Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kemalist Diktatörlük


Catzee

Öne çıkan mesajlar

ahmedinejad said:

sağduyu? kendi vatandaşına savaş hukuku mu uygulayacaksın? ilk istiklal mahkemeleri ayrı. savaş bittikten sonra çıkan takrir-i sükun kanunundan sonra gayet oturmuş bir devlet düzeni vardı. doğuda kürt isyanları vardı evet de, atatürk'e muhalif olan neredeyse herkesin sesi yağlı urgan gösterilerek susturuldu.

izmir suikastı mevzusu çok iyi örnektir buna. devletin en başındaki paşalar bile istiklal mahkemesine çıkmaktan o kadar korkmuş ki (buna ismet inönü de dahil) kimse ağzını bile açamamıştı. kazım karabekir gibi bir sürü paşa kel ali'nin karşısında buram buram ter döktüler suikastle en ufak bir alakası olmamasına rağmen.

ki bu suikastin en başında beri devletin bilgisinde olduğu doktor nazım, kara kemal gibi ittihatçıların büyük başlarının sırf temizlenmesi için bu işe sokulduğunu bizzat uğur mumcu söylüyor.

evet ortalık karışıktı, evet yeni kurulan devlet var, evet şu bu. dünyadaki hiç bir şey hiç bir zulmü meşrulaştıramaz, adaletin çöpe çevrilmesini haklı çıkarmaz.

merakınız varsa o döneme ait bir sürü yeni bilgi ve belge çıkıyor, en son mesela taha akyol'un atatürk'ün ihtilal hukuku kitabı çıktı. tarihi kitap okumam diyorsanız kemal tahir'in döneme ait başyapıt seviyesinde romanları var. mevzuları uzun uzun anlattığı.

bugün akparti hükümeti bizi devireceklerdi, darbe oluyordu diye bir sürü gazeteci, asker tıktı içeri. o idamları meşru görüyorsan bunları da meşru görmen lazım. akp'ye göre şimdi de "doğuda isyan" var, şimdi de "muhalifler komitacılık yapıp ihtilal peşinde"


sadece kürt isyanları değil, ayrıca gerici isyanlarda vardı. doğuda değil, ülkenin heryerinde vardı bunlar. savaş bittikten sonra ülkeyi süt liman göstermen biraz yanıltıcı oldu. argümanımızı kuvvetlendirmek için gerçekleri çarpıtmaya başvurursak bi yere varamayız değil mi? ki bu ayaklanmaların çoğunda ingiliz etkisi çok fazlaydı.

ben o idamları meşru görmekle yetinmiyorum, yeterli olmadığını söylüyorum aksine. haksız yere idam edilenler tabii ki vardır ama bunda hata vardır, bilerek yapılan bir sindirme politikası değildir. meydanlarda devrimlere karşı gelen nüfuzlu insanlar da asıldı sırf göz korkutmak için ve GEREKLİYDİ bunlar. hatta bilmediğimiz belgelere yansımayan neler vardır kimbilir. belki atmosferin mavil değil de pembe olduğu, bütün insanların pony'lere binip diğer insanlara karşılıksız iyilik yaptığı ütopik bir dünyada yaşıyor olsak dediklerine hak verirdim ama zor zamanlar ağır kararları gerektirir. insanlara çiçek dağıtarak 700 yıllık bir enkazı temizleyemez, devrim yapamazsın.

vikide şöyle yazıyor ne kadar doğru bilmiyorum ama;

viki said:

Toplamda bütün idam kararlarının sayısı 2000 kişiyi geçmemektedir.Sonuçta 54 bin insan yargılanır, 1054 insan idam edilir, 43 bin kişi ise sürgün ve hapis cezası alır.


hadi 10.000 kişi idam edilmiş diyelim. bu çapta bir devrim için gene az ve yetersiz.

bugünki akp ile o zamandaki yönetimi kıyaslamamız imkansız, bunu benden isteme lütfen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

emanet said:

istiklal mahkemelerinde kaç kişi asılmış diye sormak istiyorum ama 1 milyon falan dersin diye korkuyorum. aç bi bak bakalım kaç kişi idam edilmiş o dönemde. bu adamlar çimlere bastığı baklava çaldığı için asılmadılar, en ağır cezaları alanlar asılanlar.

bence yeteri kadar kesmemişlerki bugün hala torunlarıyla falan uğraşıyoruz. bi işi yaptı mı tam yapmak lazım halbuki.


he evet. hiç bir temyizi olmayan, hiç bir şekilde denetimi olmayan, daha yargılama başlamadan mahkemenin bahçesine dar ağaçlarının dikildiği dünyanın en süper mahkemesi.

ergenekon yargılamalarını ağzından salya akıtarak "kesin suçlulardır bunlar gosgoca hakimler 3 senedir tutuklu tuttuklarına göre" diyen şakirtlerden biraz farkınız olsun.

günümüzle o zamanı kıyaslayarak hiç bir yere varamayacaksın.
en basitinden şu anki rejim ülkeyi rezil edip var olan değerleri bir bir yok etmekle meşgulken, o zamanki devrimleri oturtuyor, 0dan değerler yaratıyor
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Crysis said:

ahmedinejad said:

emanet said:

istiklal mahkemelerinde kaç kişi asılmış diye sormak istiyorum ama 1 milyon falan dersin diye korkuyorum. aç bi bak bakalım kaç kişi idam edilmiş o dönemde. bu adamlar çimlere bastığı baklava çaldığı için asılmadılar, en ağır cezaları alanlar asılanlar.

bence yeteri kadar kesmemişlerki bugün hala torunlarıyla falan uğraşıyoruz. bi işi yaptı mı tam yapmak lazım halbuki.


he evet. hiç bir temyizi olmayan, hiç bir şekilde denetimi olmayan, daha yargılama başlamadan mahkemenin bahçesine dar ağaçlarının dikildiği dünyanın en süper mahkemesi.

ergenekon yargılamalarını ağzından salya akıtarak "kesin suçlulardır bunlar gosgoca hakimler 3 senedir tutuklu tuttuklarına göre" diyen şakirtlerden biraz farkınız olsun.

günümüzle o zamanı kıyaslayarak hiç bir yere varamayacaksın.
en basitinden şu anki rejim ülkeyi rezil edip var olan değerleri bir bir yok etmekle meşgulken, o zamanki devrimleri oturtuyor, 0dan değerler yaratıyor


e o zamanki yönetim de var olan değerleri yok ederek yeni bir şey getiriyordu? buna muhalif insanların olması normal değil midir?

ve tüm muhalifler silahlanarak devleti ve hükümeti yıkmak isteyen insanlar da değildi. parti kurup siyaset yapmak istediler. buna bile izin verilmedi.

her neyse bunlar derinlikli konular, genel bakıştan çok olayların ve dönemin hatta insanların tek tek incelenmesi gerekli.

atatürk de insandı, hataları yanlışları boldur. ama doğruları daha da çoktur. o dönemdeki en büyük yanlışlığı kraldan çok kralcı insanların çevresini doldurmasını engelleyememesi oldu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

feaverrond said:

alternatifler sunulmak zorunda kalındı. Böylece aşağıdan gelebilecek olası radikal bir hareketin önü alındı.


Alternatifler sunulmak zorunda kaldı diye olayı sanki tamamen devlet kontrolünde olan bir olay gibi göstermişsin heh. Diktatör bir rejim olsaydı eğer, bir önceki hükümete az çok benzer politikalarda yeni parti ile alternatif sunmayı denerlerdi. Ekonomik politika açısından bir önceki hükümetle alakasız bir partiyi devlet kontrolünde hükümet başına getirdiler diyosun öyle mi? Yani adamlar çok partili seçim yaptı ve başka parti kazandı dememek için çok garip bir yol seçmişsin heheh O zamana kadar partilerin mercek altında tutulduğu doğru, ama başa gelen partinin CHPnin bazı anlayışlarından oldukça uzak olduğu da doğru. Başta kalmak isteyen tipte diktatör bir rejimde bu nasıl oluyor anlamadım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

ikinci dünya savaşı sonrası amerika'nın zorlaması ilk sorunun cevabı. bağımsız kalmanın savaşa katılmamanın bir bedeli vardı.


Amerika'nın zorlaması ile ne ilgisi var anlamadım? Bir seçim oldu ve adamlar kaybetti, Amerika zorlamasa seçimlerde hile yaparlardı mı diyorsun? Yok partilerin kurulması ile ilgiliyse, daha liberal partilerin temeli 2. dünya savaşından önce atılmaya başlandı diye biliyorum zaten. CHP hükümeti o kadar diktatör olsa, o oluşumun kökünü kazıyabilirdi o güçle, daha dinci oluşumların kökünü kazdığı gibi.

Bu tarz spekülatif bakış açılarını çok sevmiyorum açıkçası. AKPyi sevmeme rağmen hile yaptılar denmesi de mesela bana mantıklı gelmiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hayır çok partili hayata geçmeleri amerika'nın zorlaması. ilk seçimler yani 46'daki zaten hileli. "açık oy gizli tasnif" ile yapılmış. düşünsene kimin neye oy verdiğini görebiliyorsun sandığın başına jandarma dikip, sayımı gizli yapıyorsun.

50 seçimini demokrat parti kazandı. truman doktrini 1946'da kabul edilmiş amerika'da. 100 milyon dolar yardım yollanmış. ne kadar büyük tesadüf di mi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

E iyi de liberal partilerin temeli ikinci dünya savaşından önce atılıyor bu da çok partili seçime geçiş süreci değil mi? CHP ve CHP taraftarı insanların ülkenin o haline bir güvensizlik içinde bu süreci baya bir uzattıkları doğru ama çok partili seçime geçiş fazını baltalamak isteseler bunu çok efektif bir şekilde yapabilirlerdi dinci örgüt ve şahıslara yapıldığı gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dincilere karşı baskı zaten durmuyor. dp'nin kurucuları da chp içinden. demokrat parti'nin dine karşı olumlu tek yaklaşımı belki ezanın arapçaya çevrilmesi.

mesela nurcuların lideri said nursi demokrat parti döneminde de sürgün sürgün gezmiş, defalarca yargılanmış kitapları yasaklanmış.

kadrolar ve bürokrasi chp'nin devamı.

memleket dindarlaşıyor diye yapılmadı 60 darbesi, chp kadroları iktidardan uzaklaştırıldı, menderes kendi zenginlerini yarattı, chp'yi neredeyse tamamen iktidardan silmeye kalktı.

60 ihtilalini yapanlar bu arada ordunun tepesindeki kuvvet komutanları değil, onlardan habersiz ordunun içinde alt rütbeli bir çok subayın da olduğu bir yapılanma.

olayı dinciliğe vurmak kolaya kaçmak olur biraz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dp'nin kurucuları CHP içinden de CHP anlayışından olmadıkları bariz ortada, kurdukları partinin de öyle olmadığı. Daha ikinci dünya savaşı olmadan önceki meydana gelen merkezi otorite vs liberal yönetim kutuplaşmasının iki ucundalar.

Ben CHPnin yönetimde kalmak için diktatörlük yapmasından ziyade, yönetime gelecek partilerin dincilere karşı sert ve kesin tavır almasını şart koştuğunu düşünüyorum.

Açıkçası 1960 darbesi biraz karışık çünkü dediğin gibi belirli bir komuta zinciri altında olmuyor, onbaşılar bile nasipleniyor. Bir şekilde yine darbenin sosyal kanadı sonunda baskın geldiği için makul bir hal alıyor en sonunda ama öncesinde darbeye katılan bir çok insanın farklı farklı görüşleri ve amaçları var. Bazıları tamamen milliyetçi ve sağcı emellerle katılıyor, bazıları ise DP'nin o dönem baskıcı bir rejime doğru gittiğini düşünerek katılıyor. En nihayetinde 1960 darbesi öncesi de dp'nin medya ve akademik kuruluşlara karşı baya ideolojik baskı yaptığını söylüyor kitaplar. Darbe başarılı olmasına rağmen 1960 anayasasının CHP'yi korur bir yanı yok tam tersine politikacıların "gücünü ve yetkilerini" baya azaltan üniversite ve medya kuruluşlarına daha fazla özgürlük veren bir anayasa olması ile biliniyor. Sonucunun CHPden alakasız olmasının sebebi bence zaten kaotik ve karışık bir darbe olmasıç
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Amerika zorladi demek Inonuye bok atmak icin ki bilen bilir hic sevmem inonuyude, onun chpsinide, yonetim anlayisinida

Inonunun hayatinda yaptigi tek dogru is zaten cok partili sisteme gecmesi, dayatma filan olmadan yapti bunu, en guclu konumdayken yapti, istese devam ederdi yani

Soguk savas surecinde abd muttefik ulkelerden demokrasi veya liberal politikalar istemedi, kayitsiz sartsiz destek ile istikrar istedi, bu istikrar icin sayisiz defa askeri cuntalari is basina getirdi latin amerikada, orta doguda hatta yunanistan ve turkiyede

60 ihtilaline amerika mesafeli kalmis olsada memnundur zaten sonuctan, tam menderes sovyetler ile flirt etmeye basladiginda gerceklesmistir ne hikmetse, ICBM'lerde ne hikmetse hic aksamadan kurulmustur egeye, halkin ruhu duymamistir bugun bile cok bilinmez o 12 fuzenin macerasi, kuba krizi nukleer salvo ile sonuclandaydi moskovada patliycak nukeler turkiyeden ateslenicekti lol
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aslında 60 darbesinin sonuçlarından en gözden kaçanlarından birisi, fevzi çakmak, kazım karabekir gibi orduda çok etkili olan paşaların kadrolarının temizlenmesi. ihtilalden sonra nasıl anayasa yapılmış olursa olsun yok yere başbakan idam eden bir kadro yaptı ihtilali.

hatta menderesin ailesi askerlere değil ismet inönüye gidip yalvarıyorlar idamın durdurulması için. böyle çapsız subayların yaptığı darbeden sonra bazılarının elemine edilmesi normal.

neyse 60 ihtilali ayrı konu da asıl mevzu şu.

mübadele sonucunda elde kalan rumların toprakları kimlere verildi, tekalifi milliye kanunu sırasında millete verilen senetleri yok pahasına halktan toplayarak zengin olanlar kimlerdi. istiklal mahkemesi'nin kudretli reisi kel ali, bir sene önce mecliste herkesin ortasında başka bir vekili vurmuş, daha sonra beraat etmiş bir sene sonra da mahkemenin başına getirilmiş bir adam.

hiç bir denetlemesi yok yaptığı işin. avukat yok, yargıtay yok. tek adam ağzından idam çıktı mı orada gidiyorsun. anadoluya gidin binlerce insandan dinleyin, dedelerinin büyüklerinin "köye jandarma geliyor" diye kuranları ve dini kitapları çuvallara doldurup gömmelerinin hikayelerini. iki üç tane çocuğa kendi evinde kuran öğretiyor diye jandarma tarafından götürülen ve bir daha geri gelmeyen hocaların hikayelerini. bunlar o kadar çok ki. siz tüm bunları dine karşı yapıldığı için mazur görüyor olabilirsiniz, ama bu memlekette hiç bir şekilde chp'ye oy vermeyecek milyonlar yarattı o dönemde yapılanlar.

mustafa kemal atatürk devrimlerle başarılı olmuştur bu açık. en müslüman adam bile bugün az biraz köşesinden demokrasiyi savunuyor, kızını okula yolluyor, siyasi hayata giriyor, şiddetten uzak duruyor.

ama mustafa kemal atatürk'ün etrafındaki kraldan çok kralcıların oluşturduğu kemalist çember 1950'den beri başarısız bu ülkede. kemalizm'le atatürk'ü muhakkak ayırmak lazım. Mustafa kemal atatürk dahi kendisi "ben size hiç bir dogma ayet bırakmıyorum, tek önderiniz bilim" diyen bir adam. onu peygamber yapıp etrafındaki zırtapozların yaptıklarını da ona mal etmeye çalışanlar var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

inönü en güçlü olduğu zamanda yaptı demek biraz yanlış. 2. dünya savaşına katılmadık belki ama o devrin şartlarına göre hayvan gibi bir ordu toplayıp beslemek zorunda kaldı devlet. savaş şartlarından dolayı ülkede inanılmaz bir kıtlık ve yoksulluk yaşandı. üstüne dünyada esen demokrasi rüzgarlarının ülkeye gelmemesi imkansızdı. yorgun ve halk nezdinde desteği az bir iktidardı inönü iktidarı.

madem bu kadar güçlüydü sandık başına jandarma dikip açık oy gizli tasnif yaptırmasına ne gerek vardı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ee tamam bunları ben de biliyorum, darbeyi aklamak gibi bir niyetim de yok zaten sadece darbeye rağmen şanslıymışız ki ortaya çıkan anayasa yine nispeten demokratik ve özgürlükçü bir anayasaymış. o darbeden iyi bişey çıkması bile mucize, ülke 10-20 sene kaosa sürüklense şaşırmazdım. Ama bunun konuyla ilgisi ne, yani CHPnin hep tepede kalmak isteyen bir iktidar olması ile ilgili? CHPyi kabaca karakterize eden iki özellik dinin kamusallaşmasına karşı olan merkezi bir parti. O dönemde siyasette uygulanan baskı türü de kurulacak olan partilerin din'e karşı aynı tavırda olması. Yoksa CHPnin birebir kopyaları olması gerekmiyor. Bence o dönemki CHPnin diktatör bir rejime hangi açılardan benzediğini düşünürken yanlış yerden bakıyorsunuz olaya. Benzediği taraflar var ama bu Arap ülkeleri gibi sürekli başta kalmak isteyen diktatörler tarzı bir benzerlik değil. Ortada bir grup ideolojiler var ve bu ideolojilerden sapanlara karşı bir baskı var mesela.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

of çok wot var, kaçırmışım güzel muhabbeti.
de CHP nin bir standardı varmış gibi düşünmek yanlış, bütün dönemleri birbirinden farklı ama genel olarak CHP hep ülke adına iyi bişiler yapmaya çalışırken bütün günahı üzerine alan parti olarak çıkıyor önümüze.

İnönünün saçma sapan uygulamaları var kuran okutmama falan gibi ama insanların onun sevmemesinin sebebi, savaş dönemi uygulamada hatalı olarak topladığı paralar ( fikirde güzel uygulamada hatalı vergiler vs ) ve o dönem koşulları vsvs.

Her tek başına iktidar olan kuvvet bir yerden sonra diktatör olmuştur zaten.Kaçınılmaz bu çünkü düşman sayın artıyor bir yerden sonra.
DP hükümetide böyle, zaten 60 darbesinden sonra değişen anayasanın ana amacı bu, tek başına iktidar olunamayacak.
Ha adamları idam ettilerde bugün kahraman falan sanıyor insanlar onları ki yok öyle birşey.

Neyse;
Kemalizm de zaten diktatörlük falan yoktur, uygulamalar hatalı olabilir çünkü tek bir adamın düşüncesiyle olamıyor her şey; ama zaten herhangi bir güce boyun eğmemeyi öğütleyen bir ideolojide dikta var olamaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ne CHP ne Atatürk ne de İnönü halk tarafından destek görüyordu. İnsanların en büyük yanılgısı da bu.

Mesela o zamanlar kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı ele alalım.

Atatürk'ün emriyle hem dış dünyadan hem de içten kendisine yöneltilen diktatörlük eleştirilerini hafifletmek için kurduruluyor. CHP güdümünde bir parti yani en azından öyle olması planlanıyordu ama hesapları tutmadı. :) Kısa zamanda da halk tarafından çok büyük destek görüyor öyle ki genel seçimde iktidar bile olabilecek güce erişiyor kısa zamanda. Tabi Atatürk ve CHP "boynuz kulağı" geçti diyerek bir yolunu uydurup partiyi kapatıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tamam zaten adam da bunun adını o yüzden kemalist diktatörlük koymuş. tek adam diktatörlüğü demek değil, bir fikir diktatörlüğü. o yüzden adı mussolini veya hitler gibi tek bir şahsa dayanmıyor. bir fikre dayanıyor.

bu fikir de kökenlerini ta ittihatçılıktan alan bir fikir. ortada bir amaç varsa bu amaç için her şey meşrudur, muhalifler her türlü silah kullanılarak imha edilebilir, (aynı şeyi ittihatçılar da iktidarları zamanında yaptı bolca) devletin bekası bizim fikrimizin iktidarda kalmasına bağlıdır. diğerleri vatanı satar biz vatanseveriz.

bu düşünce bugün bile hakimiyetini sürdürüyor. diktatörlük olarak anılmasının sebebi şu, yöntemler. istiklal mahkemesi ve diğer örnekleri o yüzden verdim. bugün nasıl ki muhalif gazeteciler yazmaktan korkuyorlar hükümet aleyhine. o dönemde de insanlar korkuyordu. istiklal mahkemesinin kaç tane adam idam ettiğinden çok kaç tanesini idam edebileceği korkusuyla bastırdığı önemli. adam ben söylersem yağlı ilmek boynuma geçer korkusuyla yaşıyorsa, bu iktidar şekli yıllar boyunca bir şekilde sürdürülüyorsa bunun adı diktatörlüktür.

atatürk'ün şahsı ile hiç bir alakası yok, şahsi bir diktatörlük yok ortada, siz atatürk'ün şahsına söyleniyor diye düşünüyorsunuz. ortada atatürk'ü ve onun adını kullanarak muktedir olan güçlerin, bu güçlerini diktatoryal yöntemlerle korumaya çalışması var.

şahıslardan çok bu önemli.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

bugün nasıl ki muhalif gazeteciler yazmaktan korkuyorlar hükümet aleyhine. o dönemde de insanlar korkuyordu. istiklal mahkemesinin kaç tane adam idam ettiğinden çok kaç tanesini idam edebileceği korkusuyla bastırdığı önemli. adam ben söylersem yağlı ilmek boynuma geçer korkusuyla yaşıyorsa, bu iktidar şekli yıllar boyunca bir şekilde sürdürülüyorsa bunun adı diktatörlüktür.

O gün de farksız değildi aslında Atatürk ve CHP'ye muhalif çok sayıda akademisyen üniversitedeki işlerinde oldu çok sayıda değerli hoca yoksulluk ve sefalet içinde öldü bu yüzden.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kim dedi CHP halktan destek görüyordu diye ki zaten? Hele hele 2. dünya savaşından sonra desteğin baya azaldığını biliyoruz. Burda tabi hem halkın hem CHPnin suçu var. Yani öyle bir savaş var ki dışarda, Türkiyeye sıçradığı an hazırlıksız olursa ülke, tuzla buz olur. O kadar ekstrem uygulamaların sebebi bu, uygulamalar başarısız bir şekilde gerçekleştiriliyor gerçi sanırım. Üstüne bir de savaşa girmeyince CHPnin imajı iyice yerle bir oluyor, savaşa girilise en azından bir nebze daha haklı olurdu insanların gözünde.

SCF'ye gelelim, onun kurulması ve kapanması hakkında söylediğin şeyler doğru evet ona değineceğim, ama ondan önce tartışmadaki garipliğe değinmek istiyorum. Yani sonuçta tartıştığımız sorular şunlar. 1- O dönemki hükümet çok partili rejime geçmek için temelleri attı mı? 2- En sonunda çok partili rejime geçildi mi?

E bunların cevabı evet gördüğümüz üzere. Siz diyorsunuz ki, "bu ikisi de yapıldı, ama bunların yapılma sebebi tamamen zıt amaçlı emeller yani diktatörlük kurmak için yapıldı". Bu bana biraz zorlama geliyor, "çok partili rejime geçilmesi için temelleri attılar çünkü diktatörlük eleştirisi geliyordu" gibi bir bakış açısı baya zorlama yani. Bu temelleri attıysalar, bu olayı bir şekilde destekliyorlar demektir (gerçekten inandıkları için veya çevresindekiler öyle istediği için orası ayrı bir tartışma konusu). Esadı örnek alalım mesela, o adam eleştirileri hafifletmek için yeni partiler kurmuyor sadece öyle bir yeni yasa teklifi ile geliyor ki adamın zaten yine 2 dönem başta kalmasını garantiliyor üstelik ondan sonra gelecek insanlar üzerine de çok ağır saçma kısıtlıyor koyuyor (gelecek adamın eşi israil kökenli olmalı falan filan gibi hehe). Ve bunu sanki demokratik bir hareketmiş gibi insanlar yedirmeye çalışıyor. Bunlar işte başta kalmak isteyen diktatör örnekleri. Sizin yaptığınız açıklamalar ise biraz komik geliyor bana bu yüzden. Yani CHP'nin ve Atatürk'ün isteği yavaş bir çok partili sisteme geçiş süreci, bunu görmek bu kadar zor değil, bütün yapılan şeyler de buna işaret ediyorken , çok zorlama bir şekilde tersiymiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz olayı.

Fakat SCF hakkında ilk dediğin doğru, oraya itiraz etmiyorum. Atatürk'ün kendisi söylüyor zaten direk SCFye ithafen yazdığı mektupta, yeni kurulmuş bir partinin bu kadar kısa bir sürede başa gelip ülkedeki istikrar ve huzur ortamını koruyabileceğinden şüpheleri olduğunu belirtiyor. Dediğiniz gibi asıl olay çok hızlı bir şekilde popüler olması ve başa gelmesinin yüksek bir ihtimali olması (bu da ülkenin çok partili rejim için temelleri attığının bir göstergesi). Artık bu partinin kapatılması için gerici unsurlar falan filan deniyor orası ne kadar doğruydu bilemem fakat benim yukarda söylediğim yavaş bir çok partili seçime geçiş mentalitesi ile tamamen uyumlu bu olanlar. Bu açıdan bakıldığında (yani bu süreci yavaş ve küçük adımlarla gerçekleştirmek isten bir hükümet açısından) partinin kapatılması da şaşırtıcı değil. Ha bu sürecin yavaş olmasını eleştiriyorsanız onu tartışabiliriz. Ama sanki hiç böyle bir süreç yokmuş diye diretmenin bir anlamı yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

throine said:

Ne CHP ne Atatürk ne de İnönü halk tarafından destek görüyordu. İnsanların en büyük yanılgısı da bu.



Ülkesi işgal edilirken aynen yaşayım sorun yok, ittihatçı gavurları uğraşsın diyen bir halkın cumhuriyet kurulunca atatürk'e destek vermesi mantıklı olmazdı zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

tamam zaten adam da bunun adını o yüzden kemalist diktatörlük koymuş. tek adam diktatörlüğü demek değil, bir fikir diktatörlüğü. o yüzden adı mussolini veya hitler gibi tek bir şahsa dayanmıyor. bir fikre dayanıyor.


Ben zaten ortada ideolojik bir dayatma yok demiyorum ki? Bu var. Fakat Throine'in baştan beri savunduğu fikri tartışıyoruz burda. Yani ortada çok partili ve demokratik bir seçim sistemine hiç geçmek istemeyen, sürekli başta kalmak isteyen bir hükümet olduğu hehe. Yani diktatörlüğün en kötü hallerinden biri. Ben buna karşıyım. Yoksa o dönemki hükümetin diktatör rejimlere benzer yanlarını tartışalım deseniz, ideolojik baskı benim söyleyeceğim ilk şeylerden olur. Geçiş sürecinin bu kadar uzamasının sebebi de ülkenin bu yönde yeterince değiştirilemediğini düşünmeleri tahminimce. Ta o zamanda beri CHP bir "toplum mühendisliği" rolü benimsemiş durumda zaten (en azından şu son zamanlara kadar), onların hepsi katıldığım şeyler.

Ki en komik olan Throine başta sunduğu "niye insanlar diktatörlüğü kötü bir şekilde algılıyor ki" argümanından şimdi "zamanında insanları astılar kestiler, işlerinden ettiler" gibi noktalara kadar geldi heheh. Herhalde amacı önce ılımlı bir şekilde insanlara "diktatörlük kötü bişey değil ki nolcak ki" diye diktatör olduğunu kabul ettirmekti hehe
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...