_moonspell_ Mesaj tarihi: Şubat 9, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 9, 2006 evet arkadaşlar aslında bu olayların çoğunu günlük hayatta yaşarız veya görürüz fakat anlamını bilemeyiz gelin öğrenelim buruunnn.. 1 Nisan şakasının kökeni nedir? 1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar? Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi. Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler? Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar fildişinden ve kemikten yapılırdı. Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir? Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır Mezara niçin çiçek konulur? İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır. İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar? Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler. Satrançta şah niçin o kadar pasiftir? Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır. Bir hafta niçin 7 gündür? Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı. Niçin otellerin kapıları döner kapıdır? Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller. Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar? Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz. Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker? Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez. Çinlilerin gözleri niçin çekiktir? Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur. İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur? Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir. Akıl ile zeka arasında fark nedir? Akıl yalanla gerçeği, doğruile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir. Dolunay insan davranışlarını etkiler mi? İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır Niçin gözyaşı dökeriz? Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BullDoG Mesaj tarihi: Şubat 9, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 9, 2006 abi actıkalrın pek mantıksız degil ama ole serrii gitmissinki feyk havası yaratıyo :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Chemical Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Birşey daha var kimse topic açmaya zorunda hissetmesin kendini. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
CaNNi Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Gayet güzel bi yazı. Tepkiyi anlayamadım ama. Daha önce açıldı falan ?? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 kimse ille ayar verme maksadıyla girmesin topiclere. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Finrod Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 +1 bencede gayet güzel bir yazı;bu arada ellerine sağlık moonspell Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
bLackcha0s Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Şemsiye ve Topuklu ayakkabının doğuşu... İngiltere ve diğer avrupa ülkelerinde klozet kavramı yoktu.Bu yüzden tuvaletlerini yaparlar daha sonra camdan aşşağıya atılırdı.Sürekli camdan dışarıya atılan dışkılardan korunmak için insanlar şemsiyeyi yarattı.Aynı şekilde yerdeki dışkılara basmamak için ise uzun topuklu ayakkabı kullanılmaya başlandı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SoulCube Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 laf sokan cool oluyo bu devirde. örn:okan bayülgen Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SoulCube Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 bilirsiniz parfümü fransızlar yaptı. bunun nedeni ise orta çağda fransız halkının önüne gelen heryere pisliğini yapmaları idi.tualet adabı olmadıgı ıcın herkes kafasına göre ihtiyacını goruyordu.kimyacılarda bu olayın kokusunu gidermek için parfüm esanslarını yaptılar.tabi zamanla insanlar guzel kokmak ıcın kullanmaya basladılar parfümü. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
unac Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 ta farkındaysanız topic açılmıo ama.açanada kızıyosunuz.bende bazen açmak durumunda hissediyorum kendimi.biraz hareketlensin site diye.rütbe sistemi gitti insan kalmadı.gerçek patiler kendini gösteriyo burda.ama ne yazıkki az kişiyiz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
_moonspell_ Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 bak kardeşim chemical mısın nesin hangi yazıları yazıp yazmayacağıma ben karar veririm.3 günlük patiler kendini bişey sanıpda böyle yazılar yazmasın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Eternalus Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 gözyaşı işini anlamadım. nasıl daha çok protein yav? ben gözyaşını bi tek su ve tuz olarak bilirdim. yeni bişi öğrendik yarın satarız millete :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
hydebeach Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 guzede ama cı ne bılgı mı sagol Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Duke_Guybrush Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 10, 2006 şemsiyenin bulunuşunu discovery'de başka türlü anlatıyordu. bir ingiliz buluyor, onunla uzuuun bir süre dalga geçiyorlar hatta. ama zamanla insanlar şemsiyeye alışmaya başlıyorlar. (sonunda da sanırım adam zengin oluyordur.) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
duende Mesaj tarihi: Şubat 11, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 11, 2006 sanirim yazilari yazarini hatirlamadigim gereksiz bilgiler ansiklopedisi kitabindan almissin bendede vardi o kitap kaybetmistim ayna kirmak neden ugursuzluk sayili: aynanin icadindan binlerce yil once ilk insanlar suda yansimalarini gördükleri zaman yansimayi kendi ruhlari sanirlarmis sonra suya birsey düsünce vs. yani olusan dalgadan dolayi yansimalarini göremedikleri zaman ruhun kaçtigini yada onlari birtaktigi vs. sanilirmis bu yüzden ayna kirilmasinin ugursuzluk olduguna inanilirmis okuduktan sonra aklimda kalanlarla yazdm yamulursan düzeltin... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bungala Mesaj tarihi: Şubat 11, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 11, 2006 Lüzumsuz bilgiler ansiklopedilerini okuyun o zaman... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Angelotti Mesaj tarihi: Şubat 12, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 12, 2006 bize lüzumlu lüzsumsuz bilgiler sunduğun için sana teşekkür ederim genco. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
MyDyingBride Mesaj tarihi: Şubat 12, 2006 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 12, 2006 resmen üşendim okumaya.. hic adetim deildir.. :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar