Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

nefret edilecek ülke


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
bu konuda konuşma hakkı olan adamlardan birinin yazısı:

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1031499&Yazar=%D6ZG%DCR%20MUMCU&Date=07.12.2010&CategoryID=97

radikal said:

22 Temmuz 1980’de DİSK’in ilk genel başkanı, Maden-İş Başkanı Kemal Türkler öldürüldü. Türkler’in kızı Nilgün Soydan cinayeti gördü.
Cinayetin ardından yakalanan Abdülsamet Karakuş ile Aydın Eryılmaz yargılandı ve mahkûm edildi. Karakuş ve Eryılmaz, cinayeti Ünal Osmanağaoğlu’nun organizasyonu neticesinde işlediklerini itiraf etti. Ancak Osmanağaoğlu kardeşinin kimliğiyle yurtdışına kaçtığı için yakalanamadı. Avusturya’da uyuşturucu ticareti sebebiyle mahkûm oldu. Yine sahte kimlikle Türkiye’ye geldi ve Kuşadası’na yerleşti. Bir milli parkın işletmesini alarak beş sene boyunca yakalanmadan yaşamayı başardı.

Zamanı aştı
Osmanağaoğlu, 1999 senesinde yakalandı. Bahçelievler’de 1977 senesinde 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesinden de yargılanıyordu, suçu sabit görüldü ve mahkûm oldu. Türkler davasından ise mahkûmiyet değil zamanaşımı çıktı ve Osmanağaoğlu mahkûm olmadı. Mahkûm olmadı çünkü Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi üç kere beraatine hükmetti. Her defasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi “Kemal Türkler’in Merter’deki evinin önünde öldürülmesi eyleminde Ünal Osmanağaoğlu’nun eylem yerinin belirlenmesi, keşif yapılması, planlama aşamasında görev alması ve olay sırasında silahla ateş ederek, suça asli maddi fail olarak katıldığının anlaşıldığı”na işaret ederek, beraat kararını oybirliğiyle bozdu.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi zamanaşımı dolana kadar kararında direndi. Nilgün Soydan katili tespit ettiğini söyledi. Yargıtay eksik soruşturma sebebiyle kararı üç kere bozdu. Ama Kemal Türkler’in öldürülmesi zamanaşımına uğradı. Duruşmalarda Türkler’in kızlarının gözlerinin içine bile bakamayan adam mahkûm edilmedi.
Düşünün, mahkemenin savcısı, Türkler’in kızı Nilgün Soydan’ın “Vicdanın rahat mı” sorusuna “Olaylardan haberi olmayan eşim geceleri rahat uyuduğumu söyledi” cevabını verebildi.
O berbat 22 Temmuz 1980 günü Kemal Türkler’in yanı sıra Demokrat gazetesinin 21 yaşındaki muhabiri Recai Ünal da öldürüldü. Otobüs durağından kaçırıldı, işkenceye uğradı ve öldürüldü.

Soyadın nerede?
Katil zanlısı Fransa’ya kaçtı. Ne zaman ki cinayet zamanaşımına girdi, Türkiye’ye döndü. Soyadını değiştirdi ve 1999 seçimlerinde MHP’den milletvekili oldu.
Yakınlarını siyasi cinayetlerde yitirenlere yargının muamelesi bu oldu. Onlar da Meclis’e başvurdu. Meclis’ten
araştırma komisyonu kurmasını talep etti. Araştırma komisyonu önergeleri tam dört kere AKP oylarıyla reddedildi. Başbakan da okusun diye cümleyi tekrar edeceğim: Araştırma komisyonu önergeleri tam dört kere AK Parti oylarıyla reddedildi.
Nilgün Soydan sadece babasının öldürülmesini değil, görüp tespit ettiği adamın mahkûm olmamasını da gördü.
Recai Ünal 21 yaşında genç bir ölü. Katil zanlısına yargı bir tek soru bile soramadı, milletimiz de oylarıyla adamı Meclis’e taşıdı.
Bu ülke cinayetler ve katliamlar ülkesidir. Beraat kararından sonra ne dedi Nilgün Soydan: “Ünal Osmanağaoğlu
benim babamın katilidir; ben babamın katilini gördüm. Bugün bu ülkeden nefret ettim ve burada doğduğum için üzülüyorum.”
Katillerine bunca sahip çıkan bir ülke evet, nefret edilecek bir ülkedir.


gerçekten utanılacak bir durum. o su, şu su, bu su elbirliği yapıyorlar, yargılanmasına müsade bile etmiyorlar.

bu arada bu adamın yazılarından haberiniz yoksa olsun, takip edin.
Mesaj tarihi:
Wispy said:

Adam öldürmek gibi suçlarda zaman aşımı olmasının mantığını açıklayabilir mi hukuktan anlayan bir insan bana.

"Devlet, olayın üzerinden 30 yıl geçmekle hala bir hükme varamamışsa e yuh artık, o adamı da bırak. Bu saatten sonra ceza versen ne olacak" anlamına geliyor kabaca.

Zaten bir defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış birisi, ceza infaz kurumunda akıllı uslu durduğu takdirde 30 yıl sonra koşullu salıveriliyor. Daha fazla suçtan hüküm giyse falan filan bile en fazla 36 yıla çıkıyor içeride geçirilen süre.
Mesaj tarihi:
Kendercik said:

Wispy said:

Adam öldürmek gibi suçlarda zaman aşımı olmasının mantığını açıklayabilir mi hukuktan anlayan bir insan bana.

"Devlet, olayın üzerinden 30 yıl geçmekle hala bir hükme varamamışsa e yuh artık, o adamı da bırak. Bu saatten sonra ceza versen ne olacak" anlamına geliyor kabaca.

Zaten bir defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış birisi, ceza infaz kurumunda akıllı uslu durduğu takdirde 30 yıl sonra koşullu salıveriliyor. Daha fazla suçtan hüküm giyse falan filan bile en fazla 36 yıla çıkıyor içeride geçirilen süre.


Birde delillerin çok eskimesi ve güvenilirliğini yitirmesi var. Şimdi gelip DNA, DNA'dır demeyin. Görgü tanıklıkları, eskimeye uygun olan şeyler nedeniyle yanlış kişilerin suçlanmasına mahal vermemek için.

Yanlış anlaşılmasın bu olaya çok sinirliyim bende, sadece zamanaşımının mantığını açıklamak için girdim.
Mesaj tarihi:
Tabi ki deliller falan da var. Aklıma gelmeyeceği tutmuş. Kısacası o yargılamadan hayır gelmez mantığı. Ama zamanaşımına sinirlenmemek lazım. Olayda hüküm verilmeksizin adeta zamanaşımı süresinin dolması beklenmiştir. Bu esnada pek çok saçma şeyler yaşanmıştır. Acaba bunlar kimlerin sayesinde olmuştur?
×
×
  • Yeni Oluştur...