Oski Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1087674&CategoryID=81 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Nigger_of_the_sand Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2012 Cuce said: herhangi bir evresinden değil, yapısıdnan bahsediyorum. kelime sayısı iceriği temsil etmiyor. türkcenin gayette canavar gibi aracları var. cince dediğin dil diye bir dil yok zaten, cince dediğimiz sey 3 baskın 20 ufak dilden olusan bir dil grubu. bütün avrupa birbirinden kelime alıp duruyo zaten. dert etme , ne fransızcada ne ingilizcede türkcedekinden öle cok fazla kendilerinden üretilme kelime yok. kelime kelimedir, dil değildir. vurgusuyla, devrik cümle kurmanın ceşitlilikleriyle, yazılı kullanımdada yansıtılabilinicek türden abartılarıyla cok cok sahane bir dil. Farklı şeylerden bahsetmişiz o zaman, ben Türkçe'nin araç gereçlerinden değil sadeleşip asli haline yakınlaştığı takdirde geriye kalacak tanım zenginliğinden bahsediyorum. Bone said: konuştuğumuz dilde yabancı kökenli kelimelerin olmasının nedeni "anlatımlar için yetersiz olması" değil. - diller değişir, gelişir, gelişmesi için ise diğer dillerden terimler ve kavramlar alması gereklidir. örneğin A ülkesinde patates yetişir ama domates yetişmez. domates'i bilmedikleri için, dillerini oturttukları sırada domates kavramını karşılayacak bir kelime yoktur. B ülkesi ise domates yetiştirmektedir, ama patatesleri yoktur. A ülkesi ile B ülkesi iletişim kurar ve ülkeler arası ticarete başlarlar. A ülkesi, B ülkesi sayesinde domates'in ne olduğunu öğrenir, ve dillerine B ülkesinden köken olan domates kelimesi girmiş olur. Şu üstteki iki ibare birbiriyle çelişiyor bir kere. Adamın ülkesinde domates yetişmiyorsa dili domatesi tanımlamak için yetersizdir zaten. Bu tanımlar dilin asli yapısının olşum evresinde yapılırsa yapılır, yapılmazsa ya türetilir ya da ilk tanıştıran kültürlerin tanımları kullanılır, ki çoğunlukla ikinci durum olur. Bone said: - bir çok ülke dilinde olan bir şey bu, gelişmesi için diğer dillerden köken alması gereklidir. örneğin, bizdeki telefon, ingilizcedeki telephone kelimesi, fransızca kökenli bir kelime: téléphone. ancak bu da iki yunanca kelimenin birleşiminden oluşuyor: tēle ve phōnē. tele uzak demek, phone ise ses demek. şimdi, bizim böyle bir yabancı kelime kullanmamızın nedeni "dilimizin sade ve anlatım konusunda yetersiz olması" mı? değil. ingilizler farsound, biz de uzakses olarak dilimize adapte edebilirdik. ancak bazı kelimeler, köken aldığı dile bağımlı olarak kalıyor. İngilizler de tutup Yunanca diye bu sözcükleri atarlarsa dilleri fakirleşmiş olur, çünkü adamların dilinde yok bu tanımlar. Anlatabildim mi şimdi? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ombakkombak Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2012 Diğer dillerden kelime almak dili fakirleştirmez zenginleştirir, önemli olan adapte edebilmek şimdi ben burada adapte yazdım diye çirkin m oldu bu? illa göktürkçe mi konuşalım. Oha kavramı bize yabancı dillerden geçmedi ama Oha falan oluyoruz yıllardır. Biliyorum çok klişe bir örnek ama dilde yozlaşmanın yabancı kökenli sözcük kullanımından çok kelime haznesinin giderek küçülmesi ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. İngilizce'deki sözcüklerin %60'u fransız kökenli ama bu ingilizceyi daha fakir değil daha zengin yapıyor mesela. Gerçi orada da Anglish hareketi var dili romans sözcüklerden arındırmak amaçlı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar