yuh demeyi marifet sayan medya..
..Ve 12 yaşından itibaren, ailesinden de koparılıp, başka hiç kimseyi tanımasına izin verilmeden tek adama mahkûm edilmiş, beyni yıkanmış bir genç kadın!..
Söyler misiniz suçlu kim?..
Türkiye "Kurban" Süreyya'dan özür dilemelidir!..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

DHA said:
''Süreyya almadığını söylüyor''
Atletizm Federasyonu Eski Başkanı Mehmet Yurdadön, hiçbir akıllı insanın doping kullanmayacağını belirterek, bu yüzden Süreyya'nın doping yapmasını inandırıcı bulmadığını ifade etti.

Süreyya'nın, doping kullanmadığına dair yemin ettiğini de vurgulayan Yurdadön, şöyle konuştu: "Süreyya'nın daha önceden deneme vermediği için 2 yıllık bir cezası vardı. Bu cezadan sonra daha derli toplu olmaları lazımdı. Onlar da bunu yaptılar. Antrenmanları çok güzel geçiyordu. En son Almanya'da bir sakatlık geçirdi, ama insanlar inanmadılar. Ben bunu biliyorum. Televizyonda yalan yanlış haberler çıktı. Almanya'da ünlü doktor Müller Wolfart kimseye sahte rapor vermez. Devamında Süreyya tedaviye, bir süre sonra da koşmalara başladı. Durumu genelde iyiydi. Ancak son zamanlardaki olaylar şok etkisi yarattı. Antremanları çok iyi gitmesine rağmen, çok güzel çalışmasına rağmen doping olayının ortaya çıkması kendisini şaşırttı. Süreyya da yemin ediyor dopin kullanmadığına dair. Yücel de Süreyya da, WADA'nın özellikle bizim sporcularımıza amansız bir takip içerisinde olduğunu çok iyi biliyorlar. Süreyya da bu sporcuların en başında gelen kişi.

Doping dedikleri o maddenin vücutta 6 aylık bir etkisi var. Hiçbir akıllı insan böyle bir şey yapmaz, yapamaz. Eğer böyle doping yapan biri varsa ben onun aklından şüphe duyarım. Bu anlamda ben Süreyya'nın doping yapmasını inandırıcı bulmuyorum. Süreyya almadığını söylüyor. 'Önümde yarışım yok, niye alayım' diyor.6 ay vücutta kalacak bir maddeyi dünyanın hiçbir zavallı insanı almaz. İhtimal vermiyorum. Ama Yücel Hoca'nın söylediklerine de kulak vermek lazım. Peşin hükümlü olmamak lazım ki, buraya gelecekler konuşacaklar. Eğer Yücel Hoca'nın iddiaları, 'Ben almadım.Yemeğe kattılar' gibi. Tabiki bunların araştırılması lazım, eğer bunlar doğruysa, Süreyya'nın yemeğine böyle birşey katılıyorsa, korkarım ileride Türk sporcuların da buna mağdur kalabileceklerini düşünüyorum. Basın da biraz dikkat etmeli.

Ne olursa olsun Süreyya Ayhan bu ülkeye madalyalar kazandırdı. Yargılarken beklemek lazım. Doping yaptılarsa cezaları bellidir. Kim yaptı, nasıl yaptı bilemem, ama Türkiye'de herkes Süreyya'nın koşmasını istiyor. Benim korkum, acaba Süreyya'nın ve Yücel'in bireysel sürtüşmelerinden mi meydana geldi, yoksa uluslararası bir takım düzenlemeler mi var. Eğer uluslararası düzenlemeler varsa durum bizim için çok kötü. Eğer bireysel birşey varsa, onu da vatan haini olarak nitelendiririm. Aynı şey Yücel ve Süreyya için de geçerli. Çünkü bu kadar insanı oyalıyorlarsa onlardan da nefret ederim. Bunu Süreyya'ya kim verdiyse onu da vatan haini olarak değerlendiririm. Ama uluslararası bir şey varsa onu nasıl vatan haini ilan edeceğiz? Süreyya ile Yücel'i iyi dinlemek lazım. Onlar bir türlü medya ile barışamadılar. Artık kavgayı bırakmalı, benim dediğim konuyu irdelememiz lazım. Herkesin yapacağı işler belliydi. Herkesin görevleri vardı. Anlaşmazlık oluştu, ama bence her ne olursa olsun herkesin Federasyon'u tanıması lazım. Federasyon'un üstünde kimse olamaz. Federasyon da sporculara sevgi ile yaklaşmalıdır. Medyaya gelince bu konularda iyi analiz yapmıyor."

Süreyya Ayhan'ın, ilaçları kredi kartıyla satın aldığı ve bu yüzden yakalandığı yönünde çıkan iddialarla igili olarak Mehmet Yurdadön, "Bu külliyen yalan, böyle bir şey yok. Kredi kartı dökümleri ortada. Biz çıkardık. Ben de bu olaydan sonra onları aradım, nedir bunlar diye. Yücel, 'Ben böyle birşey yapar mıyım? Ne kredi kartı?' dedi. 'Bütün kanallarda altyazı geçiyor, gazeteler yazıyor' dedim. 'Abi olur mu öyle şey. Bütün kredi kartları ekstreleri belli. Kullanmadığım bir maddeyi niye alayım? Bu haberleri kim yazmışsa, mahkemeye vereceğim' dedi. Bunlar doğru değil" diye konuştu.


Sporx

Hergün yeni bir haber çıkıyor bu olaya istinaden. Ama ben diyorum hep o bıyıklı hoca amcaya bi temiz sopa lazım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Uzun zamandır spor yapıp bir çok profesyonel sporcu tanımış bir kişi olarak bu konuda bi iki bişey söylemek istiyorum. Şimdi bu doping desteğini tüm sporcular her zaman alır. Yoksa öyle ağır ve uzun antremanları çıkarmak mümkün değildir. Yalnız yarışmalardan veya müsabakalardan belli bir süre önce bunu kullanmayı kesmek gerekiyo. İşte yurt dışındaki sporculara ne zaman kesmesi gerektiği hakkındaki testler bedava yapılırken bizim sporcularımız burda hayvan kadar para ödemek zorunda ki hiç birinin ona ödeyecek parası yoktur , ucuz bişey diil zira. Ki sürekli yaptırmak zorunda oldukları bişey olduğundan sürekli para dayandırılacak bişey durumunda değil. Burada devletin desteği olmadığı için böyle olaylar ortaya çıkıyor. Sanmayın ki yabancı sporcular doping kullanmıyo sadece ne zaman kesmeleri gerektiğini bilebiliyolar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...