Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Zamanda Yolculuk Mümkün mü? (Rölativite Teorisini Anlamak)Bölüm 1


Finrod

Öne çıkan mesajlar

Bizler, metafiziksel kavram ve fenomenler karşısında bilinçli ya da bilinçsizce, hemen bilimsel ve akılcı bir kimliğe bürünüp sağduyumuzla çelişmesi yüzünden, bu tür konuların gerçek dışı ya da mümkün olmayan, hayali şeyler olduklarına hükmederiz. Oysa 1900’ lü yılların başında Einstein ile birlikte başlayan modern bilimin verilerine baktığımızda, bunların da sağduyumuzla tamamen çeliştiğini, hatta bu bilgilerin akıl dışı gördüğümüz metafiziksel olayları anlamamıza yardımcı bile olduklarını hayretle müşahede etmekteyiz. Her an bizi şoka sokan bu verilerin başında da Rölativite Teorisi gelmektedir.

Bildiğimiz üzere Newton (klasik) fiziği, her zaman sağduyumuzla uyumlu olarak çalışır. Evrende sabit, mutlak bir nokta (mekân) olduğu gibi, bu sabit noktadan bağımsız bir de evrenin her yerinde eşit bir biçimde işlemekte olan mutlak bir zamanın varlığı söz konusudur (1) . Yani; saatin tik takları evrenin neresinde olursanız olun, aynı şekilde akar. Çekim kuvveti de ışık hızı gibi sabit değil, sonsuz bir hızla hareket etmektedir. Bu nedenle bir cismin konumunu değiştirdiğiniz an, bunun kütle çekim (gravitasyonel) gücü, etkileştiği diğer cisimler üzerinde aynı anda etkisini göstermekteydi. Işığın sonsuz hızda olması dolayısıyla da, biz evrenin şu anki durumunu gözlemlemekteydik. Oysa Einstein bize, bunlar klasik bakış açımızla uyumlu gibi görünse de, gerçekte durumun hiç de böyle olmadığını gösterdi.Öncelikle evrende durgun hareketsiz bir nokta mevcut değildir. Biz, her ne kadar hareket etmekte ve bu hareketimizi de durgun olarak düşündüğümüz bir şeylere, mesela evlere, ağaçlara, dağlara...göre belirlemiş olsak da, diyelim ki, okyanusta bize yaklaşmakta olan bir başka gemiyi gördüğümüzde, birbirimize göre hareket durumumuzu bir öncekiler gibi rahatlıkla ortaya koyamayacaktık. Çünkü, o bize yaklaştığı gibi, o duruyor, biz ona göre hareket ediyor olabiliriz. Üçüncü bir sabit referans noktası olmadığı ya da motorun çalıştığını veya göstergelerden konum ile hızlarımızı bilemediğimiz müddetçe de bu durum anlaşılamayacaktır.Durgun olarak düşündüğümüz şeylerse, gerçekte hareketsiz değil, her şey bir diğer şeye göre her an hareket durumundadır. Mesela dünya, içindekilerle birlikte sabit olarak referans aldığımız güneşe göre hareket etmektedir. Güneş ise, galaksi düzleminde hareket ederken, galaksimiz de bağlı olduğu galaksi grubuyla birlikte başka bir sabit referans noktasına göre hareketine devam eder ki, böylece makro kozmosta hareketsiz bir noktanın varlığının olmadığını görürüz. Keza, parçacık boyutlarına indiğimizde de aynı şekilde, durağan hiçbir taneciğin olmadığını görmekteyiz. Elektronlar, atom çekirdeği etrafında dolanırken, çekirdek de olduğu yerde titreşim hareketi yapar. Yine durgun olarak varsaydığımız atom ve moleküller benzer şekillerde, belli frekanslarda titreşerek hareket ederler. Velhasıl, yukarıda da belirttiğimiz gibi, evrende her şey bir diğerine göre izafi biçimde hareket halinde olup sabit, durağan hiçbir şey yoktur. Evrenin bu özelliği ise, Mutlak uzay kavramını ortadan kaldırır.Işığın boş uzaydaki hızı,(2) tüm gözlemcilerin hareket durumlarından tamamen bağımsız olarak, bütün referans sistemlerine (gözlemcilere) göre aynı ve sabittir. Evrenin neresinde olursanız olun, ışık, kaynağının her türlü hareketinden bağımsız bir biçimde sabit hızla yaklaşık saniyede 300 bin km’lik hızla hareket eder. Bu nedenle, gökyüzüne baktığımızda, yıldızların şu anki konumlarını değil, uzaklıklarına eşdeğer sürelerdeki geçmiş zamanlarındaki hallerini görmekteyiz. Benzer şekilde çekim hızının da ışık hızıyla aynı olması dolayısıyla, diyelim ki güneş şu anda ortadan kalkmış olsa, yaklaşık sekiz dakika sonra bunun etkisini görecektik. Oysa güneş, bu sekiz dakika boyunca kendisinde hiçbir değişiklik olmaksızın görünmeye devam ederdi. Güneşin bu etkisi bize göründükten yaklaşık dört dakika sonra Mars’ta, 152 dakika sonra Uranüs’te, 319 dakika sonra Plüton’da, 4 yıl sonra bize en yakın yıldız olan Alfa Century de, 3,5 milyon yıl sonra da Andromeda galaksisinde görünecekti.Demek ki evrende tek bir olay meydana geldiğinde, bu olay farklı uzaklıklarda bulunan gözlemciler tarafından aynı anda değil, ayrı ayrı zamanlarda gerçek olarak gözlemlenmektedir. Ya da farklı mesafelerde bulunan gözlemciler, bir nesnenin o andaki durumunu değil, farklı zamanlardaki hallerini gerçek olarak algılarlar. Dolayısıyla, her birimin gözlemi veya yaşadığı gerçek bir diğerinin gerçeği olmasa bile, hepsi ifadelerinde haklıdırl
Aynı olaya farklı açıdan bakarsak; bir mekânda somut biçimde görülen olaylar, bir başka mekânda soyut olarak geçmiş ya da gelecek şeklinde algılanır. Bu nedenle bir mekânda somut şekilde yaşanılan gerçekler, diğer mekânlarda soyut olarak algılanmaktadır.


Bu yüzden Einstein evrende her şeyin determinist (belli bir plan ve programla meydana geldiğini) olduğunu “ Tanrı zar atmaz” sözüyle dile getirdikten sonra devam ediyor: “Her şey, bizim üzerinde denetim kuramadığ
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

imkansız diye bir şey yoktur;) kaldıki yapılamayacağı daha kesın olarak kanıtlanmadı.[signature][hline]Şimşek çaktıktan sonra gökgürültüsünü dinleyerek yıldırım çarpmasına ne kadar yaklaştığınızı anlıyabilirsiniz. Gökgürültüsünü işitmediyseniz, dert etmeyin, zaten çarpılmışsınızdır.
msn
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bana zamanı nasıl kontrol edebileceğini söyle, bence 1 saniye bile geriye gidemezsin.

Uzaya çıkınca damarında akan kan duruyomu veya marsa çıkınca akışı yavaşlıyomu, dünyada nasılsa öyle.Karadeliğe girersen de bilmemnerenin şeysine de girsen zamanda yolculuk yapamassın bence, istediğin kadar bilimsel açıklama yap ben bu konularda çok geniş düşünüyorum şuan biraz basit cümleler kursamda
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Finrod, 09 Aralık 2005 17:44 tarihinde demiş ki:
imkansız diye bir şey yoktur;) kaldıki yapılamayacağı daha kesın olarak kanıtlanmadı.


Yapılabileceği fikrine o kadar uzakki herkes, bilim adamlarına bile dalga konusu oluyo artık.Tamam önceden konuşmak çok yanlış düşüncelere neden olabilir, ama gerçeklerin farkına vardık, bizim gördüğümüz gerçekler olan dünyanın gerçekleri.Bundan sonraki gerçekler uzayın bütün köşesindeki değişik maddeler olur, öbür kaynaklar ve değişik mekanizma icatları olur.Yani gerçek dünyada keşfedilecek önemli şey kalmadı bence, ve bundan sonraki en sıcak keşif Matrix olacak.İçerden software update edilecek, beyinlerimiz yaşlanmayacak ve sürekli kendimizi bu içerde tatmin edicez.

Matrix bizim gördüğümüz dünyada ulaşamadığımız yapamadığımız şeyleri bize sunuyosa, herşeyin tadına baktıktan sonra napıcaz ?

Matrix de olsa, seks matrixi olsa da, gerçek dünyada aşırı zengin biri olsanız da, varolmak sıkıcı bişey.Varolmak ise yok ?

Bunun gerisini düşünmeye çalışınca bunların arkasında düşünce olmadığını farkediyoruz ve intihar edince yokluk olucak, etmeyince de bokluğun olduğu bi varlık olucak diyoruz.

Biz aslında aptal birer hayvanız (hakaret değil), şuan biz bilgisayar başında bu forumdan zevk alıyoruz, zevk aldığımız şeyler arttıkça tatmin oluruz tatmin oluşumuzun da bir levelı var gibi.Bu level son seviyeye ulaştığında hayatın anlamı kalmıyo.Bisürü şeyden uzak durunca bu level düşüyo ve mario gibi bi oyun bile zevk verebiliyo.

Biz bu zevk level'ının aptallığını farkedemedik, aynı döngüde yaşıyoruz.Bu lanet bilgisayar, bu lanet koku, bu lanet dersler ve insanlığın bize zorla uydurttuğu kurallar.Matrixte olmayan kurallar ve zorunluluklar.Matrix bizim göremediğimiz şeyleri bize gösterendir, ama görmemiz gerekeni gördükten sonra daha fazla şeyi gördükten sonra ulaşacağımız yer neresi olacaktır ? İnsanlar birbirleriyle hep kaynaşıp iletişim içinde olup birbirlerinden zevk alıyolar, aşırı objektif bakın bi şu tatmin olma olaylarına.Tatmin olmak için yaşıyoruz, onun için çalışıyoruz.Peki bu tatminliğin saçma oluşunu gördüğümüzde, görmek istemediğimiz bu körlüğümüz malesef sona erdiğinde, yapacak şey ne?

Dünyanın/doğanın kuralları insnaların kurallarından çok daha güzel, 2000 yıl boyunca hiç keşif yapmasaydık çok daha güzel bir dünyada yaşayacaktık.Ne dünyamızı kirletip küresel ısınmaya götürecektik ne başka bişey olacaktı ne apartman olacaktı.Hepimiz sevgilimzi alıp çiftlik tarzı yeşilliklerde yaşayıp ölecektik, şovalye olacaktık vs vs...

Evet bu tatmin olmanın BOŞluğunu gördükten sonra napmamız gerekiyo , 16 yaşında biri olarak bunu araştırıyorum.Ben geleceğin kaanıyım :)[signature][hline]me=> KhanX / KahnX <=me
Im BaCK
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tam okumamıştım şu yazılanları da,

Einstein'ın fazla zeki olduğuna inanmıyorum, küçükken çok abartılırdı gözümde büyütmüştüm onu sanki yüce insanlığın zekasını aşmış mükemmel bir varlık olarak.Ama tek yaptığı düşüncelerini bilim yönünde geliştirmek.Einstein tanrıya da inanıyomuş sanırım.Halt etmiş ne diyim...[signature][hline]me=> KhanX / KahnX <=me
Im BaCK
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

einstein tanrıya inanıyor diye daha az zeki mi oluyor yada tanrıya inanmak zayıflık gostergesimi ? Sonucta adamın kişisel tercihi...
Ayrıca nike ın o impossible is nothing reklamına sinir oluyorum.Bir kaç şart belirlerim herşey imkansız olur.Onu bıraktım hadi git giy bakalım nike ları sonra paralel evrenlere koş git madem herşey mumkun...
İmkansız kelimesinin tanımını rezil ettiler.[signature][hline]I want your blood
I want your brain
I want your Soul
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Birşeyin imkansız olduğu kanıtlanana kadar birşey imkansız değildir.

Ama ne demek imkansız diye birşey yoktur. Kurduğunuz koşullara, varsayımlara göre bir sürü imkansız elde edeyim.

Ha koşullarınız, gözlemleriniz, verileriniz, varsayımlarınızdan biri yanlıştır. Yanlış olduğunu bilmediğiniz için bir şeyi imkansız olarak yaftalamışsınızdır. Sonra yanlış olduğunu farkedip hatanızı düzeltirsiniz. Bu durumda imkansız olan imkanlı olmaz. Sizin imkansız diye yaftaladığınız şey aslında hiçbir zaman imkansız değildi.

Zamanda yolculuk şu anki fizik kuramlarına göre olanaklı mı onu tartışalım. Böylece atmasyonlar yerine bilimsel bir tartışma ortamı yaratabiliriz.

[spo1=Rica x2]Konuyu din tartışmasına döndürmeyin. Yeri burası değil.[/spo]
[signature][hline]U-D-O-R-K ":)"
Garbage
Dep dep diyon depemiyon
ayayekokocambo, 29 Kasım 2005 22:58 tarihinde demiş ki:
Ne oluyo değil, Ne oluyor. Alıyomuş değil alıyormuş.


[Bu mesaj matematik tarafından 10 Aralık 2005 10:31 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

selam,

bir kavram gözden kaçırılıyor. ışık yılı. nedir ışık yılı? ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir. bunu daha marco boyutta irdelersek eğer -ki bu daha anlaşılır olacak- murat 131 yılı ile bmw m3 yılı arasındaki farkları düşünelim.

şimdi ışık hızıyla gidip geldiğimizde dünyadaki yaşlanır diyoruz. peki nereye gidiyoruz? 3 ışık yılı öteye gitsen ve geri dönsen, sen 6 yıl hissedeceksin. dünyadaki de 6 yıldır yoktun diyecek. haa 6 yıl için bayağı sağlam km yapmışsın diyebilir, o ayrı.

ışık hızı özel bir hal. daha o hıza ne çıkıldı, ne de çıkıldığında tam olarak ne olacağını bilebiliyoruz.

neden senin 3 saat gibi bir sürede ışık hızında harcadığın zaman bana 3 yıl gibi gelecek onu anlamadım. hareket eden cismin kinetik enerjisi artar. kütlesinde bir değişim olamaz. aksi halde yoktan var etme kavramı ortaya çıkar. ışık hızında kütle enerjiye dönüşür derken nasıl olur da kütlenin artışından bahsedebiliriz? ancak ivmeli harekette ağırlık kütlenin birkaç katı olabilir ve sabit hıza geçildiğinde bu yine biter.

ışık hızına yakın hareketler ankaraya bmw ile 3-4 saat gibi bir sürede gidip zamandan tasarruftan başka birşey kazandırmaz bize. bu sayede ömrümüzün el verdiği sürece ulaşabildiğimiz uzay yolculuğu mesafemiz kat kat artar. başka? hiç birşey.

cismin uzaması ise bizim algılamamızla ilgili birşey. binin bir hayabusa motora ve deneyimli bir arkadaşınız 300+km/h hız yapsın ve gözünüzle yanınızdaki cisimlere bakın. acaba kaç kat uzayacaklar.

zamanda yolculuk olabilir mi? hayır. sadece hızlı bir araçla zaman tasarrufu olabilir ancak.

imkansız: gerçekleşmesi için bilinenlerin ötesinde bir güç gerektiren oluşum. yani siz o gücü bulana kadar ulaşılmaz olarak kalacaktır. imkansız yoktur kavramı biraz ütopik kalıyor. insanoğlunun hevesinin kırılmaması için söylenmiş bir söz gibi :P

saygılar.[signature][hline]www.audiworld.com
Vorsprung durch Technik
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eheh bak bir de şöyle düşün kafan karışsın

0 ---------1ışık yılı------------0

bu iki 0 birbirilerine teleskopla bakacak olurlarsa birbirlerinin 1 yıl önceki hallerini görecekler.

Soldan sağa bir araç kendisi ışıkı hızıyla gitmekte 1 yıl sonra sağa varacaktır.

Peki bu araç ışık hızını bir şekilde aşarsa ? (bazı yerlerden aşıldığnına dair zımbırtılar vardı) ... ozaman
aynı cisimden aynı zamanda 2 tane olmayacak mı ?
hele hele bu hızı 2 ~3 katı gibi hızla giderse aynı mekanda 2 tane olacak döne dolaşa aynı cisimden bir kaç tane.... kafam kaıştı boşver saçmaldım..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

slm ark.

İlk başta topiğin konusunda relativite kelimesi geçiyor ilk baş onu anlamak gerekir. Işık hızından bahsetiğinizde zamandan bahsedemezsiniz çünkü zaman durur. Onun için görecelilik kanunu ışık hızıyla sınırlıdır. Zamanda yolculuk YAPILMIŞTIR ve artık yapılamaycaktır. Bu anlamak için lütfen google dan taratırıp iyicene araştırınız. Ayrıca bize göre ileriye doğru akan bir zaman vardır ama evrenimizin dışından bakan biri için zaman kavramı yoktur. Onun için an vardır. Yani Atatürk sen ben bize göre gelecekteki çocuklarımız aynı anda yaşamaktayız. Sadece aramızda zaman boyutu farkı vardır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

selam,

ışık hızında zaman duruyorsa an itibarıyla başlangıç ve bitiş noktalarında olabiliriz anlamına geliyor. peki ışık neden 8 dakikamı 8 saniyemidir her neyse, o sürede dünyaya ulaşıyor? demek ki bir hız var ve bundan dolayı da zaman kavramı bu hızın içersindedir.

saygılar.[signature][hline]www.audiworld.com
Vorsprung durch Technik
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

albert einstein dediği şu bir cisim ışık hızına ulaşırsa o cisim enerjiye dönüşür yani bir kurşun ışık hızına çıkarsa bir camı kırmadan camın içinden geçebilir.... yani einstein ın teorisine gore bir cisim ışık hızına ulaşırsa dolaylı olarak enerjiye dönüşür ve başka bir boyuta geçer yani kara delik dedikleri şey....başka bir boyuta geçersede bizim boyutumuzda istediği zamana atlayabilir yani boyutlar arasında dolaşabilir.........[signature][hline]bir gülsen ağlayacağım,bir gülsen kendimi bulacağım
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

selam,

başka boyut kavramı tartışmaya açıktır. kimi bilim adamlarına göre solucan delikleri denen bir tünelin bizim boyutumuzdaki ucudur kara delikler ve diğer boyutta da beyaz deliğin mevcudiyetinden bahsedilir. bu solucan tünelinin fziksel olarak aynı olan iki boyutu birbirine bağladığı düşünülür. düşünce, teori, hayal... tarzı sıfatlar alabilir bu fikirler. kıstas alınamazlar.

şuan elimizde bahsi geçen ışık var. camdan da geçiyor. ama peki ya betondan geçebiliyor mu? hayır. oluşan delay time'ın -yani gecikmenin- zamanda yolculuk anlamını taşımaması gerekli.

zamanda yolculuğun olamamasının bir diğer nedeni de ben yaşanmamışlığıma nasıl olacak da gidilebilecek? olmamış bir gelişime nasıl gidilebilir? zamanda ne ileriye, ne de geriye hareket mümkündür. ışık hızında hareket ise zamanın daha verimli kullanılıp birim zamanda kat edilen yolun yüzbinlerce kilometreye çıkmasını sağlar. bunlar benim düşüncem ve beni aksinin gerçekleşebileceği yönünde ikna edebilecek bir bilimsel açıklama göremedim şimdiye kadar.

kütlenin enerjiye, enerjinin de kütleye dönüşümü teorisinin şuan tepemizde parlayan güneşte meydana geldiği ispatlanmıştı yanılmıyorsam.

saygılar.[signature][hline]www.audiworld.com
Vorsprung durch Technik
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ups herkes çok uzun yazmış kısa kısa okudum ben de fikrimi paylaşayım. internette ben de bu konuda makaleler okudum. inşallah fizik bölümünde daha derin bilgiye sahip olucam ama benim zaten bi görüşüm var.

tamam eskiden inanılanların yerine yenileri geldi fakat bu imkansızın imkansız olma gerçeğini değiştirmedi fikrine sahip olanlar olabilir, ancak zaten "doğru" yok yani. o nesnel dediğimiz şey yok aslında da neyse o işin felsefi boyutu hehe. benim düşüncem şu. zamanda yolculuk mümkün. bu da uzay-evrenin bükülmesi ile mümkün. teknik çok :D ama şöle çok basit olarak. 1 uçak saniyenin 100binde biri (?) kadar zamanda ışınlanıyor. hıza da bağlı ama şöle bişi var. sen burdan yolladın uzay mekiğini bilmem ne galaksisine gidio. ama uzay göründüğünün aksine büklümlü olduğundan. düz yani büklüm büklüm gitmek yerine. gerçekten düz olan yani büklümler arasında bir yol yani solucan deliği kullnıldığı takdirde. ışınlanma olmuş olur. uzay-zaman bu solucan deliklerinde bükülmüş haldedir. sen de bük sen de ışınlan. şimdi bu imkansız gözüküo ama deil bence. uzay zaman dünyanın dönmesi ile de bükülüyor zaten. falan fişmekan yani. düşünce açık, uzay zamanı yeterince bükersen 10 nesil önceki büyük babanın elini öpmeye gidebilirsin. birşeyin nasıl olabileceğini bulduktan sonra zaten işin yarısı taam demek. geri kalanı sadece araştırma. ki bu araştırmalar "baya" bir uzun. mesela adamlar karanlık enerjinin keşfi için, ki bu yolda önemli, deneyi başlatıolar. tam hatırlamamla beraber yüzyıla yakın sürelerden bahsediyorlar. yani 1 sn sonra da olabilri yaklaşık 100yıl sonra da olabilir deneyin tamamlanması.

kısacası bana göre mümkün. hatta şöle bi soru da sorayım, zamanda yolculuk mümkün dielim peki boyutlar arası yolculuk mümkün mü? iş asıl bizim beyinde bitio. inanmadığımız şeyi beceremeyiz. onun dışında zaten bunun imkansız olduğunu söyleyen bir fizik yasası yok :) kaldı ki fizik kanunları imkansız dese bile onnar da yıkılıo. bir kanun her zaman kanun kalamıo. mesela newton kanunları ışık hızında hantal kalıo einstein devreye girio, burda birbirlerini tamamlıolar ama karadeliklere gelelim. ne diolar "istisna" hehe. ondan sonra gene newtonun kanunlarında olmayan bişi karanlık madde. o zamanlar evren gördüğümüz maddeler ve geri kalanı boşluk düşünülüodu. şimdi ise gök adaların felan bir arada durmasında gözle görünür kütlelerin birbirini çekmesi yanında karanlık maddenin de katkısı olduğu bilinio. öle oldu böle oldu sonuçta fizik imkansız desin demesin, imkansız yoktur.[signature][hline]EU-Frostwhisper; No Skill Just Luckers (guild)
lvl60 Human Mage (31arcane/20fire !)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
konunun, sufizmdeki marifet kavramına bağlanması ilginç olmuş. her ne kadar, marifet boyutuna ulaştığı düşünülen sufilerin özellikle son bölümdeki çıkarımların hiçbirini reddetmeyeceği (aslında "evet doğrudur bunlar" da demeyeceği) ihtimali yüksek olsa da; marifet boyutundan bakamayan bizler için bu çıkarımların tümü fazla zorlama bir kavram karmaşası bütünü olmaktan öteye geçemez.

bu noktaya itiraz gelmediğine göre konunun tamamını okuyan olmamış gibi...[signature][hline]Her hakkı mahfuzdur. ©2005
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bilimden aglicam artik duygulandim valla =((

ah bi zaman makinasi yapsam su teoriler müsade etsede sonra Tanri olarak gelip bi cok şeyi düzeltsem >:) hepimiz içn[signature][hline]Davut Vedaoglu says in episode 3: Fezagezer join me beKaos Ay em yor fathır ...
FEzAGezer:noooooo
Tam bu sıralarda bi ses
O Bİ Vanlİ: Yuguz Dı Fors look
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kısaca yorum yapmadan bir deney düzeneği kurayım, buda aklınızın bir köşesinde dursun.

Şimdi zamanı biz ne ile ölçüyoruz ?

Basit cevap : Kol saati, masa saati, babannemin salondaki kuşlu ding dong saati ( antikadır ).

Bu düzeneklerin ortak noktası nedir ?

Mekaniktirler.

Şimdi bu zaman olayını kullandığımız ölçüm aletlerinin mekanik yapılarından kurtaralım. Doğal bir yöntem ile ölçelim. İki arası açık mükemmel düz aynanın içine, bir döngüde enerjisini minumum düzeyde kaybederek yansıma yapabilecek bir ışık hüzmesi salalım. Bu hüzmenin yansımalarını kayıt edelim, ve diyelim ki her yansıma bir AYNA SANİYESİ olsun :P Niye bu düzeneği kurduk, zaman kavramına bir boyut vermek için, vektör haline getirdik yani. Hızı ve Yönü var artık.

Sonra bu saati alalım, bir uçağın tepesine takalım, maximum hız basalım A noktasından B noktasına, kaç ayna saniyesi geçmiş bakalım. Sonra da bu düzeneği bu sefer uçağın içine koyalım ( yani aynı referans frame mine taşıyalım uçak ile saati ), yine aynı hızla A noktasından B noktasına uçalım, kaç ayna saniyesi geçmiş bakalım.

Böyle bir düzenekte görülecek ki insan zihninin algılıyamayacağı birimlerde , ikinci ölçüm daha kısa zaman gözterecek.

Yani iki değişik frame de ( uçak içi ve dışı ) , zaman akışının farklı hızlarda gerçekleştiği ???!! zamanı algılıyışlarda fark oluştuğu ( welcome to matrix , or whatever .. ) , uçak içindeki ile dışındaki biri için geçen zamanın değişik olduğu ( hmm, dışardaki için geçmek bilmemiştir zaman :P ) , ya da ..

bilmiyorum yani hoca.. zaman göreceli kavram. Tartışarak zaman harcamayın derim :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...