Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Günlük #7


Saeros

Öne çıkan mesajlar

uzun bi yazı yazayım
benim için direniş aslında çok önceden başlamıştı günlük. 2 3 ay önce sevgilim mimar olduğu için ve bu tarz olaylardan haberdar olduğu için, gezi parkının ne hale geleceğini söylerdi. bende dalga geçerdim onla. ya bırak zaten avm yakışır oraya derdim sinirlenirdi bana. hatta beyoğlunu komple yıksınlar avm yapsınlar derdim, geyik yapıyodum güya kendimce. 2 kere onla hafta sonu cumartesileri 300 500 kişinin katıldığı eyleme katılmıştım kırmamak için onu. olayların bu kadar büyüyeceğini o zaman tahmin etmezdim (dedim ya kırmamak için).
29'unda başladı günlük herşey. sevgilim bana gezi parkına gitmek istediğini söyledi ben ise polis var insanlara kötü davranıyor gitme dedim (ben gidemiyordum yanında olsam eyvallah ama işim gücüm vardı). o gün bana bi sürü laf etti. zaten sabahında olaylar oldu. perşembe baktım insanlar gidiyor parka, ulan noluyor dedim kendime bi anda. bu insanların bi bildiği var. ben politikadan ondan bundan anlamam ama var bi bildikleriki metroda sloganlar atıyorlar dedim.

eve gitmiştim. oturmak bana çok koydu o gün evde. baktım beşiktaşlılarda toplanmış. sen ne biçim beşiktaşlısın lan dedim çıktım evden formamı giyip. o gün ne güzeldi be. keşke hep öyle kalsa hafızamda gezi parkı. insanlar eğleniyor, taciz yok kavga yok gürültü yok. 10 binden fazla insanın olduğu bi yer. herkes saygılı. ünlüler bile gelmiş olm ne diyosun bi sürü ünlü gördüm.

ertesi gün cuma tabi iş var döndük eve gece. sabah telefondan haberlere bakıyorum ama mide asidim tavan yapmış okurken haberleri. iş yerine gittim yerinde duramamak öyle bişi olsa gerek. sinirden stresten iş yapamıyorum artık. bir önceki gün beraber eğlendiğim insanlar, şiddet görüyor. öyle böyle bi şiddet değil ama. bilgisayarda oturuş şeklim, karşımda 6 tane insan var, çoğu yerde gözlerim doluyor izlerken çaktırmamaya çalışıyorum. esnemiş taklidi yapıyorum. mesai bitiyor eve koşa koşa giderken aklımda tek bişi var. herkes taksime gelecek yalnız değilim, orda şiddet görenler ben geliyorum yalnız değilsiniz. klasik beşiktaş formamı giydim, puşimi taktım, xaeninle çıktık yola.

ilk gazımızı yedik uzaktanda olsa. hatıra olsun diye hem silahla atılan hemde elle atılan (elimizi yakıyodu baya sıcaktı) biber gazlarından bile aldık. ilerleyen saatlerde gaz bombaları dibimize bile düştü. gözümüze iyi gelir diye limon falan sıkıyoruz. etrafımızda tanımadığımız yüzlerce insan var ama ilk gazı yediğimizde birisi koşa koşa yanımdaki arkadaşımın ağzına 3 liralık maskelerden birini taktı gitti bişi demeden. böyle bi ortam vardı. birisi sorsa abi 100 lira varmı polise atıcam, çıkarıp verir insanlar. herşeyi bi kenara bırakmış çünkü herkes. karşısında polis değil, tek bir kişi var ve onun saçma sapan yönetiminden sıkılmışlar belliki.

bu arada sevgilim beni evde sınava çalışıyo biliyor. arada sırada geriye kaçıp mesaj yazıyorum. o gün foyamız meydana çıkmasın diye (sınav var birde üstüne sabah 9da) erken dönüyorum eve ama dönerken sanki orada insanları yüz üstü bıraktım, yazıklar olsun bana diye düşünüp kötü oluyorum lan. eve geliyorum boşuna gelmişim zaten eve. sınav var ama gece 3e 4e kadar tv başındayım olayları izliyorum. ertesi gün sınava girip çıktıktan sonra zaten yine sınav var pazar günü. o gün katılamıyorum. zaten ben sınavdan çıkıp eve geldikten bi süre sonra insanlar taksime giriyor. seviniyorum niyeyse. insanlar koştururken gözlerim dolmuyo değil tv karşısında. sanki istanbulu fethetmişiz lan öyle böyle değil. pazar oluyor son sınavdan çıktıktan sonra özgürüm diyorum formamı giyiyorum yine. ama bi sevgili baskısı var tabi üstümüzde yine "olaylara karışma" baskısı. he diyorum. yaptığım yanlış tabi, yalan söylüyorum sürekli ama napayım lan, tanımadığım ama kardeş bellediğim insanlar var orda. hatta tanıdığım bi sürü insanda var. pazar dolmabahçede yaşadıklarım " en pis bugündü lan" diyorum kendime. polis ğaçları yakıyor sürekli sıkıyor vs vs. saatlerimiz geçmiş ama baksan sanki 5 dk olmamış bize. tabi bu sürede herkes beni evde biliyor yine. barikata kaldırım taşı yada demir taşınıyor, insanlara yardım ediyorumi geri çekilip msj yazıyorum ahaha. pazar tavandı çatışmada heralde diyorum o kargaşayı görünce.

sonraki günler bişi olmuyor pek. ortalık sakinleşiyor. yediğimiz uzaktan atılan gazlardan ibaret sadece. ağzımıza acı biber sürülmüş hissi verir ya aynı ondan. gözler zaten uykusuzluktan hassaslaşmış, rüzgar esse yaşarmaya başladığı için uzaktan gelen biber gazını kim ipler. 11 haziran salı. psikolojimin bozulduğu günlerden birisi. ben diyim 40 bin siz diyin 50 bin kişi. hani şu radikalin verdiği video var ya otobüsün tepesinden çekilmiş. o otobüsün tepesindeki kız oradaki en rahat kişi onu söyleyeyim. tamam gaz yemiş eyvallah ama, hayat ona güzel dedim ben yaşadıklarımdan sonra.
çarşıyla heykelde buluşup yürümüşüz taksime çıkmışız. taş kışladan taksime giden yolda insanlar bizi görünce, gezi parkındaki herkes bizi izlemeye gelmiş. 2 3 teyze gördüm çarşı geldi diye gözleri dolup ağlayan. olay yok sakin. vali bey müdahale olmayacak demiş bizde ona güveniyoruz. polisin dibine giriyoruz. sloganlarımızın bazılarına gülüyor bile polis. 3 metre dibindeyim nerdeyse polisin. foto falan bile çekiyorum telefondan o kadar rahatız. bi anda tomadan bi ses geliyor. motora yükleniyor. tabi bunu duyunca içimize bi korku gelmiyo değil (o suya tazziği vermesi için yükleniyo sonuçta). saving private ryan filminde, kuleye çıkan sniper'a tankın döndüğü bi sahne vardır. onu yaşadım resmen. tomanın su sukan zımbırtısı yavaş yavaş bize dönüyor. insanlar panik olmaya hazır tabi, haklılarda. sakin yavaş demeye kalmadan pat pat pat sesler geliyor arkamızdan. sağıma bakıyorum yerde biber gazı, soluma bakıyorum yine aynı. hani şu taksim hatırası diye resim çektirdiğiniz otobüs var ya, işte o bizim ölmemize sebep oluyordu nerdeyse. yolu boylu boyunca kapayan bi otobüs var, 5-10 bin kişi 5 metrelik mesafeden kaçmaya çalışıyor.
vali saldırı yok dediği için maskelerimiz gözlüklerimiz takılı değil siz düşünün. 100 metre karelik bir alanda 5 6 tane gaz bombası var. önünü göremiyorsun zaten. (otobüsün tepesinden çekilen video hep diğer sağ tarafı gösteriyor. biz sol taraftayız işte. orası daha dar bir alan. zaten orayı çekemez çünkü bembeyaz). polis sırtımıza sırtımıza sıktığı yetmemiş gibi, kaçan insanların önüne sıkıyorki kaçamayalım arada kalalım. puşimi ağzıma geçiriyorum, gözler niye yanmadı bilmiyorum ama gariptir gözlerimde pek bişi yok. nefes alamıyorum ama gazdan değil. arkamdan bi sürü insan ittiriyor ve önümdeki adama göğsümle yapışıyorum. insanların arasında sıkışıyorum öyle bi ittirme var arkadan. kendimi sağ tarafa atıp apartmanın duvarına götümü dayıyorum. bitsin herşey sonra kaçılacakmı napılacaksa yapayım diyorum. muhtemelen o esnada baya bi insan ezilmiştir. önümde bi kadın tökezliyor, zar zor onu kaldırmaya çalışıyorum bu sefer ben ezileceğim nerdeyse. cebimden gözlüğü çıkarıp takıyorum. gözler yandı tabi. bekliyorum biraz daha her yer bembeyaz. polis hala atıyor gazı. parkın içine yollara, insanların üzerine. önümde ne olup ne bitiyo biraz görmeye başlıyorum. insan sesi azalıyor, birazda görmeye başlayınca sırtımı dayadığım apartmanla vedalaşıyorum. sırtımı otobüse verip boş yolda eğilerek ilerliyorum. gezi parkının duvarından atlayıp gezi parkıan giriyorum ama sanki insanlar can çekişiyor o esnada. baya nefes lamayan kör oldum diye bağıran baya insan var. ha şunuda ekleyeyim 2 3 tane çocuğuyla gelen insan gördüm o gün. bi kaç kişiye yardım etmeye çalıştıktan sonra, mala bağlıyorum. divan oteline doğru boş boş yürüdüm. sonra divan otelinin ordaki yüksek yere oturdum izlemeye başladım. yaklaşık 1 saat kadar izledim. olayın şokunu atlatamadım. pazar günü tavan demiştim ya yok değilmiş. 11 haziran ve valiyi unutmayacağım. o otobüsün üzerindeki kıza laf ettim ya. o cidden en rahat insandı. insanların ezildiğini görünce baya bi şoka giriyo insan. keşke bende o otobüsün üzerinde olsam, keşke bende o kadar gaz yesem demedim değil videoyu izleyince.

gaz yemek değildi mesele, gaz yiyen, toma suyu yiyen arkadaşlarıma sen nasıl bunu yaparsın lan it herif diyip, onların neler çektiğini anlamak ve birazda olsa elimizden geldiğince destek vermek sesimizi duyumark içindi adımlarım. sonraki günlerde nişantaşında falan direndik ama durgunlaşmıştı zaten ortalık. ufak tefek yediğimiz gazlı günleri es geçtim zaten.

bugünde taksime bi arkadaşım doğum günü için gittim, dönüşte gezi parkının kenarından geçtim. her yerde banklar konulmuş oturalım diye, ağaçlar yerindeydi. çiçekler dikilmiş, çimler getirilmiş, sulama sistemleri çalışıyo fıs fıs fıs.
o kadar laf ettin, o kadar insanın canına kıydın, bi sürü insan yaraladın, bi sürü insanın psikolojisini bozdun. gezi parkını bu halde bıraktın. değermiydi ulan itoluit. yarın bir gün helikopterle çekip, alın size gezi parkı projemiz diyeceksin, yine milleti kandıracaksında, o inandığın allah yalan söyleyeni cezalandırmıyormu. ben yalan söyledim evdeyim diye ama arkadaşım ordayken benim evde durmamı senin allahın anlayışla karşılar. senin yalanlarını umarım bi tarafına kazık kazık sokar.

çok sinirliyim arkadaş. boş boş yazdım uyku tutmuyoki.
götü yiyen okusun yazımı hadi bakalım.

deleri mileri kileri ayrımadım götünüzde patlasın
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...