Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Gelişen tekneoloji ve evrim karmaşası


SON_SAVASCI

Öne çıkan mesajlar

Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bölüm başkanlığı yapan ve bilime katkıları nedeniyle Bronz Yıldız Madalya ve Croix de Guerre Şeref Nişanı'na layık görülen Dr. Merle d'Aubigne, şu önemli yorumu yapar:"Kişisel olarak ben, yaşam koşullarındaki değişikliklere bağlı olarak gerçekleşen mutasyonun beynin, ciğerlerin, kalbin, böbreklerin hatta eklem ve kasların karmaşık ve rasyonel düzenini açıklayabileceği fikrini tatmin edici bulmuyorum. Akıl sahibi ya da düzenleyici bir güç olduğu fikrinden nasıl kaçınılabilir ki?"

[Bu mesaj Trept tarafından 26 Ağustos 2005 19:52 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

artık evrimaldatmacasi.com dan direk copy/paste ediyoruz.Artık yüzünü saklamıyorsun,diyorsun ben adnan hocacıyım.[signature][hline]"Eğer insanları gerçek değerlerinden satın alıp, onları,onların kendilerine biçtiği değerden satabilseydim dünyanın en zengin insanı olurdum."
-Oscar Wilde

not:arkadaş %# gibi karakterleri editledi,uyanık ya kendisi,bilmeyenler için:bi siteden direk copy/paste yapınca o karakterler çıkıyor forumda.

[Bu mesaj Drigeolf tarafından 26 Ağustos 2005 20:08 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Trept, 26 Ağustos 2005 18:54 tarihinde demiş ki:
said:
Patates, 26 Ağustos 2005 18:41 tarihinde demiş ki:
Hayatının 7 gününü yaradılışa adamış Tanrı demişki: Kuran'da yaradılış inancını destekleyecek kanıtlar yetersizdir ve aralarında kendi hayal gücünüzle doldurmakta ısrar ettiğiniz ciddi boşluklar vardır.

Hz. Muhammed: Şahsen ben Tanrı'nın yaradılış fikri ile bir hata yaptığını düşünüyorum (Bknz. Hz. Muhammed'in Otobiografisi)

Sonsuz hayatı boyunca yukardan dünyayı izlemiş olan Cebrail demiş ki: Eğer yaradılış inancı doğru olsaydı dünya üzerinde biz meleklerin ilgisini çekicek olaylar olmayacak ve çok sıkıcı bir hayat sürecekti. Ancak evrimin gerçekleşmesini seyretmek bizi merakla dünyaya bağladı.

Haddini aşma. Allah'a, Hz. Muhammed'e (S.A.V.) ve Cebrail'e (A.S.) iğrenç iftiralar atarak bir yere varamazsın. İnsanların kutsal değerlerine dil uzatma. Sırf yazmış olmak için mesaj yazma. Deli saçması fikirlerini de kendine sakla. Terbiyesizliğin lüzumu yok. Çöken bir teoriyi savunmak için son çırpınışların bu iğrenç yazı. Sırf sükse yapıp Darwinistlerin övgülerini kazanmak için mesaj gönderme. Bilim bölümü, hiç kimsenin ergenlik bunalımlarını kusacağı ya da kendi hastalıklı ruhunun egolarını tatmin edeceği bir yer değil. Burayı bu hale senin gibiler getirdi. Eğer şu ana kadar izleyeceğin çizgiyi izleyerek devam edeceksen hiç etme derim.


buarada yalan atan tek kişi sensin, bu sözleirn üzerine Çanakkaledeki tek üniversite olan Çanakkale 18 Mart üniversitesine gittim ve oradaki İlahıyatçılara sordum gidip kendim bakmakde degil bunun dogru oldugunu söylediler... tabi geçtim "dandik" bilim adamlarını senin "çok önemli" din profesörlerin bile bunu derken sen hala ne savunuyorsun... inbanmakta serbestsin ama yaradılılı K A N I T L A Y A M A S S I N. yaradılış bir felsefedir.. haa nedir allahın varlıgını kanıtlarsan ancak felsefeden teoriye geçiş yapar cunku hakkinda ilk defa "somut" bir kanıt olur...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

editlicektim ancak gözikmeyebilir ihtimaline karşı buraya yazıorum Evrim bir teoridir cunku somut kanıtları vardır yaradılış bir felsefe düşünce sistemi inanç dır cunku allahın varlıgına ve onun bizi yarattıgı dikkat edin teori demiyorum iddasına dayanır, iddia dır cunku somut kanıtı yoktur...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bazıları gömülmüş dizlerine kadar çamura sadece ölümü düşünüyor
Bazılar ise gömüldüğü çamuru inceliyor çünkü ölse de ölene kadar o çamurda kalacağını biliyor[signature][hline]Beş Hececiler
''Özünün farkında olup bunu gölgelemek farklı, bu gölgelemenin farkında olmayıp kendini başka türlü nitelendirmek farklıdır.'' - S
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dogmatik bir düşünce olan yaratılış felsefesini savunup sorgulayın diyen birine fazla cevap yazmaya gerek yok kendi içinde çelişkilerin var çoğu kişininde dediği gibi tanrının varlığını kanıtlayamazsın ama gözlem falanda yapamazssın omrun yetmez ama evrimi gozlem yaparak(fosil--->su andaki canlılar) ve su andaki bilgi birikiminden yararlanarak daha ileriye taşıyabilirsin ama yaratılış felsefesini daha ileriye taşıyamazsın e bu durumda kanun olurdu zaten ama hala teori diyorsun çelişkiler... din evrimi yalanlamaz ayrıca bunu da bilmiyorsun hala gelip tanrı pat die bizi dunyaya gonderdi diyosun aynı zamanda diğer insanlar(homo sapiens olmayanları) inkar ediyorsun çelişkili...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu topic in tanrı tartışma forumuna dönmesinden rahatsız olmama rağmen bazı düşünceerimi söylemeden geçemeyeceğim...

eğer bilime inanıyorsak yaratılış fikrinin mantıksızlığını anlayabiliriz...Nasıl olurda bir varlık yoktan var olup varken yok olur? nasıl?
Eğer tanrı var ise bilim olamaz....tanrı yoktan var ettiği zaman bilim çöker....tanrı birilerini mihraca çıkarttığı zaman yer çekimi kanunu kalmaz....tanrı bir kadını babaasız hamile bırakırsa biyoloji kanunları sekteye uğrar...tanrı doğarsa bilim ölür...

evrim ise bir kurtarıcıdır...evet gerekli kaadar fosil kanıtı yoktur...bu doğru...ama size soruyorum insanlık: kooooooooskoca dünyanın kaçta kaçı kazılmıştır? işte bu koskoca dünya haritasında ancak bir nokta kadardır kazılan yer miktarı ...ve tabi ki bulunamaz böyle olunca...ayrıca ara geçiş türlerinin benzer dönemlerde yaşamış oldukları düşünülmektedir...bir fosilin oluşması için birrçok erek vaardır...uygun havaa su sıcaklık koşulları, volkanik kütle yapısı ve dahaa bir çok sayamaayaacaaklarım....peki bu dönem varlıklarının bu koşulları bulamayıp fosilleşememessi, fosilleşseler bile volkanik hareketler, deniz oluşumu kara aalçalması deniz yükselmesi gibi nedenlerle kaybolduğu yaada hasar gördüğü derinlerde kaaldığı düşünülemez mi?

ayrıca istersseniz size evr,mi kaanıtlarım....şimdi, 5 erkek ve 5 dişi fare alın. ama farklı büyüklüklerde olsunlar...onları bir kutuya koyun ama kemşremeyecekleri bir kutu olmalı....sonra kutunu kenarına içlerinden en küçük olanlarrın geçeebileceği bir deelik açın(geçebilenler farklı cinsiyette olacak). sonra bu deliğin öte taarafına küçücük bir kutu daha yerleştirrin o kutunun büyüklüğü farelerin elleriyle sonuna ulaşamaayacakları kadar uzun ama içindede uzun süre yaşayamayacakları kadar dar olmalı ve aynı zamaandaa uzun burunlu farelern yemi alaabilecekleri kadar dar bir yem haznesi olaan...sonraa o sonradan gelen kutunun içine yemek koyun...fareelere 500 sene ellemeyin....sonraa sizzce neleer olacak* hadi birlikte bakalım...

fareler dolaşacak bişeyler yapacak sonraa diğer kutudaki yemi keşfedecekler....küçük boyutlular içeri girebilecek tabii ki...ama yemek daha uzun burunlu olanlara...sonra uzun burunlular doyacak...diğerli açlıktan birbirlerini yiyecekler...diğerlerini öldürecek kadar güçlü olan herkes ölünce uzun burunlu ve küçük olanlara saldıracak( tabi bu arada üremişler falan nüfus vaardır)doğal aalarak yeme ulaşabilen uzun burunlulardan ancak güçlü olanlar kalacak...tabi aç güçlüde öleceeeeek....şimdi kutuda yalnızca uzun burunlu küçüklerin çocukları ve torunları var...ama aynı soydan geelmelerine ramaen kuzenlerine çekip küt burunlu, büyük yada her ikisi olanlarda var...sonra onlarda aaç kalıp öleecek....5000 sene sonra kutuyu açtığımızda görebileceğimiz birkaaç şey var

1)bissürü küçük uzun burunlu fare(tabi kocaaaaaaaaman bi kutu varsa)
2)küçük uzun burunlu fareler ve onları avlayaan avlayan büyük faareler (en sağlıklısı bu dur ...evrimciler şu anda bunun dünyada yaşaandığına inarlar)
3)bissürü ölü faare(kutu daardır, bakteri varddır, havaasızlım vardırr, 500 sene çin yem koymayı unutmuşuzdur, yada genetik hastalık vardır)
4)hayvan hakları protesstocuları[signature][hline]insan bi tarafından ses çıkarırken bile ortam kollarken neden ağzından çıkana dikkat etmez?

[Bu mesaj amon tarafından 27 Ağustos 2005 13:17 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bundan sonra hiç kimseyle tartışmaya girmeyeceğim. Spekülasyonlarla, polemiklerle işim yok. Sadece bilgilenmek isteyen arkadaşlara bilimsel bilgiler vereceğim. Forumdaki genç beyinleri aydınlatmaya devam edeceğim. Şahsıma küfür bile edilse cevap yazmayacağım. Yoksa konu çığrından çıkar ve kilitlenir. Tıpkı Charles Darwin ve Evrim Teorisi konusunun kilitlendiği gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Jeremy Rifkin, Türkçe'ye Darwin'in Çöküşü (Algeny: A New World) adyla çevrilen kitabında Mşller Deneyi ile ilgili şu benzetmeyi yapar:"Eğer bilim adamları, azıcık şüphe duyma zahmetine katlanmış olsalardı; bu deneyin (Miller Deneyi'nin) tıpkı daha önceki yıllarda çöplerden çıkan sinek kurtlarını gözleyerek; hayatın cansız maddeden çıktığını iddia eden bilim adamlarının yaptıkları gibi, kurgusal bir hikayeden ibaret olduğunu hemencecik görebilirlerdi.

Dünyaca ünlü fizikçi ve bilim yazarı Paul Davies, bu konuda şu önemli yorumu yapar:"Bazı bilim adamları, sadece biraz enerji atalım ve kendi kendine yaşam oluşur diye düşünüyorlar. Bu, şunu demek gibi bir şey: Tuğla yığınlarının altına bir dinamit koyalım. Patlasın ve bir eviniz olsun! Elbette bir eviniz olmaz; sadece karmaşa olur. Yaşamın kökenini açıklamaktaki zorluk, bu kompleks moleküllerin içiçe geçmiş karmaşık organizasyonel yapısının, rastlantısal bir enerji girişiyle nasıl oluştuğunun açıklanmasındadır. Bu çok spesifik kompleks moleküller, kendilerini nasıl biraraya getirmişlerdir?

İsrailli fizikçi ve moleküler biyolog Gerald Schroeder de hücrenin içindeki olağanüstü kompleksliğe dikkat çekmektedir:"Vücudunuzdaki her hücre, saniyede ortalama 2000 protein oluşturmaktadır. Her saniye, her hücrede ve hiç ara verilmeksizin. Hücreler, bunu öylesine mütevazi bir tavırla yapmaktadırlar ki biz bunca faaliyeti hiç ama hiç hissetmeyiz. Protein, yüzlerce amino asitin biraraya gelerek oluşturduğu bir dizidir ve amino asitlerde yaklaşık 10 milyon atomdan oluşan 500 kadar amino asiti seçip; bunları önceden seçilmiş olan dizilerde organize ediyor, biraraya getiriyor, her bir dizinin spesifik bir şekilde kıvrılıp kıvrılmadığını kontrol ediyor ve daha sonra her bir proteini her nasılsa bu özel proteine ihtiyaç duyduğunun işaretini veren belli bir alana, bazılarını hücre içine, bazılarını hücre dışına gönderiyor. Bu işlem, her saniye her hücrede tekrarlanıyor. Bedenimiz yaşayan bir mucizedir."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe, 1996 yılında yayınlanan Darwin's Black Box (Darwin'in Kara Kutusu) adlı kitabında canlılıktaki kompleksliğin keşfedilmesinden şöyle söz eder:"1950'lerin ortalarından beri biyokimya bilimi, moleküler düzeyde yaşamın çalışmalarını açıklığa kavuşturmaktadır. Darwin, 19. yüzyıldaki gelişim derecesiyle bilim; görme, bağışıklık sistemi veya hareket mekanizmaları gibi sistemlerin işleyişlerini dahi tahmin edemiyordu. Modern biyokimya ise bu ve benzeri fonksiyonları gerçekleştiren moleküllerin tanımlanmasına yol açtı. Önceleri, yaşamın temellerinin basit bir esasa dayalı olduğu düşünülmekteydi. Oysa bu beklenti artık tamamen yok olmuştur. Görme, hareket mekanizmaları ve diğer biyolojik fonksiyonların; televizyon kameraları ve otomobillerden daha az karmaşık olmadığı kanıtlanmıştır. Bilim, yaşamın kimyasının nasıl şekillendiğini anlayabilmek için oldukça büyük atılımlar yapmıştır. Fakat biyolojik sistemlerin moleküler seviyedeki hassas düzeni ve karmaşıklığı, bunların kökenlerinin açıklanması konusunda bilimi felce uğratmıştır. Pek çok bilim adamı, kendilerine fazlaca güvenerek; açıklamaların çoktan ellerinde olduğunu öne sürmüştür veya çok yakında bu açıklamalara ulaşacaklarını söylemişler fakat profesyonel bilim literatüründe iddialarına bir destek bulamamışlardır. Daha önemlisi, sistemlerin kendi yapıları incelendiğinde; yaşam mekanizmalarının Darwinist bir yaklaşımla asla açıklanamayacağı ortadadır."

Peki hücrenin içinde bu denli kompleks olan ne vardır? Behe, bu sorunun cevabını şöyle özetler:"1950'lerden kısa bir süre sonra bilim, yaşayan organizmaları meydana getiren moleküllerin bir kısmının özelliklerini ve şekillerini belirleyebilecek bir noktaya geldi. Yavaş yavaş, uzun çalışmalar sonucu pekçok biyolojik molekülün yapısı keşfedildi ve bunların çalışma yöntemleri, sayısız deney ile kanıtlandı. Toplanan sonuçlar ise yaşamın makineler üzerine kurulu olduğunu göstermektedir. Bu makineler, moleküllerden oluşmuştur! Moleküler makineler, yüklerini hücre içindeki bir yerden diğerine; yine diğer moleküller tarafından meydana getirilen anayollar ile taşırlar. Bu arada diğerleri, hücreyi bir şekilde sabit tutabilmek için kablo, ip ve makara göreviyle hareket ederler. Makineler, hücreye ait şalterleri açıp kaparlar; bazen hücreyi öldürürler veya aksine gelişmesini sağlarlar. Güneş enerjisiyle çalışan makineler, fotonların enerjisini ele geçirir ve bunları kimyasal maddeler içinde saklarlar. Elektrikli makineler, akımın sinirlerden geçmesini sağlar. Üretim yapan makineler, kendileri gibi başka moleküler makineleri inşa ederler ve kendilerini de. Hücre, makineler kullanarak yüzer, makinelerle kendisini kopyalar, makinelerle beslenir. Kısacası oldukça karmaşık olan moleküler makineler, her türlü hücresel işlemi kontrol ederler. Yaşamın detaylarının ince ayarı yapılmıştır ve sonuçta yaşamın makineleri oldukça karmaşıktır."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Haeckel, Darwin'in 1859'da yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabını büyük bir heyecanla okumuş, benimsemiş ve Darwin'den bile koyu bir evrimci olmuştu. Bu teoriye kendi adına katkıda bulunmak için bir dizi araştırma yaptı ve kitap yazdı. 1868'de yazdığı Doğal Yaratılış Tarihi adlı kitabında ise ona asıl ününü kazandıracak olan embriyoloji teorisini ortaya attı. Haeckel, bu kitapta farklı hayvanların ve insanın ovüllerinin ve embriyolarının gelişimin başlangıcında birbirleri ile tamamen aynı olduklarını öne sürüyordu. Kitabın 242. sayfasına yerleştirdiği insan, maymun ve köpek embriyosu resimleri de bunun kanıtıydı. Görünürde birbirlerinin tamamen aynı olan bu resimler, Haeckel'e göre bu canlıların ortak bir kökenden geldiklerini kanıtlıyordu. Gerçekte ise söz konusu canlılar değil ama onların çizimleri ortak bir kökenden geliyordu. Haeckel, tek bir embriyo çizimi yapmış; sonra da bunu çok küçük farklılıklara uğratarak insan, maymun ve köpek embriyosu diye yanyana yerleştirmişti! Aynı resmi yanyana basınca; doğal olarak birbirinin aynı duruyorlardı.

Oysa tüm bu hikaye, katıksız bir sahtekarlıktan ibaretti. Embriyolar, gerçekte birbirine hiç benzemiyorlardı. Haeckel, yaptığı çizimlerde olabilecek her türlü tahrifatı yapmıştı. Embriyolara hayali organlar eklemiş, bazılarından organları çıkarmış, büyüklükleri çok farklı olan embriyoları aynı boyda gibi göstermişti. Haeckel'in insan embriyosunda solungaç diye gösterdiği yarıkların ise solungaçlarla hiçbir ilgisi yoktu. Bunlar, gerçekte insanın orta kulak kanalının, paratiroidlerinin ve timüs bezlerinin başlangıçlarıydı. Haeckel'in diğer benzetmelerinin de aldatıcı olduğu anlaşıldı. Embriyonun yumurta sarısı kesesine benzetilen kısmı, gerçekte bebek için kan üreten bir keseydi. Haeckel'in ve onu izleyenlerin kuyruk olarak tanımladıkları kısım ise insanın omurga kemiğiydi ve sadece bacaklardan daha önce ortaya çıktığı için kuyruk gibi gözüküyordu.

Haeckel'in çizimlerde sahtekarlık yaptığı; henüz 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış ve o da bu konuda hayli açık bir itirafta bulunmuştu. Ernst Haeckel, şöyle söylüyordu:"Bu yaptığım sahtekarlık itirafından sonra kendimi ayıplanmış ve kınanmış olarak görmem gerekir. Fakat benim avuntum şudur ki suçlu durumda yanyana bulunduğumuz yüzlerce arkadaş, birçok güvenilir gözlemci ve ünlü biyolog vardır ki onların çıkardıkları en iyi biyoloji kitaplarında, tezlerinde ve dergilerinde benim derecemde yapılmış sahtekarlıklar, kesin olmayan bilgiler, az çok tahrif edilmiş, şematize edilip yeniden düzenlenmiş şekiller bulunuyor."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
riglous, 27 Ağustos 2005 14:53 tarihinde demiş ki:
Trept, sadece yaptigin alintinin kaynagini goster.


Ben bir tanesinin vereyim
http://www.harunyahya.org/evrim/birzamanlar/birzamanlar03.html[signature][hline]Beş Hececiler
''Özünün farkında olup bunu gölgelemek farklı, bu gölgelemenin farkında olmayıp kendini başka türlü nitelendirmek farklıdır.'' - S
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

____arkadaşlar nicklerle uğraşmak istemiyorum. benim için mutlak bilgiler gereklidir.bu mesajdan sonra cidden bilgiler yazan arkadaşları muhatap alacağım.


okunmaya degmez dusuncelerınle akıl akıldan ustundur evet ama aynı zamanda akıl akıldanda vasattır ozellıkle vay ben ne oldum eskı adamlara laf sokuyorum dıyorsan hıcbı bok olamamıssındır helekı laf sokmadıgın halde kendını cogu konuda otorıte olarak gorebılıyorsan

bonec sana guzel bır tavsıye
bayın ayarlarından auto fılter cek trept ve cırkınkral a
ıkısınıde tarıhtekı yazıalrından bıldıgımden bende oyle yaptım okunmaya degmıycek yazıalr yazıyorlar tıpık gaz genclık ornegı


___sen eski olduğun halde işi laf sokma laf sokulma olarak anlıyorsan sana birsey diyeceğim yok. yeniysem ne olmuş. burada düşüncemi açıklayamazmıyım.ne yani yeni geldim diye sizin söyleidklerinizi, sabit fikir ürünü düşüncelerinizi sorgusuz sualsiz kabul mu edeyim???? istiyorsunuz. siz sanırım bugüne kadar ezberlediğiniz cümleler ile kandırdığınız çocuklarla karıştırdınız beni sanırım.lütfen yazdığım düşüncelr senin sabit fikirlerinle uyuşmuyorsa lütfen oratalığı karıştırma lütfen kouyu saptırma eğer düşünce üretemiyorsan, biliyorum ama senin için zor olacak ama kenara çekil ve alkışla!!!! buda bir erdemdir. . sizn yüzünüzden ciddi arkadaşlara zaman ayıramıyorum.


yaratılış teorisinin temelinde din vardır.dinin temelinde de dogmatik düşünce vardır.dogmatik düşünce tartışılamaz eleştirilemez.bu arkadaşların evrim teorisi milyonlarca kez çürütüldü yok zart çürüttü yok zurt çürüttü demeleri sanırım bundan.çünkü çünkü buna inanıyorlar

___ arkadaşım teoriler insan ürünleridir. arada yanlışları ve doğruları olacak. yazdığım mesajlarda o kadar profun söyledikleri ve araşturdıklarını yazıyorum. sen bunlar üzerine yorum yapıyorsun. tamam buraya kadar doğru seyler.ama ben evrim üzerine yorum yaptığımda neden çirkeflik çıkartılıyor.ne yani her teoiri doğrudur. üzerinde düşünürsen ,araştırma yaparsan yanlıştır mı oluyor.bırakın böyle saçmalığı.


kim atıp tutmuş afedersin. trept ile gelin güvey olan sen değil misin? birkaç dakika geç mesaj attı diye insanlara sayıp söven siz değil misiniz?

____sövmemi!!! bunlar beni sindirmek için yaptığınıuz alicengiz oyunları kime küfür etmişim konuyu dağıtmayın.belki o an heyecanı ile yazdığını düşünmek istiyorum.bir kaç dakika geç mesaj attığı için orada trafik biraz acayipti. ben hiçbirzaman 4 4 lüğüm demedim.tamam burada hatam var. şimdi bakacam bunun için bana kaç kişi yüklenecek.

evet, insan bugüne kadar evrimleşti, evrimleşmeye de devam edecek. ilerde bizden daha gelişmiş canlılar olacak. roma dönemindeki insanların boyu bizim dönemdekilerden kısaydı, yaşam ömrü de bizden kısaydı. sürekli artıyor, bizden sonraki nesillerin de ömrü ve boy ortalaması bizden uzun olacak. dediğin gibi en ufak dengesizlik organizmanın iflasına neden olsaydı, gittikçe boyumuz uzayıp ömrümüz de artmazdı.
mağara adamları döneminden kalma eşyalar ve kemikler bulunuyor belirli kazılarda, bulunmaya da devam ediyor. çene yapısı, omurga yapısı, kafa yapısı bunların hep farklı.


____hayret verici birsey roma dönemi insanların boyunun bizden daha kısa olduğunu nasıl söyleyebiliyorsun.bunu ben deseydim görecektim karkaşayı

gemi ile dolaşınca herşey yalan mı oluyor?
bir şeyin doğruluğunu tespit edebilmek için karada, tek ayak üstünde, kafanda düşünme şapkası ve elinde bir buket papatya ile mi düşünmesi gerekiyor?
kutuplara gidip keşif yapan kişiler de gemi ile dolaşmıyor muydu?
evrim teorisini laboratuvarda nasıl test edebiliriz ki? adam gitmiş gözlemlemiş, denemiş, bunun üstüne de teori ortaya çıkarmış.


____işlte bizde bunu ne kadar saçma olduğunu savundukça anlamak için çaba sarfediyorsun.gemi iel sadece kişisel görüşle yapılan bir gezi ne kdar sağlıklı olur ki sana sonra cevap yazacağım.bekle beni


hangi "bugünün" bilimi? genetik ile evrim ve mutasyonlar sayesinde yeni şeyler öğreniyoruz, yeni şeyler deniyoruz. tarih bilimi, biyoloji bilimi, tıp bilimi evrim üzerine kanıtlar ve bilgiler içerir. yenilikler hem bu eski bilgiler ve kanıtlar üzerine kurulmuştur. hala okullarda ilgili bilim derslerinde bunlar öğretilmektedir.


____ şu an ki bilim zaten türler arsı evrimden bahsetmiyor. tür içi değişim bahsediyor. sizn anlamak istemediğiniz nokta burada . yoksa tutupta maymunla akraba değilsin?





Sağlık alanında tıp bilimi 20 sene öncesinden çok değişti, yeni şeyler çıktı. Elbet evrim teorisinin %100 doğru olduğunu söyleyemeyiz.

____her lafınızda çelişme var. bunlar ne oluyor. ahkam keserken bunları da göz önüne alsanıza


sizin yaratılış teorisinde inanç var yani dogmatizm bu yüzden bana katılıp yaratılış teorisini desteklemen ilginç
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cirkinkral;
bak arkadasim, trept'in yazdigi yazilarda gecen isimler normalde yok. yani "dunyaca unlu" arkeologlar, prof'lar soyledigi yerde falan degiller.
bu insanlarin bu laflari soylediklerine dair kanit herhangi bi sekilde yer almiyo.
israrlarima ragmen kaynak gosterilmedi, surekli baskalari harun yahya miydi neydi, onun sitesinden alinti diyo bana, ama sizden hic duymadim.

bunlarin disinda evrim teorisi, adi ustunde teori, kanitlanmadigi icin hala teoridir. sanirim buraya kadar anlastik.

simdi, bu teoriye karsi olanlar tabi vardir. bu teoriyi destekleyenler de vardir. her iki tarafa da saygimiz sonsuz. fakat asil sorun teoriye karsi cikarken araya sikistirilan inanc unsuru. yani yazinin sonuna "suphesiz ki boyle bir uyum bizi mutlak bir yaraticinin varligina goturur" gibi bi cumle koyarsan bu yanlistir. cunku bu konuda bahsi gecen "yaratilis teorisi(!)" ile "evrim teorisi" birbirinin tersi gibi gozukmesine ragmen, ileride evrim teorisinin yerini baska bi teorinin almasi mumkundur. sonuc olarak sizin "A teorisi"ni curutmeniz, "Z teorisi"ni kanitladiginiz anlamina ya da onun gecerli oldugu anlamina gelmiyor. umarim buraya kadar da anlatabilmisimdir.

sonracima, birilerinin laflarini alip buraya kopyalayarak ne biz hakli cikariz, ne siz hakli cikarsiniz. arastirmayi bizzat yapmadigimiz surece yapilanin "supermen mi batman'i dover yoksa tersi mi" kavgasindan farki yok. baskasinin bilgisiyle degil de kendi bilgimizle bir seyler uretebiliyosak, o zaman deger tasir. bu konuda ne senin ne de artik aramizda olmayan trept'in otorite olmadigini dusunursek, aynisi benim ve bircok kisi icin de gecerli, durumun sacmaligini umarim kavramissindir.

butun bunlarin yanisira, sizin bu konuyu savunurken kullandiginiz dil ve tarz ne yazik ki bizim burda alisik oldugumuz tarza pek uymuyor. bu nedenle "eski/yeni" kullanicilar cizgiyle ayrilabiliyo. tartismalari, ozellikle bu konudaki tartismayi, bireysel boyutta degil de bilgi duzeyinde tutarsak en azindan tartisma bi yere gider. ancak karsi tarafin kisiligini elestirmeye kalkarsan bu ne beni ilgilendirir ne baskasini; bu yuzden kisisel tartismalari ozel mesajdan yaparsan daha iyi olur. kaldi ki birilerini kisisel boyutta kucuk dusurmek konuda sana ustunluk degil, antipati kazandirir.

umarim anlatabilmisimdir...[signature][hline]Tulahr

[Bu mesaj riglous tarafından 27 Ağustos 2005 19:33 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

riglous
sen düşünen bir adamsın ve sana saygı duyarım ister benimel aynı doğrultuda düşün ister farklı doğrultuda düşün .

tekrar ediyorum üstüne basa basa söylüyoprum. bir önceki mesajım yarım kaldı.

başta da dediğim gibi ben burda nicklerle uğraşmak istemiyorum.amacımı söyleye söyleye bıktım.doğru bilgiye ulaşmak ve bilgilenmek istiyorum. ve ben herzaman bilgisizim. adımın önünde ord. prof. yazsada. o kadar sey yazdım ama bana göre hiçbirsey yazmadım. çünkü bazı sorumsuz arkadaşlarla uğraşmaktan bıktım. ne bu ya yeni bir din mi?
ve tekarar ede ede bıktım. herkesin inancı kendine. burda dini savunmuyorum.olayı dine çekmeye çalışmıyorum. bir daha benim bu yazılarımı okumadan. olayı dine çekiyorsun. yok din diyen olur sa kalbini kıracağım artık
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

düzeltme
ve tekarar ede ede bıktım. herkesin inancı kendine. burda dini savunmuyorum.olayı dine çekmeye çalışmıyorum. bir daha benim bu yazılarımı okumadan. olayı dine çekiyorsun. yok din diyen olur sa kalbini kıracağım artık

ve tekrar ede ede bıktım. herkesin inancı kendine .burda ben olayı dine öçekmek istemiyorum.bir daha benim yazılarımı okumadan . olayı dine çekiyorsun. yok din falan . yok din filan... diyen olursa kalbini kıracağım
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...