reyou Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 noluyo lan, besik gibi sallaniyoruz, varyanttan otobusle inerken tirsiyom valla ucucaz ykm nin tepesine diye dsfdsfdsf
barnacle Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 paso sallanıyoruz yine:D ee tabi bahar ayları günahlar tavan durumdayız
Karea Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 bi ben mi hissetmiyorum ne ? kaçılcağı zaman haber verin bana
toggie Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 lan benim oturdugum yer de sakat. bina da eski ama muhit cogzel. insallah yıkılmaz valla. zaten geciciyim izmir'de.
reyou Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 http://mtsa.rso.wisc.edu/bornova-bornova.jpg
benjani Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 sonun habercisi bu depremler, yerle bir olcaz hepimiz.
Myshkin Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 3, 2012 küheylan said: bu filmdeki kız ne tatlıydı be. filmi izlerken ben de öyle düşünüyordum sonra festivalde söyleşiye geldi ve meh çektim. meğer her şey bir liseli fantezisiymiş.
benjani Mesaj tarihi: Mayıs 4, 2012 Mesaj tarihi: Mayıs 4, 2012 said: Basına ve Kamuoyuna 01.05.2012 tarihinde yerel saat ile 17:48 ‘de İzmir Dış Körfezinde meydana gelen deprem, ulusal ve uluslararası deprem istasyonlarına göre, odak derinliği ortalama 10 km ve büyüklüğü ML=5.0 olan orta şiddette bir depremdir. Odak mekanizma çözümlerine göre deprem, doğrultu atım bileşeni yüksek olan bir fayın kırılmasıyla gerçekleşmiştir. Artçı depremlere göre, sözkonusu fay, Karaburun ile Foça arasındaki İzmir Dış Körfezinin denizaltı faylarından birine karşılık gelmektedir. Bu faylar denizaltı sismik kesitlerine göre, İzmir Dış Körfezi içinde yaklaşık KB-GD uzanımlı faylar olarak bilinir. Şimdiye kadar haritalanan denizaltı fayları birbirine çok yakındır ve bu nedenle, bölgedeki gerilme değişimlerine bağlı olarak, birbirlerini tetikleyerek komşu faylarda yeni kırılmalara neden olabilirler. Denizaltındaki fayların karadaki devamlılıkları da çok önem arz etmektedir. Özellikle yerleşimin yoğun olduğu kesimlerde söz konusu faylar, ancak jeolojik çalışmalarla ortaya çıkarılabilir. Güvenli yapılaşmanın ilk adımı olan zemin etütlerinin ve sağlıklı kentleşmenin alt yapısını oluşturan imar planlarına esas Jeolojik-Jeoteknik etütlerin zorunlu hale getirilmesi önemli bir gelişme olmuştur. Afet risklerinin azaltılması açısından yaşamsal öneme sahip bu düzenlemelerin uygulanması ve yaşama geçirilmesi konusunda Yerel Yönetimlerin yeterli duyarlılığı göstermemeleri, hala yeterince ders almadığımızı göstermektedir. Afet risklerinin azaltılması sürecinde önemli bir rolü olan Yerel Yönetimlerin, başta Jeoloji Mühendisi olmak üzere teknik personel alt yapısı güçlendirilerek, uygulama ve denetim görevlerini yerine getirmeleri acil bir görevken, bugün arzu edilen bir düzeyde olunmadığı da bir gerçektir. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, ülkemizin jeolojik yapısı nedeniyle sıkça karşılaştığımız ve karşılaşacağımız depremlerin, yıkıcı afetlere dönüşmesinin önüne akıl, bilim ve mühendislik yaklaşımı ile geçebileceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Depremler önlenemez, ancak zararlarını azaltmak mümkündür. Rant ilişkilerinin üzerinde şekillenen kentleşme politikaları yerine, toplumsal ihtiyaçları önceleyen kentleşme politikalarını geliştirmek, buna uygun imar, afet ve yapı mevzutına ilişkin yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmek, risk yönetimini esas alan bir afet yönetim sistemini oluşturmak ve toplumun afet bilinci ile afetlere karşı mücadele kültürünü geliştirmek zorundayız. Depremler bu coğrafyanın jeolojik yapısının kaçınılmaz sonucudur. Ancak, afetler bu ülke insanının kaderi değildir. Prof.Dr. Hasan Sözbilir TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Öne çıkan mesajlar