Havenless Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2012 Gideceğim buralardan... Terk eyleyeceğim yaşadığım haneyi, adımlarımla arşınladığım sokakları, seyrettiğim bütün manzaraları, sevip hafızama altın harflerle kazıdığım tüm insanları, mekanları... Böyle buyuruyorsun ya... Kaçmak istiyorsun, uzaklaşmak istiyorsun ya "buralardan", hani sıkıldığını söylüyorsun ya bu kalabalıktan, alıştığın yüzlerden, mekanlardan... Benim "korkaklık" olarak isimlendirebileceğim bu yaklaşımına neden olarak dertlerini, tasalarını gösteriyorsun ya... Kurtulacağını sanıyorsun ya alıp başını giderek; sana ait, içine işlemiş ve birer parçan haline gelmiş olan sorunlarından, seni "sen" yapan sıkıntılarından... Güldürüyorsun işte beni. Kendini bilmez, anlamaz, yetersiz varlık seni. İcadın da seni sıkıntılarından kurtaracağını düşündüğün için her şeyi geride bırakarak yaşadığın diyardan uzaklara gitmek, öyle mi? Bir zavallı gibi düşünüyorsun, korkaksın, kaçaksın, kendinden kaçıyorsun... Kaç bakalım, koş "buralardan"... Kendini de bırakabilecek misin terk ettiğin mekanlarda ya da her adımda uzaklaşabilecek misin kendinden acaba? Ya da ardına dönüp baktığında kendini görmeyecek misin, kaçtığın yeryüzü parçasının herhangi bir yerinde? Başka bir ülkeye ya da başka bir kıtaya gitme fikrini seviyorsun, hem de süreli değil, ömrünün yettiği kadar. Bu "hava değişimi"nin mutsuzluklarını sileceğini ve unutmak istediğin her ne varsa unutturacağını düşünüyorsun. "Yeni bir hayat," diyorsun; "Yeni bir hayat inşa edeceğim kendime"... Ve bunu yalnızca bildiğin, gördüğün, büyüdüğün, tanıdığın mekanları / insanları terk ederek başarabileceğini varsayıyorsun.Hipotezini bir pragma üzerine kurmaktan vazgeçmiyorsun, vazgeçmeyeceksin... Bir kez daha vurgulamak istiyorum: Kurduğun "denklem" bazen güldürüyor beni. Sanma ki hayatın da matematiği yok, rakamları yok, veya denkliği yok, ya da hiç olmadı. Yanlış anlama mucizevi bir formülden bahsetmiyorum sana ama kurduğun denklem hiç değilse tutarlı olsun, yanlış olsa dahi tutarlı ve kurallı olsun ki hiç değilse bir "eşitsizliğin" yaratıcısı olabil... Uzu lafı kısası, insan yaşadığı yerden çok uzaklara giderek tanıdığı e bildiği insanları yaşadıkları yerlerden kilometrelerce öteye yerleşerek mutlu olamaz, mutluluğu yakalayamaz ya da kaderinde yazılı olandan açamaz. Salt, fiziki bir yer değiştirmenin ya da kaçışın, insanı sıkıntılarından uzaklaştıracağını ummak, olsa olsa bir aptalın umudu olur. Bir evren yaratmalıdır kendisi için insanoğlu, kendi içinde. "Her şeyden" bunaldığında b evrenin kapların aralayıp nefes alabilmek erdemdir. Kendi yaratığı evreni o "hür havası"nı ciğerlerine çekme zevkini tadabilmek ne "güzeldir". Tiryakilik yaratır insanda. Bu hazzı bir kere yaşadığın zaman bırakamazsın. Anlarsın ki kendini anlama, keşfetme ve bir anlamda aydınlanma süreci başlamıştır. "Başlamıştır" diyorum çünkü; insanın kendi içinde yarattığı evrende ışıklar hiç sönmez, Güneş, Ay hiçbir zaman batmaz. Kıyıda - köşede saklanmış olan sonsuz sayıda ganimeti görebilsin diye insan... İşte bu yüzden güldürme beni kendine. Alıp başını gidecekmiş buralardan... Kaçacakmış o da, unutacakmış "herkesi", "her şeyi"... Bırakmalısın gerçekten. Artık ne ben konuşayım, ne de sen konuş; bırakalım da Perseus nihayete erdirsin bu kavgayı... "Kırdım diyorsun zincirlerini, Evet; köpek de çeker, koparır zincirlerini, Kaçar o da, Halkaları boyunda taşıyarak..." Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Akhlaur Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2012 Eline sağlık kardeş kendine iyi bak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Havenless Mesaj tarihi: Temmuz 2, 2012 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 2, 2012 Sağolasın, iyi geceler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar