Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

türkiye ve futbol üzerine güzel bir yazı...


tunch

Öne çıkan mesajlar

ABD'nin en popüler sporu olan amerikan futbolunun finali, Superbowl amerikan televizon tarihinin en çok seyredilen televizyon şovu oldu. Amerikan spor endüstrisinin zirvesindeki Amerikan Ulusal Futbol Ligi aynı zamanda her sporun ulaşmak istediği bir tür nirvana noktası. Ekonomik büyüklüğü, pazarlama teknikleri ve yavaş yavaş dünyaya yayılan popülaritesi diğer sporların organizatörlerinin ağzını sulandırıyor. Sadece tek bir rakam belki de bu durumu açıklamaya yetebilir. Amerikan futbolu halen ABD'de 5 farklı kanaldan canlı yayınlanıyor. Bu kanallardan 3'ü karasal yayın yapan, yani Türkiye'de bilinen şekliyle açık kanal olan CBS, NBC ve FOX. Bu üç “açık kanal” yayın hakları için yılda 2 milyon dolar ödüyor. Kablolu yayın yapan ESPN sports ise yıllık 1,1 milyar dolar ödüyor. Yayın hakkına sahip 5. ve son kanal ise yine ulusal yayın yapan NFL'in kendi kurduğu NFL Networks. Yani kısacası NFL yayın haklarından yılda 3 milyar doların üzerinde bir gelir elde ediyor.

Turkcell Süper Lig'in yayın ihalesinden sonra en çok konuşulan veya merak edilen konu yıllık 321 milyon doların ligin kalitesini ne kadar karşıladığıydı. Ligin kalitesini yükseltmek bu aralar herkesin en çok konuştuğu veya konuşmayı sevdiği konu. Yayın haklarını alan kuruluşta var olan müşterilerine zam yapmadan, müşteri sayısını arttırmanın yollarını arayacağını açıkladı. Yani denklem basit, var olan malın kalitesi artacak, bu da doğal olarak lige olan ilgiyi arttıracak ve daha çok insan maçları seyretmek için dijital platformlara üye olacak. Peki gerçekten böyle mi olacak?

NFL organizasyonu yayın haklarını satarken ve yayınların dağılımını düzenlerken iki önemli şeye dikkat ediyorlar; ilk olarak televizyon yayınları nedeniyle statlara giden seyirci sayısının düşmesini engellemeye çalışıyorlar. Bunun için bazı durumlarda maçın yapıldığı bölgede maç yayınına izin vermeyip sadece diğer bölgelerde maçın canlı yayınlanması sağlanıyor. Ulusal yayınlarda ise maçtan 72 saat öncesine kadar biletlerin hepsi satılmazsa söz konus maç o bölgede yayınlanmıyor. Tabi bu uygulamaların yapılmasında ABD'nin coğrafi büyüklüğü önemli bir faktör. NFL için bir diğer önemli unsur ise yayıncıların zarar etmemesi, bunun için kanalların aynı bölgede bir biri ile mücadele etmesi engelleniyor. Bu önlemler sayesinde NFL statlardaki yıllık seyirci ortalamasını 60 binin üzerinde tutabiliyor. Yayıncı kuruluşlar da verdikleri paranın karşılığını rating olarak aldıkları için NFL yayın hakları her ihale ile birlikte değerleniyor.


Türkiye'de en çok sevilen spor futbol. Bu bütün uzmanların ortak görüşü ama esas soru futbolun Türkiye'de ne kadar sevilip takip edildiği. İşte burada bir sorun var. Türkiye'de yayın yapan por gazetelerinin (çoğunlukla futbol ağırlıklı gazeteler) günlük tirajı 440 bin, yayıncı kuruluşun üye sayısı 800 bin civarında, bu rakamları üst üste toplasak bile toplam sayı 1,5 milyona ulaşmıyor. İzlenme oranları da aslında futbolun ne kadar sevildiği ve takip edildiğini gösteriyor. 18 Şubat'ta yayınlanan Lille-Fenerbahçe maçı en çok izlenen programlar sıralamasında bir dizinin ardından 2. sırada kaldı, bir hafta sonra yayınlanan Galatasaray-A. Madrid maçının da kaderi değişmedi. O maç da aynı dizinin arkasında 2. olurken 2 maç da aynı dizinin bir hafta önce gösterilen özet görüntülerini bile çok az farkla geçebildi. Herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen belirtelim maçlar ve dizinin hem yeni hem özet görüntüleri aynı saat dilimine denk geliyordu. Turkcell Süper Lig'in statlardaki seyirci rakamları da çok iç açicı değil. Ortalama seyirci sayısı 14 bin civarında geziniyor. Yani ne kadar toplasak, çarpsak, bölsek Türkiye'de futbolu takip eden, izleyen sayısı 3-4 milyonun üzerinde değil. Yaklaşık 30 milyonluk genç nüfusa sahip bir ülke için bu rakam çok düşük. Peki bu rakam ligin kalitesi artarsa, artar mı? Aslında basit mantık bu soruya evet diyor ama gerçek dünyada işler her zaman böyle yürümüyor.

ABD'de NFL için en önemli nokta pazarlama. Pazarlamanın iyi olması zaten NFL'in ekonomik gücünün en önemli nedeni. NFl organizasyonu kendi malını yayıncı kuruluşlara satmadan önce onların seyircilerine pazarlıyor. Her sezon öncesi NFL film şirketi lig için özel reklamlar ve belgeseller çekiyor, NFL tanıtım videoları başta NFL'in kendi kanalı olmak üzere bütün kanallarda yayınlanıyor. NFL her takımın keni eyaleti veya şehri için o takımın yıldızlarını kahraman haline getiren tanıtım filmleri çekiyor. Tabi işin şov yönü ve eğlencesi her zaman ön planda. Ana mesaj hep aynı, eğleneceksiniz ve rahatlayacaksınız. Tabi bir de daha önce belirttiğim gibi insanların futboldan kopmasına izin verilmiyor. Bütün şehirler takımının deplasmanda maçını mutlaka televizyondan izleme şansına sahip. Yayın haklarına sahip şirketler sadece canlı maç yayını yapabiliyor. Yılda 8 maçı ulusal olarak yayınlayan NFL'in kendi televizyonunun ana görevi banttan maç yayını yapmak. Böylece sporseverler bütün maçları seyretme imkanı bulabiliyor.

NFL'in bir diğer dikkat ettiği husus ise futbolun bir spor olarak takip edilmesi. Futbolun zevk alınan, rahatlatan bir eğlence olayı olduğunun ön planda olması. Bunun için de maçlar sırasında bahis şirketlerinin reklamları yasak, takımlar bahis şirketlerinin sponsorluğunu kabul edemiyor. Yayıncı kuruluşlar bahis için özel program yayınlayamıyor, hatta sakatlık raporları, antrenman yayınları da bahis için kullanılabildiğinden yayınlanmıyor. Tabi bunun nedeni bahise kötü gözle bakılması değil, sadece sporun salt skordan oluşmadığının altını çizmek. Kısacası NFL kendi sporunun ulaşabildiği insan sayısı kadar değerli olduğunun farkında ve öncelik olarak daha kaliteli olmayı değil daha fazla seveni olması gerektiğine inanıyor. Daha doğrusu niteliğin ancak nicelikle beraber artabileceğini düşünüyor. Zaten bu sayede, yani futbolsever sayısının artması ile kalitede etkili yönetimlerle artıyor, kalite bir amaç değil bir sonuç haline geliyor. Son final maçı ABD'de 120 milyon kişi tarafından seyredildi, bu toplam nüfusun yarısına denk geliyor. Doğal olarak bu kadar geniş bir kitleye ulaşma garantisini gören reklamverenler de bütün ülkenin yıllık 3 milyar dolar tutan eğlence faturasını ödemeye gönüllü olabiliyor. Kısacası NFL ile karşılaştırıldığında Türkiye'deki futbol elit bir eğlence olarak görülebilir. Nüfusun küçük bir bölümünün para vererek takip ettiği bir eğlence.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25063322/
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazıda güzel doğrular var ama belli şeylere dikkat etmek gerek.
Birincisi,Amerika müthiş bir tüketim toplumu.Bu herşeyde kendini belli ediyor zaten,bunun üzerine daha çok yazılabilir.
Bir ikincisi ise,Amerika sporu seviyor arkadaş.Bu sadece futbol da değil,Basketbol,Beyzbol,Hokey farketmiyor,gerçekten spora ve sporcuya büyük saygı ve sevgileri var adamların...
Yıllar önce NTV 90 Dakika'da rahmetli Kenan Onuk bu konuya çok güzel değinmişti mesela,84 Los Angeles olimpiyatlarını anlatırken,her salonun ne kadar dolduğu,insanların nasıl çılgınca bilet aldıklarını,Avrupadaki olimpiyatlarla karşılaştırmıştı,farkları söylemişti.
Yani olay sadece futbol değil,adamlar sporu seviyor.
Türk insanının mesela sporu sevdiğini pek idaa edemeyiz,bu biraz kültürel yapıyla,biraz da ekonomi ile alakalı...
Bugün ben futbolu takip eden insanların bile bir kısmının sadece takım tutma,birşeylere tutunma,spor dışındaki bir mücadele(takım kavgası,kendi takımını desteklemekten çok rakip takıma küfretme gibi) yüzünden takip ettiğini düşünüyorum.Futbol sadece bir araç gibi yani onlar için,keyif alıp oturup spor için seyreden kitle bence çok değil.
Türkiye'de önce insana spor sevgisinin kazandırılması lazım,ama ilk adım o insanların spor yapması lazım,insanların teşvik edilmesi lazım.Bugün İsveçte insanlar kar kış demeden spor yapıyorlar,bunun dediğim gibi ekonomi ve gelir gücü ile çok ilgisi olmakla beraber,olayın nedeni sadece o değil.Sporcu bir millet değiliz bunu kabul etmek lazım,uzak bir kavram bize spor,ama bu zamanla düzelebilir...
Mesela futbol bu konuda çok iyi bir araç olabilir ancak,yanlış yönlendiriliyor maalesef..
Yine de her koşulda Avrupa Şampiyonası gibi bir organizasyonun ülkeye-eğer doğru planlanırsa- müthiş katkıları olabilir uzun vadede....
Mesela bugün bunun en güzel örneğini Almanya veriyor.Flying Dutchman'in defalarca dile getirdiği bir durum bu,Dünya Kupası sonrasında ülkede futbolun gelişimi...
Avrupa Şampiyonası,statlar vs çok faydası olur ülkeye,insanları teşvik etme açısından...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bence değil, aynı akşam dizi ve Avrupa maçı varken; insanların diziyi tercih etmesinin ekonomiyle alakası yok. Çünkü maç bedavaydı. Üstelik milli sayılabilecek maçlardı. Bizim ülkemizde spor denilince akla neden futbol geliyor ? ekonomiden dolayı mı ? yoksa insanların holiganlık yapabileceği birşey olduğundan mı ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

okul yaşında kaç kişi spor yapıyor ülkede? sporla alakası kısa pantolonla gezerken dayısından, amcasından "sen fenerlisin, gslisin vslisin" telkini almaktan başka birşey olmayan insanların spor kültürü nasıl oluşacak? izlemekle bir yere kadar. rekabetin, çalışmanın felsefesini kim anlattı bize bugüne kadar?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Olayı sadece diziyi şu kadar izlemiş futbolu şu kadar izlemiş olarak bakma,genel bir açıdan bahsediyoruz,insanların spor yapmamasından bir spor kültürlerinin olmamasından bahsediyoruz...
Ekonominin rolü elbette büyük hatta huun'un dediği gibi ekonomi sayesinde kültür çok rahat değişebilir,spor kültürü dediğimiz şey sonradan da oluşturulabilir gayet,ama bunun belli şartları var tabii ki...
Ekonomiyi sadece kişinin spor yapacak parası olması diyedüşünmeyin,aynı şekilde devletin de spora yatırımları,teşvikleri,harcamaları da ekonomi içine giriyor.
Elbette ki kişinin gelirinin önemi yadsınamaz şekilde büyük,bugün herhangi bir sporu hobi olarak yapmak isteyen kişinin İstanbul gibi bir şehirde ne kadar para harcaması gerektiğini bir düşünsenize..
Hadi onu geçtim,para konusunu bile halletse,ya da bedava bile olsa yeterli tesis/olanak var mı?
Veya okullarda beden eğitimi dersleri yeterli mi,ne yapılıyor bu derslerde acaba,özel okulları geçtim(hani özel okullardaki durum da süper değil o ayrı,kendimden biliyorum,yabancı okullar özellikle),mesela bir devlet okulunda beden derslerinin genel olarak şınav,takla,dönerek takla,uçarak takla,istiklal marşı duruşu,asker yürüyüşünden meydana geldiği düşünülünce durum ortaya çıkıyor herhalde.
Okullardaki yetersizlikte bahane değil bana kalırsa...O konuda da çözümler üretilebilir...Yabancı bir okulda okumuş biri olarak bazen ne şartlarda garip sporlar yapmaya çalıştığımızı bilirim o iki 45 dakika içinde.
Ama benzer okulun(alman okulu),Stockholm şubesinde okuyan arkadaşım,okullarında yeterli olanak olmamasına rağmen,beden eğitimi dersinde 3 sokak ötedeki spor salonunda istedikleri sporu yapabiliyor mesela sınıf olarak..Küçük bir örnekti sadece,kim bilir daha neler var..
Devletin politikası önemli burada,spora ne kadar önem verdiği,bugün Çin'de de insanların spor yapacak paraları olmadığını iddaa edebilirsiniz,ama en azından devletin müthiş bir teşvik içinde olduğunu,bütün spor dallarında yatırımlar yaptığını inkar edemezsiniz...Kaldıki zaten olimpiyatlardaki başarıları-hemen hemen bütün sporlarda-kendini belli ediyor..
Yani ekonomi ve kültür iç içe burada..Ama dediğim gibi yeterli istek,emek olduktan sonra o kültürü oluşturmak sorun değil ki..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
spor kültürü = toplumun hayata bakışı

çok basit bir örnek ; izliyoruz sürekli "amerikan" dizilerinde/filmlerinde.

eğer ki "herhangi" bir yeteneğin varsa , bu yeteneğini kullanıcak şekilde değişiyor eğitim hayatın. Sporsa spor , sanatsa sanat. eğer ki bunların hiçbirini yapıcak mental ve fiziki yeterliliğe sahip değilsin , o zaman seni fizikçi matematikçi "mühendis" yapmaya yönlendiriyorlar. bizde ise tam tersi. mühendis olmak , doktor olmak en üst nokta ; sporcu olmak , spor akedemisine / konservatuara gitmek ikincil seçenek.

insanların yeteneklerine göre bir eğitim yolu seçilmediği sürece ne spor kültüründen ne de toplumun gelişmesinden söz edemeyiz.

bugün hala "en çok sevilen spor dalının" "dünyadaki en büyük organizasyonu"nun yayın haklarını elinde bulunduran şirket , dandik bir dizi için daha fazla reklam geliri elde edebileceğini hesaplayarak yayın akışı düzenliyorsa , büyük bir sorundan söz ettiğimiz ortada. çözümünün ise sorundan daha büyük olduğu ise çok acı..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Güzel bir yazı değil, ABD ile Fransa hatta Premier ligi karşılaştır yine ezik kalırlar.Biz her pazartesi spora başlarız, adamların doğduğundan beri hayatında olan birşey spor, yetişmek imkan dahilinde değil.

321 milyon dolarlık Lig tv ihalesini küçümsenmiş ama lig paylarına bakarsak, pazar payının %50'sine sahipler futbolda.Bu oran NFL'de %30.Yani Lig Tv lig değerinin %50'sini ödüyor, kıstasa kıstas.

Ayrıca verilecek kusursuz örneğin NFL olmadığını düşünüyorum, klüpler piyasa değerlerinin çok üzerinde vadeli borçlara sahip.Kusursuz organizasyon NBA'dir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...