Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Tanrı Kent (Cidade de Deus )


Udinen

Öne çıkan mesajlar

Film son zamanlarda izlediğim en gerçekçi yaklaşıma sahip filmlerden biri.Kaçırılmaması gereken bir yapıt.Güney Amerika filmlerinin gelişimi dğnya sinemasını hayrette bırakıyor çünkü film IMBD de tüm zamanların en iyi filmi kategorisinde 96. sıraya gelmiş.[hline]Confucius say, "Man who walk through airport door sideways, surely going to Bangkok."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

gidilmesi, görülmesi gereken çok nadide bir film.
öyle bir film ki, izlerken bolca gülüyorsunuz. amma ve lakin filmin sonundaki "based on a true story" yazısını gördükten sonra ve özellikle birazık film hakkında düşündüğünüzde güldüğünüz için kendinizden utanıyorsunuz.

snatch filminde kullanılan bir takım teknikleri beğenenler ise kesinlikle kaçırmasın. filmin snatch ile alakası yok konu olarak ama kullanılan teknik bizi ara ara snatch'e götürüyor. hoş oluyor pek tabii.

ayrıca ekşi sözlük'te de başlığını okuyun: cidade de deus
zira bir filme bu kadar çok övgü gelmesi ekşi'de pek görülen bir hadise değildir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

harikaydı
gerçekleri bu kadar göz önüne seren bi film pek nadir seyrettim diyebiliim .. filmin bazı anlarında kendi halime şükrettim bazı yerlerde güldüm. herşey vardı filmde
ağır filmlerden rahatsız olmuyorsanız bu başyapıtı gidip görmelisiniz derim

bi de filmi arkımla mecidiyeköy odeon un ilk salonda sadece 2 kişi izledik mütişti eauhea
9/10[hline]things you own end up owning you
(tyler durden)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ağır derken ne anlamda anladın ?
ilerleyişi ağır demedim ..
sahneleri kaldırması zor
ve bu tip filmlere ağır sıfatı kullanılabilir

lynch e ağır diyebilirsin belki de aynı tarzı kullanmış olan kelly ye donnie darko filmi için ağır film demem ben

ama tanrıkent için ağır sıfatı tam yakışıyo[hline]things you own end up owning you
(tyler durden)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Valla Alin Taşçıyan filme 5 yıldız vermiş. Türk filmlerine verdiği oylar dışında gerçekten çok tuttuğum bir eleştirmendir. Türk filmlerinde tutmamamın nedeni de avrupadaki bir film festivelinde Manolya kazandığında onu eleştirmiş, çok güzel bir film olmasına rağmen Mayıs sıkıntısı filminin çok daha iyi olduğunu söylemiş ve filmi çok övmüştü. Manolya filmini seyredip hasta olduktan sonra Mayıs Sıkıntısı filmini gerçekten merak etmeye başlamışım ve hiç unutmuyorum Mayıs ayının son günü Cine5 de yakladım filmi ve seyrettim. Film bana tam bir mayıs sıkıntısı yarattı, mayıs ayından nefret eder oldum. O kadar nefret eetim filmden. Eğer David Lynch filmlerinin durgun olduğunu düşünüyorsanız sakın Nuri Bilge Ceylan filmi seyredeyim felan demeyin.
Neyse konumuza dönersek Alin Taşçıyan Türkiyenin en kıl eleştirmeni olsa (matrix reloadedi seyretmeyecek kadar da kıldır) da bir filme 5 yıldız vermesi mücize gibi bir şeydir ve bu filme 5 yıldız verdiğini gördüğümde şok oldum ve gerçekten merak etmeye başladım. Onun dışındaki takip ettiğim tüm eleştirmenler yüksek notlar vermiş ayrıca. Bu aralar kesin gideceğim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Mukemmel bir film. zaten bu aralar festival filmleri vermeye basladilar, cok memnun oldum kendi adima. ozel efektli, pahali oyunculu holywood filmlerinden artik bikkinlik gelmisti. giseye yaklastigimda arkadasimla kafamizda bir film belirlemeye calisiyorduk. israrlarima dayanamadi ve terminator yerine tanrikent'e girdik. Herkese tavsiye ediyorum.Anlamadigim bir dilde film seyretmeyeli cok zaman olmus, bir an kaliyorsunuz ama sonradan alisiyorsunuz. Basrol oyuncusunun yaninda cok taktir ettigim 5-6 oyuncu daha var. ilerde kendi filmimi cekerken bulmayi planlauarak ismlerini not ettim.[hline]blinded by fear of life
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Dojorel, 12 August 2003 20:06 tarihinde demiş ki:
ilerde kendi filmimi cekerken bulmayi planlauarak ismlerini not ettim.[hline]blinded by fear of life


oha iyi aşmışsın
bu arada başrolde oyuncular değil resmen bi mekan oynuyo sinema dergisinde söylendiği gibi ..
mermiler öyle uçuşuyo ki havada bi karakter gidip yenisi geliyo falan

süper film ya realist olması bitiriyo olayı bi kere[hline]things you own end up owning you
(tyler durden)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Biri Hollywood yapimi gazdan baska bir icerigi olmayan pembe yanakli amerikan yada amerikanlasmis genclige hitap eden bir film. Digeri ise bagimsiz güney amerika yapimi festival filmi.

Secmek sana kalmis. :P[hline]Confucius say, "Man who walk through airport door sideways, surely going to Bangkok."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Fegro, 14 August 2003 01:59 tarihinde demiş ki:
Digeri ise bagimsiz güney amerika yapimi festival filmi.

Secmek sana kalmis. :P[hline]Confucius say, "Man who walk through airport door sideways, surely going to Bangkok."


düzeltiyorum
diğeri ise brezilyanın arka mahallelerini (gettolarını) anlatan, sırtını gerçek bir hikayeye dayamış realist yapım

seçmek sana kalmamış
tanrıkenti seçicen ;)[hline]things you own end up owning you
(tyler durden)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Evet sonunda zaman bulup filme gidebildim.

Eğer eleştirmenlerin notları olmasa, ya da festivaller belki de hiç farketmeden kaçırabileceğimiz bir filmdi ki kaçırmadığıma mutluyum. Çoğu kez afişlerine bakarak karar verdiğimiz bir durumda Tanrı Kent' in afişi önünde kendimi hayal ettiğimde direk es geçebileceğimi biliyorum. Bir brezilya filmi, ne yönetmenin ne de oyuncuların isimnlerini duymuşluğumu bırakın telaffuz bileedemiyorken bir filme gitmek, hem de dilini bilmediğim bir filme gitmeyi düşünmezdim. Ama bu kadar yüksek yıldızlardan sonra gittim ve kaçırmadığım için mutluyum.

Filmin oyuncu özellikle başrol denebilecek oyuncu kadrosu hayli geniş olsa da insana aslında benim başrol oyuncum yok der gibi bir hali var. Aslında ismini telafuz bilke edemediğim bir çok oyuncu değil çok daha tanıdık bildiğimiz baş rol oyuncuları var filmde. Brezilya gettosu, Suç ve Ölüm. İşte başrolleri aslında paylaşanlar bunlar. Sinema filmlerinin ağırlıklı çoğunluğunda karakterler başrolu oynarken bir filmde olayların, mekanın suç ve ölüm temalarının başrolu üstlenmesi bayağı bir ilgimi çekti tabii ki. Filmden çıktığımda ise brezilyanın da sinemada pek de es geçilemeyecek bir tarzı, yeteneği ve gücü olduğunu görmemek ve bunlardan etkilenmemek de imkansız gibi bir şey. Film gerçekten çok etkileyici ve gerçekçi çekilmenin yanında bir çok amerikan tekniğini de içinde barındırarak sizi 2,5 saate yakın sinema perdesine karşı konsantrenizi ayakta tutuyor. Yönetmenlerimizin bir çok film ve yönetmenden etkilendiğini, güzel alıntılar ile filmi gerçekten yerinde süslediğini zaten görebiliyorsunuz. Bu süslemeler sizi filmin gerçekliğinden uzaklaştırmıyor ki bu en önemli başarılardan biri. Ölümlerde belki içiniz sızlamıyor alışıyorsunuz ama bir çok sahnede de içiniz gerçekten buruluyor halinize şükrediyorsunuz. Çünkü filmde anlatılan brezilya bizim dergilerde internette gördüğümüz Brezilyadan oldukça farklı ki bildiğimiz brezilya sanki hayalmiş gibi geliyor. Film boyunca onu hiç göremiyoruz. Biz Brezilyanın apayrı bir noktasını ama sanki bir başka ülkeymiş bir başka gezegenmiş gibi görüyoruz. Hele hele sonundaki gerçek hikaye ibaresi çıktığında içimizde bir burukluk daha oluşuyor.

Filmin konusuna gelince bir gencin büyük bir çete ile polislerin kapışmak üzere silahlarını birbirlerine çektiği bir ortamda tam ortada kalmasıyla ölüm öncesi film şeridini görürcesine hikayeyi yine aynı çocuğun sesinden anlatımıyla seyrediyoruz. O güne kadar şuçun içinde şuçtan uzak kalma çabasını görüyor ve bu arada Gettoyu, en öenmlisi suçu ve Ölümü tanıyoruz. Genel sinema anlatımından uzak daha çok sanki bir kitap anlatımı havasında gidiyor film. Ama arada basit tanıdık anlatım tipleriyle, basit esprilerle(ki o esprilere güldükten hemen sonra gülünmesinin doğru olup olmadığını kendine sorduran yapısı ile), yine bazı yerlerden tanıdığımız basit ama başarılı özel efektleriyle, her girdiğiniz yerde her gördüğünüz kişide bir kitap anlatımı havasındaki detaya inmelerinden sonra konuya dönmesiyle sizi perdeye bağlıyor. Bunları yaparken de onun detayı bunun detayı derken konudan bayağı bir uzaklaşıyor. Bu uzaklaşmalarda "konunun ucu gidiyor " gibi bir kaygı bir düşünce kafanızda belirdiği an çok ustaca bir toparlama ve hatırlatmayla geri dönerek hikayede kaybolmanızı çok başarılı bir üslupla da önlüyor.

Sonuç olarak bütünüyle bakıldığında oyunculuk, konu, efektler, anlatım, kurgu konularında çok iyi bir birleşim. Dünya sinemasını reddetmeyen kendi içinde gerekli yerlerde ufak motiflerle kullanırken bunu filmin içine başarıyla adapte edebilmiş bir yapıt söz konusu. Tabii ki vurdulu kırdılı uçtulu kaçtılı amerikan yapıtlarına bayılan izleyici kesimine biraz ağır gelebilecek bir yapıt olsa da kırk yılda bir de olsa Avrupa filmi seyreden birinde bu tarz bir düşünce yaratmıyacağına tam tersine sinema sanatına ayırdığı zamanını boşa geçirtmeyecek, ona bir basamak daha atlatabilecek bir film olduğunu düşünüyorum.

Bunun yanında Gallant' ın dediğine de katılmamak elde değil. Bir tavuğun oscar verilebilecek kaçış sahnesinin beni bir hayli şaşırttığını da söyleyebilirim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 yıl sonra ...
geçen gün imdb de en iyi filmlere bakıyordum...

thriller (gerilim) a girdim baktım 2. sırada City of God diye bi film var... allah allah hiç duymadım ya bi izliyeyi dedim (ayrıca en iyi filmlerde de 9. falan)

Çok başarılı bir film... Herkes yorum yapmış o yüzden pek detaya inmeyeceğim ben ama sinema severlerin (öle abuk subuk aksiyon filmleri sevenler değil, sinemayı sanat olarak görenlerin) kesinlikle kaçırmaması gereken bir film.. divx olarak yükleyin ya da dvd sini alın izleyin kesinlikle...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...