suvras Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 ekşi said: sensation ve perception farkinin en guzel orneklerindendir; duyu organi olmadan o organa dair algi olmasi durumudur; yani sol kolunuzun dirsekten asagisini bir kazada kaybettiniz diyelim, dirsekten yukarisina dokunulup "ne hissediyorsun" diye soruldugunda, misal asagida verdigim linkteki hasta, "sol elimin parmaklarina dokundugunuzu hissediyorum" diyor. bu hastalarin akli melekeleri yerinde, ve o organin artik orada olmadiginin da bilincindeler, ancak kontrol edemedikleri sey, o organ varmiscasina algiladiklari "olmayan (phantom) duyu"lar. http://www.youtube.com/watch?v=8acdxnzmsmc belirli bir uzvu kesilen hastalarin yuzde 50'si ila 80'i phantom limb syndrome'a sahipler. genelde bu olmayan organda "agri" hissettiklerini soyluyorlar; daha dogrusu bu hastalarin bir kisminda, misal kolunu kaybetmis olsun, bu kola dair his algilarken, bazilari da "siddetli agri" algiliyor. vilayanur s. ramachandran'in aciklamalarina gore, ic organlarda bile olabilen bir sendrom; mesela rahim ameliyati olmus bir kadin regl donemi oncesi "phantom menstrual cramps"e bagli agrilari cekebiliyor. fizyolojik aciklamasi soyle; vucutta omurilikten ortabeyine giden a-delta/c sinirleri, agri ve/ya acinin ilk algilandigi yer olan thalamus'a, ve spesifik ve lokal aci algisindan sorumlu olan somatosensory cortex'e gidiyorlar. "olmayan kol/bacak agrisi modern teorisine gore* aslinda tabii ki kaybedilmis olan bu uzuvlardan giden bir "duyu" yok, ancak thalamus hala o organ varmiscasina ve tamamen rastgele bicimde somatosensory cortex'e ilgili sinir uyarimini gondermeye devam ediyor. somatosensory cortex de thalamus'tan gelen ve aslinda tamamen beyin ici sinir iletiminden ibaret olan bu sinir uyarimini, kopmus olan uzuvdan geliyor gibi algiladigi icin, olmayan uzvu hala hissettigini "algiliyor". dedigim uzere, duyu ve algi farkini en net gorebildigimiz durumlardan biri bu. simdi olayin cidden bokunun ciktigi nokta su, ramachandran agzindan anlatalim: diyelim ki hasta kaza gecirdi ve kolundaki sinirlerin cogu ezildi. bu kola giden sinirlerin kesilmesi ya da ezilmesi sonucu kol paralize oldu ve aylarca buna dair agri cekti hasta. medikal durumunun geregiyle doktor da kolunun kesilmesine karar verdi ve hastanin kolu kesildi diyelim. fakat hasta hala olmayan kolunda ayni agrilari hissetmeye devam ediyor? dusunuyorum da, insan hakikaten delirir, ki cok ciddi klinik bir problem haline de geliyor, ve bu hastalardan intihara suruklenen de oluyor. peki sadece olmayan kolunu hissetmek veya olmayan kolda agri hissetmek neye bagli? ramachandran bu durumu soyle acikliyor, eger sadece olmayan uzuv degilde bu uzuvda surekli agri hissediliyorsa, genelde kazadan onceki travmaya bagli bu durum. yanisi, kazadan sonra kol paralize oldugunda beynin frontal lobe'u kola "kipirda" emrini gonderiyor ama gorsel olarak geribildirim alamiyor zira kolun kipirdamadigini goruyor. kolun paralize kaldigi aylar boyunca beyin kola emir (hareket etmesine dair sinir uyarimi) gondermeye ve kol da paralize oldugu icin hareket etmemeye devam ediyor. iste paralize kol kesilmeden onceki aylarda beyin-kol arasindaki bu iletisim, beyin icin "ogrenilen paralizasyon" *yaratiyor (bkz: klasik kosullanma/@procastinator) bu ogrenilen paralizasyon kolun kesilmesinden sonra da hala beyin tarafindan dondurulmeye devam ediliyor, ve kesilen kolda "agri" algilaniyor. modern zaman neuroscience tanrisi canim ramachandran'in kesfi uzere, beyne bu ogrenilmis paralizasyonu yeniden kosullayarak ogretmek/ unutturmak lazim. hakikaten hastasiyim, modern psikoloji dunyasinda daha hayrani oldugum kimse yok. zira buldugu cozume bakalim: diyor ki bu ogrenme nasil gerceklesti? beyin kola defalarca ve uzun sure hareket et sinyali gonderdi ama cevap alamadi ustune kopmus sinirlerin agrisiyla ugrasti. kol kesildi ama beyin sinyalleri gondermeye devam ediyor ve "kosullanmis" oldugu icin aslinda olmayan bir uzva dair kosullanmis oldugu agriyi yasiyor. eger gorsel geribildirim minvalinde beyni kandirabilirsek, yani sinir uyarimiyla emri gondermeye devam ediyor hala, eger elin hareket ettigini gorurse belki de agrisi gececek? iste bu noktada "mirror box" kesfiyle geliyor. bu kisaca kesik kolun oldugu tarafta ayna olan bir kutu. saglam eli kola kadar sokuyor ve saga sola oynatmaya basliyorsunuz, yansimanin dogasindan soktugunuz sag else, sol el gibi gorunuyor zaten. gorsel geribildirim beyne "sol eldeki paralizasyon bitmis, emirleri takip ediyor ve artik hareket ediyor" mesajini veriyor. zira hastaya elini kipirdatirken aynadaki yansimaya bak diyorlar ve hasta "aman allahim, yok olan elimdeki paralizasyon cozuldu su anda hareket ediyor" diyor. daha ilginci ramachandran ilk denemeden sonra "allahim phantom elim hareket ediyor" diyen hastaya "kapa gozlerini" deyince, yani gorsel geribildirim kesilince, hasta olmayan elini yine hareket ettirememeye basliyor yine. fakat gozunu acip saglam eli tekrar hareket ettirerek aynadaki yansimasina bakinca, phantom el yine harekete basladi diyor. hasta eskaza kor olsa bitmisti ayri. neyse, sonucta hasta bu mirror box'i alip eve goturup bir hafta hergun bu egzersizi yapiyor ve bir hafta sonra on yildir cektigi ve agri kesicilerin ise yaramadigi agri bir daha geri gelmemek uzere kayboluyor. **** uzatmayayim, gelelim isin yorumuna: - agri kesicinin durduramadigi agriyi, beynin "ogrenilmis algisi"ni manipule ederek degistirince durduruyoruz. demek ki yoga, meditasyon ve hipnoz gibi yillardir ozellikle tedavinin ise yaramadigi ve fazla agrisi olan kanserli hastalarin aci algisini azaltmak icin, cesitli bagimliliklardan kurtulmak, ya da en temel olarak stresi azaltmak amacli kullanilan yollar cogu zaman sarlatanlik degil, bu yontemlerle hem beynimizin "ogrenmis oldugu" pratikleri bozarak, hem de yeni pratikler tanitarak aci/stres algisini degistirebiliyoruz. - bunu sosyal herhangi bir seye, hadi a$k'a ya da herhangi bir unfinished business'e uyarlayin, cok sevilen birinin gitmesi bazen phontom limb'e donusuyor ve hele bu gidisten/ kopustan once paralize ayrildiysaniz, hala olmayan insani var gibi hissediyor, ya da eski travmanin paralizasyonuna devam ediyor olabilirsiniz. iste bu sebeple ramachandran'in mirror box'inin sosyal yasamdaki muadili, unfinished business'leri cozmektir. ve yine bu sebeple bitmemis isleri cozmek icin cogu zaman olay mahaline geri donuyoruz. ya da o insan kaybettigimiz/ ya da olmus biriyse terapisti o olmus insanin yerine koyup "burada olsa neler soylerdin" gibi yontemlerle icimizdeki angst'tan kurtulmamiz mumkun olabiliyor. ki aslinda bu mekanizmalarin bilincinde oldugumuz zaman, terapiste de ihtiyacimiz olmayabilir, salaklik lan bu demeyecek kadar cozmek istediginiz bir meseleyse, sayet hazir hissediyor ve kurtulmayi gercekten istiyorsaniz, karsiniza guvendiginiz bir arkadasinizi koyup, ya da arkadas olmazsa ayna karsisina gecip (ve dahi ramachandran'in aynasindan tamamen bagimsiz ama self-image'le ilgili olarak) bu bitmemis mesele'yle ilgili ne dusunuyorsaniz, hissediyorsaniz o insan karsinizdaymis gibi soylemeniz paralizasyonu buyuk oranda cozebilir diye dusunuyorum, ki benim dusunmem bir tarafa, klinik psikolojide yillardir uygulanan bir yontem ayri. da, eger fiziksel aci algisinda bile ogrenilmis travmalar isliyorsa, sosyal durumlarda kayiptan hemen sonraki aci cidden thalamus'un rastgele gonderdigi sinyaller ve beynin yerinde goremedigi "sevilen"i yerinde gormek istedigi icin durmadan sinyal gonderiyor olmasi olabilir. bak su an aydim ki civi civiyi soker bu durumda mirror box, iyi mi. hey gidi. yasa, varol ramachandran diye bitirmek istiyorum bu entry'yi. (procastinator, 22.05.2009 06:31 ~ 06:42) #16199206 fb !? yorumları alalım ? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Brigand Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 okuyan birisi özetlesin şunu dgdfgdg Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kermit Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 bunu gelipte uzun uzun okuyacak adamın alnına tükürürüm. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
suvras Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 ben de senin suratına Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Dartanian Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Harbi okusun biri. Bi de bu var. http://www.youtube.com/watch?v=uVQQ3g5ZB7U Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
|Joker| Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Yorumum: Evet, çünkü neden olmasın? Bazen yaşanır, çoğu kez olmaz, farklı nedenleri var. Okumadım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kermit Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 suvras said: ben de senin suratına terbiyesiz ıyy Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 göz attım hızlıca.. diyor ki (galiba), tek kolu kopmuş olanlar kopan kolda ağrı hissedebiliyor. bu kol yerindeymiş gibi de hissedebiliyor. bu kesik kolu rahatlatmak için ayna karşısına geçiyor eleman. sağlam elini bi kutuya daldırıyor. kutuya sol el sokarsan aynadan onu sağ el gibi görüyorsun. beyin "ahanda sağ el işte lan!" diyor acıyı kesiyor.. sonra yazar arkadaş, bunu aşk hayatına uygulayalım diyor.. en sonda da teşekkürler kısmı var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Anlamadım konuyu ama ilginç olduğu aşikar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 okudum hepsini. çok doğru ama tersten bakarsan biraz mantıksız geliyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BloodyBeast Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 cool story Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pogodi Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 okumaya başladım sanırım sarhoşum diyip kendime geldim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SodomVsGomore Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 7, 2009 okudum komple. ancak aynanın karşısına geçip konuştuğunuz kişi aşık olduğunuz kişi değil. bunu beyin görüyor. ayna-kol olayında beyni aldatıyoruz görsellik açısından kullanamadığınız kolunuzu oynattığınızı zannediyorsunuz. bence farklı bu açıdan 2 durum. aynanın karşısına geçip konuşunca tabi ki bazı şeyleri itiraf etmenin, duygularını dışa vurmanın vermiş olduğu bir rahatlık hissedilebilir. gel gör ki çözüm mü bu? bence değil. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
NoTwisT Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 ARKADASLAR ADAM DOGRU SOYLUYOR, BENIM KAYNIN GORUMCESININ HAYALET SEVGILISI VARDI, BU YONTEMLE COZDU SORUNUNU!!!1!birbir!!! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 güzel bir yazı. beğenmedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Farinal Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 gerek yok kasmaya başkalarının taklit yapmasına yada aynaya falan mesajla yazabilirsin rahatça ne diyeceğini Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 taklit yapan iyiyse işe yarıyormuş ama.. http://www.youtube.com/watch?v=QTj47rcuM-4 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Dragonmax Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 OHA yazıya bak O.O.. esnerken açtım topii.. birden esnemem yarıda kesildi.. ölüyo gibi oldum.. 5metre yazı da koymayın yahu :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laorx Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 dasaaa said: taklit yapan iyiyse işe yarıyormuş ama.. http://www.youtube.com/watch?v=QTj47rcuM-4 abi HAHAHAHAHHAHAHA Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Black-ice Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 stephen king'in duma adasını okumuştum 200 sayfa kadar bununla ilgiliydi. devam edip bari bak iyice meraklandım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
calimero Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 hmm, çok ilginç bir konu ve yazı. böyle bir rahatsızlıktan haberim yoktu daha önceden. Fakat neden kişisel onu anlayamadım:/ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
suvras Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 arkadaşlar yazının tamamını okuyup anlayabilecek zeka seviyesine sahip insanların kendi tecrübelerinden hareketle görüşlerini gerçekten okumak isterim (fistan hariç). benim de çok ilgimi çekti, çivi çiviyi söker, başkasını bul unutursun hacı laflarının bilimsel temeli olabileceğini düşündürttü. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 tek kelimeyle mükemmel 2 kelimeyle olağan üstü 3 kelimeyle daha iyisi olamazdı :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
suvras Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 bu durumda yedeklemek, hatunlar maymun gibidir bi dalı tutmadan diğerini bırakmaz tipi sözler esasında evrimsel süreçte genetik devamlılık için faydalı olarak düşünülebilir sanırım. en azından teoride. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 8, 2009 evet gerçekten ilginç bir olay bu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar