Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Tayyip'ten yeni bir inci, "Bir çocukta kalmayın"


Wispy

Öne çıkan mesajlar

Sosyal güvenliğe bakın önce.

Bu ülke 70 milyonu idare edemiyor. Hatta en temel sağlık hizmetlerini herkese sağlamaktan yoksun.

Adalet sistemi çok yavaş işliyor. Kanundaki açıklar çok fazla ve mahkeme masrafları inanılmaz düzeyde.

Oturup birinin saldırısına uğrasan (gaspçı, tinerci vb.) Adamı pataklayınca suçlusun, yaralanınca canın sağolsun deniyor. Herkes cinnet geçirmeye çok meraklı.

Eğitim sistemi öğrencileri ruh hastası haline getirecek düzeyde. Yine de sağlam kalanları var, şaşkınlıkla takdir ediyorum.

Gerçekten yararlı bir şeyler yapmak isteyen insanlara gereken koşullar sağlanmıyor hatta yıkıcı engellerle insanı soğutuyorlar.

Şu forumda bile gerginlik olmadan bir gün geçmiyor haberler yay gibi geriyor insanları.

Birileri silah işinden malı götürüyor ve bir sürü insan terör yüzünden ölüyor.

Ve siz burada yaşlı nüfus artıyor diye üzülüyorsunuz? (o_O)

Böyle düzene böyle nüfus kardeşim. Geç bile kaldı halk.

Sen gelecek nesillere uygun bir ortam sağlamazsan insanlar da gelecek nesil yetiştirmez. Bunu daha önce yapsaydık şu an bu durumda olmazdık zaten.

Bu koşullarda bu duruma şükretsinler bence. Hani netten uygun bir manifesto hazırlansa (ki çok güzel hazırlanabilir) genç nüfus isteyenler korkudan ne yapacaklarını bilemeyecek demek ki.

Kimse bana soyumuzu kurutuyorlar demesin. Soyumuzu kurutan ülke yönetimi ve öngörü yoksunu politikalarıdır.

Delirtmeyin adamı öğle vakti.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

havada kalan laftır ..ne şimdi bu en az 3 yapın falan,kuru kuru.."rus kızları gelecek,türk kızları tedavülden kalkacak ulen,aha bunu da resmi gazetede yayınlatıyorum bugün yasa olarak, davranın türk gençliği" deseydi ülkemizin nüfusu değil 3-5 artmak,mitoz bölünmesi gibi 200 milyona vurur,pakistan,endonezyayı ağlatırdık yahu...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla bizim makina fak. dekanıda 3 çocuk yapın diyodu en az. gayette mantıklı bir şekilde açıklamıştı. birçok insan 1 çocuğun bile düzgün eğitimini alıp topluma faydalı bir bireyi şu anki durumları ile yetiştirmeleri çok zor iken 4-5 çocuk yapan var. bunlarda ilerde eğitilmediklerinde ülkeye sadece yükten başka bişey getirmeyeceğini ve burdaki öğrencilerin en azından çocuklarına iyi eğitim vericeklerini bu da devletin yükünü hafifleteceğinden bahsetti.

gerçi tayyip eğitimli genç nüfusu dışarı kaçırmak için elinden gelen herşeyi yaptığı için onun amacı sadece daha fazla güdülecek koyun yetiştirmek nüfus artışından kasıtı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:


Idiocracy diye bir film izledim. Sinemalara gelmedi. Gelir mi en ufak bir fikrim yok, ne desem yalan çıkıyor zaten.. Ama videocularda var..

Esasen suyu zırtlak bir film. Fakat öyle görünmesine rağmen müthiş bir sistem eleştirisi barındırıyor..

İzlediğimden beri düşünüp duruyorum.

Konusu özetle şu: Amerikan ordusu 2005 yılında insanlığın kış uykusu diye saçma sapan bir deneye kalkışır. Ve son derece vasat zekalı bir ordu mensubu ile sokaktan buldukları en az onun kadar salak bir fahişeyi bir yıl sonra uyandırmak şartıyla uyuturlar.. Fakat bir şeyler olur ve bu iki insan 500 yıl sonra uyanır.

500 yıl sonra, zeki insanların kariyer, psikoloji gibi nedenlerle çocuk yapmaması ama aptalların davşan gibi üremesi nedeniyle dünya aşırı gerizekalılaşmıştır. IQ seviyesi 50lerin altındadır, insanlar en fazla 20 kelimeyle konuşurlar ve bu kelimelerin hepsi döt, meme gibi en fecisinden argodur. Kimse küfür etmekten doğru dürüst cümle kuramaz. Tek dertleri seks, para ve iğrenç televizyon komedileri izlemektir.

Her taraf çöp dağlarıyla kaplıdır, şehirler yıkık döküktür ve daha kötüsü hem umurlarında değildir hem de ne yapacaklarını bilemezler. Amerikan Başkanı dövüş şampiyonu bir porno yıldızıdır. Doktorlar saç dökülmesi ve ereksiyon süresini uzatmak dışında bir şey bilmez. O kadar salaktırlar ki tarlalarını bile enerji içeceğiyle sularlar ve bu bitkiler neden büyümüyor diye hayret ederler..

Peki en sevdikleri ve o yılın bütün Oskarlarını toplayan film nedir? 90 dakika boyunca arada pırt yapan bir popoyu yakın plan gösteren G..t isimli film!..

Millet geberir gülmekten..

***

A ha ha ha.. Çok komik öyle mi?

İyi o zaman keşke dün Hürriyet Gazetesinin sitesine gireydiniz..

Her geçen gün, nedendir bilinmez (yoksa biliyor muyuz?) YouTubeun küçük versiyonu şekline dönüşen ve artık haber okuyamadığımız Hürriyet Gazetesinin internet sitesinde dün en çok hit alan video bilin bakalım neydi?

Canlı yayında pırt yapan bir spiker abla!

Evet aynen bu!

Tarih 18 Şubat 2007 ve Türkiyenin Giriş Sayfası diye bize gururla sunulan sitede olan bu: Pırt!

Türkiyenin en önemli, en etkin gazetesi var sayılan veya kendilerini böyle var saydırmaya çalışan bir gazetenin internet sitesi neden Şenay Akayın iş kazası (döt, meme) Asuman Krause canlı yayında neden o kadar korktu (döt, meme) Paris Hiltonnun porno görüntüleri (döt, meme) gibi videolarla doludur bir kere BİRRR nolu soru bu..

Yahu gazete sitesinde niye var bunlar? Filmde, ana haberleri çıplak bir vücutçuyla pavyon kaçkını acayip seksi bir hatunun sunması 500 yıl sonrası için öngörülmüştü!!?! Biz geldik mi o aşamaya?

Paris Hiltonun memişleri olmadan kimse mesela bir Emin Çölaşan çekemiyor mu artık? (Haklılar ayrı..) www.hürriyetim. dötüm.memem.com aşamasın geldik mi çoktan?

Hadi peki gelelim.. Bunlar ünlü insanlar.. En çok hiti Pırt Hanımın almasına ne diyorsunuz? Pırta gülenin pırt kadar aklı vardır diyen, diyebilmiş bir millet bu hale ne zaman geldi?

Ben mi geri kafalıyım? Yoksa çok mu filmin etkisi altındayım? Var mı bilen?

Tuğçe Baran / Vatan

------------

YIL 2505. İnsanlık aptal olmuş. Laf olsun diye değil.

2505'te Oskar kazanan ve hasılat rekoru kıran filmin adı, -çok afedersiniz- "Kıç."

Film boyunca perdede sadece bir "kıç" görünüyor ve insanlar anırarak gülüyor.

En meşhur "kahveci zinciri", striptiz kulübü olmuş "tam vücut latte'si" gibi şeyler pazarlıyor.

En meşhur fast-food zincirinin adı: Butt-F..kers. Çevirmesem daha iyi.

Fox TV'nin haberlerini vücut geliştirmeci bir "anchorman" ve büstiyerli bir kadın sunmakta. Haberler de müthiş.

İnsanlar sadece "Kıç" gibi kelimeleri anlıyor ve tepki veriyor.

Televizyonların bir numaralı programı, sadece bir adamın sürekli erkeklik organına darbeler indirildiği bir tür komedi. Seyredenler sadece bu ana tepki veriyor. Yine gülüyorlar.

İnsan zekásı, herhalde küreselleştiğimiz sıralarda düşüşe geçmiş ve 2505 itibariyle sıfır noktasına kadar gerilemiş.

* * *

Aynı şeyi yiyen, aynı şeyi içen, televizyon karşısından kalkmayan, bitkilerin sulanarak büyüdüğünü bile hatırlayamayacak kadar gerzekleşmiş bir toplum.

En zeki insan, bugünkü standartlara göre zekásı ancak bir lahanayla yarışabilecek bir eski güreş ve porno yıldızı. En zeki o olduğu için de ABD Başkanı o!.. Halkı "malum" orta parmak hareketiyle selamlıyor filan...

* * *

Bahsettiğim hikaye "Idiocracy" adlı bir filmin konusu aslında.

Çok meşhur olamamış bir politik taşlama/komedi filmi.

İşin trajikomik yanı "aptal" manasındaki "Idiot" ile "demokrasi" kelimelerinden türetilen "Idiocracy"yi seyrederken "Bütün bunlar olmaz" diyememek.

Böyle eğitilen, böyle eğlenen, olaylara bakarken düşünmek yerine "Ben böyle düşünmek. Sen benim gibi düşünmemek. Ben o zaman senin kafaya sopayla vurmak! Ugh!" tarzını benimseyen toplumlar "Idiocracy"ye er geç kavuşur. Mesajı bundan ibaret filmin.

* * *

Şimdi küçük bir düşünme anı yaratalım.

Üniversiteyi bitirenlerin bile basit imla kurallarını uygulayamadığı, konuşmayı beceremeyenlerin bir gecede yıldız olduğu, aynı kökleşmiş sorunların aynı kalıp cümlelerle yıllardır tartışılır gibi yapıldığı bir ülke düşünün.

Bu ülkenin gelecekteki yönetim şekli ne olur, onun cevabını da herkes kendine versin.


Kanat Atkaya / Hürriyet
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:
Adiemus said:
En küçük, en gereksiz şeylerde bile tayyip'e bok atanları görmek insana tayyip sempatisinden başka bir şey kazandırmıyor.

tayyip bu konuda çok doğru demiş yani.
bizim bu konuda aleştirmemiz bile gereksiz oluyor?

açık açık "ben tayyip propogandacısıyım" de, bizi araya sokup bahane üretme bari.


Geçen sene yazdığım yazıdan böyle bir anlam çıkarabilmek çok enteresan. Ya bendensin ya ondan mantığı da çürük bir mantık. Kısaca cevap vereyim, düşündüğünden değilim ama düşünebileceğinden de değilim.

Konuya dönecek olursak tayyipin kadınlar gününde en az 3 doğurun lafı kadına bakış açısını doğrudan ortaya koyan bir laf, hatta bir hakaret. Tabi görebilene. Çoktan kolları sıvayanlar da olmuştur kesin :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Joker said:

ya biraz beyin tomurcuğu yokmu arkadaşım sende, kendi fikirin ne demek adam zaten bilinen bi gerçeği yazmış. fikirle ne alakası var bunun. şimdi adam 2+2=4 dese bende katıldığımı belirtmek için quote yapmayıp farklı bişimi yazmam lazım? bilinen bi gerçek bu. sırf farklı bişi yazmak için 2+2=5 yazamam ben senin gibi.

ayrıca bilmem biliyormusun. bi çocuğu 2 kişi yapıyor(biri erkek biri dişi senin yaptığınla çocuk olmuyor) olayın kendini amorti etmesi için girenlerle çıkanların eşit olması lazım. onun için en az 2 çocuk yapılması lazım. bunu bana açıklattığın için kendinden utanıyorum.


Yahu salak efendi, (beyin tomurcuğuyla falan uğraşmayıp direkt olarak hakettiğin şekilde hitap ediyorum, kusura bakma) "bilinen bir gerçek" dediğin nedir? Avrupa'nın bizden işçi ithal etmesi iyi bir şey mi? Türkiye olarak hedefimiz, yurtdışına işçi ithal etmek mi? Adam kahve muhabbeti yaparcasına "Beyler, Avrupa'ya işçi ithal ediyoruz biz, yavrum be!" tadında mesaj yazmış, ne konuyla ilgili bir yorum var, ne başka bir şey, kopyalayıp yapıştırmışsın olduğu gibi. Bak orada ne yazdım, yutdışına giden işçiler eziliyorlar, ülkenin en alt tabakasını oluşturdukları yetmiyormuş gibi, "Bizim işimizi elimizden alıyorlar" diye yerli halkın hedefi haline geliyorlar.

Onu geçtim, "kalifiye işçi"den bahsediyorsak, daha beter. Sen kendi genç nüfusunu kullanamayıp, yutdışına ithal ediyorsan, bir de kalkıp "Heheyt yurtdışına daha fazla kalifiye işçi ithal edelim, genç nüfusumuz da artsın diye 3'er 5'er yapalım" diyorsan, zaten manda devleti olmuşsun, adamlara çalışıyorsun demektir. Genç nüfus yarat, eğitimini ver, yutdışına gönder, adamlar kalifiye iş gücünü kullanıp üretsin, sonra sana satsın. Beyin tomurcuğunla bu kadar mı düşünebiliyorsun sen?

Ayrıca ikinci paragraf şahaneymiş hakkaten, çok ince dokundurmuşsun kutlarım. Hata bende aslında, "kendine özgü" bir şeyler isteyince çıka çıka bu kadar çıkıyor senin kafandan. Nüfus planlaması deyince, "amorti" diyebilecek bir beyinden kapasitesinin çok üzerinde bir şey beklemişim kendi yarattığı cümlelerle cevap vermesini isteyerek.

İlla ki kopyala/yapıştır yapacaksak da, bak bu konu geçen sene açıldığında Ractamainus'un söyledikleri cuk oturuyor senin durumuna;

Ractamainus said:
1. türkiye güçlü mü?
2. nüfus planlamasından haberin var mı?
3. ülkenin üretim gücü olmadıktan sonra genç nüfus neye yarar? yurtdışına işçi satmaktan öteye gidebilir misin?
4. günümüz dünyasında "her işi yaparım ağğğbiii" zihniyetinin yokolduğundan, yerini konu uzmanlarının aldığından haberin var mı?
5. peki türkiye'nin bu genç nüfusunda, bu vasıflı konu uzmanlarının ne kadar olduğundan haberin var mı?
6. bir ülkenin gelir kaynağı, yurtdışına üretim gücü (üretim değil, gücü) satmak olabilir mi?

her soru 10 puan. sınavımız 100 üzerinden değerlendiriliyor, 40 puan benden olsun. geçme sınırı 45. süre müre yok.

bence sen bu sınavdan 45 alamazsın =)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bakara Suresi:

223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!


Sevgili başbakanımız kitabına göre yaşıyor ve herkese öğütlüyor. Niye kızıyorsunuz dinsiz laikler. Siz cıbıldak karı resimlerini gazetelere basınca biz bişey diyormuyuz?

Haydi herkese hayırlı hasatlar. Çoğalalım doya doya. :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Asteroth said:
Avrupa'nın bizden işçi ithal etmesi iyi bir şey mi? Türkiye olarak hedefimiz, yurtdışına işçi ithal etmek mi? Adam kahve muhabbeti yaparcasına "Beyler, Avrupa'ya işçi ithal ediyoruz biz, yavrum be!" tadında mesaj yazmış, ne konuyla ilgili bir yorum var, ne başka bir şey, kopyalayıp yapıştırmışsın olduğu gibi. Bak orada ne yazdım, yutdışına giden işçiler eziliyorlar, ülkenin en alt tabakasını oluşturdukları yetmiyormuş gibi, "Bizim işimizi elimizden alıyorlar" diye yerli halkın hedefi haline geliyorlar.

yahu avrupa'ya işçi ithal edelimmi dedim, öyle bi hedefimiz varmı dedim. kafanda kurup kurup bana niye mal ediosun? avrupa'nın işçi almak zorunda kaldığı acınası yaşlı nifusu durumuna düşmememiz için insanların en azından kendini amorti etmesi lazım ki mevcut durumu koruyabilelim. anladımmı balım, peteğim, şekerciğim, bögürtlenim.


Asteroth said:

Ayrıca ikinci paragraf şahaneymiş hakkaten, çok ince dokundurmuşsun kutlarım. Hata bende aslında, "kendine özgü" bir şeyler isteyince çıka çıka bu kadar çıkıyor senin kafandan. Nüfus planlaması deyince, "amorti" diyebilecek bir beyinden kapasitesinin çok üzerinde bir şey beklemişim kendi yarattığı cümlelerle cevap vermesini isteyerek.


balım peteğim çiçeğim böceğim,

"Nüfus Planlaması Politikası" denilen şeyde zaten ölçüt ölüm ve doğum oranlarıdır. bu iki oranın 1/1 olması durumu tam istenen şeydir ki zira benim dediğim "amorti" mantığı bunu sağlamaya yöneliktir. sen "Nüfus Planlaması Politikası" denen şeyin çocuk yapmamak flnmı sanıyorsun?

anladınmı nartanem, kartanem, şekerparem...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Joker said:

yahu avrupa'ya işçi ithal edelimmi dedim, öyle bi hedefimiz varmı dedim. kafanda kurup kurup bana niye mal ediosun? avrupa'nın işçi almak zorunda kaldığı acınası yaşlı nifusu durumuna düşmememiz için insanların en azından kendini amorti etmesi lazım ki mevcut durumu koruyabilelim. anladımmı balım, peteğim, şekerciğim, bögürtlenim.


İşte ben de onu diyorum ya. Adamın mesajından bir parçayı kesip yapıştırınca, şu yukarıda yazanlardan hiçbirini kastetmiş olmuyorsun.

"Avrupa'ya işçi ithal ediyoruz biz" cümlesinde bir yorum değil, durum belirtilir sadece. Eğer bir konu hakkında fikrin yoksa, susmanı öneririm, fikrin varsa da adamakıllı yaz ki tartışılabilsin.


Joker said:

balım peteğim çiçeğim böceğim,

"Nüfus Planlaması Politikası" denilen şeyde zaten ölçüt ölüm ve doğum oranlarıdır. bu iki oranın 1/1 olması durumu tam istenen şeydir ki zira benim dediğim "amorti" mantığı bunu sağlamaya yöneliktir. sen "Nüfus Planlaması Politikası" denen şeyin çocuk yapmamak flnmı sanıyorsun?

anladınmı nartanem, kartanem, şekerparem...


Nüfus Planlaması denilen şey, "Her aile 2 kişiden oluşuyor, o zaman herkes 2 çocuk yapsın, sayıyı sabit tutalım" değildir. Öncelikle herkesin, bakabileceği kadar çocuk yapması gerekir ki, bu konuda herhangi bir karşı fikir sunacağını sanmıyorum. Yani asgari ücretle çalışan bir adamın kalkıp "Amortiyi tutturalım" diye 2 çocuk yapması, o çocukların yaşam standartlarını, eğitimlerimi, kısacası geleceğini dolayısıyla ülkenin de geleceğini doğrudan etkiler.

Bakabilecek durumda olan adam, 10 tane de çocuk yapabilir, kişisel tercihidir. Sen kalkıp bu adama "Nüfus planlaması huop" diyemezsin. (Tabii Asya ülkelerindeki gibi bir durum söz konusu değilse.) Ama "Ayranı yok içmeye, atla gider sıçmaya" hesabı, kendi kendine bile yetemeyen adamın, "amorti tutsun" diye 2 çocuk yapması, aklın hayalin almayacağı bir fikirdir.

Konuya bağlarsak, bu ülkedeki gelir durumu ortada, hayat standartı ortada, bu durumdaki bir ülkenin başbakanı kalkıp ortalama bir aileye en az 3 çocuk yapmayı öneriyorsa, bunun için ortaya sunduğu sebep de "Kökümüzü kurutmak istiyorlar" ise, o fikre de gülerim, onu savunana da. Adama "İyi yapalım da 3 tane, nasıl bakıcaz" diye sormayı akıl edebilen olsa, ona da cevabı hazır, "Bereketiyle geliyor"muş. Bravo.

En son olarak da, amorti hesabını çok iyi yapmışsın hakikaten takdir ettim de, senin hesaba göre her ailenin 2 tane yapması gerekiyordu, başbakana göre en az 3. Türkiye geneline vurunca ufak bir fazlalık mı çıkıyor ne?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

arkadaşım ben başbakanın dediği bişeyi savunmadım hiç bi lafım'da, istersen garbage'da bi kaç şey yazmışlar onlarıda bana mal et :D sağdan soldan toplayıp bişeyleri benim üstüme bırakıp kaçıosun komik oluyor.

ayrıca herkez parası kadar çocuk yapsın diyince, koç ailesi heralde koç ülkesine bill gates'te gate gezegenine dönüşmeli dediğine göre :D

ayrıca parayla çocuk yapılır lafı'nın gerçekçiliği olmadığını düşünüyorum lakin istanbulun varoşlarında 10+ çocuklu tonla aile var.(onaylıyorum demiyorum ama demekki gelirle alakalı değilmiş) ve bence bi türk ailesi için 2 çocuk çok değildir. eğer kendisine bakamıyorsa yapmasın tabi, zaten 1/1 durumu'nun oluşması en optimum sonuçtur. illa tutturulacak diye bişi yok ne kadar yaklaşırsak o kadar iyidir.

biraz daha sağdan soldan bişiler toplayıp bana mal etmezsen sevinirim. yoksa gülmekten cevap yazamıcam :D hatta rofl ayçiçeğim.. seni sefiyorum mucx
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Joker said:


ayrıca parayla çocuk yapılır lafı'nın gerçekçiliği olmadığını düşünüyorum lakin istanbulun varoşlarında 10+ çocuklu tonla aile var.(onaylıyorum demiyorum ama demekki gelirle alakalı değilmiş) ve bence bi türk ailesi için 2 çocuk çok değildir. eğer kendisine bakamıyorsa yapmasın tabi, zaten 1/1 durumu'nun oluşması en optimum sonuçtur. illa tutturulacak diye bişi yok ne kadar yaklaşırsak o kadar iyidir.


sonunu düşünmeyen bir n00b olsan 10 değil 20 çocuk da yaparsın. sorun kapasite meselesi değil, sorun dünyaya getirdiğin, bakmakla yükümlü olduğun varlığı en iyi şekilde yetiştirmektir.

Yoksa türk ailesi için 2 çocuk çok değildir, hatta istisna olmayan bir sürü örnek de veririm 10-15 çocuklu ailelerden. Sormak isterim, o çocuklardan kaçı Microsoft'da BT işi yapabilir? Kaçı tercümanlık-çevirmenlik, kaçı webmasterlik yapabilir?

Örnekler çoğaltılabilir, maksat her seçim "şıhlarının" istediğine oy basacak nesilse, her çocuğun borçsuz doğduğu gerçeğine de inanıyorsan, tamam, yolun açık olsun koç.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yahu başbakanın nüfus artışı konusundaki sözlerinin tartışıldığı bir konuya gelip, "En az 2 çocuk şart" fikrini savunuyorsun, sonra "Başbakanın dediği hiçbir şeyi savunmuyorum"a getiriyorsun lafı. İyice salak yerine koydun. Hayır işin komiği, daha önceki siyaset tartışmalarındaki tutumunu bilmesem, hakkaten şüphe duyucam kendimden "Yahu adam belki hakkaten savunmuyor" diye, geçiniz.

"Parayla çocuk yapılır" demiyorum ben, hemen demogojiye başlama. İstanbul'un varoşlarında 10+ çocuklu aileler var evet, kapkaççılıktan dilenciliğe her yerde o çocuklar çalıştırılıyor. Sen kalkmış bu durumu normal görüp, "2 çocuk çok değil" fikrine dayanak olarak gösteriyorsun. Böyle bir durumu onaylamıyorsan, ne diye örnek veriyorsun?

Ha bir de, iyice ibneye bağladın sen, adam gibi cevap veremiyorsan cıvıma bari.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çocuk dediğin ’bereketiyle’ gelir!


BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan, kadınları "tuzağa düşmemeleri" için uyardı.

Tuzaktan kurtulabilmek için en az üç çocuk doğurmak gerekiyor.

Çünkü dışarılarda bir yerlerde "Türk milletinin kökünü kazımak isteyenler" var ve bunlar doğum kontrolü yöntemlerini kullanarak, sinsice amaçlarına ulaşmayı planlıyorlar.

Bu fikirler, bundan 200 sene önce dile getirilmiş olsaydı ilgi çekebilirdi. Ama ne yazık ki artık 21. yüzyıldayız ve "milliyetçiliğin" bu versiyonu bu topraklar için bile çok eski.

Biliyorsunuz aynı kişi Türkiye’yi, Avrupa Birliği’ne taşıyacağını da söylüyor.

Nüfusu 70 milyon olan ülke bile AB’de korku yaratırken, 100 milyonluk ülkeyle AB’ye nasıl girilecek, o da ayrı konu.

Bir de bu kadar "boğazı" doyurmak gibi bir sorunumuz var tabii. Ama Başbakan onun da çaresini söylüyor: "Her çocuk kendi bereketiyle gelir!"

Açlık sınırında yaşayan insanlarımız bu söz üzerine çocuklarını sopayla kovalasalar yeridir, "Nerede ulan senin bereketin" diye.

Gerçi bu konuda Başbakan’ın çocuklarının hakkını da yememek gerek. Allah sağlıklı, uzun ömür versin ailelerine yük olmadılar.

Sünnette, nişanda takılanları babalarına borç verip, iş kurmasını bile sağladılar. Okurken çok çalışıp, burs kazandılar. Gemi işine girdiler, o kadar iyi pazarlık ettiler ki koca gemiyi, kayık fiyatına alabildiler.

Allah herkese böyle çocuklar nasip etsin!



Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İşsiz ve eğitimsiz genç nüfusun bereketi!


Başbakan 8 Mart’ı bir nevi “anneler - anne adayları günü” olarak kutladı ve Uşak’taki törende kadınlara “en az üç çocuk doğurun” diyerek seslendi ya...

Baktım, çok izlenen bir kanalımızın ana haberleri hemen kamera ve mikrofonu kapıp sokağa fırlamış, soruyor: “Asgari ücretle kaç çocuk yetiştirilebilir?”

Belli ki Başbakan’ın konuşmasına sokaktan ve biraz da kara mizah tadı taşıyan bir eleştiri getirmek istiyorlar.

Oysa asgari ücret denilen para öyle bir şey ki...

Ne kara mizah yapmaya uygun düşüyor ne de gerçekçi akıl yürütmelere elveriyor.

İşin gerçeği, neti 400 küsur lira olan bir ücretle değil çocuk, saksıda çiçek yetiştirmek bile zordur.

Mucizedir.

Bu ülkenin insanları bu türden mucizeleri her gün gerçekleştiriyor.


***


Başbakan o konuşmasında Türkiye’nin 2030’larda yaşlı nüfusa sahip olmasının “tehlikeleri”ne dikkat çekti.

Şunu söyledi: “Biz bu genç nüfusu aynen korumalıyız. Çünkü ekonomide aslolan insandır. İnsan varsa emek, başarı var.”

Ama Başbakan’a o toplantıda kimse şöyle sormadı elbette: Türkiye şu an çok genç bir nüfusa sahip! Yani insan var, emek var fakat neden başarı ve zenginlik yok?

Bilmiyorum artık; Başbakan’ın yakınları ve çalışma arkadaşları acaba OECD’nin yeni yayımlanan uyarı raporunu ona hatırlatmışlar mıdır? Sanmam.

Oysa OECD raporunda “15-19 yaş arası işsiz güçsüz ve eğitimsiz nüfusta Türkiye’nin rekor kırdığı” belirtiliyordu.

Ben Başbakan’ın yerinde olsam, kadınların karşısında yaptığım konuşmada 2030’da nüfusun yaşlanması ihtimalinden veya kaç çocuk yapmaları gerektiğinden söz etmezdim.

Görevimin o kadınların dünyaya getirdikleri veya getirecekleri çocukların hayatı, eğitimi, işi gücü konusunda bir şeyler söylemek olduğunu düşünürdüm.


***


Uşak konuşmasında kendi hayatını da örnek göstermiş Başbakan. “Her çocuk bereketi ile gelir. Ben de zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmadım, simit, şeker sattım” demiş.

Siyasetçilerin konuşurken resmiyetten uzaklaşıp gündelik hayatın sıcaklığını yakalamalarına hiç itirazım olmaz, tamam!

Fakat Başbakan bilmeli ki “çocuk berekettir” sözündeki “öz”ü bir ekonomist yorumuna tabi tutmak doğru değil!

Bu sözün hem İslami gelenek hem de halk kültürü açısından dayandığı köklere bakacak olursak “bereket” kelimesinin doğrudan ekonomik kazançla bağlantısını kurmak çok zorlaşır! Orada kastedilen, ailenin içinde yaşadığı maddi olduğu kadar manevi atmosferdir.

Başbakan’ın kendisi gibi simit, şeker satarak işe başlamış ve dört çocuk sahibi olmuş fakat hep yoksul kalmış sayısız insanın halini nasıl açıklayacağız?

Onların sofralarına bereketin bir türlü gelmeyişi neden?


***


Sayın Başbakan’a naçizane tavsiyem şu: Bu tür konuşmalar yapmak yerine “bereketi çoktan kaçmış bir dünya”yla daha yakından ilgilenmeli ve bugünün gençleri için hazırladıkları projeler varsa, onları anlatmalıdır.

Ha, tabii bir de “ekonomide aslolanın insan ve insan emeği” olduğunun artık fena halde tartışmalı hale geldiği konusu var.

Başbakan bunu bilmiyor olabilir mi?

Giderek artan bir hızla insan emeğinin önemi azalıyor, bilginin önemi çoğalıyor.

Yani “kafa sayısı” değil, eğitimli-uzman personel önemli.

Gelecek, genç nüfusu şişkin ülkelerin değil genç nüfusu nitelikli ülkelerin olacak!

Bunları asla birbirine karıştırmamalı!


Haşmet Babaoğlu, Vatan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çocuklar bereketiyle gelir. Arada istisnalar oluyor tabii, onları da büyük şehirlere yolluyoruz daha ufak yaşlardan, hayatı öğrensinler diye. Büyük şehirlerde zar zor yaşayan insanların çocuklarını soyup, kapkaç yapıp ailelerine destek çıkıyorlar.


Herif sistemi kurdu yav. Emniyet zaten Tayyibi ilgilendirmiyo kalkıp İstanbul da benim kardeşimin telefonu çalınmış ona mı bakacak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

’En az üç çocuğa’ isim...


"DERTLİ kardeşiniz olarak konuşuyorum" diyen Başbakan’ı duydunuz; en az üç çocuk istiyor.

Elbette üst sınır yok, dört olur, beş olur, sekiz olur, on olur, hatta dertli kardeşinizin derdine çare bulmak size düştüyse on beş olur.

Taban sınır; üç...

Ben size ilk üçüne koyacağınız isimleri de buldum, bence adları şöyle olsun:

Recep, Tayyip, Erdoğan...

Recep; gıda dağıtım işine girerse, Tayyip; arada bir sünnet olursa, Erdoğan; bir "gemicik" edinirse, siz de kalkındınız, memleket de kalkındı sayılır.

İsimleri bulduğumuza göre, bu geceden tezi yok, size harekete geçmek düşüyor.

*

Allah analı babalı büyütsün bebeleri.

Recep; kentlerdeki aşırı nüfus artışından yakınıp "İstanbul’a gelenlere vize koyalım" demişti.

Tayyip; "Çok doğurun" diyor.

Erdoğan; "Hanginize inanayım" der mi, demez mi?..

Üç ayrı kişilik, üç ayrı kafa, üç ayrı düşünce, üç ayrı fikir, üç ayrı kimlik, üç ayrı ağız, üç ayrı sıfat...

*

Bu devirde bir Başbakan, "Çok doğurun" derse, o asla çağdaş bir devlet adamı değildir.

Donanımsız ve bilgisizdir.

Çok nüfusun değil, iyi yetişmiş nüfusun önemini, 5 milyonluk İsrail’in 200 milyonluk Arap álemini önüne katıp kovalamasından dahi anlayamamıştır.

Her 100 lise mezunundan 47’sinin, her yüz üniversite mezunundan 26’sının işsiz olduğunu... 250 bin çocuğun sokaklarda yaşadığını... Aşırı nüfus artışından dolayı Türkiye’nin AB’ye girme şansının azaldığını... Çok çocuktan dolayı bakımsız, eğitimsiz, sevgisiz çocuk ordularının, biraz büyüyünce Afrikalılar gibi gemi depolarında batıya kaçmaya başladıklarını, görememiştir...

*

Ne yazık ki çoğunluk "dertli kardeşinizi" dinleyip doğurabildiği kadar çok çocuk doğuracaktır.

Çünkü "dertli kardeşinizin" eğitilememiş, donanımsız, cahil, kandırılmaya elverişli kitlelere ihtiyacı vardır.

En az üç çocuk istiyor.

İsimleri; Recep, Tayyip, Erdoğan olsun...

Nasıl olsa sonra dokuz doğurursunuz...


Bekir COŞKUN
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8423152.asp
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...