Gimli Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Bilmiyorum kaçiniz Umberto Eco'nun romanlarini okur. Ya da kaçiniz Umberto Eco'nun Baudolino'sunu okumustur. Umberto Eco Baudolino'da karanlik cagi anlatir. Hacli seferleri sirasidir, insanlar birkaç dini olay veya mucize dedikodusuyla kolayca kandirilabilir, insan hayati ucuzdur, yasam kalitesizdir. Eco karanlik cagin özelliklerini harika bir sekilde anlatirken, aslinda tarihin yazimini elestirir. Kitabin ana karakteri Baudolino, hayal gücü çok genis, konusmasini ve politik sorunlara kapak bulmasini çok iyi bilen bir adamdir. Kitap içinde bölümler geçtikçe, onun hayal ettiklerinin yavas yavas tarih kitaplarina gerçek olarak geçtigini görürüz. Azizleri uydurur, mucizevi olaylar tasvir eder, olmadi nüfuzunu kullanir hiç olmayan bir kütüphane yaratir. (Elindeki hayali belgenin gerçeginin Paris'teki bir kütüphanede oldugunu söyler imparatora. Pariste'ki kesislerse, imparatora mahcup düsmemek için belgeyi yoktan varederler) Arkadaslariyla oturup afyon/yesi bal çekerler, Hindistan'daki olmayan bir kralligin hayalini olustururlar ve bu kral'in agzindan imparatora bir mektup yazarlar. Mektup imparatora istedigi bahaneyi verir ve bu vesileyle haçli seferine çikar. Roman boyunca, Baudolino ve üst düzeydeki insanlarin uydurdugu/yarattigi olaylar tarihin akisina renk verir. Insanlar bunlari gerçek olarak kabul ederler ve yukaridaki insanlara hareket etmek için güç vermis olurlar. Belki simdi size Azizler, Ruhlar, Hayali Krallar anlamsiz gelecektir. O zamanin insani aptaldir diyeceksiniz. Ama bi de simdiyi düsünün. Medya cagini yasiyoruz. O zamanki insan incile tevrata kurana körü körüne inanirken, simdiki insan televizyona, gazeteye, radyoya körü körüne inaniyor. Düsünün, Irak savasinin asla olmadigini düsünün. Hepsi bi montaj/tiyatro olamaz mi? Ben kendi oturdugum odamda, ev bilgisayarimda inanilir montajlar yapabilirken neden olmasin?Hanginiz Irak'a gitti ve düsen bir bomba gördü? Hanginiz gerçekten oradaydi? Hergün medyada bir sürü olayin varligindan haberdar oluyoruz. Ama acaba bu olaylarin hangileri gerçekten gerçek ve hangileri Baudolino gibi adamlar tarafindan uydurulmus? Gerçek tarihi, gerçegi bulmak zordur. Yapilabilecek ilk sey, ayni olayi/haberi degisik agizlardan dinlemektir. Ikinci adimsa, olaylari anlatan kisilerin birbirleriyle karsit görüste olmalarina dikkat etmektir (ki agiz bilrigi yapmasinlar) Yapilabilecek üçüncü seyse, seçilen karsit görüste kisilerin bir çikar iliskisi içinde ayni dogruyu söyleyip söylemedigine dikkat etmektir... Liste böylece uzayip gider. Böyle düsündükçe, insan asla dogruya ulasamadigini farkediyor. Çünkü ulasabilecegimiz en üst düzeydeki dogru, herkes tarafindan kabul edilmis olandir. Ancak tarihte öyle olaylar olur ki, herkes hep beraber bazi yanlislari unutmak ister. Bugün emin olun modern tarihin bilmedigi, yanlis bildigi tonlarca sey var. Bazi seyler de vardir ki, varolan toplumun yapisi uygun olmadindan asla gerçek olarak afise edilemezler. Kabaca. Gerçek veya objektiflik diye birsey yoktur. Bugün asla bilemeyiz, atom bombasi atilirken, o ucagi kullanan adamin kendi basina bir is mi yaptigini yoksa baskandan emir alip mi gittigini? Asla bilemiyiz Hitler'in gerçekten ölüp ölmedigini. Hanginiz cesedini gördü? Biraz daha ileriye götüreyim bu tezi. Asla bilemezsiniz gece kara gökyüzünde gördügünüz yildizlarin gerçekten X milyon isik yili uzaklikta varolan günesler oldugunu. Bu teoriyi size modern astronomi bilimi söylüyor. Onlarin hepsi pekala da iletisim uydulari olabilirler. Tezler tezler teoriler... Amerika kitasinin varolduguna amerikaya gitmeyenler nasil inanabilir k? Arkadasi gittigi için mi? O arkadas pekala da yalan söylüyor olabilir. Yürürken, kilometrelerce ileride gördügünüz dagin varolup olmadigini nerden bilebilirsiniz ki? O, kocaman devasa kartondan ucuz bir dekor olabilir. Size söyleyebilecegim sey sudur ki. Çok gezin. Çok okuyun. Iyi inceleyin. Her zaman süpheci olun. Yalnizca gördüklerinize inanin. Ancak o zaman gerçege ulasmanin kiyisindan kösesinden geçebilirsiniz.[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki: A mug of ale, and a fine tale! Gimli yönetti [Bu mesaj Gimli tarafından 13 Ocak 2005 19:57 tarihinde değiştirilmiştir] [Bu mesaj Gimli tarafından 13 Ocak 2005 20:02 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
-Mandrake- Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 güzel yazı,baudolinho yu okumuştum dediğin gibi gerçekten gerçek tarihi bulmak çok zor[signature][hline]ama kopuktu kopuktu zincir olduramadım...... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
syh Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 tarih yazimi konusunda en cok hosuma giden demon the fallen di. adamlarin tezi $u, tarih kazananlar tarafindan yazilir. ve kazananlar her zaman iyi tarafin kendilerinin oldugunu iddia eder. bununla mevcut dunyayi da betimleyerek lucifer'i ve tanri'yi karsilastiriyolardi. hakkaten iyi taraf mi kazandi diye nem kapabilir insan. forza white wolf :)[signature][hline]there is nothing in this world worth to believe in Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Gimli Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Adamlar realistmis (-: Tarihi kazananlar yazar ve kazananlar her zaman iyi saf cesur güçlü vb dir. Degismeyecek bisey sanirim bu[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki: A mug of ale, and a fine tale! Gimli yönetti Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DiabloTyrael Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Hmm İnsanlığın tarihiyle yakından ilgilendiğimiz vakit bir an olur ki, sonsuzluğun soluğu esiyormuş gibi gelir :)[signature][hline]Tarih Türkler'de başlar---Pontus ve Bizans'ı Hortlatmak isteyenlere yanıt!---Türk Olmak---Vatan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 kitabı okumadım, şöyle bir şeyler söyleyesim geldi ama: bildiğim kadarıyla eco sıkı bir postmodern edebiyat yazarıdır. bu kitapta da gimlinin anlattığı gibi modern tarih anlayışını sıkı bir üslupla eleştirmiş. ben de biraz kendi bilgilerimce aradaki farkları yazayim.. postmodernizm, modernist tarih anlayışındaki objektiflik ilkesinin yerine, göreceliliği koyar. şimdi buraya yazsam sayfalar alacak ve sağlam temelleri bulunan(ve bazılarının sağlam çelişiklikleri, ki aslında zaten postmodernizm başlı başına bir çelişkiler yumağıdır) bir, "gerçeğin" bulunamayacağına dair görüşleri vardır. hatta uç postmodernlere göre her şey birer simulakra(simulasyon)'dır. her şey birbirinin kopyasıdır; çağımızda kopyalar kopyalanmaktadır. gerçek orada bir yerde ve hiçbir yerdedir. doğru/yanlış, iyi/kötü gibi değerler yoktur; bunlar iktidar odaklarının bize anlattıklarıdır, söylemlerdir. bilgi yoktur, söylem vardır.(foucault) şöyle kendimce formülize edebilirim: söylem bilgiyi, bilgi gücü, güç iktidarı getirir. doğrularımız ve yanlışlarımız, mevcut iktidar odaklarının(bu iktidar salt siyasi iktidar değil, yaşamın her platformunda bulunan iktidardır. mesela bir doktorun hasta üzerindeki iktidarı. doktor hastaya gelir ve sen çok hastasın der ve hasta bunun doğru olduğuna koşulsuz inanır, çünkü söylem sahibi doktordur, iktidardır.) söylemleridir sadece. çok karıştırdım konuyu sanırım, özür dilerim. hah, postmodernizm ve toplum bilimleri(rosenau) isimli bi kitaptan alıntı yapacağım burada; postmodernistlerin, modernist tarih anlayışında eleştirdiği temel noktalar: " - gerçek, bilinebilir bir geçmiş; insan düşüncelerinin, kurumlarının ya da eylemlerinin evrimsel ilerlemesine dair bir kayıt vardır. - tarihçilerin nesnel olmaları gerekir - tarihçiler geçmişi açıklamak için akla başvururlar - tarihin rolü insanın kültürel ve düşünsel mirasını yorumlayıp kuşaktan kuşağa aktarmaktır." son olarak descombes'ten bir alıntı: "batı'nın miti tarih'tir." Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Golge-i_Khan Mesaj tarihi: Ocak 17, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 17, 2005 bu arada paranoyaya sapmamak lazım tabii : )[signature][hline]http://golge-i-khan.deviantart.com/ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EagleEye Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 iyide bu şekilde düşünen bir insan kafayı yer be hehe paranoyada son nokta Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 bir şekilde işin deririnine giridğinde tabi ki kafayı yersin o yüzden ben de fazla kasmıyorum üstünde gerçek tarih die bir şeyi bizim asla öğrenemeyeceğimiz zaten kesin biz sadece bize gösterilenleri biliyoruz gösterilmeyenlerden ise bırakın doğrusunu,yanlışını öyle bir şeyin olup olmadığını bile bilmioruz o yüzden lucifer iyimiydi, alman kralı(baudolinodaki) gerçekten boğuldu mu ya da kafayı sıyırmaya kadar uzanabilecek bir sürü sorunun gerçek cevaplarını bilemiyoruz bu arada baudolino olayı tamamen doğa üstü kısımlara tasıyana kadar cok güzel gitmisti, oradan sonrasını begenmedim son bir sey ekliycem, eğer tarihin gizli kalmış, gösterilmemiş yönlerini araştırıyorsanız mutlaka ama mutlaka "Imprimatur" u okuyun muhteşem ötesi bir kitap, kesinlikle tatmin olursunuz hatta imprimatur hakkında tartışmak isteyen olursa ayrı bri topic bile aaçbilirz yani[signature][hline]Emaleth, 12 Ocak 2005 18:11 tarihinde demiş ki: where is hareket, there is bereket paticiklerim. Cthulhu_, 05 Aralık 2004 20:57 tarihinde demiş ki: 12 yaşımdan beri sertleşmeye başladım hala da sertleşiyorum...Icq Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
WERAN Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 hakkiaten sana katılıyorum. kitabın uçuş bolumune kadar zevkliydi. sonra çok canım sıkıldı(bilmem neresi bilmem neresinde olan yaratıklara ...ıyy). ama sonu güzeldi. Düz bakarsanız vasat belkide kötü bi son. Ama son hakkında biraz düşündüm ve şuna vardım. Hayal gücü çok yüksek, hayatı kurnazlıklar ve sinsiliklerle geçmiş bir insanın(boudalino) bi süreden sonra o hayal aleminde kilitli kaldını gördüm. we orada yaşadığını sanıyodu.(yani delirdi.) Bu bize insanların kötü düşüncelerinin we yalanlarının kendilerinden neler götürdünü biraz çıtlatıyo sanki...[signature][hline]Sen aşkı aramazsan Aşk seni arar. (/)(/) >>~-----~> .V¨¨V Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 katılıorum aslında orda yaptığı şey mantıklıydı, ama nedense hoş olmadı yani hayatını uydurudğu hikayelerden kazanan birisinin o hikayelerin esiri olması oldukça ilginçti up!!! ben imprimatur hakkında konuşmayı tercih ederim de baudolino da olur(kaç ay önce okduğum kitap, bir yılıg eçmiştir, hatırlamıorum da ztn)[signature][hline]Emaleth, 12 Ocak 2005 18:11 tarihinde demiş ki: where is hareket, there is bereket paticiklerim. Cthulhu_, 05 Aralık 2004 20:57 tarihinde demiş ki: 12 yaşımdan beri sertleşmeye başladım hala da sertleşiyorum...Icq Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Gimli Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 Aslinda benim en çok hosuma giden bölümü 3 Müneccim Kral geyigiydi. Dönemin dogmalarina ve dogrularina fazlasiyla uygundu. Özellikle 3 müneccim kral'in kutsal yazimlara uygun olarak "dogu stili" giyinmis olmalarina ragmen "inandirici olsun" diye papaz kiyafetleri içine sokulmalari gerçekten çok ilginçti. Ayni zamanda, Rahip Johannes'in kralligina "dogru olmayan kilise haritasiyla" gidilmesi gerektigi sonucu da cidden çok ilginçti. Ama en çok begendigim tavsvirlerden biri kitaptaki raki tasviridir (-: "Içine su atinca bulutlanan, agir, adami zipkin gibi çarpan içki" [signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki: A mug of ale, and a fine tale! Gimli yönetti [Bu mesaj Gimli tarafından 20 Ocak 2005 00:29 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
mdma Mesaj tarihi: Ocak 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 21, 2005 Kitap cok güzel Baudolino çok zeki zaten alman kralı onu ilk gördüğünde ne kadar zeki birisi olduğunu anlıyor ve yanına alıyor. Benim kendi görüşüm ; Baudolino o zamanlarda yaptığı uydurmaları günümüzün dünyasındaki siyasetçilerin yaptığı kandırmalara benzetiyorum. :) Sadece Türkiye için değil tüm dünyada dönen siyasi oyunlara benzetiyorum. Savaşlar, ülkeler arası siyasi ekonomik anlaşmalar vs..., Tabi bunun dışında da daha bir çok anlam çıkartılabilir.[signature][hline]Feror ego veluti - sine nauta navis, ut per vias aeris - vaga fertur avis... Quidquit Venus imperat - labor est suavis, quae nunquam in cordibus - habitat ignavis. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar