Rewendor Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Ne yazacağımı bilemiyorum aslında... Bu konuyu neden açtım, niye buraya yazdım onu da bilemiyorum. Sanırım sadece paylaşmak için... Zaten farkedenler de var, son günlerde hatta 2-3 haftadır garip bir psikoloji içindeyim. Naptığımı bile farketmiyor, sonradan sanki üçüncü bir gözden görüyorum. Nedir bu, nedendir... Dedim ya ne yazacağımı bilmiyorum diye, sadece kafamdan geçenleri yazacağım, hiç düşünmeden, nereye gidiyor bilmeden... Böyle garip bir haldeyim, bazen olmadık şeylerden bayağı neşelenip baz Ne çıkacak ben de bilmiyorum. Garip aslında, yıllardır edebiyata hep bir merakım, düşkünlüğüm vardı, ama düşünüyorum da, fantastik, frp kurgusu içindeki hikayeler dışında bir şey yazdığımı da hatırlamıyorum. İlk hikayem mesela, gariptir daha 4. sınıftaydım. Bi ödevdi onu hatırlıyorum da, daha ne frp ne başka bir şeyden bihaber, yine bi fantastik hikaye yazmıştım, detayları hatırlamıyorum ama belki de bir filmden veya kitaptan etkilenmiştim... İlginç, konu da o değildi aslında... Aradan bunca sene geçmiş hala sırf o yönde yazıyorum bir sitede hikayeler... Bir de kendi hikayem var tabii, özenle gözlerden sakladığım. O da ne kadar devam eder bilmiyorum, uzun süredir getirmedim devamını, çok mu boşladım ne... Ama zaten sorunum da bu biraz da, bazı şeyleri çok boşladım son günlerde, her şeyi oluruna bırakıp müdahaleden kaçınıyorum. Nedendir ki... Böyleyim işte... Biraz fazla duygusal, biraz bunalımda. Arada mesajlarıma da yansıtıyorum bunu. Geçenlerde bir konu vardı, döndü dolaştı "hayat"a geldi, biri şey demişti, güzel laf: "Hayata sonsuz sayfalı bir defter gibi bakacaksın, eğer bir sayfasında yazdıklarını beğenmediysen silmek veya karalamak yerine sayfayı koparıp atacaksın." Hoşuma gitmişti ama eksikti bana göre... Bazı sayfalar vardır, demiştim. Onları öyle özenerek yazmışsındır ki bastıra bastıra, kopartsan da arkasındaki sayfalara izi çıkar, onlarda kalemin izi durur. Sonra üzerlerinden geçtikçe oraya yeni yazılar yazdıkça kalemin o sayfalarda takılır o izlere, orada izler hep bozuk çıkar, bir süre sonra izler hafifler ve yok olur, yine yazın güzelleşir ama o sayfalara dönüp bakarsan oradaki çirkin yazıyı farkedersin hep. Ve koparıp atmak büyük israf olacağından atmazsın. Evet, böyle demiştim... Ama eksik bırakmışım sanırım o sözü. Belki şu anda sonsuz gibi görünüyor o defterin sayfaları, ve o yüzden rahatça harcıyoruz. Ama elbet bir gün bitecek. Her gün kaç satır yazıyoruz kim bilir... Hem defterin sonunu göreceğimiz de belli değil ki, elim bir ara mürekkepe çarpıp devirecek kazara belki, ve defter orada kapanacak. Belki de kaza olmayacak... Bir başkası bilerek ya da bilmeden dökecek o mürekkebi... Ve bir şey daha vardır, o çirkin yazıları silmeni engelleyen... İstesen de yırtamazsın, çünkü içindeki bir güç bunu engeller. Neden bilinmez belki de kopardığın sayfanın tamamen silinmesindense silik de olsa kalması önemlidir senin için. Ve arada o sayfalarda yazdığın ve beğenmediğin ufak hataların yanında daha neler var yanacak o sayfayla... Fazla mı betimlemeye girdim ne? Tadında bırakmak lazım. Aslında bu sözler de düşündükçe insanı daha derine sürüklüyor. Bir de derlerdi ya kalem kılıçtan keskindir diye, ben de hiç inanmaz komik bulurdum. Öyle galiba hakkaten. İnsanın tüm ümidi, veya bütün karamsarlığı 3-5 kelimeye bağlı olabiliyor. Bir iki cümle çok şey değiştiriyor gerçekten. Bazen kılıçtan keskin, kurşundan hızlı, siyanürden etkili oluyor, bazense tam tersine güneşten fazla parlıyor. İlginç tabii... Ama hep başkalarının sözünde gördüm ben bunu. Belki de kendi sözcüklerimi henüz bulamadım diyedir. Hala arıyorum... Diyorum ya garip davranıyorum diye, böyle komik şeyler düşünüyorum işte. Bazen aradaki renkleri unutup sadece iyi ve kötü olarak görüyorum dünyayı, o zaman da ufak şeyler bile bi anda düşüncemi çok değiştiriyor. Hani demiş ya şair, aslında şair de değil yazar ama işte, herkes böyle der ya benim ellerimden de şair çıktı yazar yerine, neyse, bakalım ne demiş: "... İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki, içinde sadece mavi ve siyah olsun. Yukarı baksam gördüğüm hep mavi göreyim. Gözlerin o derinliği yırtsın, ama gördüğün hep mavi olsun gök yüzü. Ve aşağısı kara toprak, derinlere in in, ama hala kara hala kara." İşte o durum bendeki de... Bak bunu da nerden buldum şimdi. Taa orta okulda, yıllar önce bir Türkçe öğretmenimiz ezberletmeye kalkmıştı. Sözlü notu verecekti okumamıza göre. Böyle uzun bir paragraftı bu. Ama işin garibi ben sırf o dersten önce okumuştum biraz, ve sözlüde de kalktığımda bocalayıp 20 mi 30 mu ne almıştım 100 üzerinden. Sonra bir daha da hiç bakmadım o paragrafa. Oysa şimdi tüm cümleleri aklımda... Garip. Acaba çok mu geç kaldım o notu düzeltmek için... Amaan, varsın öyle kalsın. İşte yine başlıyor umursamazlık. Bak nasıl geçiyorum düşünceden düşünceye... Böyle melankolik durduğuma bakmayın, kısa süre önce de çok neşeliydim aslında. Hele tam tereddütteyken 2 gün önce yağan kardan beri... Günlerdir arkadaşların başının etini yiyodum kar yağsın artık diye... Ve bir anda yağdı k Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SenariouS Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Şu an gözümde Kocaman bir zırhın içerinde, Bir elinde mirekkepli kalem diyer elinde bir defter olan göz yaşları kurumuşmu bilinmez bir paladin resmi canlandı tabii arka plandada kar. Belki ilginç gelecek ama hastalığımdan dolayı o defterin sayfaları siliniyor bende yavaş yavaş. Ya çok silik yazıyorum bazı şeyleri unutmak için, yada kalemimin ucu bitti.. Duygularını çok güzel bir biçimde vurmuşsun ortaya uzundu ama hiç sıkılmadım haberin ola...[signature][hline] Everything is clearer now. Life is just a dream you know, That's never ending I'm ascending... Cowboy Bebop - Blue Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pan Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 said: Vicious, 22 Kasım 2004 21:38 tarihinde demiş ki: Duygularını çok güzel bir biçimde vurmuşsun ortaya uzundu ama hiç sıkılmadım haberin ola... +1[signature][hline]wtf? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 ben kendi adıma umursamazlığımı birden hayattaki tüm amaçlarımı kaybetmeye bağlamıştım. Nitekim sende bir düşün ileriye yönelik sıkı sıkıya tutunduğun amaçların, planların yoksa büyük bir ihtimalle umursamazlığının nedeni odur. (amaçlar sevdiğin birini mutlu etmekten okuduğun dalda başarılı olmaya kadar gidebilir) Yani diyorumki amaçsızlık insanı umursamazlığa götürür. Yazımın sonunda sana Apocalyptica - Ressurection, tavsiye ediyorum.[signature][hline][b]''Nindyn vel'uss malar xuil phindaren zhal'la lor ulu uk uktan 'udtila naut doera natha phindar. Ka dos l'inya verve wund l' rendan l' rendan mziln l'inyan wund dos.'' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Penthesilea Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Rew, yazarlığı gerçekten düşün, duygularını çok güzel ifade ediyorsun. Hatta benimkilerin büyük bir bölümünü de :)[signature][hline]Elan Realms - A tale that goes on Ealos Tsaark, Bounty Hunter of Eclipse Tahrik etmeyiniz pls Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Deviss Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 baştan sona hiç sıkılmadan okudum.Gerçekten duygularını çok iyi ifade etmişsin.Böyle birşeye hepimizin ihtiyacı var,herkes böyle dökmeli içindekileri... Duygularını bizlerle paylaştığın için ayrıca sağol...[signature][hline]ICQ E-mail MSN Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Antean Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Çok güzel yazmışsın rew. Açıkçası işin felsefesine girmeye çok meyilliyim şu an, ama dönüp dolaşıp farketmeden istemediğin bi konuya a gelmekten, hem senin bana anlattığın kendi hayatından hem de kendi hayatımdan söylememem gereken şeyler söylemekten korkuyorum, o yüzdendir ki en iyisi objectik bi yaklaşımla bulunduğumuz durumu analiz etmeye çalışmak... Hayatta hedefinin kalmaması çok can sıkıcı bişeydir bilirim. Doğru, hepimizin iyi bi iş, bissürü para, mutlu bi aile falan filan hayalları, gelecek arzuları, hatta bunlara ulaşmak için planları bile vardır. Ama gündelik hayata, günün değişik saatlerinde hissettiklerimize yön verenler bu hedefler değildir, kısa dönemli olanlardır. Mesela öss; lise 2 lise son hep bu hedefe bağlanarak geçti, hayat ne yapıp yapıp sonuçta öss çevresinde döndü. Peki sonrası? İşte esas sorun burda, öss o kdar büyük bi hedef kondu ki karşımıza o hedefe ulaşanların bi kısmı (ben de dahil) bi anda öyle bi boşlukta bulduk ki kendimizi. Hele de o sürekli gidip gitmediğimizin takip edildiği lise yerine üniversite gibi herkesi sonuçlarına katlandığı sürece herşeyi yapabileceği ortam geldi ki bu daha da arttırdı boşluğumuzu. Yıllarca alıştığımız şeyler bi anda tamamen değişmiştir, gündelik hayatımız, dostlarımız, okulumuz, giydiklerimiz yediklerimiz gittiğimiz yerler herşey.. İlk başlarda farkına varmayız bu boşluğun, yeniliğin getirdiği heyecan vardır üstümüzde, oraya gideriz şunu yaparız, buraya gider bunu yaparız, zaman öyle hızlı geçer. Yeni insanlar yeni heyecanlar, günler bile sayılmaz arada yaşarken. Ama sonra yavaş yavaş sormaya başlarız "ee peki şimdi?". Hedefin ne olduğu belli değildir artık. Bazıları okulu bitirmeyei hedef olarak koymayı başarır, bazıları da "ya okul eninde sonunda bitecek" der, bunu hedef olarak koyamaz. Ha elbet bunu ister, canı gönülden ister, ama yine de büyük bi hedef yoktur hayatında artık. Bi iki yıl içinde ulaşabileceği bi dev hedef, tıpkı lise de össnin olduğu gibi... Sonra küçük şeyler dikkatini çekmeye başlar, yalnız olduğunda düşünmeye başlar, boşluğu fark eder, günlerinin ne akdar da birbirine benzemeye başladığını, yediklerinin gittiği yerlerin yaptığı muhabbetlerin nasıl da hep aynı olduğunu görmeye başlar.. İlk başlarda küçük bi farkındalıktır bu, zamanla kuvvetlenir, araya başka sıkıntılar gelir tetik olur bombaya ve öyle bi nokta gelir ki artık hiçbişeyi düşünmek istemez, boşluktur artık içinde olduğu şey..Patlama noktasını aşmıştır, okul&burda bahsetmemi istemediğin bazı şeyler&iş&dostlar.. artık hepsi yanlarında olmadığında kelimelerden ibarettir, yaşadığı yeni düzeni hem seviyordur hem de çok sıkılmıştır, belki insanlar değil ama hep dönüp durduğu aynı çember boğmuştur onu.."bi tatile ihtiyacım var" der kendi kendine, Taile gider gelir, sanki tazelenmiştir, ama bunun yalan bi tazelik olduğunu fark etmesi uzun sürmez.. Günler geçtikçe değişen bi şey olmadığını fark eder... Zamanlar fark eder hayatında en büyük eksikliğin büyük bi hedef olduğunu, ve eğer yeterse gücü bi hedef bulur kendine sonunda.. Bırakır kendini 10 ayrı işin arasında bölüp durmaya ve o hedefe kenetlenir.. işte o zaman başlar tekrar hayat, neşe tekrar tam tadıyla neşe olur... yani.. öyle işte.. Edit: hah, çıkarttım o dediklerini oldu mu, mutlumusun şimdi ? :P [Bu mesaj Antean tarafından 23 Kasım 2004 00:13 tarihinde değiştirilmiştir] [Bu mesaj Antean tarafından 23 Kasım 2004 00:23 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Antean Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 kabul edin ben de iyi saçlamadım şimdi :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2004 ANAAAA ANTEAN NAPIYOSUN SEN BURDA MANYAK!!! Neyse konuya gecelim, re wyenı fark ettın okuyorum hemen.[signature][hline] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Toxic_Thorn Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 Bende de bu durum uzun suredir var.Amaclarim olsa da cok buyuk bi umursamazlik uzerimde..her seyi son ana birakmalar,yapicagim ufak seyleri son ana birakirken unutmalar,hatta olay dogumgunlerini kutlamayi ertelemeye kadar gitti..kendimi sorumsuz kucuk bi cocuk gibi hissediyorum bazen (aklimi basima toplayinca biraz) ama onu da umursamiyorum sonra. Anlik bi bunalim hissediyorum,bazen 2-3 gune kadar cikiyo sonra duzeliyorum.Eminim gecer her kimin basina geliyosa bu tip seyler..Yakinda ben de duzelirim:) Bu arada bunun ciddiyetine varip buraya bunu yazmak da umursamak oluyo bu durumu. Onu anladim yazarken bunlari:)[signature][hline]Sitting in my room alone and waiting for my love,my midnight houR [Bu mesaj Toxic_Thorn tarafından 23 Kasım 2004 03:48 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Antean Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 cüce valla çoooook uzun süredir acc var ama yazmayı pek sevmiyorum nedense buraya.. benim kendi hükümdar olduğum forumum bana yetiyo :) valla, abi bunu buraya yazmak umursamaktanmıdır yoksa yazıp yazmamış olmayı bile umursamamaktanmıdır o da garip bi çelişki Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Villians Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 bende hayatımda çok fazla gelgit yaşıyorum.hiç durmuyor.oysa durması gerekmezmi? ünv kazamanmam bana pek fazla bir değişiklik hissetirmdi.oysa ki öss koşuşutrmacasını unutamam..sadece daha fazla mücadele veriyorum aslında benimde hislerimi tercüman etmişsin ve yazı yazmayı bırakma sürekli dene derim ben.bir gün kendi cümlelerini yaratırsın. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
deep_thinker Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 23, 2004 ya türkiye amaçsız olmaya o kadar müsayet bi ülke ki.Yani inanıorum ki bu yazdıklarınız bi çok kişinin ortak duygularıdır.Bizi bu çıkmaza, bu(yazacak kelime bulamıorum)körlüğe, ya da her neyse sürükleyen nedir?Asıl soru bu bence...[signature][hline]There's no sun shining through Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar