Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Uzakdoğu Sineması-- Yönetmenler ve Filmleri


dasaaa

Öne çıkan mesajlar

ÖNEMLİ Yönetmen ve film ekleyecekseniz Lütfen bu formata uygun yazın. "ahah ben de seferim süpper" demek için mesaj kasmayın.Maksat elimizde güzel bir kaynak olsun
Ayrıca; bunun gibi Kuzey Sineması (Nordic), Kara film (film noir), Amerikan bağımsız vs. listeleri de eklenicek.(Vakit buldukça)
Liste daimi güncellenecektir

Kim Ki-Duk
20.12.1960 Güney Kore
Filmografi
1996 Crocodile (A-go)
1997 Wild Animals (Yasaeng dongmul bohoguyeog)
1998 Birdcage Inn (Paran daemun)
2000 The Isle (Seom)
2000 Real Fiction (Shilje sanghwang)
2001 Address Unknown (Suchwiin bulmyeong)
2001 Bad Guy (Nabbeun namja)
2002 The Coast Guard (Hae anseon)
2003 Spring, Summer, Fall, Winter... and Spring (Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom)
2004 Samaritan Girl (Samaria)
2004 3-Iron (Bin-Jip)
2005 Hwal

Yönetmen Hakkında
Fransa da eğitim görmüş. Fransız sanatı ve sinemasını Uzakdoğu kültürü ile birleştirmiş. Yüzü Amerika'ya değil de Avrupa ya dönük az sayıda yönetmenden. Çektiği filmlerin bir çoğunun senaryosunu da kendisi yazıyor.Konulara trajik bir bakışı var yönetmenin.Filmlerinde kendine has bir masalsı anlatıma sahip. En acı verici konuyu bile naif bir şekilde önününüze sunuyor. Kareleri Rönesans Dönemi tablolarından fırlamış gibi! Renkli güzel göz alıcı ama bir o kadar da mahçup, çekingen. Yarattığı karakterleri fazla konuşturmaz. Bütün her şeyi sessizce anlatmalarını sağlar.Filmeri oldukça sessizdir.Kore nin en iyi yönetmenlerinden biri

Hangi Filmlerini Seyredelim
Bir çoğunu :)
The Isle;2000
Kim Ki-Duk filmlerine başlamak için güzel bir film. Yönetmenin yapısını çok güzel yansıtıyor. Göl ortasında balık tutmak amaçlı dizilmiş yüzen pansiyonlarda geçen hastalıklı bir aşk hikayesi. Ne olur ne olmaz yazıyım +16

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom;2003
Kore Alman ortak yapımı. Bir keşişin hayatı mevsimlerle birlikte ilerliyor.Daha fazla ne desem spoiler olacak. Olağan üstü görüntüler, harika bir kurgu. Kesinlikle seyredilmeli. Arşivlik bir film

Bin Jip;2004
Kim Ki-Duk'un son çalışmalarından. Çok basitçe The Dolls'un benzeri. Eski bir model ve evsiz kuryenin aşkını aşkını anlatıyor film. Her Kim Ki-Duk filmi gibi imgesel anlatım üst düzeyde. Bu sefer "3" üzerinde durmuş yönetmen. Ve hemen hemen her Kim Ki-Duk filminde olduğu gibi konuşmalardan çok suskunluk hakim filme.

Eklenmesini/Değiştirilmesini istediğiniz, bilgi almak istediğiniz, eleştirmek sitediğiniz bir konu varsa topic altına yazmak yerine bana mesaj atın.Ayrıca:Yemeğe gittim dönücem :)[signature][hline]Yazdıklarımla ilgili bir soru(/n) olması durumunda "özel mesaj" atarsanız daha hızlı yanıt alırsınız

[Bu mesaj dasaaa tarafından 19 Haziran 2005 15:00 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Takeshi Kitano aka Beat Takeshi
18.01.1947 Tokyo,Japonya
Filmografi
1989 Sono otoko, kyobo ni tsuki (Violent Cop)
1990 3-4x juugatsu (Boiling Point)
1991 Ano natsu, ichiban shizukana umi (A Scene At the Sea)
1993 Sonatine (Sonachine)
1995 Minnâ-yatteruka! (Getting Any?)
1996 Kidzu ritan (Kids Return)
1997 Hana-bi (Fireworks)
1999 Kikujirô no natsu (Kikujiro)
2000 Brother
2002 Dolls
2003 Zatoichi

Yönetmen Hakkında
Japon Mucizesi! Film çeker, oynar, program yapar her bir şeyi yapar! Normal bir insan bu kadar işi bir arada yapamaz!Sahneye ilk çıkışı bir striptiz bardadır. Yok soyunmaya değil. Komedyenlik yapmaya. Sonra ne olursa olur Allah yürü ya kulum der. Yüz bulan Takeshi koşmaya başlar!Yüzünde -farketmişsinizdir olağanüstü bir durağanlık vardır. Bu durağanlık aman ben bi cool durayım duruşu değil. Takeshi'nin yüzü geçirdiği bir trafik kazası sonucu felç olmuştur. Defalarca ameliyat geçirmesine rağmen yetisini tam olarak kazanamamış yüzüne böyle sakin,durağan bir ifade yerleşmiştir. Velhasıl ben bu ifadeden oldukça memnunum. Filmlerinde ani öfke patlamalarına yer verir. Bu öfke patlamalarında önemli olan şiddetin oluş biçime değil, sonucudur. Dolayısı ile geleneksel Çin/Japon filmlerindeki ağdalı kılıç, dövüş sahnelerinin yerine Takeshi'nin filmlerinde -Tarantinovari ani ve aksak ancak yüksek tempolu bir aksiyon mevcuttur. Karakterlerin üzerine uzun uzun eğilmeyi sever, hatta karakterleri tanıtırken uzun süreli tek plan görüntüler kullanır. Komedi filmlerinide(TV dizileri,Showlar vs) filmleride başarıyla kotarır. İkisinin de birbirinden ayrı tutmayı becerir.Görsel sinemadan yana olmasına rağmen Matrix vs gibi filmlerden hiç hazzetmez! Bazen filmlerinde kendi de oynar. Filmde kendisi oyuncu olarak yer almışsa oyuncu kısmında adı Beat Takeshi olarak geçer. Daha yazacak çok şey var ama isterseniz filmlerine geçelim.

Hangi Filmlerini Seyredelim
Hepsini ama Tv'ye yaptığı işlerden uzak durun.

Kidzu Ritan;1996
Takeshi nin -sanıyorum- geçirdiği kazadan sonra çektiği ilk film. İki arkadaşın eski günleri yaad etmesini anlatır. Kazadan etkilenmiş olduğu aşikardır Takeshinin. Film boyunca "Beyler fazla iplemeyin hayatı. Hayat çok kısa. Her an gidebilirsiniz" diyen bir film yapmış.

Hana-bi;1997
Karısının kanser olduğunu öğrenen bir polisin hikayesi... Fazla konuşup filmin güzelliğini bozmak istemem kesinlikle seyredin. Özellikle Nishi(Takeshi) ile ortağı Horibe'nin dialogları muhteşem! Yönetmen bir çok zıtlığı aynı potada eritmeyi iyi becermiş. Umut,çaresizlik,sevgi,şiddet,yaşam,ölüm...

Dolls;2002
Depresif,masalsı. Her biri biribirnden muhteşem olan karelerden mi bahsetsem yoksa bu kadar "klişe" bir konunun hiç görmediğimiz yönleriyle gösterilmesinden mi...Takeshi filmi aslında filmin başında izlediğimiz kabuki tiyatrosu ile bitirir. Film başladığı yerde bitmiştir ve zaman hükmünü kaybeder. Oldukça yoğun bir üçlü aşk hikayesi filmi Dolls. Az önce filmin 114dk olduğunu gördüm. Seyrederken zaman kavramını yitiriyor insan. Üç defa seyretmiş olmama rağmen 80-90dk lık olduğunu düşünüyordum filmin. Belki de yapılmış en iyi aşk filmlerinden.

Zatoichi;2003
Ustanın (şimdilik) son sinema çalışması. Gözleri kör(!?), yaşlı bir adamla mafyanın hikayesini işliyor. Yukarıda bahsetmiştim; T. Kitano filmlerinde aksiyon ani ve kesiktir diye. İşte bu film savıma güzel bir örnek teşkil edebilir. Usta Takeshi filmde gereksiz uzun ama göze hoş gelen abartılı kılıç teknikleri yerine hızlı, olayı bir hamlede bitiren sahnelere yer vermiş(kenjitsu?). İyide etmiş. Takeshinin en mainstream filmi belkide.Müzikler daha ilk saniyeden itibaren filme ağırlığını koyuyor. Ancak filmin sonundaki elektronik müzikli sahneyi yadırgadım ben. Ayrıca ustanın en açık,anlaşılır filmi sanırım.[signature][hline]Yazdıklarımla ilgili bir soru(/n) olması durumunda "özel mesaj" atarsanız daha hızlı yanıt alırsınız

[Bu mesaj dasaaa tarafından 19 Haziran 2005 17:30 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bariz izlediğimiz filmler için yorumları buraya yapalım. yararlı olmuş açılması ..

kim-ki duk'un boş ev'ini fazlaca beğendikten sora bu haftasonu gösterime giren fedakar kız'ı izledim bugün. boş ev'den tarz olarak farklı olsa da yine güçlü bir sinema örneği karşımızdaki film. bu sefer dialoglar daha sık ama yine durumlar üzerine yoğunlaşan bir film ..

ben beğendim ama herkese göre olmadığını söylemeliyim.[signature][hline]Remember Sammy Jankis ..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 15 yıl sonra ...
Alıntı

Bu kadınlardan isminin gizli kalmasını isteyen eski bir aktris, yönetmenle çalıştığı bir film sırasında Kim Ki-duk tarafından defalarca kez cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını ve bir sonraki projesinde başrol olması karşılığında yönetmenin kendisiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini dile getirmiş. Ancak yönetmenle çalıştığı ilk filmin ardından psikolojik yardım alan oyuncu, daha sonra da oyunculuğu bırakmış.

Bir başka kadın oyuncu ise yönetmenin 2013 yapımı Moebius filminden önce başka bir kadınla birlikte üçlü ilişkiye girmeye zorladığını ve kendisinin bu teklifi reddetmesi üzerine filmden kovulduğunu dile getirmiş. Aynı oyuncu mahkemeye gitmek için diğer oyuncu ve set ekibinden yardım istese de yönetmenin sektördeki gücünden korkan pek çok kişi, tanıklık yapmak istememiş.

Üçüncü bir aktris ise bir filmde yer almak için Kim Ki-duk ile buluştuğunu ancak yönetmenin kelimelerle kendisini taciz etmeye başlamasının ardından tuvalete gitmek için izin aldığını ve orayı derhal terk ettiğini söylemiş.

Konuyla ilgili olarak #MeToo hareketinin insanları diri diri gömmeye çalıştığını söyleyen yönetmen, film setlerinde cinsel ilişkiler yaşadığını ancak bunun karşıdaki kadının isteği olmadan gerçekleşmediğini ve kendi arzularını filmler aracılığıyla doyurmadığını söylemiş

Yeni gördüm bunu. 2019 Ekim'de Türkiye’de onur konuğu olmuş. Şimdi de Ukrayna'da film çekerken kapmış covidi. İddialar çok etkili olmamış demek ki. Yaptıysa da canı cehenneme ama filmleri iyiydi gerçekten. 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Alıntı

ölümü, kim ki duk'un ne yazık ki ne kadar farklı ve yalnız bir insan olduğunu kanıtlar nitelikte gerçekleşmiş. son yıllarda güney kore'de linç edilen, iki defa haksız ve delilsiz taciz suçlamalarından yargılanıp, beraat eden kim ki duk, kendini suçlayan kadınları dava ettiği için ülkesinde linç edilmeye devam ediyordu.

anlaşılan çareyi ülkesinden ayrılmakta buluyor. kasım ayında oturma izni için letonya'nın jurmala kentinde ev aramaya başlıyor. arkadaşları kendisinden uzunca bir süre haber alamayınca, nerede olduğu polis ve hastane kayıtlarından araştırılmaya başlanıyor. letonya'nın kişisel bilgilerin korunmasına yönelik yasaları da, bu aramayı daha güç hale getiriyor. sonunda usta yönetmenin letonya'da bir hastanede coronavirüs komplikasyonları sebebiyle ölmüş olduğu ortaya çıkıyor. 
 

Çok acayip

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...