fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Evet arkadaşlar malum 15 Şubat yaklaşıyor ve bende o günü anlam ve önemi üzerine bir yazı hazırlıyorum. Bu arada Erkek Liberter Hareketi'nin istesini ziyaret etmesem olmazdı. Şimdi oradan üç yazı yollayacağım. İlki kadınlar hakkında sıkça sorulan sorular yani ufak bir kullanma klavuzu. İkincisi kadınlar hakında özlü sözler ve üçüncüsü ve en önemlisi, kadın nedir? Siz bunlarla idare ederken bende Erkek Olmak Yada Olmamak (şimdilik ismi bu) başlıklı yazımı bitireyim.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Kadınlar seks sırasında neden gözlerini kapatırlar? Çünkü bir erkegin iyi vakit geçirdiğini görmeye dayanamazlar. Sevgiliniz ya da karınız sürekli mutfaktan oturma odasına gelip dır dır ediyorsa ne hata yapmışsınız demektir? Zincirini uzun tutmuşsunuzdur. Kasırgalara neden hep kadın isimleri verilir? Çünkü kadınlar da ilk geldiklerinde ıslak ve vahşidirler ama giderken evinizi ve arabanızı götürürler. Oral seksin en iyi tarafı nedir? On dakika sessizlik. Kadınlar neden erkeklerden daha uzun yaşarlar? Karıları yoktur da ondan. Şovenist , domuz bir erkekten daha kötü olan şey nedir? Her söyleneni yapmayan bir kadın. Bir kadının belden aşağısının tamamen hissizleşmesi durumuna tıpta ne ad verilir? Evlilik Bir kadının yalan söylediğini nasıl anlarsınız? Dudakları hareket ediyordur. [signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Sokakta hiçbir zaman kel ve şişman bir kadınla yürüyen bir erkek göremezsiniz. ELAYNE BOOSLER Erkek yüreğinin özünde sertlik vardır, oysa kadının yüreği özünde kötüdür. NIETZSCHE Eğer bir erkek bir kadının söylediklerine kulak veriyorsa o kadın güzel bir kadın değildir. HENRY HASKINS Kadınlara büyük saygı duyan ve onları herşeyin üstünde tutan erkekler, kadınlar arasında popüler olmayı nadiren başarabilirler. J. ADDISON Bir erkeğe göre 'erkeğin iyisi' ile , bir kadına göre 'erkeğin iyisi' aynı şeyler değildir. ORTEGA Y GASSET Kadınlar güçsüz olana kendini bir ödül , güçlü olana bir eşya gibi sunar. CESARE PAVESE Zekalarıyla ilgili en çok iltifat alan kadınlar tartışılmaz derecede güzel veya tartışılmaz derecede çirkin olanlardır. CHESTERFIELD Bir kadına yapmaması gerekenleri söylemek ona neler yapabileceğini göstermektir. ISPANYOL ATASOZÜ Size gururla kütüphanesini gösteren bir kadına rastladınız mı? BENJAMIN DE CASSERES Erkek evlenene kadar eksik bir erkektir. Ve evlendiğinde artık bitmiştir. ZSA ZSA GABOR Bekar erkekler kadınlar hakkında evli erkeklerden daha çokşey bilirler. Eğer bilmeselerdi onlar da evlenmiş olurdu. H.L.MENCKEN Bekar erkeklerin vicdanı vardır, evli olanların ise karıları. H.L.MENCKEN Bir erkek karınızı elinizden aldığı zaman karınızı ona bırakmaktan daha büyük bir intikam yoktur. SACHA GUITRY Evlilik geleneksel olarak kadınlara sunulmuş tek gelecektır. Bir çok kadın ya evlidir, ya bir zamanlar evlilik geçirmiştir, ya da evli olmadığı için acı çekiyordur. SIMONE DE BEAUVOIR Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar. OSCAR WILDE Oğullar annelerinin iffetli olduğuna inanırlar. Kızlar da öyle, ama onlar daha az inanırlar. ANATOLE FRANCE Niye evlenecekmişim ki? Evlenirsem başıma gelecek en iyi şey boynuzlanmamaktır ki evlenmezsem bunu çok daha emin yollardan elde edebilirim SEBASTIAN CHAMFORT [signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Kadın Nedir? Erkeğin tersine kadın, çalışmayan bir insandır. Aslında ona ilişkin söylenecekler bununla kalabilirdi, çünkü temel insan kavramı hem erkeği hem de kadını kapsayacak kadar çok genel, çok hatalı olmasaydı, kadın için söylenecek pek fazla bir şey kalmazdı. Yaşam insanlara iki seçenek sunar: hayvansal bir varoluş -düşük bir yaşam düzeyi- ve manevi bir varoluş. Kadın kuşkusuz ilkini seçecek ve fiziksel refahı öne çıkaracak, kuluçkaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin üreme alışkanlıklarıyla oyalanacak bir ortam arayışına koyulacaktır. Erkekle kadının aynı zeka potansiyeliyle doğduğu ve cinsler arasında zeka açısından temel bir fark olmadığı kesin bir gerçek olarak kabul edilebilir. Ayrıca, körelmeye, kısırlaşmaya bırakılan her potansiyelin, işlevini yitireceği de çok iyi bilinmektedir. Kadınlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. Aslında bilerek bu kapasitelerinin bozulmasına göz yumarlar. Birkaç yıllık aralıklı eğitimden sonra, tali (sonradan gelişen) ve geri döndürülemez bir aptallık durumuna yönelirler. Neden kadınlar kendi zihinsel kapasitelerinden yararlanmıyor? Kadınların kendi beyinlerini kullanmamalarının tek bir nedeni vardır, o da ihtiyaç duymamalarıdır. Yaşamlarını sürdürmeleri için zihinsel kapasiteleri vazgeçilmez değildir. Teorik olarak güzel bir kadın, bir şempanzeden daha az bir zekaya ihtiyaç duyar ve buna karşılık kimse onu topluma uymayan bir yaratık olarak değerlendirmez. Olsa olsa en geç 12 yaşına kadar, kadınların çoğu fahişe olmaya karar vermiştir. Ya da başka bir deyişle, kendileri için, bir erkek seçip bütün işi onun yapmasını sağlamaktan oluşan bir gelecek tasarlamışlardır. Bu işlevlerine karşılık olarak kadınlar da erkeğin belli zamanlarda vajinalarını kullanmasını göz yummaya hazırdır. Bir kadın buna karar verdiği anda beynini geliştirmekten vaz geçer. Elbette çeşitli dereceler ve diplomalar alabilir. Bunlar onun erkeklerin gözündeki piyasa değerini arttırır, çünkü erkekler, birşeyleri ezbere bilen bir kadının, ayrıca erkekleri de tanıyıp anlayacağına inanır. Ama cinsler arasındaki iletişim olasılığı da işte bu noktada ortadan kalkar. Yolları sonsuza kadar ayrılır. Erkeğin tekrar tekrar yaptığı en büyük hatalardan birisi, kadını kendi eşiti olarak, yani eşit zihinsel ve coşkusal kapasiteye sahip bir insan olarak değerlendirmesidir. Kadını gözleyebilir, dinleyebilir, tepkilerine bakarak duygularını yargılayabilir, ama her şeye karşın, kadını sadece yüzeysel belintilerle yargılamaktadır. Çünkü kendi değer ölçülerini kullanmaktadır. Erkek, kadının yerinde olması halinde ne söyleyeceğini, düşüneceğini ya da yapacağını bilir. Can sıkıcı ilişkiler durumuna baktığı zaman, kadın görünürde amansız bir davranışa girmişse, onun yerinde olması halinde yapacağı şeyi kadının da yapmasına engel olan bir şey olması gerektiğini düşünür. Bu da erkeğin tarafında doğal bir tepkidir, çünkü insanların kendilerini soyut düşünme yetisi olan yaratıklar olarak değerlendirmesi durumunda kendini herşeyin ölçüsü saymaktadır, bunda da haklıdır. Bir erkek bir kadının yemek pişirme, bulaşık yıkama ve temizlik işlerinde saatler harcadığını gördüğü zaman, bu işlerin onu belki de mutlu ettiği, çünkü tam da onun zeka seviyesine uygun işler aklına hiç gelmez. O anda, bütün bu ön angaryanın, kadını, bir erkek olarak önemli ve arzu edilir bulduğu onca şeyi yapmaktan alıkoyduğunu düşünür; bu nedenle kadının yaşamını kolaylaştırmak ve onu, erkeğin düşlediği yaşam biçimine sürüklemek için otomatik bulaşık makineleri, elektirikli süpürgeler, hazır yemekler icat eder. Ama hayal kırıklığına uğrayacaktır. Kadın, kazandığı zamanı tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir biçimde ilgilenmek için kullanmak yerine, pasta yapar, iç çamaşırlarını ütüler ve oya yapar ya da özellikle maceracıysa banyo duvarını çiçek çıkartmalarıyla bezer. Bu nedenle erkek bu tür şeylerin, varlıklı yaşamın temel öğeleri olduğunu düşünür. Bu fikrin ona kadın tarafından aşılanmış olması gerekir, çünkü erkek, pastanın dışarıdan satın alınmasına da, iç çamaşırının ütüsüz olmasına da, banyo duvarlarında çiçek desenlerinin bulunmamasına da gerçekten aldırış etmez. Kadının bu amaca ulaşmasını kolaylaştırmak ve onu angaryadan kurtarmak için mikserler, mutfak robotları, ütüsüz giyilebilen çamaşırlar ve çiçek süslemeli tuvalet aletleri, fayansları icat eder; ama kadın hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir şekilde ilgilenmez. Onun için yeni bulunan bu boş zaman tam zamanında imdada yetişmiştir. Artık kendisiyle ilgilenebilir; ve elbette entelektüel başarı özlemi ona yabancı olduğu için, o da dış görünüşü üzerine odaklaşır. Bu aşama bile, erkek açısından kabul edilebilir. Karısını gerçekten sever, onun mutluluğunu dünyada başka her şeyden çok ister: bu nedenle akmayan rujlar, su geçirmez maskara, ütü gerektirmeyen gömlekler, kullanılıp atılan alt bezleri, vb. Geliştirir; hepsinin tek bir amacı vardır. İhtiyaçları bu kadar duyarlı, bu kadar arı olan bu yaratığın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Asteroth Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Fedaykin dellendi, uzak durmak lazım.[signature][hline] karpuz, 02 December 2003 16:19 tarihinde demiş ki: You hödö you hödö my self controoool hödödö hödö Dırırırı DIIIII dırırıııı DIII Emaleth, 03 December 2003 18:37 tarihinde demiş ki: hödöhödöyle dırırıdııları da birleştirsen şahane olacak... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Infeqted Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 iih bence cok yanlis boyle buyuk bi sistemde bu kadar bir yanlis olsa idi sistem yillar once cokmus olur idi.. isallah bu sitede united gays community e felan forwarded a donmez 20yil sonra :)[signature][hline] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aket-Atum Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Yürü be Fedaykin go fedaykin go[signature][hline]Aket Atum Avatar of Odin the allfather Barbarlık insanlığın doğal halidir.....Uygarlık ise olayların gelişimi sonucu oluşan anormal halidir..... Ve barbarlık hep kazanacaktır! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Coldwind Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 wtf ?! fedo sakin :) bu kadar da sert olmamak gerekiyor bence eh :)[signature][hline]Çirkin kadın yoktur, az vodka vardır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sacros Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 gırgır... gırgır olduğu kadar da tek taraflı[signature][hline]I see angels burning, falling down in ruins Looking down I see myself, I'm my own enemy Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Birde dördüncü bir yazı yollayayım, daha öncede bu forunlarda kullanmıştım bu yazımı ama olsun okumayanlar varsa okusun çünkü bir çok şeyi görmenizde faydalı olacağına inanıyorum. İki farkli tür olan kadınlar ve erkekler hemen her konuda çok farklı düşünürler ve tavır sergilerler. En basitinden arkadaşları arasında geğirme yarışması yapmayan çok az erkek varken kız arkadaşının yanında geğiren bir erkek hemen hiç yoktur. Arkadaşları ile en güçlü kim osuruyor diye yarışan, saatlerce abaza muhabbeti yapan, arabalar ve futbol üzerine engin tecrübelerini konuşturan, sorunlarına bir çok durumda kafa göz kırarak çözüm arayan bir ırk çok anlaşılır sebeplerden kadınların yanında bir anda çok kibar yaratıklara dönüşürler çok kısa sürede "evrimleşirler" . Bunlar aradaki ayrılıkların sadece çok küçük ve yüzeysel bir kısmı ama genel olarak durumu özetlemek için yeterli. Peki bu derece birbirinden farklı iki ırk niye birlikte oluyorlar; Cevabı çok basit, üremek için. Bütün canlılar için en önemli iki güdü yaşamını devam ettirmek ve neslini sürdürmekdir. Bu iki güdüsünü yitiren ırklar yok olmaya mahkumdurlar. İnsan ırkının beyin yapısını inceleyecek olursanız 3 ana olgunun yani refleks, yemek yemek ve üreme duygularının beynin ayni bölgesi olan ilkel beyin diye geçen bölge tarafindan kontrol edildiğini görürsünüz. İnsan ırkı yaşamını devam ettirmek için acil durumlarda esas beyni devre dışı bırakarak ilkel beyindeki refleksleri aktive eder ve ani hareketlerle tehlike bölgesinden uzaklastırır. Aynı şekilde yemek yedikçe mutluluk hormonları salgılanır ki yemek yenmeye devam edilsin ve ölünmesin. Şimdi esas konumuza gelirsek üremek de ilkel beyin tarafindan kontrol edilir ve bilinç altında günün 24 saati size üremelisin üremelisin diye mesajlar gönderir. Erkekler günün 24 saati yılın 365 günü spermlerini saçmaya muktedir olduklarından çok az seçicidirler ve birlikte olabilecekleri hemen her kadınla olma eğilimindedirler. Kadınlar ise ayın sadece çok kısa bir periyodunda doğurgan olduklarından ve yılda en fazla bir kez doğurabildiklerinden daha seçicidirler. Bu son derece doğal bir güdüdür. Irkını en iyi şekilde devam ettirebilmek için seçenekler içinde en iyi olanını, en güçlü, en başarılı, en yakışıklı olanını seçmeye çalışır. Şimdi hemen hiç kimse bunlari özel olarak üzerinde düşünerek yapmaz ama bilinçaltında sürekli bu mesajlar dolaşır ve bunların ışığında yol almaya devam eder. Tabii ki yaşadığımız onca yıl içinde bu durumlarda insanın entellektüel yapısındaki değişimler sonucu bir miktar dönüşümler olmuştur ancak milyonlarca yıllık bir evrimi, artık genlere işlemiş güdüleri 10-15 yılda silmek pek mümkün değildir. Peki erkekler ve kadınlar niye hala birlikteler, çünkü beyinleri onlara sürekli birlikte olmaları gerektiğini söyleyip duruyor. Cinsel ilişki çok zevklidir, el ele tutuşmak, öpüşmek çok zevklidir diye mesajlar yollayip duruyor aynı yemek yemek mutluluk verir diye mesajlar verdiği gibi. Ancak dikkat ettiyseniz bu gereklilikler yerine geldikten sonra insanlar tekrar kendi türdeşlerine dönmeye başlarlar. Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla birlikte vakit geçirmeye başlarlar çünkü birlikte çok daha iyi anlaşıp daha mutlu olurlar. Zaten aşk denilen bu illet de sürekli ayrılıp barışmalar gibi ateşleyici unsurlar veya kavuşamama gibi bir durum yoksa 2 yıl içinde biter ki bu sürede üremek için yeterlidir (doğum kontrolü denilen evrim karşıtı cisimler icat edilmeden önceki dönem).[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
can Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 var mı bunları okuyan?[signature][hline]Fly In The Ointment Having sex is like having brigde, if you don't have a good partner, you better have a good hand! I love this game! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aket-Atum Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 ah bi okusam bi okusam[signature][hline]Aket Atum Avatar of Odin the allfather Barbarlık insanlığın doğal halidir.....Uygarlık ise olayların gelişimi sonucu oluşan anormal halidir..... Ve barbarlık hep kazanacaktır! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mephisto_ Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 aman 14 şubat yaklaşmış harbi, ehe boş geçirmemek lazım nerdeydi benim telefonum...[signature][hline]karakedi, 16 November 2003 01:35 tarihinde demiş ki: gider haspaticik.com, özpaticik.com diye domain alır, orada yeni bi site kurarım ehe [Bu mesaj Mephisto_ tarafından 02 February 2004 00:59 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
arcane Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Fedaykin bir gün evlenirse bu topici gözüne sokuyoruz yazın kenara :D[signature][hline]Rush Hour 3 - Coming Soon Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
armra Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Alıntı yapılan yazarlar genelde eski o döneme ilişkin şeylerden dem vurmuşlar. Çağımıza pek uygun değil hele Avrupa ,Amerikayla alakası kalmamış şeyler. Çok subjektif yazılar son bülümün tamamını okumak bile istemedim. Tasvip etmiyorum hakaret içeriyor . Hoşda değil. Bi yaptırım fena olmaz.[signature][hline]Show No Mercy [Bu mesaj armra tarafından 02 February 2004 00:59 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 O senin dediğin 14 Şubat, 15 Şubat ise erkeklerin özgürlük bildirgesini yayımladıkları ve kendi öz benliklerine döndükleri gündür. 15 Şubat Dünya Saplar Günüdür.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiGhTfOrCE Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Yorum yapacam ama Ema nın terliğinden çekinirim ...[signature][hline]You hate me to say that i did not obey!!! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Wulfgar Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 *! gaza gelir* Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Llama Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 kadın nedır kısmını okuyamadım cok uzun geldı yarında bıraktım ama anladıgfım tek sey kadın zor bır farkıl bence ısımız zor erkekler :-P[signature][hline]''İktidar her yerdedir,direnişte...''Michel Foucault Bir Ülkede Küçük İnsanların Gölgeleri Büyüyorsa,O Ülkenin Güneşi Batıyor Demektir... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
RamsesII Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Fedaykin gerçekten bu yazdıklarının en az %70 i doğru.Katılıyorum ve destekliyorum seni.Her türlü eylem hareketinde arkandayım![signature][hline]Every girl that I f*cked tried to make me satisfied. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Angelfire Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 arceyn e katılmadan olmaz saklayın bu postu fedaykin olurda evlenirse nişanlanırsa fln sokun gözüne[signature][hline]Here I'll stand on the firing line Here I'll walk through the field where I died I will fight and let the voice ring true I am the ghost.Standing next to you Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
edi Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Fedaykin, umarim bir gun buraya yazdigin seyleri kendine gulerek hatirlayacak kadar mutlu olursun.[signature][hline]Opinions are like assholes. Everybody has got one. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
arcane Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Fedaykin abi sen evlenicen sonra yine bu hür general edasıyla ben evlendim ama hala sapım diyeceksin o sırada yenge sana bi geçirecek (bkz: crushing blow) ve aklına bu sözlerimiz gelecek abi hehe :)[signature][hline]Rush Hour 3 - Coming Soon Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Ufak bir yanlış anlamayı engellemk için yine aynı siteden Eli Öpülesi Kadınlar bölümünden bir yazı yolluyorum. Alexandra Kollontai Alexandra Kollontai (1872-1952) St. Petersburg’da burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Gençliğinde kendisinden beklendiği gibi bir sosyete hanımefendisi olmak yerine Marx ve Engels üzerine çalışmayı yeğledi. 20 yaşında evlenmesiyle birlikte evliliğin gayet berbat bir durum olduğunu anlaması ve kocasının zayıf liberal politikalarını hazzedememesi yüzünden onu terkedip Zürih’e ekonomi okumaya gitti. Orada Alman Komünist Partisi kurucularından Rosa Luxembourg’un düşüncelerinden etkilendi. Ardından Rusya’ya dönen Kollontai sınıf mücadelesi üzerine devrimci görüşlerini ileri sürdüğü çalışmalarını yayınlamaya başladı. Çalışmaları işçiler arasında oldukça popüler olmasına karşın üst düzey yetkililer ileri sürülen bu görüşlerden nefret ettiler (tabi Kollontai’den de) ve onu Almanya’ya sürgüne gönderdiler. Orada Kollontai bol bol gezip sosyalizm propagandası yapmaktan ve sonrasında da 1915’de Bolşeviklere katılmaktan geri durmadı. 1917’de Rusya’ya dönen Kollontai Bolşevik hükümetindeki tek kadın olarak kadınlar ve özgür aşk için kampanya başlattı. Kollontai ilk devrim hükümetinde bakan olmuştu ancak ilişkilerinde son derece rahat davranıp hoşuna giden bir erkek oldu mu ‘tamam’ diyordu! Dedikodular ayyuka çıkmış ve Lenin’de dayanamayıp Kollontai’ye haber göndermiş: "bir kişiyle yetinsin" diye. Stalin yönetimde ağırlık kazandıkça basbayağı tutucu burjuva ya da köylü ailesi türünden bir aile tipini sosyalist ilan etti boşanmada engeller konmaya başlandı serbest aşk ilişkileri ise "yozlaşma soysuzlaşma belirtileri" olarak görüldü. Görüşleri parti merkez komitesinde gittikçe daha çok hoşnutsuzluk yaratmasına rağmen genel üyelerden (büyük olasılık hoşlarına giden kısım "özgür aşk" düşüncesi olmuştu) sağladığı destek sayesinde Stalin onu tamamen dışlamaktansa faaliyetlerini uzaklaştırmak zorunda kaldı. Sürgüne ikinci gidişinde artık bunun resmi bir adı vardı: Elçilik. Kollontai yaşamı boyunca oldukça çok yazmış olmasına karşın en önemli iki yapıtı evlilik eleştirilerini topldığı "love of worker bees" (işçi arıların aşkı) ve yukarıda anlatılan yaşamöyküsünün daha uzun yeraldığı "Autobiography" dir. Kollontai’nin yeni cinsel ahlak ve özgür aşk düşünceleri Stalin’e özgü o uzun unutulma döneminden pek de zararsız çıkamamış ve bütün sovyet kaynaklarından edeplice üstü örtülüp yokedilmiştir. Görüşlerinden Notlar: Burjuva ailenin temel rolü kazanılmış mirasın doğrudan doğruya aktarılmasını sağlamaktır. Bu gerçekliğin ışığında bakılınca görülür ki aile sadakati birbirini seven iki kalbin birliği gibi ifadelerdeki ikiyüzlülük maskesi ekonomik çıkarları gizlemeye yarar. Erkeklerin ve kadınların zihinlerine derinlemesine saplanmış olan töreleri bugünden yarına değiştirebilecek bir devrim olamaz. Cinsler arasındaki ilişkilere kıskançlık duyguları diğeri üzerinde tensel ve ruhsal tasarruf isteği ve yüzyıllardan beri varlıklarının biricik kurtuluş yolunu aşkta görmeye alışmış kadınları özellikle yakalayan salgın halindeki yalnızlık duygusu egemenliğini sürdükçe "serbest aşk" anlamsız bir söz olarak kalacaktır. Bazı maddi avantajlar elde etmek için tek yolu kendini vermek ya da evlenmek olan kadının durumu da bir fuhuştur. ...romanlarda bile kadın kahramanların çoğunda yaşamın temel içeriği aşk duygusuna indirgeniyor. Eğer gönlü boşsa yaşamı da boş gibi geliyor kadına. Burada kadınla erkek arasında büyük farklılık var. Erkekte gönül yaşamının yanında daima özel bir etkinlik alanı oluyor ve kadın bekleyiş içinde eridiği sırada "o" erkek kadının bilmediği anlamadığı başka bir dünyada kaderine karşı mücadele veriyor. Tutkuyla beklen erkeğin işinden döndükten sonra kendini tamamen kadına adamak yerine çantasından kağıtlar çıkarması herhangi bir toplantıya yetişmek ve ya kitaba gömülmek için yemeğini atıştırmak için acele etmesi yüzünden kimbilir ne çok psikolojik dram yaşanıyor şu dünyada... ..Bütün toplum tabakalarının kadınları erkeğin anlayışsızlığından dolayı acı çekiyor. Onlara göre bu anlayışsızlığı oluşturan da erkeğin ilgilendiği kendilerine yabancı bir dünyada aile yuvasından hayli uzakta geçen şeyler. Aynı şikayet bir idarecinin karısında olduğu gibi bir profesörün karısında da var. Yasal olarak bakılan süslü püslü ipek çoraplı her türlü işten kaçan ve ev işleriyle çocukların bakımını hizmetçilere ve süt annelere bırakan kadın tipi çeşitli fahişe tiplerinden biri olmaktan başka hiç bir şeyi temsil edemez.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BabacumMostors Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 1, 2004 Ulusal Saplar Düttürüsü (marşı) Sapların önde gidenleri Bir arada burada Birlikten bir güç doğar O gücü saplar anlar Sap geldim sap gidiyorum Mutluyum gururluyum Karıya kıza yedirmediğim paramla Gül gibi geçinip gidiyorum Ne hediye derdi Ne kendini beğendirme derdi Ne de buluşmalarda bekleme derdi Bunlarsız çok mutluyum Sap geldim sap gidiyorum Her 15 Şubat'ta Saplar gününü kutluyorum[signature][hline]Bir sana hasterim, bir de sabah uykusuna... Yılkı atlar oynaşırken bozkırlar sarsılırmış... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar