Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Çin Seddi


Gimli

Öne çıkan mesajlar

Aklındaki umutları hiçbir zaman gölgeleyemezsin. Seni yaşatan seni sen yapan onlardır... Zihnin ne kadar takılsa da, mantığın ne kadar aksini idda etse de, o imkansız amaçlar yaşamımızın büyük bir gerçekliğini kapsar.

Gerçeklik beton, siyah-beyaz bir binadır. Koku yada sesten arınmış, sadece tek bir sesin tonsuz konuştuğu bir evrendir orası. O ses beyninizi kilolarca ağır bir gürz gibi ezer. Her bir vuruş, kabullenemediğiniz doğrulardır. Umutlarınız bu acımasız gürzün kıvılcımları içinde yok olurken, herşeyin ne kadar negatif olduğunu farkedersiniz. O an sanki hiçbirşeyin tadı tuzu yoktur. Gerçekliğin içinde zaten hiçbir zaman mutluluk olmamıştır. Adeta etrafı kilometrelerce uzun bir sürü Çin Seddi yle kaplıdır. Denediğiniz her yol, geçtiğiniz her aşama size yine o soğuk ve kalın duvarları gösterir. Onların içi dışı, ana hatları, sınırları her zaman bellidir.

Fakat tüm bu acımasızlığı süsleyen, sınırlarını esneten o sımsıcak hayallerimizdir. O duvarı, rengarek boyayan, gerçeklik çizgisini aklımızda flûlaştıran, ulaşılamaz görülen hayallerdir. Hep "Neden?" deriz o tüylerimizi ürperten duvara tosladığımızda. Kendi sesimiz içine düştüğümüz yoklukta kaybolurken gerçekleri kabul etmek istemeyiz. Varolanı kabul etmemek bize dehşet bir acı verirken, onu kabullenmeye başlamak daha da korkunç bir aşamadır.

Etarfınızda yaşayan her varlığın, her nesnenin gerçekliğine inandığınızda artık 1930 lardan kalma sessiz bir filmin baş rol oyuncusu olmuşsunuzdur. Gerçek o kadar yalın, bir o kadar da soyuttur ki etrafınızdaki bu basitlikle ilişkiniiz kesmek istersiniz. Koskocaman cam bir kavanozun içine girip hayatı izlemeye başlarsınız. Kaskatı camın arkasından yaşayan bir dünyayı görürsünüz. Herşey çok monoton ve alışılagelmiştir. Beyninize yer etmiş "Neden?" sorusunu bile sormayı anlamsız bulmaya başlarsınız. Çünkü bu sorunun cevabını kimse vermeyi başaramamıştır...

Amaçsızlığın yarattığı o cam kavanozu kırmak aslında tamamen bizim elimizdedir. Koskocaman bir okyanusta öylesine savrulan, batmakla batmamak arasında çelişen bir gemi olmaktan kurtulmak nasılsa... Hayallerimizi dümen yapıp umutlarımızla yelkenlerimizi doldurduğumuzda, hayatın azgın denizleri önümüzde köle olmuştur. Hayaller gerçekliğin duvarını başka bir köşeye atsa da, o hep orada olacaktır; ve hayatımızın bir parçası ona aittir.

Ben bu garip yaşamda çoğu kez, "quit" tuşunu aradım. Ama hiçbir zaman orada değildi. Kurtulmak istedim bu işkenceden. Ama atlayıp ferahlayabileceğim bir umut gölü bulamadım asla. Sevmek istedim mantıksızca. Ama hep hayallere aşık oldum, asla aradığımı bulamadım. Tanıştığım her insanda umudumun hayalini aradım. Bulamamak sürpriz olmamalıydı....

Şimdiyse tek bir hayalim var. Yazmak... Yazabildiğim kadar. Fantazi edebiyatının anlamsızlığı ve toz pembe oluşu hep gerçekliğin katı yüzünü yok etti. Ama burada, milyonlarca giga byte lık internet ağı üzerinde sadece birkaç megabyte eden bu forumda, 3-4 kilobyte lık yazılarla bu soyut duvarı aşabileceğimize inanıyorum...

"Ejderha'nın İni hikayelere yer veriyor"... Bırakın da biraz gerçeklere yer versin....
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben bu garip yaşamda çoğu kez, "quit" tuşunu aradım. Ama hiçbir zaman orada değildi. Kurtulmak istedim bu işkenceden. Ama atlayıp ferahlayabileceğim bir umut gölü bulamadım asla. Sevmek istedim mantıksızca. Ama hep hayallere aşık oldum, asla aradığımı bulamadım. Tanıştığım her insanda umudumun hayalini aradım. Bulamamak sürpriz olmamalıydı....


Özellikle bu cümle bana çok anlamlı geldi...

Aslında genelde çoğumuzun hayatları birbirine yakın şekilde ilerlemekte kişisel ve ailesel farklar, çevre farkları haricinde içimizde hepimiz aynı değilmiyiz aslında?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

gerektiginde programı hack etmeyi biliceksiniz bence ya da yapamıyosanız mavi ekran cıktıgında gülümseyebilmeyi en azından. hayatın bi zorunluluk oldugunu düsünmekten vazgecmelisiniz belki de, cünkü değil... eger yeterince cesaretiniz varsa -ki cesaret dogru kelime kesinlikle- istediginiz herseyi yapabilirsiniz. quit optionı olmayan bi programda alt+f4 ve ctrl+alt+del ne kadar zordur bilirim hatta denemedim diil ama sonucta eger bi yerde sıkısık kaldıysanız kurtulmak yerine kabullenip en iyi sekilde devam etmek daha mantıklı kesinlike yenilgiyi kabul etmek diil bu aksine herseye ragmen hayatta kalabilmek ne kadar güclü oldugunuzu kanıtlar... belki hersey biraz daha fazla denemekte hicbir hayat tozpembe diildir onu katlanabilir yapan o hayatı yasayan insanlardır... ;-)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cesaret degil dostum " Istemek " tam dogru sozcuk istemek her intihar, intihar degildir. Bunu deneyenlerin cogu, cok zor ogrenir, kabullenir; yaptıklarının bir yardım cagrısından fazlası olmadıgını...

Cesaret konusunda haklısın ama hayatın icindeyken o tuslara basmak son cozum gozuktugunde o kadar da zor degildir. Mutlaka bir gurur, onur, namus, hırs vardır elinde ve tutundukca bu degerlere insan daha guclu hisseder kendini anlamsızca.

Allahtan bilinc altı diye bir olgu var da koruyor cogumuzu kendi aptallıgımızdan.

Arkadaslar,

Quit, tusu da biziz, ctrl-alt-del de biziz; kendimiz icimizde ya da dısımızda farklı olsak da olmasak da bildigim tek sey var en azından kendimizi sevmeliyiz.

Kendimizi sevmiyorsak, sevebilecegimiz seyler yapmalıyız ki kendimizi sevebilelim.

İstanbul da oturanlar, arabanız var mı yok mu bilmiyorum yoksa da sorun degil sabah kalkan ilk otobusle bogaza inin ve bir sabahcı kahvesinin onunde sabahın ilk cayını yudumlarken bogazı etrafınızı seyredin dinleyin bogazdan gecen gemileri, ufak balıkcı motorlarını, kus, martı seslerini, etrafınızdan aceleyle mahmur gozlerle bir yerler yetismeye calısan insanları izleyin aksam dan kalanların soylenerek, derin derin nefes alarak yurumelerini seyredin.

Hayat yeterince boktan mı ? degil arkadasım kırın bir cemberi, atın kendinizi dısına, bakın etrafa, o kadar zor degil ki bu hangi sehirde olursanız olun sabah seyredin sehrinizi...

Paranızı odemeyen patron mu ? kactıgınız alacaklı mı ? okul da takan hoca mı ? vermeyen hatun mu ? karsılıksız ask mı ?

Sabah seheri ve ayazı hic bir sey bırakmyor adam da...

Tabii bunların ise yaramadıgı durum da yok degil. Bir arkadasım beylerbeyin de 2 yıl once ne bocegi lan bagrım yanıyor asıgım ulean diye denize atlamıstı da zor cıkarmıstık

:-D

Bu arada benim istanbul' um gelmis yaa
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 7 ay sonra ...
çok karamsarsın be Gimli...

ya da ben çok safım ki en kötü olaya bile kafama takmayacak şekilde bakıyorum...

bu arada, aynı "hayali" paylaşıyoruz...[hline]Damned, the wrathful and the vain
Suffer the fifth plain
Cross the river Styx
Heed your crucifix
The mudded corpses cry
Howling to the sky
Reach the other side
Open wide the gate
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 yıl sonra ...
2001... wow..

Büyümüsüz.
Gelismisiz.
Degismisiz.

17 yasimdayken bana bunlari yazdiranlar utansin (-:

Degisik oldu bu yaziyi tekrar okumak[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti

[Bu mesaj Gimli tarafından 16 Ocak 2005 17:07 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bunların hepsi bize verilmiş bir rol.Çoğu kez denedim rolümü oynamamayı sanki başkasına vericekleridi hadi onun yerine oyna diye...
Ben taşıyamıycağım diye bağrınıyordum.Çok fazla bunlar neden acıyı öğrenemem gerekiyor ki.Olgunlaşmanın başka yolu yok mu yani?
Zaman geçti,hala geçiyor.Ve ben hala tamamen atlatmış değilim sorunlarımı.Ama yineden yaşıyorum belki değişebilirim die
Benden hiç bir zaman "quit" tuşunu bulamadım,artık aramıyorum bile..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...