Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ergenekon Tertibi'nde yeni dalga


pekaziz

Öne çıkan mesajlar

sir said:
bone uzun uzun yazıp hiçbişey anlatmamakta senden iyisini tanımıyorum. bazı cümlelerini dikkatli okuyunca "bi insan nasıl bu kadar bilmeden konuşur" diye hayretler içinde kalıyorum.


ya sir sen hala ne konuşuyorsun ben de onu merak ediyorum.

burada ortadaki gerçekleri sunuyorum hala bana "bilmeden konuşuyorsun" diyorsun.

doğru evet bilmeden konuşuyorum.

- sabih kanadoğlu yakalandı diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- odalar birliği başkanları ve yarsav başkanı şöyle bir açıklama yaptı diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- hakimlerin, avukatların illegal dinlenmesi yolu açıldı diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- ergenekon herhangi bir gerçeklere dayanmıyor, insanlar delil olmadan suçlanarak yakalanıyor, sonra delil bulunup bunları kanıt olarak sunuyorlar diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- birbiriyle taban tabana zıt ve herhangi bir bağıntısı olmayan adamları telefon dinlemelerle bağdaştırmaya çalışıyorlar ve Sabah gazetesi bu bağlantıları örnek göstererek insanları karalıyor diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- iddia edildiği kadar belalı bir terör örgütünden bahsediyorsak mantiken şimdiye kadar esas vukuatını halletmesi gerekiyordu, bu kadar belalı bir örgütün tüm elemanları yakalandıktan sonra daha ne vukuatı gerçekleştirebilecek ki diyorum
- bilmeden konuşuyorsun
- tüm dünyada eşi ve hukukta yeri olmayan bir tür gizli sanık hadisesi getirdiler ve bunu mahkemede delil olarak gösterebiliyorlar diyorum
- bilmeden konuşuyorsun.

gerçekler bunlar sir, gerçekleri yazıyorum, bunların nesi bilmeden konuşmak oluyor onu cidden merak ediyorum.

ya sen hiç gazete okumuyorsun, ya da hayal dünyasında yaşıyorsun, ikisinden biri.

gerçi seni kaale almak bile suç,
"resmi tarih yalandır, atatürk cahil cüheyla adamdır, hiç kitap okumamıştır, yurtdışına hiç çıkmamıştır" diyerek bilgisizliğini ispatlıyan insanları çok beğenerek, argümanlarında baz alıyorsun, sonra gelip bizi bilgisizlikle suçluyorsun.
ikile pls...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

madem adım geçmiş, bir iki bişey çiziktireyim.

mehmet altan eksik yazmış. o kadar yazıdan sonra bir de "intikam soğuk yenen bir yemektir, siz yaparken iyiydi, şimdi biz yapınca mı kötü oldu, oh canıma değsin" felan yazması gerekirdi.

hukuk hukuk deyip, ardından taa susurluk davasından bulunması gereken, ama o zamanki hükümet örtbası sonucu bugün bulunan silahların listesini yazıp ergenekon davasındaki hukuksuzlukları es geçmek yazarı hiç de samimi yapmıyor. Hele de üstüne bir de "ergenekon medyası" tabirini kullanıp medyadan insanları zan altında bırakmak da pek şirin bir üslup olmuş.


ah keşke şu silahların balistik tarihini bir açıklasalar da hangi olaylarda kullanılmış bir öğrensek, yani mesela son 7 yıl içerisinde hiç kullanılmış mı acaba, hani bu adamlar darbe hazırlığı yapıyordu ya, o bakımdan?


Şunu da yazayım da sonra bana ergenekoncu, ulusalcı felan diyo bilumum şahıslar, bugün bizim hala ibrahim şahin'i, veli küçük'ü vs'yi konuşmamızın tek sorumlusu Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve tayfasıdır (ne ilginçtir ki dönemin başbakanlık danışmanlarından biri de mümtaz'er türköne'dir, bugünün hızlı muhafazkar liberali, zaman yazarı, ergenekona karşı yılmaz savaşçı). O dönemn hükümetlerinin bu adamları koruması ne kadar yanlışsa, akp hükümetinin de kendine tehdit hissetmesi sebebiyle de olsa tasfiye etmesi de o kadar doğrudur, geçmişte yaptıkları, ama hep karanlıkta kalan olayların açığa çıkarılması için gereklidir.
Benim en başından beri karşı çıktığım bu davanın bir sindirme, bir tehdit, bir diktatorya genişletme çalışması olmasıdır. Şu haberin öznesi olan Kanadoğlu'nu bizzat karşı olduğu düşüncelerin içinde göstermek bile adamın ömrünü verdiği fikirlerine, yükselip geldiği sıfatlara bir hakarettir.
M.altan'ın yazısı da tam bu noktada güzel bir örnek teşkil ediyor işte, "medyadaki ergenekon". Hadi bakalım, attı bi deli taşı kuyuya, kim bu medyadaki ergenekoncular, sayıları nedir, özellikleri nedir, amaçları nedir, uğraşın durun. Ha eğer ergenekoncuları savunur yazı yazanlardansanız sizin de bu medyadaki ergenekonculardan olma ihtimaliniz var, ayağınızı denk alın, bakarsınız sizi de içeri alırız,
M.altan said:
Bakarsınız, bu da tahminlerden önce gerçekleşebilir...



M.altan beyden bir de şunu rica edeyim, bu operasyonlar başladığından beri gözaltına alınıp ardından 1 hafta içerisinde serbest bırakılan kişilerin bir listesini hazırlarsa çok mutlu olurum.


Ha bi de hukuk konusunda AİHM eski yargıcı Rıza Türmen'den şu seriyi öneririm:

Bir okuyun da ergenekon davası ne kadar sağlıklı, bir öğrenin:

Tutukluluk


Ergenekon’un AİHM açısından doğurabileceği sorunlar: 1-

Bu yazı serisini kaleme almamın birkaç nedeni var. Bir kere Ergenekon davası Türk kamuoyunu çok meşgul eden bir dava. Dava, niteliği, kapsamı, sonuçları bakımından Türk toplumu açısından önemli.
İkincisi, Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir devlet. Sözleşme gereğince, bir yandan Sözleşme’de ön görülen hak ve özgürlükleri bütün bireylere sağlamakla, öte yandan AİHM’nin kararlarına uymak ve bu kararları uygulamakla yükümlü.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi özgürlüğün hangi durumlarda sınırlandırabileceğini ve özgürlüğü sınırlanan kişinin sahip olduğu güvenceleri belirtiyor. Maddenin iki amacı var. Bireyin özgürlüğünün keyfi bir biçimde sınırlandırılmasını önlemek ve tutuklama durumuna bir sınır getirmek.
Unutmamak gerekir ki, tutuklanan kişi, mahkûm olana dek, masumluk karinesinden yararlanmakta. Başka bir deyişle, mahkûmiyet kararı kesinleşene kadar herkes masum sayılıyor. Gözaltı ya da tutuklamada bir insanın özgürlüğü suçlu olduğuna ilişkin bir kuşku nedeniyle geçici olarak sınırlanmakta. O nedenle AİHM, ilgili makamların bu konuda çok özenli davranmalarını istiyor.

Türkiye’nin başını ağrıtan sorun
Sözleşme, tutuklanan kişinin makul bir süre içinde yargılanmasını ya da serbest bırakılmasını öngörüyor. Esas olan, yargılamanın tutuksuz yapılması. Tutuklu olarak yargılanacaksa, tutukluluk makul bir süreyi geçmemeli.
Gözaltı ya da tutukluluk için her şeyden önce bireyin suçlu olduğuna ilişkin makul bir kuşkunun bulunması gerekiyor. Bu bir önkoşul. Ancak belirli bir süreden sonra bu yeterli değil. Tutukluluğun devamı için buna ek olarak şu nedenler aranıyor: a. Sanığın kaçma tehlikesinin bulunması. b. Kanıtların karartılması olasılığı c. Tanıklar üzerinde baskı yapılması riski. d. Aynı suçun yenilenmesi tehlikesi. Bu nedenlerin, somut unsurlara dayandırılması önemli.
Ancak, tutukluluğun devamına karar verildiğinde, yukarıdaki nedenlerin hangisinin mevcut olduğunun ayrıntılı olarak belirtilmesi gerekiyor. Türkiye’nin AİHM’deki sürekli sorunlarından biri bu. Tutukluluk süresinin uzatılmasına karar verilirken, “suçun niteliği, kanıtların durumu” gibi genel, sterotip bir ifade kullanılmakta ve AİHM bunu yeterli bulmadığından her keresinde ihlal kararı çıkmakta.
Oysa Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 101. maddesi “Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenler ile gerekçelerin gösterilmesini” öngörüyor.

‘Makul kuşku’ kriteri
Ayrıca, AİHM, tutukluluğun devamı kararı verilirken kefaletle tahliye ya da yurtdışına çıkma yasağı gibi başka önlemlere neden başvurulmadığını inceliyor.
AİHM, tutukluluğun sürdürülmesini haklı göstermek için hükümetler tarafından ileri sürülen, işlenen suçun ağırlığı, tutuklu kişinin bu suçu işlediğine dair ciddi kanıtlar bulunduğu ya da soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi gibi gerekçeleri yeterli bulmuyor.
Birinci ve ikinci aşama geçilmişse, yani makul bir kuşku varsa ve tutukluluğun devamı için yazılan gerekçe yeterli ise üçüncü aşama olarak AİHM, ilgili makamların soruşturmanın yürütülmesinde gerekli özeni gösterip göstermediklerini inceliyor. Soruşturma gereksiz yere, ilgili makamların ihmal ya da kusuru nedeniyle uzamışsa, AİHM, ihlale karar veriyor.
Ergenekon davasına gelirsek. AİHM her şeyden önce, gözaltına alınan ya da tutuklanan kişinin suçlu olduğu konusunda makul bir kuşkunun bulunup bulunmadığına bakacak. Örneğin, sadece ifadesini almak amacıyla bireyin özgürlüğü sınırlanmışsa bu bir ihlal nedeni olabilir.

Gerekli özen gösterilmek zorunda
İkinci olarak, tutukluluğun devamı kararında mahkeme, yukarıda değinilen gerekçelere yer vermiş mi, yoksa genel, sterotip bir gerekçeye mi dayanmış? AİHM bunu inceleyecek. Bu incelemesi sırasında tutukluluk süresini de göz önünde bulunduracak.
Üçüncü olarak, ilgili makamlar soruşturmanın yürütülmesinde gerekli özeni gösteriyorlar mı? AİHM buna bakacak. Tutukluluğun aylardır sürmesine rağmen henüz dava açılmamış olmasının AİHM açısından sorun yaratacağı kuşkusuz. Böyle bir davada AİHM, hükümetin tutukluluk süresinin uzamasının kendi kusurundan kaynaklanmadığını göstermesini isteyecek.
Burada önemli olan bir nokta da şu: Gözaltı ya da tutuklulukla ilgili olarak AİHM’ye başvuru yapılmak istenirse, başvuruyu en geç gözaltı ya da tutukluluk durumu sona erdikten 6 ay içinde yapmak gerekiyor. Ayrıca Sözleşme’ye aykırı olan tutuklamalar nedeniyle başvurucunun tazminat istemeye hakkı var.
Böylesine önemli davada Türkiye’nin AİHM’nin ilkelerine uymakta özel bir dikkat göstermesi beklenir.



Dinleme

Ergenekon davası soruşturmasının AİHM açısından sorun doğurabileceği konulardan biri de iddianamede yer alan telefon konuşmaları.
Sorun hassas bir sorun. Telefon konuşmaları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde korunan özel yaşama ve haberleşme özgürlüğüne giriyor. Anayasamızın 20 ve 27. maddeleri de özel yaşamın ve haberleşme özgürlüğünün gizliliğinin korunmasını öngörüyor.
Telefonların dinlenmesi, AİHM’ye göre, özel yaşama ve haberleşme özgürlüğüne müdahale. Ancak, bu müdahale demokratik bir toplum bakımından gerekli mi? AİHM bunu inceliyor. Bir yandan özel yaşamın korunması, öte yandan toplumun güvenlik gereksinimleri. Bu iki unsur arasında doğru dengenin kurulması önemli.

Dinleme süresi ve imhası
AİHM, telefon dinlemelerinin, bazı güvenceler sağlandığı takdirde Sözleşme’yi ihlal etmeyeceğini kabul ediyor. Bu güvenceler şunlar:
Bir kere, dinleme ulusal hukuka uygun olmalı. Ama bu yeterli değil. Bunun ötesinde, AİHM şu unsurları da dikkate alıyor: İşlendiği iddia edilen suçun niteliği, dinlemenin süresi, telefon konuşmalarını özetleyen raporun düzenlenmesi, konuşma kayıtlarının değiştirilmeden yargıca ve savunma için davalıya sunulması, bu kayıtların imhası için mevcut usuller.
Bu sonuncu husus, özellikle sanığın aleyhine dava açılmaması ya da dava açıldıktan sonra beraat etmesi durumlarında özel bir önem taşıyor. Bu durumlarda, kayıtların imha edilmesiyle ilgili olarak iç hukukta ne gibi hükümler bulunduğunu ve kayıtların imha edilip edilmediğini AİHM dikkatle inceliyor.

Dinlenen konuşmalar sızarsa
Eski İtalyan Sosyalist Partisi Başkanı Benedetto Craxi’nin, telefon tutanaklarının basında çıkması nedeniyle İtalyan hükümeti aleyhine açtığı davada, AİHM, özel yaşamın iki nedenle ihlal edildiği sonucuna vardı. (17 Temmuz 2003)
Birinci neden, devletin özel yaşamla ilgili kayıtların basına sızmamasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi. Basında yayımlanan tutanaklar suçla ilgisi olmayan özel konuşmalar. Kanıt niteliği taşımıyorlar. Devletin bu kayıtların gizliliğini sağlama ve imha etme yükümlülüğü var.

Sanığa verilmesi gerekiyor
İkinci neden, İtalyan savcı, iç hukukta mevcut usullere uygun hareket etmiyor. İtalyan Ceza Usul Yasası'na göre telefon kayıtlarının, mahkemede okunmadan önce, sanığa verilmesi gerekiyor. Bu yapılmıyor.
Ergenekon davasındaki telefon dinlemelerine AİHM açısından bakıldığında, şunları görüyoruz: Örneğin, sanık olmayan eski bir milletvekilinin telefonları dinlenmiş, dinleme kayıtları iddianameye eklenmiş. Bir kere bu kayıtlar davayı ilgilendirmiyor. İkincisi, bunların imha edilmesi gerekiyor. CMK’da bu tür kayıtların imhası yönünde hüküm var. Sözleşme açısından özel yaşamın açık bir ihlali.

Davayla ilgili olmalı
Davadaki diğer sanıklar bakımından ise, AİHM önce dinlemenin ulusal yasaya uygunluğunu inceleyecek. Ondan sonra, konuşmaların niteliği, dinleme süresi, dinlenen konuşmaların işlendiği iddia edilen suçla ilgisi yani kanıt niteliği taşıyıp taşımadıkları, ilgisiz özel konuşmaların da iddianamede yer alıp almadığı gibi hususları dikkate alarak bir karar verecek. Örneğin, iddianame dosyasında bulunan saygın bir köşe yazarının Rio Karnavalı hakkındaki görüşlerinin davayla ilgili olup olmadığını, kanıt niteliği taşıyıp taşımadığını inceleyecek.
Ancak, bu şikâyetlerin AİHM önüne gelebilmesi için önce başvurucunun iç hukuk yollarını tüketmesi gerekiyor. Başka bir deyişle, önce Türk mahkemelerinde özel yaşam ihlal edildiği için tazminat davası açılmalı. Bu dava olumsuz sonuçlanırsa, karar kesinleştikten sonra 6 ay içinde AİHM’ye başvurulabilir.
Totaliter rejimlere has
Bunun ötesinde kitlesel telefon dinlemelerinin (54 bin telefon dinlemesi olduğu söyleniyor) doğurduğu toplumsal tedirginlik demokratik bir toplum açısından önemli bir sorun. “Telefonum dinleniyor olabilir. Dikkatli konuşmalıyım” gibi kaygılar totaliter yönetimlere has bir durum. Burada yargıçlara büyük bir sorumluluk düşüyor.
Telefon dinlemelerine izin verirken, iznin genel değil bireysel olmasına ve her birey için yapılan izin talebinin haklı bir gerekçeye dayanıp dayanmadığını incelemeye özen göstermeleri, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması açısından önem taşıyor.



Gizli Tanık


Ergenekon davası iddianamesinde yer alan bazı iddialar kimlikleri gizli tutulan tanıkların ifadelerine dayanıyor.
Bu ifadeler delil olarak kabul ediliyorsa, duruşmada sanığın tanıkla yüzleşmesi ve ona soru sormak olanağını bulması gerekir. Bu silahların eşitliği yani savunmanın iddia makamıyla eşit olanaklara sahip olması ilkesinin bir gereği.
Tanığın kimliğinin saklı tutulmasının savunma açısından önemli sakıncaları var. Tanığın kişisel önyargılar, düşmanlık gibi duygularla hareket edip etmediği, yalan söyleyip söylemediği, sanıkla arasındaki ilişki başka bir deyişle tanığın güvenilir olup olmadığı ancak duruşmada sanıkla yüzleşmesi ve sanığın soru sorması sonucu ortaya çıkabilir.

Gizli tutma koşulu
Buna rağmen AİHM, tanığın kimliğinin açıklanmasının kendisi ya da ailesi bakımından ciddi tehlikeler doğurması durumunda kimliğin gizli tutulmasını kabul ediyor.
Ancak, tanığa yönelen bu tehdidin ciddi, nesnel verilere dayanan bir tehdit olması gerekli. Tanığın korktuğunu söylemesi yeterli değil.
Örneğin, Visser/Hollanda davasında (2002), AİHM, ulusal yargı organı tanığa yönelen tehdidin ciddiliğini araştırmadığı için Sözleşme’nin ihlal edildiğine karar verdi.
Tanığın kimliğinin saklı tutulmasının haklı bir gerekçeye dayandığı durumlarda da AİHM, bu durumun savunma açısından doğruduğu sakıncaları giderecek önlemlerin alınmasını bekliyor. Örneğin, Doorson/Hollanda (1996) davasında AİHM davalı hükümetin aldığı şu önlemleri yeterli gördü: gizli tanığın kimliğini yargıç bilmekteydi ve tanığın güvenilir olduğunu belirten bir rapor yazmıştı.

Görmeden soru soruldu
Sanığın avukatı duruşmada hazır bulunarak tanığa soru sormuştu. Tanık, sanığı fotoğraftan teşhis etmişti. Ayrıca sanık aleyhine tek kanıt tanığın ifadesi değildi. Başka kanıtlar da vardı.
Buna karşılık, Van Mechelen/Hollanda (1997) davasında, sanık ve avukatı ile tanık aralarında ses bağlantısı olan iki ayrı odaya konuldular. Böylelikle, sanık ve avukatı tanığa onu görmeden soru sorabiliyorlardı. AİHM bu önlemi yeterli bulmadı. AİHM’ye göre bu önlem, sorulan soru karşısında tanığın tepkisinin, davranışının sanık tarafından görülmesine olanak vermiyordu. Hollanda bu ihlal kararlarından sonra yasasını değiştirerek AİHM ilkeleriyle uyumlu hale getirdi.
AİHM’nin üzerinde önemle durduğu bir nokta da, kimliği gizlenen tanığın ifadesinin başska kanıtlarla desteklenip desteklenmediği. Mahkûmiyet kararı sadece gizli tanığın ifadesine dayanıyorsa, sanığın savunma hakkının sınırlanmaması büsbütün önem taşıyor.

Duruşmada anlaşılacak
Ergenekon davasında tanığın kimliğinin gizlenmesinin savunma üzerindeki olumsuz etkilerini giderici yeterli önlemler alınıp alınmadığı duruşmalarda anlaşılacak. Ceza Muhakemesi Kanunu 58. maddenin 2. ve 3. fıkralarının yukarda değinilen AİHM ilkeleri ile ne ölçüde uyumlu olduğuna bakacak olursak, ortaya şoyle bir tablo çıkıyor.
2. fıkrada kimliği gizli tutulan sanıkla ilgili olarak savunma bakımından öngörülen tek güvence tanığın “tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklama” yükümlülüğü. AİHM bu güvenceyi yeterli görmeyebilir. 3. fıkra ise, yargıcın, sanık ve avukatı hazır bulunmadan tanığı dinlemesyle ilgili koşullardan söz ediyor.

AİHM’ye uyulmalı
Bu maddede “....ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır” denilmekte. Bu düzenlemenin nasıl uygulanacağı önemli. Zira, 576 sayılı Tanık Koruma Kanunu’nda “...ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi”nden söz ediliyor. Ses ya da görüntünün değiştirilmesi tanığın sorulan sorular karşısındaki tepkisinin anlaşılmasını engelleyecekse AİHM bu önlemi yeterli görmeyebilir.
Ergenekon davasında AİHM açısından bu aşamada göze çarpan sorunlar, tutuklama nedeni ve süresi, telefon dinlemeleri ve gizli tanıklar.
Bunların yanında, yargılama başladıktan sonra Mahkeme’nin adil yargılamaya ilişkin AİHM ilkelerine titizlikle uyması, verilecek kararların sağlığı bakımından büyük önem taşıyacak.




Milliyet, 3 Ekim 2008
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

En sert tepki YARSAV'dan
YARSAV Başkanı Eminağaoğlu: "Polis devleti yaratılmaya çalışılıyor"


"Ülkemizde artık telefon dinlemeleri herkesin beynine geçmişte yaşananlarında ötesinde, işkencenin de ötesinde, söz konusu olabilen telefon dinlemeleri en başta tercih edilmekte, insanların önüne metin olarak sunulmaktadır.

Önce yetkisi olmayan polis tarafından dinlenmeye başlanmıştır. Savcılar biizat yürütecekleri soruşturmaları kendi olanaklarıyla yapabilir hale getirilmemiş. Dinlemeler tek kanıt olarak ortaya konulmuştur. Polisler savcının görevlerini üstlenmeye başlamıştır. Polis iddianamenin yazılımına katkı yapmıştır. Türkiye bir polis devleti değildir. Sabaha karşı uykusuz ifadeler alınmıştır."

http://www.haberturk.com/haber.asp?id=120748&cat=110&dt=2009/01/12
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
hukuk hukuk deyip, ardından taa susurluk davasından bulunması gereken, ama o zamanki hükümet örtbası sonucu


başta asker olmak üzere o dönem hiç bir kurum o olayların aydınlatılması için elinden geleni yapmadı. meclisteki araştırma komisyonuna çağrılan albayların, generallerin, mit çalışanlarının kıçım ağrıyor, dişim sızlıyor gibi sebeplerle davetlere icabet etmediğini falan hatırlıyorum ben.

yasin elkatmış mıydı neydi, garibim uğraşıp durduydu boş yere.

hükümet elinden geleni yapmıştır demiyorum tabii; ama o dönem devletin tamamı aşırı bir refleks göstermişti olayları sümen altı etmek için.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

|Joker| said:
1 - Ergenekon AKP Hükümeti'ni devirmeye yönelik, Türkiye içinde kargaşa çıkararak darbeye zemin hazırlayacaktı deniyor. İbrahim Şahin kayıp silahlar yüzünden ekstra 1 yıl daha fazla ceza aldığı sene 2000, AKP Hükümti'nin olmadığı zaman. Ama silahlar bulunduğunda sarılı gazeteler 2004 tarihli. Çok garip.

2 - Madem her şey su yüzüne çıksın, madem Ergenekon'la her türlü suçluya ulaşılsın. Dokunulmazlıklar da kalksın. Bakalım mecliste bu Terör Örgütü'nün ortaya çıkarılmasını isteyen kaç kaçakçı, kaç vatan haini var görelim yer mi? Bakalım Baykal'ın ne baplantısı çıkacak Ergenekon'la, ya da Tayyip'in ne bağlantısı var Deniz Feneri ile. Ergenekon'u savunanların da bunu desteklemesi lazım. Yer mi?


edit: Ayrıca Bedrettin Dalan 5 ruhsatlı silahı için devletin her sene kendisine 400 civarı mermi verdiğini söyledi. 5 yılda bu 2000 gibi bir rakama çıkıyor. Albay'ın evinde bulunan 8000'i aşkın mermi de asker bir adam için ulaşılamaz bir şey mi? Asker olup ta evinde marangoz aletleri çıkan var mı?

Zamanında başbakanlar, cumhurbaşkanları evlerinde kaç tane tüfek var, tabanca var, koleksiyonları nelerdir bunları sergileyerek şov yapardı gazetelerde
şimdi özel harekatçıdan, askerden silah çıkınca şaşırıyoruz "bak darbe yapacağının kanıtı" diyoruz.
Doğru ya, marangoz aleti çıkması gerekiyordu...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Ergenekon saçma uydurma , bu adamlar suçlu olamaz diyen arkadaşlar. Albay Mustafa Dönmez firarda. Haberiniz var sanırım.

ntv

Bana göre iplik söküğü yavaş yavaş ilerliyor ve her geçen gün daha hızlı çözülüyor. Önümüzdeki günler göreceğiz. Körü körüne savunanlarıda göreceğiz.

iplik söküğü gibi ilerliyorsa beni de bildirin Ergenekoncu diye,
evde dedemden kalma askeri kılıç var çünkü.
Neme lazım, onla darbe marbe yaparım belki...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:
Horizon said:
Ergenekon saçma uydurma , bu adamlar suçlu olamaz diyen arkadaşlar. Albay Mustafa Dönmez firarda. Haberiniz var sanırım.

ntv

Bana göre iplik söküğü yavaş yavaş ilerliyor ve her geçen gün daha hızlı çözülüyor. Önümüzdeki günler göreceğiz. Körü körüne savunanlarıda göreceğiz.

iplik söküğü gibi ilerliyorsa beni de bildirin Ergenekoncu diye,
evde dedemden kalma askeri kılıç var çünkü.
Neme lazım, onla darbe marbe yaparım belki...


Böyle saçmalayanları kimse sallamıyor bone , üzgünüm.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yalçın Küçük nasıl bir terör örgütü içerisinde bana bunu açıklayın, bastonuyla mı tehdit ediyor ?

Adam aylardır usulsuzlukleri , devlet adabına uymayanları ortaya çıkardı diye resmen hakkında kampanya yürütülerek içeri alındı.



Albay, general , savcı hakim, en kralı bile yargılanabilir , ama bunu bahane göstererek kendilerine dokunduranları,eleştirenleri tasviye etmeye çalışmaları kabul edilir davranış değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

lav silahı beni de düşündürdü.
niye lav silahı da bazuka/roket atar değil onu de merak ediyorum. lav silahı bildiğim kadarıyla tek kullanımlık bir silah. kullan at yani.
madem terörist örgüt olacaksın adam gibi bir silah al.

hatta şehir içinde darbe planlayan bir terörist örgütün alev silahının olmasını beklerdim. basıcaksın düğmeye, binanın içinde koşturup herkesi yakacaksın.

o değil de bu silahların birden çok açıklaması olabilir.
- polis bulsun diye birileri kasıtlı koydu.
- adamın eski bir suçundan kalan silahlar bunlar.
- gerçekten terör amacıyla kullanacaktı, kullanmadan yakalandı.

ilki doğruysa, bu silahların numaraları, daha önce kime ait olduğu felan belirlenmesi lazım. belki de gerçekten polis arşivlerinden getirilip konuldu oraya. nerden bileceksin?

ikincisi doğruysa, bu silahlar adamın eski suçu nedeniyle o adamı yargılamak için kullanılmalı, ergenekon kapsamıyla karalanmış tüm herkesi değil.

üçüncüsü doğruysa ve gerçekten ergenekon denilen bir hadise varsa, ben ciddi ciddi bu ergenekon terör örgütünün gerizekalının önde gideni olduğundan şüphelenmeye başladım. o kadar silah hazırlıyorsun, darbe yapacaksın, özel harekatçı gibi kişileri barındırıyorsun, sonra gidip bir kroki yüzünden yakalanıyorsun, bir darbe yapmayı bile beceremiyorsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Amaç darbe yapmak değil , ortamını sağlamak 1144234 baskı ama hala aynı şeyi söylüyorsun bone.

Bunların dışında uziler var , al sana eylem için çok kullanışlı silah. Bunların dışında dediklerin tabiki öyle olacak , silahlar incelenecek , nerden geliyor nerde kullanılmış , kimler ilişkilenmiş vs. Kimse bu silahlar alakası olmayan adamlarıda ilgilendirir diyemez tabiki.

Kanıt , belge , araştırma. Dava bunun için zaten , sorgularda bunun için.

Bazıları davanın görülmesine , insanların sorgulanmasına karşı gelecek nerdeyse. Birçok insan şu suçludur demiyor içeri alınan veya tutuklanan insanlara ama burada tam tersine garip bir şekilde şu şu suçlu olamaz havasında konuşuluyor. Hemen cumhuriyetçiliğe , Atatürkçülüğe sarılıyor. Bunları suça kalkan olarak kullanmaya çalışanları yavaş yavaş göreceğiz.

Asıl dikkat çeken ise , kim gözaltına alınsa , kim sorguya götürülse moda oldu Atatürkçülüğe , Cumhuriyete karşı içeri alınıyoruz vs. diye bağrınıyorlar. Bu ilkelerin nasıl ayaklar altına alındığının da göstergesi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
pekaziz said:
Asıl sen ve sir gibi adamları kimse sallamıyor Horizon, üzgünüm.


Pekaziz sataşma ve hakaret için öm yi kullan. İki kişi tartışırken böyle araya girip laf atmayada birşey diyoruz biz ama gerek yok şimdi. Forum adabın olsun bari.


Adabı Fethullah'tan öğrenmedim ben doğru. Ona buna çamur at, cumhuriyet devrimini savunanları terörist göster. Ondan sonra çıkıp ahlak dersi var.

Kusura bakma ama sizin bu üslubunuzu kimse ciddiye almıyor artık, milleti kandırmaktan vazgeçin.

Hala darbe ortamına sürüklemek demişsin. Demişsin ve saçmalamışsın.

Bu ülkede darbe olunca ilk tutuklanan, hapse atılanlar kimler? Solcular, aydınlar, yurtsever.

Adamlar kendilerini tutuklatmak için darbe mi yapacaklar?

Bu kadar kör olmayın, milleti de kendiniz gibi budala sanmayın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Amaç darbe yapmak değil , ortamını sağlamak 1144234 baskı ama hala aynı şeyi söylüyorsun bone.



Tırsma bu kadar askerden. Devleti kurulmadan düzenli askeri ordusu kurulmuş bir milletiz biz. Asker her zaman bizim içimizde. Bugün hala sınırını koruyan, orada ölen insanlar var, bunlar Amerikan ordusunun paralı askerleri mi sanıyosun be! Ortamını sağlayacaklarmış. Sen ülkenin tüm değerlerini satmaya çalış, dilini yerlere sok, üst kimlik alt kimlik diye bölünmeler yarat, AB kapılarında yalakalan ondan sonrada 3 kişi tutukla, neymiş darbeye ortam sağlayacakmış. Sen ülkeni satarsan o asker de gelir seni yakar. Sen yokken asker vardı bu topraklarda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

pekaziz said:
Horizon said:
pekaziz said:
Asıl sen ve sir gibi adamları kimse sallamıyor Horizon, üzgünüm.


Pekaziz sataşma ve hakaret için öm yi kullan. İki kişi tartışırken böyle araya girip laf atmayada birşey diyoruz biz ama gerek yok şimdi. Forum adabın olsun bari.


Adabı Fethullah'tan öğrenmedim ben doğru. Ona buna çamur at, cumhuriyet devrimini savunanları terörist göster. Ondan sonra çıkıp ahlak dersi var.

Kusura bakma ama sizin bu üslubunuzu kimse ciddiye almıyor artık, milleti kandırmaktan vazgeçin.

Hala darbe ortamına sürüklemek demişsin. Demişsin ve saçmalamışsın.

Bu ülkede darbe olunca ilk tutuklanan, hapse atılanlar kimler? Solcular, aydınlar, yurtsever.

Adamlar kendilerini tutuklatmak için darbe mi yapacaklar?

Bu kadar kör olmayın, milleti de kendiniz gibi budala sanmayın.


sen varya bone dan bile failmişssin ya.

"Bu ülkede darbe olunca ilk tutuklanan, hapse atılanlar kimler? Solcular, aydınlar, yurtsever."

-Açııın uleeyyyyn bu ülkeninn kodlarını!
Bakın Darbe yapıcazz fakat darbeden sonra kimler alıncakmış içeri bir bakın adamın asabını bozmayın ulennn!
-buldum paşam ,solcular,aydınlar ve yurtseverler alınıyormuş!
-Biz YURTSEVER SOLCU VE AYDINMIYIZ RÜSTEM?
-Öyle diyorsunuz ya paşam!
-S.tr et lan o zaman darbe olmasın!


"Adamlar kendilerini tutuklatmak için darbe mi yapacaklar?"
LOOOOOOOOOOOOL
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

pekaziz said:
newdonis.

Sadece üzülüyorum sana, cevap verebileceğin, bilgi sahibi olduğun hiç bir konu yok çünkü.

Aklın sıra Bone'la beni birbirimize düşüreceksin.

Git başka çöplükte öt, senin numaraların sökmez burda.



hadi kardeşim başka kapıda yap demogojini, benim postumu cevaplıycaksan cevapla, artık gider aydınlık dergisinden mi bakarsın, nerden bakarsın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

loserz said:
pekaziz said:
newdonis.

Sadece üzülüyorum sana, cevap verebileceğin, bilgi sahibi olduğun hiç bir konu yok çünkü.

Aklın sıra Bone'la beni birbirimize düşüreceksin.

Git başka çöplükte öt, senin numaraların sökmez burda.



hadi kardeşim başka kapıda yap demogojini, benim postumu cevaplıycaksan cevapla, artık gider aydınlık dergisinden mi bakarsın, nerden bakarsın.


Cevap verecek bir nokta var mı mesajında? Okuma sorunun var sanırım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...