Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Namaz Kıl, Suç İşleme


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
halkın kendisini yönetecek kişiyi seçme kriteri "evime erkenden gideyim"den ibaretse gayet temiz bir şekilde (salah değil ama) eğitimsiz diyebilirim.

bu kadar sığ bir yaklaşımın en önemli kriter olmasını geçtim, tembelliğin genlerimize nasıl işlediğinin bir göstergesi olmasıdır felaket olan. (ha tabi trafiğin iyileştirilmesinin amacı insanlar eve gitsin ense yapsın değil, pekçok ekonomik kazancı var. benim sözüm "eve erken gideyim, ense yapayım" deyip oyunu ona göre verenlere)

eğer, misal şehrin yurtdışında reklamının yapılıp turist çekilmeye çalışılmasının, misal şehirde büyük ticari fuarlar düzenlenmesinin, misal az önce konuştuğumuz ağır bürokrasinin hafifletilmesi yerine, her yere alt geçit üst geçit yapılmasını tercih ediyorsa, ilkinde yazılanların kendisine olan faydasının tercih ettiğinin getireceğinden daha fazla olacağını göremiyorsa, bugünkü sorunlarının sebebinin bugünkü ve onlardan önceki yönetimler, yönetim şekilleri, yani yine kendi yanlış tercihleri olduğunu farkedemiyorsa, evet belki de sadece x pound kazanan kişilerin oy vermesi, x pound kazanamayanların daha da hayrınadır, bırakın x pound kazanan kişilerin bari ayağına ayak bağı olmasınlar.
Veya halka ilkinin daha verimli olacağını YAPARAK gösterin, ANLATIN, İZAH EDİN.
Veya halkı hurafeyle, dinle, imanla değil, bilimle, sosyolojiyle, demokratik kültürle, birey olması amacıyla GERÇEKTEN eğitin.


Sonra İzmir'e gavur İzmir diyorlar. Priştina burada yol yaptığı için değil, Universiad gibi organizasyonların peşinde koştuğu, popülist değil, gerçekçi olduğu için efsane başkan oldu. Her yere yol yapan belediye başkanına da beton Osman diye lakap taktılar.
Mesaj tarihi:
Jadelith said:
anladığım kadarıyla istanbulda yaşamıyorsun, o yüzden tartışmaya gerek yok : )


trafiğin bu halde olmasının kısmen sebebi yine belediyelerin yaptığı yanlışlar değil mi?

peki istanbul'un tek sorunu trafik mi, en büyük sorunu trafik mi?

eğer istanbul'da yaşıyorsan bu seçim kriteri daha da fena, çünkü istanbul eve erken gitmekten ibaret bir şehir değil.

13-14 milyon insanın yaşadığı, ülkenin candamarı bir şehri referansı altgeçit, üstgeçit yapmak olan birine emanet etmek ne kadar akılcı?
Mesaj tarihi:
abi

yani cidden. nasıl bir yakınına çok kötü birşey olursa mantıklı düşünemezsen, istanbul trafiği de mantık defy eden bir tecrübe.

10 metreyi 45 dakikada gitmiştim bir gün.

hafta içi saat 7'de etilerden erenköy EN AZ 90 dakika sürüyor. yolda kaza filan olursa (ki trafikte deliren insanlar gayet bol bol kaza yapıyor) 2 saate geliyor.

yani istanbul içinde yaşadığım 4. şehir, ve ilginç bir şekilde şehrin diğer sorunlarını toplasanız 1 trafik sorunu kadar etmez.
Mesaj tarihi:
Dunya'da hirsizligin en yaygin oldugu (rusvet,avantacilik,dolandiricilik vs...) ulkeler arasindaki ulkelerden bayagi bir kismi Islam'i referans almis. Namaz kilip dolandirici ve serefsiz o kadar adam var ki, ama kilmayip da ayni sekilde dolandirici ve serefsiz olan cok adam var. Direk bir korelasyon vardir diyemeyiz. Ama musluman ulkelerin bu denli cahil ve geri kalmis olmasinda "benim yerime baskalari dusunsun" , "ben kendimi gelistirmeyeyim, okumayayim arastirmayayim onlar ne diyorsa dogrudur", " Nurullah Hoca boyle diyorsa dogrudur" zihniyeti yatmaktadir ki, Avrupa'nin zamaninda bu denli hizli gelismesinin nedeni kilisenin etkisini kaybetmesi ve hiristiyanligin kapitalizme entegre edilmesidir. Muslumanligin aslinda bir nevi amacindan saptigini dusunuyorum.
Mesaj tarihi:
if'ten vakit bulamıyorum ama şu konuya yazayım dedim;

insanları suça iten sebepler farklı farklıdır, sosyo-ekonomik sınıftan, psikolojisine, özgeçmişinden aile yaşantısına, eğitimine kadar bisürü şey var.

meditasyonun veya gerçekten ruhani deneyimlerin insana huzur verdiği ve sakinleştirdiği, böylece suçtan uzaklaştırdığı savunulabilir.

ama şimdi bunu direk suça bağlamak çok saçma. ben de derim ki denize bakmak beni sakinleştiriyo, deniz kıyısı olan şehirlerde suç oranı azdır bence diye sallarım. (bi de tutarmış ehu)

bizim toplumumuz biraz "shame-oriented" olduğundan, dış görünüş, "dostlar alışverişte görsün" tarzı ibadet feci şekilde yerleşmiş durumda. biçok insan için ibadet etmek kişisel ve ruhani bir deneyimden çok bir sosyalleşme ve bir zümreye ait olma eylemi. türban, cuma namazı, imam hatip liseleri falan filan diye sıralanabilir. dolayısıyla bu ibadetler bir sosyal çerçeve belirliyo, ama bu sosyal çerçeve suçtan bağımsız değil. her farklı sosyal çerçeve gibi suç unsurları bu zümrede de mevcut. dolayısıyla namazla suç arasında ne negatif ne de pozitif bir bağlam bulmak, özellikle bizim toplumumuzda çok zor.

gelelim çok alakasız bir konu gibi görünen ama aslında alakalı olan belediye konusuna. "shame-oriented" demek, utanca bağlı hareket ederiz demektir. yani suç işlemenin getirdiği vicdan azabından çok, yakalanmanın getirdiği utançtan korkarız toplum olarak. batı halkları bize göre daha "guilt-oriented"dır mesela. orada vicdani yükümlülükler ön plandadır.

şimdi rüşvet bi ülkede kurumsallaşmışsa, polisinden belediyesine, milletvekilinden işadamına her yerde varsa, bu "shame oriented" olmamızdandır. yani yakalanmadığın sürece biraz suç işlemenin sakıncası yoktur bizim topluma göre. dolayısıyla, emre aköz aslında tespitinde haklıdır. bu halk, kendi gibi olanı sever, kendi gibi olana oy verir. bu basit bir gerçeğin dile getirilişidir, yağcılıkla falan hiç alakası yok. bu halk "ben dürüstüm" diye yırtınana oy vermez, çünkü hem onu inandırıcı bulmaz, hem de kendi çarkına çomak sokulma ihtimalini sevmez. dolayısıyla yerel seçimlerde prim yapacak olan şey "hizmet"tir, dürüstlük değil.

ha rüşvet veren/alan ortaya çıktı mı onu yerin dibine sokmakta üstümüze yoktur o ayrı.

guilt-oriented bi toplum olabildiğimiz zaman diğer seçenekleri konuşuruz =)
Mesaj tarihi:
Bu yazıya en azından "olabilir" diyen herkes açıkça Hristiyanlığı ve diğer bütün dinleri patates dininden sayıyordur (Adamların dualarında hayır yok bizimkinde var?).

Artı kapkaç, hırsızlık, tecavüzde bir oranlara baksak Türkiye için?
Mesaj tarihi:
halka "eğitimsiz, cahil, younun kıymetini bilmiyor, kömüre bulgura, yani çıkara oyunu satıyor" dediğimizde kabahatli olmuştuk. bize o gün kızanlar bugün halka "suça meyilli, dürüst değil" felan diyor, "oyunu verirken götüreni, kendisinin götürmesine yardımcı olanı tercih ediyor" diyor.
İlginç.
Mesaj tarihi:
eh çünkü bunun cehaletle ilgisi yok, kolaycılık ve kurnazlıkla ilgisi var. kaçınız "yanlış" olduğunu düşündüğünüz için kopya çekmedi okul hayatı boyunca?

sen "cehalet" dediğiin zaman, "eğitilmeleri gerektiği" mesajını da veriyosun. eh bu da hiç kuşkusuz ideolojik bir çerçeve çizmeyi, herkesi de o çerçeveye sığdırmak gerektiği sonucuna varıyo. ben diyorum ki bizim toplumumuzda, ve hatta çoğu doğu toplumunda böyle bir eğilim var; dikkat et bu suça meyilli olmak değil otomatik olarak, ama eğer suç işlenecekse bunun vicdani sorumluluğundan çok, yakalanma korkusundan çekiniyoruz.

ben diyorum ki toplumun hali bu, toplumun kendisi bunu değiştirmek istemediği sürece de değişmesi çok zor. ayriyeten bu siyasi tercihlerin de ötesine geçen bi durum.
Mesaj tarihi:
her eğitim ideolojiktir o yeah kaçınılmaz olarak bu sonuca götürüyo hell yeah

http://forum.paticik.com/read.php?13,3287949,page=7#msg-3293247

sg-1 said:
Evet, halkın eğitilmesi lazım. Süreç ne kadar devam eder, bu sorunun cevabı aslında nesil başına 7 yaşından 18'ine kadar. Halkı ancak bu süreçte eğitebilirsin. Yığınla tarih, yığınla fenle, yığınla din kültürüyle değil, yığınla vatandaşlık bilgisiyle. Demokrasi nedir, birey olarak hakları nedir, devletin kendisine vermesi gereken hizmetler nedir, bunları alamazsa yapması gereken nedir, kısacası Devleti Kullanma 101'i öğreteceksin. Baştaki sana "şu yasak" dediğinde nedenini toplumun her kesimine uygun şekilde ifade edebilecek, ya da "bir kanun koydum" dediğinde sabaha karşı saat beşte değil, şeffaf bir şekilde herkesin gözü önünde neden-sonuç ilişkileriyle açıklayabilecek, halk da bilinçli olacak, "yav kardeşim bu yasa geçti, ama ne iş" diye soracak. Öyle ki bi zaman sonra sormasına bile gerek kalmayacak, bunların hepsine hükümetler tek tek sorulmadan hesap verir olacak. Öyle kafasına göre zam yapamayacak, yaptığı zammı gerekçeleriyle açıklayabilir olacak. Vs gider bu.

Bugün bunların kaçını yapıyor halk, demokrasinin ne olduğunu, kendisine ne özgürlükler verdiğini biliyor mu, hayır. "Pirinç yerine bulgur yeyin" denildiğinde "yav sen nasıl hükümetsin, ben bulgur yemek zorunda mıyım" diye sormuyor. Köprüye, akaryakıta, elektriğe zam yapıldığında nedenini sormuyor, bikaç gün homurdanıyor, kabulleniyor.
Sonra biz "koyun gibi güdülüyor, kömüre bulgura oy veriyor" dediğimizde bize kızıyorsunuz.


şurada aylar önce tarif ettiğim eğitim de mi ideolojik?


Devlet vatandaşın rüşvet gibi bir kolaycılığa kaçmaması için sistemi hafifletti mi, evet, kısmen etti. IT konusundaki gelişmeler ve bilgi işlemenin ucuzlaması bu yolu açtı, şimdi pek çok basit iş online olarak vatandaşı sıkıntıya sokmadan halledilebiliyor.

Ama yüksek rant kapısı, gelir kapısı olarak görülen şeyler(misal her türlü imar, çevre vs düzenlemesi) hala daha yığınla kağıt evrakla yapılıyor ki o kağıt evrağın arasına ivmelendirici birşeyler konabilsin diye. Sistemin vatandaşı sürüklediği yol bu. Düzgün vatandaş bile çaresiz kalıyor çoğu zaman.

Bi kere toplum zamanında imar aflarına, vergi aflarına vs'ye alıştırılmamış olsaydı (ki aslında bu tip şeylerin geçmişi taaa osmanlıya dayanır) bugün "çalmaktan korkmaz, yakalanmaktan korkar" diye kısmen doğru bir görüşü dile getiremeyecektin, kısmen diyorum çünkü bizim milletimiz öyle yüzsüz bir hale geldi ki yakalanmaktan bile korkmaz, yakalanmıyorlar çünkü, kaçak kat çıktı diye hapse gireni gördün mü hiç? Deprem olmasa veli göçer diye bi adamın adını bile duymayacaktık, kaldı ki yaptığı ev göçtüğü halde yırtan kaç tane müteahhit var.
Aynı şey kömür bulgur mevzusunda da var işte, bu da bir çeşit rant, bir çeşit rüşvet, ama tersine, çünkü bu insanların devletle rüşveti gerektirecek kadar bi işi yok, parası yok zaten, onlara da tersine rüşvet veriliyor o yüzden.

Vatandaş bilinçli olacak, yaptığının yanlış olduğunu bilecek, kendi çıkarını toplum çıkarından üstün görmeyecek, sistemi sorgulayacak, ondan faydalanmaya çalışmayacak, sistemi değiştireceğine inandığı adama oy verecek.
Bunun da bir yolu bunun farkına kendisinin varmasıysa diğer bir yolu da ona birey olduğunun hatırlatılması, düzenin böyle olması, yaptığı işlerin bütçelerinde rüşvet diye bir kalem açması gerekmediğinin gösterilmesidir, kısaca demokrasi ve birey bilinci için eğitilmesidir.

Yoksa sürekli ideoloji eleştirisi yaparız, eğitimi küçümseriz, devleti askeri suçlarız, ama ne hikmetse sistemin rüşvet, rant ve dokunulmazlık çarkına gelince "benim memurum işini bilir" mantığındakilerin sisteme getirdiklerini bırakıp "vatandaşın da huyu bu canım, böyle gelmiş böyle gider" demeye devam ederiz.

Hayır, kardeşim Türk milleti bu değil, uyuşturucuya alıştırılmış olması her daim bağımlı yaşadığı ve yaşayacağını anlamına gelmiyor.
Mesaj tarihi:
iyi de üstyapının belirlenmesinde yine altyapının katkısı mevcut.

yukarıda bahsettiğin demokratik eğitimi versen dahi, bütün toplumda ve devlette bir zihniyet dönüşümü yaşanmadığı sürece hiçbişey değişmez. yani eğitimli olmak, bi insanı otomatikman vicdan sahibi yapmaz. vicdan sahibi olmak da yine suç işlemek gibi birçok farklı etkenin sonucudur.

gayet eğitimli ve "birey olduğunun farkında" olan insanlardan da seri katiller çıkabildiği gibi, zırcahil insanlar da müthiş namuslu ve dürüst olabiliyor.

tabii sistemin değişmesi gerek. ama toplumdaki zihniyet de beraberinde değişmeli, ya da birbirlerini etkileşimli olarak değişmeli. bunun da dışarıdan bir etkiyle yapılması çok zor.

sen istediğin kadar demokrat ol, birey ol, vesaire ol, işinin 3 ayda değil de 1 haftada halledilmesini istiyosan rüşvet veriyosun, rüşvet vermen gerektiğini biliyosun. burada içten içe rüşvetin yanlış olduğunu bilsen de, içinde yaşadığın toplumda, "o" insan oluveriyosun. burada mesele eğitim değil, bürokratik kurumlardaki ve iş dünyasındaki zihniyet ve toplumun üretim araçlarıyla-ekonomiyle ve devletle olan ilişkisi.

ha naparsın, avrupadaki standardı alırsın, yasaları ve düzenlemeleri alırsın, eğitimi de dediğin gibi yaparsın, rüşvete de daha ağır cezalar getirirsin, iş dünyasını ve hatta bütün devleti tamamen şeffaf bir hale getirmeye uğraşırsın, o zaman bellki birkaç kuşak sonra düzelme olur. yani öyle bi demişsin ki "devlet şahane, sistem şahane, bi tek vatandaş eğitimsiz o yüzden kullanamıyo". hayır, hepsi baştan arızalı, hepsinin değişmesi gerek.

ama bu çook uzun vadeli çook zor ve teorik bir hedef. benim anlatmaya çalıştığım, şu anki haliyle reel politik tartışacaksak, "ben dürüstüm" propagandası yapmanın kimseye hiçbir faydası yoktur, çünkü bu söylemin bir fark yaratacağı bir düzlem yoktur bugün siyasi hayatımızda. türkiyenin tarihi de bu söylemin yalanlanmasının örnekleriyle doludur zaten.

halka devleti yönetme-kullanma şansı ne zaman verilmiş ki? kullanmadan nasıl öğrenecek? burda devleti-askeri de elbette suçlarım, taa en başından yeni bir fikir üretilmesi veya eski fikirlere karşı çıkılması yasaklanmış, belli bir ideolojinin dışına çıkan her hareket silah zoruyla engellenmiş, bütün fikirler baskı altına alınmışsa, siyasetin bugün fikirler üzerine değil de rantın dağıtılması üzerine kurulmasına şaşırmamak gerekiyor. gerçek siyasetin yapılmasına 80 yıl boyunca izin vermeyip, bütün kuşaklara tamamen ideolojik bir eğitim vermeye uğraşıp şimdi vatandaştan bilinçli olmasını beklemek de apayrı bir lüks.
Mesaj tarihi:
devlet şahane, sistem şahane, bi tek vatandaş eğitimsiz o yüzden kullanamıyo


şunu dediğimi iddia ettikten sonra beni okumadığına kanaat getirdim. yazdıklarımı iyice okuyup da cevap vermn dileğiyle, sağlıkla esenlikle.
Mesaj tarihi:
onu dediğini iddia etmedim, dikkat edersen "öyle bi söylüyosun ki" dedim, yani işin öbür yanını sistemdeki bozuklukları gözardı etmişsin, sanki eğitim doğru düzgün olsa herşey çözülecekmiş gibi. çözülmez kısacası =)
Mesaj tarihi:
sistem bozukluklarını gözardı etmişim ha, nerenle okuyosun anlamıyorum, benim bütün argümanım sistemin bozuk olduğu üzerine. üstelik "taaa osmanlıdan beri" diye de eklemişim.

akıl fikir göz nizam
Mesaj tarihi:
Eğitim sistemi dahi öğrenciyi motive edici, öğrenmeye itici bir sistem değil. bu küçük yaştan itibaren karakterde büyük etki yaratır. Ancak kolonilerde uygulanabilecek ezberci sistem üzerinden Gramsci'nin de belirttiği gibi üst yapı tarafından alt yapının değişmesini engellemek için üretilen ideoloji röprodüksiyonunu görüyoruz.
×
×
  • Yeni Oluştur...