Sotto Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Şimdi bi dakka ben şunu anlamadım,neden bizim bulduğumuz,doğru olduğuna inandığımız fizik kurallarıyla şu an için mümkün olmayan birşey(ışık hızı vs),bütün evren için geçerli olsun? Şuanki fiziğin ne kadar sınırlı olduğu zaten biliniyor,günümüz Newton fiziği tamamen maddeseldir ve 200-300 yıllık geçmişi vardır,ama son 50-60 yıldır ortaya çıkan Kuantim Fiziği mesela herşeyin tamamen maddesel olmadığını söyler benim bildiğim,materyalist değildir... Yani bizim fizikte bildiğimiz nedir ki bilmediklerimizin yanında.... Ayrıca ben şuna inanırım bugün düşünülebilen,hayal edilebilen herşey birgün mutlaka yaratılabilir,eğer imkansız olsaydı biz onu ne düşünebilir ne hayal edebilirdik...Belki biraz reklam klişesi gibi oldu ama bundan 100 yıl sonra nelerin bulunabileceğini,imkansız kavramının ne olduğunu nasıl bileceğiz ki... Evren'de bizden başka varlık olduğunu,veya olabilitesini kabul ediyoruz da,bizden gelişmiş olabileceklerini niye kabul edemiyoruz.... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 "What the bleep do we know?" izleyin izletin sonra gelin bir daha söyleyin fizik kurallarına aykırı, gelip gidemezler. What the bleep do we know about nature? :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Tabii ki cadı ile uzaylı aynı şeyler değil ama insanların hepsinin yanılabileceğini gösteren güzel bir örnek. Bu arada Jüpiter'in uydularındaki yaşam iddiası iki çeşit var, birincisi Europa'nın buz katmanının altındaki suda gelişkin yaşam olabileceği söyleniyor bir de Jüpiter'de yassı karbondan yapılma yaratıklar iddiasını duydum. Bunlar tabii ki mümkün ama şu anda bile Jüpiter'de uyduların olduğunu düşünecek olursak bu canlıların bizi kaçıracak teknolojiye sahip olmaları pek mümkün gözükmüyor. Daha doğrusu gözlemlenmiş bir kalkış üssü filan yok :). Zaten buzlar içindeki Europa'da böyle bir şey yapılamaz(30 km buz katmanı var!), Jüpiter'in çekim alanında oluşacak akıllı yaşam devasa basınç sebebiyle müren balığı tarzında bir yaşam olurdu, en azından o tür bir yerde Holywood'un klasik uzaylı tipi mümkün değil, o küçük boyunları çıtır çıtır kırılırdı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Ama uydularında daha uygun ortam var zaten bu yüzden söyleniyor. Kaldı ki suyun altında yaşayabilirler ve gelebilirler buraya. USO'lar var yani en basitinden defalarca gözlemlenmiş :) Ve yine dediğim gibi bizden çok şey biliyorlar, bizden çoook daha ilerideler, gelip gidebilirler buraya bence. Ki yıllar süren bir araştırma göreviyle de gelmiş olabilirler dev bir ana gemiyle. ABD'nin hayalet uçak teknolojisi varken onların hayalet ana gemi teknolojisi vardır emin ol :) Oradan çıkan daha küçük araçlarla gelip gidip inceliyor da olabilirler. Işıkhızını aşmış olmaları şart değil buraya gelmiş olmaları için. :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 @Sotto Şu anda fiziğin bulamadığı bir olay, mesela ışık hızının hız sınırı olmaması gibi tabii ki doğada olmak zorunda değil, ama doğal yasalar dediğimiz yasalar, insanların bulduğu(esasen öne sürdüğü) yasalar, kütleçekimi yasası gibi. Bunlar, yani doğa yasaları değişebilir (Newton ve Einstein kütleçekimi yasaları gibi). Doğada bir yasalar bütününün olup olmadığı sorusu ise felsefi bir soru ve bir çok bilim adamı "doğru" doğa yasalarının olduğunu ve henüz onlara ulaşamadığımızı düşünüyor. Ben ise doğa yasası derken, tabii ki bu felsefi yaklaşımdaki "yasalardan" değil, Newton'dan filan bahsediyorum. @nilep Ben fizik bölümünde okuyorum, bizim okulda(Boğaziçi Üniversitesi), Metin Arık diye bir prof. var(hani kazada ölen Engin Arık'ın eşi). Onun kuantum ile ilgili verdiği bir seminere gittiğim zaman şu mealde birşeyler söylemişti: Bütün fizikte olduğu gibi kuantumda da biz matematiği kullanıyoruz. Matematiği günlük konuşma diline çevirmek yapılabilecek en büyük hatalardan birisidir. Çeviri sırasında çok fazla şey kaybedersiniz. Bunu yapıp biraz da süsleyince sanki ortalıkta bilim dışı, doğaüstü bir durum varmış gibi duruyor. Ama esasen bu sadece bu çeviri hatalarından kaynaklanıyor. Film konusunda şu ana dek konuştuğum bütün fizik profesörleri ve internetteki güvenilir bilim siteleri, para kazanmak için yapılan bir şarlatanlık olduğunu söylüyor. Hatta Metin Arık'a sorduğumda aynen şarlatanlık kelimesini kullanmıştı. Yani her izlediğinize inanmayın. p.s. Ben izledim bu arada filmi ve bir fizikçi adayı olarak çok güldüm, bir öğrencinin bile rahatlıkla görebileceği ölçüde saçma bir film. Kaldı ki filmi babam ilk çıktığı zamanlarda almıştı ve daha kimseye sormadan izlemiştim, yani gayet ciddi bir belgesel zannediyordum, sonradan o rezilliği görünce araştırdım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Bence de saçma abi film, ama adı güzel bi mesaj veriyor ;) Yoksa ben de baya güldüm onda :D Ama doğaüstü gibi gösteren sensin burada ben değilim ki. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 nileppezdel said: Ama uydularında daha uygun ortam var zaten bu yüzden söyleniyor. Kaldı ki suyun altında yaşayabilirler ve gelebilirler buraya. USO'lar var yani en basitinden defalarca gözlemlenmiş :) Ve yine dediğim gibi bizden çok şey biliyorlar, bizden çoook daha ilerideler, gelip gidebilirler buraya bence. Ki yıllar süren bir araştırma göreviyle de gelmiş olabilirler dev bir ana gemiyle. ABD'nin hayalet uçak teknolojisi varken onların hayalet ana gemi teknolojisi vardır emin ol :) Oradan çıkan daha küçük araçlarla gelip gidip inceliyor da olabilirler. Işıkhızını aşmış olmaları şart değil buraya gelmiş olmaları için. :) Evet çok haklısınız, böyle olasılıklar var ama bu aynen metafiziğe dönüyor, sonra da neden doğaüstü dedin diyorsunuz. Sagan'ın ünlü bir hikayesi vardır garajımdaki ejderha diye, der ki: -Garajımda ejderha var! -Nerde, ben göremiyorum? -Görünmez olduğu için göremiyorsun. -İyi, termal kamera getirdim, ateşten nefesine bakacağım. -Onun nefesi de bizim ilkel aletlerimize gözükmüyor. -Peki her tarafa un saçacağım, üstüne yapışacak. -Olmaz, çünkü bütün cisimler içinden geçiyor onun ...vb şekilde gidiyor, yani akıllı bir insan için bu tür, ne kanıtlanabilecek ne de kanıtlanamayacak hikayeler uydurmak çok kolay. Önemli olan bu değil, bu fikirleri destekleyen kanıtlar. Yani güzel bir fikir her zaman doğru bir fikir değildir ve bunu ayırt etmenin tek yolu ise fiziksel kanıtlardır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 E biz de elimizde kanıt var demiyoruz ama kanıtı olmaması tamamen mantıklı ve olasılıklar dahilinde bir durumu doğaüstü yada imkansız kılmaz ki. Ayrıca verdiğim örnekte metafizikle ilgili birşey yoktu. Tamamen ışık hızı dahil bizim kanunlarımızdan bahsettim :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 @nilep Metafizik demedim, kanıtlanabilirlik bakımından metafizik bir olaya benzedi dedim. Hani kanıtın denizaltı yaratıkları hakkında? :) Bu arada -maalesef- İngilizce olarak Sagan'ın hikayesini yapıştırıyorum, zaten o da bunu UFO'lar hakkında yazmıştır. The Dragon In My Garage by Carl Sagan "A fire-breathing dragon lives in my garage" Suppose (I'm following a group therapy approach by the psychologist Richard Franklin) I seriously make such an assertion to you. Surely you'd want to check it out, see for yourself. There have been innumerable stories of dragons over the centuries, but no real evidence. What an opportunity! "Show me," you say. I lead you to my garage. You look inside and see a ladder, empty paint cans, an old tricycle -- but no dragon. "Where's the dragon?" you ask. "Oh, she's right here," I reply, waving vaguely. "I neglected to mention that she's an invisible dragon." You propose spreading flour on the floor of the garage to capture the dragon's footprints. "Good idea," I say, "but this dragon floats in the air." Then you'll use an infrared sensor to detect the invisible fire. "Good idea, but the invisible fire is also heatless." You'll spray-paint the dragon and make her visible. "Good idea, but she's an incorporeal dragon and the paint won't stick." And so on. I counter every physical test you propose with a special explanation of why it won't work. Now, what's the difference between an invisible, incorporeal, floating dragon who spits heatless fire and no dragon at all? If there's no way to disprove my contention, no conceivable experiment that would count against it, what does it mean to say that my dragon exists? Your inability to invalidate my hypothesis is not at all the same thing as proving it true. Claims that cannot be tested, assertions immune to disproof are veridically worthless, whatever value they may have in inspiring us or in exciting our sense of wonder. What I'm asking you to do comes down to believing, in the absence of evidence, on my say-so. The only thing you've really learned from my insistence that there's a dragon in my garage is that something funny is going on inside my head. You'd wonder, if no physical tests apply, what convinced me. The possibility that it was a dream or a hallucination would certainly enter your mind. But then, why am I taking it so seriously? Maybe I need help. At the least, maybe I've seriously underestimated human fallibility. Imagine that, despite none of the tests being successful, you wish to be scrupulously open-minded. So you don't outright reject the notion that there's a fire-breathing dragon in my garage. You merely put it on hold. Present evidence is strongly against it, but if a new body of data emerge you're prepared to examine it and see if it convinces you. Surely it's unfair of me to be offended at not being believed; or to criticize you for being stodgy and unimaginative -- merely because you rendered the Scottish verdict of "not proved." Imagine that things had gone otherwise. The dragon is invisible, all right, but footprints are being made in the flour as you watch. Your infrared detector reads off-scale. The spray paint reveals a jagged crest bobbing in the air before you. No matter how skeptical you might have been about the existence of dragons -- to say nothing about invisible ones -- you must now acknowledge that there's something here, and that in a preliminary way it's consistent with an invisible, fire-breathing dragon. Now another scenario: Suppose it's not just me. Suppose that several people of your acquaintance, including people who you're pretty sure don't know each other, all tell you that they have dragons in their garages -- but in every case the evidence is maddeningly elusive. All of us admit we're disturbed at being gripped by so odd a conviction so ill-supported by the physical evidence. None of us is a lunatic. We speculate about what it would mean if invisible dragons were really hiding out in garages all over the world, with us humans just catching on. I'd rather it not be true, I tell you. But maybe all those ancient European and Chinese myths about dragons weren't myths at all. Gratifyingly, some dragon-size footprints in the flour are now reported. But they're never made when a skeptic is looking. An alternative explanation presents itself. On close examination it seems clear that the footprints could have been faked. Another dragon enthusiast shows up with a burnt finger and attributes it to a rare physical manifestation of the dragon's fiery breath. But again, other possibilities exist. We understand that there are other ways to burn fingers besides the breath of invisible dragons. Such "evidence" -- no matter how important the dragon advocates consider it -- is far from compelling. Once again, the only sensible approach is tentatively to reject the dragon hypothesis, to be open to future physical data, and to wonder what the cause might be that so many apparently sane and sober people share the same strange delusion. edit: boldladım, burası çok güzel Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sotto Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Driegolf fizik öğrencisi olduğun için doğal olarak olaylara farklı bakıyorsun...Ama demek istediğim o kadar fazla şey olabilir ki bilmediğimiz,"şu anki" fizikle kanıtlayamadığımız...Ama onların olmadıkları/olamayacakları anlamına gelmez değil mi...Yani ışık hızının olması için bizim onu kanıtlamış olmamız mı gerekiyor,yine tekrarlıyorum ne biliyoruz ki biz olayları tamamen günümüz fiziği ile yorumlayalım...Bundan 100 yıl sonra bütün fizik kuralları değişecek belli,e bizim şimdi onları kanıtlayamamız,bizden ileri varlıklar olamayacağını mı söylüyor yani... Yani bundan 200 yıl önce uçak fikrinin imkansız olması,onun yaratılamayacağı anlamına gelmedi değil mi?.. Bu arada şu filmde ne anlatılıyor kısaca yazar mısınız,çok merak ettim ama izleyesim de yok hani tek tek.... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Tamam sana hak veriyorum ben zaten. Kanıtım var da demiyorum. Ama büyük bir olasılık, sosyokültürel etkilerden önce başlayan bir fenomen ki sosyokültürel etkilerin bu kadar ciddi derecede etkilemesi de çok zor bence insanlığı. Yani gezegenin genelini, sadece ABD değil. Ayrıca toplu gözlemler de var bunlar da gözardı edilemez. Binlerce kişi halüsinasyon mu gördü aynı anda? Ve aynı şeyi? Baya düşük bi olasılık bu bence. Sana kanıt veremem, kanıt olsa bu tartışmayı şu an yapmıyor olurduk. Ama fizik kurallarını düşün, kanıtlanamayanları yani. Dünyada sürtünmesiz ortam yok ve asla tam anlamıyla test edilmediler, mantık ve matematiksel hesapla varsayıldılar. Ve roketler yörüngeye bu kurallara göre yerleştirildi. Yani bir şeye henüz kanıt sunamıyor olmamız onun var olmadığını göstermez. Birçok kanıt da var ama tabii ki yetersizler. Bi handycamle aşırı hızlı hareket eden baya da yüksekteki bir ışık topunu ne kadar net, sabit görüntüleyebilirsin ki? Feykler de var tabi bir yığın buna da lafım yok, yapılması çok zor değil sonuçta ama hepsini de silip atamazsın. Sadece bunu göstermeye çalışıyorum. Biraz açık fikirlilik istiyorum. Birçok insan kültüre bağlı sanrı yada dikkat çekme çabası içerisinde, birçoğu para için sahte işler yapıyorlar, ama kurunun yanında yaşı da yakıyor olma olasılığın baya yüksek :) edit: Ya film madde ve gerçeklik hakkında tartışılmakta olan teorilerden bahsediyordu yanlış hatırlamıyorsam ama baya saçma bir şekilde. Yani sting theory'i sanırım Hawking savunuyordu ama o kadar saçma işleniyor ki inandırıcı gelmiyor. Herkesin kendi gerçekliği vardır falan deniyordu bi kısmında sanırım, çok eski bi felsefi kavramın fiziğe aktarılmaya çalışılması gibi bişey :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 @Sotto Filmde kuantum fiziğini anlatmaya başlıyorlar ama sonra spirituel bir hal alıyor, mutlu olmak için şunu yapın gibi öğütler veriyorlar, klasik Amerikan Ferrarisini Satan Bilge ayarı kişiyi motive etme filmi. Tavsiye etmiyorum. Doğa yasaları ile ilgili yanlış anlamamıza gelince. Fizik öğrencileri genellikle başka alanlarda olanların düşündüğü kadar kalın kafalı değillerdir, yani doğa yasaları bizim bulduğumuz gibidir ve mutlaktır, değişemez demiyorum. Tam tersine doğa yasası dediğimiz şeylerin değişime açık olduğunu iddia ediyorum. Yani elbette haklısınız, doğa yasası dediğimiz şeyler veya şuanki bulgularımız 1000 sene sonra aynı kalacak diyemeyiz, hatta geçmişe bakarak bunların aklımızın alamayacağı kadar değişeceğini düşünüyorum. Benim burada bahsettiğim mevzu tamamiyle semantik(kelimelerin anlamını araştıran dal) bir tartışma. Doğa yasaları dediğimiz şey nedir, günlük hayatta veya akademik bir tartışmada? Termodinamik yasaları...vs. Bunlar insanların yüzyıllarca yaptığı gözlem sonuçlarına dayalı olduğu için doğru kabul edilirler. Mutlak doğru oldukları ileri sürülmez. Yani Erke dönergeci çalışsaydı, Termodinamik yasalarının yanlış olduğu kanıtlanacaktı :). Yüzyıllardır böyle birşey olmadığı için(ve emin ol binlerce kez denendi) termodinamik yasalarına göre öyle birşey olmaz diyebiliyoruz rahatça. Bu bakımdan doğa yasaları dediğimiz şey o gün fizikte doğal olayları(elmanın yere düşmesi, suyun ısınması...vb) açıklamakta kullandığımız genel ve bağlayıcı fikirlerdir. Bunlar değişebilir, yanlışlanabilir yapıdadırlar. Bu yasalara göre ışık hızı, hız bariyeri olduğu için dünyayı ziyaret eden canlılar buna uyamayacaklarına göre(Jüpiter'den gelen sualtı yaratıklarını bunun dışında tutuyorum :)) doğaüstü olmalıdırlar dedim. Doğaüstü deyince doğal olarak insanlar hayalet filan gibi şeyleri algıladığı için, sanki "doğada böyle bir durumun olması imkansız" = "doğaüstü" gibi algılanıyor. O yüzden sanki farklı birşey diyormuşuz gibi oluyor, halbuki ben de dediğiniz şeyi diyorum. not: Aman yasalar değişir diyince Newton-Einstein'dan bahsettim, aramızda bazı bilim püristleri var(Ardeth filan) onlara sesleniyorum: Lütfen teorilerin kapsamları ile ilgili bir wall of text yazmayın, günlük hayattaki manasıyla değişti, yanlışlandı diyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Ya tamam ama o anlamda kullanmak yanlış ve alçaltıcı durumlara sebep olabiliyor. Yerçekimi kanununu bulunca yerçekimi oluşmadı, yerçekimi var diye yerçekimi kanunu bulundu. Doğanın yasaları bellidir, doğada inanılmaz bir değişim olmazsa da değişmez. Bizim kanun kabul ettiklerimiz yanlışlanabilir ve değişebilir. Biz varolanı gözlemleyip isim koyuyoruz. Koyduğumuz isimler ve gözlemlerimiz yanlış olabilir ama evrenin, doğanın dolayısıyla fiziğin işleyişi bellidir. Doğa kanunlarına ters kelimesi kullanılınca doğaüstüne bu metafiziğe bu da hayaletlere gider. Dünyadışı yaşam gibi ciddi bi konsepti alçaltmış olursun. Bizim gözlemleyip adını koyduğumuz kanunlara ters geliyor ama doğa kanunlarına ters olmayabilir, bunlar gerçek olabilir. Biz anlayamamışızdır henüz. Bunu diyorum :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 nileppezdel said: Tamam sana hak veriyorum ben zaten. Kanıtım var da demiyorum. Ama büyük bir olasılık, sosyokültürel etkilerden önce başlayan bir fenomen ki sosyokültürel etkilerin bu kadar ciddi derecede etkilemesi de çok zor bence insanlığı. Yani gezegenin genelini, sadece ABD değil. Ayrıca toplu gözlemler de var bunlar da gözardı edilemez. Binlerce kişi halüsinasyon mu gördü aynı anda? Ve aynı şeyi? Baya düşük bi olasılık bu bence. Sana kanıt veremem, kanıt olsa bu tartışmayı şu an yapmıyor olurduk. Ama fizik kurallarını düşün, kanıtlanamayanları yani. Dünyada sürtünmesiz ortam yok ve asla tam anlamıyla test edilmediler, mantık ve matematiksel hesapla varsayıldılar. Ve roketler yörüngeye bu kurallara göre yerleştirildi. Yani bir şeye henüz kanıt sunamıyor olmamız onun var olmadığını göstermez. Birçok kanıt da var ama tabii ki yetersizler. Bi handycamle aşırı hızlı hareket eden baya da yüksekteki bir ışık topunu ne kadar net, sabit görüntüleyebilirsin ki? Feykler de var tabi bir yığın buna da lafım yok, yapılması çok zor değil sonuçta ama hepsini de silip atamazsın. Sadece bunu göstermeye çalışıyorum. Biraz açık fikirlilik istiyorum. Birçok insan kültüre bağlı sanrı yada dikkat çekme çabası içerisinde, birçoğu para için sahte işler yapıyorlar, ama kurunun yanında yaşı da yakıyor olma olasılığın baya yüksek :) edit: Ya film madde ve gerçeklik hakkında tartışılmakta olan teorilerden bahsediyordu yanlış hatırlamıyorsam ama baya saçma bir şekilde. Yani sting theory'i sanırım Hawking savunuyordu ama o kadar saçma işleniyor ki inandırıcı gelmiyor. Herkesin kendi gerçekliği vardır falan deniyordu bi kısmında sanırım, çok eski bi felsefi kavramın fiziğe aktarılmaya çalışılması gibi bişey :) Vallahi Salem filan dedim ama, Ortaçağ'daki cadı avlarını hatırlatırım, onbinlerce kadın saçma sapan iddialar yüzünden yakıldı, toplu histerinin en güzel örneğidir, aklıma geldi. Kaçırma olaylarına hipnopompik olaylar dememin sebebi çok büyük bir çoğunluğunun gece karanlığında, ya uzun yol giden insanlar tarafından, ya da uyurken gerçekleşmesi. Gündüz gündüz kaldırsınlar birisini şehrin ortasından(ki şehrin ortasından geçen UFO fotoğrafları var, nasıl feyk oldukları konusunda videoya bakabilirsiniz) tamam diyeceğim. Ama ezici çoğunluk gece, karanlıkta, yarı veya tamamen uyur insanların başına gelirse ben de uykuda hayal görüyor bunlar derim :), kaldı ki o kadar sık rastlanan birşey ki karabasan, uçuk bir örnek filan da değil. Açık fikirliyim zaten, ama şunu yapıyorum, şu an elimde sağlam bir kanıt yok, kanıt gelene kadar bunu doğru kabul etmiyorum. Olur ki 10 sene sonra birisi inkar edilemeyecek bir kanıt koyarsa tabii ki hayır uzaylılar olamaz!!111!! diyecek halim yok, tabii ki kabul ederim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Ya neden gündüz gelsinler? Birini en rahat nasıl kaçırırsın? Tanınmak da istemiyorsan? Gece, uyurken? Gayet mantıklı bence. :) Yani inceleme yapacağımız hayvanları da aralarına dalmadan uyurup kaçırıyoruz da inceleme yapıyoruz. Uzaylılar da aynı şeyi uyguluyor olabilir. Türlerin ilişkisi ve kendini koruma içgüdüleriyle alakalı çok doğal bir durum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 nileppezdel said: Ya tamam ama o anlamda kullanmak yanlış ve alçaltıcı durumlara sebep olabiliyor. Yerçekimi kanununu bulunca yerçekimi oluşmadı, yerçekimi var diye yerçekimi kanunu bulundu. Doğanın yasaları bellidir, doğada inanılmaz bir değişim olmazsa da değişmez. Bizim kanun kabul ettiklerimiz yanlışlanabilir ve değişebilir. Biz varolanı gözlemleyip isim koyuyoruz. Koyduğumuz isimler ve gözlemlerimiz yanlış olabilir ama evrenin, doğanın dolayısıyla fiziğin işleyişi bellidir. Doğa kanunlarına ters kelimesi kullanılınca doğaüstüne bu metafiziğe bu da hayaletlere gider. Dünyadışı yaşam gibi ciddi bi konsepti alçaltmış olursun. Bizim gözlemleyip adını koyduğumuz kanunlara ters geliyor ama doğa kanunlarına ters olmayabilir, bunlar gerçek olabilir. Biz anlayamamışızdır henüz. Bunu diyorum :) Ben de haksızlık olduğunu kabul ediyorum zaten, ama yanlış değil :). Napalım o saçmalıklar da doğaüstü kategorisine düşüyorsa. Varolan dediğiniz şey elmanın düşmesi. Siz kanununuzda iddia ediyorsunuz ki, 10m yükseklikten attığınız her cisim şu hızla yere düşer. Bunu bütün cisimler için denemeniz mümkün olmadığı için 1000 kere deneyip tamam diyorsunuz. Bu tabii ki %100 bir sonuç vermiyor ve tabii ki evrendeki "yasanın" bu olduğunu göstermiyor ama her yaptığımız seferde doğru çıkarsa bir sonrakinde de doğru çıkar varsayımını gerek fizikte gerekse günlük hayatta yapıyoruz(ki birşeyler üretebilelim). Yani aslolan yasa değil olaylar, elma düşüyor, dünya ayı çekiyor...vs. Buna bulduğumuz açıklama ise defalarca test edilince kanun oluyor. Allah'ın emri değil yani kanun derken (bunu da bundan iyi ifade edecek cümle yok herhalde), bunu demek istiyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sovereign Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Drigeolf said: Bu insanlar(bu projedeki devlet görevlileri) bu işten deliler gibi para kazanıyorlar, kitaplar, bağışlar, röportajlar...vs ile. Yani bu konuda yalan söylemeleri için çok ciddi sebepleri var. Herhangi bir konuya, senin bu konuya baktığın açıdan bakarsan, herkesin söylediği herşeyin yalan olabileceğine dair sayısız sebep bulabilirsin. Senin burda kullandığın sebep, bu işten çıkarları olduğudur. Açıkçası bunu ben ciddi bir şekilde komik buluyorum. Benim bu topiğin başında linklediğim videodaki insanların hepsi hayatlarını tehlikeye atıcak derecede açıklamalar yapıyorlar. Ve bu insanlar sadece 20 kişi, 400 kişinin üzerinde aynı şekilde açıklamalarla insanların önüne gelebilecek tanık toplamışlar ve hepsi güvenilir insanlar. Hadi bunu geçtim: hepsi mi para alıyor yalan söylemek için? O insanların arasından kitap yazmış olan 2 veya 3 kişi zor bulursunuz. Drigeolf said: Sizin yapmanız gereken Ali ne söyledi, Veli ne dedi ile uğraşmak değil, elindeki fiziksel kanıtlara bakmaktır. Bu fiziksel kanıtlar, şu ana dek gördüğüm bütün UFO fotoğrafları gibi silik, ne idüğü belirsiz şeyler olamaz. UFO'ların olduğuna dair insanların elindeki kanıtlar sadece hatıralardan ve çekilen video ve resimlerden oluşuyor. Elle tutulur bir kanıt olsaydı çoktan açığa çıkarmışlardı. Tabiki hükümetlerden bahsetmiyorum burda. Şimdi çekilen sayısı resim ve video var. Resimlere genellikle pek önem verilmiyor çünkü sahtelerinin yapılması çok kolay günümüz teknolojisiyle. Ama çekilen videoların sahtesini yapmak hem çok daha fazla uğraş hem de zaman gerektiriyor. Bu yüzden çekilen çoğu videonun doğruluğu her zaman araştırılmakta. Arada sırada yalan videolar çıksa da çoğunun sahte olmadığı defalarca kanıtlandı. Daha önce birçok postumda da bahsettiğim gibi UFO Hunters belgeseli sırf bu tür şeyleri kanıtlamak için uğraşıyor. Birkaç tane bölümlerini izlemeni öneririm. Geri kalan yazında kaçırılmaların nasıl yalan hikayeler olabildiğinden bahsetmişsin. Bu tür hikayeleri pek kaale almıyorum çünkü tamamen normal hastalık belirtilerini ölümcül ve çok nadir görülen hastalıkların habercileri olarak göstermekle eş değer senin orda yaptığın. Ayrıca ben şu insan uzaylılar tarafından kaçırılmış, şu insan şunları söylemiş ve ben hepsine inanıyorum falan hiçbir yerde demedim. Farkındaysan da "uzaylı" kelimesini ilk defa kullanıyorum. Ayrıyetten UFO kelimesinin hiçbir şekilde uzaylı anlamına gelmediğini 30. defa söylüyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 9, 2008 nileppezdel said: Ya neden gündüz gelsinler? Birini en rahat nasıl kaçırırsın? Tanınmak da istemiyorsan? Gece, uyurken? Gayet mantıklı bence. :) Yani inceleme yapacağımız hayvanları da aralarına dalmadan uyurup kaçırıyoruz da inceleme yapıyoruz. Uzaylılar da aynı şeyi uyguluyor olabilir. Türlerin ilişkisi ve kendini koruma içgüdüleriyle alakalı çok doğal bir durum. Önce şunu kaçırmışım; "Dünyada sürtünmesiz ortam yok ve asla tam anlamıyla test edilmediler, mantık ve matematiksel hesapla varsayıldılar. Ve roketler yörüngeye bu kurallara göre yerleştirildi." Uzayda, boşlukta m3 başına 4 atom düştüğü için sürtünmeyi 0 kabul etmek en makul şeydir. Bu sürtünmenin hakikaten 0 olduğunu göstermez, ama dediğimiz nokta aynı biz bunu işlem yapabilmek için, doğru kabul ediyoruz. Bununla ilgili anlatılan meşhur(fizik çevrelerinde :)) bir fıkra vardır, 1001 çeşidini duydum birisini anlatayım: Bir gün Arap şeyhi at yarışlarına katılmak ister ama hangi ata oynayacağını bilemez. Bunu için onlarca bilim adamına sorar, hangi ata oynayayım(ciddi para oynayacak). Mühendisler, matematikçiler bu bilinemez derler. Bir fizikçi çıkar ve der ki: Ben yaparım. Öncelikle vakumda hareket eden küresel atlar tanımlayalım... Dünyada vakumda hareket eden küresel atlar olmayabilir ama bunu varsayarak elde ettiğiniz sonuç makul bir hata payı ile sizin işinize yarıyorsa o sonucu kullanırsınız.Bunların kullanılması hakikaten öyle olduğu manasına gelmez, sadece oluşan hatayı ihmal ediyoruz, çünkü öbür türlü hesaplamaya kalksak seneler sürer demektir. O yüzden ben artık sonsuz uzunlukta bir yüklü plaka, küresel tavuk...vb tanımlara alıştım :). Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Tamam ben de alıştım bunun gibi varsayımlar dünya dışı yaşamın ve buraya gelişlerinin aslında gayet yükesk bir olasılık olduğunu gösterir zaten. :) Ben fiziği severim ve saygı duyarım. Fizik okuma şansım yok tabi ama elimden geldiğince de takip ederim. Ve bence bizim bütün fizik kurallarını tam anlamıyla anladığımızı düşünmek biraz safça. Ha gerisi bilimkurgu ama bu kısır döngüye girer. Donuçta bilimkurgu gerçeğe dönüşebiliyor bazen sadece 10 sene içerisinde. Arthur C. Clarke'ın uzay yolculuğu hakkındaki bir fikri bilimkurgu kitabında yayınlandıktan birkaç sene sonra başarıyla uygulanarak sanırım 3 astronotun hayatını kurtardı. Apollo 13'ten bahsediyorum. Ve uzayda yolculukla ilgili başka teoriler de pekala gerçek olabilir. Sana kanıt veremem sadece varsayım verebilirim ama varsayımlar sayesinde roketleri yörüngeye koymuşuz daha neler olabilir düşününce.. :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 uzayli muzayli yok olm burda, dagilin! *!dizlerini terse kirip, ziplayarak uzaklasir.* Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sovereign Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Drigeolf said: Wormholeların kullanılabileceği ile ilgili bazı oldukça yaratıcı fikirler var. Ama kanıtlı bir şey değil, sadece enteresan fikirler düzeyinde(ve hatta bilimkurgu düzeyinde) kalan fikirler; ki bu fikirler teknolojinin itici gücüdür, kesinlikle aşağılamıyorum. Bana wormhole teorilerini şu anki teknoloji düzeyimizde nasıl kanıtlayabileceğimizi açıklar mısın? Drigeolf said: Bu arada gözlemlenmiş bir wormhole olmadığının altını çizmek isterim, wormholelar teoriden matematiksel olarak çıkartılmış bir fikirdir, öngörüdür. Zamanında karadelikler de öyle olduğu için oldukça önemli bir fikirdir. Wormholeların var olup olmadığını bilmiyoruz, olsalar dahi ışık hızından hızlı seyahat için işe yarar olup olmadığı hiç belli değildir(esasen uzay geometrisini kullanarak sanki ışık hızından hızlı gidiliyormuş hissi verilir, wormholelarda, bir dağın etrafından dolanmak yerine tünelden geçmek gibi). Ayrıca wormhole'lar eğer hakkaten var ise, görünmezdirler. İkinci olarak doğal olarak oluşmuş bir wormhole'un olasılığı çoook düşüktür. Evrenin büyük olduğunu düşünürsek, bizim burda Dünya'dan böyle birşey gözlemlememiz zaten çok zor. Drigeolf said: Kısacası günümüz fiziğinde ışık hızından hızlı hareket etmek, her durumda imkansızdır. Hiçbir şey imkansız değildir. Sahte olmadığı kanıtlanmış çekilen yüzlerce videoda UFO'ların saatte binlerce km hızla hareket edip ani duruşlar yaptıkları görülmüştür. Bu da buldukları teknolojinin bütün bu "imkansız" olarak adlandırdığımız şeyleri olabilir yaptığını gösteriyor. Hatırlarsanız 40 yıl önce aya ayak basmaktan bahsedildiğinde herkes senin gibi tepkiler veriyordu. Drigeolf said: Uzaylıların, günümüz fiziğinde, bu mesafeleri kısa zamanda alabilmek için hiçbir yöntemi yoktur. Dolayısıyla günümüz fiziğine göre uzaylıların bu mesafeleri inanılmaz hızlarda katedederek dünyayı ziyaret ettiklerini iddia etmek fiziksel olarak imkansızdır. Yani uzaydan gelen yaratıklar doğaüstüdür, bilinen doğa kanunlarına göre hareket etmezler(evet kanunlar değişebilir, yenileri de gelebilir, o yüzden "günümüz","bilinen" diyorum). Drigeolf, ağır dar-görüşlü bir insan olduğunu her postunda kanıtlıyorsun. Senin burda söylediğin Jules Verne'in zamanında yaşayan bir adamın bizim şuanki varlığımızı olanaksız görmesiyle aynı. Drigeolf said: Bunu unutmuşum. Dünya çapında bütün devletlerin katıldığı bir örtbas operasyonu dolayısı ile gizli kalan UFO'ların dünyadan adam kaçırdıklarını düşünmek yerine, insanların yüzyıllardır gördüğü ve eminim büyük çoğunluğun da yaşadığı tamamiyle doğal, sık rastlanılan bir bilimsel olguyu kullanmak daha mantıklıdır. Konu üzerinde bayağı bir bilgisizsin kusura bakma. En azından buraya yazı yazmaya başlamadan önce konuda daha önceden yazılan yazıları okuyup bir fikir sahibi olabilirdin. Dünya çapında bütün devletlerin katıldığı bir örtbas operasoyonu falan yok. İngiltere, Brezilya, Japonya, Şili ve daha bir sürü devlet kendi ellerinde bulunan bütün UFO dosyalarını halka açtılar. Bütün bunları örtbas edip, Dünya'ya düşmüş olan UFO parçalarının hepsini kaçıran organizasyon Amerikan hükümeti ile bağlantılıdır. Amerikan hükümeti üstünde çalışır ve şuanda baştaki hükümetin bunla alakası yoktur. Drigeolf said: İşin komik tarafı bu tür olayların UFO filmleri gösterilmeye başlamasından sonra çıkması, daha önce UFO'lar tarafından kaçırıldığını iddia eden ciddi bir kesim yok, bu filmler yayınlandıktan sonra büyük kitleler kaçırılma öyküleri anlatmaya başlıyorlar(onbinlerce kişi). Yani bunun psikolojik bir olay olması daha makul(ya da Holywood ile anlaşan uzaylılar filmlerin gösteriminden sonra toplu kaçırma eylemleri düzenledi!!) Konudaki bilgisizliğin kendini tekrar göstermiş. Bu tür olaylar hiçbir zaman UFO filmlerinden sonra çıkmadı. 1800 yıllarının başından beri kaydedilmiş UFO gözlemleri mevcuttur. Bu bilgiler birçok değişik kayıtlarda halka açık olarak sergilenmektedir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vivavale Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 uzaylı olmaz olurmu yahu var tabii.bunca gezegen vs. neden var onlar uzaylıların barınakları (:D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 @Sovereign Aman abi biraz sakin. Hepsi para almasa bile(ki konuşmak için alıyorlardır en azından) büyük bir çoğunluğu ABD'de ciddi paralar kırmıştır bu işten. Sırf sihirli gücü olan kristaller satan insanlar yüzbinlerce dolar kazanıyor, bunlar mı kazanamayacak? Videoların kanıtlandığından bahsetmişsiniz ama, gönderdiğim bir video var, onda bu tür resimlerin doğruluğunu nasıl araştırdıkları anlatılırken bu konu hakkındaki uzman şunu diyordu: Biz, bize gelen fotoğrafın UFO olup olmadığına bakmıyoruz ki, sadece üzerinde oynanmış mı(fotoşop filan) ona bakıyoruz diyor. Ayrıca google'a "How to fake UFO videos" yazarsanız binlerce sorgu bulabilirsiniz. Gelgelelim bahsettiğim olaya, kaçırılma hikayelerine. Bu hikayelerin bilimsel açıklaması anlattığım gibidir, anlattığım olay nadir görülen hastalıklar gibi bir açıklama ile değil, her gün sayısız insanın yaşadığı, halk arasında karabasan olarak anılan, çok sık rastlanılan bir olay ile açıkladım. Ki bu benim değil bir sürü bilim adamının açıklaması, ben sadece aracıyım. Shermer'ın İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır? Kitabından yapmıştım alıntıyı, şiddetle tavsiye ederim. Ben sen hepsine inanıyorsun filan demedim(artık nereden çıkıyorsa bu), ama olayların çok büyük bir çoğunluğunun fake olduğu konusunda hemfikirizdir herhalde. Benim ana düşüncem, eğer bu kadar önemli bir söylemde bulunuyorsanız, birkaç adamın sözünden daha ciddi kanıtlara ihtiyacınız var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Sağlam bir kanıt yakalamanın ne kadar zor olduğunu anlamıyor musun bu konuda? Gerçekten bununla ilgili kanıtlar ABD, Meksika ve Rusya hükümetlerinde var mesela. Ama bize verilmez o ayrı :D Ayrıca çekilen video görüntülerinde o hızlarda hareket eden ışıklı bir cismi açık seçik belli olcak şekilde çekmek imkansıza yakın. Zira bir anda olan gözlemler oluyor, adam handycami çıkartıp çekiyor. Onun yeteneği, handycamin kalitesi, olayların genelde gece oluşu ve çekilen cisimlerin doğası gereği kanıtlar aslında orada olsa da kanıt olarak kabul edilemiyorlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sovereign Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 10, 2008 UFO konusu üzerinden para kıran bir sürü insan var bu kesin. Peki aynı şeyi eski Kanada savunma bakanı için söyleyebilir misin? Veya birkaç farklı ülkenin meclisinda çalışan vekiller için? Ben de üzerinde oynanıp oynamadığına bakıldığını kastettim zaten. UFO Hunters hem UFO olup olmadığına bakıyor hem de üzerinde oynanıp oynanmadığına. UFO = Unidentified Flying Object bu ne demek? O objenin veya o ışığın ne olduğunu hiçbir şekilde açıklayamıyoruz demektir. Bu cümleyi söylemek için ne yapmalı? Görülen objelerin bir uçak/hava durumu balonu/helikopter gibi olabilecek nesneler olup olmadığına bakmak gerekiyor. UFO Hunters da 10'dan fazla bölümünde sayısız gözlemleri bu şekilde bilimsel deneyler kullanarak test ediyor. 20 tane test yapıyorlarsa 2 tanesi fake çıkıyor. Bir kaç adamın sözünden daha ciddi kanıtlara ihtiyacınız var demişsin de merak ettim birkaç adam derken kaç adam demek istiyorsun? Her sene 10 bin'in üzerinde UFO vakası meydana geliyor ve bu sayı sadece ilgili makamlara haber verilen sayı. Lütfen Drigeolf, bunca postunda bahsettiğin mantığı düzgün bir şekilde burda kullan. 10 bin. Her sene. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar