SodomVsGomore Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Vallahi sağcısı mı daha fazla görmüş solcusu mu onu bilemem biraz sidik yarıştırmaya benzer bu biraz da mazlumları oynamaya. Ama şunu biliyorum o dönemde sağ tarafta olsun sol tarafta olsun, oyunu kuran o dış güçlerin maşalığını isteyerek veya istemeyerek bi şekilde üstlenmiş kişiler ne işkence görmüş ne başka bir şey. Bir yerden parayı vurmuşlar ki nereden akmış bu para belli değil kat kat binalar dikip müteahhitliğe soyunmuşlar. Kimisi bir anda iş adamı oldu tekstil işine girdi... Neticede olan sağcı olsun solcu olsun memleketi için iyi şeyler yapma çabasında olan idealist gençlere olmuş.
Tenekeadam Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 superwiz sen o darbeyi,bir gecede kışlalarından çıkan askerler yaptı diye biliyorsan,google başında sabahlaman gerekir.
Laurelin Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 diyorum size bu ulkede 12 eylulu kardes katli durdu bahanesiyle bir dinciler savunur diye oda "yanlisti tabi ama..." kalibiyla birde hurriyet seysi var cambazi oda savunuyor maksat yarin darbe olursa askere sevimli gozukmek arada iktidarida chp yide yaglar duzenli hatta devrim olur komunistler gelir ihtimaline karsi emekciyide yaglar arada tam denge adami su ertugrul bey
DeaN Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Umarım ölmez :( Çok üzülürüm yoksa, dayanamam bilemiyorum, ağlayabilirim de
Fistan Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 @DeaN, söyledigin cümle seni hapse bile sokabilir. dikkat.
Starscream Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Popeye said: asd bu arada iskence konusuna yogunlasilmisken sunu yapistirayim dedim diyarbakir cezaevindeki iskenceler o donemdeki said: FALAKA: Yaygın ve sürekli uygulandı. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir vb. vurularak gerçekleştirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatır, kaba yerleri ezer, morartır, tırnakları sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kırar, sakat bırakırdı. KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çırılçıplak soyulur, kurt köpeği üzerine saldırtılırdı. Köpeğin ilk kaptığı yer bacak arası olurdu. ZlNCİR: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı. GERME: Tutuklunun bir bacağı merdiven kenarlığına bağlanır, diğer bacağı da açık bırakılan koğuşun gözetleme deliğine bağlanıp kapı kapatılır, tutuklunun bacakları koğuş kapısının eni kadar gerilir ve öyle kalırdı. Koşuşturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sırtüstü yere düşerdi. AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kişi havalandırmaya alınırdı. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutukluların üstüne çıkar, istiklal Marşı'nın on kıtası okutulurdu. KULE: Havalandırmaya çıkan tutuklular altı kişilik daire oluştururlardı. Bunların üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çıkarıldıktan sonra, gardiyanın "yıkıl" komutuyla kule oluşturan tutuklular kendini yere bırakır ve böylece tutukluların değişik yerlerinde kırılma, incinme ve çıkık olurdu. RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla koğuşa girip, "ranza altı ol" komutunu verince, koğuşta bulunan tutukluların hepsi ranzaların altına girerdi. Herhangi bir yerlerinin açıkta kalmaması gerekiyordu. Ranzaların altına tüm tutuklular sığmadığı için kiminin eli, kiminin kolu dışarıda kaldığından, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutukluların dışarıda kalan kısımlarına vurmaya başlardı. KANTAR: Tutuklular havalandırmada çırılçıplak soyundurulup tek sıra halinde dizilirler, sıranın ön tarafında duran tutuklu sırt üstü yatırılırdı. İkinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarından tutarak yukarı kaldırır, tutuklunun kaç kilo geldiğini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu işlem devam ederdi. KERVAN: Havalandırmada, tutuklular tek sıra dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sırtına bindirilir, bacakları, altındaki tutuklunun boynundan aşağıya sarkıtılır ve kulaklarından tutması istenirdi. Gardiyanın komutuyla tutuklular yürümeye başlar ve bu işlem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi. SEHPA: Tutuklu gece koğuştan alınıp, koğuş koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanırdı. Mahkeme, tutukluyu idam cezasına çarptırır, ikinci katın merdiven kenarlığına bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiğini kırmayacak düzeyde kalın bezden bir ilmik takılır, tutuklunun boynu bu ilmiğe geçirilir ve temsili infaz gerçekleştirilirdi. Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı. COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokardı. Sonra bu copu kendisine ya da bir başka tutukluya yalatırlardı. ÇEK-ÇEK: Tutuklu çırılçıplak soyundurulur ve erkeklik organına bir ip takılırdı. Gardiyan ipin diğer ucunu alıp hızla koşar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanın peşinden koşar. LAĞIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katındaki bazı tuvaletlerin delikleri tıkanır. Hücrelerin pisliği ve lağım suları burada biriktirilir, diz boyu kadar oluşturulan pisliğin içine tutuklu atılır ve pislik yedirilirdi. KiTAP OKUMA: Koğuşta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazı çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diğer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardı. Sabahtan akşama kadar yapılan bu işlem sırasında, tutuklular ayakta durmak zorundaydı. MARŞ SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi aşkın marşı ezberlemek zorundaydı. Bu marşlar tutukluların ses telleri tahriş oluncaya kadar söyletilirdi. ÖL DEDİĞİMDE: Tutuklu havalandırmanın orta yerine çıkarılır, hazır ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanın "öl" komutuyla tutuklu kaskatı, eklemlerini kırmadan yere düşürülürdü. Bu işlem gardiyanın keyfine göre tekrarlanırdı. SİGARA İÇİRME: Bunun çok çeşitli yöntemleri vardı. En çok uygulananları şunlardı: Koğuşta kalan tutukluların eline beş adet sigara verilir, sigaraların tümü yakılarak devamlı ağzında tutulurdu. Gardiyanın "çek-bırak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sırada koğuş pencereleri kapatılır, havasızlık ve dumanla boğulma ortamı yaratılırdı. BANYO: Tutuklular çırılçıplak soyundurulur ve tek sıra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanılmazdı. Hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılırdı. Daha sonra tutuklular koridora çıkarılır, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koğuşlarına götürülürdü. SAYIM DÜZENİ: Tutuklular günde en az beş kez sayılırdı. Her sayımdan önce, tutuklular sayım düzenine geçer, sayım talimi yaptırılır, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazır ol ile, çöker kalkarlardı. GECE NÖBETİ: Geceleri her koğuşta mevcuda göre 2-7 kişiye kadar tutukluya sırayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sırasında devriye gezen gardiyanlar, koğuşun mazgal deliğini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan dışarı elini uzatmasını ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istediği kadar vururdu. LOKOMOTİF: Tutuklular havalandırmaya çıkarılır, İki kişi çırılçıplak soyundurulur, bunlardan birisi domalıp iki eliyle diz kapaklarını tutar, diğeri de arkadan bunu kucaklardı. Gardiyanın "uygun adım marş" demesiyle her iki tutuklu havalandırmada dolaşırlar, diğer tutuklular zorunlu olarak bunları izlerdi. PİSLİK YEDİRME: Her havalandırmanın ortasında bir lağım çukuru vardı. Lağım suları ve insan pislikleri burada toplanırdı. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alıp yemeleri istenirdi. İŞEME: Havalandırmada bir tutuklunun yere yatması istenir, diğer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne işemesi istenirdi.. TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarında zorla tecavüz ederlerdi. Ayrıca iki tutuklu çırılçıplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi. HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazır ol vaziyetinde yatardı. VEREM: Veremlilerle, sağlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, aynı kapta yemek zorunda bırakılırdı. Aynı battaniyenin altında yatırılırlardı. Veremlilerin balgamları tahlil yapılacak bahanesiyle toplanır, karavanadaki yemeklere karıştırılır ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi. AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den akşam 17-19'a kadar tutukluların oturması yasaktı. KONUŞMA YASAĞI: Koğuş içindeki iki kişinin birbiriyle konuşması, tutuklunun gülmesi ve düşünür gibi görünmesi yasaktı. Böyle bir suçu işleyen tutuklulara yukarıdaki işkence yöntemleri uygulanırdı. GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutukluların koğuşuna girerek, uyku sırasında tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardı. AVUKAT-ZİYARET DAYAĞI: Avukat görüşmesine ve diğer görüşmelere gidip gelirken tutuklulara dayak atılırdı. Görüşlerde hiçbir şey konuşulmaması tembih edilirdi. Tutuklular avukatlarıyla savunma konusunda görüş alışverişinde bulunamazlardı. MAHKEME DAYAĞI: Tutuklular mahkemeye götürülürken cenaze arabasına bindirilirlerdi. Elleri arkadan kelepçeli olurdu. Cenaze arabasına binerken ve çıkarken gardiyanlar tarafından dövülürlerdi. bir de bu var tabi said: 12 eylul 1980-1983 yillari arasinda -tbmm kapatildi, anayasa iptal edildi, siyasi partiler, dernek ve sendikalar yasaklandi -650.000 kisi gozaltina alindi -230.000 kisi yargilandi -50 kisi idam edildi -171 kisi iskenceden oldu -299 kisi cezaevinde oldu -95 kisi "catismada" oldu -14 kisi aclik grevinde oldu -217 kisi kuskulu bicimde oldu -16 kisi "kacarken" vuruldu -43 kisinin "intihar" ettigi bildirildi -30.000 kisi fislenip isten cikarildi -14.000 kisi vatandasliktan atildi -39 ton kitap, dergi ve gazete yakildi ve imha edildi -937 sinema filmi "sakincali" bulunarak yasaklandi
MrMarvelous Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Aaa foruma bak komünist kaynıyo ya! Cidden amma çok kızıl varmış. Sanal ortamda anarşi dönemini canlandırıyosunuz valla... Restoranda otururken adamın tekinin anidem çıkıp sağa sola makineli tüfekle ateş etmesine bişey demiyosunuz, ama bunu yapan manyakları engellemek için yapılan darbede yapılan işkenceye laf ediyosunuz öyle mi? komik.. Zamanında kızıl atalarınız sokakları paylaşmış arasında, sürekli bi ateş açmalar, çatışmalar, kavgalar... Millet sokağa çıkamaz olmuş korkusundan. Bu kadar zıvanadan çıkmış insanları nası dize getirseymiş Kenan Evren Paşa? Ay yok işkence ediyolarmış da adam asıyolarmış. O asılan adamlar devrim yapıcaz diye millete terör estirmeden önce düşünselermiş.. Ayrıca Atatürk'ü de karıştırmışsınız konuya da, Atatürk dediğiniz insan şapka kanunu için bile adam asmış bir insandır. Herkese anladığı dilden konuşucaksın. Cahile de bu söküyor ancak napalım.
Tenekeadam Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Üstteki posttan çıkan anlam şudur; bu millete darbe müstehaktır.Kenan ve benzerleri yönetmelidir.Biz böyle eşek olduktan sonra semer vuran çok olur.
superwiz Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 vallaha ben değilim olm 2 üstteki adam ,sora beni suçlamayın forumda
naraso Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 imzayıda okuyunca resimle birlikte, baya güldüm
sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 yok, o imzadaki malum şahıs kendini biliyor. kaç ay oldu, gururuna yedirip de özür dileyemedi.
Ardeth Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 superwiz said: bence bu ülkenin iyiliğine oldu 12 eylül. yok abi karıştırdın bence o 1960 darbesiydi sdf. Sacdece 1980 civalarının birinin artık olaylara müdahale etmesi ve durdurması gerekiyordu ama yapılan darbe herhalde uygulanabilecek en kötü müdahaleydi. Bir kere o zaman askerlerin hazırlayıp koyduğu ana yasadan çok daha iyi ve akademisyenlerin hazırladığı bir anayasa olan eski anayasa gitti, yök gibi salak saçma kurumlar geldi, her okula gerekli gereksiz eğitim fakültesi açıldı, bir sürü kolaylık sağlanıp eğitmenlikten ve öğretmenlikten tiksinen ama ellerindeki tek şans o olduğu için öğretmen olan bir sürü insan yetiştirildi falan (ki hala öyle, ben çok seviyorum öğretmenliği diyenler fakültelerinde çevrelerine baksın insanlara karşı işlenen suçları saymıyorum bile
Rock Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 said: Zaten darbe öncesinde aynı silahın yine aynı gün içerisinde hem sağ hem de sol eylemlerde kullanılmış olması, bu aklı yoran meseleyi açıklamaya yetiyor. Yani tek bir fraksiyonu yüceltme ya da yok etme çabası değildi 12 Eylül cuntası .... YAZININ TAMAMI Hala darbenin 13'ünde nasıl bittiğini anlayamayan arkadaşlar için küçük bir ip ucu.
Starscream Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 hahahha abi siz darbeye müstehaksınız yok o darbe iyiydi, bu kötü filan tey teyy
Rukh Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Starscream said: hahahha abi siz darbeye müstehaksınız yok o darbe iyiydi, bu kötü filan
nileppezdel Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 @kermit: Bilgin yok demişsin de abi ben bu darbeyi direk yaşayan, işkence gören, yıllarca takip edilen insanlarla büyüdüm. İzin ver de biraz bilgim, kimlere neler yapıldı biraz haberim olsun yani. Görüşlerine saygı duyarım, sana göre boş olabilirim tabii ki ama anlayana gayet doluyum bence :) Devrimcileri suçlamak da ayrı güzelmiş yani. Ha ben devrimcileri haklı bulmam. Silaha bulaşmadan yapacaksın devrimini. Ama ülkücülerin estirdiği faşizm tabanlı terör dalgası varken "halkların kardeşliği" ilkesini benimseyenleri savunurum tabi ki. Patide amma çok kızıl varmış diyen arkadaşa da diyorum ki patide amma çok faşist varmış.. Kenan Evren'in nersini savunuyorsunuz be?!
Ardeth Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Starscream said: hahahha abi siz darbeye müstehaksınız yok o darbe iyiydi, bu kötü filan tey teyy bu fotoğrafı koymuşun da o darbenin sonunda o kişinin temsil ettiği aşırı sağ kanadın bertaraf edildiğinden ve "sol" (sol kelimesi yanlış o kanat için ama daha iyi bir kelime gelmedi aklıma) kanadın delik deşik edilmiş anayasayı tekrar düzenleyip adam ettiğini ve demokratik gözüküp de diktatörlük kurmak isteyecek hükümetlere karşı önlem alınacak şekilde düzenlenildiğini falan biliyor musun acaba. darbenin yapılış biçimi tam bir kaos ortamıydı ona pek bir sözüm yok ama sonuçlarına da bakmak lazım böyle fotoğraf koymakla olmuyor pek. darbe iyi değilse bile darbe sonunda çıkan anayasa iyiydi, ülkenin felç edilmiş medya ve eğitim kurumlarını koruyan bir anayasaydı. 1980 onu da bozdu ne kendisi iyiydi ne sonucu.
Starscream Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960'ta yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi, 27 Mayıs İhtilâli ya da 27 Mayıs Devrimi olarak da anılır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı. Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıydı; nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştı. Sonuçları: Alyans kampanyası 147'ler 55'ler olayı OYAK'ın kuruluşu ve en önemlisi Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu Mustafa Kemal Atatürk tarafından konulan ve askerin siyasete müdahale etmesini kesinlikle yasaklayan mevcut 22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu dışında, 27 Mayıs'tan sonra 4 Ocak 1961 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu çıkarıldı ve Türk Silahlı Kuvvetleri daha sonraki darbe ve teşebbüslerini bu kanunun 35. ve 85. maddesine dayandırdı. 27 Mayıs İhtilali'nin Türkiye'de askeri darbelerin meşru olduğu intibasını yarattığı ve diğer askeri darbelerin yolunu açtığı yönünde iddialar bulunmaktadır. Senin dediğin 14'lerin tasfiyesi olayı darbeden sonra 2 gruba ayrılan albaylardan birinin diğerini tavsiyesi olayı. Erken davranmadıkları için adamlar emekli ediliolar. Aslında bu kadar konuşmaya gerek yok. çok basit seninki devrim ise gün gelir başka biri de asar keser sende öle aval aval bakarsın sen ona o alanı meşru bırakıyosun darbecilerin iyi uysal modern olucağı mı belli alpaslan turkes grubu erken davransaydı yine bunu svunacakmıydın?
Ardeth Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 sen hala çoğunlukla darbenin yapısı ile ilgili kötüleyici bilgiler koymuşsun. sonuçları arasında yazanların çoğu darbeyi gerçekleştirdikten sonra yönetimi tekrar seçimlere bırakan kanatla ilgili değil asker ile ilgili bir durum. ortada darbeden pay alamayan bir askeri güruhun baskısı olmasa idam gibi olayların çoğu da gerçekleşmezdi bunu yanında. ama dediklerin arasından devlete askeri müdahalesi ve darbe mantığının laçka bir şekilde yerleşmesi fikrine az çok katılabilirim. yani ilerde başında nasıl insanların olacağına dair garanti olmayan bir kurum psikolojik olarak meşrulaştırılmış bir darbe hakkına sahip olması kötü. fakat benim argümanım genel olarak 1960 darbesi sonrası ortaya çıkan bazı çok iyi yapıların/sonuçların 1980 darbesi ile ortadan kaldırılması bazlı bir argüman. benim bu konudaki görüşlerimi soruyorsan, darbe sonucu şanslıymışızda alparslan türkeş kanadı bertaraf edilmiş derim. evet tam tersi de olabilirdi ama bunu tarihsel bir sonuç olarak alırsak, 1960 darbesi sonucu demokratik ve özgürlükçü bir anayasa ile yönetim tekrar hükümetlere bırakıldı. 1980 darbesinin sonucunda ise öyle olmadı, bu kadar basit sonuçsal bir argüman sadece. İyi darbe lafını sonuçları nispeten iyi olan darbe diye alabilirsin. Bu ülkede her kritik sorunun darbe ile çözebileceğini düşününen ve bunun üstüne böyle durumlarda ülkeyi askerin yönetmesinden sakınca görmeyen generallerin olması da tek bir darbenin sonucu değil askerin, devletin insanların kolektif olarak ortaya çıkardığı bir durum. dipnot: bir de bir yerden direk alıntıladığın şeyleri tırnak içine al ya da referans ver adettendir :p
cado Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 naraso said: imzayıda okuyunca resimle birlikte, baya güldümahahaha aynen:D
nileppezdel Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Bu arada şunu da belirteyim, bence darbe riskli de olsa kabul edilebilir bir olgudur. Demokrasiyle şeriat bile gelebilir sonuçta. Demokrasi adı altında devletin değiştirilemez ilkelerine el atılırsa ordunun müdahalesi gereklidir. Ayrıca 80 darbesi de gerekli bir darbeydi o kaos ortamı devam edemezdi. Ama adil bir şekilde yapılırdı, işkenccesiz yapılırdı, çıkar gütmeden yapılırdı. Ortalığı yatıştırıp demokratik bir seçim düzenlenir ve geri çekilinirdi. Bunlar olmaz tabi insan yapıyo sonuçta darbeyi :D
Sufi Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 kötü darbe: sıçtı, kötü koktu iyi darbe: sıçtı, güzel koktu
nileppezdel Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Mesaj tarihi: Ağustos 4, 2009 Pembe sıçabilirler mesela... Çilek kokar...
Öne çıkan mesajlar