Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ben Böyle Değildim -3:Kabullenme-


Laraken

Öne çıkan mesajlar

Sağ kolumu elektrik direğine yaslayıp baktım Atatürk Bulvarına. Arabaların tipleri değişmişti sadece. Bir veya iki eski bildiğim taksilerden gördüm. Yeninin Şahin’i bu demekki.
Hala niye uçmuyorlar amına koyim?

“Hadi lan”

Meçhulden gelen kornalar “Hadi lan” la gerçeklik kazandı. Murat, saolsun, bekliyordu benim, yirmi seneye alışmamı. Dört dakika bekledi benim uzun uykumu. Gerçi hastaneden çıkar çıkmaz adama el etmiştim beni götür diye. Güvenememiştim kimseye.
Bindim arabaya.

Hiç soramadığım soruyu sordum:

“Kaç yaşındayım?”

“Kırk altı.” “Her seneni saydım, işaretledim. Doğum günlerinde pasta alıp geldim. Geldik. Hale’yle. Eşim benim, evlendim.” diyip gülümsedi yola bakarken.

Sevindim lan çok, mutlu olun hep olur mu.

Diyemedim. İçimdeki tek bir hücre bunu düşünmüyordu çünkü. Nefret kanseriydim. Kanser beynimdeydi, akciğerimde, böberiğimde, karaciğerimde, apandistimde, götümde.
İçimde o iki kelimeyi söylebilecek donanım yoktu. Yazılımım kötüydü, yapabilecek bi şey yoktu, mutlu olun diyemezdim. Yalan bile söyleyemezdim.

“Okan’la Burçak ne zaman evlendi yahu?”

“Sen öl... Komaya girdikten sekiz ay sonra sanırım. Veya dokuz. Önce karşı çıktım napıyorsunuz diye. Hakikaten karşı çıktım olum. Ama sonra ikna ettiler beni. Serhat yaşasaydı bunu isterdi. Emanet edeceği biri varsa o da benim dedi Burçak için. Serhat’ın. O gitti, geri gelmeyecek de, onun emanetini ben almalıyım, istemesem bile zorunluyum dedi Okan bana.”

Ellerimi açtım, acımıştı zira. Avuç içimde dört tane tırnak izi vardı. Sustum. İntikamımı kimseye anlatamazdım.

“Seni suçlamıyorum zaten ama o sinirle seni öldürseydim sen de beni suçlamazdın di mi o zaman?”

“Suçlardım lan manyak mısın bilmiyordum diyorum. Yaşayacağını tekrar.”

“Tamam lan önemli değil. Kaç sene geçmiş yahu, yeni bi hayatım benim var artık” diyip gülümsemeye çalıştım. Ne kadarını becerebildim bilmiyorum.

Sessiz gittik biraz. Sonra durduk.

Elini sıktım, evimi tanımıştım. Çok farklıydı çevresi. Anlam veremesem de tanıdım, ki anlam vermeme gerek yoktu. Çıktım arabadan.
Arabanın kapısını kapatırken de “Kesin Çiğdem Mahallesinde oturuyorlardır di mi lan” diyip güldüm yirmi senede adının değişmemiş olmasını umarak.

“Yok be olum. diyip gülümsedi.

Nerede olduğunu bulabilirdim artık, kaynağım hazırdı.

“Şu süspansiyonlu değneği buldun mu ayrıca, gidip alayım.”

Kart uzattı, aldım. Numara vardı iki tane, yirmi sene önceki telefonum çalışırsa arardım.

“Murat bana alıp gelir misin abi” dedim.

“Olmuş bil.”

Ki ben de biraz araştırma yapayım.

O kol değneğinden, işaret parmağımla ateşleyebileceğim, nasıl su tabancası yaparım.

Onu öğreneyim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...