Laraken Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 Gerçekler yüz hatlarımı yırtarcasına inlese de içimde, dışıma yalanımı takabildim zorlanarak. O kadar kısa sürede oldu ki bunlar, hala anlayamadım. Kaç saniyede açılabilir bir kapı? Kaç saniye sürer bir annenin hissetmesi oğlunun damarlarında alkol dolaştığını yine. Kaç saniye sürer yatağından kalkması, kendi odasının kapısını açması, koridorun ışığını yakması? Uyumamış o çocuğun kaç saniye sürer, aslında hepsini duyacakken, duyamadığını anlaması? Her şey bir kapı açılışı sırasında oldu: saniyelerin efkarlı, saliselerin ilk defa bir işe yaradıkları için mutlu olduğu bir zaman diliminde. Ölçemezsin, sayamazsın, ne kadarmış diye saatine bakamazsın. Bizim zaman kalıplarımızın dışında bir ölçü. Ama o kadar küçüklüğüne gider yapmış olacam ki; en hızlı davrandığım zaman dilimiydi o benim istemeden de olsa. Olayın geçmişini boşverecem, niye böyle üzgün bazı bu adam hıbı hıbı falan biliyorsunuz lan zaten. Ama o sizden daha fazlasını görüyor, beni; iliğime kadar biliyor, nerelerden geçtim neler yaşadım. Bu en zoru olum biliyor musunuz? Her şeyini bilen, onu her şeyden sakındığın kadından duygularını sakınmak. Bu en zoru be oğlum, bu en bi kötü. Seni en çok sevenden, senin en çok sevdiğinden, her acını gizlemeye çalışmak. Paylaşırsan yaralarını -tek- o saracak bunu biliyorsun evet ama yaralarına her sardığı gazlı bez ona zehir olacak. Ve senin tek istediğin artık o ağlamayacak. Yutacaksın oğlum o vakit tuzlu suyu, kaçarın yok. O "eski evimiz oğlum" diyecek, sen, "dört duvardı nolacak, herhangi bir evdi sattık" diyeceksin, çocukluk anılarının üstündeki yabancı ayak izlerine ağlamayarak. O "İzmir" diyecek, sen, "boyoz iyiydi yahu" diyeceksin, aşık olduğunu belli etmeden o şehire. O " peki o" diyecek, sen "atlattım" diyeceksin, hissettiğinin zerresine yaklaşmadan. "Ölüm" diyecek "biliyorum" diyeceksin. "Yaşam" diyecek "öğrenecem" diyeceksin. Bunların hiç birinin yaşanmamış olmasını dileyeceksin. Tam o sırada kapı açılacak birden, "nasılsın oğlum merak ettim" diye bir ses gelecek. Ve sen o göz yaşlarını, burnunun dibine gelmiş sümük gibi çekeceksin bi anda gözlerinin içine, döneceksin ve gülümseyeceksin saliselerin yazık gururunu hiçe sayarak: İyiyim be annem sen naptın? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 rakı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 17, 2010 okudum. etrafındakiler üzülmesin diye içine atmaya devam etmek çözüm değil. acı paylaştıkça azalır, sen onları ne kadar düşünüyosan onlar da seni düşünüyo ve eğer bilseler paylaşmanı isterler mutlaka. beraber sevinmek nasıl daha çok tatmin ediyorsa beraber üzülmek de acıyı hafifletir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Netcafe Mesaj tarihi: Mart 28, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 28, 2010 sipeye kesinlikle katiliyorum ve durumu baya iyi anliyorum diyebilirim bende herseyi icime atmayi tercih ederim en basta ama hic bi zaman cozum olmuyor birseyleri paylasinca cok daha rahatlayip dogru dusunebiliyorsun umarim sende en kisa zamanda bunu yapabilirsin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar