Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sinir otesi operasyon ..


Valeron

Öne çıkan mesajlar

soyle

amerikan tarihinde hep aynidir, cumhuriyetciler savas acar demokratlar parsayi toplar, sonra parsa biter cumhuriyetciler savas acar.

Bir kere abd de hukumet degisti biz iraga artik farkli bakiyoruz denicek, asker cekicez denicek, insanlarla anlasmalara gidicek, irak durultulacak. Sonra iraktan para cekilmeye baslanacak. Dolar yeniden deger kazanicak amerikan ekonmisi kendini toplamaya (olabilirse cunku cidden kotu bataktalar)calisacak. Turkiyeyle ayni zamanda kurtlerle iliskiler articak, aralari yapilmaya calisinacak. Acikcasi su anki siyasetin tam tersi donecek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu bizi kiskirtiyorlar geyigi seye benziyor

sokakta bi adam geldi suratina bitane yumruk atti
-Hayir! beni sana vurmaya kiskirtamassin
ikinciye atti
-Hayir gaza gelip sana vurup kavga cikarip karakola giremem
ucuncuye vurdu dorduncuye vurdu
-bak ben vurursam cok fena olur haaa!!
bes, alti, yedi
-ayaga kalkarsam seni tokay manyagi yaparim gerizekali manyak

ee ne yapican adam vurmayadevam ediyor
sokakta kistirmis seni
adami dovucek gucun oldugu halde dayak yemeye devammi edicen
onemli olan karakola dusup dusmemek degil
karakola dusunce derdini anlatabilmek hakli oldugunu ispat edebilmek

biz bunu yapamiyoruz iste
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

okke viktor super bir cevap verdin

engin bilgilerinle aydinlat bakalim nasil oluyor ??

teskere cikinca sen kuzey iraga savas acicagimizi mi saniyorsun?

ozel harpciler gidicek

hayir bayagdir okuyorum yazdiklarini
uc sene on yazdiklarinida biliyorum

hayir uc sene oncenin cocugu buyuk adam olup her turlu askeri ve ekonomik konuda ders verir mi oldu
hayir baba asker diye dunyayimi bilir oldun bizede anlat neymis senin planin ???

cocukca ayar vericegine adam akilli konuski adamdan sayil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

savaş açılmicak ki yine özel eğitimli askerler girecek ama girecek olay o daha önceden siyasi izin olmadığı için sınırı geçemiyorduk artık girip nokta operasyon yapabiliceğiz
en azından sınırın ötesinde itler rahat uyuyamayacak şimdi geçio sınırı ossura ossura uyuyor moral olarak çökecekler tabii ki direk teröristler silah bırakmayacaklar direk terör sorunu bitmicek ama orada eğitim verme ne bilem adam toplama sızma faaliyetleri azalacak senin her an girip baskın yapabileceğini düşünecekler
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sam normalde de çok mu iyimsersin yoksa başka bir sebebi mi var bu iyimserliğinin?

edit: son mesajın için yazmadım bir kaç sayfadır takip ediyorum gözüme çarptı sadece. tarih boyunca bu tür hareketlere rebel-rebellion denmiştir bunda bir problem yok zaten vesaire konferanslarına ilkelerine göre ayaklanma/isyan hareketlerine karşı yapılabileceklerin teröristlere yapılabileceklerden pek farkı yoktur terör kelimesi çok sık kullanılmaz yani bu tür durumlarda terör kampı yerine isyancı kampları tabiri kullanılır çok büyütülmemesi gereken bir konu.

[ Mesaj 11 Ekim 2007, Perşembe - 05:14 tarihinde, DoruK tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

2000'li yılların başında ABD Türkiye'nin bir numaralı düşmanıdır dediğimde bu forum dahil bir çok yerde insanlar bana kıçı ile gülmüştü, abartma vs. demişlerdi. Yıl 2007 ve şu an o kıçıyla gülenlerin bir çoğu haklısın demeye başladı ve gerçeğin ne olduğu görüldü. Aynı şekilde 2000 yılında ''Türkiye'nin yeri ABD veya AB'nin yanı değildir. AB ile işbirliği devam etmeli ama esas yakınlaşacağımız blok Rusya-Çin-İran hattı olmalıdır'' dediğimde yine bir çok kişi hadi ordan diyerek, ''Önce onlar kendi problemlerini çözsünler ne birliği kafayı mı yedin'' demişlerdi. Yıl 2007 ve Türkiye'de Amerikan destekli medya tarafından pek gündeme getirilmesede bu devletler AB gibi bir oluşum yolunda çok hızlı adımlar ile ilerliyorlar. Bu örgütün adı Şangay İşbirliği Teşkilatı'dır. Bakınız aşağıya yapıştıracağım yazı TSK'nin web sitesinden. Siz hala kıçınızı amerikaya yaslamadan adım atamayız derken TSK artık ABD ile olan ilişkileri azaltmanın yoluna gidiyor. Bunun için tek eksik ABD güdümünde olmayan bir iktidar ki, AKP yaptığı hatalarla bunun gerçekleşmesinin (özel harp yolları ile) zeminini bir güzel hazırlıyor.





-----------------------------------


1. GİRİŞ :

Şangay İşbirliği Teşkilatı ( Shanghai Cooperation Organization – SCO ) Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti , Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'dan oluşan altı üyeli Bölgesel İşbirliği Teşkilatı'dır. Teşkilat ilk başta beş üye ile ortaya çıkmış daha sonra Özbekistan'ın katılımı ile Şangay Altılısı adını almıştır. Teşkilat altı ülke devlet ve hükümet başkanlarının 15 Haziran 2001 tarihinde Şangay'da imzaladıkları deklarasyonla resmen kurulmuştur. 7 Haziran 2002'de St. Petersburg'da yapılan Zirvede Teşkilatın Şartı kabul edilmiş, 29 Mayıs 2003'te ise Organların çalışma ilkeleri belirlenmiş ve 23 Eylül 2003'te bütçesi onaylanmıştır.

Teşkilatın yapısı incelendiğinde üye devletlerin tamamen eşit haklara sahip olduğu ve kararların uzlaşma yoluyla alındığı görülmektedir. Teşkilatın en önemli amaçları arasında terörle mücadele, bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi ve karşılıklı tehdit algılamalarının önlenmesi yer almaktadır. PUTİN teşkilatın amacını; ''İşbirliği yöntemi ile güvenlik aramak'' olarak açıklamıştır. Teşkilatın kurulması aşamasındaki amaca bakıldığında ise Afganistan'dan gelen tehdidin ortak bir yaklaşım ve anlayış ile önlenmesi yer almaktadır.

Teşkilatın, diğer uluslararası teşkilatlarla çok taraflı işbirliğini geliştirme ve sürdürme iradesine sahip olduğu ve bu konuda girişimlerini sürdürdüğü bilinmektedir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler daimi üyeleri ile karşılıklı ilişkiler geliştirilmeye çalışılmaktadır.

2. ŞANGAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI'NIN HEDEFLERİ VE GELECEĞİ :

Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın oluşumunun temel nedeni; özellikle terörizm ve dış tehdit nedeniyle bölge istikrarının bozulma olasılığı ve küreselleşme süreci yaşayan dünyanın ekonomik sorunlarıdır. Bu çerçevede Şangay İşbirliği Teşkilatı, devletlerin güven sağlayıcı unsurlarını geliştirerek, ortak güvenlik ve işbirliği alanındaki sorunları birlikte çözmeyi hedeflemektedir.

Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın kurulması, 6 üye ülkenin ve sonraki aşamada da Teşkilatı'nın temel ilke ve sorumluluklarına uymayı kabul edecek yeni üyelerin katılmasıyla bölgesel işbirliğinde yeni bir sistemin oluşturulmasına olanak verebilecektir.

Teşkilatın temel ilke ve amaçları; Üyeler arası karşılıklı güveni, dostluğu ve iyi komşuluğu sağlamlaştırmak; Barışı korumayı ve desteklemeyi amaçlayan çok boyutlu işbirliğini geliştirmek; Bölgesel güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak; Demokratik, adil ve kalıcı bir siyasal ve ekonomik ilkeleri benimseyerek uluslararası bir düzenin kurulmasına destek sağlamak; Terörizm, ayrımcılık ve aşırıcılığın tüm biçimlerine karşı koymak; Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, yasadışı göç ve diğer suçlarla ortaklaşa mücadele etmek; Siyaset, ticaret, ekonomi, savunma, hukuk, çevre, kültür, bilim - teknik, eğitim, enerji, ulaşım, kredi ve finans ve diğer ortak çıkar alanlarında etkili bölgesel işbirliğini teşvik etmek; Halkların refah ve yaşam seviyesinin sürekli yükselmesini amaçlayarak eşit ortaklık ilkesine dayanan ortak faaliyetler ile bölgede çok yönlü ve dengeli ekonomik büyüme, sosyal ve kültürel gelişmeye katkıda bulunmak; Dünya ekonomisi ile bütünleşme için sürekli işbirliği imkanlarını koordine etmek; Üye devletlerin uluslararası sorumluluklarını ve ulusal yasaları çerçevesinde yer alan temel hak ve özgürlükleri garanti altına alacak süreçleri yerine getirmesine yardımcı olmak; Diğer ülke ve uluslararası kuruluşlarla ilişkiler kurmak ve geliştirmek; Uluslararası sorunların barışçıl yollarla çözülmesi konusunda işbirliği yapmak; 21'inci yüzyılın sorunlarına çözüm yolları aramak ve uyuşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesine katkıda bulunmaktır.

3. ŞANGAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI'NIN TOPLANTILAR SÜRECİ :

Teşkilatın organları; Devlet Başkanları Kurulu, Hükümet Başkanları Kurulu, Dışişleri Bakanları Kurulu, Başkan ve / veya Kurum Başkanları Toplantısı, Ulusal Koordinatörler Kurulu, Sekreterlik ve Bölgesel Anti-Terör Müdahale Grubu'dur.

Teşkilatı'nın kurulması, bölge devletleri arasındaki ilişkileri yeni bir düzeye çıkarmakta ve aynı zamanda bölge ve dünyada güven ve istikrara katkıda bulunmaktadır. Teşkilat çerçevesinde; Çin Halk Cumhuriyeti ve diğer üye ülkeler arasındaki sınır sorunlarının çözümü, terörizm ile mücadele antlaşması imzalanması, Bişkek'te anti-terör merkezinin kurulması, 2004 yılında Pekin'de Sekreterliğin ve Bölgesel Anti-terör Müdahale Grubu Yürütme Komitesinin faaliyete geçmesi önemli gelişmelerdir. Ayrıca, 2 Aralık 2004'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Teşkilata gözlemci statüsünün verilmesi önemli bir göstergedir. Şangay İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin; toprak büyüklüğü ve ekonomik gelişmelerinin seviyesine bakmaksızın; üyelerin eşitliği, uzlaşmaya dayanan karar alma mekanizması, karşılıklı çıkarların göz önünde bulundurulması, din, gelenek ve kültürel zenginliklere saygı gösterilmesi yaklaşımı ön plana çıkmaktadır.

23 Eylül 2003 tarihinde Pekin'de yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı'nın ana gündem maddesi ekonomik ve siyasi girişimlerin eşgüdümü olmuştur. Toplantı sırasında 2004 yılının bütçesi 3 milyon ABD doları olarak belirlenmiş, ticari ve ekonomik işbirliği ve yatırım ortamının iyileşmesi gibi konular ele alınmış, 2020'ye kadar uzanan uzun vadeli program çerçevesinde ulaşım, iletişim, tarım ve çevre sektörlerinde işbirliğine gidilmesi kararlaştırılmış ve buna ilişkin somut projeler benimsenmiştir. Toplantı sırasında Çin Halk Cumhuriyeti ve Kırgızistan arasındaki İrkeştam-Torugart yolundaki denetim noktalarına ilişkin alt yapının geliştirilmesi gündeme getirilmiş, ayrıca, Kırgızistan ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin Kırgızistan'a İrkeştam-Oş yolunun onarımı için 30 milyon Yuan verilmesi kararlaştırılmıştır.

Eylül 2004-St.Petersburg Zirvesi'nde ise Devlet ve Hükümet Başkanları Petersburg Yasası'nı imzalamışlardır. İmzalanan bu yasa, BM'nin amaç ve ilkelerine uygun biçimde yapılan bölgesel antlaşmadır. ( Regional Arrangements ) Bu Yasa ile Şangay İşbirliği Teşkilatı, bölgesel bir uluslararası kuruluş statüsünü kazanmıştır. 24 Eylül 2004 tarihinde Bişkek'te gerçekleştirilen 2'nci Şangay İşbirliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı'nda Çin Halk Cumhuriyeti, diğer Teşkilatı üyelerine "Şangay Altılısı" çerçevesinde ''serbest ticaret alanı'' oluşturulmasını önermiştir.

Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven TSZYABAO tarafından sunulan bu öneriyi Özbekistan ve Kazakistan olumlu karşılamıştır. Ancak, Rusya Federasyonu Başbakanı FRADKOV, bu konuda acele edilmemesi gerektiğini vurgulayarak önce pilot sorunların (örneğin, vergi yasalarının) üzerinde durulması gerektiğini vurgulamıştır. Bazı Rusya Federasyonu kaynakları, bu durumun Rusya Federasyonu tarafından; Çin Halk Cumhuriyeti'nin Pazar payının artırılması için öncülük kazanma girişimi olarak algılandığını belirtmiştir.

1 Haziran 2004 Taşkent'te ekonomi ve ticaret bakanları toplanmıştır. Bu toplantıda ''Merkezi Asya Ortak Pazarının'' oluşturulması konusu ele alınmıştır. Ortak Pazar oluşturulmasının bölgede yatırım, mal, hizmet ve işgücü pazarının gelişmesine katkı sağlayacağı belirtilmiştir. Bakanlar bu toplantıda, Şangay İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri ve bu ülkelerdeki iş çevrelerinde bir forumun, bölgesel işbirliği geliştirme fonunun ve bölgesel ekonomik işbirliği web sitesinin oluşturulmasını kararlaştırmışlardır.

17 Haziran 2004 tarihinde yapılan Taşkent Zirvesi'nde Şangay İşbirliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları; terörizme karşı sadece cevap vermekle yetinmeyip önleyici nitelikte de girişimler yapılması gerektiğini vurgulamışlardır. Taşkent Zirve Bildirisi'nde liderler, terörizm ve aşırıcılığın boy gösterdiği bu dönemde Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın güvenlik alanında işbirliği geliştirmesinin önemine değinmişlerdir. Bu toplantıda ayrıca güvenlik güçlerinin de katıldığı ortak tatbikatların yapılması kararlaştırılmıştır.

Toplantı sonucunda alınan kararlar arasında, Moğolistan'a Şangay İşbirliği Teşkilatı gözlemci statüsünün verilmesi de benimsenmiştir. Bunun dışında, uluslararası bir kuruluş olarak Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın imtiyaz ve bağışıklık antlaşması, uyuşturucu kaçakçılığı ve bağımlılık maddeleri ile mücadele antlaşması ve Taşkent'te Yürütme Komisyonu açılan Bölgesel Anti-Terör Mücadele Grubu çerçevesinde gizli bilgilerin korunması ile ilgili sözleşme de imzalanmıştır.

[ Mesaj 11 Ekim 2007, Perşembe - 09:29 tarihinde, fedaykin tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın üyesi Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan'ın Başbakanları Pekin'de 2004 yılı Haziran ayından sonra değişik dönemlerde toplantılar yapmışlardır. Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Wen JİABAO, Rusya Federasyonu Başbakanı Mihail KASYANOV, Kazakistan Başbakanı Daniyel AHMEDOV, Kırgızistan Başbakanı Nikolay TANAYEV, Tacikistan Başbakanı Akil AKİLOV ve Özbekistan Başbakanı Utkur SULTANOV'un katıldığı toplantılarda ağırlıklı olarak, Teşkilatın çalışma mekanizması ve bölgesel ekonomik işbirliği konuları ele alınmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, görüşmelerde daha önce Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te kurulması planlanan Terörle Mücadele Merkezi'nin, 1 Ocak 2005'den itibaren Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını bildirmişlerdir. Görüşmelerde ayrıca ekonomik işbirliğinin artırılması benimsenmiş ve Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllık bütçesinin müzakere edildiği kaydedilmiştir. Başbakanlar, toplantıda; çok yönlü ekonomik ve ticari işbirliği oluşturulması, Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın 2004 bütçesinin onaylanması, Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın daimi personelinin maaş ve ödenekleriyle ilgili düzenlemelerin hayata geçirilmesi, terörle mücadele için yerel kurumların ve personelin hazırlanması ve istihdamı, Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın daimi organlarının çalışmaya başlamasını kararlaştırmışlardır. Yapılan bu toplantılarda alınan kararlara ilişkin ortak bildiri niteliğinde olmak üzere 6 belge imzalanmıştır.

Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı, toplantılarda, Bölgesel Ekonomik İşbirliği'nin geliştirilmesi ile ilgili üç öneri sunmuştur. Bu öneriler; Ticaret ve yatırımın sorunsuz dolaşımı için hizmet sektörü, karantina, standartlar ve taşımacılıktaki tarife dışı engellerin azaltılması ve kaldırılması; Ekonomik ve teknolojik işbirliği projelerinin uygulanması için ulaşım, enerji, telekomünikasyon, tarım, ev aletleri, hafif sanayii ve tekstil sektörüne öncelik verilmesi; Bölgesel ekonomik işbirliği için uzun vadeli hedeflerin saptanması ve ''Şangay İşbirliği Teşkilatı Serbest Ticaret Bölgesi'nin'' kurulmasıdır.

Ayrıca, Taşkent'te yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde yayınlanan "Taşkent Deklarasyonu" ile her alanda tam işbirliği yolunda yeni bir aşamaya girildiği görülmektedir. Liderlerin görüşmelerinin ardından elektronik ticaret, gümrük, kalite kontrol, yatırıma teşvik ve ulaştırma konularında beş komite oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda. bir anti-terör birimi kurulması benimsenirken "Şangay Kalkınma Fonu" ve "Şangay İş Kurulu" oluşturulması da kabul edilmiştir.

5 Temmuz 2005'de gerçekleştirilen Astana Zirvesi'nde; ABD ‘nin Şangay İşbirliği Teşkilat (ŞİT) topraklarındaki (Orta Asya Ülkelerinden Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan) askeri üsleri boşaltması kararlaştırılmıştır. 11 Eylül 2001 eyleminden sonra ABD'nin terörizme karşı başlattığı mücadeleye destek veren Teşkilat üyeleri bu desteklerini çekmişlerdir. Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu baskısından kurtulmak ve terörizme karşı ABD'nin desteğini almak isteyen Teşkilat üyesi, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan 5 Temmuz 2005 Astana Zirvesi'nden sonra söylem değiştirmişlerdir.

Zirvede en belirgin bir şekilde ABD üslerinin bulunduğu bu üç Orta Asya ülkesinin toprakları ''ŞANHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI TOPRAKLARI'' olarak nitelendirilmiştir. Zirvede bu şekilde bir ifadenin kullanılması Teşkilat içinde bütünleşmenin derinleştiğini ve birlik oluşturma bilincinin gittikçe yaygınlaştığını göstermektedir. Şangay İşbirliği Teşkilatı Toprakları ifadesi; Teşkilat üyesi ülkelerin topraklarının ABD'nin askeri güçlerinin bölgede etkisizleştirilmesine yönelik kullanıldığı değerlendirilmektedir. Zirvede ayrıca; İran, Pakistan ve Hindistan'ın gözlemci üye olarak Teşkilata üye olması benimsenmiştir. Bu karar ile Teşkilat Özbekistan'ın üyeliğinden sonra ikinci defa genişleme yönünde önemli bir girişim başlatmıştır. Teşkilata gözlemci olarak kabul edilen Pakistan ve Hindistan nükleer askeri güce sahiptir. İran ise nükleer program konusunda önemli bir aşamada olduğu bir süreçte gözlemci statüsünü kazanmıştır.

İran'ı destekleyen Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'nun; ABD'nin baskısı ile karşı karşıya gelen bu ülkeye Teşkilatta gözlemci statüsü verilmesi, aynı zamanda ABD'nin Büyük Orta Doğu projesine karşı tavrının da önemli bir göstergesidir.

4. TÜRKİYE - ŞANGAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI :

Soğuk Savaş sonrasında Orta Avrupa'dan Asya içlerine kadar olan alanda 20 civarında bağımsız devlet ortaya çıkmıştır. Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Orta doğu ve Orta Asya'da meydana gelen bu gelişmeler, Avrasya'nın merkezinde yer alan Türkiye'yi etkilemiştir.

Türkiye; 1990'lı yıllardan sonra Kafkaslar ve Orta Asya'da politikalarını, ''mümkün olduğu kadar tüm bölge ülkelerini / güçlerini içinde barındıracak platformlara taşımak'' şekilde belirlemiştir. Bu politikanın bir gereği olarak Türkiye; Afganistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, İran, Pakistan ve Azerbaycan'ın oluşturduğu ''Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT / ECO)'' ve 11 ülkeyi bünyesinde barındıran ''Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİT)'' nın kurulmasına öncülük etmiştir. Ayrıca, NATO İttifakı'nın üyesi olarak 1994 yılında ''Barış için Ortaklık (BİO)'' projesini desteklemiş, Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin proje kapsamına alınmasında olumlu katkılar sağlamıştır.

Türkiye, Kafkasya'da; Gürcistan ve Azerbaycan ile çok iyi ilişkiler geliştirmiştir. Rusya Federasyonu ise, Kafkasya'da İran ve Ermenistan ile mevcut ilişkilerini geliştirme iradesini göstermektedir. Türkiye, Orta Asya petrol ve doğal gazı ile Hazar petrollerinin dünyaya açılımında; ''Baku-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'', ''Türkmenistan-İran-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı'' ve ''Mavi Akım'' projeleri ile önemli roller üstlenmiş ve stratejik kaynakların dünya pazarlarına ulaştırılmasına ilişkin önemli açılımları gerçekleştirmiştir. Ayrıca Türkiye, Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın kurucu ve aktör ülkesi Çin Halk Cumhuriyeti'nin Kafkaslar yolu ile Avrupa'ya bağlanma stratejisine olumlu açılımlar sağlamayı bu kapsamda destekleyebilecek ve Kafkaslar üzerinden bu ülkenin dünyaya açılabilmesini esas alan politikasına bu yaklaşım çerçevesinde güncelleştirebilecektir.

Soğuk Savaş sonrası Avrasya'da doğal kaynakların yoğunluğu Avrasya'ya Batılı devletlerin ilgisini daha da artırmıştır. Avrasya ülkelerinde istenilen düzeyde ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanamamış olması bu ülkelerde, uyuşturucu trafiği ve silah kaçakçılığının artmasına ve ayrılıkçı hareketlerin yoğunlaşmasına yol açmıştır. Ayrıca, Hindistan ile Pakistan arasında başlayan nükleer yarış; bölgedeki istikrarsızlığı artıran diğer bir neden olmakta ve önemini sürekli korumaktadır. Rusya Federasyonu, Avrasya'da ''Büyük Rusya'yı'' yeniden yaratabilmek ve onu yaşatabilmek beklentisi içersinde bulunmaktadır.

ABD'nin Avrasya'daki tarihsel ve stratejik hedefi; Avrasya'nın tek bir siyasi-askeri güç ve oluşumun etki sahasına ve/veya egemenliği altına girmesine engel olmak ve bölgede ''Müdahale Edebilme Yeteneğini'' korumaktır.

Bu gerekçeden dolayı ABD, Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın kurumsallaşmasından oldukça olumsuz etkilenmiştir. Burada; ABD'nin ortaya koyduğu politika; Avrasya'da ''SİYASİ / ASKERİ GÜÇ OLUŞUMU'' ile ''ETKİ SAHASI / İLGİ ALANI'' ve / veya ''ÇIKAR COĞRAFYASI'' yaratılmasına imkan vermemektir.

Çin Halk Cumhuriyeti öncelikle bölgesinde sınır güvenliğini sağlamayı ve geliştirmeyi esas almaktadır. Bunu sağladıktan sonra ekonomik gelişimini tamamlamayı ve askeri gücünü de geliştirdikten sonra küresel güç olmak istemektedir.

Rusya Federasyonu'nun Orta Asya'da uyguladığı politikaların başarısızlığı değerlendirildiğinde bu ülkenin Çin Halk Cumhuriyeti ile yakınlaşması ve bu yakınlaşma arzusunu gündemde tutması beklenmektedir. Rusya Federasyonu'nun bu yaklaşımı, ABD ve AB ülkeleri tarafından diğer ülkelerle dengelenmeye çalışılacağına ilişkin izlenim yaratmakta ve gelecekte de bu yönde irade ortaya çıkabileceğine ilişkin karine oluşturmaktadır.

Türkiye'nin her iki ülke ile de ilişkilerini geliştirmesi gerekmektedir. Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye'nin; Avrasya politikası açısından değerlendirildiğinde ''bölgede etkin olma'', ''bu etkinliği kararlı bir şekilde sürdürebilme'', ''bölge güçlerini içine alabilecek oluşumlara girebilme'', ''bu güçler içinde aktif rol üstlenebilme'' ''bölgesel güç olabilme'' ve ''var olan bölgesel güç olabilme potansiyelini geliştirebilme'' açısından bakıldığında çok önem taşımaktadır.

Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında son dönemde yoğunlaşan diplomasi, iki ülkenin rekabet değil işbirliği zeminine doğru kayması gibi doğal bir sürecinde sembolik bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Türkiye uzun yıllar ihmal ederek bir politika geliştiremediği Kafkaslarda etkili olmak istemektedir. Bu doğrultuda da Şangay İşbirliği Teşkilatı ile işbirliğine gidilmesi önemli kazanımlar sağlayabilecektir. Bilindiği gibi Türkiye, ISAF komutasında Afganistan'da bir etkiye sahiptir. Orta Doğu ve Orta Asya'da başka etkinlik alanları yaratmalıdır. Bu noktada Türkiye Kafkaslara ulaşmada ''Rusya Federasyonu'' köprüsünü kullanmak istemekte; Rusya ise ekonomik sıkıntılarını aşmak için Türkiye ile işbirliğine gitme imkanını aramaktadır.

Petrol boru hatlarının güvenliğinin sağlanması, bölgesel güvenliğin tesis edilmesi gibi Rusya Federasyonu için hayati konuların gündemde olması Putin'i Türkiye'ye yakınlaştırmıştır.

Rusya Federasyonu'nun Türkiye'yi Şangay İşbirliği Teşkilat içerisine dahil ederek genişleme girişiminin asıl amacına bakıldığında ise ABD'nin Brezezinski önderliğinde hazırladığı planla Rusya Federasyonu'nu sıkıştırıp yeniden büyümesini önleme isteği ortaya çıkmaktadır.

[ Mesaj 11 Ekim 2007, Perşembe - 09:32 tarihinde, fedaykin tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Rusya Federasyonu, bu çevreleme politikasına dayanan plana karşı anti tez üretme girişimindedir. ABD, Rusya Federasyonu'nu bölgesel sorunlarda ve ekonomik hareketlerde etkisiz hale getirmek isterken, Rusya Federasyonu eski Dış İstihbarat Bakanı Primakov'un planı ile cevap vermek istemektedir. Bu plana göre dikey hat Rusya Federasyonu – İran - Hindistan'dan geçerken, yatay hat Güney Kore, Çin Halk Cumhuriyeti, Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nu kapsamaktadır . Rusya Federasyonu, SSCB'nin çöküşünün ardından aktif açılımı sağlamak ve uygulamaya geçebilmek için yeni koridorlar yaratma arayışına girmiştir. Bu arayış içinde de Türkiye, Avrupa ile Asya arasındaki stratejik konumu nedeni ile Rusya Federasyonu için sonsuz önem taşıyan jeopolitik aktör ülkedir.

Rusya Federasyonu açısından durum böyle iken Türkiye açısından durum biraz daha farklılık göstermektedir. Rusya Federasyonu ile olan yakınlaşmada NATO ile olan var olan dengeler göz ardı edilmemelidir. Batı ile olan ilişkilere ve özellikle Avrupa Birliği ile olan tam üyelik müzakere sürecine zarar verilmemesi gerekmektedir. Bu dengeler bütünü içinde dikkatli politikalar belirlemek ve ulusal çıkarlara uygun hareket etmek gerekmektedir.

Türkiye bağlamında gelişmeleri değerlendirirken Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin beklentilerini diğer ülkelerden ayırmak gerekir. Bu iki ülke Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın kararlarında belirleyici rolü oluşturmaktadır. Bu iki ülke BM Güvenlik Konseyi daimi üyesidir. 1968'de imzalanan ve 1970'de yürürlüğe giren ''Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Sözleşmesi'' gereğince ''Nükleer Silahlara Sahip Olan Ülkeler'' olarak statüleri belirlenen ülkelerdir. Bu iki ülkenin istekleri; Teşkilatın her ne kadar eşitliğe dayandığını ve uzlaşma ile kararların alındığı belirtilmiş olsa bile Teşkilatı yönlendirme açısından ön planda yer aldıkları görülmektedir.

Rusya Federasyonu'nun temel isteği ekonomik merkezlerde nüfuz ve etki alanı oluşturmak, kaybettiği gücü ve prestiji yeniden yaratabilmek ve mevcut güç dengesinde kendine daha iyi bir yer ve statü tesis etmektir. Ayrıca Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bölgede çeşitli yerlerde kalan Rus azınlığın haklarını korumak da Rusya Federasyonu için öncelikli gereksinim teşkil etmektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti için temel sorun Doğu Türkistan bölgesidir. Ayrıca Afganistan'daki hareketliliğin Doğu Türkistan'da yeni gelişmeler yaratması ve uyandırması tehlikesi nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti için Afganistan da önem taşımaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti günümüz güç dengesinden de açık bir şekilde rahatsızlık duymaktadır. Tayvan'ın herhangi bir sisteme dahil olmaması gerektiğini bildirerek ABD'yi uyarması da bunun bir göstergesidir.
Orta Asya'da SSCB'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletler için temel sorun sürdürülebilir uluslararası güvenliğin tesisidir. Güvenliğin devamlılığının sağlanması ve ellerindeki yüksek enerji potansiyelinin güvenli yollarla ulaştırılması önem taşımaktadır.

Bu nedenle, Şangay İşbirliği Teşkilatı ile bölgesel güvenliğin sağlanması, Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti için önemli bir beklentidir. Ayrıca, bu ülkeler, sağlanabilecek bu güvenlik ortamından yararlanarak ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirebilecek ve refah düzeylerini artırabileceklerdir.

Türkiye, jeopolitik konumu itibari ile bir taraftan Kafkaslar yolu ile Hazar Denizi'ne ve Orta Asya'ya, diğer yandan Balkanlar üzerinden Adriyatik Denizi'ne erişebilecek bir coğrafya üzerinde bulunmakta, diğer taraftan Fırat ve Dicle nehirleri üzerinden Körfez Bölgesi'ne de açılabilmektedir.

Jeopolitik bakımdan ortaya çıkan bu avantaja bölgedeki hem sayısal, hem nitelikli insan gücü kaynakları, ekonomik ve askeri güç bakımından üstünlüğü de eklenirse kendiliğinden bölgesel bir güç konumuna gelebileceği tartışmasızdır. Günümüzde AB için Almanya nasıl önemli bir statüye sahip ise Türkiye de içinde yer aldığı uluslararası güç oluşumlarında bu statüyü kazanabilmelidir.

Ekonomik bakımdan Türkiye'nin; AB Gümrük Birliği, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, İslam Konferansı Teşkilatı ve Bu Teşkilatın Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) üyelikleri ile bölgesel güç olma rolünü destekleyebilecek ve takviye edebilecek önemli açılımlardır.

21'inci yüzyılın başından itibaren ''AB ile NAFTA''yı, ''NAFTA ile APEC''i birbirine bağlama yönündeki girişimler hız kazanmıştır. Bu girişimlerde zincirin eksik halkası olarak görülen Asya-Pasifik ile Avrasya arasındaki geniş mekandaki boşluğu doldurmaya katkı sağlayacak ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Bu amaçla, APEC ve NAFTA ile de ticari yatırım bağlantıların kurumsal bir işbirliği çerçevesinde geliştirilmesi yararlı olabilecektir. Türkiye, ilk aşamada ASEM (Asia-Europe Summit Meeting), APEC ve NAFTA içinde "gözlemci ülke" statüsünü elde etmek için girişimde bulunmalıdır.

21'inci yüzyılda Çin Halk Cumhuriyeti'nden başlayıp Orta Asya ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya uzanacak modern yeni bir İpek Yolu yaratılması önerisi gündemdedir. Dünya piyasalarına Kafkasya ve Orta Asya petrol/doğal gaz kaynaklarının boru hatlarıyla taşınmasının yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği ile ticaretinin önemli bir kısmının bu canlandırılacak yol üzerinden gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.

Türkiye, Şangay İşbirliği Teşkilatı bölgesinde alternatif bir ekonomik güç şeklinde görülmemelidir. Türkiye'nin bölgedeki geniş ekonomik potansiyeli harekete geçirilebilmesi için gereken durumlarda Batılı ülkeleri de içerecek bir şekilde düzenlemelerde bulunmalı ve öncü rol üstlenmelidir.

APEC sayesinde ABD ve Japonya; Asya-Pasifik'te önemli bir ekonomik potansiyel yaratmayı hedeflemişlerdir. Avrupa Birliği ülkeleri de Asyalı ekonomiler ile işbirliğini geliştirmek ve rekabette geri kalmamak için Nisan 1996'da Bangkok'ta ASEM (Asia-Europe Summit Meeting/Asya-Avrupa Ekonomik) Zirve sürecini başlatmışlardır. Türkiye, Gümrük Birliği'nin sağlayabileceği avantajları da kullanarak bu sürece kesinlikle katılmalı ve bu sistem içinde yer almalıdır. Aynı şekilde bölge ekonomileri ile yeni kanallar açmak için APEC ve ASEAN içinde misafir ya da gözlemci ülke olarak yer almak için de ısrarlı girişimlerde bulunmalıdır. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT / ECO)'nın; Avrupa Birliği, ASEAN ve APEC ile bağlantılı bir uluslararası ekonomik kuruluş statüsüne sokulması gerekmektedir.

Türkiye'nin; Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nı, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu ile özel işbirliği imkanları yaratabilmesi için yeniden strateji belirlemesi konusunda özendirmesi gerekmektedir.

Ayrıca, EİT/ECO'yu bu stratejilere uygun düzenlemeler gerçekleştirmesi yönünde yönlendirmesi ve cesaretlendirmesi düşünülmelidir. Bu girişimlerde, ''karşılıklı ekonomik yarar'' prensibini ön plana çıkartılmalıdır. Türkiye, İran ile ilişkilerini sürekli işbirliğine dönüştürmelidir.

Rusya Federasyonu'nun İran ile ileri düzeyde devam eden ilişkileri de dikkate alındığında; İran ile işbirliğinin sürdürülmesi yönündeki ilişkiler Rusya Federasyonu ile olan işbirliğine de katkı sağlayabilecektir. Bu gelişme aynı zamanda Şangay İşbirliği Teşkilatı ile işbirliğinin artırılmasına da imkan verebilecektir.

Türkiye, aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın Başkanlığını yürüttüğü İKT/ İSEDAK ile Şangay İşbirliği Teşkilatı arasında ticaret ve yatırım bağlantılarının geliştirilmesi ve genişletilmesine katkı sağlayabilecektir. Bu şekilde uluslararası bölgesel ve fonksiyonel alt sistemler arasında işbirliğinin geliştirilmesine destek verebilecek ve bu yaklaşımı ile işbirliğinin bir sisteme dönüştürmenin yollarını açabilecektir. Türkiye, Şangay İşbirliği Teşkilatı ile yaratılan ''serbest ticaret alanını'' çok iyi değerlendirmeli ve çıkabilecek seçenekleri çok daha kapsamlı kıymetlendirmelidir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

5. SONUÇ :

a. Türkiye, 21'inci yüzyılda; daha önce ikili diplomatik girişimlerle elde edemediği fırsatları, çok taraflı diplomasiyi akıllıca ve kurallarına uygun şekilde kullanarak elde etmelidir. Çok taraflı ilişkileri düzleminde ortaya çıkabilecek imkanları değerlendirmeli ve bu yöndeki girişimleri hedefleri arasına almalıdır. Türkiye, UNCTAD, UNDP, WTO, IMF ve Dünya Bankası gibi BM kuruluşlarının yanı sıra sanayileşmiş zengin ülkeler kulübü olarak bilinen OECD'den klasik temsilin ötesinde; bu kuruluşların deneyim ve bilgi havuzlarından etkin ve verimli bir şekilde yararlanmalı ve bu yönde girişimlerini sürdürmelidir. Dış Politik karar alıcıları; önemli kararları alırlarken kendi alanlarında uzmanlaşmış bu kuruluşların bilgi ve deneyim birikimlerinden yararlanmalı, bu şekilde yakın işbirliği imkanları sağlanmalıdır.

b. Türkiye'nin uluslararası yükümlülük doğurabilecek tüm düzenlemeleri tesis ederken ve bu düzenlemelere uluslararası düzlemde bağlanırken bu kuruluşlar ile bunların bünyesindeki ihtisas kuruluşlarında konular müzakere edilmeli ve olgunlaştırılmalıdır. Uluslararası yükümlülüklerimize itiraz etmek, karşı çıkmak, ya da kaçırılan fırsatlara hayıflanmak yerine, ülkemizi yakından ilgilendiren ya da gelecekte ilgilendirmesi muhtemel konular sürekliliği olan kadrolarca izlenilmeli, katılım sağlanmalı, ulusal görüşlerimiz oluşturulmalı ve ısrarla savunulmalıdır.

c. Türkiye'nin üyesi olmadığı APEC, ASEAN, ASEM, NAFTA, MERCOSOUR, OAS, ARF ve Şangay İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel kuruluşlarda gözlemci ya da misafir ülke statüsünde temsil edilmesi sağlanmalı ve bu yönde siyasi irade oluşturulmalıdır. Özellikle Şangay İşbirliği Teşkilatı bölgesindeki gelişmeleri yakından izlemeli ve bu bölgede pazar açılımına ilişkin girişimlerini yoğunlaştırmalıdır.

d. Türkiye bu girişimler için Şangay İşbirliği Teşkilatı'nı, ''etkili forum'' olarak kullanabilmelidir. Dış ekonomik ilişkilerimizi yürütecek kadroların yetiştirilmesinde; Şangay İşbirliği Teşkilatı konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürütülmeli ve bu kuruluşta gerekirse eğitim / staj imkanları yaratılmalıdır. Bu şekilde Teşkilat ile daha verimli ve sürekli işbirliği imkanları sağlanabilecek ve yaratılan işbirliği geliştirilebilecektir.

e. Şangay İşbirliği Teşkilatı, kurumsallaşma sürecini gittikçe hızlandırabilen bir bölgesel uluslararası kuruluştur. Sınır güvenliğini sağlamak ve ortaya çıkabilecek sorunları çözmek amacı ile bir araya gelen Teşkilat üyesi ülkeler, başlangıçta; Kazakistan, Rusya. Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Tacikistan ve Kırgızistan'ın katılımı ile bir oluşuma yönelmişlerdir. Özbekistan'ın da Teşkilata üye olması ile ortak çıkarları çerçevesinde güvenlik konusundan ekonomik sorunlara kadar bir ortak platformda bir araya gelmeyi başarabilmişlerdir.

f. NATO'nun Doğuya doğru genişleyerek 26 üyeli bir İttifak olması ve 20 ülkeyi Barış İçin Ortaklık Projesi kapsamında içine alması; Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın önemini daha da artırmıştır. Şangay İşbirliği Teşkilat düzleminde; Orta Asya ülkeleri; Avrasya jeopolitiğinde BM Güvenlik Konseyi üyesi olan ve aynı zamanda bölgesel güç niteliğinde bulunan Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu ile işbirliğini her düzlemde sürdürmek konumundadırlar.

g. Şangay İşbirliği Teşkilatı Kurucu Üyesi Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesidir. Bu ülkeler Nükleer Silahlara sahiptir. Teşkilata Gözlemci olarak 5 Temmuz 2005'de davet edilen Pakistan ve Hindistan da Nükleer Silahları olan ülkelerdir. Ayrıca, 5 Temmuz 2005'de Teşkilatta Gözlemci statüsü kazanan İran da nükleer silah üretme aşamasına gelmiş konumdaki bir ülkedir. Yakın gelecekte Pakistan, Hindistan ve İran'ın Teşkilat üyesi olacakları kabul edilirse Teşkilatın 9 ülkesinden 5'inin Nükleer Silah üretme ve elde etme kapasitesinde olabileceği tartışmasızdır.

h. Türkiye, bölgedeki uzun dönemli etkinliğini tesis edebilmek için Şangay İşbirliği Teşkilatı gibi bölge-içi oluşumları anlayabilme, kullanabilme ve yönlendirebilme yeteneğini geliştirmelidir. Avrupa ve ABD merkezli bölgesel ve küresel güç merkezleri ile güç dengeleri ve ilişkilerini yürüten Türkiye; tarihi ve kültürel bağı olan Orta Asya ülkeleri ile Şangay İşbirliği Teşkilatı kapsamında ''yeni ekonomik ve kültürel ilişkiler'' geliştirmeli ve işbirliği konularını somutlaştırmalıdır. Türkiye, Teşkilat ve üyeleri ile ilişkilerini her alanda yoğunlaştırmalı, bölgesel güçlerin rekabet alanları dışında kalmamalı ve rekabete dayalı üstünlük ilkesine göre ekonomisini yeniden gözden geçirmelidir.

i. Şangay İşbirliği Teşkilatı, 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde mevcut rollerine ilave olarak ''Kolektif Güvenlik Teşkilatı'' niteliğini de kazanabilecektir. Sürdürülebilir bir güvenliğin sağlanabilmesi uluslararası sistemin en önemli beklentisidir. Teşkilatın uluslararası sistemin bu beklentisine gelecekte hizmet edebileceği ve kendisini buna göre yeniden yapılandırabileceği değerlendirilmektedir.

6. ÖNERİLER :

a. Türkiye'nin Şangay İşbirliği Teşkilatı ile birlikte yaratabileceği fırsatların ve potansiyelin, gücü ile orantılı şekilde tam değerlendirilememesinin ardında, bilgi ve vizyon eksikliğinin olduğu bilinmektedir. Türkiye'nin menfaatlerini doğrudan ilgilendiren bölgeler ve konular üzerine yoğunlaşmalı, yakın komşularını ve hedef pazarlarını ihmal etmemelidir. Bilgi kaynaklarını gözden geçirmeli, sağlıklı bilgilere dayanarak Şangay İşbirliği Teşkilatı ile ilişkilerinde doğru politika belirlemeli, etkin ve güvenilir işbirliği ortamını yaratmalıdır.

b. Türkiye'deki Stratejik Araştırma Merkezleri ile Stratejik Araştırma Enstitüleri Şangay İşbirliği Teşkilatı ile Teşkilat bölgesini derinliğine tarayan ve uzun vadeli projeksiyonlar çıkarmayı amaçlayan çalışmaları için teşvik edilmeli ve yönlendirilmelidir.

c. Türkiye, Şangay İşbirliği Teşkilatı ile ilişkilerini sürekli geliştirebilmek için olası olumsuzluklara müdahale edebilecek ve çözümleyebilecek acil durum senaryoları geliştirmeli ve bu senaryoları ekonomik, siyasi ve güvenlik yönelimleri ve yaklaşımları ile gerektiğinde destekleyebilmelidir.

ç. Teşkilat üyesi ülkelere yönelik yeni pazar açılımları sağlanmalı, bu ülkelerin sunmakta oldukları altyapı yatırım fırsatları dikkatle izlenmeli ve ortaya çıkabilecek fırsatlar değerlendirilmelidir.

d. Küresel ve bölgesel güçler, güvenlik ve ekonomik yansımaları geniş bir şekilde tartışır ve değerlendirirken; Türkiye, bu gelişmeleri yakından takip etmelidir. Türkiye, "proactive" ve "preventive" diplomasi yöntemlerine yönelmeli ve bu kapsamda Şangay İşbirliği Teşkilatı ile yürüttüğü ve yürüteceği ilişkilerde bu diplomasi yöntemlerini uygulamalıdır.

e. Türkiye'nin ulusal menfaatleri ışığında sağlıklı bir değerlendirme yapmak gerektiğinde; milli gücü ile orantılı ikili düzeyde ve üyesi bulunduğumuz uluslararası kuruluşlar içinde çok taraflı çerçevede neler yapılabileceğini ortaya koyması gerekmektedir. Şangay İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler ile tarihi ve kültürel bağlara dayanan ilişkiler her ortamda devam ettirilmeli, ''güven bunalımı yaratabilecek'' ve bu ''bunalıma yol açabilecek uygulamalara'' imkan verilmemelidir.

f. Teşkilat üyesi ülkeler ile karşılıklı menfaatlere hizmet edecek ve karşılıklı bağımlılık ilişkileri yaratacak şekilde ekonomik, ticari, yatırım ve kültürel ilişkiler genişletilmeli, çeşitlendirilmeli, zenginleştirilmeli ve karşılıklı güven sürekli artırılmalıdır.

g. Bölgesel güç merkezi olabilmek ve merkez rolünü üstlenebilmek Türkiye'nin en doğal hakkıdır. Türkiye'nin Şangay İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler ile ortak siyasi iradeye dayalı çok taraflı ilişkilerin geliştirmesi ve bu konuda sağlanan istikrarın sürdürmesi sağlanmalıdır.

h. Güçlü bir diplomatik ilişkiler zeminin oluşturulması, gerekli altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi, siyasi ve kültürel işbirliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması Türkiye ile Teşkilatın ortak menfaatlerine hizmet edebilecek ve uluslararası sürdürülebilir barış ve güvenliğe katkılar sağlayabilecektir.

i. Türkiye, güvenliğin her alanda sağlanmasına sürekli destek veren ve sürdürülebilir barışın sonsuza kadar devamını savunan bir ülkedir. Türkiye, Şangay İşbirliği Teşkilatı ile 2010'lu yıllarda sadece; ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerini geliştiren bir ülke değil, bölgesinde uluslararası güvenliğin sürekli tesisine yönelik işbirliği ve işbirliğinin de ötesinde güç birliği yapabilecek ve bunu devam ettirebilecek ülkedir.

j. Bu kapsamda; Türkiye'nin; dış politikadan turizme, tarımdan bilgi teknolojilerine yönelik çalışmalarına, eğitimden dış ekonomik ilişkilere ve güvenliğe kadar uzanan temel konularda stratejik "2023 Vizyonu'nun" belirlemesi ve bu kapsamda Şangay İşbirliği Teşkilatı ile işbirliği stratejileri geliştirmesi gerekmektedir.

k. Bu vizyon, aynı zamanda Türkiye'nin; Şangay İşbirliği Teşkilatı ile yürütebileceği ''uluslararası ekonomik ilişkilerden uluslararası güvenliğe'' kadar olan tüm ilişkilerde yeni açılımlara ve yeni yönelimlere zemin hazırlayabilecektir.

l. 2023 Vizyonu ile; Türkiye'nin milli menfaatleri ile Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın menfaatlerinin her alanda uzlaşabileceği, önemli kazanımlar yaratılabileceği ve uluslararası barış ve güvenliğe sürdürülebilir katkı sağlayabileceği yeni açılımları belirlemeli ve değerlendirmelidir.

m. Teşkilat bölgesinde küresel savunma ve güvenlik yapılanmasını gittikçe derinleştirmektedir. Teşkilata gözlemci statüsünde kabul edilen tam üyelik için Hindistan, Pakistan ve İran isteklerini açıkça dile getirmektedirler. Bu şekilde Teşkilatın 5 üyesinin nükleer silahlara sahip olduğu gerçeği dikkate alındığında, Türkiye'nin Barışçıl amaçlarla nükleer enerji üretme yönündeki politikasını gözden geçirmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu gelişmeler karşısında; NATO'nun nükleer politikasını ve planlamasını yeniden gözden geçirmesi için girişimde bulunması gerektiği değerlendirilmektedir.

n. ABD, Afganistan operasyonu için Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan'da üs edinmiştir. Ayrıca, Tacikistan'dan da hava sahasını kullanmak için izin almıştır. Bu ülkeler, aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan'ı ile komşu bulunmaktadır. Teşkilat, 5 Temmuz 2005 Astana Zirvesi'nde; ABD'nin Teşkilat topraklarından bütün güçlerini çekmesi kararlaştırılmıştır. Bu kararın; Afganistan'da yaratabileceği güvenlik sorununu Türkiye'nin iyi değerlendirmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Türkiye bu kararın uygulanması karsısında yürüteceği politikaları belirlemeli ve buna göre stratejiler geliştirebilmelidir.

o. 26 Ekim 2005'te Moskova Zirvesi'nde Teşkilata üye ülkelerin katılacağı askeri tatbikatlar düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, bu tatbikatları tüm üye ülkelerin de katılımını sağlayacak şekilde genişletecek olması, Teşkilatın işlevselliğinin artırılması yönünde çok önemli girişim olarak değerlendirilmektedir. Bu gelişme; Teşkilatın küresel terörizm ile etkin bir mücadelesini de amaçlamaktadır. Türkiye'nin, Teşkilatın yürüttüğü bu tip operasyonlara gözlemci olarak katılması ve terörizm ile mücadelede işbirliği önerisinde bulunması yararlı olabilecektir. Bu tip operasyonlara temsilci/gözlemci düzeyinde katılabilmesi işbirliği sürecini daha da pekiştirebilecektir.

ö. Doğu Türkistan'ın, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan ile ortak sınırı vardır. Diğer bir ifade ile Doğu Türkistan, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Orta Asya'ya açılan kapısı konumundadır. Afganistan ile Keşmir de aynı bölgededir. Doğu Türkistan stratejik açıdan çok önemli bir Özerk Bölgedir. Türkiye, ülkelerin toprak bütünlüğüne saygılı olan ve bunu savunan ülkedir. Çin Halk Cumhuriyeti'nin Uygurların güvenini kazanması gerekmektedir. Batı bölgelerden elde ettiği kazanımları Doğu Bölgesinde kullanması ile Doğunun hızlı kalkınmasını sağlamakta ve Doğu Türkistan'ın bulunduğu Batı Bölgesinin geri kalmışlığa terk etmektedir. Bu durum, Doğu Türkistan ile Pekin Yönetimi arasında gerginliklere neden olmaktadır. Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın geleceğini aynı zamanda bu tür bölgesel sorunları çözme yönünde kararlılığı şekillendirebilecektir. Türkiye, Doğu Türkistan'ın geleceği ve istikrarı açısından Çin Halk Cumhuriyeti ve Şangay İşbirliği Teşkilatı ile yürüteceği politikaları, stratejileri ve üstleneceği rolleri belirlemelidir.

k. Şangay İşbirliği Teşkilatı'nın kurucu üyesi Çin Halk Cumhuriyeti, 2001'de Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olmuştur. Aynı zamanda; APEC, ASEAN, ARF ve ASEM gibi kuruluşlarda önemli roller üstlenmektedir. Türkiye, ASEAN ve Şangay İşbirliği Teşkilatı ile yaratılan ''Serbest Ticaret Bölgesini'' çok iyi değerlendirmeli, çıkabilecek seçenekleri ve açılımları çok daha kapsamlı kıymetlendirmelidir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu arada yazıda bahsi geçen askeri tatbikatlar yapıldı ve yapılmaya devam etmekte. TUSAM-Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi'nin Avrasya masasının kaleme aldığı bir yazının bir kısmını da aşağıya ekliyorum.

-------------------------------

ŞİÖ tatbikatları

''Barış Misyonu-2007'' adıyla ŞİÖ çerçevesinde gerçekleştirilen üçüncü tatbikat öncekilerine nazaran ortak askeri faaliyetten ziyade bir güç gösterisine dönüşmüş ve ABD-Rusya gerginliğinin bir göstergesi haline gelmiştir. ŞİÖ çerçevesinde ilk ortak tatbikat, Ekim 2002'de Çin ve Kırgızistan tarafından Çin-Kırgız sınırında gerçekleşti. 2003 yılında ise üye devletlerin silahlı kuvvetleri Kazakistan ve Çin topraklarında ''Birlik-2003'' adlı ilk çok taraflı ortak tatbikatı gerçekleştirdiler. Ağustos 2005'te gerçekleştirilen ve bir hafta süren ''Barış Misyonu-2005'' Rus-Çin ortak askeri tatbikatına her iki ülkeden 10 bin subay ve asker katılmıştı. Bu sene yapılan tatbikata katılan asker sayısı fazla olmamasına rağmen tüm üye devletlerden katılım sağlanması önemlidir. Barış Misyonu-2007'de Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan birer çıkarma birlikleri gönderdiler, Özbekistan ise önümüzdeki tatbikata askeri birlik gönderebileceğini belirterek bu tatbikata karargâhlarda görevlendirilen uzmanlar ile katılmış oldu. Hazırlık aşaması Çin'in Urumçi şehrinde 4 Ağustos'ta başlayıp 9 Ağustos'ta Rus Çelyabinsk bölgesindeki ''Çebarkul'' poligonunda devam eden tatbikatta bir ilke imza atıldı. İlk defa Çin ordusu 2 haftalık uzun bir yolu katederek (10.300 km) yurtdışına asker gönderdi. Tatbikata katılan kişi sayısı ise 6.500 (bunların yaklaşık 4000'i bizzat tatbikatta yer aldılar), kullanılan silah ve teçhizat ise 2000'i bulmuştur.

Daha önceki tatbikatta olduğu gibi, yetkililer bu tatbikatların herhangi bir üçüncü ülkeye karşı yapılmadığı ve tarafların askeri bir blok oluşturma girişiminde bulunmadığı açıklamalarını yenilediler. Bu açıklamalara rağmen özellikle Rusya tarafından ŞİÖ'nün askeri yönü ön plana çıkarılmakta ve örgütün temel amacının terörle mücadele olduğu belirtilmektedir. ŞİÖ zirvesi öncesinde ülkenin ana hatlarından Moskova-Sant Petersburg trenine yapılan saldırı terörle mücadele konusunda katedilmesi gereken daha çok yol olduğunu göstermiş oldu. Çin ise askeri boyutundan ziyade ekonomik ilişkilere önem vermiştir. Nitekim zirvede de ekonomi ve enerji gibi konulara ağırlık vermeye gayret etmiştir.

[ Mesaj 11 Ekim 2007, Perşembe - 10:04 tarihinde, fedaykin tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

doruk mesele iyimserlik/kötümserlik değil, ince eleyip sık dokunulması gereken konular bunlar. şehit verdik hadi kafadan dalalım gibi bir yaklaşımın faydasını göremiyorum, bu tarz kararlar anlık hislerle alınmıyor zaten. o nedenle halk olarak destek verdiğimiz olay hepimizi derinden etkileme potansiyeline sahipse düz mantıktan fazlasına ihtiyacımız var. ve şu anki atmosfer bana gaza getiriliyormuşuz hissini veriyor.

ha tam olarak ne hesaplıyorlar bir tezgah varsa emin değilim ama şu anki ruh halimiz gereğinden fazla duyarlılaştırıldı. amerikan halkı gibi teröre yabancı da değiliz zaten içinde büyüdük az çok, "bugün falanca ilde bilmemkaç kişi öldü" haberleri geçmeyen gün hatırlamıyorum çocukluğumda. biraz nasırımız var yani, dikkatimizi sadece önümüze konan hedefe yoğunlaştırmamalıyız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ne gazı yaf her gün bi sürü şehit veriyoruz. toplamı bi savaştakinden fazla neredeyse şehitlerin. hala durup düşünmeliyiz filan boş laflar. düşünülecek çok zaman vardı. Kimsenin bir şey düşündüğü yok. senin söylediğin laflar iyi güzel mantıklı sam ama bu ülkede olmuyor böyle şeyler. Hükümet zaten abd nin komutası altında tayyip olayı duyar duymaz amerikaya 1 ay sora gidip konuşacağım bushla diyor. Bu mu düşünmek?

Irak a girilir ne olacağı varsa olur. Ordunun arkasındayız gerekirse en önde savaşırız. Bir ülkenin en önemli şeyi ekonomisidir diyenler abd nin bi tarafını yalamaya devam edebilir veya gider abd vatandaşı olur. bana göre en önemli şey onurdur. ABD ye bağlı ekonomiden de ne bekliyorsunuz zaten anlamıyorum. Atatürk e sorsanız o da aynı şeyi söylerdi. Biz önce onurumuzu korumalıyız. Bu olayın ırak a girip pkkyı yok etmekle alakası yok. Tabiki var ama öncelik onurumuzu korumakla, türkiye nin bizde buradayız demesiyle alakası olan bir şey.

ha bu hükümet ve yalakaları varken onurdan bahsetmek zor oluyor tabi. şimdi birisi çıkar doğudaki aç adam onur düşünmez der. Onlara kurtuluş savaşını incelemelerini önereceğim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...