Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Koç Üniversitesi


orc_lord

Öne çıkan mesajlar

  • Genel Yönetici
Kimler bu sene kazandı? Kimler mezun oldu? Kimler hala devam ediyor?
Bu sene yapılan ve dün açıklanan yurt yerleştirmelerinden memnun musunuz?
Ders ve hoca seçimi konusunda ipuçları..
Bir yoklayalım..

Ek olarak, önümüzdeki yıllarda tercih etmek isteyenlerin soruları ve diğer herşey... :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yeni rektorumuzden gelen mesaji koyiyim aklima gelmisken.


Sevgili Arkadaşlar, Koç Üniversiteli Dostlar, Sayın Davetliler ve Basın Mensupları,
Öncelikle hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyor ve kucaklıyorum.
Az önce seyrettiğiniz sunumları hazırlayan öğrencilere demiştim ki “Attila Bey artik gidiyor, onun hakkında ne derseniz deyin, ama ben daha yeni başlıyorum, lütfen biraz daha dikkatli ve insaflı olun, daha başlamadan karizmam çizilmesin. ☺ Tabii ki bunu kendim için değil de kurumun çıkarını düşünerek söylüyorum ☺ Her neyse, esasında sağ olsunlar güzel bir sunum oluşturmuşlar, pek de rezil olmadan geçiştirebildim sanıyorum.
Görevime başlamaya hazırlanırken karmaşık hisler içerisindeyim. Yaklaşık bir sene öncesine kadar eşim ve benim için uzun vadeli ufkumuz 36 senedir yaşadığımız Stanford Üniversitesi kampusunda devam edip sonunda da orada emekli olmaktan ibaretti. Kuzey Kaliforniya gibi dünyanın en güzel yerlerinden birinde, yine dünyanın en iyi Üniversitelerinden birinin gerçekten mükemmel bir Akdeniz bahçesi olan kampusunda olduğumuzdan doğrusu ayrılmak aklımızdan bile geçmezdi. Dolayısı ile bahsettiğim karmaşık hislerin önemli bir kısmı nostaljik duygulardır.
Ama bunun yanında rektör olarak görevime başlamaya hazırlanırken neredeyse çocuksu bir heves ve heyecan duyguları içerisindeyim ki bir sene önce bu şekilde düşünebileceğime katiyetle ihtimal vermezdim. Benimle temasa geçtiklerinde ilk işim Koç Üniversitesi’ni etraflıca incelemek oldu. Doğrusu her bakışımda biraz daha şaşırdığımı ve etkilendiğimi hatırlıyorum. Seçkin öğretim üyesi kadrosu, yine seçkin mütevelli heyeti ve danışma

kurulu ve geniş yelpazeli akademik programları ile Koç Üniversitesi’nin dünyanın seçkin üniversitelerinden biri olabilme konumunda olduğunu gördüm. Daha da önemlisi, bu mükemmel kuruluşun Türkiye’deki diğer birçok Üniversite ile de birlikte ortaklıklar oluşturarak kısa sürede gerek ülkemizde ve gerekse de bölgemizde yepyeni bir akademik kalkınmayı tetikleyebileceğini gözledim. Ben de tecrübem ile bu kalkınmaya biraz olsun önderlik edebileceğimi ve ilk defa kendi akademik kariyerimden daha büyük bir misyon üstlenebileceğimi gördüm.
Koç Üniversitesi’nin beni heyecanlandıran en önemli özelliklerinden biri geniş yelpazeli bir liberal-arts Üniversitesi oluşudur. İdari Bilimler, Hukuk, Mühendislik, Fen Bilimleri, Sosyal ve İnsani Bilimler ve Hemşirelik dallarında eğitim veren Koç Üniversitesi, özellikle de yeni kurulan tıp fakültesi ile Stanford’a da çok benzemektedir.
Her ne kadar kendi akademik kariyerim mühendislik ve fizik üzerine odaklanmış olsa da sosyal ve insani bilimler olmadan bir Üniversitenin teknik okul olmaktan öteye gidemeyeceği kanısındayım. Bence gerçek bir Üniversite, insanlığın bilgi birikimini en geniş yelpazede ve özellikle sosyal ve insani bilimler boyutları ile bütün öğrencilerine verebilmelidir.
Sonuç olarak son derece heyecanlı ve hevesli olarak burada aranızdayım ve çok enteresandır ki şu anda aynı zamanda sanki hep buradaymışım gibi hissediyorum. Ocak ayından beri gidip geliyorum, bir çoğunuz ile tanışıp görüşme imkanı oldu ve sizlerden aldığım elektrik hep son derece kucaklayıcı ve son derece pozitif oldu. Bunun için hepinize çok teşekkür ediyorum. Eşim, kızım ve ben artık bu kampusu

evimiz, her birinizi yakın dostumuz ve Koç Üniversitesi’ni de tek odaklı misyonumuz olarak benimsemiş bulunuyoruz. Eşim Elif ve kızım Ayşe maalesef henüz burada değiller ama on gün içerisinde geliyorlar. Resimlerde gördüğünüz 4 aylık yeni (ve tek) torunumuz Ayla ile biraz daha vakit geçirmiş olurlar diye düşündük.
Koç Üniversitesi kampusu, öğretim üyeleri, öğrencileri ve çalışanları ile birlikte Türkiye’mizin pırıl pırıl parlayan bir incisi durumundadır. Bizim görevimiz bu inciyi daha da parlaklaştırmak ve Üniversitemizin ülkemizin ve insanımızın sosyal, akademik, kültür, ve sağlık alanlarında kalkınmasına ve yücelmesine giderek genişleyen bir etkinlikle katkıda bulunmasına önderlik yapmaktır. Bu yolda ilerlerken amacımız ve dileğimiz diğer bütün Üniversiteler (vakıf ve devlet kuruluşları olmak üzere) ile yakın işbirliği ve dayanışma içerisinde olmak, çeşitli ve yenilikçi ortaklıklar kurarak birbirimizi güçlendirmek ve dolayısı ile toplamımızdan daha fazla şeyler başarabilmektir.
Size neler yapmak isteyeceğimizi değil de biraz “nasıl” yapacağımızı anlatmak isterim. Benim için kurumların en önemli hazineleri ve vazgeçilmez varlıkları insan kaynaklarıdır. Bu bağlamda Koç Üniversitesi’ni Türkiye’nin incisi yapan da öğretim üyeleri, öğrencileri ve çalışanlarıdır. Bu kampusta görev yapan bütün arkadaşlarımız bizim için önemlidir ve her birinin kişisel ve kendine has özellikleri, hayalleri ve heyecanları bizim mükemmellik yolundaki motorlarımız olacaktır. Ben çocuklarıma hep “Dünyayı ilginç ve yaşanmaya değer yapan insanların birbirinden değişik olmalarıdır” derdim. Benim kendi babam da bana hiç kimsenin oluşmuş karakterinin

değiştirilemeyeceğini ve önemli olanın insanlarımızın bu değişik karakter, tecrübe ve hayal gücü zenginliklerini pozitif yönlerde kullanmak olduğunu öğretmiştir. Genel politikamız kişileri ve olasılıkları kati kurallarla sınırlamaktansa her olayı ve yeni imkânı kendi içeriğinde değerlendirmek cesaretini göstermek olacaktır. Bu bağlamda OSCAR WILDE’ın çok sevdiğim ve inandığım bir sözü: “Tutarlılık hayal gücünden yoksun olanların son sığınağıdır” (Consistency is the last refuge of the unimaginative). Bizler mükemmellik yolundaki yürüyüşümüzde hayal gücünden yoksun olmayacağız.
Yeni rektör olarak ilk amacım hepinizi dinlemek, tanımak ve öğrenmek ve sizlerle birlikte mükemmellik yolundaki tırmanışımızın yol haritasını oluşturmaktır. Geçen aylarda birçoğunuzu tanımak imkânım oldu ama daha yolun onda birini bile kat etmediğime eminim. Bu arada kurmuş olduğum birkaç komitede görev alan arkadaşlara özellikle teşekkür etmek isterim; rektörlüğe başlarken hemen yapmak istediğim bazı girişimleri tanımlamada ve kapsamlarının tayininde çalışmalarınızın son derece yararlı olduğuna inanıyorum.
Sanıyorum şu sırada en iyi tanıştığımız arkadaşlar güvenlik görevlilerimiz. Sabahları 6:00 ila 6:30’da kalkıp kampusta yürüdüğümde giderken bir grup görevliye, dönerken de 7:00’de değişmiş olan diğer vardiya görevlilerine günaydın deme imkanım oluyor. Kampus gerçekten benim gibi yürümeyi sevenler için son derece güzel. Her gün yürüdüğümü duyunca Fen Fakültesi dekanımız Ersin Bey “Dekanlar da yürümeye mecbur olacaklar mı?” diye sordu. Tabii ki güzel ve yerinde bir soru ve ben de hemen “Yok canım olur mu öyle şey?” diye cevap verdim. Neme lazım sonra “Bu ne biçim idareci ayaküstü kararlar veriyor“ diye ismimiz çıkar. Göreve başladıktan

sonra bu konuyu bir komite kurarak etraflıca inceler, ve dekanların kondisyon durumunu da sorup soruşturduktan sonra ona göre bir zorunlu egzersiz programı tabii ki düzenleriz ☺.
Şaka bir yana üniversitelerde bir şeyler yapmanın yolu hep komitelerden başlar. Hatta Stanford Üniversitesi’nde Akademik Konseye bağlı bir “Komiteler Komitesi “ bile vardı. Biz de önümüzdeki aylarda bütün birimlerimizde yeni stratejik hedef tayini ve birkaç yeni girişim arayışı içerisinde olacağız ve bunun için komiteler kuracağız. Bu bağlamda hepinizden kendi birimlerinizin yücelmesi için canla başla çalışmanızı, ama gereğinde de kurumun çıkarlarını gözeten esneklikleri gösterebilmenizi isteyeceğim.
Görevime başlarken öncelikle Attila Bey ve Elsie Hanıma hepinizin adına sonsuz teşekkürlerimi iletmek isterim. Son aylarda Attila Bey ile gerçekten çok yakın bir çalışma suresi geçirdik ve sanıyorum Türkiye’de ilk ve örnek olabilecek mükemmel bir devir teslim süreci örneği verdik. Aramızdaki 10-saat farka rağmen Attila Bey’in mesajlarıma yanıtları o kadar çabuk geliyordu ki bir çok kere “yahu bu adam hiç uyumuyor mu?” diye düşündüğümü hatırlıyorum. İşin komik tarafı kendisi de benim için aynı şeyi düşündüğünü bir kaç kere söyledi. Attila Bey’den üniversite ve her biriniz hakkında (☺) çok çok şeyler öğrenirken, ayni zamanda kendisinin de bu üniversiteyi nasıl bir misyon olarak kucakladığını ve kuruluş ve gelişmesinin her safhasında ne denli katkıları olduğunu gözledim. Yine ayni süreçte Elsie Hanımı tanımak ve kendisinin son derece cömertçe verdiği bir sürü bilgi ve tavsiyeleri dinleyebilmek benim için büyük bir şans oldu.

Rumelikavağı’nda mekân edindiğimiz Yakamoz ve Yedigün balıkçılarındaki birçok aksam yemeğimiz benim için son derece güzel hatıralar olarak kalacak. Elsie ve Attila, her ikinize de Koç Üniversitesi çalışanları adına sonsuz teşekkürler ve minnet duygularımızı iletirim.
Son olarak basta Sayın Rahmi Koç olmak üzere bütün mütevelli heyet üyelerimize sahsıma tevcih buyurdukları güven ve itimat için teşekkür ediyorum. Bana teslim edilmekte olan ve ülkemizin ve Koç ailesinin gözbebeği olan bu emanetin öneminin yüksek bilinci içerisindeyim. Çocukluğumdan beri hayatını hayranlıkla izlediğim merhum Vehbi Koç Bey’in Türk gençliğine bıraktığı bu muhteşem hediyenin daha da yücelmesi ve dünyanın en gözde Üniversitelerinden biri haline gelmesi için bütün varlığım ile çalışacağım.
Sözlerimi burada bitirirken hepinize tekrar ilginiz ve geldiğiniz için teşekkür ediyor, sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
valla koclu patililer diye bir konu vardi ama baktim biraz dagilmis. birde daha genis kapsamli olsun diye mevcut/mezun koc'lu patililer disinda daha genis ve kapsamli bir konu olsun dedim.

Sintisyzer said:

zaten bi topik yokmuydu?
benim de son donemim. ruzgar gibi gecti aq
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
delimanyakcapkin said:

bu arada j yurdu bu sene kiz yurdu oldu haberiniz olsun.


bu sene yapilan yurt yerlestirmesinden cogu kisi memnun kalmamis sanirim. 3. ve 4. siniflari bati kampusundeki yurtlara yerlestirmisler. bide birkac erkek yurdunu kiz yurdune cevirmisler..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
valla bencede elc'lerin tamamı batı kampüsünde olmalıydı. yani demek istediğim üst sınıfları batı kampüsüne vermeleri çok kötü olmuş. en başta okula gidip gelmek büyük bir sorun. batı kampüsündeki odaların hepsi 2 kişilik diye biliyorum. sanırım büyüklüğü ranzasız ve içerisinde kolon bulunmayan 2 kişilik odalar gibi..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
tıp fakültesinin kurucu üyesi profesör şevket ruacan olmuş. kendisi ile ilgili yayınlanan açıklama ise şöyle:

Profesör Şevket Ruacan 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren
yeni TIP Fakültemizin Kurucu Dekanı olmuştur.

Profesör Ruacan Hacettepe Tıp Fakültesi'nden 1969'da mezun oldu. 1969-1975 arasında ABD'de University of Pennsylvania ve New York University'de biyokimya ve patoloji eğitimi aldı. 1979'da Hacettepe Üniversitesinde doçent, 1988'de profesör oldu.

1991-1994 yılları arasında Hacettepe Tıp Fakültesi Dekanı ve Patoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. 1999-2004 yılları arasında Onkoloji Enstitüsü Müdürü, Tıp Fakültesi Etik Kurul Başkanı,Yayın Komitesi Başkanı, Araştırma Fonu Uzmanlar Kurulu üyesi olarak görev yaptı.1990-2004 yılları arasında TÜBİTAK'ın çeşitli araştırma gruplarında ve Bilim Kurulu üyeliğinde bulundu. 2001-2004 arasında Üniversitelerarası Kurul tarafından seçilerek YÖK Genel Kurul üyesi oldu. Değişik dönemlerde Üniversitelerarası Kurul Doçentlik Sınavı Komisyonu üyeliği, Ankara Tabip Odası Onur Kurulu üyeliği, Tıp Eğitimi Kurumu Derneği Başkanlığı, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1994 yılında Türkiye Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi ve 2007'den itibaren Konsey üyesi olarak görev yapıyor.

Halen Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü ve Üniversitelerarası Kurul Doçentlik Sınavı Etik Komisyonu üyesi görevlerini yürütüyor. 2008 yılı içinde Asya Akademileri Birliği (AASA) Genel Sekreterliği'ne seçildi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

2 kisilik odalar tamamen katına bağlı, 3. katsa baya geniş oluyorlar, en azından ben 1. sınıfın yaz okulunda kalmıştım, 2 kişilik ranzasız odam zemin kattaydı ve pek geniş değildi. ancak
daha üst katlarda kalan arkadaşın odası sanki 4 kişilik ayarında 2 kişi ranzasızdı. 4 kişilik neyse de, 2 kişilik ranzalıda kalmayın, üzülürsünüz.

ben s yurdunda 1 dönem kaldım, şu kadarını söyleyeyim öğrenci merkezinde yatıp kalkmaktan pek farkı yok yani, ses yalıtımı 0, 108 nolu odadaydım işte, z katındaki konuşmalarından tut, yan taraftakilerin kavgasına, sevişmesine(eheh) kadar yani, özel hayat falan beklemeyin fsgdh. bir de okuldaki dotacıların 75%i s yurdunda kalır, dota falan diye bağıran birisini görürseniz şaşırmayın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
valla doğru söylüyorsun. üst katta olan 2 kişilik ranzasız odalar cidden çok geniş ve ferah. sanki 1 kişilik 2 ayrı oda da yaşıyormuş gibi oluyorsunuz. odanın bir kısmında küçük bir kolon var ve alanıda çok güzel bölüyor. b yurdunda 2 kişilik ranzalı çıkmıştı. 1 sene boyunca yaşadım, çok dar olması haricinde pek şikayetim olmadı ama cidden oda birazcık küçük. bu sene s yurdu 2 kişilik çıktı. banyosu falan yok ve zemin katta. iç tarafa veya dışarı bakanlardan hangisi olduğunu bilmiyorum. bu konuda fikriniz var mı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dışarıya bakıyorsa süper zaten, orman manzaralı eheh. çamaşırhane, mutfak, vs. aynı katta, otoparka baya yakın, yol kenarından direk yürüyerek derse gidebilirsin, güzel yani. tek kötülüğü işte yalıtım olmaması, yoksa henry ford ile bu sosyetik yurtlardır eheh.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...